






ttk-tasaris--gerekce
Ö N S Ö Z
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu ile birlikte hemen hemen emsali görülmemiş başarılı bir hukuk inkılâbı gerçekleştirilmiştir. Ancak, bu büyük inkılâbın amacına ulaşabilmesi, hiç şüphesiz inkılâbın karakterinde mevcut olan dinamizmin, hukuk hayatımıza hâkim kılınmasıyla mümkündür.
1 Ocak 1957 tarihinden beri yürürlükte olan 6762 sayılı “Türk Ticaret Kanunu” o zamanın en iyi ticaret kanunları emsal alınmak ve çağın ihtiyaçları da göz önünde bulundurulmak suretiyle Prof. Dr. Hirsch tarafından hazırlanmıştı.
Bilindiği üzere; kanunlar, yürürlüğe girdikleri zamanın sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarına göre düzenlenir. Bir kanun ne kadar mükemmel hazırlanırsa hazırlansın, daima değişen, gelişen ve yeni hükümlere ihtiyaç gösteren sosyal hayata ilişkin taleplerin gerisinde kalmaya mahkûmdur.
Bu nedenle, yürürlüğe girdiği tarihten bu yana geçen yaklaşık elli yıllık süre içinde, değişen ve gelişen ihtiyaçlar karşısında, Türk Ticaret Kanununda zaman zaman değişiklikler yapılmıştır.
Bilindiği üzere sıkça söylenen “Dünyanın küçük bir köy haline geldiği” sözü belki de en çok ticarî hayat için geçerlidir. Günümüzde insanlar birbirlerini hiç görmeden ve hatta seslerini bile duymadan alışveriş yapabilmekte, mallarını sigorta ettirebilmekte ve bir ülkeden diğer ülkeye o malları naklettirebilmektedirler.
Dünyadaki gelişme ve değişmelerin yanı sıra, ülkemizin Avrupa Birliğine giden süreçte aday ülke, 3 Ekim 2005 tarihinden itibaren de tam üyelik için müzakerelere başlayacak olması, başta temel kanunlar olmak üzere, tüm mevzuatın Avrupa Birliği müktesebatı ile uyumlu hâle getirilmesini Ülkemiz bakımından zorunlu kılmaktadır.
1. maddesinde belirtildiği üzere, Türk Ticaret Kanunu, Türk Medenî Kanununun ayrılmaz bir parçasıdır. Bilindiği gibi yeni Türk Medenî Kanunu Türkiye Büyük Millet Meclisinde 22/11/2001 tarihinde kabul edilmiştir. Yine temel kanunlardan olan yeni Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu da 59. Cumhuriyet Hükûmeti döneminde Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul edilmiştir. Bunların yanında Borçlar Kanunu Tasarısı da hazırlanmış ve görüşe sunulmuştur.
Temel kanunlarda yapılan söz konusu değişikliklerde; Avrupa Birliği müktesebatına uyum sağlamak amacıyla özellikle Avrupa Birliği yönergeleri ve diğer mevzuat da dikkate alınmıştır.
Bakanlığımızca üniversiteler, yüksek yargı organları, meslek kuruluşları, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile Bakanlığımız temsilcilerinden oluşturulan Komisyonca, yaklaşık beş yılı aşan çalışmanın sonucu olarak, bir bütünlük içerisinde 1514 maddeden oluşan “Türk Ticaret Kanunu Tasarısı” hazırlanmıştır.
Bu vesile ile, hukuk hayatımızın çok önemli bir alanını düzenleyecek olan bu Tasarının hazırlanmasında emeği geçen değerli bilim adamlarımıza, yüksek yargı organları mensuplarına, ilgili kamu kurum ve kuruluşları temsilcilerine, Bakanlığımız personeline teşekkürlerimi sunarım.
Ankara Şubat 2005
Cemil ÇİÇEK
Bakan
----------------------------------------------------------------------------
S U N U Ş
Tasarısı Prof. Dr. Ernst E. Hirsch tarafından kaleme alınmış bulunan, 1 Ocak 1957 tarihinde yürürlüğe giren ve elli yıla yakın bir süreden beri uygulanmakta olan 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu Türk hukukuna ve Türk ticaret hayatına büyük hizmetlerde bulunmuş bir kanundur. Bu kanunun kurumları ve hükümleri bağlamında özgün öğretiler oluşmuş ve ufuk açan yargı kararları verilmiştir. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu, Türk hukukunda örnek alınan, çağdaşları arasında saygın bir yeri olan, çözümleri nesnel adalete dayanan, menfaatler dengesinin başarıyla gerçekleştirildiği temel bir kanundur.
6762 sayılı Kanunun uygulandığı 20. yüzyılın ikinci yarısı, bir ticaret kanunu için önemli ve bir anlamda sıradışı diye nitelendirilebilecek olayların cereyan ettiği bir zaman dilimidir. Bu süre içinde, Avrupa Ekonomik Topluluğu olarak hayata başlayan Avrupa bütünleşmesi projesi, Avrupa Topluluğu aşamasından geçtikten sonra Avrupa Birliğine ulaşmış ve bu Birlik henüz tasarı halinde bulunan, federalizm ilkesinin kendisini kuvvetle hissettirdiği “Avrupa İçin Bir Anayasa Oluşturan Antlaşma Tasarısı"nın üye devletlerde referanduma sunulması veya ulusal hukuklarına göre kabul edilmesi aşamasına varmıştır.
Avrupa Birliği, ekonomik, ticarî ve siyasî bir güç olmak yanında, aynı zamanda maddî hukuk kuralları koyan uluslarüstü bir topluluktur. Bu Birliğin koymuş bulunduğu maddî hukuk kuralları arasında 6762 sayılı Kanunun beş kitabını da ilgilendiren konular oldukça büyük bir yer tutmaktadır. Sözkonusu Avrupa hukuku, özellikle ticaret şirketleri, sermaye piyasası ve ticarî işletme alanlarında yoğun, deniz ile kara taşımacılığında ve sigortada kendisini hissettirebilecek düzeydedir. Bu oluşumun, 6762 sayılı Kanunu doğrudan etkilememesi imkânsızdır. Kaldı ki, Türkiye 1960'lardan beri AET'nin ortak üyesidir. Ülkemiz 11 Aralık 1999'da Helsinki Zirvesinde tam üye adayı olmak konumunu kazanınca acquis communautaire'nin Türk hukukuna aktarılması gerekli hâle gelmiştir. 17 Aralık'ta Türkiye ile müzakerelerin 3 Ekim 2005 tarihinde başlaması Konsey tarafından karara bağlanınca bu gereklilik, zorunluluk halini almıştır. 6762 sayılı Kanunun yerini alacak yeni bir Türk Ticaret Kanunu hazırlanması da bu zorunluluğun kapsamı içindedir. Bunun dışında teknolojideki başdöndürücü değişiklikler, AB yanında, Avrupa Ekonomik Alanı ve NAFTA gibi birliklerin çalışmaya başlamaları ve nihayet Dünya Ticaret Örgütünün faaliyete geçmesi de Türk Ticaret Kanununu doğrudan ilgilendiren gelişmeler arasında yerlerini almıştır. Çünkü, bu birlikler de uluslararası veya uluslarüstü nitelikte maddî hukuk kuralları koymuşlardır.
Yeni bir Türk Ticaret Kanunu yapılmasının bunun dışında tüketicinin korunması, halk paysahipliğinin ve demokrasisinin gelişmesi, elektronik ortamda hukukî işlem kurmanın yaygınlık kazanması, çevre ve deniz kirliliklerinin taşıyıcının sorumluluğunu etkilemesi ve bir tüketici olarak sigortalının özel olarak korunması gibi çok özel sebepleri vardır. Elli yıllık uygulamasında 6762 sayılı Kanun pek az değiştirilmiş, hiçbir değişiklik reform niteliği taşımamıştır. Oysa katılmayı hedeflediğimiz AB'de her üye ülkenin kanunu en az elli defa değiştirilmiştir. Bu değişikliklerin birçoğu reform düzeyindedir. Bu sebepler genel gerekçede ayrıntılı bir şekilde açıklanmış, Avrupa'da Avrupa Birliği üyeleri başta olmak üzere çeşitli ülkelerde, 6762 sayılı Kanunun kapsamına giren konularda yapılan ve reform niteliği taşıyan değişiklikler açıklanmış ve reform konuları gösterilmiştir.
Kısaca, başlıcalarına değinilen sebeplerle yeni bir Türk Ticaret Kanunu hazırlanabilmesi için, T.C. Adalet Bakanlığı, üniversite öğretim üyeleri, Yargıtay üyeleri, Sermaye Piyasası Kurulu, Türkiye Noterler Birliği, Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı ve Türkiye Odalar Birliği mensuplarından oluşan bir komisyonu ("Komisyon") 08/12/1999 tarihli Bakan oluruyla oluşturmuştur. İlk toplantısını 10/02/2000 tarihinde yapan Komisyon İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ünal Tekinalp'i başkanlığa, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Başkanı Coşkun Koçak'ı da başkan yardımcılığına seçmiştir. Komisyon çalışmaya başladıktan sonra Bakan olurlarıyla genişlemiştir. Komisyon şu üyelerden oluşmaktadır:
Prof. Dr. Ünal Tekinalp (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Anabilim Dalı Başkanı), (Başkan); Coşkun Koçak (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Başkanı), (Başkan Yardımcısı); Yurdaer Özdilek (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Üyesi); Recep Yalçın (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Üyesi); Prof. Dr. Yaşar Karayalçın (Banka ve Ticaret Hukuku Enstitüsü Müdürü); Prof. Dr. Turgut Kalpsüz (Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi emekli Öğretim Üyesi); Prof. Dr. Yalçın Çakalır (Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı); Prof. Dr. Hüseyin Ülgen (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi); Prof. Dr. Sabih Arkan (Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi); Prof. Dr. Güzin Üçışık (Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi); Prof. Dr. Huriye Kubilay (Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi); Prof. Dr. Ali Bozer (Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi); Prof. Dr. İnci Deniz Kaner (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi); Prof. Dr. Necip Ortan (Türkiye Barolar Birliği temsilcisi ve Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi); Prof. Dr. Hamdi Yasaman (Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi); Prof. Dr. Sami Karahan (Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi); Bülent Üstünel (Türkiye Muhasebe Standartları Kurumu Başkanı); Dr. A. R. Zafer Sayar (Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu Başkan Yardımcısı); Prof. Dr. Nalân Akdoğan (Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu Üyesi); Prof. Dr. Ercüment Erdem (Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi); Ali Gençler (Sanayi ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürü); Süleyman Bayar (Denizcilik Müsteşarlığı Genel Müdür Yardımcısı); N. Hülya Kemahlı (Sermaye Piyasası Kurulu Başkan Yardımcısı); Dr. Fatma Dilek Kabukçuoğlu Özer (Hazine Müsteşarlığı Daire Başkanı); Dr. Çağlar Manavgat (Sermaye Piyasası Kurulu Hukuk İşleri Daire Başkan Vekili); Doç. Dr. Abuzer Kendigelen (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi); Doç. Dr. Veliye Yanlı (İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi); Doç. Dr. Mehmet Helvacı (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi); Doç. Dr. Arslan Kaya (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi); Doç. Dr. Aynur Yongalık (Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi); Yard. Doç. Dr. Mertol Can (Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi); Dr. Mürsel Başgül (Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi); Yard. Doç. Dr. Kemal Şenocak (Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi); Yard. Doç. Dr. Hakan Karan (Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi); Yard. Doç. Dr. Kerim Atamer (Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi); Kenan Özdemir (Adalet Bakanlığı Genel Müdür Yardımcısı); Yüksel Hız (Adalet Bakanlığı Daire Başkanı); Hüseyin Ekinci (Adalet Bakanlığı Tetkik Hâkimi); Muharrem Barut (Adalet Bakanlığı Tetkik Hâkimi); İsmail Demir (Denizcilik Müsteşarlığı Hukuk Müşaviri); Zübeyde Manisalı (Ulaştırma Bakanlığı Hukuk Müşaviri); Av. Enes F. Çömez (BDDK Uzman Yardımcısı); Umut Gürgey (BDDK Uzman Yardımcısı); Refik Demirci (Türkiye Noterler Birliği Ankara 44. Noteri); Avukat Levent Karaçam (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Müşavir Avukat).
Yukarıda isimleri zikredilenlerin dışında başlangıçta Komisyon üyesi olanlardan, Prof. Dr. Erdoğan Moroğlu, Prof. Dr. Samim Ünan ve Doç. Dr. Asuman Turanboy’un istifa etmeleri; Ali Em’in Yargıtay Üyesi seçilmesi, Uygur Aktalay’ın emekli olması; Zümra Yılmaz’ın birim değişikliği yapması; Gülçin Durak’ın Yargıtay Cumhuriyet Savcılığına, Ali Karagülmez’in Anayasa Mahkemesi Raportörlüğüne ve Sami Sezai Ural’ın Türkiye Adalet Akademisi Eğitim Merkezi Müdürlüğüne atanmaları sebebiyle Komisyon üyelikleri sona ermiştir.
Komisyon ilk toplantısında Türk Ticaret Kanununun altı kitaptan meydana gelmesini kararlaştırmış ve her kitap için bir alt komisyon kurmuştur. Bu komisyon ve başkanları aşağıda gösterilmiştir.
Ticarî İşletme Alt Komisyonu (Başkan: Prof. Dr. Necip Ortan); Ticaret Şirketleri Alt Komisyonu (Başkan: Prof. Dr. Ünal Tekinalp) [1]; Kıymetli Evrak Alt Komisyonu (Başkan: Prof. Dr. Hamdi Yasaman); Taşıma İşleri Alt Komisyonu (Başkan: Prof. Dr. Hüseyin Ülgen); Deniz Ticareti Alt Komisyonu (Başkan: Prof. Dr. Turgut Kalpsüz); Sigorta Hukuku Alt Komisyonu (Başkan: Prof. Dr. Hüseyin Ülgen).
Tasarının her kitabına ilişkin (kısmî) tasarı alt komisyonda hazırlanmış, tartışılmış ve daha sonra Komisyona sunulmuştur. Komisyon alt komisyonlardan gelen kısmî tasarıları madde madde ele alarak tartışmış ve kabul etmiştir. Komisyonda yapılan tartışmaların "ticarî işletme kitabına ilişkin ilk oturumlar hariç tümü banda alınmış ve bantlar Türkiye Noterler Birliği tarafından çözdürülmüştür. 30 cilt civarında bulunan bu tartışmalar Adalet Bakanlığı tarafından kitap halinde yayınlanacaktır. Tartışmalar, tamamiyle konuşmaların özgün halini yansıtmakta olup, bunların daha sonra içerik ve hatta ifade itibariyle değiştirilmeleri yoluna gidilmemiş, sadece olabildiği oranda imlâ yanlışları düzeltilmiştir. Komisyon 45 kişiden oluşmasına rağmen ortalama 25 kişi ile çalışmış, deniz ticareti ve sigorta kitaplarında ise, konuların özel uzmanlık gerektirmesi dolayısıyla bu sayı daha da düşmüştür.
Komisyon 516 oturum yapmıştır. Buna alt komisyon oturumları dâhil değildir. Bu konuda, 188 oturumla deniz ticareti alt komisyonu özel bir yeri haizdir. Anılan komisyonda yer alan arkadaşlar Komisyon toplantılarındakilerin yanında büyük bir özveri ile çalışmışlardır.
Gerek Komisyonda gerek alt komisyonlarda yabancı metinlerin ve literatürün özgün metinleri tartışılmıştır. Çoğu kez aynı metnin Almancası, Fransızcası ve İngilizcesi değerlendirme ve tartışmanın konusu olmuştur.
Türk işletmelerinin, uluslararası rekabet piyasalarında güçlü aktörler olarak çalışabilmelerini sağlayacak kurum ve sistemlere yer veren, acquis communautaire'nin Türk hukukuna ticaret kanununu ilgilendiren yönleriyle tam olarak yansıtılmasını amaçlayan Türkiye'nin güncel orta ve uzun vadeli gereksinimlerine cevap oluşturabilecek mekanizmaları ve hükümleri içeren, modern ticaret hukukuyla örtüşen, mevcut bilimsel birikimin korunması ve yargı kararlarıyla bugüne kadar sağlanmış olan hukukî gelişimin sürdürülmesini hedefleyen Tasarının Türk hukukuna hayırlı olmasını dilerken, büyük bir özveri ile çalışan bütün Komisyon üyelerine şükranlarımı sunuyorum. Komisyon üyelerinin tartışmalarda ortaya koydukları bilimsel düzeyi, görevlerini yerine getirirken taşıdıkları örnek sorumluluk anlayışını her zaman minnetle hatırlayacağım. Ayrıca, Komisyonumuza her zaman ilgi gösterip destek vermiş olan Sayın Adalet Bakanı Cemil Çiçek ile Kanunlar Genel Müdürü Niyazi Güney'e ve Komisyonumuzun da üyesi olan onun yakın çalışma arkadaşları, Genel Müdür Yardımcısı Kenan Özdemir’e, Daire Başkanı Yüksel Hız'a, tetkik hâkimleri Hüseyin Ekinci'ye ve Muharrem Barut'a; Tasarı'nın mimarları olan alt komisyon başkanları Sayın Prof. Dr. Necip Ortan'a, Prof. Dr. Hamdi Yasaman'a, Prof. Dr. Hüseyin Ülgen'e ve Prof. Dr. Turgut Kalpsüz'e ve alt komisyonların yorulmadan çalışan üyelerine ve özellikle büyük yük taşıyan Doç. Dr. Arslan Kaya'ya, Dr. F.Dilek Kabukçuoğlu Özer'e, Yard. Doç. Dr. Kerim Atamer'e, Yard. Doç. Dr. Mertol Can'a, Yard. Doç. Dr. Hakan Karan’a; kendilerinden daimi destek gördüğüm, ticaret hukukunun mümtaz simaları Prof. Dr. Yaşar Karayalçın ile Prof. Dr. Ali Bozer'e; Yargıtay uygulamaları açısından büyük katkılarda zaman zaman ikazlarda bulunan 11. Hukuk Dairesi üyesi Yurdaer Özdilek'e ve 19. Hukuk Dairesi Başkanı Coşkun Koçak'a; bantların çözülmesinde bize yardımcı olan Türkiye Noterler Birliğine ve ayrıca Sayın Refik Demirci'ye; gerek Tasarı metnini, gerek genel gerekçe ve madde gerekçelerini en az sekiz kez yeniden yazan yakın çalışma arkadaşım Serpilhan Türkân Burgucu'ya teşekkürlerimi sunarım.
24.02.2005
Prof. Dr. Ünal TEKİNALP
Komisyon Başkanı
-----------------------------------------------------------
T.C.
ADALET BAKANLIĞI
Türk Ticaret Kanunu Komisyonu
Ankara, 24.02.2004
Konu: "Türk Ticaret Kanunu Tasarısı"nın Görüşe Sunulması
Sayın İlgili,
Adalet Bakanlığı Türk Ticaret Kanunu Komisyonu ("Komisyon") tarafından hazırlanan "Türk Ticaret Kanunu Tasarısı" ("Tasarı"), "Genel Gerekçe", "Madde Gerekçeleri" ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Tasarının maddelerinin karşılaştırıldığı cetveller, ilişikte sayın kamuoyunun görüşüne sunulmuştur.
Komisyon, "Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğüne ve Uygulanmasına İlişkin Kanun Tasarısı"nı ("Uygulama Kanunu Tasarısı") da hazırlamaktadır.
Her iki tasarının eşzamanlı olarak TBMM'ne sunulması amaçlanmaktadır.
1. Tasarı hakkında sadece T.C. Adalet Bakanlığı tarafından, Tasarının basılı metni gönderilerek görüşü istenenler değil, herkes Tasarı hakkında Bakanlığa yazılı görüş yollayabilir.
2. Görüş süresi 24 Mayıs 2005'de sona erecektir. Tasarıya ilişkin görüşlerin, değerlendirmelerin ve önerilerin, bu tarihe kadar, T.C. Adalet Bakanlığı'na (Komisyon Başkanlığı'na) ulaştırılması özellikle rica olunur.
3. Uygulama Kanunu Tasarısı da Bakanlığın Web sitesinde yayımlanacaktır.
4. Değerlendirmelerin açık ve özlü olması, Komisyonun Genel Gerekçe'de açıklanan ana hedefleriyle uyum içinde bulunması ve özellikle de önerilerin, madde metni veya madde değişikliği metni şeklinde yazılarak yapılması özellikle rica olunur.
5. Hazırlanacak Uygulama Kanunu Tasarısı'nda makûl bir uyarlama süresi verilmesi ve müktesep hak oluşturduğu düşünülen konulara açıkça işaret olunması da ayrıca şükranla karşılanacaktır. Bu husustaki önerilerin somut metinler halinde kaleme alınması, Uygulama Kanunu Tasarısının hazırlanmasında Komisyona yardımcı olacaktır.
6. Komisyon alt komisyonlar oluşturarak çalışmıştır. Alt komisyonlar ticarî işletme, ticaret şirketleri, kıymetli evrak, taşıma işleri, deniz ticareti ve sigorta kitapları için kurulmuştur. Tasarının her kitabı önce ilgili alt komisyonda hazırlanıp tartışılmış, daha sonra Komisyonda madde madde ele alınarak karara bağlanmıştır. Bakanlığa süresinde ulaşacak görüş ve öneriler de aynı usule uyularak ilgili alt komisyonda ve Komisyon'da tartışılıp karara bağlanacaktır.
İşbirliğiniz ve zahmetleriniz için şimdiden teşekkür eder, derin saygılarımın kabulünü dilerim.
Prof. Dr. Ünal Tekinalp
Adalet Bakanlığı
Türk Ticaret Kanunu Komisyonu Başkanı
---------------------------------------------------------------
TÜRK TİCARET KANUNU TASARISI
FİHRİSTİ
BAŞLANGIÇ
A) Kanunun uygulama alanı
I - Ticarî hükümler 1
II - Ticarî örf ve âdet 2
III - Ticarî işler 3
IV - Ticarî davalar ve delilleri
1. Genel olarak 4
2. Ticaret mahkemelerinin iş alanı 5
B) Çeşitli hükümler
I – Zamanaşımı 6
II - Teselsül karinesi 7
III - Ticarî işlerde faiz
1. Faiz miktarı 8
2. Bileşik Faiz 9
3. Faizin başlangıcı 10
BİRİNCİ KİTAP
Ticarî İşletme
BİRİNCİ KISIM
Tacir
Ticarî işletme. Bütünlük ilkesi 11
B) Tacir
I - Gerçek kişiler
1. Genel olarak 12
2. Küçük ve kısıtlılar 13
3. Ticaretten menedilenler 14
4. Esnaf 15
II - Tüzel kişiler 16
III - Donatma iştiraki 17
C) Tacir olmanın hükümleri
I - Genel olarak 18
II - Özel olarak
1. Ticaret karinesi 19
2. Ücret isteme hakkı 20
3. Fatura ve teyit mektubu 21
4. Ücret ve sözleşme cezasının indirilmesi 22
5. Ticarî satış ve trampa 23
İKİNCİ KISIM
Ticaret Sicili
A) Örgüt
I - Genel olarak 24
II - Yönetim 25
III - Ticaret Sicili Tüzüğü 26
B) Tescil
I - Şartları
1. Talep 27
2. İlgililer 28
3. Talebin şekli 29
4. Süre 30
5. Değişiklikler 31
II - Sicil müdürünün görevleri
1. İnceleme görevi ve geçici tescil 32
2. Tescile davet ve ceza 33
3. İtiraz 34
III - Alenîyet 35
IV - Hükümleri
1. Tescil ve ilânın üçüncü kişilere etkisi 36
2. Görünüşe güven 37
3. İlgililerin cezaî ve hukukî sorumluluğu 38
ÜÇÜNCÜ KISIM
Ticaret Unvanı ve İşletme Adı
A) Ticaret unvanı
I - Kullanma zorunluluğu
1. Genel olarak 39
2. Tescil 40
II - Ticaret unvanının şekli
1. Gerçek kişiler 41
2. Tüzel kişiler
a) Kollektif ve komandit şirketler 42
b) Anonim, limited ve kooperatif şirketler 43
c) Tacir sayılan diğer tüzel kişiler ve donatma iştiraki 44
d) Ortak hükümler 45
3. Ekler 46
4. Ticaret unvanının devamı 47
5. Şubeler 48
6. Ticaret unvanının devri 49
III - Ticaret unvanının korunması
1. İlke 50
2. İhbar ve ceza 51
3. Unvanına tecavüz edilen kimsenin hakları 52
B) İşletme adı 53
DÖRDÜNCÜ KISIM
Haksız Rekabet
A) Genel olarak
I- Amaç ve ilke 54
II- Dürüstlük kurallarına aykırı davranışlar, ticarî uygulamalar 55
B) Hukukî Sorumluluk
I- Çeşitli davalar 56
II- Çalıştıranın sorumluluğu 57
III- Basının sorumluluğu 58
IV- Kararın ilânı 59
V- Zamanaşımı 60
VI- İhtiyatî tedbirler 61
C) Cezaî sorumluluk
I- Cezayı gerektiren fiiller 62
II- Tüzel kişilerin cezaî sorumluluğu 63
BEŞİNCİ KISIM
Ticarî Defterler
A) Defter tutma ve envanter
I - Defter tutma yükümü 64
II - Defterlerin tutulması 65
III- Envanter 66
IV- Envanteri kolaylaştırıcı yöntemler 67
B) Açılış bilânçosu, yıl sonu finansal tabloları
I - Genel hükümler
1. Düzenleme yükümü 68
2. Düzenlemeye ilişkin ilkeler 69
3. Dil ve para birimi 70
4. İmza 71
II - Kalemlere ilişkin ilkeler
1. Tamlık ve mahsup yasağı 72
2. Bilânçonun içeriği 73
3. Aktifleştirme yasağı 74
4. Karşılıklar 75
5. Dönem ayırıcı (geçici) hesaplar 76
6. Sorumluluk ilişkileri 77
III - Değerleme ilkeleri
1. Genel değerleme ilkeleri 78
2. Varlıklar ile borçların değerleme ölçüleri 79
3. İktisap ve üretim değerleri
4. Değerlemeyi basitleştirici yöntemler 81
C) Saklama ve ibraz
I - Belgelerin saklanması, saklama süresi 82
II - Hukukî uyuşmazlıklarda ibraz 83
III - Uyuşmazlıklarda suret alınması 84
IV - Defterlerin tümüyle incelenmesi 85
V - Görüntü ve veri taşıyıcılara aktarılmış belgelerin ibrazı 86
VI - Ticarete yeni başlayanlar için uygulama 87
VII -Türkiye Muhasebe Standartları Kurulunun yetkisi 88
ALTINCI KISIM
Cari Hesap
A) Tanım ve şekli 89
B) Hükümleri
I - Genel olarak 90
II - Özel durumlar
1. Ticarî senetler 91
2. Ücret ve giderler 92
3. Hesap dışında kalan alacaklar 93
III - Bakiye
1. Saptanması 94
2. Faiz
a) Genel olarak 95
b) Bileşik faiz ve sözleşmeyle belirlenebilecek hükümler 96
IV - Bütünlük ilkesi 97
C) Cari hesabın sonu
I - Genel olarak 98
II - Ölüm ve kısıtlılık hâlleri 99
D) Bakiyenin haczi 100
E) Zamanaşımı 101
YEDİNCİ KISIM
Acentelik
A) Genel olarak
I – Tanımı 102
II - Uygulama Alanı 103
III – Tekel 104
B) Acentenin yetkileri
I - Genel olarak 105
II – Özel ve yazılı yetki gerektiren hâller 106
III - Sözleşme yapma yetkisi 107
IV – Yetkisizlik 108
C) Acentenin borçları
I - Genel olarak 109
II - Haber verme yükümlülüğü 110
III - Önleyici önlemler 111
IV - Ödeme borcu 112
D) Acentenin hakları
I - Ücret
1. Ücrete hak kazanılan işlemler 113
2. Ücrete hak kazanma zamanı 114
3. Ücretin miktarı 115
4. Ücretin ödeme zamanı 116
II - Olağanüstü giderlerin karşılanması 117
III - Faiz isteme hakkı 118
IV - Hapis hakkı 119
E) Müvekkilin borçları 120
F) Acentelik sözleşmesinin sona ermesi
I – Sebepleri 121
II - Denkleştirme talebi 122
III - Rekabet yasağı anlaşması 123
İKİNCİ KİTAP
Ticaret Şirketleri
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
A) Türleri 124
B) Tüzel kişilik ve ehliyet 125
C) Uygulanacak kanun hükümleri 126
D) Sermaye koyma borcu
I - Konusu 127
II – Hükmü
1. Genel olarak 128
2. Gecikme faizi 129
3. Sorumlu olma 130
4. Karineler 131
5. Faiz ve ücret alma hakkı 132
E) Ortakların şahsî alacaklıları 133
F) Birleşme, bölünme ve tür değiştirme
I - Uygulama alanı ve kavramlar
1. Uygulama alanı 134
2. Kavramlar 135
II - Birleşme
1. Genel hükümler
a) İlke 136
b) Geçerli birleşmeler 137
c) Tasfiye halindeki bir ortaklığın birleşmeye katılması 138
d) Sermayenin yitirilmesi veya borca batıklık
halinde birleşmeye katılma 139
2. Ortaklık payları ve hakları
a) Ortaklık payının ve haklarının korunması 140
b) Ayrılma akçesi 141
3. Sermaye artırımı, yeni kuruluş ve ara bilânço
a) Sermaye artırımı 142
b) Yeni kuruluş 143
c) Ara bilânço 144
4. Birleşme sözleşmesi, birleşme raporu ve denetleme
a) Birleşme sözleşmesi
aa) Birleşme sözleşmesinin yapılması 145
bb) Birleşme sözleşmesinin içeriği 146
b) Birleşme raporu 147
c) Birleşme sözleşmesinin ve birleşme raporunun
denetlenmesi 148
5. İnceleme hakkı ve malvarlığında değişiklikler
a) İnceleme hakkı 149
b) Malvarlığındaki değişikliklerle ilgili bilgiler 150
c) Birleşme kararı 151
6. Kesinleşmeye ilişkin hükümler
a) Ticaret siciline tescil 152
b) Hukukî sonuçlar 153
c) İlân 154
7. Sermaye şirketlerinin kolaylaştırılmış şekilde birleşmesi
a) Uygulama alanı 155
b) Kolaylıklar 156
8. Alacaklıların ve çalışanların korunması
a) Alacakların güvence altına alınması 157
b) Ortakların kişisel sorumlulukları ve iş ilişkilerinin geçmesi 158
III - Bölünme
1. Genel Hükümler
a) İlke 159
b) Geçerli bölünmeler 160
c) Ortaklık paylarının ve haklarının korunması 161
2. Bölünmenin uygulanmasına ilişkin hükümler
a) Sermayenin azaltılması 162
b) Sermaye artırımı 163
c) Yeni kuruluş 164
d) Arabilânço 165
3. Bölünme belgelerini denetleme ve inceleme hakkı
a) Bölünme sözleşmesi ve bölünme planı
aa) Genel olarak 166
bb) Bölünme sözleşmesinin ve bölünme planının içeriği 167
b) Bölünmenin dışında kalan malvarlığı 168
c) Bölünme raporu
aa) İçerik 169
bb) Bölünme sözleşmesinin veya bölünme planının
ve bölünme raporunun denetlenmesi 170
d) İnceleme hakkı 171
e) Malvarlığındaki değişikliklerle ilgili bilgiler 172
4. Bölünme kararı 173
5. Korunmaya ilişkin hükümler
a) Alacaklıların korunması
aa) Çağrı 174
bb) Alacakların güvence altına alınması 175
b) Sorumluluk
aa) Bölünmeye katılan ortaklıkların ikinci
derecede sorumluluğu 176
bb) Ortakların kişisel sorumluluğu 177
6. İş ilişkilerinin geçmesi 178
7. Ticaret siciline tescil ve geçerlilik 179
IV - Tür Değiştirme
1. Genel hükümler
a) İlke 180
b) Geçerli tür değiştirmeler 181
c) Kollektif ve komandit şirketlerin tür değiştirmelerine
ilişkin özel düzenleme 182
2. Ortaklık payının ve haklarının korunması 183
3. Kuruluş ve ara bilânço 184
4. Tür değiştirme planı 185
5. Tür değiştirme raporu 186
6. Tür değiştirme planının ve tür değiştirme
raporunun denetlenmesi 187
7. İnceleme hakkı 188
8. Tür değiştirme kararı 189
9. Ticaret siciline tescil 190
10. Alacaklıların ve çalışanların korunması 191
V - Ortak Hükümler
1. Ortaklık payının ve haklarının incelenmesi 192
2. Birleşmenin, bölünmenin ve tür değiştirmenin iptali
ve eksikliklerin sonuçları 193
3. Sorumluluk 194
G) Şirketler Topluluğu
I - Hâkim (ana) ve bağlı (yavru) şirket. 195
II - Pay ve oy oranlarının hesaplanması 196
III - Karşılıklı katılma 197
IV - Bildirim ile tescil ve ilân yükümlülükleri 198
V - Bağlı şirketlerin ve hâkim şirketin raporları 199
VI - Bağlı şirketler hakkında bilgi alma 200
VII - Bağlı şirketin hâkim şirketin paylarına sahip olması 201
VIII - Sorumluluk
1. Hâkimiyetin hukuka aykırı kullanılması 202
2. Tam hâkimiyet halinde
a) Talimat 203
b) Talimata uymanın istisnası 204
c) Bağlı şirketin organlarının şirkete ve paysahiplerine karşı
sorumsuzluğu 205
d) Şirket alacaklılarının dava hakkı 206
e) Pay ve oy haklarının hesaplanması 207
3. Satınalma hakkı 208
4. Güvenden doğan sorumluluk 209
H. Sanayi ve Ticaret Bakanlığının düzenleme ve denetleme yetkisi 210
İKİNCİ KISIM
Kollektif Şirket
BİRİNCİ BÖLÜM
Şirketin Niteliği ve Kuruluşu
A) Tanım 211
B) Sözleşme
I – Şekli 212
II - İçereceği zorunlu kayıtlar 213
III – Noksanlıklar 214
C) Tescil
I – Yükümlülük 215
II - Yükümlülüğün yerine getirilmemesi 216
İKİNCİ BÖLÜM
Ortaklar Arasındaki İlişkiler
A) Sözleşme serbestisi 217
B) Şirketin yönetimi
I - Yönetim işlerinin kime ait olduğu
1. Genel olarak 218
2. Görevden alma
a) Sözleşme ile atama durumunda: 219
b) Ortaklar kararı ile atama durumunda 220
3. Yönetim işlerinde yalnız başına veya birlikte hareket 221
4. Diğer ortakların itirazı 222
II - Yönetim işlerinin kapsamı 223
III - Faiz verme borcu 224
C) Denetim 225
D) Oy hakkı ve kararlar 226
E) Kâr payı hakkı ve zarara katılma
I – Finansal tablolarının çıkarılması 227
II - Alacağı isteme hakkı 228
III- Zarar payı 229
F) Rekabet yasağı
I – Kural 230
II - Aykırı hareket 231
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Şirketin ve Ortakların Üçüncü Kişilerle İlişkileri
A) Tüzel kişiliğin kazanılması 232
B) Temsil
I – Kapsam 233
II - Hükümleri 234
III - Temsil yetkisinin kaldırılması 235
C) Şirket alacaklılarının durumu
I - Ortakların kişisel sorumluluğu 236
II- Sorumluluğun derecesi 237
III - İlâm 238
IV- İflâs
1. Şirketin iflâsı 239
2. Şirketin ve ortakların iflâsı 240
3. Ortakların hakları 241
V – Takas 242
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Şirketin Sona Ermesi ve Ortakların Ayrılması
A) İnfisah
I - Sebepleri
1. Genel olarak 243
2. İstisnalar 244
3. Haklı sebepler 245
4. Özel haller
a) Sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesi: 246
b) Karine 247
5. Ortakların kişisel alacaklıların durumu
a) Şirket müddetinin uzatılması halinde itiraz hakkı: 248
b) Haciz ve şirketin feshini isteme hakkı 249
II - Hükümleri
1. Tescil ve ilân 250
2. Ortakların yönetim haklarının sona ermesi 251
3. Geçici yönetim 252
B) Ortakların şirketten ayrılması
I - Hâller
1. Bir ortağın ölümü 253
2. Bir ortağın iflâsı 254
3. Haklı sebepler 255
4. Feshin ihbarı 256
5. İki kişilik ortaklıkta
a) Haklı sebepler 257
b) Diğer sebepler 258
II - Hükümler
1. Tescil 259
2. Ayrılan ortağın payı
a) Hesaplama şekli 260
b) Ödeme şekli 261
c) Ödeme zamanı 262
d) Tamamlanmamış işler 263
e) Zamanaşımı 264
f) Özel durumlar 265
g) Zamanaşımının kesilmesi 266
BEŞİNCİ BÖLÜM
Tasfiye
A) Genel hükümler
I - Sözleşme serbestisi
1. Esas 267
2. Ortakların kararlarına uyma zorunluluğu 268
II - Tüzel kişiliğin devamı 269
III - İflâs 270
IV - Şirket alacaklılarının rüçhan hakkı 271
B) Tasfiye memurları
I - Genel olarak 272
II - Seçim ve atama 273
III - Görevden alma
1. Tasfiye memuru olan ortaklar
a) İnfisahtan önce atanma 274
b) İnfisahtan sonra atananlar 275
2. Ortak olmayan tasfiye memurları 276
3. Mahkemece atanan tasfiye memurları 277
IV - İşlem tarzı
1. Birlikte hareket 278
2. Vekil etme 279
3. Temsil 280
4. Yalnız başına hareket 281
5. Yetkilerin genişletilmesi veya daraltılması 282
V - Tescil ve ilân 283
VI- Ücret 284
VII – Sorumluluk 285
C) Tasfiye işleri
I - Koruma önlemleri 286
II - Defter tutma yükümlülüğü
1. Başlangıç envanteri ve bilânçosu 287
2. Defterler 288
3. Son bilânço 289
4. Saklama zorunluluğu 290
III - Tasfiyenin amacı 291
IV - Yeni işler
1. Kural 292
2. İstisna 293
V - Malların paraya çevrilmesi
1. Ayrı ayrı satış 294
2. Toptan satış 295
3. Paranın yatırılması 296
VI - Borçların ödenmesi 297
VII - Ortakların ek ödemeleri 298
VIII - Tasfiye bakiyesinin dağıtılması
1. Muvakkat ödemeler 299
2. Son dağıtma 300
IX. Ortakların denetleme hakkı
1. Bilgi isteme hakkı 301
2. Defterleri inceleme hakkı 302
X - Tasfiyenin sonu 303
ÜÇÜNCÜ KISIM
Komandit Şirket
BİRİNCİ BÖLÜM
Şirketin Niteliği ve Kuruluşu
A) Tarifi 304
B) Uygulanacak hükümler 305
C) Sözleşme
I - Yorum 306
II- Komanditerlerin sermaye koyma borcu 307
İKİNCİ BÖLÜM
Ortaklar Arasındaki İlişkiler
A) Sözleşme serbestisi 308
B) Komanditerlerin hukukî durumu
I – Yönetim 309
II – Denetleme 310
III - Rekabet yasağı 311
IV - Kâr ve zarar
1. Genel olarak 312
2. Geri verilmesi zorunlu olmayan faizler ve kâr payları
a) Usulüne göre gerçekleştirilmiş olanlar 313
b) Usulsüz gerçekleştirilmiş olanlar 314
V - Ortaklığın geçişi
1. Devir hâlinde 315
2. Ölüm hâlinde 316
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Şirketin ve Ortakların Üçüncü Kişilerle Olan İlişkileri
A) Uygulanacak hükümler 317
B) Şirketin temsili 318
C) Komanditer ortağın sorumluluğu
I - Genel olarak 319
II - İstisnalar
1. Adı şirketin unvanına dahil olan komanditer 320
2. Şirket adına işlemde bulunan komanditer 321
III - Alacaklıların durumu
1. Takip imkânı 322
2. Sermayenin azaltılması 323
3. İflâs
a) Şirketin iflâsı 324
b) Komanditelerin sorumluluğu 325
c) Komanditerin iflâsı 326
4. Takas 327
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Şirketin Sona Ermesi ve Tasfiyesi
A) Uygulanacak hükümler 328
DÖRDÜNCÜ KISIM
Anonim Şirket
BİRİNCİ BÖLÜM
Genel Hükümler, Kuruluş ve Temel İlkeler
A) Genel Hükümler
I – Tanım 329
II - Özel kanunlara tâbî anonim şirketler 330
III - Amaç ve konu 331
IV - Asgarî sermaye 332
V - Devletin gözetimi
1. İnceleme 333
2. Kamu tüzel kişilerinin yönetim kurulunda temsili 334
B) Kuruluş
I - Kurucu işlem 335
II - Kuruluş belgeleri 336
III - Kurucular
1. Tanım 337
2. Asgarî sayı 338
IV - Esas sözleşme
1. İçerik 339
2. Emredici hükümler 340
V - Taahhüdün onanması 341
VI - Aynî sermaye
1. Aynî sermaye konulabilecek malvarlığı unsurları 342
2. Değer biçme 343
VII - Pay bedellerinin ödenmesi
1. Nakdî sermaye 344
2. Ödeme yeri 345
3. Halka arzedilecek paylar 346
VIII – Paylar 347
IX - Kuruculara menfaatler 348
X - Kurucular beyanı 349
XI - Halka arz taahhüdü 350
XII - Kuruluş denetçisi raporu 351
XIII - Kuruluştan önce paylar üzerindeki tasarruflar 352
XIV - Fesih davası 353
XV - Şirketin tescili ve ilânı 354
XVI - Tüzel kişiliğin kazanılması 355
C) Kanuna karşı hile 356
D) Temel ilkeler
I. Eşit işlem ilkesi 357
II. Paysahiplerinin şirkete borçlanma yasağı 358
İKİNCİ BÖLÜM
Yönetim Kurulu
A) Genel olarak
I - Atama ve seçim
1. Üyelerin sayısı ve nitelikleri 359
2. Belirli pay gruplarına yönetim kurulunda temsil hakkı 360
3. Sigorta 361
4. Görev süresi 362
II - Üyeliğin boşalması 363
III - Görevden alma 364
B) Yönetim ve temsil
I - Genel olarak
1. Esas 365
2. Görev dağılımı 366
3. Yönetimin devri 367
4. Ticarî mümessil ve vekiller 368
5. Özen ve bağlılık yükümlülüğü 369
II- Temsil yetkisi
1. Genel olarak 370
2. Kapsam ve sınırlar 371
3. İmza şekli 372
4. Tescil ve ilân 373
III- Görevler ve yetkiler
1. Genel olarak 374
2. Devredilemez görev ve yetkiler 375
3. Sermayenin kaybı, borca batık olma durumu
a) Çağrı ve bildirim yükümü 376
b) İflâsın ertelenmesi 377
4. Tehlikelerin erken teşhisi 378
5. Şirketin kendi paylarını iktisap veya rehin olarak kabul etmesi
a) Genel olarak 379
b) Kanunu dolanma 380
c) Yakın ve ciddi bir kaybın önlenmesi 381
d) İstisnalar 382
e) İvazsız iktisap 383
f) Elden çıkarma 384
g) Aykırı iktisap halinde elden çıkarma 385
h) Sermayenin azaltılması 386
ı) Saklı tutulan hükümler 387
i) Kendi paylarını taahhüt yasağı 388
j) Haklar 389
IV - Yönetim kurulu toplantıları
1. Kararlar 390
2. Bâtıl kararlar 391
3. Bilgi alma ve inceleme hakkı 392
4. Müzakereye katılma yasağı 393
V - Yönetim kurulu üyelerinin mâlî hakları 394
VI - Şirkette işlem yapma, şirkete borçlanma yasağı 395
VII - Rekabet yasağı 396
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Denetleme
A) Genel olarak 397
B) Konu ve kapsam 398
C) Denetçi
I - Seçim, görevden alma ve sözleşmenin feshi 399
II - Denetçi olabilecekler 400
D) İbraz yükümü ve bilgi alma hakkı 401
E) Denetim raporu 402
F) Onay yazısı 403
G) Denetçilerin sır saklamadan doğan sorumluluğu 404
H) Şirket ile denetçi arasındaki görüş ayrılıkları 405
I) Topluluk ilişkileri için özel denetçi denetimi 406
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Genel Kurul
A) Genel olarak 407
B) Yetkileri 408
C) Toplantılar 409
D) Çağrı
I - Yetki
1. Yetkili ve görevli organlar 410
2. Azlık
a) Genel olarak 411
b) Mahkemenin izni 412
II – Gündem 413
III - Çağrının şekli
1. Genel olarak 414
2. Giriş kartı 415
3. Çağrısız genel kurul 416
E) Toplantının yapılması
I- Hazır bulunanlar listesi 417
II- Toplantı ve karar nisabı 418
III- Toplantı başkanlığı ve iç yönetmelik 419
IV- Toplantının ertelenmesi 420
V- Esas sözleşme değişikliklerinde toplantı ve karar nisapları 421
VI– Tutanak 422
VII - Kararların etkisi 423
VIII - İbra 424
F. Paysahibinin kişisel hakları
I - Genel kurula katılma
1. İlke 425
2. Şirkete karşı yetkili olma 426
3. Paysahibinin temsili
a) Genel olarak 427
b) Organın temsilcisi, bağımsız temsilci ve kurumsal temsilci 428
c) Tevdi temsilcisi 429
d) Bildirge 430
e) Bildirim 431
4. Birden çok hak sahibi 432
II - Yetkisiz katılma 433
III - Oy hakkı
1. İlke 434
2. Oy hakkının doğumu 435
3. Oydan yoksunluk 436
IV - Bilgi alma ve inceleme hakkı 437
V - Özel denetim isteme hakkı
1. Genel kurulun kabulü 438
2. Genel kurulun reddi 439
3. Atama 440
4. Görev 441
5. Rapor 442
6. İşleme konulma ve açıklama 443
7. Giderler 444
G) Genel kurul kararlarının iptali
I - İptal sebepleri 445
II - İptal davası açabilecek kişiler 446
H) Butlan 447
I) Çeşitli hükümler
I - İlân ve teminat 448
II - Kararın yürütülmesinin geri bırakılması 449
III - Kararın tesiri 450
IV - Kötü niyetle iptal davası açanların sorumluluğu 451
BEŞİNCİ BÖLÜM
Esas Sözleşmenin Değiştirilmesi
BİRİNCİ AYIRIM
Genel Olarak
A) İlke 452
B) Usul
I - Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın izni ve genel kurul kararı 453
