





DUL VE YETİM AYLIKLARI TAZMİNATTAN İNDİRİLMEZ
İş kazası veya herhangi bir haksız eylem sonucu (örneğin trafik kazasında) ölen sigortalının eş ve çocuklarına “ölüm sigortası” dalından bağlanan dul ve yetim aylıkları ile gene “ölüm sigortası”ndan ana ve babaya bağlanan gelirler, haksız eylem sorumlularının haksahiplerine ödemek zorunda bulundukları tazminat tutarlarından indirilmez.
Çünkü, ölüm sigortasından bağlanan aylıklar, sigortalı işçinin belli bir süre ve yeterli miktarda prim ödemiş olmasının bir karşılığıdır ve bağlanan bu aylıklardan dolayı Kurum’un işverene veya üçüncü kişilere rücu hakkı yoktur. (5510 sayılı Yasa m. 32-34; 506 sayılı Yasa m.65,66 ve 69; 1479 sayılı Yasa m.40-46)
II- İNDİRİLMEME NEDENLERİ
1) Ölüm sigortasından bağlanan aylıklar, belirli bir süre sigortalı olmanın ve prim ödemiş bulunmanın bir sonucudur. Zarar verenin bu paradan yararlanması söz konusu olamaz. O halde zarar veren, verdiği zararın tamamını açılan davada ödemelidir. Bu nedenle, tazminat ödemekle yükümlü olan kişi (ölüm dalından bağlanan aylıkların) destekten yoksun kalma tazminatından indirilmesini isteyemez.” (06.03.1978, 1/3 İçt.Bir.K.)
2) Ölüm sigortasından bağlanan aylıklar için Kurum’un rücu hakkı bulunmadığından, işverenin veya üçüncü kişinin iki kez ödemede bulunması gibi bir durum söz konusu olmaz. Bu nedenle, ölüm sigortasından eş ve çocuklara bağlanan dul ve yetim aylıkları ile ana ve babaya bağlanan aylıklar, tazminattan indirilmez.(HGK.31.01.1986,E.1985/9-853- K.1986/67 ve HGK.28.11.1979, E.1977/4-1110-K.1979/1395)
3) Ölüm aylığı bağlanması ile ölümü meydana getiren olay arasında uygun sebep-sonuç bağı yoktur. (HGK.31.01.1986, E.1985/9-853-K.1986/67)
Başka bir anlatımla, yasalarda öngörülen “belirli bir süre sigortalı olma ve prim ödeme” koşulunun gerçekleşmesine bağlı olarak ölüm sigortasından bağlanan aylıklar, ölüme neden olan haksız eylemin doğrudan doğruya “uygun ve normal” bir sonucu değildir. Bu nedenle, ölen sigortalının haksahiplerine “ölüm sigortası”ndan bağlanan aylıklar, haksız eylem sorumlularının ödemek zorunda bulundukları destekten yoksun kalma tazminat tutarlarından düşülmez. (4.HD.09.10.2008 gün 9289 -11575 sayılı, 30.01.1980 gün 10479-1018 sayılı 11.06.1979 gün 5132-7725 sayılı ve başka kararları)
4) Sosyal Güvenlik Kurumlarının “belirli bir süre sigortalı olma ve prim ödeme” karşılığı “ölüm sigortası”ndan ölen sigortalının haksahiplerine bağladığı gelirlerin, destekten yoksun kalma tazminatından düşülmeyeceğine; Sosyal Güvenlik Kurumu’nun bu tür sigorta ödemelerinden dolayı sorumlulara rücu hakkı bulunmadığına ilişkin 5434,506,1479 sayılı yasalardaki ve bu yasaların yerini alan 5510 sayılı yasadaki hükümler ile Türk Ticaret Kanunu’nun “can sigortalarına” ilişkin 1338. maddesi örtüşmektedir. Çünkü, orada da belli bir prim karşılığı yaptırılan can ve bireysel kaza sigortalarından ödeme yapan sigortacıya ardıllık ve rücu hakkı tanınmamıştır. (Bkz:17.1.1972 gün 2/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı)
Bu arada, anımsatalım ki, taşımacıların yolcular yararına yaptırmak “zorunda” oldukları Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası da bir “can sigortası” türü olduğundan, bu sigortadan ölen yolcuların mirasçılarına ödenen (meblâğ niteliğindeki) tazminat tutarları da, destekten yoksun kalma tazminatından indirilmez.
