





DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATINDA DUL EŞİN YENİDEN EVLENME OLASILIĞINI BELİRLEME TARİHİ
ÇELİK AHMET ÇELİK
1- Destek tazmnatında evlenme olasılık indirimi
Bilindiği gibi, dul eşin destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanırken yeniden evlenme olasılığı üzerinde durulmakta ve bu, tazminattan indirim nedeni sayılmaktadır.
Bu konuda ülkemiz koşullarını ve dul eşin yeniden evlenme olasılıklarını araştıran bir çalışma bugüne kadar yapılmış değildir. Mahkemelerce de yeniden evlenme olasılıkları araştırılmamakta, bu konu üzerinde yeterince durulmamaktadır. Yargıtay kararlarında “dul kalan eşin aile bağlarına, sosyal ve ekonomik durumuna, kişiliğine, çocuk sayısına, yörenin töresel koşullarına bakılarak bir sonuca varılması” istenmesine karşın, indirim konusu bilirkişilerin anlayış ve değerlendirmesine bırakılmaktadır. Uygulamada, bilirkişiler daha çok hazır tablolardan yararlanarak evlenme olasılıklarını belirlemektedirler. En sık başvurulan İsviçreli Hans Moser’in tablosu ile AYİM (Askeri Yüksek İdare Mahkemesi) tarafından kullanılan tablodur. Bu tabloların gerçekleri ne derece yansıttığı bugüne kadar tartışılmamış,üzerlerinde durulmamıştır. Moser’in tablosu 1940’dan önceye ait olduğuna göre, günümüz koşullarına uyduğunu söylemek fazla iyimserlik olur. Gene İsviçre kaynaklı Stauffer/Schaetzle tablosu daha yakın tarihli ise de, bunu pek bilen yoktur. AYİM tablosu da ülkemiz koşullarına ne derece uygundur bilemiyoruz. Bu tablonun İsviçre tablolarından yararlanılarak ortalama bir yöntemle oluşturulduğunu sanıyoruz. Tabloların üçü de kadınlar içindir. Nedense erkeklerin evlenme şansı üzerinde durulmamış, onlar için de bir tablo düzenleme gereği duyulmamıştır.
Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından 1967-1973 yılları arasındaki yedi yıllık dönemi kapsayan bir araştırmaya göre, ülkemizde eşi ölen erkeklerin, eşi ölen kadınlara oranla, yeniden evlenme olasılıklarının %77,13 oranında daha yüksek olduğu sonucuna varılmıştır. Bunun ne derece sağlıklı bir saptama olduğu hususunda kuşkularımız varsa da, bu oranın Moser, Stauffer/Schaetzle ve AYİM’in kadınlar için düzenledikleri tablolara uygulanması sonucu ortaya çıkan “erkekler için evlenme olasılıkları” tablolarını kullanmaktayız.
2- Dul eşin yeniden evlenme şansı hangi tarihe göre belirlenmelidir.
Bu konuda, kimi bilirkişiler mahkemeleri yanıltmakta, bu yüzden uygulamada duraksamalara neden olunmaktadır. Oysa, “gerçek belli iken varsayımlara dayanılamayacağı” bir genel hukuk ilkesidir. Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre, tazminatların, olay tarihindeki verilere göre değil, raporun düzenlendiği (hüküm tarihine en yakın) verilere göre hesaplanması gerekir. Örneğin, yasal asgari ücretlere göre yapılan bir hesaplamada, olay tarihinden rapor (hüküm) tarihine kadar belli olan ve yürürlüğe konulan tüm asgari ücretlerin hesaplamada gözetilmesi ve geleceğe yönelik (işleyecek dönem) zararlarının da en son bilinen (yürürlüğe giren) ücretlere göre hesaplanması gerekir.
Nasıl ki tazminat hesaplanırken, olay tarihindeki ücretlerle sınırlı kalınmayıp, rapor (hüküm) tarihindeki veriler dikkate alınıyorsa, dul eşin yeniden evlenme olasılığı saptanırken de olay tarihindeki yaşına göre değil, (eğer yeniden evlenmemişse) rapor tarhindeki ve hüküm tarihine en yakın tarihteki yaşına göre evlenme şansını belirlemek gerekmektedir. Çünkü, Yargı¬tay’ın yerleşik kararlarına göre:
a) Tazminat hesabında, rapor (hüküm) tarihindeki en son veriler dik¬kate alınır.
b) Gerçek belli iken varsayımlara göre değerlendirme yapılamaz.
Örneğin, aradan dört yıl geçmiş olup dava devam etmekte ve bu arada dul eş yeniden evlenmemişse, olay ve ölüm tarihi esas alınıp evlenme şansının buna göre belirlenmesiyle ve tazminattan bu oran üzerinden indirim yapılmasıyla davacıya haksızlık edilmektedir. Oysa, Yargıtay görüşü de hüküm tarihinin esas alınacağı yönündedir.
Öğretide de ölüm gününün değil, hüküm gününün esas alınması gerektiği yönünde görüşler vardır.
3- Yargıtay kararları
Yeniden evlenme olasılığının belirlenmesinde “ölüm günü”nün de¬ğil de “hüküm günü” nün esas alınması gerekeceğine ilişkin Yargıtay kararlarından örnekler
Kadının evlenme şansı olup olmadığı ve derecesi, “hüküm tarihin¬deki” yaşı ve diğer özellikleri gözönünde tutularak saptanmalıdır.