II - İmtiyazlı paysahipleri genel kurulu 454
III – Tescil 455
İKİNCİ AYIRIM
Özel Değişiklikler
A) Sermayenin artırılması
I - Ortak hükümler
1. Genel olarak 456
2. Yönetim kurulunun beyanı 457
3. Denetleme raporu 458
II - Sermaye taahhüdü yoluyla artırım
1. Esas sermaye sisteminde 459
2. Kayıtlı sermaye sisteminde 460
3. Yeni pay alma (rüçhan) hakkı 461
III – İç kaynaklardan sermaye artırımı 462
IV - Şarta bağlı sermaye artırımı
1. İlke 463
2. Sınırlar 464
3. Esas sözleşme dayanağı 465
4. Paysahiplerinin korunması 466
5. Değiştirme veya alım hakkını haiz bulunan kişilerin korunması 467
6. Sermaye artırımının gerçekleştirilmesi.
a) Hakların kullanılması; sermaye taahhüdü 468
b) Uygunluğun doğrulanması 469
c) Esas sözleşmenin uygun duruma getirilmesi 470
d) Ticaret siciline tescil 471
7. Esas sözleşmeden çıkarma 472
B) Esas sermayenin azaltılması
I – Karar 473
II - Alacaklılara çağrı 474
III - Kararların yerine getirilmesi 475
ALTINCI BÖLÜM
Pay ve Sermaye Koyma Borcu
BİRİNCİ AYIRIM
Pay
A) Genel Hükümler
I - Asgarî itibari değer 476
II - Payların bölünememesi 477
B) İmtiyazlı paylar
I - Tanım 478
II - Oyda imtiyazlı paylar 479
İKİNCİ AYIRIM
Pay Bedelini İfa Borcu ve İfa Etmemenin Sonuçları
A) İlke 480
B) Ödemeye çağrı 481
C) Temerrüt
I – Sonuçları 482
II - Iskat usulü 483
YEDİNCİ BÖLÜM
Menkul Kıymetler
BİRİNCİ AYIRIM
Pay Senetleri
A) Ortak hükümler
I - Türler
1. Şartlar 484
2. Değiştirme 485
II – Pay senedi bastırılması 486
III - Senetlerin şekli 487
IV - Yıpranmış senetler 488
B) Hâmiline yazılı pay senetleri 489
C) Nama yazılı pay senetleri
I - Genel ilke 490
D) Devrin sınırlandırılması
I - Kanunî sınırlama 491
II - Esas sözleşmeyle sınırlama
1. İlkeler 492
2. Borsaya kote edilmemiş nama yazılı pay senetleri
a) Red şartları 493
b) Hükümleri 494
3. Borsaya kote edilmiş nama yazılı paylar
a) Red sebepleri 495
b) Bildirme yükümü 496
c) Hakların geçişi 497
d) Red süresi 498
III - Pay defteri
1. Kayıt 499
2. Kaydın silinmesi 500
3. Bedellerinin tamamı ödenmemiş nama yazılı pay senetleri 501
İKİNCİ AYIRIM
İntifa Senetleri
A) Çıkarılması 502
B) Hükümleri 503
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
Borçlanma Senetleriyle Alma ve Değiştirme Hakkını
İçeren Menkul Kıymetler
A) Genel kurul kararıyla 504
B) Yönetim kurul kararıyla 505
C) Sınır 506
SEKİZİNCİ BÖLÜM
Kâr, Kazanç ve Tasfiye Payı
A) Kâr ve tasfiye payı hakkı
I - Genel olarak 507
II - Hesap tarzı 508
B) Kâr payı, hazırlık devresi faizi ve kazanç payı
I – Kâr payı 509
II - Hazırlık dönemi faizi 510
III - Kazanç payları 511
C) Geri alma hakkı
I - Kötü niyet halinde 512
II - Şirketin iflâsı halinde 513
DOKUZUNCU BÖLÜM
Şirketin Finansal Tabloları, Yedek Akçeler
A) Anonim şirketlerin finansal tabloları ve yıllık faaliyet raporu
I - Hazırlama yükümü 514
II - Uygulanacak muhasebe standartları 515
III - Yıllık faaliyet raporu 516
B) Şirketler topluluğunun finansal tabloları ve faaliyet raporu
I - Uygulanacak standartlar 517
II - Faaliyet raporu 518
C) Yedek akçeler
I - Kanunî yedek akçe
1. Genel kanunî yedek akçe 519
2. Şirketin iktisap ettiği kendi pay senetleri için ayrılan yedek akçe
ve yeniden değerleme fonları 520
II - İsteğe bağlı yedek akçe
1. Genel olarak 521
2. Çalışanlar ve işçiler lehine yardım akçesi 522
III - Kâr payı ile yedek akçeler arasında ilgi 523
D) Çeşitli hükümler
I – İlan 524
II - Yabancı şirketlerin Türkiye şubeleri 525
III - Özet finansal tabloları 526
IV - Sır saklama yükümü 527
E) Özel hükümler 528
ONUNCU BÖLÜM
Sona Erme ve Tasfiye
A) Sona erme
I - Sona erme sebepleri
1. Genel olarak 529
2. Özel haller
a) Organların eksikliği 530
b) Haklı sebeplerle fesih 531
II - Hükümleri
1. Tescil ve ilân 532
2. Sonuçlar 533
III - İflâs halinde tasfiye 534
IV - Şirket organlarının durumu 535
B) Tasfiye
I - Tasfiye memurları
1. Atama 536
2. Görevden alma 537
3. Aktifleri satma yetkisi 538
4. Yetkilerin sınırlandırılması ve genişletilmesi 539
II - Tasfiye İşleri
1. İlk envanter ve bilânço 540
2. Alacaklıların çağrılması ve korunması 541
3. Diğer tasfiye işleri 542
4. Tasfiye sonucu dağıtma 543
5. Defterlerin saklanması 544
III - Şirket unvanının sicilden silinmesi 545
IV - Uygulanacak diğer hükümler 546
C) Ek tasfiye 547
D) Tasfiyeden dönülmesi 548
ONBİRİNCİ BÖLÜM
Sorumluluk
A) Sorumluluk hâlleri
I - Belgelerin doğru olmaması 549
II - Sermaye hakkında yanlış beyanlar ve ödeme
yetersizliğinin bilinmesi 550
III - Değer biçilmesinde yolsuzluk 551
IV - Halktan para toplamak 552
V - Kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve
tasfiye memurlarının sorumluluğu 553
VI - Yılsonu hesap denetçilerinin ve işlem denetçilerinin sorumluluğu 554
B) Şirketin zararı
I - Genel olarak 555
II - İflâs halinde 556
III - Teselsül ve rücu 557
IV - İbra
1. İbranın etkisi 558
2. Kuruluş ve sermaye artırımında ibra 559
V – Zamanaşımı 560
VI - Yetkili mahkeme 561
ONİKİNCİ BÖLÜM
Cezaî Hükümler
A) Suçlar ve cezalar 562
B) Soruşturma ve kovuşturma usulü 563
BEŞİNCİ KISIM
Sermayesi Paylara Bölünmüş
Komandit Şirket
A) Tanımı 564
B) Tatbik olunacak hükümler 565
C) Kuruluş
I - Esas sözleşme
1. Şekil 566
2. İçeriği 567
II – Kurucular 568
III - Uygulanacak hükümler 569
D) Yönetim
I - Uygulanacak hükümler 570
II - Görevden alınma 571
III - Rekabet yasağı 572
ALTINCI KISIM
Limited Şirket
BİRİNCİ BÖLÜM
Tanım ve Kuruluş
A) Tanım 573
B) Ortakların sayısı 574
C) Şirket sözleşmesi
I – Şekil 575
II - İçerik
1. Zorunlu kayıtlar 576
2. Şirket sözleşmesinde öngörülmeleri şartıyla
bağlayıcı olan hükümler 577
3. Aynî sermaye, ayîn devralmalar ve özel menfaatler 578
4. Emredici hükümler 579
D) Sermaye
I - Asgarî tutar 580
II - Aynî sermaye 581
III - Mal bedelleri ve kurucu menfaatleri 582
E) Esas sermaye payları 583
F) İntifa senetleri 584
G) Kuruluş
I - Kurulma anı 585
II - Tescil
1. Talep 586
2. Tescil ve ilân 587
III - Tüzel kişilik 588
İKİNCİ BÖLÜM
Şirket Sözleşmesinin Değiştirilmesi
A) Genel olarak 589
B) Özel değişiklikler
I - Esas sermayenin artırılması
1. İlke 590
2. Rüçhan hakkı 591
II - Esas sermayenin azaltılması 592
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Ortakların Hak ve Borçları
A) Esas sermaye payları
I - Genel olarak 593
II - Pay defteri 594
III - Esas sermaye payının geçişi halleri
1. Devir 595
2. Miras, eşler arasındaki mal rejimi ve icra 596
3. Gerçek değerin belirlenmesi 597
4. Tescil 598
IV - Birden fazla ortağa ait esas sermaye payı, bu pay
üzerinde çeşitli haklar
1. Paylı mülkiyet 599
2. İntifa ve rehin hakkı 600
B) Esas sermaye paylarının ifası 601
C) Şirketin sorumluluğu 602
D) Ek ödeme ve yan edim yükümlülükleri
I - Ek ödeme yükümlülüğü
1. Kural 603
2. Yükümlülüğün sürmesi 604
3. Geri ödeme 605
II - Yan edim yükümlülüğü 606
III - Sonradan oluşturma 607
E) Kâr payı ve ilgili diğer hükümler
I - Temettü ve yedek akçeler 608
II - Faiz yasağı ve hazırlık dönemi faizi 609
III - Finansal tabloları ve yedek akçeler 610
IV - Haksız alınan kâr paylarının geri verilmesi 611
F) Şirketin kendi esas sermaye paylarını iktisabı 612
G) Bağlılık yükümü ve rekabet yasağı 613
H) Bilgi alma ve inceleme hakkı 614
I) Ortaklar tarafından verilen
özsermayenin yerini tutan ödünçler 615
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Şirketin Teşkilatı
A) Ortaklar genel kurulu
I – Yetkiler 616
II - Genel kurulun toplanması
1. Çağrı 617
2. Oy hakkı ve hesaplanması 618
3. Oy hakkından yoksunluk 619
III - Karar alma
1. Olağan karar alma 620
2. Önemli kararlar 621
IV- Genel kurul kararlarının hükümsüzlüğü ve iptali 622
B) Yönetim ve temsil
I - Müdürler
1. Genel olarak 623
2. Müdürlerin birden fazla olmaları 624
II - Yetkiler
1. Devredilemez ve vazgeçilemez görevler 625
2. Özen ve bağlılık yükümü, rekabet yasağı 626
3. Eşit işlem 627
III - Müdürlerin yerleşim yeri 628
IV - Temsil yetkisinin kapsamı, sınırlandırılması 629
V - Görevden alma, yönetim ve temsil
yetkisinin geri alınması ve sınırlandırılması 630
VI - Ticarî mümessiller ve ticarî vekiller 631
VII - Haksız fiil sorumluluğu 632
C) Sermaye kaybı ve borca batıklık
I - İhbar yükümlülüğü 633
II - İflâsın bildirilmesi veya ertelenmesi 634
D) Denetçi 635
BEŞİNCİ BÖLÜM
Sona Erme ve Ayrılma
A) Sona erme sebepleri ve sona ermenin sonuçları 636
B) Tescil ve ilân 637
C) Çıkma ve Çıkarılma
I. Genel olarak 638
II - Çıkmaya katılma 639
III – Çıkarma 640
IV - Ayrılma Akçesi
1. Talep ve Tutar 641
2. Ödeme 642
D) Tasfiye 643
E) Uygulanacak Hükümler 644
ÜÇÜNCÜ KİTAP
Kıymetli Evrak
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
A) Kıymetli evrakın tanımı 645
B) Senetten doğan borç 646
C) Kıymetli evrakın devri
I - Genel şekil 647
II – Ciro
1. Şekil 648
2. Hüküm 649
D) Tahvil 650
E) İptal kararı
I – Şartları 651
II – Hükümleri 652
F) Özel hükümler 653
İKİNCİ KISIM
Nama Yazılı Senetler
A) Tanımı 654
B) Alacaklının hakkını nasıl ispat edeceği
I - Kural olarak 655
II - Eksik nama yazılı senetler 656
C) İptal kararı 657
ÜÇÜNCÜ KISIM
Hâmile Yazılı Senetler
A) Tanımı 658
B) Borçlunun defileri
I - Genel olarak 659
II - Hâmile yazılı faiz kuponları 660
C) İptal kararı
I - Genel olarak
1. Yetki 661
2. Ödeme yasağı 662
3. İlân ile çağrı, başvuru süresi 663
4. İlân şekli 664
5. Hükümleri
a) Senedin ibrazı halinde 665
b) Senedin ibraz edilmemesi halinde 666
II - Kuponlarda usül 667
III - Banknotlarda ve buna benzer kağıtlarda usûl 668
D) İpotekli borç senedi ve irat senedi 669
DÖRDÜNCÜ KISIM
Kambiyo Senetleri
Borçlanma ehliyeti 670
BİRİNCİ BÖLÜM
Poliçe
BİRİNCİ AYIRIM
Poliçenin Düzenlenmesi ve Şekli
A) Şekil
I - Unsurları
1. Genel olarak 671
2. Unsurların bulunmaması 672
II - Münferit unsurlar
1 Düzenleyenin aynı zamanda muhatap veya emrine
ödenecek kişi olması 673
2. Adresli ve yerleşim yerli poliçe 674
3. Faiz şartı 675
4. Poliçe bedelinin çeşitli şekillerde gösterilmesi 676
B) İmza edenlerin sorumluluğu
I - Geçerli olmayan imzaların bulunması 677
II - Yetkisiz imza 678
III - Düzenleyenin sorumluluğu 679
IV - Açık poliçe 680
İKİNCİ AYIRIM
Ciro
A) Poliçenin devredilmesi 681
B) Ciro
I - Kayıtsız, şartsız olması 682
II - Cironun şekli 683
III - Cironun hükümleri
1. Devir işlevi 684
2. Güvence işlevi 685
3. Hâmilin hak sahipliği 686
IV - Defiler
V - Cironun çeşitleri 687
1. Tahsil için ciro 688
2. Rehin cirosu 689
3. Vadeden sonraki ciro 690
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
Kabul ve Aval
A) Kabule arz
I – Kural 691
II - Kabule arz şartı ve yasağı 692
III - Görüldükten belirli bir süre sonra
ödenmesi gereken poliçelerde 693
IV - Bir daha kabule arz 694
B) Kabul
I - Şekli
1. Genel olarak 695
2. Kabulün sınırlandırılması 696
3. Adresli ve yerleşim yerli poliçe 697
II - Hükümleri
1. Genel olarak 698
2. Kabul şerhinin çizilmesi 699
C) Aval
I - Aval verenler 700
II – Şekil 701
III – Hükümler 702
DÖRDÜNCÜ AYIRIM
Ödeme
A) Vade
I - Vadenin belirlenmesi
1. Genel olarak 703
2. Görüldüğünde ödenecek poliçe 704
3. Görüldükten belirli bir süre sonra ödenecek poliçe 705
II - Sürelerin hesabı
1. Genel olarak 706
2. Takvimlerin çatışması 707
B) Ödeme
I – İbraz 708
II - Makbuz istemek hakkı 709
III - Vadeden önce ve vadesinde ödeme 710
IV - Yabancı ülke parası ile ödeme 711
V - Tevdi 712
BEŞİNCİ AYIRIM
Kabul Etmeme ve Ödememe Hallerinde Başvurma Hakları
A) Başvurma hakkı
I - Genel olarak 713
II - Protesto
1. Süreler ve şartları 714
2. Şekli
a) Noterlikçe düzenlenmesi 715
b) İçindekiler 716
c) Protesto belgesi 717
d) Kısmî kabul halinde 718
e) Birden fazla kişiye karşı düzenlenen protesto 719
3. Saklama yükümü 720
4. Sakat protesto 721
5. Protesto düzenlenmesi gerekmeyen haller 722
III – İhbarlar 723
IV – Teselsül 724
V - Başvurma hakkının kapsamı
1. Hâmilin hakkı 725
2. Ödeyen kişinin hakkı 726
VI - Makbuz
1. Genel olarak 727
2. Kısmî kabul halinde 728
VII – Retret 729
VIII - Müracaat hakkının düşmesi
1. Genel olarak 730
2. Mücbir sebepler 731
B) Sebepsiz zenginleşme 732
C) Poliçe karşılığının devri 733
D) Araya girme
I - Genel hükümler 734
II - Araya girme suretiyle kabul
1. Şartlar, hâmilin durumu 735
2. Şekil 736
3. Araya girerek kabul edenin sorumluluğu 737
III - Araya girerek ödeme
1. Şartları 738
2. Hâmilin ibraz yükümlülüğü 739
3. Reddin neticesi 740
4. Makbuz 741
5. Hakların devri, araya girenlerin birden fazla olması hali 742
ALTINCI AYIRIM
Poliçe Nüshaları ve Poliçe Suretleri
I - Poliçe nüshaları
1. İsteme hakkı 743
2. Nüshalar arasındaki ilişki 744
3. Kabul şerhi 745
II - Suretler
1. Şekil ve hükümleri 746
2. Senet aslının teslimi 747
YEDİNCİ AYIRIM
Çeşitli Hükümler
A) Senet metnindeki değişiklikler 748
B) Zamanaşımı
I. Süreler 749
II – Kesilme
1. Sebepleri 750
2. Hükümleri 751
C) Süreler
1. Tatil günleri 752
2. Sürenin hesaplanması 753
3. Atıfet süreleri 754
D) Poliçeye ilişkin işlemlerin yapılacağı yer 755
E) İmzalar 756
F) İptal
I - Önleyici önlemler 757
II - Poliçeyi eline geçiren kişinin bilinmesi 758
III - Poliçeyi eline geçirenin bilinmemesi
1. Dilekçe sahibinin yükümlülükleri 759
2. İhtar
a) İçeriği 760
b) Süreler 761
c) İlân 762
IV - Geri alma davası 763
V - İptal kararı 764
VI – Güvence 765
SEKİZİNCİ AYIRIM
Kanunlar İhtilafı
I – Ehliyet 766
II - Şekil ve süreler
1. Genel olarak 767
2. Hakların kullanılması ve korunmasına ilişkin işlemler 768
3. Başvurma hakkı 769
III - Borçlanmaların hükümleri
1. Genel olarak 770
2. Kısmî kabul ve ödeme 771
3. Ödeme 772
4. Sebepsiz zenginleşmeden doğan haklar 773
5. Karşılığın hâmile geçmesi 774
6. İptal kararı 775
İKİNCİ BÖLÜM
Bono veya Emre Yazılı Senet
A) Unsurlar 776
B) Unsurların bulunmaması 777
C) Uygulanacak hükümler 778
D) Düzenleyenin sorumluluğu 779
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Çek
BİRİNCİ AYIRIM
Çeklerin Düzenlenmesi ve Şekli
A) Şekli
I – Unsurlar 780
II - Unsurların bulunmaması 781
B) Münferit unsurlar
I - Muhatap
1. Muhatap olma ehliyeti 782
2. Karşılık 783
II - Kabul yasağı 784
III - Kimin lehine çekilebileceği 785
IV - Faiz şartı 786
V - Adresli ve yerleşme yerli çek 787
İKİNCİ AYIRIM
Devir
A) Devredilebilirlik 788
B) Ciro
I - Genel olarak 789
II - Hak sahipliğini ispat görevi 790
III - Hâmiline yazılı çek üzerine yapılan ciro 791
C) Elden çıkan çek 792
D) Protestodan ve vadeden sonraki ciro 793
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
Ödeme ve Ödememe
A) Ödeme
I – Aval 794
II – Vade 795
III - Ödeme için ibraz
1. Genel olarak 796
2. Takvim farklılığı 797
3. Takas odası 798
IV - Çekten cayma
1. Genel olarak 799
2. Özel haller 800
V - Ciroların incelenmesi 801
VI - Yabancı ülke parasıyla ödenecek çek 802
VII - Çizgili çek
1. Şekil ve şartları 803
2. Hükümleri 804
VIII - Hesaba geçirilmek üzere çekilen çek
1. Genel olarak 805
2. Hâmilin hakları
a) İflâs halinde 806
b) Hesaba geçirilmeme halinde 807
B) Ödememe
I - Hâmilin başvurma hakları 808
II – Protesto 809
III - Başvurma hakkının kapsamı 810
IV - Mücbir sebepler 811
DÖRDÜNCÜ AYIRIM
Çeşitli Hükümler
A) Sahte veya tahrif edilmiş çek 812
B) Çekin birden fazla nüsha olarak düzenlenmesi 813
C) Zamanaşımı 814
D) "Banka"nın tarifi 815
E) Süreler
I - Tatil günleri 816
II - Sürelerin hesabı 817
F) Uygulanacak hükümler 818
BEŞİNCİ AYIRIM
Kanunlar İhtilafı
A) Muhatap olma ehliyeti 819
B) Şekil ve süreler 820
C) Borçlanmaların hükümleri
I- Düzenlenme yeri kanunu 821
II- Ödeme yeri hukuku 822
III- Yerleşim yeri hukuku 823
BEŞİNCİ KISIM
Kambiyo Senetlerine Benzeyen Senetler ve
Diğer Emre Yazılı Senetler
A) Emre yazılı senet
I – Tanımı 824
II - Borçlunun defileri 825
B) Kambiyo senetlerine benzeyen senetler
I - Emre yazılı havaleler
1. Genel olarak 826
2. Kabul zorunluluğunun bulunmaması 827
3. Kabulün hükümleri 828
4. İcrada uygulanmayacak hükümler 829
II - Emre yazılı ödeme vaatleri 830
C) Cirosu kabil olan diğer senetler 831
ALTINCI KISIM
Makbuz Senedi ve Varant
A) Umumî mağazalar
I - Genel olarak 832
II - İstisnalar 833
B) Makbuz senedi ve varant
I - Şekil
1. Makbuz senedi 834
2. Varant 835
3. Defter 836
4. Kısmî senet 837
II - Ciro
1. Genel olarak 838
2. Hükümleri 839
3. Varantın cirosu 840
C) Mallar üzerinde tasarruflar
I - Yapılamayacak işlemler 841
II - Malın geri alınması
1. Genel olarak 842
2. Kısmen geri alma 843
III - Sattırma hakkı
1. Şartlar 844
2. Satış bedeli 845
3. Başvurma hakkı 846
4. Sigorta 847
D) Zamanaşımı 848
E) Senetlerin ziyaı 849
DÖRDÜNCÜ KİTAP
Taşıma İşleri
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
A) Taşıyıcı 850
B) Hükümlerin uygulama alanı 851
C) Saklı tutulan hükümler
I- Kural 852
II- Özel hükümlerin sorumluluğu etkilememesi 853
D) Sorumluluğun kaldırılmasına veya
hafifletilmesine ait hükümlerin geçersizliği 854
E) Zamanaşımı 855
İKİNCİ KISIM
Eşya Taşıma
A) Taşıma sözleşmesinin uygulanması
I - Taşıma senedi 856
II - Taşıma senedinin içeriği 857
III - Taşıma senedinin ispat gücü 858
IV - Yük senedi (ilmühaber) 859
V - Refakat belgeleri 860
VI - Tehlikeli eşya 861
VII - Ambalaj ve işaret 862
VIII - Yükleme ve boşaltma 863
IX - Gönderenin özel durumlarda kusursuz sorumluluğu 864
X - Gönderen tarafından fesih 865
XI - Kısmî taşımayı talep hakkı 866
XII -Yükleme süresine uyulmaması
halinde taşıyıcının hakları 867
XIII - Emir, talimat ve tasarruflar 868
XIV - Taşıma ve teslim engelleri 869
XV - Taşıma ücretinin hesaplanması ve ödenmesi 870
XVI - Gönderilenin hakları ve ödeme borcu 871
XVII - Ödemeli teslim 872
XVIII - Taşıma süresi 873
XIX - Ziya karinesi 874
B) Taşıyıcının sorumluluğu
I - Ziya veya hasar ile gecikmeden
doğan zarardan sorumluluk 875
II - Sorumluluktan kurtulma
1. Genel olarak
a) Taşıyıcının özeni 876
b) Araç arızası ve kiralayanın kusuru 877
2. Özel haller 878
III - Yardımcıların kusuru 879
IV - Tazminatta esas alınacak değer 880
V - Zarar tespit giderleri 881
VI - Sorumluluk sınırları 882
VII - Diğer giderlerin tazmini 883
VIII - Sair zararlarda sorumluluğun en yüksek tutarı 884
IX - Sözleşme dışı talepler 885
X - Sorumluluğu sınırlama hakkının kaybı 886
XI - Yardımcı kişilerin sorumluluğu 887
XII - Fiilî taşıyıcı 888
XIII - İhbar 889
XIV - Yetkili mahkeme 890
XV - Hapis hakkı 891
XVI - Birden çok taşıyıcı 892
XVII - Birden çok hapis hakkının sırası 893
ÜÇÜNCÜ KISIM
Taşınma Eşyası Taşıması
A) Uygulanacak hükümler 894
B) Taşıyıcının borçları 895
C) Taşıma senedi; tehlikeli mal; refakat belgeleri; ihbar ve bilgi
verme yükümlülükleri 896
D) Gönderenin özel hallerde sorumluluğu 897
E) Sorumluluktan kurtulma sebepleri 898
F) Sorumluluk sınırı 899
G) İhbar 900
H) Sorumluluğu sınırlama hakkının kaybı 901
DÖRDÜNCÜ KISIM
Değişik Tür Araçlar ile Taşıma
A) Sözleşme 902
B) Bilinen zarar yeri 903
C) İhbar ve zamanaşımı 904
D) Taşınma eşyasının taşıması 905
BEŞİNCİ KISIM
Yolcu Taşıma
A) Kurallara uyma zorunluluğu 906
B) Seferin yapılamaması 907
C) Seferin gecikmesi
I - Hareketin gecikmesi 908
II - Sefer esnasında gecikme
1. Yol değiştirme sebebiyle gecikme 909
2. Zorunlu sebeplerin varlığı 910
D) Seferin duraklaması 911
E) Bagaj
I - Taşıyıcının sorumluluğu 912
II- Taşıyıcının hapis hakkı 913
F) Taşıyıcının sorumluluğu 914
G) Yolcunun ölümü 915
H) Yönetmelik 916
ALTINCI KISIM
Taşıma İşleri Yüklenicisi
A) Taşıma yükleniciliği sözleşmesi 917
B) Hükümleri
I - Eşyanın taşıtılması 918
II - Bildirme yükümlülüğü 919
III - Ücretin muacceliyeti 920
IV - Kesin ücret 921
V - Gönderenin alacakları 922
VI - Hapis hakkı 923
VII - Sonraki yüklenici 924
VIII - Halefiyet 925
IX - Yüklenicinin taşıma işini üzerine alması 926
X - Toplama yük 927
C) Sorumluluk
I - Yüklenicinin sorumluluğu 928
II - Yardımcıların kusuru 929
D) Zamanaşımı 930
BEŞİNCİ KİTAP
Deniz Ticareti
BİRİNCİ KISIM
Gemi
BİRİNCİ BÖLÜM
Genel Hükümler
A) Tanımlar
I- Gemi, ticaret gemisi 931
II- Denize, yola ve yüke elverişli gemi 932
III- Tamir kabul etmez gemi, tamire değmez gemi 933
IV- Gemi adamları 934
V- Avrupa limanları 935
B) Hükümlerin uygulama alanı 936
C) Gemilere uygulanacak taşınmazlarla ilgili hükümler 937
İKİNCİ BÖLÜM
Geminin Hüviyeti
A) Geminin adı
I- Seçme serbestisi 938
II- Gövde üzerine yazılma mecburiyeti 939
B) Geminin bayrağı
I- Türk Bayrağını çekme hakkı ve yükümlülüğü 940
II- İstisnaları 941
III- Türk Bayrağı çekme hakkının kaybı 942
IV- Hakkın ispatı
1. Gemi tasdiknamesi 943
2. Bayrak şahadetnamesi 944
3. Muafiyet 945
C) Geminin bağlama limanı 946
D) Ceza hükümleri
I - Suç teşkil eden fiiller
1. Kanuna aykırı şekilde bayrak çekme 947
2. Tasdikname veya şahadetname almadan ve
gemide bulundurmadan bayrak çekme 948
3. Harp gemileri ile istihkâmlar önünde
ve limanda bayrak çekmemek 949
4. Geminin adının ve bağlama limanının yazılmaması 950
II - Müşterek hükümler
1. Kusur 951
2. Suçun işlendiği yer ve failinin tabiiyeti 952
E) Tüzük 953
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Gemi Sicili
A) Genel hükümler
I- Sicil memurlukları ve bölgeleri 954
II- Yetkili sicil memurluğu 955
III- Tescili caiz gemiler 956
IV- Tescili mecburi gemiler 957
V- Tescili caiz olmayan gemiler 958
B) Geminin tescili
I- Talep
1. Şekli 959
2. İçeriği 960
3. Belgeler
a) Genel olarak 961
b) Yabancı sicile kayıtlı gemiler için 962
II- Tescil
1. Tescil edilecek hususlar 963
2. Değişiklikler 964
C) Terkin
I- Talep üzerine 965
II- Re’sen
1. Genel şartları 966
2. Özel haller 967
D) Gemi tasdiknamesi
I- İçeriği 968
II- Yeniden düzenlenmesi 969
III- Değişiklikler 970
IV- İbraz mecburiyeti 971
E) Sicil işlemlerini yaptırmaya davet 972
F) Hükümleri
I- Sicilin aleniyeti 973
II- Sicil karineleri 974
III- Sicilin gerçek hukukî duruma uygun hale getirilmesi 975
IV- İtirazlar 976
V- Şerhler
1. Verilebilecekleri haller 977
2. Verilmesi 978
3. Bahşettiği hak 979
4. Hükümden düşmesi 980
5. Terkini 981
VI- İtiraz veya şerhin kalkması 982
VII - Sicile güven ilkesi 983
G) Zamanaşımı 984
H) Kayıt giderleri 985
İ) Yapı halindeki gemilere mahsus sicil
I- Genel olarak 986
II- Yapının tescili
1. Tescil talebi
a) Şekli 987
b) İçeriği 988
2. Tescil
a) Tescil edilecek hususlar 989
b) Değişiklikler 990
c) Hükümleri 991
d) Terkin 992
J) Sicil memurunun kararlarına itiraz 993
K) Tüzük 994
L) Türk uluslararası gemi sicili 995
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Mülkiyet ve Diğer Aynî Haklar
BİRİNCİ AYIRIM
Uygulanacak Hükümler
A) Sicile kayıtlı gemilere 996
B) Sicile kayıtlı olmayan gemilere 997
İKİNCİ AYIRIM
Mülkiyet
A) İktisabı
I- Aslen iktisabı
1. Sahiplenme 998
2. Olağan zamanaşımı 999
3. Olağanüstü zamanaşımı 1000
II- Devren istisabı
1. Devrin şekli 1001
2. Devrin kapsamı 1002
B) Ziyaı
I. Geminin ziyaı 1003
II. Terk 1004
III. Zamanaşımı 1005
C) Sicile kayıtlı gemi payı ve iştirak payı üzerinde mülkiyet
I. İktisabı
1. Aslen 1006
2. Devren
a) Temlik yoluyla 1007
b) İştirak payının bırakılması yoluyla 1008
II. Ziyaı 1009
D) Yapı halinde bulunan gemiler ve yapı payları üzerindeki mülkiyet
I- Yapı halindeki gemilere mahsus sicile kaydolunmayan
yapılar ve yapı payları 1010
II- Yapı halindeki gemilere mahsus sicile
kaydolunan yapılar ve yapı payları 1011
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
Gemi Rehni
A) Sicile kayıtlı olmayan gemiler üzerindeki iştirak payının rehni 1012
B) Sicile kayıtlı olan gemilerin rehni
I- Tersane sahibinin ipotek hakkı 1013
II- Gemi ipoteği
1. Niteliği 1014
2. Kurulması 1015
3. Sicile geçirilecek hususlar 1016
4. İpoteğin derecesi 1017
5. İpoteğin temin ettiği alacak
a) Genel olarak 1018
b) Faizler 1019
6. İpoteğin kapsamı
a) Gemi, gemi payı, bütünleyici parça, eklenti, gemi yerine geçen
satış veya istimval bedeli ve tazminat talepleri 1020
b) Birlikte gemi ipoteğinde birden çok gemi veya gemi payı 1021
c) Sigorta tazminatı
aa) Kural 1022
bb) Sigortacının yapacağı ödemeler 1023
cc) Gemi ipoteğinin sigortacıya bildirilmesi
aaa) İhbar yükümü 1024
bbb) Birden çok sigortacının mevcut olması halinde 1025
ccc) İpotekli alacaklının yerleşim yerini değiştirmesi 1026
dd) Sigortacının borcundan kurtulması 1027
ee) İpoteğin ödeyen sigortacıya intikali 1028
ff) Sigortacının prim ve ödemeleri kabul etmek mecburiyeti 1029
7. İpoteğin hükümleri
a) Alacağın muaccel olmasından önce
aa) İpotekli alacaklının hakları: İpoteğin sağladığı
teminatın azalmasına karşı tedbir alınmasını talep hakkı
aaa) Gemi maliki aleyhine 1030
bbb) Üçüncü kişiler aleyhine 1031
bb) Malikin hakları
aaa) Defide bulunma hakkı 1032
bbb) Alacağın muacceliyeti için ihbarda
bulunma hakkı 1033
ccc) Malike temsilci atanması 1034
b) Alacağın muaccel olmasından sonra
aa) Gemi malikinin borcu ödeme hakkı 1035
bb) Alacağın malike intikali 1036
cc) Gemi malikinin belgelerin verilmesini talep hakkı
8. Gemi ipoteğinin devri ve değiştirilmesi
a) İpoteğin devri
aa) Genel olarak 1038
bb) İtiraz ve defiler 1039
cc) Devri genel hükümlere tâbi alacaklar 1040
b) İpoteğin değiştirilmesi
aa) İpoteğin içeriğinin değiştirilmesi 1041
bb) İpoteğin derecesinin değiştirilmesi 1042
cc) İpotekli alacağın yerine başka bir alacağın
ikame olunması 1043
9. Gemi ipoteğinin sona ermesi
a) Sebepleri
aa) Alacakla birlikte ipoteğin de düşmesi sonucunu
doğuran sebepler
aaa) Alacağın düşmesi 1044
bbb) Alacaklı ve malik sıfatlarının birleşmesi 1045
ccc) Birlikte gemi ipoteğinde malikin alacaklıya ödemede
bulunması 1046
ddd) Birlikte gemi ipoteğinde ipoteğin
borçluya intikali 1047
eee) Alacaklının gemi malikine karşı sahip olduğu talep
hakkının zamanaşımına uğraması 1048
bb) Sadece ipoteğin düşmesi sonucunu doğuran sebepler
aaa) Tarafların anlaşması 1049
bbb) Alacaklının feragati 1050
ccc) İpoteğin süresinin dolması 1051
cc) Mahkemece ipoteğin düşmesine karar verilmesi
aaa) Alacaklının belli olmaması halinde 1052
bbb) Paranın tevdii halinde 1053
III- Yapı halindeki gemiler üzerinde ipotek
1. Konusu 1054
2. Kurulması 1055
3. Kapsamı 1056
4. Derecesi 1057
5. Uygulanacak hükümler 1058
DÖRDÜNCÜ AYIRIM
İntifa Hakkı
A) Kurulması 1059
B) Uygulanacak hükümler 1060
İKİNCİ KISIM
Donatan ve Donatma İştiraki
A) Donatan
I- Tarifi 1061
II- Gemi adamlarının kusurlarından doğan sorumluluğu 1062
III- Yetkili mahkeme 1063
B) Donatma iştiraki
I- Tarifi 1064
II- İştirakin tescili 1065
III- Paydaş donatanlar arasındaki ilişkiler 1066
IV- İştirakın idaresi ve temsili
1. Kararlar 1067
2. Gemi müdürü
a) Atanması ve azli 1068
b) Yönetim yetkisi 1069
c) Temsil yetkisi
aa) Kapsamı 1070
bb) Hükümleri 1071
cc) Sınırlandırılması 1072
d) Yükümlülükleri
aa) Özen yükümlülüğü 1073
bb) Defter tutma ve belgeleri saklama yükümlülüğü 1074
cc) Bilgi ve hesap verme yükümlülüğü 1075
V- Kazanca ve zarara katılma 1076
VI- Giderlere katılma 1077
VII- Paydaş donatanların şahsında vaki değişiklik 1078
VIII- Paydaş donatan olan kaptan 1079
IX- Paydaş donatanların sorumluluğu
1. İştirakın borçlarından dolayı üçüncü kişilere karşı sorumluluğu 1080
2. İştirak payının temlik edilmiş olması halinde 1081
X- Sona ermesi
1. Sona erme sebepleri
a) Fesih kararı 1082
b) Çıkmak isteyen ortağın fesih talebi 1083
c) İştirakın iflâsı 1084
2. Sona ermeyi gerektirmeyen haller 1085
XI- Tasfiye 1086
XII- Yetkili mahkeme 1087
ÜÇÜNCÜ KISIM
Kaptan
A) Özen yükümlülüğü 1088
B) Sorumluluğu 1089
C) Görevleri
I- Geminin elverişliliği ile ilgili olarak
1. Geminin denize ve yola elverişli olup olmadığına dikkat etme 1090
2. Geminin yüklemeye ve boşaltmaya elverişli olup olmadığına
dikkat etme 1091
II- Yabancı mevzuata uyma 1092
III- Yola çıkma 1093
IV- Gemide hazır bulunma 1094
V- Kaptanın gemi zabitlerine danışması 1095
VI- Gemi jurnali
1. Tutma yükümlülüğü 1096
2. İçeriği 1097
VII- Deniz raporu
1. Düzenlenmesini talebe yetkili olanlar 1098
2. Tespit edilecek konular 1099
3. Usul 1100
4. Tutanağın aslının saklanması 1101
VIII- Donatanın menfaatlerini koruma 1102
D) Kanundan doğan temsil yetkisi
I- Donatanın temsilcisi sıfatıyla
1. Kapsamı
a) Gemi bağlama limanında bulunduğu sırada 1103
b) Gemi bağlama limanı dışında bulunduğu sırada 1104
c) Kredi işlemleri 1105
2. Temsil yetkisinin sınırlandırılması 1106
3. Fesihten sonra kaptanın yetkilerinin kaldırılması 1107
4. Kaptanın vekâletsiz iş görmesi 1108
5. Donatanın kaptanın yaptığı işlemlerden doğan sorumluluğu 1109
6. Kaptanın donatana karşı hak ve yükümlülükleri 1110
II- Kendi hesabına gemiye eşya yükleme yasağı 1111
III- Yükle ilgili olanların menfaatlerini koruma yükümlülüğü
1. Genel olarak 1112
2. Rotadan sapma 1113
3. Eşya üzerinde tasarruf yetkisi
a) Genel olarak 1114
b) Müşterek avarya halinde 1115
c) Diğer hallerde 1116
d) Kaptanın işlemlerinin donatanı bağlaması 1117
4. Dış ilişkide işlemlerin geçerliği 1118
DÖRDÜNCÜ KISIM
Deniz Ticareti Sözleşmeleri
BİRİNCİ BÖLÜM
Gemi Kira Sözleşmeleri
A) Tarifi ve nevileri 1119
B) Gemi kira senedi 1120
C) Sicile şerh 1121
D) Hüküm ve sonuçları
I- Geminin kullanılmasından doğan talepler 1122
II- Geminin teslimi 1123
III- Giderler 1124
IV- Gemiyi kullanma hakkı 1125
V- Sigorta 1126
VI- Gemi adamlarının istihdamı 1127
VII- Geminin iadesi 1128
VIII- Geminin iadesinde gecikme 1129
E) Yollama 1130
İKİNCİ BÖLÜM
Zaman Çarteri Sözleşmesi
A) Tarifi 1131
B) Zaman çarter partisi 1132
C) Tarafların hakları ve borçları
I- Tahsis edenin borçları 1133
II- Geminin ticarî yönetimi 1134
III- Giderler 1135
IV- Ücret ödeme borcu 1136
V- Tahsis olunanın sorumluluğu 1137
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Navlun (Denizde Eşya Taşıma) Sözleşmesi
BİRİNCİ AYIRIM
Genel Hükümler
A) Sözleşmenin türleri 1138
B) Yolculuk çarter partisi 1139
C) Kamaralar 1140
D) Taşıyanın; gemiyi denize, yola ve yüke elverişli
bulundurma yükümlülüğü 1141
İKİNCİ AYIRIM
Yükleme ve Boşaltma
A) Yükleme
I- Demirleme yeri 1142
II- Yükleme giderleri 1143
III- Yüklenecek eşya
1. Kararlaştırılandan başka eşya 1144
2. Doğru bildirimde bulunma yükümlülüğü
a) Eşya hakkında 1145
b) Caiz olmayan eşya ve yükleme hakkında 1146
c) Gizlice yüklenen eşya hakkında 1147
d) Tehlikeli eşya hakkında 1148
3. Bilgi 1149
IV- Başka gemiye yükleme ve aktarma 1150
V- Güverteye konacak eşya 1151
VI- Süreler
1. Hazırlık ihbarı 1152
2. Yükleme süresi 1153
3. Sürastarya süresi 1154
4. Sürastarya parası 1155
5. Yükleme ve sürastarya sürelerinin hesabı 1156
6. Hızlandırma primi 1157
VII- Yolculuk başlamadan önce sözleşmenin feshi 1158
VIII- Yüklemenin hiç veya süresinde yapılmaması
1. Yüklemenin hiç yapılmaması 1159
2. Eksik yükleme 1160
IX- Birden çok yükleten veya taşıtanın bulunması
1. Birden çok yükleten 1161
2. Birden çok taşıtan 1162
X- Kırkambar sözleşmesi
1. Yükleme ânı 1163
2. Taşıtanın sözleşmeyi feshetmesi 1164
XI- Belgeleri verme yükümlülüğü 1165
B) Boşaltma
I- Demirleme yeri 1166
II- Boşaltma giderleri 1167
III- Süreler
1. Hazırlık ihbarı 1168
2. Boşaltma süresi 1169
3. Sürastarya süresi 1170
4. Sürastarya parası 1171
5. Boşaltma ve sürastarya sürelerinin hesabı 1172
6. Hızlandırma primi 1173
IV- Boşaltmanın hiç veya süresinde yapılmaması 1174
V- Kısmi çarter sözleşmelerinde 1175
VI- Kırkambar sözleşmesi
1. Boşaltma işleri 1176
2. Taşıtanın üçüncü şahıslarla yaptığı kırkambar sözleşmeleri 1177
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
Taşıyanın Sorumluluğu ve Hakları
A)Taşıyanın sorumluluğu
I- Genel olarak 1178
II- Sorumluluktan kurtulma halleri
1. Taşıyana isnad edilemeyecek sebep 1179
2. Teknik kusur ve yangın 1180
3. Denizde kurtarma 1181
III- Taşıyanın kusursuzluk ve uygun illiyet
bağı karinelerinden yararlandığı haller 1182
IV- Sebeplerin birleşmesi 1183
V- Muayene ve ihbar
1. Muayene 1184
2. İhbar 1185
VI- Sorumluluğu sınırlandırma hakkı
1. Sorumluluk sınırları 1186
2. Sorumluluğu sınırlandırma hakkının kaybı 1187
VII- Tazminat talebi için süre
1. Hak düşürücü süre 1188
2. Hak düşürücü süre itirazından yararlanma hakkının
kaybı 1189
VIII- Akdî olmayan taleplere uygulama 1190
IX- Fiili taşıyanın sorumluluğu
1. Genel olarak 1191
2. Sorumsuzluk kaydı 1192
B) Taşıyanın hakları
I- Navlun ödenmesini talep hakkı
1. Miktarı
a) Ölçü, tartı veya sayı üzerine 1193
b) Zaman üzerine 1194
c) Kararlaştırılmamışsa 1195
d) Navlun dışında kalan prim ve giderler 1196
2. Muacceliyeti 1197
3. Eşyanın navlun yerine bırakılması 1198
4. Ziyaa uğrayan eşya 1199
5. Borçlusu 1200
II- Hapis hakkı
1. Genel olarak 1201
2. Tevdi ve güvence 1202
III- Üçüncü kişi gönderilenin durumu
1. Ödeme yükümlülüğünün doğması 1203
2. Gönderilene karşı hapis hakkının kullanılması 1204
3. Rücu hakkı
a) Eşyanın teslimi halinde 1205
b) Hapis hakkının paraya çevrilmesi halinde 1206
c) Gönderilenin eşyayı teslim almaması halinde 1207
DÖRDÜNCÜ AYIRIM
Taşıtanın ve Yükletenin Sorumluluğu 1208
BEŞİNCİ AYIRIM
Yolculuğun Başlamasına veya Devamına Engel Olan Sebebler
Yüzünden Sözleşmenin Sona Ermesi
A) Hükümden düşmesi
I- Geminin zayi olması sebebiyle
1. Yolculuk başlamadan önce 1209
2. Yolculuk başladıktan sonra
a) Mesafe navlunu 1210
b) Kaptanın görevleri 1211
