Anasayfa

YAZI

BELİRSİZ ALACAK DAVASINDA
DAVA DEĞERİNİN ARTIRILMASI

1- Belirsiz alacak davası nedir ?
6100 sayılı Hukuk Yargılama Yasası’nın 107.maddesinde yer alan “belirsiz alacak davası” başlangıçta alacak veya tazminat miktarının hiçbir biçimde ve kesin olarak belirlenemediği olaylarda, dava dilekçesinde (kısmi istek değil) harca esas "simgesel" bir değer belirtilerek açılabildiği; yargılamanın son aşamasında belirlenen alacak veya tazminat tutarının, davalının onamı aranmaksızın ve ıslaha başvurmaksızın harcı tamamlanarak artırılabildiği bir dava türüdür.

2- Belirsiz alacak davasında dava değerinin artırılması ne demektir ?
Dava dilekçesinde belirtilen harca esas değer “kısmi istek” olmadığı için, belirsiz alacak davasında dava değerinin artırılmasından söz edilmemesi gerekir. Çünkü belirsiz alacak davası, yargılamanın sonuna kadar bir “tespit” işlemi niteliğindedir. Davanın son aşamasında tazminat veya alacak miktarı “kanıtlandıktan” sonra harç tamamlanmakta ve belirlenen miktarın hüküm altına alınması istenmektedir. Ancak ne var ki 107,maddenin 1.fıkrasında davacı “…asgari bir miktar ya da değer belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir” denildiği için, bu dava değerinin artırılması biçiminde algılanmaktadır.
Başka bir anlatımla, belirsiz alacak davası, davanın başlangıcından tahkikatın sonuna kadar aslında bir “tespit davası” olup, tazminat veya alacağın miktarı belli olduktan sonra, dava değerinin artırılmasıyla, daha doğrusu yargılama sonucu belirlenen miktar için harcın tamamlanması ile dava “eda davası”na dönüşmektedir.

3- Dava değerinin artırılması “ıslah” değildir.
a) Belirsiz alacak davasında dava değerinin artırılması “ıslah” değildir. Çünkü ıslah, o güne kadarki usul işlemlerinin kısmen veya tamamen değiştirilmesi amacıyla yapılır. Oysa, belirsiz alacak davasında dava değerinin artırılması, o güne kadar tamamlanmış olan usul işlemlerine dayanır. Bu nedenlerle, aşağıdaki bölümlerde açıklayacağımız gibi, belirsiz alacak davasında kanun yolları tükeninceye kadar yapılacak artışların hiç biri “ıslah” değildir.

b) Yargıtay’ın son üç yıla ilişkin kararlarında, belirsiz alacak davasında dava değerinin artırılmasının “ıslah” olmadığı ısrarla belirtilmekte; ıslah yoluna başvurulmasına gerek bulunmadan “talep artırım dilekçesi verileceği; davacının ıslaha gerek kalmaksızın talep sonucunu artırabileceği; ayrıca ıslah adı altında bir dilekçe verilmesi gerekmediği, bunun için tamamlama harcı yatırılmasının yeterli olduğu; talep artımı ıslah olmadığı içindir ki, buna karşı zamanaşımı definde bulunulamayacağı, belirsiz alacak davasının açılmasıyla yargılama sonucu belirlenecek tazminat tutarının tamamı için zamanaşımının kesilmiş olacağı” biçiminde açıklamalar yapılmaktadır.

4- Dava değerinin “tam ve kesin” olarak belirlenmiş sayılması için, tüm kanun yollarından geçilmiş bulunulması gerekir.
a) HMK 107.maddesinin 2.fıkrasında “alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda “iki haftalık kesin süre içinde” “talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir” denilmiş olup,
Bu “kesinlik” ne yönden baksanız yanlıştır. Çünkü, dava tüm yargı aşamalarından (istinaf, temyiz) geçmeden tazminat ve alacağın miktarı “kesin olarak” belli olmaz.

b) Her ne kadar madde metninde, alacağın miktarının, “tam ve kesin” olarak belirlenebilmesinden sonra artırılabileceği koşulu yer almış ise de, eğer davacının bilirkişi raporuna itirazı mahkemece dikkate alınmamışsa “kesinlikten” söz edilemez; çünkü davacı kanun yollarına başvurduktan ve haklı çıktıktan sonradır ki alacak “kesinlik” kazanmış olacaktır. Bu yönden de madde hükmüne bir sınırlama konulamayacağı; dava sonuna kadar, kanun yollarından geçildikten sonra, değişen ve artan miktarlar için harcın tamamlanıp, (ıslaha başvurmaksızın) tazminatın en son “kesinleşmiş” miktarının hüküm altına alınmasının istenebileceği; buna yasal bir engel bulunmadığı Yargıtay’ca kabul edilmeye başlanmıştır. Aşağıda karar örnekleri vereceğiz.