(11.HD.15.05.2007, E.2006/435 - K.2007/7476)
III-YASAL DÜZENLEMELER
1) 5510 sayılı Yasa ile yürürlükten kalkmış bulunan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası’nın “ölüm sigortası” dalından gelir bağlanmasına ilişkin 65 ve sonraki hükümlerine göre , belli bir süre prim ödemiş olan sigortalı işçinin ölümü halinde haksahiplerine “ölüm sigortası” dalından aylık bağlanır. Bağlanan bu aylıklar, aynı yasanın 23-24 maddelerindeki “kaza sigortası” dalından bağlanan ve sigortalı işçinin belli bir süre prim ödemiş olması koşulunu gerektirmeyen gelirlerden faklıdır. Ölüm sigortasından bağlanan aylıklar, ödenen primlerin karşılığı olduğu içindir ki, iş kazası ile ilişkilendirilemez ve iş kazasının bir sonucu değildir. Bu yüzden haksız eylemin yol açtığı zarardan ve bu zarara bağlı olarak haksahiplerine ödenecek tazminattan indirilemez.
2) Yeni yürürlüğe giren ve önceki yasaların yerini alan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 32-34 maddeleri, yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Yasa’nın 65-70 nci ve 1479 sayılı Yasa’nın 40-46 ncı maddelerinin karşılığı olup, hükümleri yukarda açıklandığı gibidir. Bu hükümlere göre de, ölen sigortalının eş ve çocukları ile ana ve babasına “ölüm sigortası” dalından bağlanan aylıklar, haksız eylemin yol açtığı zarardan ve destekten yoksun kalma tazminatından düşülmez.
IV-YARGITAY İÇTİHADI BİRLEŞTİRME KARARI
(06.03.1978 gün 1/3 sayılı İçt. Bir. K.)
Ölüm sigortasından, ölen sigortalının eş ve çocuklarına bağlanan dul ve yetim aylıkları ile gene ölüm sigortası dalından ana ve babaya bağlanan aylıkların, haksız eylemin yol açtığı zarardan (destekten yoksun kalma tazminatından) indirilmeyeceği Yargıtay’ın çeşitli kararlarıyla açıklanmış olmasına karşın, uygulamada duraksama ve yanlışların sürdürülmesi üzerine Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nca bir kararı alınması gerekmiştir.
Yargıtay 06.03.1978 gün 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, her ne kadar TC. Emekli Sandığı’nca ölüm dalından bağlanan gelirlerin destekten yoksun kalma tazminatından indirilmeyeceğine ilişkin ise de, kararın içeriğinde, “5434 sayılı TC.Emekli Sandığı Kanunu’nun 129.maddesinin, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 26. ve 1479 sayılı Bağ-Kur Kanununun 63. maddesi ile eşdeğerde olduğu”ve her üç sosyal güvenlik kurumunun ilgili maddelerine göre sigortalının haksahiplerine “ölüm sigortası” dalından bağlanan aylıkların destekten yoksun kalma tazminatından indirilmeyeceği şöyle açıklanmıştır:
“Haksız eylem sonucu ölen kişi, yaşamı süresince çalışmış ve maaşından düzenli olarak belirli bir miktar para kesilerek sandığa yatırılmıştır. Zarar verenin bu paradan yararlanması söz konusu olamaz. O halde zarar veren, verdiği zararın tamamını açılan davada ödemelidir.”
İçtihadı Birleştirme kararında “destekten yoksun kalma tazminatı”nın hukuksal niteliğine de değinilmiş; “Destekten yoksun kalma tazminatı, hayatta kalanın şahsına bağlıdır, ölenin terekesine dahil değildir; mirasın reddedilmiş olması (sosyal güvenlik kurumlarınca bağlanan) maaşların alınmasına engel olmaz. İşte bu ortak nitelikleri itibariyle destekten yoksun kalma tazminatı saptanırken dul ve yetim maaşlarının peşin sermaye değeri hesaplamada nazara alınmaz” açıklaması yapıldıktan sonra, sonuç bölümünde “Tazminat ödemekle yükümlü olan kişi (ölüm dalından bağlanan aylıkların) destekten yoksun kalma tazminatından indirilmesini isteyemez” denilmiştir.
V- KAZA DALINDAN GELİR BAĞLANMIŞ OLSA DAHİ, SİGORTACI
TAZMİNAT ÖDEMEK ZORUNDADIR.