3. İkame kayıtları 1212
4. Geminin denize elverişsiz hale gelmesi 1213
II- Eşyanın zayi olması sebebiyle
1. Yolculuk başlamadan önce
a) Eşya sözleşmede ferden belirlenmişse 1214
b) Eşya sözleşmede nev’i veya cinsi ile belirlenmişse 1215
2. Yolculuk başladıktan sonra
a) Eşyanın tamamının zayi olması 1216
b) Eşyanın bir kısmının zayi olması 1217
B) Feshi
I- Taraflara fesih yetkisi bahşeden hâl: Bir kamu tasarrufu
yüzünden sözleşmenin ifasının engellenmiş olması 1218
II. Tarafların fesih yetkisine sahip olmadığı haller
1. Eşyanın sadece bir kısmına ilişkin engeller 1219
2. Kaptanın haklı bir sebeple rotadan sapması 1220
3. Geminin yolculuk sırasında tamirinin gerekmesi 1221
III- Diğer sebeblerin etkisi 1222
IV- Eşya üzerinde tasarruf yetkisi olan kişinin fesih yetkisi 1223
V- Fesih yetkisinin kullanılması
1. Feshin ihbarı 1224
2. Hüküm ve sonuçları
a) Sözleşme yolculuk başlamadan önce feshedilmişse 1225
b) Sözleşme yolculuk başladıktan sonra feshedilmişse 1226
C) Birden çok yolculuğun özellikleri 1227
ALTINCI AYIRIM
Denizde Taşıma Senetleri
A) Konişmento
I- Tarifi, türleri ve düzenlenmesi 1228
II. İçeriği 1229
III- Hükümleri
1. Kıymetli evrak olma niteliği
a) Eşyanın yetkili konişmento hâmiline teslimi
aa) Genel olarak 1230
bb) Birden çok konişmento hâmilinin başvurusu 1231
cc) Yükletenin talimatı 1232
dd) Navlun sözleşmesinin umulmayan hal yüzünden
hükümden düşmesi 1233
b) Konişmentonun eşyayı temsili
aa) Genel olarak 1234
bb) Birden çok konişmento hâmili 1235
cc) Konişmentonun iadesi karşılığında eşyanın teslimi 1236
2. İspat fonksiyonu
a) Hukuki ilişkiyi ispat 1237
b) Taşıyanı ispat 1238
c) Eşyanın genel olarak cinsi, işaretleri, koli veya
parça adedi, ağırlık ve miktarını ispat 1239
d) Navlunu ispat 1240
e) Yükleten tarafından verilen garantiler 1241
B) Diğer denizde taşıma senetleri 1242
YEDİNCİ AYIRIM
Emredici Hükümler
A) Genel olarak 1243
B) İstisnalar 1244
C) Yolculuk çarteri sözleşmesi 1245
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Zamanaşımı 1246
BEŞİNCİ BÖLÜM
Deniz Yoluyla Yolcu Taşıma Sözleşmesi
A) Tanımı 1247
B) Taşıyan ve fiili taşıyan 1248
C) Yolcu 1249
D) Bagaj 1250
E) Yolcunun yükümlülükleri
I- Kaptanın talimatına uyma 1251
II- Bagaj hakkında doğru bilgi verme yükümlülüğü 1252
III- Gemiye vaktinde gelmek 1253
F) Taşıyanın hapis hakkı 1254
G) Ölen yolcunun bagajı 1255
H) Yolcunun uğradığı zararlardan sorumluluk
I- Taşıyanın sorumluluğu 1256
II- Fiilî taşıyanın sorumluluğu 1257
III- Taşıma süresi 1258
IV- Zorunlu sigorta 1259
V- Değerli eşya 1260
VI- Müterafık kusur 1261
VII- Cismanî zarardan doğan sorumluluğun sınırı 1262
VIII- Bagaj ve araçların ziyaı veya hasarından
doğan sorumluluğun sınırı 1263
IX- Sorumluk sınırlarına ilişkin müşterek hükümler 1264
X- Taşıyanın adamlarının savunmaları ve sorumluluk sınırları 1265
XI- Taleplerin birleşmesi 1266
XII - Sorumluluğu sınırlandırma hakkının kaybı 1267
XIII- Taleplerin dayanağı 1268
XIV- Bagajın ziyaı veya hasara uğradığının ihbarı 1269
XV- Zamanaşımı 1270
XVI- Emredici hükümler 1271
BEŞİNCİ KISIM
Deniz Kazaları
BİRİNCİ BÖLÜM
Müşterek Avarya
A) Genel hükümler
I- Tanım 1272
II- Uygulanacak kurallar 1273
B) Borçlular ve güvence
I- Garame paylarının borçluları 1274
II- Alacaklıların rehin hakları
1. Genel olarak 1275
2. Gemiye düşen garame payı için güvence 1276
3. Hapis hakkının kullanılması 1277
C) Dispeç
I - Genel olarak
1. Dispeçi yaptırma yükümlülüğü 1278
2. Yapılacağı yer 1279
3. Dispeççi 1280
II- Dispeçin onaylanmasını talep ve dispeçe itiraz
1. Duruşma 1281
2. Dispeçin onaylanması 1282
3. Uygulanacak usul hükümleri 1283
4. Dispeç raporunun onaylanması hakkında kararın hükmü 1284
D) Zamanaşımı 1285
İKİNCİ BÖLÜM
Çatma
A) Uygulama alanı 1286
B) Kusursuz çatma 1287
C) Kusurlu çatma
I- Bir tarafın kusuru 1288
II- Müşterek kusur
1. Eşya zararı 1289
2. Cismani zarar 1290
3. Kılavuzun kusuru 1291
D) Dava öncesi delil tespiti 1292
E) Şekil şartı yokluğu 1293
F) Karine yokluğu 1294
G) Kaptanın yardım görevi ve yerine
getirilmemesinden donatanın sorumsuzluğu 1295
H) Saklı tutulan hükümler 1296
İ) Zamanaşımı 1297
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Kurtarma
A) Eşya kurtarma
I- Kurtarma faaliyeti 1298
II- Diğer haller 1299
III- Kurtarma sözleşmesi
1. Akdetme yetkisi 1300
2. İptali veya uyarlanması 1301
3. Değiştirilemeyecek hükümler 1302
IV- Tarafların yükümlülükleri 1303
V- Kurtaranın hakları
1. Kurtarma ücreti
a) İlkeler 1304
b) Belirlenmesi 1305
c) Borçlular 1306
d) Gönderilenin sorumluluğu 1307
e) Paylaştırılması
aa) Tek ücret 1308
bb) Birden çok kurtaran arasında 1309
cc) Gemi adamlarına ve kurtaranın diğer adamlarına
verilecek pay 1310
f) Ücretten mahrumiyet 1311
2. Özel tazminat 1312
3. Faiz 1313
4. Ödeme zamanı ve teminat 1314
5. Rehin hakları 1315
6. Avans 1316
B) İnsan kurtarma
I- Kaptanın yükümlülüğü 1317
II- Ücret 1318
C) Zamanaşımı 1319
ALTINCI KISIM
Gemi Alacakları
A) Gemi alacağı hakkı veren alacaklar 1320
B) Gemi alacağının bahşettiği kanuni rehin hakkı
I- Kapsamı 1321
II - Temin ettiği alacaklar 1322
III- Önceliği 1323
IV- Sırası 1324
V- Devri ve intikali 1325
VI- Düşmesi 1326
VII- Zamanaşımı 1327
YEDİNCİ KISIM
Cebrî İcra Hakkında Özel Hükümler
A) Uygulanacak hukuk 1328
B) Tamamlayıcı hükümler 1329
C) Gemiler hakkında
I- İhtiyati haciz
1. Deniz alacakları 1330
2. İhtiyati haciz talep edebilme hakkı 1331
3. Yetkili mahkeme
a) İhtiyati haciz kararı bakımından
aa) Dava açılmadan önce
aaa) Türk bayraklı gemiler hakkında 1332
bbb) Yabancı bayraklı gemiler 1333
ccc) Yetkiye, tahkime ve esasa uygulanacak
hukuka dair bir anlaşmanın varlığı halinde
Türk mahkemesinin yetkisi 1334
bb) Dava açıldıktan sonra 1335
cc) İtirazlar ve değişiklik talepleri 1336
b) Esas hakkında 1337
c) Tenfiz hakkında 1338
d) Haksız ihtiyati haciz sebebiyle açılacak tazminat
davası hakkında 1339
4. Alacaklı tarafından delil gösterilmesi 1340
5. Alacaklı tarafından teminat gösterilmesi 1341
6. İhtiyati haczin yapılması
a) İhtiyati haciz kararının icrası 1342
b) İhtiyati hacze başlama süresi 1343
c) Gemiye elkonulması ve muhafaza tedbirleri 1344
d) Geminin seferde olması 1345
e) İhtiyati haczin kapsamı; geminin idaresi ve işletilmesi 1346
7. İstihkak iddiaları 1347
8. Geminin serbest bırakılması
a) Geminin değerinin depo edilmesi 1348
b) İhtiyati haczin kaldırılması 1349
c) Tarafların anlaşması 1350
d) Savunma haklarının saklı kalması 1351
e) Güvencenin değiştirilmesi 1352
9. Yeniden veya aynı alacak için ihtiyati haciz 1353
10. İhtiyati haczi tamamlayan merasim 1354
II- Rehinli alacakların takibi
1. Fer’ilik ilkesi 1355
2. İflâs yoluyla takip hakkı 1356
3. Dava veya takibin donatana izafeten kaptana yöneltilmesi 1357
4. Rehinli alacaklıların takip hakkı
a) Kanuni rehin hakkı sahiplerinin 1358
b) İpotek sahiplerinin 1359
III. Cebrî satış
1. Haciz 1360
2. Paraya çevirme 1361
3. Yabancı sicile kayıtlı gemilerin satışı için hazırlıklar 1362
4. Arttırmanın ilanı 1363
5. Vaktinden evvel satış 1364
6. Pazarlık suretiyle satış 1365
7. Satış ve ihalenin sonucu 1366
8. Sıra cetveli
a) İlkeler 1367
b) Birinci sıra 1368
c) İkinci sıra 1369
d) Üçüncü sıra 1370
e) Dördüncü sıra 1371
f) Beşinci sıra 1372
g) Altıncı sıra 1373
h) Yedinci sıra 1374
i) Sekizinci sıra 1375
D) Eşya hakkında
I- Hapis hakkı için defter tutulması 1376
II- İlamlı icra 1377
III- İlamsız icra 1378
ALTINCI KİTAP
Sigorta Hukuku
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
A) Sigorta sözleşmesi
I- Temel kavramlar
1. Tanım 1379
2. Karşılıklı sigorta 1380
3. Reasürans (tekrar sigorta) 1381
4. Geçerli olmayan sigorta 1382
II- Hükümler
1. Sözleşmenin kurulması sırasında susma 1383
2. Temsil
a) Genel olarak 1384
b) Talimat bulunmaması 1385
3. Sigorta menfaatinin yokluğu 1386
4. Sigortanın kapsamı 1387
5. Sigorta süresi 1388
6. Sigorta dönemi 1389
7. Sigorta ettiren dışındakilerin bilgi ve davranışı 1390
8. Fesih ve cayma
a) Olağanüstü durumlarda fesih 1391
b) Sigorta priminin arttırılması halinde fesih 1392
c) Kısmî fesih ve cayma 1393
9. Tebliğler ve ihbarlar 1394
10. Olağanüstü durumlar
a) Tarafların aczi, takibin semeresiz kalması 1395
b) Sigortacının iflâsı 1396
11. Prim iadesi 1397
12. Zamanaşımı 1398
III- Tarafların borç ve yükümlülükleri
1. Sigortacının borç ve yükümlülükleri
a) Rizikoyu taşıma borcu
aa) Genel olarak 1399
bb) İmkânsızlık 1400
b) Aydınlatma yükümlülüğü 1401
c) Poliçe verme yükümlülüğü
aa) Genel olarak 1402
bb) İçerik 1403
d) Giderleri ödeme borcu 1404
e) Tazminat ödeme borcu
aa) Genel olarak 1405
bb) Kısmî tazminat ödemeleri 1406
cc) Rizikonun gerçekleşmesinde kusur ve kast 1407
2. Sigorta ettirenin borç ve yükümlülükleri
a) Prim ödeme borcu
aa) Genel olarak 1408
bb) Ödeme zamanı 1409
cc) Ödeme yeri 1410
dd) Primin İndirilmesi 1411
ee) Temerrüt 1412
b) Beyan yükümlülüğü
aa) Sözleşmenin kurulmasında beyan yükümlülüğü
aaa) Genel olarak 1413
bbb) Yazılı sorular 1414
ccc) Bağlantı 1415
ddd) Gerçek durumun sigortacı tarafından bilinmesi 1416
eee) Yaptırım 1417
fff) Caymanın şekli ve süresi 1418
ggg) Caymanın hükümleri 1419
hhh) Cayma hakkının düşmesi 1420
bb) Teklifin yapılması ile kabulü arasındaki değişiklikleri
beyan yükümlülüğü 1421
cc) Sözleşme süresi içinde beyan yükümlülüğü
aaa) Genel olarak 1422
bbb) Sigortacının hakları 1423
dd) Rizikonun gerçekleştiğini beyan yükümlülüğü 1424
c) Bilgi verme ve araştırma yapılmasına izin verme yükümlülüğü 1425
d) Zararı önleme, azaltma ve sigortacının rücu
haklarını koruma yükümlülüğü 1426
e) Sözleşmede öngörülen yükümlülüklerin ihlali 1427
B) Kanun hükümlerinin uygulama alanı 1428
C) Sigorta sözleşmeleri hakkında uygulanacak hükümler 1429
D) Koruyucu hükümler 1430
İKİNCİ KISIM
Sigorta Türlerine İlişkin Özel Hükümler
BİRİNCİ BÖLÜM
Zarar Sigortaları
A) Mal Sigortaları
I- Menfaat ve kapsam
1. Genel olarak 1431
2. Başkası lehine sigorta 1432
3. Müşterek menfaatlerin sigortası 1433
4. Menfaat üzerinde sınırlamalar
a) Sınırlı aynî hak 1434
b) Haciz 1435
II- Geçmişe etkili sigorta 1436
III- Tazminat ilkesi
1. Genel Olarak 1437
2. Sigorta değeri 1438
3. Sigorta bedeli 1439
4. Hükümleri
a) Menfaat değerinin altında sigorta (eksik sigorta) 1440
b) Menfaat değerinin üzerinde sigorta (aşkın sigorta) 1441
c) Takseli sigorta 1442
d) Birden çok sigorta
aa) Kural 1443
bb) Müşterek sigorta 1444
cc) Çifte sigorta 1445
dd) Kısmî Sigorta 1446
e) Sigortacının sigortalanan menfaati inceleyebilmesi 1447
IV- Sigorta edilen menfaatin sahibinin değişmesi 1448
V- Zarar gören mal ve zararın gerçekleştiği yerde
değişiklik yapmama 1449
VI- Halefiyet 1450
B) Sorumluluk sigortaları
I- Genel hükümler
1. Sözleşmenin konusu ve kapsamı 1451
2. Hukukî koruma 1452
3. Beyan yükümlülüğü 1453
4. Sigortacının yardımları 1454
5. Kasten neden olma 1455
6. Doğrudan doğruya dava hakkı 1456
7. Sigortacının zarar görenden bilgi alma hakkı 1457
8. Takas 1458
9. Halefiyet 1459
10. Zamanaşımı 1460
II- Zorunlu sorumluluk sigortaları
1. Sözleşme yapma zorunluluğu 1461
2. Zarar görenle olan ilişkide ifa yükümlülüğü 1462
III- Sorumluluk sigortalarına uygulanacak maddeler 1463
IV- Koruyucu hükümler 1464
İKİNCİ BÖLÜM
Can Sigortaları
A) Hayat sigortası
I – Tanım 1465
II – Tontin 1466
III - Sözleşmeden cayma 1467
IV - Hayatı sigorta edilecek kişi 1468
V - Sigorta değeri 1469
VI - Doktor muayenesi 1470
VII - Lehdar
1. Tayini ve değiştirilmesi 1471
2. Lehdar tayinine ilişkin yorum kuralı 1472
VIII - Sigorta ettiren lehine hak 1473
IX - Grup sigortaları 1474
X – Beyanlar
1. Yanlış yaş beyanı 1475
2. Sözleşmenin yapılması sırasındaki beyan yükümlülüğünün ihlâli 1476
3. Sözleşmenin devamı sırasındaki beyan yükümlülüğünün ihlali 1477
XI - Sigortadan Ayrılma 1478
XII - Ödünç verme 1479
XIII - Prim ödenmesinden muaf sigorta 1480
XIV - İntihar 1481
XV- Sigorta ettiren veya lehdarın sigortalıyı öldürmesi 1482
XVI - Lehdarın sigorta ettirenin yerine geçmesi 1483
XVII - Sigortacının iflası 1484
B) Kaza sigortası
I – Genel olarak 1485
II - Tedavi giderleri 1486
III – Sigortalı 1487
IV - Kaza sigortalarına uygulanacak diğer maddeler 1488
C) Hastalık ve sağlık sigortası
I - Sigortanın yaptırılması 1489
II - Güvenceler
1. Hastalık sigortasında sigorta güvencesi 1490
2. Sağlık sigortası güvenceleri 1491
III - Sigorta değeri 1492
IV - Hastalık sigortasında lehdar 1493
V - Bekleme süresi 1494
VI - Yeni doğan bebeğin ve evlat edinilenin sigorta
kapsamında olması 1495
VII - Bilgi isteme hakkı 1496
VIII - Hastalık ve sağlık sigortasına uygulanacak diğer hükümler 1497
IX - Koruyucu hükümler 1498
Son Hükümler
A) Ticaret davalarında muhakeme usulü 1499
B) Ölçeklerine göre ticarî işletmeler 1500
C) Ölçeklerine göre sermaye şirketleri 1501
D) Elektronik işlemler ve bilgi toplumu hizmetleri
I- Web sitesi 1502
II- Beyanlar, belgeler ve senetler 1503
III- Güvenli elektronik imza 1504
IV- Elektronik ortamda yönetim kurulu ve genel kurul
1. Genel Olarak 1505
2. Uygulama Kuralları 1506
E) Kurumsal yönetim ilkeleri 1507
F) Hukukî işlemlerin yasaklanmasının
ve edimlerde en yüksek sınırların aşılmasının sonuçları 1508
G) Kanunî kavramlar, tanımlar ve terimler 1509
H) Ticaret sicili harçları 1510
İ) Adalet Bakanlığı'nın onayı 1511
J) Kaldırılan hükümler 1512
Yürürlük 1513
Yürütme 1514
------------------------------------------------------------------------
TÜRK TİCARET KANUNU TASARISI
BAŞLANGIÇ
A) Kanunun uygulama alanı
I - Ticarî hükümler
MADDE 1.- (1) Türk Ticaret Kanunu, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun ayrılmaz bir parçasıdır. Bu Kanundaki hükümlerle, bir ticarî işletmeyi ilgilendiren işlem ve fiillere ilişkin diğer kanunlarda yazılı özel hükümler, ticarî hükümlerdir.
(2) Hakkında ticarî bir hüküm bulunmayan ticarî işlerde mahkeme, ticarî örf ve âdete, bu da yoksa genel hükümlere göre karar verir.
II - Ticarî örf ve âdet
MADDE 2.- (1) Kanunda aksine bir hüküm yoksa teamül, ticarî örf ve âdet olarak kabul edildiği belirlenmedikçe hükme esas olamaz. Şu kadar ki; irade beyanlarının yorumunda teamüllerin de göz önüne alınması ilkesi saklıdır.
(2) Bir bölgeye veya bir ticaret dalına özgü ticarî örf ve âdetler genel olanlara üstün tutulur. İlgililer aynı bölgede bulunmadıkları takdirde, kanun veya sözleşmede aksine hüküm bulunmadıkça, ifa yerindeki ticarî örf ve adet uygulanır.
(3) Tacir sıfatını haiz olmayanlar hakkında ticarî örf ve âdet, ancak onlar tarafından bilindiği veya bilinmesi gerektiği takdirde uygulanır.
III - Ticarî işler
MADDE 3.- (1) Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticarî işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticarî işlerdendir.
IV - Ticarî davalar ve delilleri
1. Genel olarak
MADDE 4.- (1) Her iki taraf için ticarî sayılan hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın:
a) bu Kanunda;
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkında 962 ilâ 969 uncu maddelerinde;
c) 22/4/1926 tarihli ve 818 sayılı Borçlar Kanununun, bir işletmenin satılması veya diğeriyle birleştirilmesi hakkındaki 179 ve 180, neşir sözleşmesi hakkındaki 372 ilâ 385, itibar mektubu ve itibar emri hakkındaki 399 ilâ 403, komisyona dair 416 ilâ 430, ticarî mümessiller ve diğer ticarî vekiller hakkındaki 449 ilâ 456, havale hakkındaki 457 ilâ 462, vedia hakkındaki 463 ilâ 482 nci maddelerinde;
d) fikrî mülkiyet hukukuna ilişkin mevzuatta;
e) borsa, sergi, panayır ve pazar yerleri, antrepo ve ticarete özgü yerler hakkındaki özel hükümlerde;
f) bankalara, diğer finansal kurumlarla kredi kuruluşlarına ve ödünç para verme işlerine ilişkin mevzuatta;
düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları ticarî dava sayılır. Şu kadar ki; herhangi bir ticarî işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve telif hakkından doğan davalar bundan ayrıktır.
(2) Ticarî davalarda da deliller ve bunların sunulması 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tâbidir.
2. Ticaret mahkemelerinin iş alanı
MADDE 5.- (1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine göre asliye hukuk veya sulh hukuk mahkemesi ticarî davalara da bakmakla görevlidir.
(2) Şu kadar ki; bir yerde ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticarî sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere ticaret mahkemesinde bakılır. Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye ticaret mahkemesi varsa, iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, asliye ticaret mahkemelerinden biri veya birkaçı bu Kanundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilebilir.
(3) İkinci fıkrada yazılı durumlarda, sadece iki tarafın isteklerine bağlı olmayan işler hariç olmak üzere, bir davanın ticarî veya hukukî niteliği itibarıyla mahkemenin iş alanına girip girmediği yalnız ilk itiraz şeklinde taraflarca ileri sürülebilir. İtiraz haklı görüldüğü takdirde dosya ilgili mahkemeye gönderilir; kararın sözle bildirimi veya tebliği tarihinden itibaren on gün içinde açılacak davaya bu mahkeme bakmak zorundadır; ancak, davanın niteliğine göre uygulanması gerekli usul ve kanun hükümlerini uygular. Ticarî bir davanın hukuk mahkemesi, ticarî olmayan bir davanın ticaret mahkemesi tarafından görülmesi hükmün bozulması için yalnız başına yeterli bir sebep oluşturmaz.
(4) Görevsizlik sebebiyle dava dilekçesinin reddi halinde yapılacak işlemlere ve bunların tâbi oldukları sürelere ilişkin usul hükümleri, iş alanına ait ilk itirazın kabulü halinde de uygulanır.
B) Çeşitli hükümler
I - Zamanaşımı
MADDE 6.- (1) Kanunda aksi öngörülmedikçe, ticarî hükümler koyan kanunlarla belirlenen zamanaşımı süreleri sözleşme ile değiştirilemez.
II - Teselsül karinesi
MADDE 7.- (1) İki veya daha fazla kimse, içlerinden yalnız biri veya hepsi için ticarî niteliği haiz bir iş dolayısıyla diğer bir kimseye karşı birlikte borç altına girerlerse, kanunda veya sözleşmede aksi öngörülmemişse müteselsilen sorumlu sayılırlar.
(2) Ticarî borçlara kefalet halinde, gerek asıl borçlu ile kefil, gerek kefiller arasındaki ilişkilerde de hüküm böyledir.
III - Ticarî işlerde faiz
1. Faiz miktarı
MADDE 8.- (1) Ticarî işlerde faiz oranı serbestçe tayin olunur.
(2) Ticarî işlerde temerrüt faizi hakkında ilgili mevzuat hükümleri uygulanır.
2. Bileşik Faiz
MADDE 9.- (1) Üç aydan aşağı olmamak üzere faizin ana paraya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartı, yalnız cari hesaplarla, borçlu yönünden ticarî iş niteliğini haiz olan ödünç sözleşmelerinde geçerlidir.
3. Faizin başlangıcı
MADDE 10. – (1) Aksine sözleşme yoksa, ticarî bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.
BİRİNCİ KİTAP
Ticarî İşletme
BİRİNCİ KISIM
Tacir
A)Ticarî işletme. Bütünlük ilkesi
MADDE 11. – (1) Ticarî işletme, esnaf faaliyeti için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan, devamlı ve bağımsız şekilde icra edilen faaliyetlerin yürütüldüğü işletmedir.
(2) Ticarî işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca hazırlanacak kararnamede gösterilir.
(3) Ticarî işletme bir bütün halinde devredilebilir ve diğer hukukî işlemlere konu olabilir. Duran malvarlığı, işletme değeri (peştemaliye), kiracılık hakkı, ticaret unvanı ile diğer fikrî mülkiyet hakları ve sürekli olarak işletmeye tahsis olunan unsurlar aksi öngörülmemişse, devir sözleşmesine dahil sayılır. Bu sözleşme yazılı olarak yapılır.
B) Tacir
I - Gerçek kişiler
1. Genel olarak
MADDE 12. – (1) Bir ticarî işletmeyi, kısmen dahi olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir.
(2) Bir ticarî işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilân araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline kaydettirerek durumu ilân etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır.
(3) Bir ticarî işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adî bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyi niyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.
2. Küçük ve kısıtlılar
MADDE 13. – (1) Küçük ve kısıtlılara ait ticarî işletmeyi bunların adına işleten veli ve vasi, tacir sayılmaz. Tacir sıfatı, temsil edilene aittir. Şu kadar ki, kanunî temsilci ceza hükümleri bakımından tacir gibi sorumlu olur.
3. Ticaretten menedilenler
MADDE 14. – (1) Kişisel durumları sebebiyle veya yaptığı işlerin niteliği yahut meslek ve görevleri itibarıyla kanundan ya da bir yargı kararından doğan bir yasağa aykırı olarak ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek olup da izin ve ruhsat almadan bir ticarî işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır.
(2) Bu hareketin doğurduğu hukukî, inzibatî ve cezaî sorumluluk saklıdır.
4. Esnaf
MADDE 15. - (1) İster gezici olsunlar, ister bir dükkanda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsunlar, iktisadî faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11 inci maddenin ikinci fıkrasına göre çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir. Ancak, tacirlere özgü hükümlerden 20 ve 53 üncü maddeler ile Türk Medenî Kanununun 950 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü bunlar hakkında da uygulanır.
II - Tüzel kişiler
MADDE 16. – (1) Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticarî bir işletme işleten dernekler, vakıflar ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticarî şekilde işletilmek üzere Devlet, il, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan, kuruluş ve kurumlar da tacir sayılırlar.
(2) Devlet, il ve belediye gibi kamu tüzel kişileri ile kamu yararına dernekler ve gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıflar, bir ticarî işletmeyi, ister doğrudan doğruya ister kamu hukuku hükümlerine göre yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendileri tacir sayılmazlar.
III - Donatma iştiraki
MADDE 17. – (1) Tacirlere ilişkin hükümler donatma iştiraki hakkında da uygulanır.
C) Tacir olmanın hükümleri
I - Genel olarak
MADDE 18. – (1) Tacirler, her türlü borçları sebebiyle iflâsa tâbi oldukları gibi, kanun hükümlerine uygun olarak, bir ticaret unvanı seçmek ve kullanmak, işletmelerini ticaret siciline kaydettirmek ve ticarî defterleri de tutmak zorundadır.
(2) Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.
(3) Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe veya sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza ile yapılır.
(4) Tacir sıfatına bağlı olan diğer hükümler saklıdır.
II - Özel olarak
1. Ticaret karinesi
MADDE 19. – (1) Bir tacirin borçlarının ticarî olması asıldır. Şu kadar ki; gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticarî işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticarî sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adî sayılır.
(2) Taraflardan yalnız biri için ticarî iş niteliğinde olan sözleşmeler, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticarî iş sayılır.
2. Ücret isteme hakkı
MADDE 20. – (1) Tacir olan veya olmayan bir kimseye, ticarî işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, uygun bir ücret isteyebilir. Ayrıca, verdiği avanslar veya yaptığı giderler için ödeme tarihinden itibaren faize de hak kazanır.
3. Fatura ve teyit mektubu
MADDE 21. – (1) Ticarî işletmesi gereği bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.
(2) Bir faturayı alan kimse aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa içeriğini kabul etmiş sayılır.
(3) Sözlü olarak, telefon veya telgrafla yapılan sözleşmelerin veya beyanların içeriğini doğrulayan bir yazıyı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde bir itirazda bulunmamışsa teyit mektubunun yapılan sözleşmeye ve beyanlara uygun olduğunu kabul etmiş sayılır.
4. Ücret ve sözleşme cezasının indirilmesi
MADDE 22. – (1) Tacir sıfatını haiz bir borçlu, Borçlar Kanununun 104 üncü maddesinin ikinci fıkrasıyla 161 inci maddesinin üçüncü fıkrasında ve 409 uncu maddesinde yazılı hallerde, fahiş olduğu iddiasıyla bir ücret veya sözleşme cezasının indirilmesini mahkemeden isteyemez.
5. Ticarî satış ve trampa
MADDE 23. – (1) Aşağıdaki özel hükümler saklı kalmak şartıyla, tacirler arasındaki satış ve trampalarda da Borçlar Kanununun satış ve trampa hakkındaki hükümleri uygulanır.
a) Sözleşmenin niteliğine, tarafların amacına veya malın cinsine göre satış sözleşmesinin kısım kısım yerine getirilmesi mümkün veya bu şartların bulunmamasına rağmen alıcı kısmen yapılan teslimi, çekince ileri sürmeksizin kabul etmişse, sözleşmenin yerine getirilmemesi yüzünden alıcının haiz olduğu haklar yalnız teslim edilmemiş olan kısım hakkında kullanılabilir.
b) Alıcı mütemerrit olduğu takdirde satıcı, malın satışına izin verilmesini mahkemeden isteyebilir. Mahkeme, satışın açık artırma yoluyla veya bu işe memur edilen bir kimse aracılığıyla yapılmasına karar verir. Satıcı talep ederse satışa memur edilen kimse, satışa çıkarılacak malın niteliklerini bir uzmana tespit ettirir. Satış giderleri satış bedelinden çıkarıldıktan sonra artan para, satıcının takas hakkı saklı kalmak şartıyla, satıcı tarafından alıcı adına bir bankaya ve banka bulunmadığı takdirde notere bırakılır ve durum hemen alıcıya bildirilir.
c) Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya bildirmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemeye veya incelettirmeye ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya bildirmeye mecburdur. Diğer hallerde Borçlar Kanununun 198 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları uygulanır.
d) Borçlar Kanununun 207 nci maddesindeki zamanaşımı süresi tacirler arasındaki ticarî satışlarda altı aydır. Şu kadar ki; bu süre azaltılabilir.
İKİNCİ KISIM
Ticaret Sicili
A) Örgüt
I - Genel olarak
MADDE 24. – (1) Ticaret sicili, ticaret ve sanayi odaları veya ticaret odaları veya sanayi odaları tarafından tutulur. Oda bulunmayan ya da yeterli örgütlenmesi olmayan odaların bulunduğu yerlerde ticaret sicili, Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca belirlenecek bir oda tarafından tutulur.
(2) Ticaret sicilinde tescil ve ilâna tâbi kayıtların düzenli olarak depolandığı ve elektronik ortamda sunulabilen bilgi bankası, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği nezdinde kurulur.
(3) Ticaret sicili memurluğunun kurulmasında aranacak şartlar ile odalar arasında sicil işlemleri konusunda gerekli işbirliğinin sağlanmasına ilişkin esaslar, Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.
II - Yönetim
MADDE 25. – (1) Ticaret sicili, ticaret sicili müdürü tarafından yönetilir. Ticaret sicili müdürü, Ticaret Sicili Tüzüğünde belirlenen nitelikleri haiz kişiler arasından oda meclisi tarafından Sanayi ve Ticaret Bakanlığının uygun görüşü alınarak atanır. Sicil müdürlüğünün iş hacmine göre aynı usulle yeteri kadar müdür yardımcısı görevlendirilir.
(2) Ticaret sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet ve ilgili oda müteselsilen sorumludur. Devlet ve atamaya yetkili kurum zararın meydana gelmesinde kusuru bulunan görevlilere rücu eder. Ticaret sicili müdürü ve yardımcıları ile diğer personeli, görevleriyle ilgili suçlardan dolayı kamu görevlisi gibi cezalandırılır ve bunlara karşı işlenmiş suçlar kamu görevlisine karşı işlenmiş sayılır.
(3) Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, ticaret sicili müdürlüklerinin faaliyetlerini her zaman denetlemeye ve gerekli tedbirleri almaya yetkilidir. Ticaret sicili müdürlükleri, adı geçen Bakanlıkça alınan tedbirlere ve verilen talimatlara uymakla yükümlüdür.
III - Ticaret Sicili Tüzüğü
MADDE 26. – (1) Ticaret sicili müdürlüğünün örgütlenmesi, sicil defterlerinin tutulması ile tescil zorunluluğunun yerine getirilme usul ve esasları, sicil müdürlerinin kararlarına karşı itiraz yolları, sicil müdür ve yardımcıları ile diğer personelde aranacak nitelikler, disiplin işleri ile bu hususla ilgili diğer esas ve usuller bir tüzükle düzenlenir.
B) Tescil
I - Şartları
1. Talep
MADDE 27. – (1) Ticaret siciline tescil, kural olarak talep üzerine yapılır. Şu kadar ki, resen veya ait olduğu makamın bildirmesi üzerine yapılacak tesciller hakkındaki hükümler saklıdır. Tescil anının tayininde harç makbuzunun tarihi esas alınır. 34 üncü madde hükümleri saklıdır.
2. İlgililer
MADDE 28. – (1) Tescil talebi ilgililer, temsilcileri veya hukukî halefleri tarafından yetkili sicil müdürlüğüne yapılır.
(2) Bir hususun tescilini istemeye birkaç kimse zorunlu veya yetkili olduğu takdirde, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, bunlardan birinin talebi üzerine yapılan tescil hepsi tarafından istenmiş sayılır.
3. Talebin şekli
MADDE 29. – (1) Tescil talebi dilekçe ile olur.
(2) Dilekçe sahibi hüviyetini ispat etmek zorundadır. Dilekçedeki imza noterlikçe onaylanmışsa, ayrıca kimliği ispata gerek yoktur.
4. Süre
MADDE 30. – (1) Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, tescili talep süresi onbeş gündür.
(2) Bu süre, tescile tâbi hususun meydana geldiği; tamamlanması bir senet veya belgenin düzenlenmesine bağlı olan konularda, bu senet veya belgenin düzenlendiği tarihten başlar.
(3) Ticaret sicili müdürlüğünün yetki çevresi dışında oturanlar için bu süre bir aydır.
5. Değişiklikler
MADDE 31. – (1) Tescil edilmiş hususlarda meydana gelen her türlü değişiklik de tescil olunur.
(2) Tescilin dayandığı olay veya işlemler tamamen veya kısmen sona erer veya ortadan kalkarsa sicildeki kayıt da tamamen veya kısmen silinir.
(3) Her iki halde 27, ilâ 30 uncu madde hükümleri geçerlidir.
II - Sicil müdürünün görevleri
1. İnceleme görevi ve geçici tescil
MADDE 32. – (1) Sicil müdürü tescil için aranılan kanunî şartların mevcut olup olmadığını incelemekle yükümlüdür.
(2) Tüzel kişilerin tescilinde, özellikle şirket sözleşmesinin, emredici hükümlere aykırı olup olmadığı ve kanunun zorunlu kıldığı hükümleri içerip içermediği incelenir.
(3) Tescil edilecek hususların gerçeğe uygun olmaları, üçüncü kişilerde yanlış bir fikir yaratacak nitelikte bulunmamaları ve kamu düzenine aykırı düşmemeleri de şarttır.
(4) Çözümü bir mahkeme kararına bağlı bulunan veya sicil müdürü tarafından kesin olarak tescilinde duraksanan hususlar, ilgililerin talebi üzerine geçici olarak tescil olunur. Şu kadar ki, ilgililer üç ay içinde mahkemeye başvurduklarını veya aralarında anlaştıklarını ispat etmezlerse geçici tescil resen silinir. Mahkemeye başvurulması durumunda kesinleşmiş olan hükmün sonucuna göre işlem yapılır.
2. Tescile davet ve ceza
MADDE 33. – (1) Tescili zorunlu olup da kanunî şekilde ve süresi içinde tescili istenmemiş olan veya 32 nci maddenin üçüncü fıkrasındaki şartlara uymayan bir hususu haber alan sicil müdürü, ilgilileri, belirleyeceği uygun bir süre içinde kanunî zorunluluğu yerine getirmeye veya o hususun tescilini gerekli kılan sebeplerin bulunmadığını ispat etmeye davet eder.
(2) Müdürce bildirilen süre içinde tescil talebinde bulunmayan ve kaçınma sebeplerini de bildirmeyen kimse, sicil müdürünün önerisi üzerine, sicilin bulunduğu yerde ticarî davalara bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesi kararıyla ikiyüz liradan dörtbin liraya kadar para cezasıyla cezalandırılır.
(3) Süresi içinde kaçınma sebepleri bildirildiği takdirde, sicilin bulunduğu yerde ticarî davalara bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesi, evrak üzerinde inceleme yaparak tescili gerekli olan bir hususun bulunduğu sonucuna varırsa, bunun tescilini sicil müdürüne emreder, aksi takdirde tescil talebini reddeder.
(4) Mahkemenin bu madde gereğince vereceği kararlar aleyhine ilgililer ve sicil müdürü tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde kanun yoluna başvurabilirler. Bu başvuru yürütmeyi durdurur.
(5) İlgililerin para cezasına ait mahkumiyet kararlarına karşı kanun yoluna başvurabilmeleri için hükmolunan parayı mahkeme veznesine yatırmış veya aynı miktarda güvence göstermiş olmaları şarttır.
3. İtiraz
MADDE 34. – (1) İlgililer, tescil, değişiklik veya silinme talepleri üzerine, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde sicilin bulunduğu yerde ticarî davalara bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler.
(2) Bu itiraz mahkemece belge üzerinden incelenerek karara bağlanır. Şu kadar ki; sicil müdürünün kararı, üçüncü kişilerin sicilde kayıtlı bulunan hususlara ilişkin menfaatlerini ihlâl ettiği takdirde, itiraz edenle üçüncü kişi de dinlenir. Gelmezlerse belge üzerinden karar verilir.
(3) 33 üncü maddenin dördüncü fıkrası hükmü bu halde dahi uygulanır.
III - Alenîyet
MADDE 35. – (1) Tescil işleminin dayanakları dilekçe, beyanname, tüm senetler, belgeler ve ilânları içeren gazeteler, üzerlerine sicil defterinin tarih ve numaraları yazılmak suretiyle saklanır.