5- Belirsiz alacak davasında dava değeri birkaç kez artırılabilir mi ?
Belirsiz alacak davasının karar verilmesine yakın son aşamasında, bilirkişi hesap raporu alındıktan, rapor taraflarca tartışılıp değerlendirildikten ve mahkemenin ara kararı uyarınca, davacı harcı tamamlayıp dava değerini artırdıktan sonra, hüküm verilmesi gecikmiş ve bu arada asgari ücretler veya kazançlar arttığı için bilirkişiden ek rapor alınması gerekmiş, ek raporla daha yüksek tazminat tutarları belirlenmişse, bu fazla miktarlar (artık) istenemeyecek midir?
Başka bir söyleyişle, dava değeri yalnız bir kez mi artırılacaktır, değişen durumlara göre birden fazla artış yapılamayacak mıdır? Örneğin, HMK 107 maddesinin 7251 sayılı Yasa ile değişik 2.fıkrası uyarınca, yargıcın verdiği iki haftalık kesin süre içinde dava değeri bir kez artırıldıktan sonra, hüküm verilinceye kadar geçen süre içerisinde bazı değişiklikler olmuşsa; örneğin tazminat hesabına esas ücretler artmışsa, kusur oranları veya beden gücü kayıp oranları değişmişse, bütün bu durumlar nedeniyle bilirkişiden “ek rapor” alınması gerekmişse, dava değeri (ıslah söz konusu olmaksızın) bir kez daha artırılabilecek midir ?
Bu konuda çeşitli olasılıklar üzerinde duralım:

a) HMK 107.maddesinin 2.fıkrasında “…tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır ” denilmiş olup,
2”nci fıkra metnindeki “tam ve kesin olarak” açıklamasına bakılarak, belirsiz alacak davasında dava değerinin bir defadan fazla artırılamayacağı anlamı çıkarılmakta ise de, bu doğru değildir. Belirsiz alacak davasının anlam ve işlevi doğru yorumlandığı takdirde, (ıslaha başvurulmaksızın) kanun yolları tükeninceye, tazminat ve alacağın miktarı kesinlik kazanıncaya kadar, dava değerinin artırılabileceği kabul olunacaktır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.06.2021 gün E.2019/22-467 K.2021/775 sayılı kararında bu görüş benimsemiş; bozmadan sonra dava değerinin yeniden artırılabileceği kabul edilmiştir..

b) İlk derece mahkemesinde de, bilirkişiden hesap raporu alındıktan ve mahkemenin ara kararı uyarınca dava değeri artırıldıktan sonra, maddi olgularda veya hukuki durumlarda değişiklik olmuşsa ya da davanın uzaması nedeniyle tazminat hesaplarına esas kazançlar ve ücretler artmışsa, özellikler yeni asgari ücretler yürürlüğe girmişse, bilirkişiden ek rapor alınması gerekecek; davacı bu ek rapordaki miktarlara göre dava değerini artıracak, daha doğrusu eksik harcı tamamlayacak; mahkeme bu son miktar üzerinden karar verecektir.

c) Bu gibi durumlar genellikle, dava sürerken asgari ücret artışları nedeniyle söz konusu olmaktadır. Bunun dışında, yargılama sürerken beklenmedik durumlar da olabilir, Örneğin, (yukarda söylediğimiz gibi) kusur durumunun veya beden gücü kayıp oranlarının değişmesi gibi durumlarda, yeni bir tazminat hesabı yapılması gerekecek; yeniden artırım söz konusu olacak; dava türü belirsiz alacak davası olduğu için, bu artışların hiç biri ıslah olarak nitelenmeyecektir.
Sonuç olarak, davacı ilk hesap raporundaki miktar üzerinden 107. maddenin 2.fıkrası uyarınca harcı tamamlamışsa, ek raporla belirlenen tazminat artışını isteyebilecektir.

6- Yargıtay bozma kararından veya Bölge Adliye Mahkemesi kaldırma kararından sonra dava değerinin artırılabilmesi
a) Belirsiz alacak davasında, tüm yargılama süreçlerinden, istinaf ve temyiz aşamalarından geçilmeden, tazminat ve alacağın miktarı “tam ve kesin olarak” belirlenemez. Bu nedenle dava değeri bir kez değil, birkaç kez artırılabilmeli ve bunların hiç biri “ıslah” olarak nitelenmemelidir.
Bozmadan sonra da dava değeri artırılabilir. Çünkü, bozma kararına uyulmasıyla önceki karar geçerliğini yitirmiş, yeni bir yargılama sürecine girilmiştir. Değişen hukuki durumlara göre, dava değerinin yeniden artırılmasında yasal bir engel bulunmamaktadır.

b) Bu konuda Yargıtay 04.02.1959 gün 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında “Bir mahkeme kararının her ne sebeple olursa olsun temyizce bozulması sonunda mahkemenin bozma kararına uyması ile dava yeniden duruşma safhasına girmiş olacağı cihetle duruşma henüz bitmemiştir” denilmiştir.