Evlenme şansının yüzdeye göre oranı takdir edilirken, kadının dul kaldığı tarihteki yaşı değil, hüküm tarihindeki yaşı ve diğer özelliklerinin gözönünde tutulması kaçınılmaz bir zorunluluktur. (9. HD.17.01.1972, 24111-135)
Davacı eşin olay tarihinden hüküm tarihine kadar geçen yaklaşık sekiz yıl içerisinde evlenmemiş bulunduğu olgusuyla, yaşadığı sosyal ve ekonomik ortama göre %50 evlenme şansının kabulü isabetsizdir.
(10.HD.28.02.1975, 613-1214)
Direnme kararında, 1930 doğumlu davacının bir çocuğu ile dul kaldığı, hüküm tarihine kadar evlenmediği, gençlik yaşını dul olarak geçirdiği, bulunduğu muhitteki özel şartların da göz önünde tutularak evlenme ihtimali mevcut olmadığı sonucuna varıldığı açıklanmıştır. Davacının bugüne kadar evlendiğine dair dosyada bir kayıt mevcut değildir. Mahkemece, davacının durumunun özelliği de göz önünde tutularak karar verilmiş olduğuna göre, yasaya ve usule uygun bulunan direnme kararının onanması gerekmiştir.
(HGK.17.03.1971, 1153-170)
İş kazasının vuku bulduğu tarihte 28 yaşında ve bir çocuklu olan davacı, kendisine %25 oranında evlenme şansı tanıyan bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihte ise 41 yaşındadır. Şu durum göstermektedir ki, davacının evlenme şansı yoktur.
(9.HD.27.03.1972, 26890-7989)
40 yaşında ve üç çocuklu olup ölüm olayından itibaren aradan on yıl geçmiş olmasına rağmen evlenmemiş kadının evlenme şansı olamayacağı sonucuna varılmıştır.
(9.HD.10.12.1970, 11832-13833)
Olay tarihinde 19 ve bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihte 21 yaşında ve bir çocuklu olan kadının evlenme şansını %1 olarak tespit eden yerel mahkeme kararını, örf ve âdete göre evlenme şansının gerçeğe yakın şekilde bilirkişi aracılıyla saptanması gerektiği düşüncesiyle bozan Özel Daire kararına karşı direnen yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. (HGK.31.03.1971, 943-211)
Davacının yaşadığı çevrenin gelenekleri, bakıma muhtaç iki çocuğu bulunuşu, anılana ait doktor raporu, bugüne kadar evlenmemiş olduğu gözönünde bulundurulmaksızın %40 evlenme şansı olduğunun kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
(10.HD.16.04.1976, 9969-2331)
Davacının olay tarihindeki yaşına, olaydan sonra (6) yıla yakın bir zaman geçmesine rağmen evlenmemiş olmasına, (3) çocuklu bulunmasına, yaşadığı çevre ve çevrenin evlenme konusundaki düşüncelerine, uzun süredir evlenmemiş olmasının aile bağlılığının ve sadakatının bir göstergesi olacağına, ülkenin sosyal ve ekonomik koşullarına göre evlenme olasılığının olmadığının kabulü gerekir.
(9.HD.27.12.1988, 12374-12582) (Karşıoy)
Zararlandırıcı sigorta olayında ölen sigortalının eşi Aysel iki çocuklu ve kaza tarihinde 29 yaşında olup, dosya içeriğine göre henüz evlenmemiştir. Hak sahibi eşin yaşı ve sosyal ve ekonomik durumu gözönünde tutularak kendisine münasip oranda evlenme şansı verilmesi gerekirken bu hususun karar yerinde tartışılmaması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
(10.HD.12.06.2003, E.2003/4112 K.2003/4878)
Dava, işkazasında ölen sigortalı işçinin haksahiplerine Kurumca yapılan sosyal sigorta yardımlarının rücuan ödetilmesi istemine ilişkin olup, kaza tarihinde 45, karar tarihinde 47 yaşında bulunan ve iki erkek çocuk annesi olduğu anlaşılan dul eşin yaşı, çocuk sayısı ve sosyal durumuna göre yeniden evlenme şansı bulunmadığı halde yanılgılı değerlendirme sonucu %10 evlenme şansı verilerek maddi zarar hesabı yapılmış olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
(10. HD. 02.04.2002, E.2002/2367 K.2002/2962)
Dava hukuki nitelikçe zararlandırıcı sigorta olayı sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin SSK tarafından karşılanmayan zararlarının giderimi istemine ilişkindir. Uyulan bozma ilamında, iş kazası sonucu ölüm sebebiyle SSK tarafından davacılara bağlanan gelirlerin saptanması istendiğine, belirlenen bu yeni peşin değerler maddi zararın belirlenmesinde dikkate alınacağına göre, maddi zarar hesabı yapılırken davacıların destek kayıtlarının da yeni olgulara göre belirlenmesi gerekir.
Dosya içindeki hesap raporunda, davacılardan eşin hesap tarihindeki yaşı, çocuk sayısı, içinde bulunduğu sosyal durum itibariyle kendisine verilen %20 evlenme şansının fazla olduğu açık-seçiktir.
Mahkemece yapılacak iş, hüküm gününe en yakın tarihte belirli olan asgari ücret artışları dikkate alınarak, davacı eşin evlenme şansının bulunmadığı kabul edilmek ve pasif devre kaybı hüküm gününe en yakın tarihteki verilere göre hak sahiplerine bağlanan gelirin kurumca hesaplanarak bildirilen peşin sermaye değeri indirmek ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgulara aykırı şekilde yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
(21.HD. 05.11.2002, E.2002/7987 K.2002/9192)