(2) Herkes ticaret sicilinin içeriğini ve dairede saklanan tüm senet ve belgeleri inceleyebileceği gibi bunların onaylı suretlerini de isteyebilir. Bir hususun sicilde kayıtlı olup olmadığına dair onay belgesi de istenebilir.
(3) Tescil edilen hususlar, kanun veya tüzükte aksine bir hüküm bulunmadıkça ilân olunur.
(4) İlân, bütün Türkiye’ye ait sicil kayıtlarının ilânına özgü Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi ile yapılır.
IV - Hükümleri
1. Tescil ve ilânın üçüncü kişilere etkisi
MADDE 36. – (1) Ticaret sicili kayıtları nerede bulunurlarsa bulunsunlar, üçüncü kişiler hakkında, kaydın gazeteyle ilân edildiği; ilânın tamamı aynı nüshada yayımlanmamış ise, son kısmının yayımlandığı günü izleyen iş gününden itibaren hüküm ifade eder. Bu günler, kaydın ilânı tarihinden itibaren işlemeye başlayacak olan sürelere de başlangıç olur.
(2) Bir hususun tescil ile beraber derhal üçüncü kişiler hakkında hüküm ifade edeceğine veya sürelerin derhal işleyeceğine ilişkin özel hükümler saklıdır.
(3) Üçüncü kişilerin, kendilerine karşı hüküm ifade etmeye başlayan kayıtları bilmediklerine ilişkin iddiaları dinlenmez.
(4) Tescili zorunlu olduğu halde tescil edilmemiş veya tescil edilip de ilânı icap ederken ilân edilmemiş olan bir husus, ancak bunu bildikleri veya bilmeleri gerektiği ispat edildiği takdirde, üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir.
2. Görünüşe güven
MADDE 37. – (1) Tescil edilmesi gereken bir husus yanlış olarak ilân edilmişse, üçüncü bir kişi, işleri ile ilgili olan husus tescil ettirilmesi gereken kişiye karşı, yanlış olarak ilân edilen içeriğe dayanabilir; meğerki, yanlışlığı biliyor olsun.
3. İlgililerin cezaî ve hukukî sorumluluğu
MADDE 38. – (1) Tescil ve kayıt için kötü niyetle gerçeğe aykırı beyanda bulunanlar ceza mahkemesi tarafından otuz güne kadar adlî para cezasıyla veya bir aydan altı aya kadar hapis cezasıyla yahut her ikisiyle birlikte cezalandırılırlar. Ayrıca haklarında bir yıldan beş yıla kadar ticaret ve sanayi odalarına üye olabilmek ve borsada işlem yapabilmek haklarından yoksun bırakılmalarına veya borsalardan geçici olarak çıkarılmalarına karar verilir. Gerçeğe aykırı tescilden dolayı zarar görenlerin tazminat hakları saklıdır.
(2) Kayıtların 32 nci maddenin üçüncü fıkrası hükümlerine uymadığını öğrendikleri halde düzeltilmesini istemeyenler ile tescil olunan bir hususun değişmesi, sona ermesi veya kaldırılması dolayısıyla, kaydın değiştirilmesini veya silinmesini istemeye ya da yeniden tescili gereken bir hususu tescil ettirmeye zorunlu olup da bunu yapmayanlar bu kusurları yüzünden üçüncü kişilerin uğradıkları zararları tazmin ile yükümlüdürler.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Ticaret Unvanı ve İşletme Adı
A) Ticaret unvanı
I - Kullanma zorunluluğu
1. Genel olarak
MADDE 39. – (1) Her tacir, ticarî işletmesine ilişkin işlemleri ticaret unvanıyla yapmak ve işletmesiyle ilgili senet ve diğer belgeleri bu unvan altında imzalamak zorundadır.
(2) Tescil olunan ticaret unvanının, ticarî işletmenin giriş cephesinin herkes tarafından kolayca görülebilecek bir yerine, okunaklı bir şekilde yazılması zorunludur. Ayrıca tacirin kullandığı işletmeyle ilgili belgelerinde, sicil numarası, ticaret unvanı, merkezi, tacir sermaye şirketi ise sermaye miktarı ve ayrıca web sitesi adresi ve numarası da gösterilir.
2. Tescil
MADDE 40. – (1) Her tacir, ticarî işletmenin açıldığı günden itibaren on beş gün içinde, ticarî işletmesini ve seçtiği ticaret unvanını, işletme merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilân ettirir.
(2) Her tacir kullanacağı ticaret unvanını ve bunun altına atacağı imzayı notere onaylattırdıktan sonra sicil müdürüne verir. Tacir tüzel kişi ise, unvanla birlikte onun adına imzaya yetkili kimselerin imzaları da notere onaylattırılarak sicil müdürüne verilir.
(3) Merkezi Türkiye'de bulunan ticarî işletmelerin şubeleri de bulundukları yerin ticaret siciline tescil ve ilân olunur. Ticaret unvanına ve imza örneklerine ilişkin yukarıdaki fıkraların hükümleri bu işletmelere de uygulanır. Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça merkezin bağlı olduğu sicile geçirilen kayıtlar şubenin bağlı bulunduğu sicile de tescil olunur. Ancak, bu hususta şube sicil müdürünün ayrı bir inceleme zorunluluğu yoktur.
(4) Merkezleri Türkiye dışında bulunan ticarî işletmelerin Türkiye'deki şubeleri, kendi ülkelerinin kanunlarının ticaret unvanına ilişkin hükümleri saklı kalmak şartıyla, yerli ticarî işletmeler gibi tescil olunur. Bu şubeler için yerleşim yeri Türkiye'de bulunan tam yetkili bir ticarî mümessil atanır. Birden çok şubesi varsa, ilk şubenin tescilinden sonra açılacak şubeler yerli ticarî işletmelerin şubeleri gibi tescil olunur.
II - Ticaret unvanının şekli
1. Gerçek kişiler
MADDE 41. – (1) Gerçek kişi olan tacirin ticaret unvanı 46 ncı maddeye uygun olarak yapabileceği ekler ile kısaltılmadan yazılacak ad ve soyadından oluşur.
2. Tüzel kişiler
a) Kollektif ve komandit şirketler
MADDE 42. – (1) Kolektif şirketin ticaret unvanı, bütün ortakların veya hiç olmazsa ortaklardan birinin adı ve soyadıyla şirketi ve türünü gösterecek bir ibareyi içerir.
(2) Adi veya sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin ticaret unvanı, komandite ortaklardan hiç olmazsa birinin ad ve soyadıyla şirketi ve türünü gösterecek bir ibareyi içerir. Bu şirketlerin ticaret unvanlarında komanditer ortakların ad ve soyadları veya ticaret unvanları bulunamaz.
b) Anonim, limited ve kooperatif şirketler
MADDE 43. – (1) Anonim, limited ve kooperatif şirketler, işletme konusu gösterilmek ve 46 ncı madde hükmü saklı kalmak şartıyla, ticaret unvanlarını serbestçe seçebilirler.
(2) Şu kadar ki; ticaret unvanlarında, (anonim şirket), (limited şirket) ve (kooperatif şirket) kelimelerinin bulunması şarttır. Bunların ticaret unvanında, gerçek bir kişinin ad veya soyadı bulunduğu takdirde, şirket türünü gösteren ibareler rumuzla veya kısaltılarak yazılamaz.
c) Tacir sayılan diğer tüzel kişiler ve donatma iştiraki
MADDE 44. – (1) Ticarî işletmeye sahip olan dernek, vakıf ve diğer tüzel kişilerin ticaret unvanları, adlarıdır.
(2) Donatma iştirakinin ticaret unvanı, müşterek donatanlardan hiç olmazsa birinin ad ve soyadını veya deniz ticaretinde kullanılan geminin adını içerir. Soyadları ve gemi adı kısaltılamaz. Ticaret unvanında ayrıca donatma iştirakini gösterecek bir ibare de bulunur.
d) Ortak hükümler
MADDE 45. – (1) Bir ticaret unvanına Türkiye’nin herhangi bir sicil dairesinde daha önce tescil edilmiş bulunan diğer bir unvandan ayırt edilmesi için gerekli olduğu takdirde, ek yapılmalıdır.
3. Ekler
MADDE 46. – (1) Tacirin kimliği, işletmenin genişliği, önemi ve finansal durumu hakkında, üçüncü kişilerde yanlış bir kanaatin oluşmasına yer verecek nitelikte olmamak, gerçeğe ve kamu düzenine aykırı bulunmamak şartıyla, her ticaret unvanına, işletmenin niteliğini gösteren veya unvanda zikredilen kimselerin kimliklerini belirten veya hayalî adlardan ibaret olan ekler yapılabilir.
(2) Tek başına ticaret yapan gerçek kişiler ticaret unvanlarına bir şirketin var olduğu zannını uyandıracak ekler yapamazlar.
(3) (Türk), (Türkiye), (Cumhuriyet) ve (Millî) kelimeleri bir ticaret unvanına ancak Bakanlar Kurulu kararıyla konabilir.
4. Ticaret unvanının devamı
MADDE 47. – (1) Ticarî işletme sahibinin veya bir ortağın ticaret unvanında yer alan adı kanunen değişir veya yetkili makamlar tarafından değiştirilirse unvan olduğu gibi kalabilir.
(2) Kollektif veya komandit şirkete yahut donatma iştirakine yeni ortakların girmesi halinde ticaret unvanı değiştirilmeksizin olduğu gibi kalabilir. Bu şirketlerden birinin ticaret unvanına adı dahil olan bir ortağın ölümü üzerine mirasçıları onun yerine geçerek şirketin devamını kabul eder veya şirkete girmemekle beraber bu hususta izinlerini yazılı şekilde bildirirlerse şirket unvanı olduğu gibi bırakılabilir. Şirketten ayrılan ortağın adı da yazılı izni alınmak şartıyla şirket unvanında kalabilir.
5. Şubeler
MADDE 48. – (1) Her şube, kendi merkezinin ticaret unvanını şube olduğunu belirterek kullanmak zorundadır. Bu unvana şube ile ilgili ekler yapılabilir.
(2) 41 ve 45 inci maddeler şubenin ticaret unvanı hakkında da uygulanır.
(3) Merkezi yabancı ülkede bulunan bir işletmenin Türkiye'deki şubesinin ticaret unvanında, merkezin ve şubenin bulunduğu yerlerin ve şube olduğunun gösterilmesi şarttır.
6. Ticaret unvanının devri
MADDE 49. – (1) Ticaret unvanı işletmeden ayrı olarak başkasına devredilemez.
(2) Bir işletmenin devri, aksi açıkça kabul edilmiş olmadıkça, unvanın da devri sonucunu doğurur. Devir halinde devralan unvanı aynen kullanma hakkına sahiptir.
III - Ticaret unvanının korunması
1. İlke
MADDE 50. – (1) Usulen tescil ve ilân edilmiş olan ticaret unvanını kullanmak hakkı sadece sahibine aittir.
2. İhbar ve ceza
MADDE 51. – (1) Bütün mahkemeler, memurlar, ticaret ve sanayi odaları, noterler ve Türk Patent Enstitüsü görevlerini yaparlarken bir ticaret unvanının tescil edilmediğini, kanun hükümlerine aykırı olarak tescil edildiğini veya kullanıldığını öğrenirlerse durumu yetkili ticaret sicil müdürüne ve Cumhuriyet savcılığına bildirmek zorundadırlar.
(2) 39 ilâ 46 ve 48 inci madde hükümlerine aykırı hareket edenler ve 49 uncu maddeye aykırı olarak ticaret unvanını devredenlerle devralan ve kullanan kimseler, 38 inci maddenin birinci fıkrasındaki cezalara mahkûm edilirler.
3. Unvanına tecavüz edilen kimsenin hakları
MADDE 52. – (1) Ticaret unvanının, ticaret hayatında geçerli olan dürüst uygulamalara aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması halinde hak sahibi, bunun tespitini, men’ini; haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddî durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde araçlar ile ilgili malların imhasını ve zarar görmüş ise, kusurun varlığı halinde, bunun da tazminini isteyebilir. Şartların varlığı halinde manevî tazminat da istenebilir. Tazminat olarak mahkeme, tecavüz neticesinde mütecavizin elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da hükmedebilir.
(2) Mahkeme, davayı kazanan tarafın talebi üzerine, giderleri aleyhine hüküm verilen kimseye ait olmak üzere, kararın gazete ile yayınlanmasına da karar verebilir.
B) İşletme adı
MADDE 53. – (1) İşletme sahibini hedef tutmaksızın doğrudan doğruya işletmeyi tanıtmak ve benzer işletmelerden ayırt etmek için kullanılan adların da sahipleri tarafından tescil ettirilmesi lazımdır. Tescil edilen işletme adları hakkında da 38, 45, 47, 50, 51 ve 52 nci maddeler uygulanır.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Haksız Rekabet
A) Genel olarak
I – Amaç ve ilke
MADDE 54. – (1) Haksız rekabete ilişkin aşağıdaki hükümlerin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya diğer şekillerdeki dürüstlük kurallarına aykırı davranışlar veya ticarî uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.
II - Dürüstlük kurallarına aykırı davranışlar, ticarî uygulamalar
MADDE 55. – (1) Aşağıda sayılan davranışlar dürüstlük kurallarına aykırı haksız rekabet teşkil eder:
a) Dürüstlük kurallarına aykırı reklam ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar; özellikle:
1) Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticarî işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,
2) Kendisi, firması, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek,
3) Paye, diploma veya ödül almadığı halde bunlara sahipmişçesine hareket ederek müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmak,
4) Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya müsait önlemler almak,
5) Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek,
6) Seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerinin, kendisinin veya rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak; şu kadar ki satış fiyatının, aynı çeşit malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin benzer hacimde alımında uygulanan tedarik fiyatının altında olması halinde yanıltmanın varlığı karine olarak kabul olunur; davalı, gerçek tedarik fiyatını ispatladığı takdirde bu fiyat değerlendirmeye esas olur,
7) Müşteriyi ek edimlerle sunumun gerçek değeri hakkında yanıltmak,
8) Müşterinin karar verme özgürlüğünü özellikle saldırgan satış yöntemleri ile sınırlamak,
9) Malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerin özelliklerini, miktarını, kullanım amaçlarını, yararlarını veya tehlikelerini gizlemek ve bu şekilde müşteriyi yanıltmak,
10) Taksitle satım sözleşmelerine veya buna benzer hukukî işlemlere ilişkin kamuya yapılan ilânlarda unvanını açıkça belirtmemek, nakit veya toplam satış fiyatını veya taksitle satımdan kaynaklanan ek ödemeyi Türk Lirası ve yıllık oranlar üzerinde belirtmemek,
11) Tüketici kredilerine ilişkin kamuya yapılan ilânlarda unvanını açıkça belirtmemek veya kredilerin net tutarlarına, toplam giderlerine, efektif yıllık faizlerine ilişkin açık beyanlarda bulunmamak,
12) İşletmesine ilişkin faaliyetleri çerçevesinde, taksitle satım veya tüketici kredi sözleşmeleri sunan veya akdeden ve bu bağlamda sözleşmenin konusu, fiyat, ödeme şartları, sözleşme süresi, müşterinin dönme veya fesih hakkı veya kalan borcu vadeden önce ödeme hakkına ilişkin eksik veya yanlış bilgiler içeren sözleşme formülleri kullanmak,
b) Sözleşmeyi ihlâle veya sona erdirmeye yöneltmek; özellikle:
1) Onlarla kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, müşterileri başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek,
2) Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, haketmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek çıkarlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak,
3) İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek,
4) Onunla kendisinin bu tür bir sözleşme yapabilmesi için, taksitle satış, peşin satış veya tüketici kredisi sözleşmesi yapmış olan alıcının veya kredi alan kişinin, bu sözleşmeden caymasına veya peşin satış sözleşmesi yapmış olan alıcının bu sözleşmeyi feshetmesine yöneltmek.
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma; özellikle:
1) Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plân gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak,
2) Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plân gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği halde, yararlanmak,
3) Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak.
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
e) İş şartlarına uymamak; özellikle yasa veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya çevrede mutad olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
f) Dürüstlük kurallarına aykırı işlem şartları kullanmak; özellikle yanıltıcı bir şekilde diğer taraf aleyhine;
1) doğrudan veya yorum yoluyla uygulanacak yasal düzenlemeden önemli ölçüde ayrılan veya
2) sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören,
önceden yazılmış genel işlem şartlarını kullananlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
B) Hukukî Sorumluluk
I - Çeşitli davalar
MADDE 56. – (1) Haksız rekabet yüzünden müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticarî faaliyetleri veya diğer iktisadî menfaatleri bakımından zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek bulunan kimse:
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini;
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini,
d) Kusur varsa zarar ve ziyanın tazminini;
e) Borçlar Kanununun 49 uncu maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini
isteyebilir. Davacı lehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak yargıç, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir.
(2) İktisadi menfaati itibarıyla zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek müşteriler de birinci fıkradaki davaları açabilirler.
(3) Ticaret ve sanayi odaları, esnaf dernekleri, borsalar ve tüzüklerine göre üyelerinin iktisadî menfaatlerini korumaya yetkili bulunan diğer meslekî ve iktisadî birlikler ile tüzüklerine göre tüketicilerin iktisadî menfaatlerini koruyan örgütler de birinci fıkranın (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı davaları açabilirler.
(4) Birinci fıkranın (b) ve (c) bentleri gereğince bir kimse aleyhine verilmiş olan hüküm, haksız rekabete konu olan malları, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak ondan ticarî amaçla elde etmiş olan kişiler hakkında da icra olunur.
II - Çalıştıranın sorumluluğu
MADDE 57. – (1) Haksız rekabet fiili, hizmet veya işlerini gördükleri sırada çalışanlar veya işçiler tarafından işlenmiş olursa, yukarıdaki maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı davalar, çalıştıranlara karşı da açılabilir.
(2) Yukarıdaki maddenin birinci fıkrasının (d) ve (e) bentlerinde yazılı davalar hakkında Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.
III - Basının sorumluluğu
MADDE 58. – (1) Haksız rekabet basın aracılığıyla işlenmiş ise, 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı davalar, ancak yazı sahibi veya ilân veren aleyhine açılabilir; şu kadar ki:
a) yazı veya ilân, yazı sahibinin yahut ilân verenin haberi olmaksızın ya da rızalarına aykırı olarak yayınlanmışsa;
b) yazı sahibi veya ilân verenin kim olduğunun bildirilmesinden kaçınılırsa;
c) başka sebepler yüzünden yazı sahibi veya ilânı verenin meydana çıkarılması veya aleyhlerine bir Türk mahkemesinde dava açılması mümkün olmazsa;
bu davalar, yazı işleri müdürü, bir ilân sözkonusu ise ilân servisi şefi; yazı işleri müdürü ve ilân servisi şefi gösterilmemişse veya yoksa yayınlayan; bu da gösterilmemişse basımevi sahibi, aleyhine de açılabilir.
(2) Bu haller dışında, yazı işleri müdürüne, ilân servisi şefine, yayınlayana ve basımevi sahibine bir kusur yüklenebilirse yukarıdaki fıkrada yazılı sıraya bakılmaksızın kusurlu olanlar aleyhine dava açılabilir.
(3) 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (d) ve (e) bentlerinde yazılı davalarda Borçlar Kanununun hükümleri uygulanır.
IV - Kararın ilânı
MADDE 59. – (1) Mahkeme, davayı kazanan tarafın talebiyle, gideri haksız çıkan taraftan alınmak üzere, hükmün kesinleşmesinden sonra ilân edilmesine de karar verebilir. ilânın şeklini ve kapsamını hâkim belirler.
V - Zamanaşımı
MADDE 60. – (1) 56 ncı maddede yazılı davalar, davaya hakkı olan tarafın bu hakların doğumunu öğrendiği günden itibaren bir yıl ve herhalde bunların doğumundan itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu gereğince daha uzun bir dava zamanaşımı süresine tâbi olan cezayı gerektiren bir fiil işlenmişse, bu süre hukuk davaları için de geçerli olur.
VI - İhtiyatî tedbirler
MADDE 61. – (1) Dava açma hakkını haiz olan kimsenin dilekçesi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin men’ine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine, gümrüklerde el koyma ve gerekli diğer önlemlerin alınmasına Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun ihtiyatî tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verebilir.
C) Cezaî sorumluluk
I - Cezayı gerektiren fiiller
MADDE 62. – (1) a) 55 inci maddede yazılı haksız rekabet fiillerinden birini kasten işleyenler;
b) Kendi icap ve tekliflerinin rakiplerininkine tercih edilmesi için kişisel durumu, ürünleri, iş ürünleri, ticarî faaliyeti ve işleri hakkında kasten yanlış veya yanıltıcı bilgi verenler;
c) Müstahdemleri, vekilleri veya diğer yardımcı kimseleri, istihdam edenin veya müvekkillerinin üretim veya ticaret sırlarını ifşa etmelerini veya ele geçirmelerini sağlamak için aldatanlar;
d) İstihdam edenler veya müvekkillerden, işçilerinin veya müstahdemlerinin ya da vekillerinin, işlerini gördükleri sırada cezayı gerektiren bir haksız rekabet fiilini işlediklerini öğrenip de bu fiili önlemeyenler veya gerçeğe aykırı beyanları düzeltmeyenler;
56 ncı madde gereğince hukuk davasını açma hakkını haiz bulunanlardan birinin şikâyeti üzerine ceza mahkemesince adlî para cezasıyla veya bir aydan bir yıla kadar hapis cezasıyla yahut her ikisiyle birlikte cezalandırılırlar.
(2) Haksız rekabetin men'i hakkındaki kesinleşmiş karara rağmen haksız rekabet fiiline aynen veya önemsiz değişikliklerle devam eden kimse, altı aydan aşağı olmamak üzere hapis ve adlî para cezasıyla cezalandırılır. Bu halde şikâyet şartı aranmaz.
II - Tüzel kişilerin cezaî sorumluluğu
MADDE 63. – (1) Tüzel kişilerin işleri görülürken bir haksız rekabet fiili işlenirse 62 nci madde hükmü, tüzel kişi adına hareket eden veya etmesi gerekmiş olan organın üyeleri veya ortaklar hakkında uygulanır. Haksız rekabet fiilinin bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine de hükmolunabilir.
BEŞİNCİ KISIM
Ticarî Defterler
A) Defter tutma ve envanter
I - Defter tutma yükümü
MADDE 64 – (1) Her tacir, ticarî defterleri tutmak ve defterlerinde, ticarî işlemleriyle malvarlığı durumunu, Türkiye Muhasebe Standartlarına ve 88 inci madde hükümleri başta olmak üzere bu kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.
(2) Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilen her türlü belgenin bir kopyasını (fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı gibi) yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.
(3) Ticarî defterlerin tümü, açılış ve kapanışlarında noter tarafından onaylanır. Türkiye Muhasebe Standartlarına göre elektronik ortamda veya dosyalama suretiyle tutulan defterlerin açılış ve kapanış onaylarının nasıl yapılacağı Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca bir tebliğle belirlenir.
(4) Pay defteri, karar ve genel kurul toplantı ve müzakere defteri gibi işletmenin muhasebesiyle ilgili olmayan defterler de ticarî defterlerdir.
(5) Bu Kısımda öngörülen hükümler ile ticarî defterleri doğrudan ve dolayısıyla ilgilendiren bu kanunun diğer hükümleri, Uluslararası Finansal Raporlama Standartları ile uyumlu Türkiye Muhasebe Standartlarında aksi öngörülmemişse ve bu standartların izin verdiği ölçüde uygulanırlar.
(6) Tutulacak defterler Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu tarafından bir tebliğ ile belirlenir.
II - Defterlerin tutulması
MADDE 65. – (1) Defterler ve gerekli diğer kayıtlar Türkçe tutulur. Kısaltmalar, rakamlar, harfler ve semboller kullanıldığı takdirde bunların anlamları açıkça belirtilmelidir.
(2) Defterlere yazımlar ve diğer gerekli kayıtlar, eksiksiz, doğru, zamanında ve düzenli olarak yapılır.
(3) Bir yazım veya kayıt, önceki içeriği belirlenemeyecek şekilde çizilemez ve değiştirilemez. Kayıt sırasında mı yoksa daha sonra mı yapıldığı anlaşılmayan değiştirmeler yasaktır.
(4) Defterler ve gerekli diğer kayıtlar, olgu ve işlemleri saptayan belgelerin dosyalanması şeklinde veya veri taşıyıcıları aracılığıyla tutulabilir; şu şartla ki, muhasebenin bu tutuluş biçimleri ve bu konuda uygulanan yöntemler genel kabul gören muhasebe ilkelerine uygun olmalıdır. Defterlerin ve gerekli diğer kayıtların elektronik ortamda tutulması durumunda, bilgilerin saklanma süresince bunlara ulaşılmasının ve bu süre zarfında bunların her zaman kolaylıkla okunmasının temin edilmiş olması şarttır. Elektronik ortamda tutulma halinde işbu maddenin birinci ilâ üçüncü fıkraları kıyas yoluyla uygulanır.
III - Envanter
MADDE 66. – (1) Her tacir, ticarî işletmesinin açılışında, taşınmazlarını, alacaklarını, borçlarını, nakit parasının tutarını ve diğer varlıklarını eksiksiz ve doğru bir şekilde gösteren ve varlıkları ile borçlarının değerlerini teker teker belirten bir envanter çıkarır.
(2) Tacir açılıştan sonra her faaliyet yılının sonunda da bu tür bir envanter düzenler. Faaliyet (hesap) dönemi oniki ayı geçemez. Envanter düzenli bir işletme faaliyet akışına uygun düşen süre içinde çıkarılır.
(3) Maddî duran malvarlığına dahil varlıklarla, ham ve yardımcı maddeler ve işletme malzemeleri düzenli olarak ikame ediliyor ve toplam değerleri işletme için ikinci derecede önem taşıyorsa, değişmeyen miktar ve değerle envantere alınırlar; şu şartla ki, bunların mevcutları miktar, değer ve bileşim olarak sadece küçük değişikliklere uğramış olsunlar. Ancak kural olarak üç yılda bir fiziksel sayım yapılması zorunludur.
(4) Aynı türdeki stok malvarlığı kalemleriyle aynı ve onlara benzer taşınabilir malvarlığı unsurları ve borçlar bir grup altında toplanabilir.
IV- Envanteri kolaylaştırıcı yöntemler
MADDE 67. – (1) Envanter çıkarılırken, malvarlığı mevcut gelişigüzel alınmış örneklerle, yoklamayla belirleme yöntemine göre, genel kabul gören matematiksel-istatistiksel yöntemler yardımı ile çeşit, miktar ve değer olarak belirlenir. Kullanılan yöntem, Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun olmalıdır. Bu şekilde düzenlenen envanterin vardığı sonuçlar, fiziksel sayım yapılmış olsaydı elde edilecek olan envanterin sonuçlarına eş düşmelidir.
(2) Bir faaliyet döneminin kapanış envanteri düzenlenmesinde genel kabul gören muhasebe ilkelerine uygun başka bir yöntemin uygulanması suretiyle, cins, miktar ve değer olarak malvarlığı mevcudunun güvenle tesbiti sağlanabiliyorsa fizikî envanter gerekli değildir.
(3) Faaliyet döneminin kapanışında;
a) fiziki sayım veya ikinci fıkraya göre izin verilen diğer usullerden biri kullanılarak başkaca bir usul uyarınca malvarlığı kalemlerinin cins, miktar ve değerine göre faaliyet döneminin kapanışından önceki veya sonraki iki ay içinde bulunan bir gün itibarıyla çıkarılmış özel bir envanterde gösterilmişse ve
b) bu özel envantere dayalı olarak ve genel kabul görmüş muhasebe ilkelerine uygun bir şekilde ileriye dönük tahmin yöntemiyle, faaliyet döneminin sonunda mevcut varlıkların o faaliyet döneminin sonu itibarıyla değerlemesi doğru yapılıyorsa
varlıklara ilişkin envanterin yapılmasına gerek yoktur.
B) Açılış bilânçosu, yıl sonu finansal tabloları
I - Genel hükümler
1. Düzenleme yükümü
MADDE 68. – (1) Tacir, ticarî faaliyetinin başında ve her faaliyet döneminin sonunda, varlık ve borçlarının tutarlarının ilişkisini gösteren finansal tabloyu (açılış bilânçosu, yıl sonu bilânçosu) çıkarmak zorundadır. Açılış bilânçosunda, yıl sonu finansal tablolarının, yıl sonu bilânçosuna ilişkin hükümleri uygulanır.
(2) Tacir, gelir tablosunu hazırlar.
(3) Bilânço ile gelir tablosu, yıl sonu finansal tabloları oluşturur. 514 üncü madde ile Türkiye Muhasebe Standartlarının hükümleri saklıdır.
2. Düzenlemeye ilişkin ilkeler
MADDE 69. – (1) Yıl sonu finansal tablolar;
a) Türkiye Muhasebe Standartlarına uyularak düzenlenmeli,
b) açık ve anlaşılır olmalı,
c) düzenli bir işletme faaliyeti akışının gerekli kıldığı sürede çıkarılmalıdır.
3. Dil ve para birimi
MADDE 70. – (1) Yıl sonu finansal tabloları Türkçe ve Türk Lirası ile düzenlenir.
4. İmza
MADDE 71. – (1) Yıl sonu finansal tablolar, tacir tarafından tarih atılarak imzalanır.
II - Kalemlere ilişkin ilkeler
1. Tamlık ve mahsup yasağı
MADDE 72. – (1) Aksine kanunî hükümler ve standartlar saklı kalmak kaydıyla, yıl sonu finansal tablolarının ticarî işletmenin tüm varlıklarını, borçlarını, peşin ödenen giderler ile peşin tahsil edilen gelirleri (dönem ayırıcı hesapları), bütün gelir ve giderleri doğru şekilde değerlendirilmiş olarak göstermesi zorunludur. Mülkiyeti saklı tutulması kaydıyla iktisap edilen ve işletmenin kendisinin veya üçüncü kişilerin borçları için rehnolunan ya da başka bir şekilde güvenceye verilen malvarlığı unsurları, güvence verenin bilânçosunda gösterilir. Nakdî tevdilerin söz konusu olduğu hallerde, bunlargüvence alanın bilânçosunda yer alır. Finansal kiralamaya ilişkin hükümler saklıdır.
(2) Aktif kalemler pasif kalemlerle, giderler gelirlerle, taşınmazlara ilişkin haklar, bunlarla alakalı yüklerle mahsup edilemez.
2. Bilânçonun içeriği
MADDE 73. – (1) Bilânçoda, duran ve dönen varlıklar, özsermaye, borçlar ve dönem ayırıcı hesaplar ayrı kalemler olarak gösterilir ve yeterli ayrıntıya inilerek şemalandırılır.
(2) Duran varlıklar içinde işletmeye devamlı surette tahsis edilmiş bulunan varlıklar yer alır.
3. Aktifleştirme yasağı
MADDE 74. – (1) İşletmenin kuruluşu ve özsermaye temini maksadıyla yapılan harcamalar için bilânçoya aktif kalem konulamaz.
(2) Bedelsiz olarak elde edilmiş, maddî olmayan duran varlıklar için bilânçonun aktifine kalem konulamaz.
(3) Sigorta sözleşmelerinin yapılması için yapılan giderler aktifleştirilemez.
4. Karşılıklar
MADDE 75. – (1) Gerçekleşmesi şüpheli yükümlülük ve askıdaki işlemlerden doğabilecek olası kayıplar için Türkiye Muhasebe Standartlarında öngörülen kurallara göre karşılık ayrılır.
5. Dönem ayırıcı (geçici) hesaplar
MADDE 76. – (1) Bilânço gününden sonraki belirli bir süre içinde giderleşecek olan harcamalar ile gelir unsuru oluşturacak tahsilatlar hakkında Türkiye Muhasebe Standartları uygulanır.
6. Sorumluluk ilişkileri
MADDE 77. – (1) Bono düzenlenmesi ile poliçe ve çek düzenlenmesinden, devrinden, poliçenin kabulünden, kefaletlerden, avalden, garanti sözleşmelerinden, akreditif teyitlerinden, üçüncü kişilerin borçları için verilen güvencelerden, üçüncü kişiler lehine taahhütlerden doğan sorumluluklar ile Türkiye Muhasebe Standartlarında öngörülen diğer sorumluluklar pasifte gösterilmemişlerse, bilânçonun altında veya ekte Türkiye Muhasebe Standartlarına göre açıklanır. Rücudan doğan alacaklar ve borçlar ile ilgili sorumluluk ilişkileri de ekte belirtilir.
III - Değerleme ilkeleri
1. Genel değerleme ilkeleri
MADDE 78. – (1) Yıl sonu finansal tablolarında yer alan varlıklar ile borçlarla ilgili olarak, aşağıdakilerle sınırlı olmamak ve Türkiye Muhasebe Standartlarında öngörülen ilkeler de dikkate alınmak üzere şu değerleme ilkeleri geçerlidir:
a) Bir önceki dönemin kapanış bilânçosundaki değerler ile, faaliyet döneminin açılış bilânçosundaki değerler birbirinin aynı olmalıdır,
b) Fiilî veya hukukî duruma aykırı olmadıkça, değerlemelerde işletme faaliyetinin sürekliliğinden hareket edilir,
c) Bilânço kapanış gününde, varlıklar ve borçlar teker teker değerlendirilir,
d) Değerleme ihtiyatla yapılmalıdır; özellikle de bilânço gününe kadar doğmuş bulunan bütün olası riskler ve zararlar, bunlar bilânço günü ile yıl sonu finansal tablolarının düzenlenme tarihi arasında öğrenilmiş olsalar bile, dikkate alınır; kazançlar bilânço günü itibarıyla gerçekleşmişlerse hesaba katılır.
e) Faaliyet yılının gider ve gelirleri, ödeme ve tahsilat tarihlerine bakılmaksızın yıl sonu finansal tablolarına alınırlar,
f) Önceki yıl sonu finansal tablolarında uygulanmış bulunan yöntemler korunur.
(2) Standartlarda öngörülen hallerde ve istisnai durumlarda birinci fıkradaki ilkelerden ayrılınabilir.
2. Varlıklar ile borçların değerleme ölçüleri
MADDE 79. – (1) Duran ve dönen varlıklar Türkiye Muhasebe Standartları uyarınca amortismanlar düşüldükten sonra bu standartlarda gösterilen ölçülere göre değerlendirilir. Borçlar ve diğer kalemler için de aynı standartlar uygulanır.
3. İktisap ve üretim değerleri
MADDE 80. – (1) Değerlemede uygulanacak değerlerin belirlenmesi, tanımları, kapsamları, uygulanacak kalemlerin gösterilmesi ve değişiklikler Türkiye Muhasebe Standartlarına tâbidir.
4. Değerlemeyi basitleştirici yöntemler
MADDE 81. – (1) Şartların gerçekleşmesi halinde Türkiye Muhasebe Standartlarında öngörülen değerlendirmeyi basitleştirici yöntemler uygulanır.
C) Saklama ve ibraz
I - Belgelerin saklanması, saklama süresi
MADDE 82. – (1) Her tacir,
a) Ticarî defterlerini, envanterleri, açılış bilânçolarını, ara bilânçoları, yıl sonu finansal tablolarını, faaliyet raporlarını, topluluk yıl sonu finansal tablolarını, yıllık faaliyet raporlarını ve bu belgelerin anlaşılabilirliğini kolaylaştıracak çalışma talimatları ile diğer organizasyon belgelerini;
b) Alınan ticarî mektupları;
c) Gönderilen ticarî mektupların suretlerini;
d) 66 ncı maddenin birinci fıkrasına göre yapılan kayıtların dayandığı belge ve evrakı
sınıflandırılmış bir şekilde saklamakla yükümlüdürler.
(2) Ticarî mektuplar, bir ticarî işe ilişkin yazışmalardır.
(3) Açılış bilânçoları, yıl sonu finansal tabloları ve topluluk yıl sonu finansal tabloları hariç olmak üzere, yukarıda birinci fıkrada sayılan belgeler, genel kabul görmüş muhasebe ilkelerine de uygun olmak kaydıyla, görüntü veya veri taşıyıcılarda muhafaza edilebilirler; şu şartla ki,
a) Okunur hale getirildiklerinde, alınmış bulunan ticarî mektuplar ve defter dayanaklarıyla görsel ve diğer belgelerle içerik olarak örtüşsünler;
b) Saklama süresi boyunca kayıtlara her an ulaşılabilsin ve makul bir süre içinde kayıtlar okunabilir hale getirilebiliyor olsun.
(4) Kayıtlar 67 nci maddenin dördüncü fıkrasının birinci cümlesine istinaden bilgisayarlı ortama alınıyor ise, bilgiler; bilgisayar yerine basılı olarak da saklanabilir, bu tür yazdırılmış bilgiler birinci cümleye göre de saklanabilir.
(5) Birinci fıkranın (a) ilâ (d) bendlerinde söz konusu olan belgeler on yıl saklanır.
(6) Saklama süresi, ticarî defterlere son kaydın yapıldığı, envanterin çıkarıldığı, ara bilânçonun düzenlendiği yıl sonu finansal tablolarının hazırlandığı ve konsolide finansal tabloların hazırlandığı, ticarî yazışmaların yapıldığı veya muhasebe belgelerinin oluştuğu takvim yılının bitişiyle başlar.
(7) Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet sebebiyle ve kanunî saklama süresi içinde ziyaa uğrarsa tacir ziyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticarî işletmesinin bulunduğu yerin yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir.
(8) Gerçek kişi olan tacirin ölümü halinde mirasçıları ve ticareti terk etmesi halinde kendisi defter ve kağıtları birinci fıkra gereğince saklamakla yükümlüdür. Ancak mirasın resmî tasfiyesi halinde ve tüzel kişi sona ermişse defter ve kağıtlar birinci fıkrada yazılı sürelerle sulh mahkemesi tarafından saklanır.
II - Hukukî uyuşmazlıklarda ibraz
MADDE 83. – (1) Ticarî uyuşmazlıklarda mahkeme, tarafların ticarî defterlerinin ibrazına, re’sen veya taraflardan birinin talebi üzerine, karar verir.
(2) Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, muhakemeye muhtaç davalarda ihzarî işlemlere ait hükümleriyle senetlerin ibrazı mecburiyetine dair olan hükümleri ticarî işlerde de uygulanır.
III - Uyuşmazlıklarda suret alınması
MADDE 84. – (1) Eğer bir hukukî ihtilafta ticarî defterler ibraz edilmişse, defterlerin uyuşmazlıkla ilgili kısımları tarafların katılımı ile incelenir. Gerekli görülen hallerde, defterlerin ilgili yapraklarından suret alınır. Defterlerin içeriklerinin diğer kısımları Türkiye Muhasebe Standartları yönünden denetimlerinin gerekli kıldığı ölçüde mahkemece açıklanır.
IV - Defterlerin tümüyle incelenmesi
MADDE 85. – (1) Malvarlığı hukukuna ilişkin olan, özellikle de mirasa, mal ortaklığına ve şirket tasfiyesine ilişkin uyuşmazlıklarda, mahkeme, ticarî defterlerin teslimine ve bütün içeriklerinin incelenmesine karar verebilir.
V - Görüntü ve veri taşıyıcılara aktarılmış belgelerin ibrazı
MADDE 86. – (1) Saklanması zorunlu olan belgeleri, sadece görüntü veya başkaca bir veri taşıyıcısı aracılığıyla ibraz edebilen kimse, giderleri kendisine ait olmak üzere, o belgelerin okunabilmesi için gerekli olan yardımcı araçları kullanıma hazır bulundurmakla yükümlüdür; icap ettiği takdirde belgeleri, giderleri kendisine ait olmak üzere bastırmalı ve yardımcı araçlara ihtiyaç duyulmadan okunabilen kopyalarını sunabilmelidir.
VI - Ticarete yeni başlayanlar için uygulama
MADDE 87. – (1) İşletmesini ticaret siciline kayıt ettirmekle yükümlü olan işletme sahipleri için bu Kısım hükümleri, ticaret siciline kayıt ettirme yükümlülüğünün doğduğu andan itibaren geçerlidir.
VII -Türkiye Muhasebe Standartları Kurulunun yetkisi
MADDE 88. – (1) 64 ilâ 88 inci madde hükümlerine tâbi gerçek ve tüzel kişiler gerek ticarî defterlerini tutarken, gerek münferit ve konsolide finansal tablolarını düzenlerken, Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu tarafından yayımlanan, Türkiye Muhasebe Standartlarına ve kavramsal çerçevede yer alan muhasebe ilkelerine aynen uymak ve bunları uygulamak zorundadırlar. 514 ilâ 528 inci maddeler ile Kanunun ilgili diğer hükümleri saklıdır.
(2) Bu düzenlemeler, uygulamada birliği sağlamak ve finansal tablolara uluslararası pazarlarda geçerlilik kazandırmak amacıyla, Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarına tam uyumlu olacak şekilde, yalnız Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu tarafından belirlenir ve yayımlanır.
(3) Türkiye Muhasebe Standartları Kurulunca, değişik ölçütdeki işletmeler ve sektörler itibarıyla, Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarından farklı istisnaî uygulamalara izin verildiği hallerde, bunları uygulayanlar, söz konusu durumu finansal tablo dipnotlarında açıklarlar.
(4) Kanunlarla, belirli alanları düzenlemek ve denetlemek üzere kurulmuş bulunan kurum ve kurullar, Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun olmak ve Türkiye Muhasebe Standartları Kurulunun onayını almak şartıyla, kendi alanları için geçerli olacak standartlar ile ilgili olarak ayrıntıya ilişkin, sınırlı düzenlemeleri yapabilirler.
(5) Uygulamada, Türkiye Muhasebe Standartlarında hüküm bulunmayan hallerde, ilgili oldukları alanlar itibariyle yukarıdaki fıkrada belirtilen ayrıntı düzenlemelere, anılan düzenlemelerde de hüküm bulunmadığı hallerde dünyada yaygın uygulaması bulunan genel kabul gören muhasebe ilkelerine uyulur.
ALTINCI KISIM
Cari Hesap
A) Tanım ve şekli
MADDE 89. – (1) İki kişinin para, mal, hizmet ve diğer hususlardan dolayı birbirlerindeki alacaklarını ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden çıkacak bakiyeyi isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesidir.
(2) Yazılı şekil geçerlilik şartıdır.
B) Hükümleri
I - Genel olarak
MADDE 90. – (1) Borçlar Kanununun 115 inci maddesiyle 122 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere cari hesap sözleşmesinin hükümleri şunlardır:
a) Aksi kararlaştırılmış olmadıkça cari hesaba alacak veya borç kaydı, alacağı veya borcu doğuran sözleşme veya işleme ilişkin tarafların haiz oldukları dava ve savunma haklarını düşüremez. Sözleşme veya işlem iptal edilirse bunlardan kaynaklanan kalemler hesaptan çıkarılır.
b) Taraflar arasında cari hesap sözleşmesinin yapılmasından önce mevcut bir alacak, tarafların rızasıyla cari hesaba kaydedilirse aksi kararlaştırılmamışsa bu alacak yenilenmiş olmaz.
c) Bir ticarî senedin cari hesaba kaydı bedelinin tahsil edilmesi halinde geçerli olmak şartıyla vukubulmuş sayılır.
d) Her hesap devresi sonunda alacak ve borcu oluşturan tutarlar birbirinden çıkarıldıktan sonra tanınan veya hükmen tayin olunan bakiye, yeni hesap devresine ait bir kalem olmak üzere hesaba geçirilir; sözleşme sona ermiş veya bakiye haczedilmiş ise onun ödenmesi gerekir.
e) Cari hesabın alacak kısmına kaydolunan tutarlar için sözleşme veya ticarî teamüller gereğince alındıkları günden itibaren faiz işler.