Her ne kadar bu karar uzun yıllar önceye ait olsa da, belirsiz alacak davasında, Yargıtay bozma kararından sonra da hukuki gerekçe aynıdır; yani bozma kararından sonra dava yeniden duruşma safhasına girmiş olacak; mahkeme, bozma kararı uyarınca, öncekinden bağımsız yeni bir karar verecektir.

7- İstinaf ve temyiz aşamasında, “davacı yararına bozma kararı” verilmiş ve yeniden tazminat hesaplanması gerekmişse, artan miktar için harç yatırılıp tamamı hüküm altına alınabilmelidir.
a) Yerel mahkemedeki yargılama sürecinden başlayarak kanun yolları tükeninceye kadar artan tazminat ve alacak miktarlarının harcı yatırılarak, ıslah yoluna başvurulmaksızın ve karşı tarafın onamı aranmaksızın, birkaç kez artırılabileceği; Yasa’nın 107.maddesinin anlam ve amacına göre buna yasal bir engel bulunmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.06.2021,E.2019/22-467-K.2021/775 sayılı kararı.kararında belirtilmiştir.

Şu kadar ki, bozmadan sonra tazminat miktarının artırılabilmesi için, ilk derece mahkemesi kararı “davacı yararına” bozulmuş olmalıdır.

b) İstinaf aşamasında da yeniden yargılama yapılırken hesap bilirkişisinden rapor alınmışsa ve tazminat veya alacak miktarı artmışsa, Bölge Mahkemesi artan miktar için harcı tamamlatıp hüküm vermelidir. Her ne kadar HMK.357.maddesi 1.fıkrasında istinaf aşamasında “ıslah” yapılamayacağı hükmü yer almış ise de, belirsiz alacak davasının özelliği ve işlevi dikkate alınıp, artan tazminat ve alacak miktarı için harcın tamamlanmasının ıslah olmadığı, belirsiz alacak davasına özgü değer artırımı olduğu kabul edilmelidir. Aksi takdirde dava çözümsüz kalır. Bunu yukarda da belirttik. Uyarı amacıyla yineliyoruz.

c) 6100 sayılı Yasa’nın 107.maddesinin yürürlüğe girmesinden bu yana geçen onbir yılda, mahkemeler belirsiz alacak davasına uyum sağlamakta epey zorluk çekmişler, önceki dönemin kısmi dava uygulamasının etkisinden bir türlü kurtulamamışlar ise de, sonuçta yavaş da olsa dava değerinin artırılmasının “ıslah” olmadığı anlaşılabilmiş ve son dönemde dava değerinin bir kez değil, kanun yolları tükeninceye kadar artırılabileceği kabul edilmeye başlanmıştır. Bu gelişme, 107.maddenin 2.fıkrasının 22.07.2020 gün 7251 sayılı Yasa ile değiştirilmeden hem önceye ve hem sonraya aittir.
,
8- Belirsiz alacak davasında, bozmadan sonra dava değerinin artırılabileceğine ilişkin Yargıtay kararları
Davacı vekili dilekçesinde her ne kadar davanın ıslah edildiğini belirtmiş ise de; davanın belirsiz alacak davası olarak açılması, davacı vekilinin duruşmada dilekçenin, talep artırım dilekçesi niteliğinde olduğunu açıkça beyan etmesi, sözü edilen dilekçede dava konusu alacaklara dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasının talep edilmesi ve mahkeme tarafından eldeki davanın belirsiz alacak davası olarak kabulüyle bu kapsamda yapılan yargılama sonucunda hüküm kurulması karşısında dilekçenin talep artırım dilekçesi olduğunun kabulü gerekir. Bu noktada belirtmek gerekir ki; belirsiz alacak davasında dava konusu alacağın tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğu anda davacı taraf iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın dava dilekçesinde belirttiği miktarı artırabileceğinden, bozma kararı sonrasında da artırım dilekçesi vererek, tamamlama harcı yatırılmak suretiyle talebini artırılabilmesi mümkündür. Zira bunu engelleyen yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Mahkemece Özel Dairenin bozma kararına uyulmasına karar verildikten sonra davacı vekili tarafından sunulan talep artırım dilekçesi esas alarak hüküm kurulması yerinde bulunmuştur.
HGK.15.06.2021, E.2019/22-467 K.2021/775