Trafik kazalarına özel bir yasa olan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu uygulanır. Bu Yasa özel bir yasa olduğundan, sigortacının tazminat ödeme yükümlülüğüne ilişkin 98. ve 99. maddeler de özel hükümlerdir. Özel hükümlerin öncelikle uygulanacağı hukukun temel ilkelerindendir. Söz konusu maddelerde sigortacının (8) gün içinde tazminat ödeyeceği emredici bir hükümdür. Bu nedenle sigorta şirketlerinin veya Güvence Hesabının, tazminat için başvurularda, Sosyal Güvenlik Kurumlarından gelir bağlanıp bağlanmadığını sorgulama hakları yoktur. Kurum’un kendilerine rücu edeceğini ileri sürerek tazminat isteklerini geciktirmeleri veya tümden reddetmeleri yasaya aykırı ve suçtur.
Kurumun rücu davalarını inceleyen Yargıtay 10.Hukuk Dairesi, sigorta şirketlerinin öncelikli olarak asıl haksahiplerine tazminat ödeme yükümlülüğü bulunduğunu kabul etmiş ve eğer sigorta şirketleri asıl haksahiplerine tazminat ödemişlerse, sonradan Kurumun açtığı rücu davasının reddedilmesi gerekeceğini öngörmüştür.
Bu konuda iki karar örneği aşağıdadır:
POLİÇE LİMİTİNİ HAKSAHİPLERİNE ÖDEYEN SİGORTACI,
KURUM’UN RÜCU ALACAĞINDAN SORUMLU TUTULAMAZ.
(2918/m.98,99)
Kurum tarafından açılan rücu davasında, davalı sigorta şirketinin sigorta poliçesindeki limiti, rücu davasının açılmasından önce hak sahiplerine ödediğinin anlaşılması karşısında, mahkemece, sigorta şirketi hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı biçimde rücu alacağından sorumluluğuna hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Davacı, trafik işkazasında ölen sigortalı işçinin haksahiplerine yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteği hüküm altına almıştır.
Davaya konu rücu alacağının davalı kusurlu sürücü yanında kazaya karışan ve davalı sürücünün kullandığı aracı sigortalayan olarak davalı sigorta şirketinden de tahsili istenmiş ise de, dosya içeriğinde mevcut bilgi ve belgelerden davalı sigorta şirketinin sigorta poliçesindeki limiti işbu rücu davasının açılmasından önce hak sahiplerine ödediğinin anlaşılması karşısında; mahkemece, sigorta şirketi hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı biçimde rücu alacağından sorumluluğuna hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
10.HD.1.5.2003, E.2003/3030 - K.2003/3939
HAKSAHİPLERİNE TAZMİNAT ÖDEYEN SİGORTA ŞİRKETİ,
KURUM’UN RÜCU ALACAĞINDAN SORUMLU TUTULAMAZ.
Davacı, trafik iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan peşin değerli gelirler ile yapılan harcama ve ödemeler nedeniyle uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir. Davalı sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında trafik sigorta poliçesinde kişi başına bedeni zarar limiti olarak belirtilen rakamı dava tarihinden önce hak sahiplerine ödediği iddiası varsa, bu iddianın yöntemince araştırılması gerekir.
Davacı, trafik iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan peşin değerli gelirler ile yapılan harcama ve ödemeler nedeniyle uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteği hüküm altına almıştır. Hükmün, davacı ve davalı1ardan A. O. Sigorta A Ş. Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
Anılan sigorta şirketinin, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında trafik sigorta poliçesinde kişi başına bedeni zarar limiti olarak belirtilen 7.000.000.000 liranın dava tarihinden önce hak sahiplerine ödendiği yönündeki savunması yöntemince araştırılmaksızın, mahkemece eksik inceleme sonucu rücu alacağının yazılı şekilde hüküm altına alınması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
10.HD.31.3.2005, E.2005/866 - K.2005/3453
Daha geniş bilgi için SİTE’mizin “Araştırma Yazıları” bölümündeki “Dul ve Yetim Aylıkları Tazminattan İndirilmez” başlıklı yazımızı okuyunuz ve “Yargıtay Kararları” bölümündeki “Dul ve Yetim Aylıkları” başlığı altında toplanan karar örneklerini inceleyiniz.
Sigorta Şirketleri ve bunlara bağlı olarak Güvence Hesabı haksız bir direniş içindedirler. Bu direnişi elbirliğiyle kırmak zorundayız. Dava açarsanız benim yazılarımı ve seçtiğim karar örneklerini yargıcın önüne koyunuz. Bir çok mahkeme benden alıntılarla davaları kabul ediyorlar ve Yargıtay’ca bozulmuşsa direniyorlar. Siz davayı açtıktan sonra, SİTE’den kopya alamayacağınıza göre bize başvurur ve gerekli belgeleri alırsınız.
Başarı dileklerimle.
ÇELİK AHMET ÇELİK