II - Özel durumlar
1. Ticarî senetler
MADDE 91. – (1) 90 ıncı maddenin (c) bendi gereğince cari hesaba kayıt olunan, ancak bedeli tahsil edilemeyen ticarî senet sahibine geri verilerek kaydı silinir.
2. Ücret ve giderler
MADDE 92. – (1) Taraflar arasında cari hesabın varlığı, komisyondan kaynaklanan ücretin ve her türlü giderlerin istenmesine mani olmaz.
3. Hesap dışında kalan alacaklar
MADDE 93. – (1) Takası kabil olmayan alacaklarla belirli bir amaca sarf edilmek veya ayrıca emre hazır tutulmak üzere teslim olunan para ve mallardan doğan alacaklar cari hesaba geçirilemez.
III - Bakiye
1. Saptanması
MADDE 94. – (1) Sözleşme veya ticarî teamül ile belirli hesap devreleri sonunda, devre hesabı kapatılır ve alacak ile borç kalemleri arasındaki fark saptanır.
(2) Hesap devresi hakkında sözleşme veya ticarî teamül yoksa her takvim yılının son günü taraflarca hesabın kapatılması günü olarak kabul edilmiş sayılır. Saptanan bakiyeyi gösteren cetveli alan taraf, aldığı tarihten itibaren bir ay içinde noter aracılığı ile veya taahhütlü mektupla ya da telgrafla itirazda bulunmazsa bakiyeyi kabul etmiş sayılır.
2. Faiz
a) Genel olarak
MADDE 95. – (1) Alacak ile borç kalemlerinin birbirinden çıkarılması sonucunda elde edilen bakiye için saptandığı günden itibaren faiz işler.
b) Bileşik faiz ve sözleşmeyle belirlenebilecek hükümler
MADDE 96. – (1) Taraflar, üç aydan aşağı olmamak üzere diledikleri zaman faizlerin ana paraya eklenmesini kararlaştırabilecekleri gibi hesap devrelerini, faiz ve komisyon miktarlarını da sözleşme ile belirleyebilirler.
(2) 9 uncu madde hükmü saklıdır.
IV - Bütünlük ilkesi
MADDE 97. – (1) Cari hesaba geçirilen alacak ve borç kalemleri ayrılmaz bir bütün oluşturur. Cari hesabın kesilmesinden önce taraflardan hiçbiri, alacaklı veya borçlu sayılamaz. Tarafların hukukî durumunu ancak sözleşmenin sonundaki hesabın kesilmesi belirler.
C) Cari hesabın sonu
I - Genel olarak
MADDE 98. – (1) Cari hesap sözleşmesi:
a) kararlaştırılan sürenin sona ermesi;
b) bir süre kararlaştırılmadığı takdirde taraflardan birinin fesih ihbarında bulunması;
c) taraflardan birinin iflâs etmesi
ile sona erer.
II - Ölüm ve kısıtlılık hâlleri
MADDE 99. – (1) Sözleşmede bir süre belirlenip de taraflardan biri ölür veya koruma amacıyla kısıtlanırsa her iki taraf ve halefleri on gün önce haber vermek şartıyla cari hesap sözleşmesini feshedebilir. Şu kadar ki; bakiyenin ödenmesi ancak hesabın 94 üncü maddeye göre kapatılması gereken tarihte istenebilir.
D) Bakiyenin haczi
MADDE 100. – (1) Taraflardan birinin alacaklısı onun hesap bakiyesini haciz ettirdiği gün hesap kapatılarak bakiye saptanır.
(2) Bu halde, borcundan dolayı haciz tebliğ edilen taraf on beş gün içinde haczi kaldırtmazsa diğer taraf sözleşmeyi feshedebilir; etmezse haciz ettiren kimsenin durumu cari hesaba yeni kalemler geçirilmek suretiyle ağırlaştırılamaz. Meğerki; hesaba geçirilen kalemler haciz anından önce doğmuş bulunan hukukî bir ilişkiden kaynaklansın.
(3) Haciz ettiren alacaklı bakiyeden, kendi alacağını karşılayan kısmının ödenmesini ancak hesabın 94 üncü maddeye göre kapatılması gereken anda isteyebilir.
E) Zamanaşımı
MADDE 101. – (1) Cari hesabın tasfiyesine, kabul edilen veya hükmen saptanan bakiyeye veya faiz bakiyelerine, hesap hata ve yanılmalarına, cari hesaptan hariç sayılmak gereken veya haksız olarak cari hesaba geçirilmiş olan kalemlere veya tekrarlanan kayıtlara ilişkin bulunan davalar, beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrarlar.
YEDİNCİ KISIM
Acentelik
A) Genel olarak
I - Tanımı
MADDE 102. – (1) Ticarî mümessil, ticarî vekil, satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi bağlı bir sıfatı olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak ticarî bir işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen kimseye acente denir.
(2) Bu Kısımda hüküm bulunmayan hallerde aracılık eden acentelere Borçlar Kanununun tellâllık hükümleri, sözleşme yapan acentelere komisyon hükümleri ve bunlarda da hüküm bulunmayan hallerde vekâlet hükümleri uygulanır.
II - Uygulama alanı
MADDE 103. – (1) Özel kanunlardaki hükümler saklı olmak üzere, bu Kısım hükümleri şunlar hakkında da uygulanır:
a) Sözleşmeleri yerli veya yabancı bir tacir hesabına ve kendi adına yapmaya sürekli olarak yetkili bulunanlar.
b) Türkiye Cumhuriyeti içinde merkez veya şubesi bulunmayan yabancı tacirler ad ve hesabına ülke içinde işlemlerde bulunanlar.
III - Tekel
MADDE 104. – (1) Aksi yazılı olarak kararlaştırılmadıkça müvekkil, aynı zamanda ve aynı yer veya bölge içinde aynı ticaret dalı için birden fazla acente atayamayacağı gibi, acente de aynı yer veya bölge içinde, birbirleriyle rekabette bulunan birden çok ticarî işletme hesabına aracılık yapamaz.
B) Acentenin yetkileri
I - Genel olarak
MADDE 105. – (1) Acente, aracılıkta bulunduğu veya yaptığı sözleşmelerle ilgili her türlü ihtar, ihbar ve protesto gibi hakkı koruyan beyanları müvekkili adına yapmaya ve bunları kabule yetkilidir.
(2) Bu sözleşmelerden doğacak ihtilaflardan dolayı acente müvekkili adına dava açabileceği gibi, kendisine karşı da aynı sıfatla dava açılabilir. Yabancı tacirler adına acentelik yapanlar hakkındaki sözleşmelerde yer alan, bu hükme aykırı şartlar geçersizdir.
II – Özel ve yazılı yetki gerektiren haller
MADDE 106. – (1) Müvekkilinin özel ve yazılı izni veya vekâleti olmadan acente, bizzat teslim etmediği malların bedelini kabza ve bedelini bizzat ödemediği malları teslim almaya yetkili olmadığı gibi bu işlemlerden doğan alacağı yenileyemez veya miktarını indiremez.
III - Sözleşme yapma yetkisi
MADDE 107. – (1) Özel ve yazılı bir yetki almadan acente, mütevekkili adına sözleşme yapmaya yetkili değildir.
(2) Acentelere müvekkilleri adına sözleşme yapma yetkisi veren belgelerin, acente tarafından tescil ve ilân ettirilmesi zorunludur.
IV - Yetkisizlik
MADDE 108. – (1) Acente, yetkisi olmaksızın veya yetki sınırlarını aşarak, müvekkili adına bir sözleşme yaparsa müvekkili sözleşmenin yapıldığını haber alır almaz bu sözleşmeye icazet verebilir; vermediği takdirde acente sözleşmeden bizzat sorumlu olur.
C) Acentenin borçları
I - Genel olarak
MADDE 109. – (1) Acente, kendisine bırakılan bölge ve ticaret dalı içinde sözleşme uyarınca, müvekkilinin işlerini görmekle ve menfaatlerini korumakla yükümlüdür.
(2) Acente, özellikle, müvekkili hesabına saklamakta bulunduğu malın veya eşyanın uğradığı hasarlardan, kusursuz olduğunu ispat etmedikçe, sorumludur.
II - Haber verme yükümlülüğü
MADDE 110. – (1) Acente, üçüncü kişilerin kabule yetkili olduğu beyanlarını, bölgesindeki piyasanın durum ve şartlarını, müşterilerin malî durumunu ve bu durumda meydana gelen değişiklikleri ve yapılan işlemlere ilişkin müvekkilini ilgilendiren bütün hususları ona zamanında bildirmek zorundadır.
(2) Müvekkilin açık talimatı olmayan konularda acente, emir alıncaya kadar işlemi geciktirebilir. Şu kadar ki, işin acele nitelik taşıması nedeniyle durum müvekkilinden talimat almaya müsait olmaz veya acente en faydalı şartlar dairesinde harekete mezun bulunursa, basiretli bir tacir gibi kendi görüşüne göre işlemi yapar.
III - Önleyici önlemler
MADDE 111. – (1) Acente, müvekkili hesabına teslim aldığı eşyanın taşınma sırasında hasara uğradığına dair emareler görecek olursa, müvekkilinin taşıcıya karşı dava hakkını güvence altına almak üzere, hasarı belirlettirmek ve gereken diğer önlemleri almak, eşyayı mümkün olduğu kadar korumak veya tamamen telef olması tehlikesi varsa, Borçlar Kanununun 92 nci maddesi gereğince yetkili mahkemenin izniyle sattırmak ve gecikmeksizin durumu müvekkiline haber vermekle yükümlüdür. Aksi takdirde, ihmali yüzünden doğacak zararı tazmine mecbur olur.
(2) Satılmak üzere acenteye gönderilen mallar çabuk bozulacak cinsten olur veya değerini düşürecek değişikliklere maruz bulunur ve müvekkilden sormaya zaman uygun olmaz veya müvekkil izin vermede gecikirse, acenta yetkili mahkemenin izniyle Borçlar Kanununun 92 nci maddesi gereğince bu eşyayı sattırmaya yetkili ve müvekkilin menfaatleri bunu gerekli kılıyorsa zorunludur.
IV - Ödeme borcu
MADDE 112. – (1) Acente, müvekkiline ait olan paranın gönderilmesi veya teslim edilmesi gerektiğinde bunu yapmazsa, o andan itibaren faiz ödemek ve gerekirse ayrıca tazminat vermek zorundadır.
D) Acentenin hakları
I - Ücret
1. Ücrete hak kazanılan işlemler
MADDE 113. – (1) Acente fiilen aracılıkta bulunduğu veya yaptığı ve aracılıkta bulunmamakla beraber bölgesi içindeki kişilerle müvekkili arasında doğrudan doğruya yapılan ve tekel oluşturan alan içine giren işlemlerden dolayı ücret istemek hakkını haizdir.
(2) Müvekkil, doğrudan doğruya yaptığı işlemleri derhal acenteye bildirmekle yükümlüdür.
(3) Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra yapılmış olan bir işlem sebebiyle acente, ancak bu işleme aracılık etmiş veya işlemin yapılmasında etken olmuş ve bu işlemin yapılmasını hazırlamış ve söz konusu işlem sözleşme ilişkisinin bitmesinden sonra uygun bir süre içinde aktedilmiş ise, ücret talep etme hakkını haiz olur.
2. Ücrete hak kazanma zamanı
MADDE 114. – (1) Acente, sözleşmenin yerine getirilmesi üzerine ücrete hak kazanır. Müvekkile isnat edilemeyecek bir sebeple sözleşme yerine getirilmemişse, acenteye ücret ödenmez. Taraflar ücretin, sözleşmenin yerine getirilmesinden önce ödeneceğini kararlaştırmışlarsa ödenmiş ücretin iadesi gerekir.
(2) Sözleşme kısım kısım yerine getirilecekse acente, yerine getirildiği veya yerine getirilmesi gerektiği oranda ücrete hak kazanır.
(3) Bu maddeye aykırı şartlar, acentenin aleyhine olduğu ölçüde geçersizdir.
(4) Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden önce üçüncü bir işlemin yapılmasına ilişkin bir icapta bulunmuş ve bu icap acenteye veya müvekkile ulaşmışsa, o işlem ilişki süresi için aktedilmiş olmak veya bu maddenin birinci fıkrası kapsamında bulunmak şartı ile acente ücrete hak kazanır. Bu fıkranın birinci cümlesine göre hak edilen ücretten, hal ve şartlara göre paylaşılması hakkaniyet gereği ise, halef acente bir pay oranında hak kazanır.
3. Ücretin miktarı
MADDE 115. – (1) Sözleşmede hüküm yoksa ücretin miktarı, acentenin bulunduğu yerdeki ticarî teamüle, teamül de yoksa halin gereğine göre belirlenir.
4. Ücretin ödeme zamanı
MADDE 116. – (1) Acentenin hak kazandığı ücretin, doğumu tarihinden itibaren üç ay içinde veya sözleşmenin sona erdiği tarihte ödenmesi gerekir.
(2) Ücret talebi, muacceliyeti ve hesaplanması bakımından önemli bütün hususlar hakkında acente bilgi istediği takdirde müvekkil vermek zorundadır. Acente, ayrıca ücrete bağlı işlemlere ilişkin defter kayıtlarının suretlerinin verilmesini de müvekkilinden talep etme hakkını haizdir. Müvekkil, defter suretini vermekten kaçınır ya da defterin doğruluğu, tamlığı konusunda kuşku duymayı gerektiren haklı nedenler varsa, acente ticarî defter ve belgelerin ilgili kısımlarını bizzat ya da bir uzman aracılığıyla inceleyebilir.
(3) Bu hükümlerin aksinin kararlaştırılması acentenin aleyhine olduğu ölçüde geçersizdir.
II - Olağanüstü giderlerin karşılanması
MADDE 117. – (1) Acente, yükümlülüklerini yerine getirmek için yaptıklarından ancak olağanüstü giderlerin ödenmesini isteyebilir.
III - Faiz isteme hakkı
MADDE 118. – (1) Avans ve olağanüstü giderler hakkında 20 nci madde hükümleri uygulanır.
IV - Hapis hakkı
MADDE 119. – (1) Acente, müvekkilindeki bütün alacakları ödeninceye kadar, acentelik sözleşmesi dolayısıyla alıp da gerek kendi elinde gerek özel bir sebebe dayanarak zilyet olmakta devam eden bir üçüncü kişinin elinde bulunan taşınırlar ve kıymetli evrak ile eşya senedi aracılığıyla tasarruf edebildiği mallar üzerinde hapis hakkını haizdir.
(2) Müvekkile ait mallar acente tarafından sözleşme veya kanun gereği satıldığı takdirde, acente bu malların bedelini ödemekten kaçınabilir.
(3) Müvekkil aciz halinde bulunduğu takdirde, acentanın henüz muaccel olmamış alacakları hakkında da yukarıdaki fıkralar uygulanır.
(4) Türk Medenî Kanununun 950 nci maddesinin ikinci fıkrasıyla, 951 ilâ 953 üncü maddeleri saklıdır.
E) Müvekkilin borçları
MADDE 120. – (1) Müvekkil, acenteye;
a) mallarla ilgili belgeleri vermek,
b) acentelik sözleşmesinin yerine getirilmesi için gerekli olan hususları ve özellikle iş hacminin acentenin normalde bekleyebileceğinden önemli surette düşük olabileceğini bildirmek,
c) acentenin yaptığı işleri kabul edip etmediğini ya da yerine getirilmediğini makûl süre içinde bildirmek,
d) acentenin talebe hak kazandığı ücreti ödemek,
e) ücret, avans ve olağanüstü giderler hakkında 20nci madde hükümlerine göre faiz ödemek
zorundadır.
(2) Bu maddeye aykırı şartlar, acentenin aleyhine olduğu ölçüde, geçersizdir.
F) Acentelik sözleşmesinin sona ermesi
I - Sebepleri
MADDE 121. – (1) Belirsiz bir süre için yapılmış olan acentelik sözleşmesini, taraflardan her biri üç ay önceden ihbar etmek şartıyla feshedebilir. Sözleşme belirli bir süre için yapılmış olsa bile haklı sebeplerden dolayı her zaman fesih olunabilir.
(2) Belirli süre için yapılan bir acentelik sözleşmesinin, süre dolduktan sonra uygulanmaya devam edilmesi halinde, sözleşme belirsiz süreli hale gelir.
(3) Müvekkilin veya acentenin iflâsı, ölümü veya kısıtlanması halinde, Borçlar Kanununun 397 nci maddesi hükmü uygulanır.
II - Denkleştirme talebi
MADDE 122. – (1) Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra;
a) müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa;
b) acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret talep hakkını yitiriyorsa ve
c) denkleştirmenin ödenmesi, halin bütün gereklerine göre hakkaniyete uygun düşüyorsa,
acente, müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.
(2) Tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır.
(3) Müvekkilin, feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan, acente sözleşmeyi feshetmişse veya acentenin kusuru sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse, acente denkleştirme talebinde bulunamaz.
(4) Denkleştirme talebinden önceden vazgeçilemez. Denkleştirme talep hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmesi gerekir.
(5) Bu hüküm, hakkaniyete aykırı düşmedikçe tek satıcılık ile benzeri diğer sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi halinde de uygulanır.
III - Rekabet yasağı anlaşması
MADDE 123. – (1) Acentenin, işletmesine ilişkin faaliyetlerini, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonrası için sınırlandıran anlaşmanın yazılı şekilde yapılması ve anlaşma hükümlerini içeren ve müvekkil tarafından imzalanmış bulunan bir belgenin acenteye verilmesi gerekir. Anlaşma en çok, ilişkinin bitiminden itibaren iki yıllık süre için yapılabilir ve yalnızca acenteye bırakılmış olan bölgeye veya müşteri çevresine ve kurulmasına aracılık ettiği sözleşmelerin taalluk ettiği konulara ilişkin olabilir. Müvekkilin, rekabet sınırlaması dolayısıyla, acenteye uygun bir tazminat ödemesi şarttır.
(2) Müvekkil, sözleşme ilişkisinin sona ermesine kadar, rekabet sınırlamasının uygulanmasından yazılı olarak vazgeçebilir. Bu halde müvekkil, vazgeçme beyanından itibaren altı ayın geçmesiyle tazminat ödeme borcundan kurtulur.
(3) Taraflardan biri, diğer tarafın kusurlu davranışı nedeniyle haklı sebeplerle sözleşme ilişkisini feshederse, fesihten itibaren bir ay içinde rekabet sözleşmesiyle bağlı olmadığını diğer tarafa yazılı olarak bildirebilir.
(4) Bu maddeye aykırı şartlar, acentenin aleyhine olduğu ölçüde geçersizdir.
İKİNCİ KİTAP
Ticaret Şirketleri
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
A) Türleri
MADDE 124. – (1) Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerinden ibarettir.
(2) Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket, şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır.
B) Tüzel kişilik ve ehliyet
MADDE 125. – (1) Ticaret şirketleri tüzel kişiliği haizdir.
(2) Tüzel kişiler, Türk Medenî Kanununun 48 inci maddesi çerçevesinde bütün haklardan yararlanabilir ve borçları üstlenebilirler. Bu husustaki kanunî istisnalar saklıdır.
C) Uygulanacak kanun hükümleri
MADDE 126. – (1) Her şirket türüne özgü hükümler saklı kalmak şartıyla, Medenî Kanunun tüzel kişilere ilişkin genel hükümleri ile bu Kısımda hüküm bulunmayan hususlarda Borçlar Kanununun adi şirkete dair hükümleri her şirket türünün niteliğine uygun olduğu oranda, ticaret şirketleri hakkında da uygulanır.
D) Sermaye koyma borcu
I - Konusu
MADDE 127. – (1) Kanunda aksine hüküm olmadıkça ticaret şirketlerine sermaye olarak:
a) Para, alacak, kıymetli evrak ve sermaye şirketlerine ait paylar;
b) fikrî mülkiyet hakları;
c) taşınırlar ve her çeşit taşınmaz;
d) taşınır ve taşınmazların faydalanma ve kullanma hakları;
e) kişisel emek;
f) ticarî itibar;
g) ticarî işletmeler;
h) haklı olarak kullanılan devredilebilir sanal ortamlar, alanlar, adlar ve işaretler gibi değerler;
ı) maden ruhsatnameleri ve bunun gibi ekonomik değeri olan diğer haklar;
i) devrolunabilen ve nakden değerlendirilebilen her türlü değer;
konabilir.
II – Hükmü
1. Genel olarak
MADDE 128. – (1) Her ortak, usulüne göre düzenlenmiş ve imza edilmiş şirket sözleşmesiyle koymayı taahhüt eylediği sermayeden dolayı şirkete karşı borçludur.
(2) Esas sözleşmede bilirkişi tarafından belirlenen değerleri ile yer alan taşınmazlar tapuya şerh verildiği, fikri mülkiyet hakları ile diğer değerler, varsa özel sicillerine bu hüküm uyarınca kaydedildikleri ve taşınırlar güvenilir bir kişiye tevdi edildikleri taktirde aynî sermaye kabul olunur. Özel sicile yapılan kayıt iyi niyeti kaldırır.
(3) Sermaye olarak taşınmaz mülkiyeti veya taşınmaz üzerinde var veya kurulacak olan aynî bir hakkın konulması borcunu içeren şirket sözleşmesi hükümleri, resmî şekil aranmaksızın geçerlidir.
(4) Paradan başka ekonomik bir değer veya bir taşınırın sermaye olarak konulmasının borçlanılması halinde şirket, tüzel kişilik kazandığı andan itibaren bunlar üzerinde malik sıfatıyla doğrudan tasarruf edebilir.
(5) Taşınmaz mülkiyeti veya sair aynî bir hakkın sermaye olarak konulması halinde, şirketin bunlar üzerinde tasarruf edebilmesi için tapu siciline tescil gereklidir.
(6) Mülkiyet ve sair aynî hakların tapu siciline tescili talebi ile diğer sicillere yapılacak tescillerle ilgili bildirimler, ticaret sicil müdürü tarafından, ilgili sicile resen ve hemen yapılır. Şu kadar ki, şirketin tek taraflı talepte bulunabilme hakkı da saklıdır.
(7) Şirket, her ortağın sermaye koyma borcunu yerine getirmesini talep ve dava edebileceği gibi ifada gecikme sebebiyle uğradığı zararın tazminini de isteyebilir. Tazminat talebi için ihtar şarttır.
(8) Ortaklarca, sermaye olarak konulması taahhüt edilen hakların korunması için, kurucular tarafından ortaklar aleyhine ihtiyatî tedbir talep edilebilir. Tedbir üzerine açılacak davalar için, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda öngörülen süre ancak şirketin tescil ve ilânı tarihinden itibaren işlemeye başlar.
2. Gecikme faizi
MADDE 129. – (1) Vaktinde konulmayan sermaye para ise, 128 inci madde gereğince tazminat hakkına halel gelmemek şartıyla, aksine esas sözleşmede hüküm yoksa, şirketin tescili anından itibaren temerrüt faizi de ödenir.
3. Sorumlu olma
MADDE 130. – (1) Sermaye olarak şirkete alacaklarını devretmiş olan bir ortak, alacaklar şirketçe tahsil edilmiş olmadıkça sermaye koyma borcundan kurtulmaz.
(2) Alacak, vadesi gelmemiş ise aksi kararlaştırılmış olmadıkça, vâde gününden, muaccel ise şirket sözleşmesi tarihinden itibaren bir ay içinde şirketçe tahsil edilmelidir.
(3) Her ne sebeple olursa olsun, bu süre içinde tahsil edilemediği takdirde, gecikmeden dolayı şirketin tazminat hakkına halel gelmemek şartıyla, ortak, sürenin bitiminden itibaren geçecek günlerin temerrüt faizini de öder.
(4) Alacak kısmen tahsil edilmişse, yukarıdaki hükümler tahsil edilmemiş olan kısım hakkında geçerlidir.
4. Karineler
MADDE 131. – (1) Sermaye olarak konulan ayınlara, bilirkişi tarafından biçilecek değerler, ilgililerce kabul edilmiş sayılır.
(2) Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, sermaye olarak konan malların mülkiyeti şirkete ait ve haklar şirkete temlik edilmiş olur.
(3) Hizmet karşılığı olarak verilecek ücretin kısmen veya tamamen kâra iştirak suretiyle ifası kararlaştırıldığı takdirde bu kayıt çalışanlara ortak sıfatını vermez.
5. Faiz ve ücret alma hakkı
MADDE 132. – (1) Kanunda aksine hüküm yoksa, şirket sözleşmesiyle ortakların, koydukları sermayeler için faiz ve şirketteki hizmetleri sebebiyle kendilerine ücret verilmesi kabul olunabilir.
E) Ortakların şahsî alacaklıları
MADDE 133. – (1) Bir şahıs şirketi devam ettiği sürece ortaklardan birinin kişisel alacaklıları, haklarını şirketin bilânçosu gereğince o ortağa düşen kâr payından ve şirket fesholunmuşsa tasfiye payından alabilirler. Henüz bilânço düzenlenmemişse alacaklı bilânçonun düzenlenmesi sonucunda borçluya düşecek kâr ve tasfiye payı üzerine haciz koydurabilir.
(2) Sermaye şirketlerinde alacaklılar, alacaklarını o ortağa düşen kâr payı veya tasfiye payından almak yanında, borçlularına ait olan senede bağlanmış veya bağlanmamış payları, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununun menkullere ilişkin hükümleri uyarınca haczedebilir ve paraya çevirebilir. Haciz, talep halinde pay defterine işlenir.
(3) Bunun dışında, alacaklılar, tüm ticaret şirketlerinde alacaklarını, ortağın şirketten olan diğer alacaklarından da alabilme ve bunun için haciz yaptırabilme yetkisine de sahiptir.
(4) Yukarıdaki hükümler borçlu ortakların şirket dışındaki mallarına alacaklıların başvurmalarına engel olmaz.
F) Birleşme, bölünme ve tür değiştirme
I - Uygulama alanı ve kavramlar
1. Uygulama alanı
MADDE 134. – (1) Ticaret şirketlerinin birleşmelerine, bölünmelerine ve tür değiştirmelerine 134 ilâ 194 üncü maddeler uygulanır.
(2) Borçlar Kanununun 179 ve 180 inci maddeleri ile 7/12/1994 tarihli ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun, 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun ve diğer kanunların, aşağıdaki hükümlere aykırı olmayan hükümleri saklıdır.
2. Kavramlar
MADDE 135. – (1) 134 ilâ 194 üncü maddelerin uygulanmasında; “ortaklık”, ticaret şirketlerini; “ortak”, anonim şirketlerin paysahiplerini, limited şirketler ile şahıs şirketlerinin ve kooperatiflerin ortaklarını; “ortaklık payı”, ticaret şirketlerindeki payı; “genel kurul”, anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerle kooperatiflerdeki genel kurulu, şahıs şirketlerindeki ortaklar kurulunu ve gereğinde ortakların tümünü; “yönetim organı”, anonim şirketler ve kooperatiflerde yönetim kurulunu, limited şirketlerde müdürü veya müdürleri, şahıs şirketleriyle sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde yöneticiyi; “ortaklık sözleşmesi”, anonim şirketlerde esas sözleşmeyi, şahıs şirketleriyle limited şirketlerde ortaklık sözleşmesini ve kooperatifte ana sözleşmeyi ifade eder. Küçük ve orta ölçekli ortaklıklar belirlenirken, şahıs şirketleri için 1500 üncü, sermaye şirketleri hakkında ise 1501 inci maddelerde öngörülen ölçütler uygulanır.
II - Birleşme
1. Genel hükümler
a) İlke
MADDE 136. – (1) Ortaklıklar;
a) bir ortaklığın diğerini devralması (devralma şeklinde birleşme) veya
b) yeni bir ortaklık içinde bir araya gelmeleri (yeni kuruluş şeklinde birleşme) yoluyla birleşebilirler.
(2) 136 ilâ 158 inci maddelerin uygulanmasında, kabul eden ortaklık “devralan”, iltihak eden ortaklık “devrolunan” diye adlandırılır.
(3) Birleşme, devrolunan ortaklığın malvarlığı karşılığında, bir değişim oranı uyarınca devralan ortaklığın ortaklık paylarının, devrolunan ortaklığın ortaklarınca kendiliğinden iktisap edilmesiyle gerçekleşir. Birleşme sözleşmesi 140 ıncı maddenin ikinci fıkrası anlamında denkleştirmeyi de öngörebilir.
(4) Birleşmeyle, devralan ortaklık devrolunan ortaklığın malvarlığını bir bütün halinde iktisap eder. Birleşmeyle devrolunan ortaklık infisâh eder ve ticaret sicilinden terkin olunur.
b) Geçerli birleşmeler
MADDE 137. – (1) a) Sermaye şirketleri,
1) sermaye şirketleriyle,
2) kooperatiflerle ve
3) devralan ortaklık olmaları şartıyla, kollektif ve komandit şirketlerle;
b) şahıs şirketleri,
1) şahıs şirketleriyle
2) devrolunan ortaklık olmaları şartıyla, sermaye şirketleriyle,
3) devrolunan ortaklık olmaları şartıyla, kooperatiflerle;
c) kooperatifler,
1) kooperatiflerle,
2) sermaye şirketleriyle ve
3) devralan ortaklık olmaları şartıyla, şahıs şirketleriyle
birleşebilirler.
c) Tasfiye halindeki bir ortaklığın birleşmeye katılması
MADDE 138. – (1) Tasfiye halindeki bir ortaklık, malvarlığının dağıtılmasına başlanmamışsa ve devrolunan ortaklık olması şartıyla, birleşmeye katılabilir.
(2) Bu maddenin birinci fıkrasındaki şartların varlığı, bir bağımsız denetim kuruluşunun, bu hususu doğrulayan raporunun, devralan ortaklığın merkezinin bulunduğu yerin ticaret sicili müdürlüğüne sunulmasıyla kanıtlanır.
d) Sermayenin yitirilmesi veya borca batıklık halinde birleşmeye katılma
MADDE 139. – (1) Sermayesiyle kanunî yedek akçeleri toplamının yarısı zararlarla yitmiş olan veya borca batık durumda bulunan bir ortaklık, yitirilmiş sermayeyi veya gerekiyorsa borca batıklık durumunu karşılayabilecek tutarda serbestçe tasarruf edilebilen özvarlığa sahip bulunan bir ortaklık ile birleşebilir.
(2) Bu maddenin birinci fıkrasındaki şartın gerçekleşmiş olduğunu kanıtlayan bir bağımsız denetleme kuruluşu raporunun, devralan ortaklığın merkezinin bulunduğu yerin ticaret sicili müdürlüğüne sunulması şarttır.
2. Ortaklık payları ve hakları
a) Ortaklık payının ve haklarının korunması
MADDE 140. – (1) Devrolunan ortaklığın ortaklarının, mevcut ortaklık paylarını ve haklarını karşılayacak değerde, devralan ortaklığın ortaklık payları ve hakları üzerinde talep hakları vardır. Bu talep hakkı, birleşmeye katılan ortaklıkların malvarlıklarının değeri, oy haklarının dağılımı ve önem taşıyan diğer hususlar dikkate alınarak hesaplanır.
(2) Ortaklık paylarının değişim oranları belirlenirken, tahsis olunan ortaklık paylarının gerçek değerlerinin onda birini aşmaması şartıyla, bir denkleştirme ödenmesi öngörülebilir.
(3) Devrolunan ortaklığın oydan yoksun paylarına sahip ortaklarına aynı değerde, oydan yoksun veya oy hakkını haiz paylar verilir.
(4) Devrolunan ortaklıkta mevcut bulunan paylara bağlı imtiyaz hakları karşılığında, devralan ortaklıkta eşdeğerde haklar veya uygun bir karşılık verilir.
(5) Devralan ortaklık, devrolunan ortaklığın intifa senedi sahiplerine, eşdeğerli haklar tanımak veya intifa senetlerini, birleşme sözleşmesinin yapıldığı tarihteki gerçek değeriyle satın almak zorundadır.
b) Ayrılma akçesi
MADDE 141. – (1) Birleşmeye katılan ortaklıklar, birleşme sözleşmesinde, ortaklara, devralan ortaklıkta ortaklık payı ve haklarının iktisabı ile iktisap olunan ortaklık paylarının gerçek değerine denk gelen bir ayrılma akçesi arasında seçim yapma hakkı tanıyabilirler.
(2) Birleşmeye katılan ortaklıklar birleşme sözleşmesinde, sadece, ayrılma akçesinin verilmesini öngörebilirler.
3. Sermaye artırımı, yeni kuruluş ve ara bilânço
a) Sermaye artırımı
MADDE 142. – (1) Devralma yoluyla birleşmede, devralan ortaklık, sermayesini, devrolunan ortaklığın ortaklarının haklarının korunabilmesi için gerekli olan düzeyde, arttırmak zorundadır.
(2) Birleşmede, aynî sermaye konulmasına ilişkin düzenlemelerle, halka açık anonim şirketlerde, yeni payların halka arzına dair hükümler, Sermaye Piyasası Kurulu kaydına alınmasına ilişkin olanlar müstesna, uygulanmaz.
b) Yeni kuruluş
MADDE 143. – (1) Yeni kuruluş yolu ile birleşmede, bu kanun ile Kooperatifler Kanununun, aynî sermaye konulmasına dair düzenlemeleri ve asgarî ortak sayısına ilişkin hükümleri dışındaki maddeleri yeni ortaklığın kuruluşuna uygulanır.
c) Ara bilânço
MADDE 144. – (1) Birleşme sözleşmesinin imzalandığı tarih ile bilânço günü arasında altı aydan fazla zaman geçmişse veya son bilânçonun çıkarılmasından sonra, birleşmeye katılan ortaklıkların malvarlıklarında önemli değişiklikler meydana gelmişse, birleşmeye katılan ortaklıklar bir ara bilânço çıkarmak zorundadır.
(2) Aşağıdaki hükümler saklı olmak kaydı ile, ara bilânçoya yıllık bilânçoya ilişkin hüküm ve ilkeler uygulanır. Ara bilânço için;
a) fizikî envanter çıkarılması gerekli değildir;
b) son bilânçoda kabul edilen değerlendirmeler, sadece ticarî defterdeki hareketler ölçüsünde değiştirilir; amortismanlar, değer düzeltmeleri ve karşılıklar ile ticarî defterlerden anlaşılmayan işletme için önemli değer değişiklikleri de dikkate alınır.
4. Birleşme sözleşmesi, birleşme raporu ve denetleme
a) Birleşme sözleşmesi
aa) Birleşme sözleşmesinin yapılması
MADDE 145. – (1) Birleşme sözleşmesi yazılı şekilde yapılır. Sözleşme, birleşmeye katılan ortaklıkların, yönetim organlarınca imzalanır ve genel kurulları tarafından onaylanır.
bb) Birleşme sözleşmesinin içeriği
MADDE 146. – (1) Birleşme sözleşmesinin;
a) birleşmeye katılan ortaklıkların ticaret unvanlarını, hukukî türlerini, merkezlerini; yeni kuruluş yolu ile birleşme halinde, yeni ortaklığın türünü, ticaret unvanını ve merkezini;
b) ortaklık paylarının değişim oranını, öngörülmüşse denkleştirme tutarını; devrolunan ortaklığın ortaklarının, devralan ortaklıktaki ortaklık paylarına ve haklarına ilişkin açıklamaları;
c) devralan ortaklığın, imtiyazlı ve oydan yoksun payların sahipleriyle intifa senedi sahiplerine tanıdığı hakları;
d) ortaklık paylarının değiştirilmesinin şeklini;
e) birleşmeyle iktisap edilen payların, devralan veya yeni kurulan ortaklığın bilânço kârına hak kazandığı tarihi ve bu talebe ilişkin bütün özellikleri;
f) gereğinde 140 ıncı madde uyarınca ayrılma akçesini;
g) devrolunan ortaklığın işlem ve eylemlerinin devralan ortaklığın hesabına yapılmış sayılacağı tarihi;
h) yönetim organlarına ve yönetici ortaklara tanınan özel yararları;
i) gereğinde sınırsız sorumlu ortakların isimlerini;
içermesi zorunludur.
b) Birleşme raporu
MADDE 147. – (1) Birleşmeye katılan ortaklıkların yönetim organları, ayrı ayrı veya birlikte, birleşme hakkında bir rapor hazırlarlar.
(2) Raporda;
a) birleşmenin amacı ve sonuçları;
b) birleşme sözleşmesi;
c) ortaklık paylarının değişim oranı ve öngörülmüşse denkleştirme tutarı; devrolunan ortaklıkların ortaklarına devralan ortaklık nezdinde tanınan ortaklık hakları;
d) gereğinde ayrılma karşılığının tutarı ve ortaklık pay ve hakları yerine ayrılma akçesi verilmesinin sebepleri;
e) değişim oranının belirlenmesi yönünden payların değerlendirilmesine ilişkin özellikler;
f) gereğinde devralan ortaklık tarafından yapılacak artırımın miktarı;
g) öngörülmüşse, devrolunan ortaklığın ortaklarına, birleşme dolayısıyla yüklenecek olan, ek ödeme ve diğer kişisel edim yükümleri ile kişisel sorumluluklar hakkında bilgi;
h) değişik türdeki ortaklıkların birleşmelerinde, yeni tür dolayısıyla ortaklara düşen yükümlülükler;
i) birleşmenin, birleşmeye katılan ortaklıkların işçileri üzerindeki etkileri ile mümkünse bir sosyal plânın içeriği;
j) birleşmenin, birleşmeye katılan ortaklıkların alacaklıları üzerindeki etkileri;
k) gerekiyorsa, ilgili makamlardan alınan onaylar
hukukî ve ekonomik yönden açıklanır ve gerekçeleri belirtilir.
(3) Yeni kuruluş yoluyla birleşmede birleşme raporuna yeni şirketin ortaklık sözleşmesinin de eklenmesi şarttır.
(4) Tüm ortakların onaylaması halinde, küçük ve orta ölçekli ortaklıklar birleşme raporunun düzenlenmesinden vazgeçebilirler.
c) Birleşme sözleşmesinin ve birleşme raporunun denetlenmesi
MADDE 148. – (1) Birleşmeye katılan ortaklıkların; birleşme sözleşmesini, birleşme raporunu ve birleşmeye esas oluşturan bilânçoyu, bu konuda uzman olan bir bağımsız denetleme kuruluşuna denetlettirmeleri şarttır.
(2) Birleşmeye katılan ortaklıklar, birleşmeyi denetleyecek bağımsız denetleme kuruluşuna amaca yardımcı olacak, her türlü bilgi ve belgeyi vermek zorundadır.
(3) Bağımsız denetleme kuruluşu denetleme raporunda;
a) devralan ortaklık tarafından yapılması öngörülen sermaye artırımının, devrolunan ortaklığın ortaklarının haklarını korumaya yeterli bulunup bulunmadığı;
b) değişim oranının ve ayrılma karşılığının adil olup olmadığı;
c) değişim oranının hangi yönteme göre hesapladığı; en az üç farklı genel kabul gören yöntem ile karşılaştırma yapılarak, uygulanan yöntemin adil olduğu;
d) diğer genel kabul gören yöntemlere göre hangi değerlerin ortaya çıkabileceği;
e) denkleştirme varsa, bunun uygun olup olmadığı;
f) değişim oranının hesaplanması yönünden payların değerlendirilmesinde dikkate alınan özellikler;
hususunda inceleme yapıp görüş açıklamakla yükümlüdürler.
(4) Tüm ortakların onaylaması halinde, küçük ve orta ölçekli ortaklıklar denetlemeden vazgeçebilirler.
5. İnceleme hakkı ve malvarlığında değişiklikler
a) İnceleme hakkı
MADDE 149. – (1) Birleşmeye katılan ortaklıklardan her biri, merkezleriyle şubelerinde ve halka açık anonim şirketler de, Sermaye Piyasası Kurulunun öngöreceği yerlerde, genel kurul kararından önceki otuz gün içinde
a) birleşme sözleşmesini,
b) birleşme raporunu,
c) denetleme raporunu,
d) son üç yılın yıl sonu finansal tablolarıyla yıllık faaliyet raporlarını, gereğinde ara bilânçolarını
ortakların, intifa senedi sahipleriyle ortaklık tarafından ihraç edilmiş bulunan menkul kıymet hâmillerinin, menfaati bulunan kişilerin ve diğer ilgililerin incelemesine sunmakla yükümlüdür. Bunlar ilgili sermaye şirketlerinin web sitelerinde de yayınlanır.
(2) Ortaklar ile birinci fıkrasında sayılan kişiler, yukarıda anılan belgelerin suretlerinin ve varsa basılı şekillerinin kendilerine verilmesini talep edebilirler. Bunlar için, herhangi bir bedel veya gider karşılığı talep edilemez.
(3) Birleşmeye katılan ortaklıklardan her biri, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlanan ve web sitelerine de konulan ilânda, inceleme yapma hakkına işaret eder.
(4) Birleşmeye katılan her ortaklık, yukarıda anılan belgelerin nereye tevdi edildiklerini ve nerelerde incelemeye hazır tutulduklarını, tevdiden en az üç iş günü önce, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ile ortaklık sözleşmesinde öngörülen gazetelerde ve sermaye şirketleri de web sitelerinde ilân eder.
(5) Tüm ortakların onaylaması halinde, küçük ve orta ölçekli ortaklıklar inceleme hakkının kullanılmasından vazgeçebilirler.
b) Malvarlığındaki değişikliklerle ilgili bilgiler
MADDE 150. – (1) Birleşmeye katılan ortaklıklardan birinin aktif veya pasif varlıklarında, birleşme sözleşmesinin imzası tarihiyle, bu sözleşmenin genel kurulda onaya sunulacağı tarih arasında, önemli değişiklik meydana gelmişse, yönetim organı, bu durumu kendi genel kuruluna ve birleşmeye katılan diğer ortaklıkların yönetim organlarına yazılı olarak bildirir.
(2) Birleşmeye katılan tüm ortaklıkların yönetim organları, bu durumda birleşme sözleşmesinin değiştirilmesine veya birleşmeden vazgeçmeye gerek olup olmadığını incelerler; böyle bir sonuca vardıkları takdirde, onaya sunma önerisi geri çekilir. Diğer halde, yönetim organı genel kurulda, birleşme sözleşmesinde uyarlamaya gerek bulunmadığının gerekçesini açıklar.
c) Birleşme kararı
MADDE 151. – (1) Yönetim organı, genel kurula birleşme sözleşmesini sunar. Birleşme sözleşmesi genel kurulda;
a) anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde, esas veya çıkarılmış sermayenin çoğunluğunu temsil etmesi şartıyla, genel kurulda mevcut bulunan oyların üçte ikisiyle;
b) bir kooperatif tarafından devralınacak sermaye şirketlerinde, sermayenin çoğunluğunu temsil etmesi şartıyla, genel kurulda mevcut bulunan oyların üçte ikisiyle;
c) limited şirketlerde, sermayenin en az dörtte üçünü temsil eden paylara sahip bulunmaları şartıyla, tüm ortakların dörtte üçünün oylarıyla;
d) kooperatiflerde, verilen oyların üçte ikisinin çoğunluğuyla; ana sözleşmede ek ödeme ve başka edim yükümleri ya da sınırsız sorumluluk kabul edilmiş veya bunlar mevcut olup da genişletilmişse kooperatife kayıtlı ortakların tümünün dörtte üçünün kararıyla,
onaylanmalıdır.
(2) Kollektif ve komandit şirketlerde birleşme sözleşmesinin oybirliğiyle onaylanması gerekir. Ancak, ortaklık sözleşmesinde birleşme sözleşmesinin bütün ortakların dörtte üçünün kararıyla onaylanması öngörülebilir.
(3) Bir sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketin, başka bir ortaklığı devralması halinde, bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendindeki nisaba ek olarak, komanditelerin tamamının birleşmeyi yazılı olarak onaylamaları gereklidir.