Dava, haksız fiil sebebiyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı gerekçesi ile bilirkişi raporu esas alınarak, dava dilekçesinde talep edilen miktar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamı ve 6100 sayılı HMK 107.maddesi gereğince, eldeki davanın belirsiz alacak talebi ile açılması karşısında; davacının, iddianın genişletilmesi yasağı olmadan ve karşı tarafın rızasına ve ıslaha da gerek kalmaksızın talep sonucunu arttırabileceğinin kabul edilmesi gerekmektedir. Şu durumda, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı şeklinde yanılgılı gerekçe ile davacının miktar açıklama dilekçesi değerlendirilmeden hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
4.HD.24.10.2017, E.2017/4269 K.2017/6251

Dava, elektrik çarpmasından kaynaklı tazminat istemine ilişkindir. Olayda; bozma ilamında, "bozma nedenine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmediği" denilmiş dolayısıyla bozma sebebinin kapsamı dışında kalan kesimlerin temyiz incelemesine konu edilmemiş olmaları nedeniyle kesinleşmedikleri gözetilmeksizin bozma sonrası yeniden kurulan hükümde davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerinin bozma ilamı ile kesinleştiğinden bahisle bu taleplerle ilgili yeniden karar verilmesine yer olmadığı şeklindeki değerlendirme, usul ve yasaya aykırıdır.
3.HD.05.04.2021, E.2021/1992-K.2021/3595

Dava, HMK'nun 107/1. madddesi uyarınca, belirsiz alacak davası niteliğindedir. Yargılama sırasında toplanan deliller sonunda tazminat miktarının tam ve kesin olarak belirlenmesinin mümkün olduğundan, davacı iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın dava dilekçesinde belirttiği miktarı arttırabilir. Bu durumda; davanın niteliği gereği bozmadan sonra ıslah yapılamaz kuralı uygulanmaksızın, bozmadan sonra alınan bilirkişi raporuna göre davacının dava dilekçesinde belirttiği miktarı arttırması mümkündür. Ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile eksik bedele hükmedilmesi doğru olmamıştır.
5.HD. 23.03.2017, E.2017/5161-K.2017/9019

9-Belirsiz alacak davasında, dava değerinin artırılmasına ilişkin ilke, kural ve kararların özeti:
a) İlk derece mahkemesinde, hakimin verdiği süre içinde, dava değerinin bir kez artırılmasından sonra, kazançlarda ve ücretlerde artış olması veya yeni olgular ve hukuki durumlar ortaya çıkması nedeniyle ek rapor alınması gerekmişse, önceki miktar artırım dilekçesi geçersiz sayılarak, ek rapora göre artırılan miktar üzerinden hüküm verilecek; dava türü belirsiz alacak davası olduğundan, bu artışların hiç biri ıslah olarak nitelenmeyecektir.

b) İstinaf aşamasında davanın yeniden görülmesi gerekmişse ve bilirkişiden yeni bir rapor alınmışsa, HMK 357. maddesi 1.fıkrasındaki istinaf aşamasında “ıslah” yapılamayacağı hükmü söz konusu olmayacak; belirsiz alacak davasının özelliği ve işlevi dikkate alınıp, artan tazminat miktarı için harcın tamamlanmasının, belirsiz alacak davasına özgü değer artırımı olduğu kabul edilecektir.

c) Yargıtay’ın son dönem kararlarında da kabul edildiği üzere, ilk derece mahkemesinin veya Bölge Adliye Mahkemesinin kararının, Yargıtay’ca (davacı yararına) bozulmasından sonra alınacak yeni bir hesap raporuna göre, (ıslah yoluna başvurmaksızın) dava değeri artırılabilecektir. Çünkü, bozma kararına uyulmasıyla önceki karar geçerliğini yitirmiş, yeni bir yargılama sürecine girilmiştir. Değişen hukuki durumlara göre, dava değerinin yeniden artırılmasında yasal bir engel bulunmamaktadır.

d) Sonuç olarak, yerel mahkemedeki yargılama sürecinden başlayarak kanun yolları tükeninceye kadar yeniden hesaplatma sonucu artan tazminat ve alacak miktarlarının harcı yatırılarak, ıslah yoluna başvurulmaksızın ve karşı tarafın onamı aranmaksızın, birkaç kez artırılabileceği; Yasa’nın 107.maddesinin anlam ve amacına göre buna yasal bir engel bulunmadığı Yargıtay kararlarıyla kabul edilmiştir.

 
Arabul
Özel Arama
Kimler Sitede
Şu anda 220 konuk çevrimiçi