(4) Bir limited şirket tarafından devralınan anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirkette, devralma ile ek yüküm ve kişisel edim yükümleri de öngörülüyorsa veya bunlar mevcut olup da genişletiliyorsa, bütün ortakların oybirliğine gerek vardır.
(5) Birleşme sözleşmesi sadece bir ayrılma karşılığı öngörüyorsa, devreden ortaklığın oy hakkını haiz ortaklarının yüzde doksanının onayı şarttır.
(6) Birleşme sözleşmesinde devrolunan ortaklığın işletme konusunda değişiklik öngörülmüşse, birleşme sözleşmesinin ayrıca, ortaklık sözleşmesinin değiştirilmesi için gerekli nisapla onaylanmış olması zorunludur.
6. Kesinleşmeye ilişkin hükümler
a) Ticaret siciline tescil
MADDE 152. – (1) Birleşmeye katılan ortaklıklar tarafından birleşme kararı alınır alınmaz, yönetim organları, birleşmenin tescili için ticaret siciline başvurur.
(2) Devralan ortaklık, birleşmenin gereği olarak sermayesini artırmışsa, ek olarak esas sözleşme değişiklikleri de ticaret siciline sunulur.
(3) Devredilen ortaklık, birleşmenin ticaret siciline tescili ile infisâh eder.
b) Hukukî sonuçlar
MADDE 153. – (1) Birleşme ticaret siciline tescil ile geçerlilik kazanır. Tescil anında, devredilen ortaklığın bütün aktif ve pasifi kendiliğinden devralan ortaklığa geçer.
(2) Devralınan ortaklığın ortakları devralan ortaklığın ortağı olur. Ancak bu sonuç, devralan ortaklığın kendi adına fakat bu ortaklık hesabına hareket eden kişinin elinde bulunan paylar ile devrolunan ortaklığın kendi adına fakat bu ortaklık hesabına hareket eden kişinin elinde bulunan paylar için doğmaz.
(3) Rekabetin Korunması Hakkında Kanun hükümleri saklıdır.
c) İlân
MADDE 154. – (1) Birleşme kararı, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilân olunur.
7. Sermaye şirketlerinin kolaylaştırılmış şekilde birleşmesi
a) Uygulama alanı
MADDE 155. – (1) a) Devralan sermaye şirketi devrolunan sermaye şirketinin oy hakkı veren bütün paylarına veya,
b) bir ortaklık ya da bir gerçek kişi veya kanun yahut sözleşme dolayısıyla bağlı bulunan kişi grupları, birleşmeye katılan sermaye şirketlerinin oy hakkı veren tüm paylarına
sahiplerse sermaye şirketleri kolaylaştırılmış düzene göre birleşebilirler.
(2) Devralan sermaye şirketi devrolunan sermaye şirketinin tüm paylarına değil de, en az oy hakkı veren paylarının yüzde doksanına sahipse, azınlıkta kalan paysahiplerine;
a) devralan ortaklıkta ortaklık payları yanında 141 inci maddeye göre ortaklık paylarının gerçek değerine denk gelen bir karşılık verilmesi tercihinin önerilmesi ve
b) birleşmeden ek ödeme, herhangi bir kişisel edim yükümü ve kişisel sorumluluk doğmaması,
halinde birleşme kolaylaştırılmış şartlarda gerçekleşebilir.
b) Kolaylıklar
MADDE 156. – (1) Birleşmeye katılan ve 155 inci maddenin birinci fıkrasında öngörülen şartlara uyan sermaye şirketleri, birleşme sözleşmesinde, 146 ncı maddenin (a) ve (f) ilâ (i) bentlerinde gösterilmiş bulunan kayıtlara yer verirler. Bu sermaye şirketleri birleşme raporu (madde 147) düzenlemeye, birleşme sözleşmesini denetletmeye (madde 148) ve inceleme hakkı sağlamaya (madde 149) zorunlu olmadıkları gibi birleşme sözleşmesini genel kurulun onayına da (madde 151) sunmayabilirler.
(2) Birleşmeye katılan ve 155 inci maddenin ikinci fıkrasında öngörülen şartlara uyan sermaye şirketleri, birleşme sözleşmesinde, sadece, 147 nci maddenin (a), (b) ve (f) ilâ (i) bentlerinde gösterilmiş bulunan kayıtlara yer verirler. Bu şirketler birleşme raporu (madde 147) düzenlemeye ve birleşme sözleşmesini genel kurula sunmaya (madde 151) zorunlu değillerdir. 149 uncu maddede öngörülen inceleme hakkının, birleşmenin tescili için ticaret siciline yapılan başvurudan otuz gün önce sağlanmış olması gerekir.
8. Alacaklıların ve çalışanların korunması
a) Alacakların güvence altına alınması
MADDE 157. – (1) Birleşmeye katılan ortaklıkların alacaklıları birleşmenin hukuken geçerlilik kazanmasından itibaren üç ay içinde talepte bulunurlarsa, devralan ortaklık bunların alacaklarını güvence altına alır.
(2) Birleşmeye katılan ortaklıklar, alacaklılarına, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde üç kez yapacakları ilânla, haklarını bildirirler. Uzman bir bağımsız denetleme kuruluşu, birleşmeye katılan ortaklıkların serbest malvarlıklarının, ödenmesine yetmeyeceği bilinen bir alacakları bulunmadığını veya böyle bir alacak talebi beklenmediğini doğruladığı takdirde ilân yükümlülüğü ortadan kalkar.
(3) Devralan ortaklık alacağın birleşme dolayısıyla tehlikeye düşmediğini ispat ederse, temin etme yükümü ortadan kalkar.
(4) Diğer alacaklıların zarara uğramayacaklarının anlaşılması halinde, yükümlü ortaklıkgüvence göstermek yerine borcu ödeyebilir.
b) Ortakların kişisel sorumlulukları ve iş ilişkilerinin geçmesi
MADDE 158. – (1) Devrolunan ortaklığın borçlarından birleşmeden önce sorumlu olan ortakların sorumlulukları birleşmeden sonra da devam eder. Şu şartla ki, bu borçlar birleşme kararının ilânından önce doğmuş olmalı veya borçları doğuran sebepler bu tarihten önce oluşmuş bulunmalıdır.
(2) Devrolunan ortaklığın borçlarından doğan, ortakların kişisel sorumluluğuna ilişkin talepler, birleşme kararının ilânı tarihinden itibaren üç yıl geçince zamanaşımına uğrar. Alacak ilân tarihinden sonra muaccel olursa, zamanaşımı süresi muacceliyet tarihinden başlar. Bu sınırlama, devralan ortaklığın borçları dolayısıyla şahsen sorumlu olan ortakların sorumluluklarına uygulanmaz.
(3) Kamuya arz edilmiş olan tahvil ve diğer borç senetlerinde sorumluluk itfa tarihine kadar devam eder; meğerki, izahname başka bir düzenleme içersin.
(4) İş ilişkileri hakkında 178 inci madde hükmü uygulanır.
III - Bölünme
1. Genel hükümler
a) İlke
MADDE 159. – (1) Bir ortaklık tam veya kısmî bölünebilir.
a) Tam bölünmede, ortaklığın tüm malvarlığı bölümlere ayrılır ve diğer ortaklıklara devrolunur. Bölünen ortaklığın ortakları, devralan ortaklıkların ortaklık paylarını ve haklarını iktisap ederler. Tam bölünüp devrolunan ortaklık infisâh eder ve unvanı ticaret sicilinden silinir.
b) Kısmî bölünmede, bir ortaklığın malvarlığının bir veya birden fazla bölümü diğer ortaklıklara devrolunur. Bölünen ortaklığın ortakları, devralan ortaklıkların ortaklık paylarını ve haklarını iktisap ederler veya bölünen ortaklık devredilen malvarlığı bölümlerinin karşılığında devralan ortaklıklarda ortaklık payları ve hakları elde eder (yavru şirket oluşturma).
b) Geçerli bölünmeler
MADDE 160. – (1) Sermaye şirketleri ve kooperatifler sermaye şirketlerine ve kooperatiflere bölünebilirler.
c) Ortaklık paylarının ve haklarının korunması
MADDE 161. – (1) Tam ve kısmî bölünmede ortaklık payları ve hakları 140 ıncı madde uyarınca korunur.
(2) Devreden ortaklığın ortaklarına,
a) ya bölünmeye katılan tüm ortaklıklarda, mevcut payları oranında ortaklık payları (oranın korunduğu bölünme) veya
b) bölünmeye katılan bazı veya tüm ortaklıklarda, mevcut paylarının oranına göre değişiklik yapılarak ortaklık payları (oranın korunmadığı bölünme),
tahsis edilebilir.
2. Bölünmenin uygulanmasına ilişkin hükümler
a) Sermayenin azaltılması
MADDE 162. – (1) Bölünme sebebiyle devreden ortaklığın sermayesinin azaltılması halinde 473, 474 ve 592 inci maddeler ile kooperatiflerde 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 98 inci maddesine dayanılarak bu Kanunun 473 ve 474 üncü maddeleri uygulanmaz.
b) Sermaye artırımı
MADDE 163. – (1) Devralan ortaklık sermayesini, devreden ortaklığın ortaklarının haklarını koruyacak miktarda artırır.
(2) Bölünmede, aynî sermaye konulmasına ilişkin hükümler uygulanmaz. Bölünme sebebiyle, kayıtlı sermaye sisteminde müsait olmasa bile, tavan değiştirilmeden sermaye artırılabilir.
c) Yeni kuruluş
MADDE 164. – (1) Bölünme çerçevesinde yeni bir ortaklığın kurulmasına bu kanun ile Kooperatifler Kanununun kuruluşa ilişkin hükümleri uygulanır. Sermaye şirketlerinin kurulmasında, kurucuların asgarî sayısına ve aynî sermaye konulmasına ilişkin hükümler uygulanmaz.
d) Arabilânço
MADDE 165. – (1) Bilânço günüyle, bölünme sözleşmesinin imzası veya bölünme plânının düzenlenmesi tarihi arasında, altı aydan fazla bir zaman bulunduğu veya son bilânçonun çıkarılmasından itibaren, bölünmeye katılan ortaklıkların malvarlıklarında önemli değişiklikler meydana gelmiş olduğu takdirde, bir ara bilânço çıkarılır.
3. Bölünme belgelerini denetleme ve inceleme hakkı
a) Bölünme sözleşmesi ve bölünme planı
aa) Genel olarak
MADDE 166. – (1) Bir ortaklık bölünme yoluyla, malvarlığının bölümlerini var olan ortaklıklara devredecekse, bölünmeye katılan ortaklıkların yönetim organları tarafından bir bölünme sözleşmesi yapılır.
(2) Bir ortaklık, bölünme yoluyla, malvarlığının bölümlerini, yeni kurulacak ortaklıklara devredecekse, yönetim organı bir bölünme plânı düzenler.
(3) Hem bölünme sözleşmesinin hem de bölünme plânının yazılı şekilde yapılması ve bunların genel kurul tarafından 173 üncü madde hükümlerine göre onaylanması şarttır.
bb) Bölünme sözleşmesinin ve bölünme planının içeriği
MADDE 167. – (1) Bölünme sözleşmesi ve bölünme plânını özellikle;
a) bölünmeye katılan ortaklıkların ticaret unvanlarını, merkezlerini ve türlerini;
b) aktif ve pasif malvarlığı konularının devir amacıyla bölümlere ayrılmasını ve tahsisini; açık tanımlamayla, bu bölümlere ilişkin envanteri; taşınmazları, kıymetli evrakı ve maddî olmayan malvarlığını teker teker gösteren listeyi;
c) payların değişim oranını ve gereğinde ödenecek denkleştirme tutarını ve devreden ortaklığın ortaklarının, devralan ortaklıktaki ortaklık haklarına ilişkin açıklamaları;
d) devralan ortaklığın; intifa senedi, oydan yoksun pay ve özel hak sahiplerine tahsis ettiği hakları;
e) ortaklık paylarının değişim tarzlarını;
f) ortaklık paylarının bilânço kârına hangi tarihten itibaren hak kazanacaklarını ve bu talep hakkının özelliklerini;
g) devreden ortaklığın işlemlerinin hangi tarihten itibaren devralan ortaklığın hesabına yapılmış kabul edildiğini;
h) yönetim organlarının üyelerine, müdürlere, yönetim hakkını haiz kişilere ve denetçilere tanınan özel menfaatleri;
i) bölünme sonucu devralan ortaklıklara geçen iş ilişkilerinin listesini
içerir.
b) Bölünmenin dışında kalan malvarlığı
MADDE 168. – (1) Bölünme sözleşmesinde veya bölünme plânında tahsisi yapılmayan malvarlığı konuları üzerinde;
a) Tam bölünmede, tüm devralan ortaklıkların, bölünme sözleşmesi veya plânına göre kendilerine intikal eden net aktif malvarlığının oranına göre tüm devralan ortaklıkların paylı mülkiyet hakkı düşer.
b) Kısmî bölünmede sözkonusu malvarlığı, devreden ortaklıkta kalır.
(2) Birinci fıkra hükmü kıyas yoluyla alacaklara ve maddî olmayan malvarlığı haklarına da uygulanır.
(3) Tam bölünmeye katılan ortaklıklar, bölünme sözleşmesi veya bölünme plânına göre herhangi bir ortaklığa tahsis edilmeyen borçlardan müteselsilen sorumludurlar.
c) Bölünme raporu
aa) İçerik
MADDE 169. – (1) Bölünmeye katılan ortaklıkların yönetim organları, bölünme hakkında ayrı rapor hazırlarlar; ortak rapor da geçerlidir.
(2) Rapor;
a) bölünmenin amacını ve sonuçlarını;
b) bölünme sözleşmesini veya bölünme plânını;
c) payların değişim oranlarını ve gereğinde ödenecek denkleştirme tutarını, özellikle devreden ortaklığın ortaklarının devralan ortaklıktaki haklarına ilişkin açıklamaları;
d) değişim oranının saptanmasında, payların değerlendirilmesine ilişkin özellikleri;
e) gereğinde, bölünme dolayısıyla ortaklar için doğacak olan ek ödeme yükümlerini, diğer kişisel edim yükümlerini ve sınırsız sorumluluğu;
f) bölünmeye katılan ortaklıkların türlerinin farklı olması halinde, ortakların yeni tür sebebiyle sözkonusu olan yükümlerini;
g) bölünmenin işçiler üzerindeki etkileri ile içeriğini; varsa sosyal plânın içeriğini;
h) Bölünmenin, bölünmeye katılan ortaklıkların alacaklıları üzerindeki etkilerini;
hukukî ve ekonomik yönleri ile açıklar ve gerekçelerini gösterir.
(3) Yeni kuruluşun varlığı halinde, bölünme plânına yeni ortaklığın ortaklık sözleşmesi de eklenir.
bb) Bölünme sözleşmesinin veya bölünme planının ve bölünme raporunun denetlenmesi
MADDE 170. – (1) Bölünme sözleşmesinin veya bölünme plânının denetlenmesine 148 inci madde hükmü kıyas yoluyla uygulanır.
d) İnceleme hakkı
MADDE 171. – (1) Bölünmeye katılan ortaklıklardan her biri, genel kurulun kararından iki ay önce, merkezlerinde, halka açık anonim şirketler ayrıca Sermaye Piyasası Kurulunun uygun gördüğü yerlerde;
a) bölünme sözleşmesini veya bölünme plânını,
b) bölünme raporunu,
c) denetleme raporunu,
d) son üç yılın finansal tabloları ile faaliyet raporlarını ve varsa ara bilânçoları,
bölünmeye katılan ortaklıkların ortaklarının incelemesine sunar.
(2) Tüm ortakların onaylaması halinde küçük ve orta ölçekli ortaklıklar birinci fıkrada öngörülen inceleme hakkından vazgeçebilirler.
(3) Ortaklar, bölünmeye katılan ortaklıklardan, bu maddenin birinci fıkrasında sayılan belgelerin kopyalarının kendilerine verilmesini isteyebilirler. Suretler için bedel veya herhangi bir gider karşılığı talep edilemez.
(4) Bölünmeye katılan ortaklıklardan her biri, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde, inceleme yapma haklarına işaret eden bir ilân yayınlarlar.
e) Malvarlığındaki değişikliklerle ilgili bilgiler
MADDE 172. – (1) Bölünmeye katılan ortaklıkların malvarlıklarında meydana gelen değişikliklere 150 nci madde kıyas yoluyla uygulanır.
4. Bölünme kararı
MADDE 173. – (1) 175 inci maddede öngörülen güvencenin sağlanmasından sonra, bölünmeye katılan ortaklıkların yönetim organları, bölünme sözleşmesini veya bölünme plânını genel kurula sunar.
(2) Onama kararı 151 inci maddenin birinci, üçüncü, dördüncü ve altıncı fıkralarında öngörülen nisaplara uyularak alınır.
(3) Oranın korunmadığı bölünmede onama kararı, devreden ortaklıkta oy hakkını haiz ortakların en az yüzde doksanıyla alınır.
5. Korunmaya ilişkin hükümler
a) Alacaklıların korunması
aa) Çağrı
MADDE 174. – (1) Bölünmeye katılan ortaklıkların alacaklıları, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ile ortaklık sözleşmesinde öngörülen gazetelerde üç kez yapılacak ve web sitesine de konulacak ilânla, alacaklarını bildirerek güvence verilmesi için talepte bulunmaya çağrılırlar.
bb) Alacakların güvence altına alınması
MADDE 175. – (1) Bölünmeye katılan ortaklıklar, 174 üncü maddede öngörülen ilânların yayın tarihten itibaren iki ay içinde, talepte bulunan alacaklıların alacaklarını güvence altına almak zorundadırlar.
(2) Bölünme ile alacaklıların alacaklarının tehlikeye düşmediğinin ispatı halinde, güvence altına almak yükümü ortadan kalkar.
(3) Ortaklık talepte bulunan alacaklılara, güvence vermek yerine, alacağı ödeyebilir; şu şartla ki, bu ödeme diğer alacaklıları zarara uğratmasın.
b) Sorumluluk
aa) Bölünmeye katılan ortaklıkların ikinci derecede sorumluluğu
MADDE 176. – (1) Bölünme sözleşmesi veya bölünme plânıyla kendisine borç tahsis edilen ortaklık (birinci derecede sorumlu ortaklık) alacaklıların alacaklarını ifa etmezse, bölünmeye katılan diğer ortaklıklar (ikinci derecede sorumlu ortaklıklar) müteselsilen sorumlu olurlar.
(2) İkinci derecede sorumlu olan ortaklıkların takip edilebilmeleri için, alacağın güvence altına alınmamış ve birinci derecede sorumlu ortaklığın,
a) iflâs etmiş,
b) konkordato süresi almış,
c) aleyhinde yapılan bir icra takibinde kesin aciz vesikası alınmasının şartları doğmuş,
d) merkezi yurt dışına taşınmış ve artık Türkiye’de takip edilemez duruma gelmiş veya
e) yurt dışındaki merkezinin yeri değiştirilmiş ve bu sebeple hukuken takibi önemli derecede güçleşmiş
olması gerekir.
bb) Ortakların kişisel sorumluluğu
MADDE 177. – (1) Ortakların kişisel sorumlulukları hakkında 158 inci madde hükmü uygulanır.
6. İş ilişkilerinin geçmesi
MADDE 178. – (1) Tam veya kısmî bölünmede, işçilerle yapılan hizmet sözleşmeleri, işçi itiraz etmediği taktirde, devir gününe kadar bu sözleşmeden doğan bütün hak ve borçlarla devralana geçer.
(2) İşçi itiraz etmezse, hizmet sözleşmesi kanunî işten çıkarma süresinin sonunda sona erer; devralan ve işçi o tarihe kadar sözleşmeyi yerine getirmekle yükümlüdür.
(3) Eski işveren ile devralan, işçinin bölünmeden evvel muaccel olmuş alacakları ile hizmet sözleşmesinin normal olarak sona ereceği veya işçinin itirazı sebebiyle sona erdiği tarihe kadar geçen sürede muaccel olacak alacaklarından müteselsilen sorumludur.
(4) Aksi kararlaştırılmadıkça veya halin gereğinden anlaşılmadıkça, işveren hizmet sözleşmesinden doğan hakları üçüncü bir kişiye devredemez.
(5) İşçiler muaccel olan ve birinci fıkrada öngörüldüğü şekilde muaccel olacak alacaklarının güvence altına alınmasını isteyebilirler.
(6) Devreden ortaklığın bölünmeden önce ortaklık borçlarından dolayı sorumlu olan ortakları, hizmet sözleşmesinden doğan ve intikal gününe kadar muaccel olan borçlarla, hizmet sözleşmesi normal olarak sona ermiş olsaydı muaccel hale gelecek olan veya işçinin itirazı sebebiyle hizmet sözleşmesinin sona erdiği ana kadar doğacak olan borçlardan müteselsilen sorumlu olmakta devam ederler.
7. Ticaret siciline tescil ve geçerlilik
MADDE 179. – (1) Bölünme onaylanınca, yönetim organı bölünmenin tescilini talep eder.
(2) Kısmî bölünme sebebiyle devreden ortaklığın sermayesinin azaltılması gerekiyorsa buna ilişkin esas sözleşme değişikliği de tescil ettirilir.
(3) Tam bölünme halinde devreden ortaklık ticaret siciline tescil ile birlikte infisâh eder.
(4) Bölünme ticaret siciline tescille geçerlilik kazanır. Tescil ile tescil anında envanterde yer alan bütün aktifler ve pasifler devralan ortaklıklara geçer.
IV - Tür Değiştirme
1. Genel hükümler
a) İlke
MADDE 180. – (1) Bir ortaklık hukukî şeklini değiştirebilir (tür değiştirme). Tür değiştirmeyle, türü değişen ortaklığın hukukî ilişkileri değişmez.
b) Geçerli tür değiştirmeler
MADDE 181. – (1) a) Bir sermaye şirketi;
1) başka türde bir sermaye şirketine;
2) bir kooperatife;
b) bir kollektif şirket;
1) bir sermaye şirketine;
2) bir kooperatife;
3) bir komandit şirkete;
c) bir komandit şirket;
1) bir sermaye şirketine;
2) bir kooperatife;
3) bir kollektif şirkete;
d) bir kooperatif bir sermaye şirketine
dönüşebilir.
c) Kollektif ve komandit şirketlerin tür değiştirmelerine ilişkin özel düzenleme
MADDE 182. – (1) Bir kollektif şirket bir komandit şirkete;
a) kollektif şirkete bir komanditerin girmesi;
b) Bir ortağın komanditer olması;
halinde dönüşebilir.
(2) Bir komandit şirket kollektif şirkete;
a) tüm komanditerlerin şirketten çıkması,
b) tüm komanditerlerin komandite olması
suretiyle dönüşebilir.
(3) Bir kollektif veya komandit şirketin tek kişi işletmesi olarak faaliyetine devam etmesine ilişkin 257 nci madde hükmü saklıdır.
(4) Bu madde uyarınca yapılacak tür değiştirmelerine 180 ilâ 191 inci madde hükümleri uygulanmaz.
2. Ortaklık payının ve haklarının korunması
MADDE 183. – (1) Tür değiştirmede ortakların ortaklık payları ve ortaklık hakları korunur. Oydan yoksun paylar için sahiplerine eşit değerde paylar veya oy hakkını haiz paylar verilir.
(2) İmtiyazlı payların karşılığında aynı değerde paylar verilir veya uygun bir tazminat ödenir.
(3) İntifa senetleri karşılığında aynı değerde haklar verilir veya tür değiştirme plânının düzenlendiği tarihte gerçek değer ödenir.
3. Kuruluş ve ara bilânço
MADDE 184. – (1) Tür değiştirmede, yeni türün kuruluşuna ilişkin hükümler uygulanır; ancak sermaye şirketlerinde ortakların asgarî sayısına ve aynî sermaye konulmasına ilişkin hükümler uygulanmaz.
(2) Bilânço günüyle tür değiştirme raporunun düzenlendiği tarih arasında altı aydan fazla zaman geçmişse veya son bilânçonun çıkarıldığı tarihten itibaren ortaklığın malvarlığında önemli değişiklikler meydana gelmişse ara bilânço çıkarılır.
4. Tür değiştirme plânı
MADDE 185. – (1) Yönetim organı bir tür değiştirme plânı düzenler. Plân yazılı şekle ve 189 uncu madde uyarınca genel kurulun onayına tâbidir. Tür değiştirme plânı:
a) Ortaklığın tür değiştirmeden önceki ve sonraki ticaret unvanını, merkezini ve yeni türe ilişkin ibareyi,
b) yeni türün ortaklık sözleşmesini,
c) ortakların tür değiştirmeden sonra sahip olacakları payların sayısını, cinsini ve tutarını veya tür değiştirmeden sonra ortakların paylarına ilişkin açıklamaları
içerir.
5. Tür değiştirme raporu
MADDE 186. – (1) Yönetim organı tür değiştirme hakkında yazılı bir rapor hazırlar.
(2) Raporda;
a) tür değiştirmenin amacı ve sonuçları,
b) yeni türe ilişkin kuruluş hükümlerinin yerine getirilmiş bulunduğu,
c) yeni ortaklık sözleşmesi,
d) tür değiştirmeden sonra ortakların sahip olacakları paylara dair değişim oranı,
e) varsa ortaklar ile ilgili olarak tür değiştirmeden kaynaklanan ek ödeme ile diğer kişisel edim yükümleri ve kişisel sorumluluklar,
f) ortaklar için yeni tür dolayısıyla doğan yükümler
hukukî ve ekonomik yönden açıklanır ve gerekçeleri gösterilir.
6. Tür değiştirme planının ve tür değiştirme raporunun denetlenmesi
MADDE 187. – (1) Ortaklık, tür değiştirme plânını, tür değiştirme raporunu, tür değiştirmede esas alınan bilânçoyu bu hususta uzman bir bağımsız denetleme kuruluşuna denetlettirir.
(2) Ortaklık denetlemeyi yapacak olan bağımsız denetleme kuruluşuna, yapılacak denetlemenin amacına hizmet edebilecek bütün bilgi ve belgeleri vermek zorundadır.
(3) Bağımsız denetleme kuruluşu tür değiştirmeye ilişkin şartların gerçekleşip gerçekleşmediğini, bilânçonun gerçeğe uygun olup olmadığını ve tür değiştirmeden sonra ortakların hukukî durumlarının korunup korunmadığını incelemek ve değerlendirmek zorundadır.
7. İnceleme hakkı
MADDE 188. – (1) Ortaklık:
a) tür değiştirme plânını,
b) tür değiştirme raporunu,
c) denetleme raporunu,
d) son üç yılın finansal tablolarını, varsa ara bilânçoyu, genel kurulda karar alınmasından otuz gün önce merkezinde ve halka açık anonim şirketlerde Sermaye Piyasası Kurulunun istediği yerlerde ortakların incelemesine sunar.
(2) İsteyen ortaklara anılan belgelerin kopyaları bedelsiz verilir. Ortaklık, ortakları, uygun bir şekilde inceleme haklarının bulunduğu hususunda bilgilendirir.
8. Tür değiştirme kararı
MADDE 189. – (1) Yönetim organı tür değiştirme plânını genel kurula sunar. Tür değiştirme kararı aşağıdaki nisaplarla alınır:
a) Anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde, esas veya çıkarılmış sermayenin üçte ikisini karşılaması şartıyla, genel kurulda mevcut oyların üçte ikisiyle; limited şirkete dönüştürme halinde, ek ödeme veya kişisel edim yükümü doğacaksa bütün ortakların onayıyla;
b) Bir sermaye şirketinin bir kooperatife dönüşmesi halinde tüm ortakların onayıyla;
c) Limited şirketlerde, sermayenin en az dörtte üçüne sahip bulunmaları şartıyla, ortakların dörtte üçünün kararıyla;
d) Kooperatiflerde;
1) ortakların en az üçte ikisinin temsil edilmeleri şartı ile, genel kurulda mevcut oyların çoğunluğuyla,
2) ek ödeme, diğer kişisel edim yükümleri veya kişisel sorumluluk getiriliyorsa veya bu yükümler veya sorumluluklar genişletiliyorsa, kooperatifte kayıtlı ortaklarının üçte ikisinin olumlu oyuyla,
e) Kollektif ve komandit şirketlerde tür değiştirme plânı bütün ortakların oybirliğiyle onanır. Ancak, şirket sözleşmesinde ortakların tümünün üçte ikisinin olumlu oyuyla bu kararın alınabileceği öngörülebilir;
9. Ticaret siciline tescil
MADDE 190. – (1) Yönetim organı tür değiştirmeyi ve yeni ortaklığın sözleşmesini tescil ettirir. Tür değiştirme tescil ile hukukî geçerlilik kazanır. Tür değiştirme kararı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilân edilir.
10. Alacaklıların ve çalışanların korunması
MADDE 191. – (1) Ortakların kişisel sorumlulukları hakkında 158 inci ve iş sözleşmelerinden doğan borçlar hakkında 178 inci madde uygulanır.
V - Ortak Hükümler
1. Ortaklık payının ve haklarının incelenmesi
MADDE 192 -. (1) Bir birleşme, bölünme veya tür değiştirmede, ortak olmayı sürdürme hakkının ortaklık payının veya ortaklık haklarının kanuna uygun bir şekilde tanınmaması veya ayrılma karşılığının uygun olmaması halinde, her ortak birleşme, bölünme veya tür değiştirme kararının ilânından itibaren iki ay içinde mahkemeden bir denkleştirme akçesi ödenmesini talep edebilir. Denkleştirme akçesinin belirlenmesinde 140 ıncı maddenin ikinci fıkrası uygulanmaz.
(2) Davacı ile aynı hukukî durumda bulunmaları halinde, mahkeme kararı, birleşmeye, bölünmeye veya tür değiştirmeye katılan ortaklıkların tüm ortakları hakkında da hüküm doğurur.
(3) Davanın giderleri devralan ortaklığa aittir. Özel durumların haklı göstermesi halinde, mahkeme giderleri kısmen veya tamamen davacıya yükletilebilir.
(4) Ortak olma hakkının veya ortaklık haklarının korunmasının incelenmesine ilişkin dava, birleşme, bölünmenin veya tür değiştirme kararının geçerliliğini etkilemez.
2. Birleşmenin, bölünmenin ve tür değiştirmenin iptali ve eksikliklerin sonuçları
MADDE 193. – (1) 134 ilâ 191 inci maddelerin ihlâli halinde, birleşme, bölünme ve tür değiştirme kararına olumlu oy vermemiş ve bunu tutanağa geçirmiş bulunan birleşmeye, bölünmeye veya tür değiştirmeye katılan ortaklıkların ortakları; bu kararın Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilânından itibaren iki ay içinde iptal davası açabilirler. İlânın gerekmediği hallerde süre tescil tarihinden başlar.
(2) Kararın bir yönetim organı tarafından verilmesi halinde de bu dava açılabilir.
(3) Birleşme, bölünme ve tür değiştirmeye ilişkin işlemlerde herhangi bir eksikliğin varlığı halinde, mahkeme taraflara bunun giderilmesi için süre verir. Hukukî sakatlık, verilen süre içinde giderilemiyorsa veya giderilememişse mahkeme kararı iptal eder ve gerekli önlemleri alır.
3. Sorumluluk
MADDE 194. – (1) Birleşme, bölünme veya tür değiştirme işlemlerine herhangi bir şekilde katılmış bulunan bütün kişiler ortaklıklara, ortaklara ve alacaklılara karşı kusurları ile verdikleri zararlardan sorumludurlar. Kurucuların sorumlulukları saklıdır.
(2) Birleşmeyi, bölünmeyi veya tür değiştirmeyi denetlemiş kişiler ortaklıklara, münferit ortaklara ve alacaklılara karşı kusurları ile verdikleri zararlardan sorumludurlar.
(3) 202 ilâ 208, 755, 757 ve 760 ıncı madde hükümleri saklıdır. Bir sermaye şirketinin veya kooperatifin iflâsı halinde 565 ve 756 ncı maddeler ile Kooperatifler Kanununun 98 inci maddesi kıyas yoluyla uygulanır.
G) Şirketler topluluğu
I - Hâkim (ana) ve bağlı (yavru) şirket
MADDE 195. - (1) a) Bir sermaye şirketi diğer bir sermaye şirketinin doğrudan veya dolaylı olarak;
1) oy haklarının çoğunluğuna sahipse veya
2) ortaklık sözleşmesine dayalı olarak yönetim organında çoğunluğu oluşturan sayıda üyenin seçimini sağlayabilmek hakkını haizse veya
3) kendi oy hakları yanında, bir sözleşmeye dayanarak, tek başına veya diğer ortaklarla birlikte, oy haklarının çoğunluğunu kullanabiliyorsa;
b) bir sermaye şirketi diğer bir sermaye şirketini bir sözleşmeye dayanarak veya başka bir yolla hâkimiyeti altında tutabiliyorsa;
birinci şirket hâkim (ana), diğeri bağlı (yavru) şirkettir.
(2) Birinci fıkrada öngörülen hallerden başka, bir sermaye şirketinin paylarının çoğunluğuna veya çoğunluk etkisini haiz miktarda paylarına sahip bulunmak, hâkimiyetin varlığına karine oluşturur.
(3) Bir hâkim şirketin bir veya birden fazla bağlı şirketi aracılığıyla veya onlarla birlikte, bir diğer şirkete hâkim olması dolaylı hâkimiyeti ifade eder.
(4) Bağlı şirketler, hâkim şirkete doğrudan veya dolayısıyla bağlılıkları sebebiyle, tekelden yönetim altında kabul edilirler.
(5) Tekelden yönetim altında bulunan şirketler hâkim şirketle birlikte, “şirketler topluluğu” (“topluluk”) nu oluştururlar. Bağlı şirketler topluluk şirketi olarak adlandırılırlar.
(6) Şirketler topluluğunun tepesinde, merkezi veya yerleşim yeri yurt içinde veya dışında bulunan, sermaye şirketi olmayan, herhangi bir tüzel ya da gerçek kişinin veya işletmenin bulunması halinde, 195 ilâ 209 uncu madde hükümleri ile şirketler topluluğuna ilişkin diğer hükümler de uygulanır. Tepedeki gerçek kişi tacir sayılır. Konsolide yıl sonu tablolarına ilişkin hükümler saklıdır.
(7) Şirketler topluluğuna ilişkin hükümlerin uygulanmasında “yönetim kurulu” ibaresi limited şirketlerde müdürleri, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler ile şahıs şirketlerinde idarecileri, diğer tüzel kişilerde yönetim organını ve gerçek kişilerde gerçek kişinin kendisini ifade eder.
II - Pay ve oy oranlarının hesaplanması
MADDE 196. – (1) Bir sermaye şirketinin katıldığı diğer bir sermaye şirketindeki payları, katılan şirkete ait payların toplam itibarî değerlerinin, katılınan şirketin esas veya çıkarılmış sermayesine oranına göre hesaplanır. Katılınan şirketin iktisap etmiş olduğu kendi payları ile başkasının elinde kendi hesabına bulunan kendi payları, hesaplamada katılınan şirketin esas veya çıkarılmış sermayesinden düşülür.
(2) Bir sermaye şirketinin katıldığı diğer bir sermaye şirketindeki oy hakları; katılan şirketin katılınan şirkette sahip olduğu paylardan doğan kullanılabilen oy haklarının toplamının, katılınan şirketteki kullanılabilir oy haklarının toplamına olan oranına göre hesaplanır. Katılınan şirketin tüm oyları hesaplanırken, bu şirketin iktisap ettiği kendi payları ile başkası elinde kendi hesabına bulunan kendi paylarından doğan oy hakları düşülür.
III - Karşılıklı katılma
MADDE 197. – (1) Birbirlerinin paylarının en az dörtte birine sahip bulunan sermaye şirketleri karşılıklı katılma halinde şirketlerdir. Payların hesabında 196 ncı madde hükümleri uygulanır. Karşılıklı katılmalı şirketlerden biri, diğeri üzerinde herhangi bir surette hâkimiyeti haiz ise, diğeri bağlı şirket sayılır. Karşılıklı iştirakli şirketlerin her biri diğeri üzerinde hâkimiyeti haizse ikisi de bağlı şirket kabul olunur.
IV - Bildirim ile tescil ve ilân yükümlülükleri
MADDE 198. – (1) Bir sermaye şirketi, diğer bir sermaye şirketinin sermayesinin, doğrudan veya dolaylı olarak, yüzde onunu, yüzde yirmisini, yüzde yirmibeşini, yüzde otuzüçünü, yüzde ellisini, yüzde altmışyedisini veya yüzde yüzünü oluşturan payları iktisap ettiği takdirde veya payları, sahip olduğu bu yüzdelerin altına düşmüşse, anılan oranlarda payların iktisabını ve yitirilmesini, bu işlemlerin tamamlanmasını takip eden on gün içinde, paylarına sahip bulunduğu sermaye şirketi ile bu kanunda ve diğer kanunlarda gösterilen yetkili makamlara yazılı olarak bildirmekle yükümlüdür. Payların yukarıda bildirilen oranlarda iktisabı veya yitirilmesi, yıllık faaliyet ve denetleme raporunda da açıkça ve ayrı bir başlık altında yazılır ve bu kanun gereği yapılacak ilânlarda belirtilir. Payların hesabında 196ncı madde hükmünde öngörülen kurallar uygulanır. Katılan ve katılınan şirketin yönetim kurulu üyeleriyle yöneticileri de kendileriyle eşlerinin ve velâyetleri altındaki çocuklarının payları ile bunların sermayelerinin en az yüzde yirmisine sahip bulundukları sermaye şirketleri ile şahıs şirketlerindeki payları için de aynı bildirimi yapmakla yükümlüdürler. Bildirim yazılı yapılır; ticaret siciline tescil ve ilân olunur.
(2) Bildirim yükümü yerine getirilmediği sürece sahip olunan paylardan doğan haklar kullanılamaz. Bildirim yükümünün yerine getirilmemesine ilişkin diğer sonuçlar hakkındaki hükümler saklıdır.
(3) Hâkimiyet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için ticaret siciline tescil ve ilânı şarttır.
V - Bağlı şirketlerin ve hâkim şirketin raporları
MADDE 199 – (1) Bağlı şirketin yönetim kurulu, faaliyet yılının ilk üç ayı içinde bağlı şirketlerle ilişkiler hakkında bir rapor düzenler. Raporda, geçen faaliyet yılında hâkim şirketle veya bağlı şirketlerden biriyle veya bu şirketler sebebiyle veya bu şirketlerin menfaatine yaptığı tüm hukukî işlemle ve bu şirketler sebebiyle veya onların menfaatine aldığı veya almaktan kaçındığı tüm önlemler açıklanır. Hukukî işlemlerde edimler, karşı edimler, önlemlerde, önlemlerin sebepleri, verdiği kayıplar ve sağladığı yararlar belirtilir. Kayıpların karşılaştırılmasında, faaliyet yılı içinde bunların fiilen nasıl denkleştirildiği ve yararların şirkete verdiği talep hakları ayrıntılı olarak ifade edilir.
(2) Rapor özenli, gerçeği aynen ve dürüstçe yansıtan hesap verme ilkelerine uygun olmalıdır.
(3) Raporun sonunda yönetim kurulu, hukukî işlemlerin yapıldığı veya önlemlerin alındığı veya alınmasından kaçınıldığı sırada geçerli olan ve kurul tarafından bilinen hal ve şartlara göre, her hukukî işlem için uygun bir karşı edim alınıp alınmadığını ve alınan veya kaçınılan önlemler sebebiyle kayba uğranılıp uğranılmadığını belirtilir. Şirket kayba uğramışsa kaybın denkleştirilip denkleştirilmediği de raporda açıklanmalıdır. Açıklama yıllık rapora alınır.
(4) Hâkim şirketin her yönetim kurulu üyesi, kendi yönetim kurulundan her zaman, bağlı şirketlerin finansal ve malvarlıksal durumları ile üç aylık hesap sonuçları ve hâkim şirketin bağlı şirketlerle, bağlı şirketlerin birbirleriyle, hâkim ve bağlı şirketlerin, paysahipleri ve bunların yakınlarıyla ilişkileri, yaptıkları işlemler ve bunların sonuç ve etkileri hakkında, özenli, gerçeği aynen ve dürüstçe yansıtan hesap verme ilkelerine göre düzenlenmiş bir rapor hazırlatıp yönetim kuruluna sunmasını ve bunun yıllık rapor ile denetleme raporuna eklenmesini isteyebilir. Bağlı şirketler, yoruma yer bırakmayacak açıklıkta haklı bir sebebin varlığını ispat etmediği takdirde bu raporun hazırlanması için gerekli bilgi ve belgeleri hâkim şirketin bu işle görevlendirilen uzmanlarına verir. Talepte bulunan yönetim kurulu üyesinin bu talebi başkasının yararına yapmasından doğan sorumluluğu saklıdır.
VI - Bağlı şirketler hakkında bilgi alma
MADDE 200. – (1) Hâkim sermaye şirketinin her paysahibi, genel kurulda, bağlı şirketlerin finansal ve malvarlıksal durumları ile hesap sonuçları ve hâkim şirketin bağlı şirketlerle, bağlı şirketlerin birbirleriyle; hâkim ve bağlı şirketlerin paysahipleri ve bunların yakınlarıyla yaptıkları işlemler ve bunların sonuçları hakkında, özenli, gerçeği aynen ve dürüstçe yansıtan hesap verme ilkelerine uygun, doyurucu bilgi verilmesini isteyebilir.
VII - Bağlı şirketin hâkim şirketin paylarına sahip olması
MADDE 201. – (1) Bağlı şirket, hâkim şirketin paylarını iktisap etmişse, toplam oyların ve bu payların, en çok dörtte birine ait hakları kullanılabilir; geri kalan oylara ve paylara ilişkin bütün haklar donar ve bu paylar toplantı ve karar nisaplarında hesaba katılamaz.
(2) Bu maddenin birinci fıkrasındaki sınırlama, karşılıklı katılma konumundaki şirketlerin birbirleri üzerinde hâkimiyeti haiz bulunmaları halinde, bağlı ve hâkim şirketin paylarından doğan haklara uygulanmaz. Bu kural, şirketin yedek akçelerinden, yeniden değerleme fonundan, gayrimenkullerin veya iştiraklerin satışından elde edilen hasılatlardan yapılan sermaye artırımları dolayısıyla iktisap edilen bedelsiz paylardan doğan haklar için de geçerlidir.
VIII - Sorumluluk
1. Hâkimiyetin hukuka aykırı kullanılması
MADDE 202. – (1) Bir şirketin diğer bir şirket üzerinde herhangi bir şekilde doğrudan veya dolaylı hâkimiyeti haiz olması halinde, bu şirket, hâkimiyetini, bağlı şirketin kaybına sebep olabilecek şekilde, bağlı şirketi
a) iş, varlık, fon, personel, alacak ve borç devri gibi hukukî işlemler yapmasına ve kârının kısmen veya tamamen aktarılmasına;
b) malvarlığını aynî ve şahsî yüklerle sınırlandırmaya, kefalet, garanti ve aval vermek gibi sorumluluklar yüklenmeye, başkaları için ödemelerde bulunmaya;
c) tesislerini yenilememek, yatırımlarını kısıtlamak, durdurmak veya bunu tasarlamak gibi verimliliğini veya faaliyetini olumsuz etkileyen kararlar almaya veya benzer işlemleri gerçekleştirmeye
sevk edecek tarzda kullanamaz; meğerki, kayıp, bağlı şirkete sağlanan bir yararla hemen, tamamen, fiilen ve o hesap yılı içinde denkleştirilsin.
(2) Denkleştirmenin süresi içinde yerine getirilmemesi, bağlı şirkete ve her bir paysahibine, kaybın şirkete tazmin edilmesini hâkim şirketten talep etmek hakkını verir. Tazminat davası, denkleştirme talebini, kaybın vukubulduğu faaliyet yılını takip eden faaliyet yılının ilk doksan günü içinde dava açmak suretiyle hâkim şirkete karşı ileri sürmeyen, bağlı şirketin yönetim kurulu üyelerine karşı da ikame edilebilir. Birinci fıkranın (c) bendine giren hallerde denkleştirmenin güvencesi hemen verilmezse hesap yılı sonu beklenmeden tedbir istenebilir ve kararın iptali davası açılabilir.
(3) Şirket alacaklıları da, iflâs etmemiş bile olsa şirketin zararının şirkete ödenmesini bir dava ile talep edebilir. Ancak, bunun için, alacaklının dava açmasını bağlı şirketten noter aracılığı ile talep etmesi ve bağlı şirketin iki ay içinde bu talebe uyarak davayı ikame etmemiş olması gerekir. Şirketin açtığı davaya paysahipleri ve alacaklılar müdahale edebilirler.
(4) Bağlı şirketin, paysahiplerinin veya şirket alacaklılarının açacağı davaya kıyas yoluyla 553, 555 ilâ 557 ve 561 inci madde hükümleri uygulanır.
(5) Bağlı şirketin davasından feragat edilemez. Sulh sözleşmesinin, esas veya çıkarılmış sermayenin en az yüzde doksanbeşini oluşturan payların verdiği oylarla onanması şarttır.
(6) Hâkimiyetin uygulanması suretiyle kararlaştırılan ve bağlı şirket yönünden açıkça anlaşılabilir haklı bir sebebi bulunmayan; tür değiştirme, birleşme, bölünme, fesih, işletme veya bir üretim birimi kapatma, menkul kıymet ihracı, esas sözleşme değişikliği, işletmenin kısmen veya tamamen satışı gibi durumlarda; bu işlemlere genel kurulda muhalif oy veren, yönetim kurulunun ya da başka bir yetkilinin bu işlemlere ilişkin kararına muhalefetini açıklayan paysahipleri, hâkim şirketten, zararlarının tazmin edilmesini veya paylarının borsa veya gerçek değer veya genel kabul gören başka bir değerle satın alınmasını talep edebilirler. Bu halde mahkeme, somut olayın özelliklerini dikkate alarak, olayda bu değerlerden hangisi hakkaniyete uygun ise o değerle payların satın alınmasını karara bağlar. Söz konusu dava bu fıkrada anılan kararlara ittıla tarihinden itibaren bir yıl ve her halde iki yıl içinde ikame edilir.
(7) Davanın açılması üzerine, ortakların muhtemel zararlarını veya payların tahmini satın alma değerini karşılayan ve tutarı ile niteliği mahkeme kararıyla belirlenen,güvence yatırılmadığı takdirde, altıncı fıkrada öngörülen işlemlere ilişkin kararlar geçerlik kazanmaz.
(8) Birleşme, bölünme ve tür değiştirmeye ilişkin hükümler saklıdır.
2. Tam hâkimiyet halinde
a) Talimat
MADDE 203. – (1) Bir şirket diğer bir şirketin doğrudan veya dolaylı olarak paylarının ve oy haklarının yüzde yüzüne sahipse, hâkim şirketin yönetim kurulu, topluluğun belirlenmiş ve somut politikalarının gereği olmak şartıyla, bağlı şirkete, onun kaybına sebep olabilecek sonuçlar doğurabilecek olsa bile, yönlendirilmesine ve yönetimine ilişkin talimat verebilir. Bağlı şirketin organları talimata uymak zorundadırlar.
b) Talimata uymanın istisnası
MADDE 204. – (1) Bağlı şirketin ödeme gücünü açıkça aşan veya tehlikeye düşürebilecek ya da önemli varlıklarını yitirmesine sebep olabilecek talimatlara uyulmaz.
c) Bağlı şirketin organlarının şirkete ve paysahiplerine karşı sorumsuzluğu
MADDE 205. – (1) 203 üncü madde kapsamındaki talimatlara uymaları nedeniyle, bağlı şirketin yönetim kurulu üyeleri ile yöneticileri ve sorumlu tutulabilecek diğer kişiler şirkete ve paysahiplerine sorumlu olmazlar.
d) Şirket alacaklılarının dava hakkı
MADDE 206. – (1) Hâkim şirket ve yöneticileri, bağlı şirketin kaybına sebep olan talimatları dolayısıyla gerçekleşen kaybı, hemen, tamamen, fiilen ve o hesap yılı içinde denkleştirmedikleri takdirde, bağlı şirketin zarara uğrayan alacaklıları ve diğer üçüncü kişiler, hâkim şirketi, yöneticilerini ve 202 nci madde hükmüne aykırı hareket etmiş olmaları halinde bağlı şirketin yöneticilerini dava edebilirler. Bu davaya 553, 555 ilâ 557 ve 561 inci madde hükümleri uygulanır.
(2) Kredi ve benzeri alacaklarda davalılar, davacının, denkleştirmenin yapılmadığını bilerek bu ilişkiye girdiğini ispatlayarak sorumluluktan kurtulurlar.
(3) Bu dava kayba ittıla tarihinden itibaren bir ve her halde kaybın vukuundan itibaren iki yıl içinde ikame edilir.
(4) Bağlı şirketin yöneticilerinin, yukarıdaki hükümler dolayısıyla üçüncü kişilere karşı sorumluluklarının hâkim şirket tarafından karşılanacağına ilişkin sözleşmeler geçerlidir.
e) Pay ve oy haklarının hesaplanması
MADDE 207. – (1) Hâkim şirketin paylarının bir kısmının, yönetim kurulu üyeliği görevinin yerine getirilebilmesi amacıyla, üyelerin mülkiyetinde bulunması, tam hakimiyete ilişkin hükümlerin uygulanmasına engel oluşturmaz.
3. Satınalma hakkı
MADDE 208. – (1) Bir şirket doğrudan veya dolaylı olarak diğer bir şirketin paylarının ve oy haklarının en az yüzde doksanbeşine sahipse, geri kalan paysahipleri karşı oyları ve açtığı davalarla bir kararın alınmasını veya yürütülmesini önlüyor veya davranışlarıyla şirkete zarar veriyorlarsa, hâkim ortak bu payları varsa borsa, yoksa gerçek bilânço değeri ile satın almak için mahkemeye başvurabilir.
4. Güvenden doğan sorumluluk
MADDE 209. – (1) Hâkim şirket, topluluk itibarının, topluma veya tüketiciye güven veren bir düzeye ulaştığı hallerde, bu itibarın kullanılmasının uyandırdığı güvenden sorumludur.
H) Sanayi ve Ticaret Bakanlığının düzenleme ve denetleme yetkisi
MADDE 210. – (1) Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bu Kanunun ticaret şirketlerine ilişkin hükümlerinin uygulamasıyla ilgili tebliğler yayımlamaya yetkilidir. Anonim ve limited şirketlerin işlemleri bir tüzük ile tayin olunacak şekilde Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından denetlenir. Ticaret sicil müdürlükleri Bakanlık tarafından çıkarılan tebliğlere uyarlar.
(2) Diğer bakanlık, kurum, kurul ve kuruluşlar, ancak kendilerine kanunla tanınan yetkinin sınırları içinde kalmak şartıyla ve öngörülen amaç, konu ve şekle tâbî olarak şirketlere dair idarî düzenlemeler yapabilirler. Söz konusu düzenlemelerin bu kanunun sermaye şirketlerine ilişkin hükümlerini ilgilendirmeleri halinde Sanayi ve Ticaret Bakanlığının yazılı uygun görüşü alınır. Bakanlık düzenlemeyi kanuna uygunluk yönünden inceleyerek görüşünü en geç yedi gün içinde yazılı olarak ilgili bakanlık, kurum, kurul veya kuruluşa bildirir; süresi içinde bildirilmemişse görüş olumlu kabul edilir.
(3) Sermaye şirketlerine ilişkin düzenlemeler ile genel nitelikte veya kişilere özgü karar ve işlemlere karşı, tarihlerinden itibaren, bir ay içinde Danıştayda iptal davası açılabilir. Bu iptal davasının usulünü, süreleri de belirleyerek, bir yönetmelikle düzenlemeye Danıştay yetkilidir. Dava en geç bir ay içinde karara bağlanır.
(4) Devamlı sayılabilecek şekilde, kamu düzenine veya işletme konusuna aykırı işlemlerde veya faaliyetlerde bulunduğu tespit edilen sermaye şirketleri hakkında, özel kanunlarındaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca bu tür işlem veya faaliyetlerin öğrenilmesinden itibaren bir yıl içinde fesih davası açılabilir.
İKİNCİ KISIM
Kollektif Şirket
BİRİNCİ BÖLÜM
Şirketin Niteliği ve Kuruluşu
A) Tanım
MADDE 211. – (1) Ticarî bir işletmeyi bir ticaret unvanı altında işletmek amacıyla gerçek kişiler arasında kurulan ve ortaklarından hiç birinin sorumluluğu şirket alacaklarına karşı sınırlanmamış olan şirket, kollektif şirkettir.
B) Sözleşme
I - Şekli
MADDE 212. – (1) Kollektif şirket sözleşmesi yazılı şekle tabidir; şu kadar ki, sözleşmedeki imzaların noterce onaylanması da şarttır.
II - İçereceği zorunlu kayıtlar
MADDE 213. – (1) Kollektif şirket sözleşmesine aşağıda sayılan kayıtların yazılması zorunludur:
a) Ortakların ad ve soyadlarıyla yerleşim yerleri ve vatandaşlıkları;
b) Şirketin kollektif olduğu;
c) Şirketin ticaret unvanı ve merkezi;
d) Şirketin işletme konusu;
e) Her ortağın sermaye olarak koymayı taahhüt ettiği para miktarı, para niteliğinde olmayan sermayenin değeri ve bu değerin ne suretle biçilmiş olduğu, eğer kişisel emek bahis konusu ise bu emeğin niteliği ve kapsamı;
f) Şirketi temsile yetkili kimselerin ad ve soyadları, bunların yalnız başına mı, yoksa birlikte mi imza koymaya yetkili oldukları.
(2) Ortaklar emredici hükümlere aykırı olmamak şartıyla şirket sözleşmesine diledikleri kayıtları koyabilirler. Şu kadar ki, şirket sözleşmesinde şirket konusunun sınırlarının açıkça gösterilmiş olması şarttır.
III - Noksanlıklar
MADDE 214. – (1) Sözleşmesi kanunî şekilde yapılmamış veya sözleşmeye konması zorunlu olan kayıtlardan biri veya bazıları eksik yahut geçersiz olan bir kollektif şirket, adi şirket hükmünde olup hakkında 216 ncı madde hükmü saklı kalmak şartıyla Borçlar Kanununun adi şirketlere ilişkin maddeler uygulanır.
(2) 12 nci madde hükmü saklıdır.
C) Tescil
I - Yükümlülük
MADDE 215. – (1) Kollektif şirketi kuranlar buna ait şirket sözleşmesinin noterlikçe onaylı bir suretini onay tarihinden itibaren on beş gün içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret siciline tevdi ile şirketin tescilini talep etmeye zorunludurlar. Suret, sicil dairesince saklanır ve 213 üncü madde gereğince sözleşmeye konması zorunlu olan kayıtlar ile kanunun emreylediği diğer hususlar ticaret siciline tescil ve ilân olunur.
II - Yükümlülüğün yerine getirilmemesi
MADDE 216. – (1) Tescil yükümlülüğü yerine getirilmeksizin şirket namına işlere başlanmış olduğu takdirde ortaklar giriştikleri işlerden dolayı üçüncü kişilere karşı müteselsilen sorumludur.
(2) Bir kollektif şirket sözleşmesi yapılmaksızın, şirketin türünü gösterir bir kaydı içermese bile müşterek bir unvan altında üçüncü kişilerle işlem yapılması veya onlara karşı haksız bir fiil işlenmesi halinde de aynı hüküm geçerlidir.
İKİNCİ BÖLÜM
Ortaklar Arasındaki İlişkiler
A) Sözleşme serbestisi
MADDE 217. – (1) Ortakların birbirleriyle olan ilişkilerinin düzenlenmesinde sözleşme serbestisi geçerlidir.
B) Şirketin yönetimi
I - Yönetim işlerinin kime ait olduğu
1. Genel olarak
MADDE 218 – (1) Ortaklardan her biri, ayrı ayrı şirketi yönetme hakkını ve görevini haizdir. Şu kadar ki, şirket sözleşmesiyle veya ortakların çoğunluğunun kararıyla yönetim işleri ortaklardan birine veya birkaçına veya hepsine verilebilir.
(2) Ticarî mümessillere ve diğer ticarî vekillere ilişkin hükümler saklıdır.
2. Görevden alma
a) Sözleşme ile atama durumunda:
MADDE 219. – (1) Yönetim işleri sözleşme ile bir ortağa verilmiş ise, onun yönetim, hak ve görevi diğer ortaklar tarafından sınırlandırılamayacağı gibi kendisi görevden de alınamaz. Ancak, haklı sebeplerin varlığında, ortaklardan birinin talebi üzerine mahkeme kararı ile yönetim hak ve görevi sınırlandırılabilir veya geri alınabilir. Görevin yerine getirilmesinde basiretsizlik, ağır ihmal veya yönetimde iktidarsızlık gibi haller, haklı sebep sayılır.
b) Ortaklar kararı ile atama durumunda
MADDE 220. – (1) Yönetim işleri, şirket sözleşmesi yapıldıktan sonra alınan bir kararla bir ortağa verilmişse o ortak, ortakların çoğunluğunun kararıyla görevden alınabilir. Çoğunluk elde edilemediği takdirde, yönetim işlerine bakan ortağın şirket sözleşmesini ihlâl ettiği veya haklı sebep mevcut olduğu iddiasıyla her bir ortak görevden alma için mahkemeye başvurabilir.
3. Yönetim işlerinde yalnız başına veya birlikte hareket
MADDE 221. – (1) Şirket işlerinin yönetimi, ortaklıkların hepsine veya birkaçına verilmiş ise, bunların her biri yalnız başına yönetim hakkını ve görevini haizdir. Bununla beraber şirketi yönetmekle yükümlü olan ortaklardan bazısı, yapılacak bir işin, şirketin menfaatlerine uygun olmadığını beyan edecek olursa idare hak ve görevini haiz diğer ortaklar çoğunluk kararıyla o işi yapabilirler.
(2) Şirket işlerinin yönetimi kendilerine verilmiş ortakların birlikte hareket etmeleri şirket sözleşmesinde yazılı ise, ortakların gecikmede tehlike görülen haller müstesna olmak üzere her işte anlaşmaları gerekir. Anlaşamadıkları takdirde durum ortaklar genel kuruluna götürülür ve kurulca verilecek karara göre hareket edilir.
4. Diğer ortakların itirazı
MADDE 222. – (1) Yönetim işleri şirket sözleşmesiyle bir ortağa verilmişse bu ortak, diğer ortaklar itiraz etse ve karşı çıksalar bile, hileye dayalı olmamak şartıyla şirketin yönetimi için gereken işlemleri yapabilir.
II - Yönetim işlerinin kapsamı
MADDE 223. – (1) Şirketin yönetimine giren hususlar, şirket amacını ve konusunu elde etmek için yapılması gereken mutad işlem ve işlerden ibarettir. Şirketi yönetenler, şirket menfaatine uygun gördükleri işlerde sulh, feragat ve kabul ile tahkime de yetkilidirler. Şu kadar ki, bağışta bulunmak, kefil olmak, üçüncü kişi lehine garanti vermek, ticarî mümessil tayin etmek ve şirket konusuna girmiyorsa taşınmazları satmak, satın almak,güvence göstermek, şirketin özüne ilişkin üretim araçlarını elden çıkarmak, rehnetmek, veya ticarî işletme rehni kurmak gibi mutad iş ve işlemler dışında kalan hususlarda ortakların oybirliği şarttır.
III - Faiz verme borcu
MADDE 224. – (1) Ortak yetkisiz olarak şirketten çektiği, şirketten ödünç aldığı veya şirket hesabına bir yerden tahsil ettiği parayı, tahsil tarihinden itibaren, derhal kanunî faizi ile şirkete vermeye zorunludur.
C) Denetim
MADDE 225. – (1) Bir ortak yönetim hakkını ve görevini haiz olmasa da şirket işlerinin gidişi hakkında bizzat bilgi edinmek ve şirketin belgelerini ve defterlerini incelemek ve bunlara göre kendisi için şirketin malî durumunu gösterecek bir hesap durumu düzenlemek hakkını haizdir. Buna aykırı sözleşme hükümsüzdür.
D) Oy hakkı ve kararlar
MADDE 226. – (1) Her ortak bir oy hakkını haizdir. Buna aykırı sözleşme geçersizdir.
(2) Ortaklık sözleşmesinin her ne şekilde olursa olsun değiştirilmesine ilişkin kararlar oybirliğiyle, diğer kararlar ise, kanunda veya şirket sözleşmesinde aksine hüküm olmadıkça, bütün ortakların çoğunluğunun oylarıyla verilir.
(3) “Oybirliği” şirketteki ortakların tümünün, “çoğunluk” sözcüğü ise şirketteki ortakların çoğunluğunun, olumlu oylarıyla alınması gereken kararları ifade eder.
E) Kâr payı hakkı ve zarara katılma
I – Finansal tablolarının çıkarılması
MADDE 227. – (1) Yönetici ortaklar, şirketin hesap yılı sonunda, bu kanunun ticarî defterlere ilişkin 64 ilâ 88 inci maddeleri hükümlerine uygun bir tarzda finansal tablolarını hazırlayıp imzalar ve ortaklar kurulunun onayına sunarlar. Finansal tabloları ortakların çoğunluğunun onayı ile kesinleşir. İkinci fıkra hükmü saklı kalmak şartıyla, aynı toplantıda kârın dağıtımı da karara bağlanır. Toplantıya katılıp olumsuz oy veren veya toplantıya katılmaları engellenen ortaklar bu kararın kanuna, şirket sözleşmesine veya kararlarına ya da dürüstlük kurallarına aykırı olması halinde, kârın kullanılması hakkındaki karar tarihinden itibaren bir ay içinde iptal davası açabilirler.
(2) Ortaklar, kâr ve zarardan kendilerine düşen miktarın belirlenmesini, şirket sözleşmesiyle yahut sonradan alacakları bir kararla, içlerinden birine veya bir üçüncü kişiye bırakabilirler. Bu ortağın veya üçüncü kişinin vereceği kararın hakkanîyete aykırı olmaması şarttır. Söz konusu kararın öğrenilmesinden itibaren üç ayın geçmesi, kâr payının ortak tarafından tamamen veya kısmen alınması veya başka bir kimseye devredilmesi, zararın ödenmesine başlanması gibi açık veya zımnî kabulü gösteren hallerde dava hakkı düşer.
(3) Kâr ve zararın paylaşılmasına ilişkin karar hakkanîyet kurallarına aykırı olduğu takdirde mahkemece iptal olunur. Bu halde adi şirkette kârın ve zararın paylaşılmasına ilişkin hüküm uygulanır.
(3) Ortaklar sözleşmesinde öngörüldüğü takdirde, faiz ve ücretler hesap yılı içinde ödenir. Kâr avansı verilebilmesi için ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunmalı, faaliyet yılının en az yedi ayı geçmiş, altı aylık bir bilânço hazırlanmış, bu bilânço bir yeminli malî müşavir veya serbest muhasebeci malî müşavir tarafından onaylanmış ve mâlî yükümler için gerekli karşılık ayrılmış olmalıdır.
II - Alacağı isteme hakkı
MADDE 228. – (1) Her ortak, hesap yılı sonunda gerçekleşen kârdan kendisine düşen payı, şirkete ödünç olarak verdiği paranın ve eğer kararlaştırılmış ise koyduğu sermayenin faizlerini, şirket sözleşmesi gereğince hak ettiği ücreti ve şayet kanun ve sözleşme hükümlerince yıl sonu bilânçosu yapılmamış ise bunun yapılmasını ve yapılmış bilânçoya göre kâr payı tesbit edilmiş değilse bunun tesbitini şirketten istemek ve alacaklarını almak hakkını haizdir.
(2) Bu madde ile ortağa tanınmış olan yetkileri kaldırma veya daraltma sonucunu doğuran bütün sözleşme şartları geçersizdir.
III- Zarar payı
MADDE 229. – (1) Ortaklar oybirliği ile karar vermedikçe hiçbir ortak, sermayesinden eksilen kısmı tamamlamaya zorlanamaz.
(2) Sermayeden eksilen kısım, aksine karar yoksa, ileride gerçekleşecek kâr paylarıyla telafi olunur.
F) Rekabet yasağı
I - Kural
MADDE 230. – (1) Bir ortak, ortağı olduğu şirketin yaptığı ticarî işler türünden bir işi, diğer ortakların izni olmaksızın kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi aynı tür ticarî işlerle meşgul bir şirkete sorumluluğu sınırlandırılmamış ortak sıfatıyla de giremez.
(2) Yeni kurulan bir şirkete giren ortağın, daha önce kurulmuş diğer bir şirketin de sorumluluğu sınırlandırılmamış ortaklarından olduğunu diğer ortaklar bildikleri halde önceki şirketten ilişiğinin kesilmesi hususu aralarında açıkça kararlaştırılmazsa, bu hali kabul etmiş sayılırlar.
II - Aykırı hareket
MADDE 231. – (1) Bir ortak 230 uncu maddeye aykırı hareket ederse, şirket, kendisinden tazminat istemekte veya tazminat yerine o ortağın kendi adına yaptığı işleri şirket adına yapılmış saymakta, üçüncü kişilerin hesabına yapmış olduğu işlerden doğan menfaatlerin şirkete bırakılmasını istemekte serbesttir.
(2) Bu hususlardan birinin tercihi diğer ortaklara aittir. Bu hak, bir işlemin yapıldığının veya ortağın diğer bir şirkete girdiğinin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her halde işlemin yapıldığı tarihten itibaren bir yıl sonra zamanaşımına uğrar.
(3) Yukarıdaki hükümler, hakları ihlâl edilen ortakların, şirketin feshini istemek haklarını etkilemez.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Şirketin ve Ortakların Üçüncü Kişilerle İlişkileri
A) Tüzel kişiliğin kazanılması
MADDE 232. – (1) Kollektif şirket ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanır. Aksine sözleşme üçüncü kişilere karşı geçersizdir.
B) Temsil
I - Kapsam
MADDE 233. – (1) Şirketi temsile yetkili olan kimse, şirketin konusuna giren her türden iş ve hukukî işlemleri şirket adına yapmak ve şirketin unvanını kullanmak yetkisini haizdir. Bu yetkiyi sınırlayan her şart, iyi niyetle hareket eden üçüncü kişilere karşı geçersizdir.
(2) Ancak şirket sözleşmesinin tescil ve ilân edilmiş olan kısmına göre şirketin bağlanabilmesi için birlikte imza şart kılınmışsa, bu şart, üçüncü kişilere karşı da geçerlidir.
II - Hükümleri
MADDE 234. – (1) Şirketi temsil yetkisini haiz olan kimseler tarafından, açık veya zımni olarak şirket adına yapılmış olan işlemlerden dolayı, şirket alacaklı ve borçlu olur.
(2) Bir ortağın şirkete ait görevlerini ifa dolayısıyla işlediği haksız fiillerden şirket de doğrudan doğruya sorumludur.
III - Temsil yetkisinin kaldırılması
MADDE 235. – (1) Temsil yetkisi haklı sebeplerin varlığı halinde, bir ortağın başvurusu üzerine, mahkemece kaldırılabilir. Gecikmesinde tehlike bulunan hallerde mahkeme temsil yetkisini ihtiyatî tedbir olarak kaldırıp bu yetkiyi bir kayyıma verebilir. Mahkemece ticaret siciline bildirilen kayyımın atanmasına ilişkin karar resen tescil ve ilân edilir.
(2) Ticarî mümessil, temsil yetkisini haiz ortakların tümü tarafından üçüncü kişilere karşı hüküm ifade edecek şekilde görevden alınabilir.
C) Şirket alacaklılarının durumu
I - Ortakların kişisel sorumluluğu
MADDE 236. – (1) Ortaklar, şirketin borç ve taahhütlerinden dolayı müteselsilen ve bütün malvarlığı ile sorumludur.
(2) Şirkete yeni giren kimse, girme tarihinden evvel doğmuş olsa bile şirketin borçlarından, diğer ortaklarla birlikte müteselsilen ve bütün malvarlığı ile sorumludur.
(3) Yukarıdaki fıkralara aykırı olarak sözleşmeye konan şartlar, üçüncü kişiler hakkında hüküm ifade etmez.
II- Sorumluluğun derecesi
MADDE 237. – (1) Şirketin borç ve taahhütlerinden dolayı birinci derecede şirket sorumludur. Şu kadar ki; şirkete karşı yapılan icra takibi semeresiz kalmış veya şirket herhangi bir sebeple sona ermiş ise, yalnız ortak veya ortakla birlikte şirket aleyhine dava açılabilir ve takip yapılabilir.
(2) Yukarıdaki hükümler, ortakların kişisel mallarına ihtiyatî haciz koymaya mani değildir. Bu fıkra hükmünce konulmuş bulunan ihtiyatî hacizler hakkında İcra ve İflâs Kanununun 264 üncü maddesinin birinci fıkrasında öngörülen süre, birinci fıkranın ikinci cümlesi hükmünce ortağa karşı dava veya takibe başlama yetkisinin doğduğu tarihten itibaren işlemeye başlar. Bununla beraber, ihtiyatî haciz tutanağının tebliğinden itibaren kanuni süre içinde şirkete karşı takibe veya davaya başlanmadığı takdirde ihtiyatî haciz düşer.
III - İlâm
MADDE 238. – (1) Yalnız şirket aleyhine alınmış olan ilâm, şirket hakkındaki takip semeresiz kalmadıkça veya şirket herhangi bir sebeple sona ermiş olmadıkça ortaklar hakkında icra edilemez.
(2) İcra emrinin şirkete tebliğine rağmen borç ödenmediği takdirde alacaklı şirketle birlikte ortakların veya bazılarının da doğrudan doğruya iflâsını isteyebilir.
IV- İflâs
1. Şirketin iflâsı
MADDE 239. – (1) Şirketin iflâsı halinde, şirket alacaklıları alacaklarını almadıkça, ortakların kişisel alacaklıları şirket mallarına başvuramazlar.
2. Şirketin ve ortakların iflâsı
MADDE 240. – (1) Şirketin iflâsı, ortakların iflâsını gerektirmez. Ancak depo kararına rağmen para yatırılmadığı takdirde alacaklı depo kararının ortaklara veya içlerinden bazılarına da tebliğini ve gereğini yerine getirmedikleri takdirde şirketle birlikte iflâslarına karar verilmesini mahkemeden isteyebilirler. Bu hakkını kullanmamış olan alacaklının, şirket masasından alacağını tamamen alamaması halinde ortakları iflâs yoluyla da ayrıca takip hakkı saklıdır.
(2) Ortakların mallarına gerek adi takip gerek iflâs yolu ile başvurulursa bunların kişisel alacaklıları ile şirket alacaklıları arasında bir öncelik ve imtiyaz hakkı yoktur. Ancak kişisel alacaklılar arasında kanunen rüçhan hakkı olanların bu hakları saklıdır.
3. Ortakların hakları
MADDE 241. – (1) Şirketin iflâsı halinde ortaklar, koydukları sermaye ve işlemekte olan faizler için masaya giremezler. Ancak işlemiş faizlerle ücretler ve şirket lehine yaptıkları giderler için herhangi bir alacaklı gibi masaya girebilirler.
V - Takas
MADDE 242. – (1) Şirkete borçlu olan kimse bu borcunu ortaklardan birinden olan alacağı ile takas edemez.
(2) Bir ortak da kişisel alacaklısına olan borcunu şirketin aynı kişideki bir alacağı ile takas edemez.
(3) Buna karşılık şirketin bir alacaklısı aynı zamanda ortaklardan birinin kişisel borçlusu ise 237 ve 240 ıncı maddeler gereğince ortağın şirket borcundan dolayı şahsen takip edilebildiği andan itibaren gerek şirket alacaklısı, gerek ortak takas hakkını haizdirler.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Şirketin Sona Ermesi ve Ortakların Ayrılması
A) İnfisah
I - Sebepleri
1. Genel olarak
MADDE 243. – (1) Kollektif şirketler, 253 üncü madde hükmü saklı olmak üzere Borçlar Kanununun 535 ve 536 ncı maddelerinde ve aşağıda yazılı sebeplerle infisâh eder:
a) Konkordato ile sonuçlanmış olsa bile şirketin iflâsı.
b) Şirket sermayesinin tamamının veya üçte ikisinin kaybedilmesine rağmen tamamlanmasına veya geri kalan kısmı ile yetinmeye ortaklarca karar verilmemiş olması.
c) Şirketin diğer bir şirket ile birleşmesi.
d) Tescil ve ilân 215 inci maddede gösterilen süre içinde veya sonra yapılmamışsa, aradan ne kadar süre geçmiş olursa olsun ortaklardan herhangi birinin talebi üzerine ve noter aracılığıyla diğer ortaklara uygun bir öneli içeren ihtarname gönderilmiş olmak şartıyla mahkemece feshe karar verilmiş olması.
e) 254 üncü madde hükmü saklı olmak üzere ortaklardan birinin iflâsı.
2. İstisnalar
MADDE 244. – (1) Şirket sözleşmesinde belirli bir veya birkaç sebebe inhisar etmeksizin genel olarak fesih sebeplerinden herhangi birinin varlığı halinde şirketin infisâh etmeyeceğine dair olan şart geçerli değildir. Ancak kanunun emredici hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla belirli bazı fesih sebeplerinin şirketin infisâhı sonucu doğurmayacağı şirket sözleşmesinde kabul olunabilir.
3. Haklı sebepler
MADDE 245. – (1) Haklı sebep, şirketin kuruluşuna yol açan fiili veya kişisel sebeplerin şirket maksadının elde edilmesini imkânsız kılacak veya güçleştirecek surette ortadan kalkmış olmasıdır; özellikle:
a) Bir ortağın, şirketin yönetim işlerinde veya hesaplarının düzenlenmesi hususunda şirkete ihanet eylemiş olması;
b) bir ortağın kendisine düşen esas görev ve borçları yerine getirmemesi;
c) bir ortağın kişisel menfaatleri uğrunda şirketin ticaret unvanını veya mallarını kötüye kullanması;
d) Bir ortağın, uğradığı sürekli bir hastalık veya diğer bir sebepten dolayı, üstüne aldığı şirketin işlerini yapmak için lüzumlu olan kabiliyet ve ehliyetini kaybetmesi;
gibi haller haklı sebeplerdendir.
(2) Bu maddenin (a), (b) ve (c) bentleri gereğince fesih sebebi meydana getirmiş olan ortağın dava hakkı yoktur.
4. Özel haller
a) Sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesi:
MADDE 246. – (1) Sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesinden dolayı fesih davası açabilmek için önce ortağa noter aracılığıyla uygun öneli içeren bir protesto gönderilmelidir.
b) Karine
MADDE 247. – (1) Sözleşmede yazılı sürenin sona ermesinden sonra işlere devam etmek suretiyle zımnen uzatılmış bulunan veya süresi bir ortağın hayatı ile sınırlanmamış olan şirketler, belirli olmayan süre ile kurulmuş sayılırlar.
5. Ortakların kişisel alacaklıların durumu
a) Şirket müddetinin uzatılması halinde itiraz hakkı:
MADDE 248. – (1) Şirket süresinin uzatılmasına ilişkin, ortaklarca alınan karara, ortaklardan herhangi birinin kişisel alacaklısı tarafından itiraz olunabilir.
(2) İtirazda bulunabilmek için alacaklının ilâm veya o nitelikte belgeye ya da katileşmiş icra takibine dayanması ve uzatma kararının ilânı tarihinden itibaren onbeş gün içinde itirazın noter aracılığıyla tebliği için notere başvurulması şarttır. Süresinde yapılmamışsa itiraz hakkı düşer.
(3) Sürenin uzatılmasına ilişkin karar tescil ve ilân edilmemiş ise alacaklı her zaman bu karara itiraz edebilir.
b) Haciz ve şirketin feshini isteme hakkı
MADDE 249. – (1) Bir ortağın kişisel alacaklısı, borçlunun kişisel mallarından ve 133 üncü madde gereğince şirketteki kâr payından alacağını alamazsa, tasfiye sonunda borçlu ortağa düşecek paya haciz koydurmaya ve altı ay önce ihbar etmek ve hesap yılı sonu için hüküm ifade etmek şartıyla, şirketin feshini istemeye yetkilidir.
(2) Mahkemece feshe karar verilmezden önce şirket veya diğer ortaklar borcu öderlerse, fesih davası düşer.
II - Hükümleri
1. Tescil ve ilân
MADDE 250. – (1) Şirketin infisâhı halinde ortaklar keyfiyeti tescil ve ilân ettirmekle yükümlüdür. İflâs sebebiyle şirketin infisâhı halinde bu yükümlülük iflâs memuruna aittir.
(2) Şirketin feshi bir ortağın ölümünden ileri gelmişse tescil ve ilân dilekçesi, ölünün mirasçılarıyla birlikte bütün ortaklar, mirasçıların katılması mümkün olmayan veya güç olan hallerde sağ kalan ortaklar tarafından verilir.
2. Ortakların yönetim haklarının sona ermesi
MADDE 251. – (1) Şirketi yönetmeye yetkili olanlar, infisâh halindeki şirket adına ve hesabına işlem yapamazlar; aksi takdirde bu işlemlerinden müteselsilen ve sınırsız sorumlu olurlar. 252 nci madde hükümleri saklıdır.
(2) Fesih kanuna uygun bir şekilde tescil ve ilân edilmedikçe bütün ortakların üçüncü kişilere karşı sorumluluğu devam eder.
3. Geçici yönetim
MADDE 252. – (1) Bir ortağın kısıtlanması veya iflâsına karar verilmesi halinde, Borçlar Kanununun adi şirkete ilişkin, sona ermenin şirket işlerine etkisini düzenleyen maddesi hükmü uygulanır.
B) Ortakların şirketten ayrılması
I - Hâller
1. Bir ortağın ölümü
MADDE 253. – (1) Şirket sözleşmesinde şirketin ölen ortağın mirasçılariyle devam edeceğine dair hüküm yoksa, mirasçılarla diğer ortakların oybirliği ile verecekleri karar üzerine şirket aralarında devam edebilir. Mirasçılar veya içlerinden biri şirkette kalmaya razı olmazlarsa, diğer ortaklar ölen ortağın payı üzerindeki miras paylarını razı olmayan mirasçılara vermek suretiyle onları şirketten çıkarır ve şirkete devam edebilirler. Sağ kalan ortaklardan birinin şirketin devamına razı olmaması sebebiyle sağlanamadığı takdirde şirket infisâh eder.
(2) Şirketin, ölen ortağın mirasçılarıyla diğer ortaklar arasında kollektif şirket olarak devam edeceği hakkında şirket sözleşmesinde hüküm varsa; mirasçılar kollektif sıfatıyla şirkete devam edip etmemekte serbesttirler. Şirketin devamını isterlerse, diğer ortaklar kabule zorunludurlar. Ancak, kollektif sıfatıyla şirkette kalmak istemeyen mirasçı varsa, ölen ortağın payından kendisine düşen miktar ile komanditer olarak şirkete kabul edilmesini teklif edebilir. Diğer ortaklar bu teklifi kabule zorunlu değillerdir. Mirasçılar şirkete kollektif ortak veya komanditer olarak dahil olup olmayacaklarını ortağın ölüm tarihinden itibaren üç ay içinde şirkete bildirmeye zorunludurlar. Durumun şirkete bildirilmesine kadar, mirasçılar şirkette komanditer olarak kalmış sayılırlar. Bu süre içinde beyanda bulunmamış olan mirasçılar sona ermesinden itibaren kollektif ortak sıfatını alırlar.
2. Bir ortağın iflâsı
MADDE 254. – (1) Ortaklardan birinin iflâsı halinde, müflis ortak şirketten çıkarılabilir. Bu takdirde şirket diğer ortaklar arasında devam eder ve müflisin payı, masaya ödenir. Şu kadar ki; sözleşme ile ortakların bu hakkı kaldırılabilir.
3. Haklı sebepler
MADDE 255. – (1) Bir ortağın şahsına ait sebeplerden dolayı şirketin feshinin istenebileceği hallerde, diğer ortakların tümü onun şirketten çıkarılması suretiyle şirketin devamına karar verebilir. Şirket sözleşmesinde bu kararın çoğunlukla alınması öngörülebilir.
(2) Çıkarılan ortak, bu kararın noter aracılığıyla tebliğinden itibaren üç aylık hak düşürücü süre içinde şirkete karşı iptal davası açabilir.
(3) Birinci fıkra uyarınca ihraç kararı alınamadığı takdirde her ortak, söz konusu ortağın ihracını ve ayrılma payının belirlenmesini mahkemeden isteyebilir.
4. Feshin ihbarı
MADDE 256. – (1) Süresi belli olmayan şirketlerde ortaklardan biri feshi ihbar ettiği takdirde, diğer ortaklar feshi kabul etmeyerek ortağı çıkarıp şirketin kendi aralarında devam etmesine karar verebilirler.
(2) Yukarıdaki fıkra hükmü, bir ortağın kişisel alacaklısının 248 veya 249 uncu maddeler gereğince itiraz veya fesih hakkını kullanması hallerinde de geçerlidir.
(3) Bu takdirde şirketin idamesine dair verilen karar alacaklıya tebliğ edilir ve borçlu ortak hesap yılı sonunda şirketten çıkarılır.
5. İki kişilik ortaklıkta
a) Haklı sebepler
MADDE 257. – (1) Yalnız iki kişiden oluşan bir kollektif şirkette, ortaklardan birinin şirketten çıkarılmasını gerektiren haklı sebepler varsa, diğer ortağın talebi üzerine mahkeme fesih ve tasfiyeye karar vermeksizin şirkete ait bütün iş ve işlemleri ve şirketin varlığını alacak ve borçları ile beraber davacı ortağa terk ve tahsise ve ortağın şirketten çıkarılmasına karar verebilir. Bu halde, çıkarılan ortak hakkında 262 inci madde hükmü uygulanır.
b) Diğer sebepler
MADDE 258. – (1) İki kişiden oluşan bir şirkette ortaklardan birinin kişisel alacaklısı, 248, 249 ve 256 ncı maddelere göre haiz olduğu itiraz veya fesih hakkını kullanır veya ortaklardan biri iflâs ederse, diğer ortak, 257 nci madde hükümlerinden faydalanabilir.
II - Hükümler
1. Tescil
MADDE 259. – (1) Bir ortağın şirketten çıkması veya çıkarılması halinde, ortaklar durumu tescil ve ilân ettirmekle yükümlüdür.
(2) Bir ortağın ölümü halinde 250 nci maddenin ikinci fıkrası uygulanır.
(3) Bir ortağın şirketten çıkarılması ve çıkması üçüncü kişilere karşı ancak tescil ve ilân tarihinden itibaren geçerli olur.
(4) Çıkan veya çıkarılan ortak, durumun tescil ve ilân tarihine kadar yapılan şirket işlemlerinden üçüncü kişilere karşı sorumludur.
2. Ayrılan ortağın payı
a) Hesaplama şekli
MADDE 260. – (1) Şirketten çıkarılan veya çıkan ortağın payı, sözleşmede aksine hüküm yoksa, çıkmanın istendiği veya ortağın çıkarıldığı tarihteki şirket varlığı esas alınarak belirlenir.
b) Ödeme şekli
MADDE 261. – (1) Çıkarılan veya çıkan ortak, 159 uncu madde gereğince belirlenen payını şirketten ancak nakden alabilir.
c) Ödeme zamanı
MADDE 262. – (1) Çıkarılan veya çıkan ortağın 260 ıncı maddede yazılı esaslara göre belirlenecek payı, sözleşmede gösterilen tarihte ve sözleşmede hüküm yoksa ayrılmadan sonra ilk çıkarılacak bilânço zamanında ödenir.
(2) Çıkarılan veya çıkan ortak ayrılma tarihinden önce girişilen işler tasfiye edilmedikçe şirketteki sermaye payını alamaz.
d) Tamamlanmamış işler
MADDE 263. – (1) Çıkarılan veya çıkan ortak, ayrılmadan önce başlamış olan işlerin doğrudan doğruya sonuçları olan hak ve borçlara katılır.
(2) Çıkarılan veya çıkan ortak, evvelce başlanmış işlerin kalan ortaklar tarafından faydalı sayılacak surette tamamlanmasına ve bir sonuca bağlanmasına engel olamaz. Şu kadar ki; söz konusu işlerin derhal tasfiyesi mümkün olmadığı takdirde çıkan veya çıkarılan ortak, her hesap yılı sonunda o yıl içinde bitirilen işlerin hesaplarını ve cari işlemlerin o zamanki durumu hakkında bilgi verilmesini isteyebilir.
e) Zamanaşımı
MADDE 264. – (1) Şirketin borçları için, şirket alacaklılarının ortaklara ileri sürebilecekleri talep hakları, ortağın şirketten ayrılmasının, şirketin sona erdiğinin veya iflâsının ilân edildiğinin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlanmasından itibaren üç yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrar; ancak, niteliği dolayısıyla, alacağın daha kısa bir zamanaşımına tabi olduğu hallerde o zamanaşımı süresi uygulanır.
(2) Alacak ilândan sonra muaccel olursa, zamanaşımı muacceliyet anından itibaren işlemeye başlar.
(3) Bu hükümde öngörülen zamanaşımı ortakların birbirlerine karşı olan alacaklarına uygulanmaz.
f) Özel durumlar
MADDE 265. – (1) Hakkını elde etmek için sadece paylaşılmamış şirket malvarlığına başvuran alacaklıya karşı, 264 üncü maddede yer alan üç yıllık zamanaşımı ileri sürülemez.
(2) Bir ortak şirketin ticarî işletmesini devralırsa, alacaklılara karşı üç yıllık zamanaşımını ileri süremez. Buna karşılık, devralma sebebiyle ayrılan ortaklar hakkında borcun nakli hükümlerine göre iki yıllık zamanaşımı uygulanır. Üçüncü kişinin ticarî işletmeyi alacak ve borçlarıyla devralması halinde iki yıllık zamanaşımı geçerli olur.
g) Zamanaşımının kesilmesi
MADDE 266. – (1) Varlığını sürdüren şirkete veya diğer bir ortağa karşı zamanaşımının kesilmesi şirketten ayrılan ortağa karşı zamanaşımının kesilmesi sonucunu doğurmaz.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Tasfiye
A) Genel hükümler
I - Sözleşme serbestisi
1. Esas
MADDE 267. – (1) Şirket sözleşmesinde başka hükümler bulunmayan hallerde tasfiye, bu bölümdeki hükümlere göre yapılır.
2. Ortakların kararlarına uyma zorunluluğu
MADDE 268. – (1) Tasfiye memurları tasfiye zamanında ortakların tasfiyeye ilişki oybirliğiyle verdikleri kararlara göre hareket ederler.
(2) Tasfiye memurlarının atanmaları ve görevden alınmaları veya onlara verilecek talimatla ilgili kararlara katılma hakkı, bir ortağın iflâsı halinde iflâs idaresine, ölümü halinde mirasçılara ve kısıtlanması halinde kanuni temsilcisine aittir. Mirasçılar bu hususta oybirliği ile bir temsilci atarlar. Oybirliğine ulaşılmadığı takdirde temsilcinin atanması mahkemeye aittir.
(3) Ortaklarla tasfiye memurları arasında çıkan ihtilaflar, basit muhakeme usulüne göre incelenir. Tasfiye memurları ve ortaklar dinlenir. Kararın en kısa zamanda verilmesi gerekir. Bu husustaki kararlar kesindir.
II - Tüzel kişiliğin devamı
MADDE 269. – (1) Tasfiye haline giren şirket, ortaklarla olan ilişkilerinde de tasfiye sonuna kadar ve ehliyeti 293 üncü madde hükmü saklı kalarak, tasfiye amacıyla sınırlı olarak tüzel kişiliğini korur ve ticaret unvanına (Tasfiye halinde) ibaresini ekleyerek kullanmakta devam eder.
III - İflâs
MADDE 270. – (1) Bir kollektif şirketin tasfiye halinde bulunması, iflâsına engel olmaz.
IV - Şirket alacaklılarının rüçhan hakkı
MADDE 271. – (1) Kollektif şirket alacaklılarının şirket malları üzerinde ortakların kişisel alacaklarına karşı haiz oldukları rüçhan hakları, şirketin infisâhından sonra da devam eder.
B) Tasfiye memurları
I - Genel olarak
MADDE 272. – (1) İflâstan başka hallerde bir kollektif şirketin tasfiyesi, tasfiye memurlarına aittir.
II - Seçim ve atama
MADDE 273. – (1) Tasfiye memurları şirket sözleşmesiyle, şirketin devamı sırasında veya infisâhından sonra ortakların oybirliğiyle seçilir.
(2) Birinci fıkra hükümlerine uygun olarak bir tasfiye memuru seçilmemişse, bütün ortaklar veya bunların kanuni temsilcileri tasfiyeye memur sayılır. Bununla beraber ortaklardan birinin talebi üzerine ait olduğu mahkeme tasfiye halindeki şirket için bir veya bir kaç tasfiye memuru atar. Mahkeme gerek görürse dilekçeyi tebliğ ederek diğer ortakları dinleyebilir.
(3) Gerek ortakların seçecekleri gerek mahkemenin atayacağı tasfiye memurları ortaklardan veya üçüncü kişilerden olabilir.
III - Görevden alma
1. Tasfiye memuru olan ortaklar
a) İnfisahtan önce atanma
MADDE 274. – (1) Tasfiye memurları şirket sözleşmesiyle veya infisâhtan önce ortaklarca verilen bir kararla ortaklar arasından seçilmişlerse, diğer ortakların oybirliğiyle verebilecekleri bir kararla görevden alınabilirler; oybirliğine ulaşılamadığı takdirde, ortaklardan herhangi birinin talebi üzerine haklı sebeplerden dolayı mahkemece görevden alınabilirler.
(2) Azil davası infisahtan önce dahi açılabilir.
b) İnfisahtan sonra atananlar
MADDE 275. – (1) İnfisahtan sonra ortaklar arasından seçilen tasfiye memurları, diğer ortakların oybirliğiyle verecekleri bir kararla görevden alınabilirler. Oybirliğine ulaşılmadığı takdirde ortaklardan herhangi birinin talebi üzerine haklı sebeplerden dolayı mahkemece görevden alınabilirler.
2. Ortak olmayan tasfiye memurları
MADDE 276. – (1) Ortak olmayan tasfiye memurları, şirket sözleşmesi veya sonradan verilen bir kararla yahut şirketin infisâhından sonra seçilmiş olsalar bile, herhalde ortakların oybirliğiyle verecekleri bir kararla görevden alınırlar. Oybirliğine ulaşılmadığı takdirde, ortaklardan herhangi birinin talebi üzerine haklı sebeplerden dolayı mahkemece görevden alınabilirler.
(2) Görevden alınma davası infisahtan önce de açılabilir.
3. Mahkemece atanan tasfiye memurları
MADDE 277. – (1) Yukarıdaki madde hükmü, mahkemece atanan tasfiye memurlarının görevden alınmaları hakkında da uygulanır.
IV - İşlem tarzı
1. Birlikte hareket
MADDE 278. – (1) Şirket sözleşmesi veya sonradan verilen bir kararla tasfiye işlerini yalnız başına yönetmeye yetkili kılınmamış olan tasfiye memurları birlikte hareket ederler.
(2) Yalnız başına yetkiliyse, durum kanunda öngörüldüğü şekilde tescil ve ilân olunur.
2. Vekil etme
MADDE 279. – (1) Bir tasfiye memuru görevini diğer bir tasfiye memuruna veya üçüncü kişilere devredemez. Şu kadar ki, bazı belirli iş ve işlemleri ifa için tasfiye memurları içlerinden birini veya bazılarını yahut başka bir şahsı vekil edebilirler.
3. Temsil
MADDE 280. – (1) Tasfiye halinde bulunan şirketi mahkemelerde ve dışarıda temsil yetkisi tasfiye memurlarına aittir.
(2) Tasfiye memurları şirket için yararlı gördükleri takdirde sulh, feragat, kabul ve tahkime ve özellikle hakem seçmeye de yetkilidirler ve gereklilik halinde yeni işlemler de yapabilirler.
(3) Tasfiye halinde bulunan kollektif şirket namına düzenlenen bütün evrak ve senetlerin "Tasfiye halinde bulunan filan şirketin tasfiye memurları" ibaresi eklenerek tasfiye memurları tarafından imzalanması şarttır.
(4) Bir tasfiye memurunun görevini yapması dolayısıyla işlediği haksız fiillerden şirket de sorumludur.
4. Yalnız başına hareket
MADDE 281. – (1) Üçüncü kişiler tarafından yapılacak öneri, icap, ihbar, ihtar ve tebliğ gibi beyanların tasfiye memurlarından yalnız birine karşı yapılması yeterlidir.
(2) Şirketin menfaatleri için tehlike umulan hallerde özellikle kanun yollarına gidilmesinde tasfiye memurları tek başlarına hareket edebilirler.
5. Yetkilerin genişletilmesi veya daraltılması
MADDE 282. – (1) Tasfiye memurlarının kanunen haiz oldukları yetkiler, ortaklar tarafından oybirliğiyle veya haklı sebebe dayanılarak mahkemece verilen karar ile daraltılıp genişletilebilir.
(2) Tescil ve ilân olunmadıkça yetkilerin daraltılması, iyi niyet sahibi üçüncü kişiler hakkında geçersizdir.
V - Tescil ve ilân
MADDE 283. – (1) Tasfiye memurlarının atanmaları, değiştirilmeleri ve görevden alınmalarıyla haiz oldukları yetkilere ilişkin şirket sözleşmesinin hükümleri ve ortaklar veya mahkeme tarafından verilen kararlar tescil ve ilân olunur.
VI- Ücret
MADDE 284. – (1) Ortaklar arasından seçilen tasfiye memurları, sözleşmede veya sonradan verilmiş bir kararda belirtilmediği takdirde, ücret alamazlar.
(2) Ortak olmayanlardan atanan tasfiye memurları, ücret kararlaştırılmasa bile mahkemece halin icabına göre takdir edilecek uygun bir ücret isteyebilirler.
VII – Sorumluluk
MADDE 285. – (1) Kanuna, şirket sözleşmesine veya iş görme şartlarını gösteren diğer hükümlere aykırı hareket ederek üçüncü kişileri veya ortakları zarara uğratan tasfiye memurları, kusursuz olduklarını ispat etmedikçe, müteselsil olarak sorumlu tutulurlar.
(2) Tasfiye memurları, atadıkları ve hizmete aldıkları kimselerin kanuna, şirket sözleşmesine veya iş görme şartlarını gösteren diğer hükümlere aykırı hareketlerinden dolayı da Borçlar Kanununun 100 üncü maddesi hükmünce gerek üçüncü kişilere gerekse ortaklara karşı müteselsil olarak sorumludurlar.
(3) Bu davalar, davacının, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren iki yılda ve her halde zararı doğuran fiilden itibaren beş yılda zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, zararı doğuran fiil bir suç teşkil ettiği ve Türk Ceza Kanununa göre süresi daha uzun bir zamanaşımına tâbi olduğu takdirde tazminat davasına da o zamanaşımı uygulanır.
C) Tasfiye işleri
I - Koruma önlemleri
MADDE 286. – (1) Tasfiye memurları, tasfiye halinde bulunan şirketin bütün mal ve haklarının korunması için basiretli bir iş adamı gibi gerekli tedbirleri almakla ve tasfiyeyi mümkün olan en kısa zamanda bitirmekle yükümlüdür.
II - Defter tutma yükümlülüğü
1. Başlangıç envanteri ve bilânçosu
MADDE 287. – (1) Tasfiye memurları, önceden seçilmişlerse şirketin infisâhını ve sonradan ortaklarca seçilmiş veya mahkemece atanmışlarsa seçimlerinden ve atanmalarından hemen sonra şirket işlerini gören kimseleri davet ederek onlarla birlikte, gelmedikleri takdirde yalnız başlarına şirketin finansal durumunu gösteren bir envanter ile bir bilânço düzenlerler. Tasfiye memurları gerek görürlerse şirket mallarına değer biçmek için uzmanlara başvurabilirler. Düzenlenen envanter ile bilânço, tasfiye memurlarının huzuruyla şirket işlerini yönetenler tarafından imzalanır.
(2) Envanter ve bilânçonun imzasından sonra, tasfiye memurları infisâh halinde bulunan şirketin envanterde yazılı bütün malları ile belgelerine ve defterlerine el koyarlar.
2. Defterler
MADDE 288. – (1) Tasfiye memurları tasfiye işlemlerinin selametini sağlamak için gereken defterleri tutmakla yükümlüdür.
3. Son bilânço
MADDE 289. – (1) Tasfiye sonunda, tasfiye memurları ortakların sözleşme veya kanun hükümlerine göre sermaye ile kâr ve zarardaki paylarını ve diğer haklarını gösteren bir bilânço düzenleyerek ortaklara tebliğ ile yükümlüdürler. Ortaklar bir ay içinde mahkemeye başvurarak itiraz etmezlerse, bilânço kesinleşir.
(2) Bundan sonra ortaklar, kendilerine düşen payları almaktan kaçındıkları takdirde tasfiye memurları, bu payları her ortağın adına ayrı ayrı 296 ncı maddede gösterilen bankalardan birine yatırırlar.
4. Saklama zorunluluğu
MADDE 290. – (1) Tasfiyenin sonunda belgelerin ve defterlerin saklanması hakkında 82 nci madde hükmü uygulanır.
III - Tasfiyenin amacı
MADDE 291. – (1) Tasfiye memurları, şirketin faaliyette bulunduğu dönemde başlanmış olup da henüz neticelendirilmemiş olan iş ve işlemleri tamamlamaya, şirketin borç ve taahhütlerini yerine getirmeye, şirketin alacaklarını tahsile ve mevcut mallarını paraya çevirmeye kısaca, net varlığı elde etmeye yarayan bütün iş ve işlemleri yapmaya zorunludurlar.
IV - Yeni işler
1. Kural
MADDE 292. – (1) Tasfiye memurları tasfiyenin icaplarından olmayan yeni bir işlem yapamazlar. Aksi takdirde bu türlü işlemlerden dolayı ortaklara karşı müteselsilen mesuldürler.
2. İstisna
MADDE 293. – (1) Tasfiye memurları, şirketin konusunu teşkil eden işlemlere, her halde ortakların oybirliğiyle, feshe mahkemece karar verilmiş olan durumlarda ortaklar oybirliğini sağlayamazlarsa mahkemenin onayıyla devam edebilirler.
V - Malların paraya çevrilmesi:
1. Ayrı ayrı satış
MADDE 294. – (1) Tasfiye memurları infisâh halinde şirkete ait taşınırları, durumun gereklerine göre ya artırma yoluyla veya pazarlıkla satabilirler. İttifakla verilen bir kararla ortaklar başka bir satış şeklini belirlemedikleri takdirde taşınmazlar ancak İcra ve İflâs Kanunu hükümleri uyarınca açık artırma yoluyla satılabilir.
(2) İlgililer arasında küçüğün veya kısıtlanmış bir kimsenin bulunması bu hükmün uygulanmasına engel olmaz.
2. Toptan satış
MADDE 295. – (1) Ortaklar oybirliğiyle karar vermedikçe tasfiye memurları şirket mallarını toptan satamazlar.
3. Paranın yatırılması
MADDE 296. – (1) Tasfiye memurları, tasfiye sırasında elde edilen paraların bin liradan fazlasını, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına ve bu Bankanın bulunmadığı yerlerde muteber bir bankaya şirket adına yatırırlar.
VI - Borçların ödenmesi
MADDE 297. – (1) Tasfiye halinde bulunan bir kollektif şirketin vadesi henüz gelmemiş olan borçlarını tasfiye memurları iskontonun indirilmesi suretiyle derhal ödemeye ve alacaklılar da bu ödeme tarzını kabule zorunludurlar.
VII - Ortakların ek ödemeleri
MADDE 298. – (1) Bir kollektif şirketin varlığı, borçlarının tamamına yetmediği takdirde, kalan borçların ödenmesini sağlamak için tasfiye memurları ortaklara başvurabilirler.
VIII - Tasfiye bakiyesinin dağıtılması
1. Muvakkat ödemeler
MADDE 299. – (1) Tasfiye memurları, alacaklıların ve ortakların ilerde doğması olası hak ve alacaklarına yetecek miktarı alıkoymak şartıyla mevcut parayı geçici olarak ortaklar arasında dağıtabilirler.
2. Son dağıtma
MADDE 300. – (1) Şirketin net varlığı, ortaklık sözleşmesine veya sonradan verilecek karara göre, tasfiye memurları tarafından dağıtılır. Sözleşmede aksine hüküm veya ortakların kararı bulunmadığı takdirde dağıtma para olarak yapılır.
IX. Ortakların denetleme hakkı
1. Bilgi isteme hakkı
MADDE 301. – (1) Tasfiye memurları, ortaklara, tasfiye işlerinin durumu hakkında her zaman bilgi ve ortaklar istedikleri takdirde bu hususta imzalı bir belge vermeye zorunludurlar.
(2) Tasfiye memurları tasfiyenin sonunda tasfiye iş ve işlemlerine dair ortaklara hesap verirler.
2. Defterleri inceleme hakkı
MADDE 302. – (1) Tasfiye memurları, talep üzerine şirkete ve tasfiyeye ait olan bütün defterleri ve belgeleri tasfiye işleminin yapıldığı yerde ortaklara göstermeye zorunludurlar. Ortakların bu defter ve belgelerden suret almalarına tasfiye memurları engel olamazlar.
X - Tasfiyenin sonu
MADDE 303. – (1) Tasfiyenin sona ermesi üzerine, şirketin ticaret unvanının sicilden silinmesi için durum tasfiye memurları tarafından ticaret siciline tescil ve ilân ettirilir.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Komandit Şirket
BİRİNCİ BÖLÜM
Şirketin Niteliği ve Kuruluşu
A) Tarifi
MADDE 304. – (1) Ticarî bir işletmeyi bir ticaret unvanı altında işletmek amacıyla kurulan ve şirket alacaklılarına karşı ortaklardan bir veya bir kaçının sorumluluğu sınırlandırılmamış ve diğer ortak veya ortakların sorumluluğu belirli bir sermaye ile sınırlandırılmış olan şirket komandit şirkettir.
(2) Sorumluluğu sınırlı olmayan ortaklara komandite, sorumluluğu sınırlı olanlara komanditer denir.
(3) Komandite ortakların gerçek kişi olmaları gerekir. Tüzel kişiler ancak "komanditer" ortak olabilirler.
B) Uygulanacak hükümler
MADDE 305. – (1) Bu bölümdeki özel hükümler saklı kalmak şartıyla kollektif şirkete dair 212 ilâ 216 ncı maddelerin hükümleri komandit şirketler hakkında da uygulanır.
(2) Şirket sözleşmesinde, her komanditer ortağın sermayesinin miktarı, cinsi ve ortak sıfatından kaynaklanan bir yönetim hakkı niteliğinde olmamak kaydıyla, komanditer ortaklara verilen yönetim görevleri açıkça belirtilir.
C) Sözleşme
I - Yorum
MADDE 306. – (1) Şirketin komandit olup olmadığı sözleşme hükümlerine göre belirlenir. Ortaklar tarafından şirkete verilen ad ve nitelik yalnız başına o şirketin türünü tayine esas olamaz.
(2) Bir şirketin komandit olduğu tayin edilmediği halde o şirket kollektif sayılır.
II- Komanditerlerin sermaye koyma borcu
MADDE 307. – (1) Bir komandit şirket sözleşmesine 213 üncü maddede gösterilen Hükümlerden başka komanditerlerin adları ve her birinin koydukları veya koymayı taahhüt ettikleri sermaye miktarları yazılarak tescil ve ilân ettirilir.
(2) Bir komanditer kişisel emeğini ve ticarî itibarını sermaye olarak koyamaz.
İKİNCİ BÖLÜM
Ortaklar Arasındaki İlişkiler
A) Sözleşme serbestisi
MADDE 308. – (1) Komandit şirkette ortakların birbirleriyle olan ilişkileri sözleşme ile düzenlenir. Sözleşmede bulunmayan hususlarda bu bölümde yazılı hükümler saklı kalmak şartıyla kollektif şirketlere ilişkin 217 ilâ 231 inci maddeler hükümleri uygulanır.
B) Komanditerlerin hukukî durumu
I - Yönetim
MADDE 309. – (1) İster komandite ister komanditer olsun her ortağın bir oy hakkı vardır. Bu kurala aykırı düzenlemeler geçersizdir.
(2) Şirket, komanditeler tarafından yönetilir.
(3) Komanditerler, şirket işlerini görmeye yetkili ve zorunlu olmadıkları gibi, yönetim hakkını haiz olanların yetkileri içinde gördükleri işlere itiraz da edemezler. Şu kadar ki; olağanüstü iş ve işlemlerle, ortaklık sözleşmesinin değiştirilmesi, tür değiştirme, birleşme, bölünme, şirkete ortak alınması ve çıkarılması gibi temel işlemlerde komanditerler de oy hakkını haizdirler.
II - Denetleme
MADDE 310. – (1) Her komanditer, iş yılı sonunda ve iş saatleri içinde şirketin envanteriyle bilânço içeriğini ve bunların doğruluğunu incelemeye yetkilidir.
(2) Bu incelemeyi bizzat yapabileceği gibi uzmana da yaptırabilir. Uzmanın kişiliği hakkında bir itiraz ileri sürülürse komanditerin talebi üzerine mahkeme tarafından bilirkişi atanmasına karar verilir. Bu karar kesindir.
(3) Önemli sebeplerin bulunması halinde, mahkeme, komanditerin talebi üzerine şirketin işlerinin ve varlığının bizzat veya uzman aracılığı ile incelenmesine her zaman izin verebilir.
(4) Bu madde hükümlerine aykırı sözleşme şartları geçerli değildir.
III - Rekabet yasağı
MADDE 311. – (1) Kollektif ortakların şirket konusunu oluşturan işlemlerin aynını yapamayacaklarına dair olan 230 uncu madde hükmü komanditerler hakkında uygulanmaz. Ancak komanditerler, şirket konusunu kapsamına giren işlerle uğraşacak bir işletme açar veya böyle bir işletme açan bir kişi ile ortak olur ya da bu nitelikte bir şirkete girerlerse komandit şirketin belgelerini ve defterlerini incelemek hakkını kaybederler.
IV - Kâr ve zarar
1. Genel olarak
MADDE 312. – (1) Komanditerler, iş yılı sonunda gerçekleşen kâr paylarını ve sözleşmede kararlaştırılmış olan faizleri nakden alırlar. Fakat koydukları sermayeler herhangi bir sebeple azalmış ise noksanı tamamlanıncaya kadar kâr ve faizi isteyemezler. Şu kadar ki, gelecek yıllarda elde edilecek kâr paylarından, sermayenin noksanı tamamlandıktan sonra artan kısımdan önce geçmiş yıllara ait birikmiş faizler ödenir.
2. Geri verilmesi zorunlu olmayan faizler ve kâr payları
a) Usulüne göre gerçekleştirilmiş olanlar
MADDE 313. – (1) Komanditerler önce aldıkları ve usulüne göre gerçekleştirilmiş faiz ve kâr paylarını şirketin sonradan meydana gelen zararını gidermek için geri vermeğe zorunlu tutulamazlar.
b) Usulsüz gerçekleştirilmiş olanlar
MADDE 314. – (1) Komanditerler şeklen düzenli ve kâr gösteren bir bilânçoya göre iyi niyetle aldıkları ve fakat usulsüz gerçekleştirilmiş kâr paylarını veya sözleşme ile kabul edilmiş olan faizleri geri vermeye zorunlu tutulamazlar.
V - Ortaklığın geçişi
1. Devir hâlinde
MADDE 315. – (1) Komanditer, şirketteki payını başkasına devredebilir. Fakat devre diğer ortaklar onay vermemişlerse Borçlar Kanununun 532 nci maddesi hükmü uygulanır.
2. Ölüm hâlinde
MADDE 316. – (1) Ölen bir komanditerin yerine mirasçıları geçer.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Şirketin ve Ortakların Üçüncü Kişilerle Olan İlişkileri
A) Uygulanacak hükümler
MADDE 317. – (1) Şirket ve ortakların üçüncü kişilerle olan ilişkilerinde, bu bölümdeki özel kaideler saklı kalmak şartıyla kollektif şirkete ilişkin 232 ilâ 242 nci maddelerin hükümleri uygulanır.
B) Şirketin temsili
MADDE 318. – (1) Komandit şirketlerin temsili, kural olarak, komandite ortaklara aittir. Temsil yetkisinin sınırı kollektif şirketlere ilişkin hükümlere göre belirlenir.
(2) Komanditer ortaklar, ortak sıfatıyla şirketi temsile yetkili olamazlar. Şu kadar ki, şirket sözleşmesinde aksine hüküm bulunmamak şartıyla, komanditer ortak ticarî mümessil, ticarî vekil veya seyyar tacir memuru olarak atanabilir.
C) Komanditer ortağın sorumluluğu
I - Genel olarak
MADDE 319. – (1) Bir komanditerin sorumluluğu koyduğu veya taahhüt ettiği sermaye miktarını aşamaz.
II - İstisnalar
1. Adı şirketin unvanına dahil olan komanditer
MADDE 320. – (1) Adı şirketin -unvanına dâhil olan komanditer, üçüncü kişilere karşı komandite bir ortak gibi sorumlu sayılır.
2. Şirket adına işlemde bulunan komanditer
MADDE 321. – (1) Ticarî mümessil, ticarî vekil veya seyyar tacir memuru olarak hareket ettiğini açıkça bildirmeksizin şirket adına işlemlerde bulunan komanditer ortak, bu işlemlerden dolayı iyi niyetli üçüncü kişilere karşı komandite ortak gibi sorumlu olur.
(2) Şirket, ticaret siciline tescil edilmeden önce işlemler yapılmışsa, komanditer, bu tür şirket borçları için, üçüncü kişilere karşı, sorumluluğunun sınırlı olduğunun onlar tarafından bilindiğini ispat etmediği takdirde, komandite gibi sorumlu olur.
(3) Alacaklılar ayîn olarak konulan sermayeye biçilen değerin sermayenin konulduğu andaki değerinin altında olduğunu ispat edebilirler. Aradaki fark tutarınca komanditer sorumludur.
(4) Komanditer ortak koymayı taahhüt ettiği sermaye tutarınca, kendisinin şirkete girmesinden önce doğan borçlardan sorumludur.
(5) Komanditerlerin şirket işlerinin yönetimine karışması sonucunu doğurmayacak şekilde öğüt vermeleri, görüş açıklamaları, olağanüstü iş ve işlemlerde ve şirketin iş ve işlemleri üzerinde haiz oldukları denetleme haklarını kullanmaları ve kanunda yazılı hallerde yönetim işlerini gören kimselerin atanmalarına ve görevden alınmalarına katılma eylemleri ve şirket içinde ikinci derecedeki hizmetlerde ve görevlerde çalıştırılmaları, komanditer sıfatlarını etkilemez.
III - Alacaklıların durumu
1. Takip imkânı
MADDE 322. – (1) Komanditerler, koymayı taahhüt ettikleri sermaye borçlarının henüz ödemedikleri kısmına kadar şirket alacaklılarına karşı sorumludurlar. Bu suretle kendisine başvurulan komanditer ortak, ortaklık alacaklısına ödemede bulunduğu tutarda sermaye borcundan kurtulur. Şirket alacaklıları, şirket infîsah halinde bulunmadıkça veya şirket aleyhine yapılan icra takibi semeresiz kalmış olmadıkça komanditerlere başvuramazlar.
(2) Şirketin iflâsı halinde alacaklıların haiz oldukları haklar iflâs masasına geçer.
(3) Komanditerler, şirkete koymayı taahhüt ettikleri sermayeyi aşan bir miktar ile sorumluluğu üzerlerine aldıklarını yazı ile beyan veya ilân etmişlerse üçüncü kişilere veya beyanın muhatabına karşı bu tutar miktarınca sorumlu olurlar.
2. Sermayenin azaltılması
MADDE 323. – (1) Bir komanditer sermayesini, 313 ve 314 üncü madde hükümleri saklı kalmak şartıyla, gerek doğrudan doğruya gerek faiz veya kâr payına mahsup için dolayısıyla tamamen veya kısmen geri alamayacağı gibi sermayesi herhangi bir sebeple azalmışsa noksanı tamamlanıncaya kadar faiz veya kâr payını da talep edemez. Aksi halde, komanditer aldığı para kadar şirket alacaklılarına karşı 322 nci maddenin birinci fıkrası gereğince sorumlu olur.
3. İflâs
a) Şirketin iflâsı
MADDE 324. – (1) Bir komandit şirketin iflâsı halinde şirket alacaklıları alacaklarını almadıkça ortakların kişisel alacaklıları şirket mallarına başvuramaz.
(2) Komanditerlerin koydukları sermaye de, şirket alacaklılarının birinci fıkrada yazılı olduğu gibi tercihan haklarını elde edecekleri mallardan sayılır.
b) Komanditelerin sorumluluğu
MADDE 325. – (1) Şirketin varlığı şirket alacaklılarına yetmeyecek olursa, bu alacaklılar geri kalan alacaklarından dolayı komanditelerin kişisel mallarına başvurabilirler.
(2) Ortakların kişisel mallarına başvurulması halinde şirket alacaklılarının, ortakların kişisel alacaklılarına karşı rüçhan hakkı yoktur.
c) Komanditerin iflâsı
MADDE 326. – (1) Şirket ve iflâs halinde masası veya şirket alacaklıları, iflâs etmiş bir komanditerin masasına başvururlarsa, bunların, müflis komanditerin kişisel alacaklılarına karşı rüçhan hakkı yoktur.
4. Takas
MADDE 327. – (1) Şirketten alacağı olan bir kişinin, sermaye borcunu henüz yerine getirmemiş veya koyduğu sermayeyi geri almış bir komanditere borcu varsa, bu kişi şirketteki alacağını komanditere olan borcu ile takas edebilir. 242 nci madde hükmü saklıdır.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Şirketin Sona Ermesi ve Tasfiyesi
A) Uygulanacak hükümler
MADDE 328. – (1) Kollektif şirketlerin sona ermesine ve tasfiyesine ve ortakların şirketten çıkma ve çıkarılmasına dair olan 243 ilâ 303 üncü maddeler hükümleri komandit şirketlerde de uygulanır. Şu kadar ki, şirket sözleşmesinde aksine bir hüküm bulunmadıkça komanditerin ölümü veya kısıtlanması şirketin sona ermesi sonucunu doğurmaz.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Anonim Şirket
BİRİNCİ BÖLÜM
Genel Hükümler, Kuruluş ve Temel İlkeler
A) Genel Hükümler
I - Tanım
MADDE 329. – (1) Anonim şirket, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunan şirkettir.
(2) Paysahipleri, sadece taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile ve şirkete karşı sorumludur.
II - Özel kanunlara tâbî anonim şirketler
MADDE 330. – (1) Özel kanunlara tâbî anonim şirketlere, kanunlarındaki hükümler dışında, bu Kısım hükümleri uygulanır.
III - Amaç ve konu
MADDE 331. – (1) Anonim şirketler, kanunen yasaklanmamış her türlü iktisadî amaç ve konular için kurulabilir.
IV - Asgarî sermaye
MADDE 332. – (1) Tamamı taahhüt edilmiş sermayeyi ifade eden esas sermaye elli bin Türk Lirasından ve yönetim kuruluna tanınmış yetki tavanını gösteren kayıtlı sermaye sistemini kabul etmiş bulunan halka açık olmayan anonim şirketlerde başlangıç sermayesi yüz bin Türk Lirasından aşağı olamaz. Bu asgarî tutarlar Bakanlar Kurulunca tüketici fiyatları endeksine göre artırılabilir.
(2) Bu kanun anlamında, kayıtlı sermayeli anonim şirketlerde başlangıç sermayesi kuruluşta ve sisteme ilk geçildiğinde sahip olunması zorunlu asgarî sermayeyi ifade eder; çıkarılmış sermaye ise, çıkarılmış payların tümünün itibarî değerlerinin toplamını temsil eden sermayedir.
(3) Halka açık olmayan anonim şirketler Sanayi ve Ticaret Bakanlığından izin alarak kayıtlı sermaye sisteminden çıkabilecekleri gibi, bu sisteme alınırken aranan nitelikleri yitirdikleri takdirde aynı Bakanlık tarafından sistemden çıkartılırlar.
(4) 28/7/1981 tarihli ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 12 nci maddesi saklıdır.
V - Devletin gözetimi
1. İnceleme
MADDE 333. – (1) Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca yayımlanacak tebliğle faaliyet alanları belirlenip ve ilân edilecek anonim şirketler Bakanlığın izni ile kurulur. Bu şirketlerin esas sözleşme değişiklikleri de aynı Bakanlığın iznine bağlıdır. Bakanlık incelemesi sadece kanunun emredici hükümlerine aykırılık bulunup bulunmadığı yönünden yapılabilir. Bakanlığın kararına karşı açılacak iptal davası 210 uncu maddenin üçüncü fıkrası hükmüne tabidir. Bunun dışında konumu ve işletme konusu ne olursa olsun anonim şirketin kuruluşu ve esas sözleşme değişiklikleri herhangi bir makamın iznine bağlanamaz.
2. Kamu tüzel kişilerinin yönetim kurulunda temsili
MADDE 334. – (1) Devlet, il, belediye gibi kamu tüzel kişilerinden birine, esas sözleşmede öngörülecek bir hükümle paysahibi olmasalar da, işletme konusu kamu hizmeti olan anonim şirketlerin yönetim kurullarında temsilci bulundurmak hakkı verilebilir.
(2) Yukarıdaki fıkrada yazılı şirketlerde paysahibi olan kamu tüzel kişilerinin yönetim kurulundaki temsilcileri ancak bunlar tarafından görevden alınabilir.
(3) Kamu tüzel kişilerinin yönetim kurulundaki temsilcileri, genel kurul tarafından seçilen üyelerin hak ve görevlerini haizdir. Kamu tüzel kişileri şirket yönetim kurulundaki temsilcilerinin bu sıfatla işledikleri fiillerden ve yaptıkları işlemlerden dolayı şirkete ve onun alacaklılarıyla paysahiplerine karşı sorumludur. Tüzel kişinin rücû hakkı saklıdır.
B) Kuruluş
I - Kurucu işlem
MADDE 335. – (1) Şirket, kurucuların kanuna uygun olarak düzenlenen, imzalarının noterce onaylandığı esas sözleşmede, anonim şirket kurma iradelerini açıklamaları ve sermayenin tamamını şartsız taahhüt etmeleriyle kurulur.
(2) 355 inci maddenin birinci fıkrası hükmü saklıdır.
II - Kuruluş belgeleri
MADDE 336. – (1) Esas sözleşme, kurucular beyanı, değerleme raporları, ayîn ve işletme devralınmasına ilişkin olanlar da dahil olmak üzere kurulmakta olan şirketle, kurucular ve diğer kişilerle yapılan ve kuruluşla ilgili olan sözleşmeler ile kuruluş denetçisi raporu, kuruluş belgeleridir. Bunlar, sicil dosyasına konulur ve birer nüshaları şirket tarafından beş yıl süreyle saklanır.
III - Kurucular
1. Tanım
MADDE 337. – (1) Pay taahhüt edip esas sözleşmeyi imzalayan gerçek ve tüzel kişiler kurucudur.
(2) Kurucular, yukarıdaki fıkrada yazılı işlemi, üçüncü bir kişinin hesabına yaptıkları takdirde, bu kişi de kuruluştan doğan sorumluluk bakımından kurucu sayılır. Söz konusu üçüncü kişi, kendi hesabına iş gören kimsenin bildiği veya bilmesi gereken bir hususu kendisinin bilmediğini ileri süremez.
2. Asgarî sayı
MADDE 338. – (1) Anonim şirketin kurulabilmesi için paysahibi olan bir veya daha fazla kurucunun varlığı şarttır. 330 uncu madde hükmü saklıdır.
(2) Paysahibi sayısı bire inerse bu durum yönetim kurulu tarafından yedi gün içinde tescil olunur; aksi halde doğacak zarardan yönetim kurulu sorumludur.
IV - Esas sözleşme
1. İçerik
MADDE 339. – (1) Esas sözleşmenin yazılı şekilde yapılması ve bütün kurucuların imzalarının noterce onaylanması şarttır.
(2) Esas sözleşmeye aşağıdaki hususlar yazılır:
a) Şirketin ticaret unvanı ve merkezinin bulunacağı yer.
b) Esaslı noktaları belirtilmiş ve tanımlanmış bir şekilde şirketin işletme konusu.
c) Şirketin sermayesi ile her payın itibarî değeri, bunları ödeme suret ve şartları;
d) Pay senetlerinin nama veya hâmiline yazılı olacakları; belirli paylara tanınan imtiyazlar, devir sınırlamaları.
e) Paradan başka sermaye olarak konan haklar ve mallar; değerleri; bunlara karşılık verilecek payların miktarı, işletme ve ayîn devir alınması sözkonusu olduğu takdirde, bunların bedeli ve şirketin kurulması için kurucular tarafından şirket hesabına satın alınan malların bedelleriyle şirketin kurulmasında hizmetleri görülenlere verilmesi gereken ücret, tahsisat veya mükafatın tutarı.
f) Kurucularla yönetim kurulu üyelerine ve diğer kimselere şirket kazancından sağlanacak menfaatler.
g) Yönetim kurulu üyelerinin sayıları, bunlardan şirket adına imza koymaya yetkili olanlar.
h) Genel kurulların toplantıya ne suretle çağrılacakları; oy hakları.
ı) Şirket bir süre ile sınırlandırılmışsa bu süre.
i) Şirkete ait ilânların ne suretle yapılacağı.
j) Paysahiplerinin taahhüt ettiği sermaye paylarının nev’i ve miktarı.
k) Şirketin faaliyet (hesap) yılı (dönemi).
(3) İlk yönetim kurulu üyeleri esas sözleşme ile atanır.
2. Emredici hükümler
MADDE 340. – (1) Esas sözleşme, bu Kanunun anonim şirketlere ilişkin hükümlerinden ancak, kanunda buna açıkça cevaz verilmişse sapabilir. Diğer kanunların, öngörülmesine izin verdiği tamamlayıcı esas sözleşme hükümleri o kanuna özgülenmiş olarak hüküm doğururlar. Bunlar dışında, bu Kanun ile diğer bir kanundaki düzenleme çelişirse bu Kanunun hükümleri üstün tutulur.
V - Taahhüdün onanması
MADDE 341. – (1) Esas sermayeyi oluşturan payların tamamının, kurucular tarafından esas sözleşmede taahhüt olunduğu, esas sözleşmenin altında yer alan bir noter şerhi ile onanır.
VI - Aynî sermaye
1. Aynî sermaye konulabilecek malvarlığı unsurları
MADDE 342. – (1) Üzerlerinde sınırlı aynî bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden takdir edilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dahil, malvarlığı unsurları aynî sermaye olarak konulabilir. Hizmet edimleri, şahsî emek, ticarî itibar ve vadesi gelmemiş alacaklar sermaye olamaz.
(2) 128 inci madde saklıdır.
2. Değer biçme
MADDE 343. – (1) Aynî sermayeye ve kuruluş sırasında devralınacak işletmelere ve ayînlara, şirket merkezinin bulunacağı yer ticaret mahkemesi tarafından atanan bilirkişilerce değer biçilir. Değerleme raporunda, seçilen değerleme yönteminin, somut olay için en adil ve en uygun yöntem olduğunun gerekçelerle açıklanması şarttır. Resmî nitelik taşıyan bu rapora mahkemede, kurucular, kuruluş denetçisi ve menfaat sahipleri itiraz edebilir.
(2) Alacakların varlığı ve değeri yeminli malî müşavir veya serbest muhasebeci malî müşavir raporuyla belirlenir.
VII - Pay bedellerinin ödenmesi
1. Nakdî sermaye
MADDE 344. – (1) Nakden taahhüt edilen payların itibarî değerlerinin en az yüzde yirmibeşi tescilden önce, bakiye de şirketin tescilini izleyen yirmidört ay içinde ödenir. İhraç primlerinin tamamı tescilden önce ödenir.
(2) Sermaye Piyasası Kanununun pay bedellerinin ödenmelerine ilişkin hükümleri saklıdır.
2. Ödeme yeri
MADDE 345. – (1) Nakdî ödemeler, 18/6/1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununa tâbi bir bankada veya özel finans kurumunda, kurulmakta olan şirket adına açılacak bir özel hesaba, sadece şirketin tasarruf edebileceği şekilde yatırılır. Taahhüt edilen payların, kanunda veya esas sözleşmede öngörülmüş bulunan ve kanunda yazılı olandan daha yüksek olan asgarî tutarlarının ödendiği, ticaret siciline hitaben yazılmış bir banka mektubu ile kanıtlanır. Banka, bu tutarı şirketin tüzel kişilik kazandığını bildiren bir sicil yazısının ibrazı üzerine, şirkete öder.
(2) Şirket tüzel kişilik kazanmadığı takdirde bedeller bankaca sahiplerine iade edilir.
3. Halka arzedilecek paylar
MADDE 346. – (1) Esas sözleşmede taahhüt edilmiş olup da, taahhüt sahiplerince, şirketin tescilinden itibaren en geç iki ay içinde halka arzedileceği esas sözleşmede belirtilmiş ve ayrıca garanti edilmiş bulunan nakdî payların karşılıkları satıştan elde edilen hasıladan ödenir. Pay senetlerinin halka arzı sermaye piyasası mevzuatına göre yapılır. Satış süresinin sonunda, payların itibarî değerlerinin, varsa ihraç priminin karşılığı şirkete, giderler düştükten sonra kalan tutar ise pay senetlerini halka arzeden paysahiplerine ödenir.
(2) Halka arz edilip de süresinde satılmayan payların bedellerinin tamamı, süresinde halka arz edilmeyen payların bedellerinin ise yüzde yirmi beşi iki aylık süreyi izleyen üç gün içinde ödenir.
VIII - Paylar
MADDE 347. – (1) İtibarî değerinden aşağı bedelle pay çıkarılamaz. Payların itibarî değerden yüksek bir bedelle (ihraç primli) çıkarılabilmeleri için esas sözleşmede veya genel kurul kararında hüküm bulunmalıdır.
IX - Kuruculara menfaatler
MADDE 348. – (1) Kuruculara, şirketi kurdukları sırada sarfettikleri emeğe karşılık olarak para ve bedelsiz pay senedi vermek gibi, şirket sermayesinin azalması sonucunu doğuracak bir menfaatin tanınmasına ilişkin esas sözleşme hükümleri geçersizdir. Ancak, dağıtılabilir kazançtan 519 uncu maddenin birinci fıkrasında yazılı yedek akçe ile paysahipleri için yüzde beş kâr payı ayrıldıktan sonra kalanın onda biri, çıkarıldıkları tarihteki sermaye dikkate alınmaksızın, kuruculara ödenir.
(2) Kâr dağıtılmasa bile kurucu intifa senedi sahipleri esas sözleşmede öngörülen kâr payını alırlar.
X - Kurucular beyanı
MADDE 349. – (1) Kurucular tarafından, kuruluşa ilişkin bir beyan imzalanır. Beyan, dürüst bir şekilde bilgi verme ilkesine göre, doğru ve eksiksiz olarak hazırlanır. Beyanda; aynî sermaye konuluyor, bir ayîn ya da işletme devralınıyorsa bunlara verilecek karşılığın uygunluğuna; bu tür sermayenin ve devralmanın gerekliliğine ve şirkete olan yararlarına ilişkin belgeli ve gerekçeli kesin ifadeli açıklamalar yer alır. Ayrıca, şirket tarafından iktisap edilen menkul kıymetlerle, bunların iktisap fiyatları, söz konusu menkul kıymetleri ihraç edenlerin son üç yıllık bilânçolarının ve gelir tablolarının, gereğinde konsolide finansal tablolarının değerlemesine ilişkin bilgiler, şirketin yüklendiği önemli taahhütler, makina ve benzerleri malların ve herhangi bir aktif değerin alım-satımına ilişkin bağlantılar, fiyatlar, komisyonlar ile her türlü borçlar, emsalleriyle karşılaştırılarak, açıklanır.
(2) Ayrıca, kuruculara tanınan menfaatler gerekçeleriyle beyanda yer alır. Kimlerin halka arz amacıyla ne miktarda pay taahhüt ettiği, pay taahhüdünde bulunanların birbirleri ile ilişkileri; bunlar bir şirketler topluluğuna dahil bulunuyorlarsa, topluluk ile katılma ilişkileri, kuruluşu inceleyen denetçiye ve diğer hizmet verenlere ödenen ücretler, emsalleriyle karşılaştırma yapılarak, beyanda açıklanır.
XI - Halka arz taahhüdü
MADDE 350. – (1) 346 ncı madde uyarınca, halka arzedilmek üzere pay taahhüdünde bulunulduğu takdirde, halka arz, kurucular, yönetim kurulu veya yetkili herhangi bir organ tarafından onaylanmış kabul edilir.
XII - Kuruluş denetçisi raporu
MADDE 351. – (1) Denetleme raporu uzman bir bağımsız denetleme kuruluşu tarafından verilir. Bu raporu, sermayesi küçük ölçekli ve halka açık olmayan anonim şirketlerde en az iki yeminli mâlî müşavir veya serbest muhasebeci malî müşavir de düzenlemeye yetkilidir. Kuruluş denetçisi, kuruluş raporunda payların tamamının taahhüt edildiğini; pay bedellerinin, kanunda veya esas sözleşmede öngörülmüş bulunan asgarî tutarlarının kanuna uygun olarak bankaya yatırıldığını ve buna ilişkin banka mektubunun mevcut olduğunu; bu yükümün dolanıldığına ilişkin açık bir belirti bulunmadığını; aynî sermaye ve devralınan ayînlar için mahkemece tayin edilen bilirkişilerce değerleme yapıldığını, mahkemece resmîyet verilen raporun dosyada bulunduğunu; kurucu menfaatlerinin kanuna uygun olduğunu; kurucular beyanı ile ilgili açık bir uygunsuzluğun, fahiş bir değerin ve işlemlerde görünür bir yolsuzluğun bulunmadığını ve diğer kuruluş belgelerinin mevcut olduğunu, gerekli noter onaylarının ve izinlerin alındığını açıklar.
XIII - Kuruluştan önce paylar üzerindeki tasarruflar
MADDE 352 – (1) Pay taahhütlerinin şirketin tescilinden önce devri şirkete karşı geçersizdir.
XIV - Fesih davası
MADDE 353. – (1) Anonim şirketin butlanına veya yokluğuna karar verilemez. Ancak, şirketin kurulmasında kanun hükümlerine aykırı hareket edilmek suretiyle, alacaklıların, paysahiplerinin veya kamunun menfaatleri önemli bir şekilde tehlikeye düşürülmüş veya ihlâl edilmiş olursa, yönetim kurulunun, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının, ilgili alacaklının ve paysahibinin talebi üzerine şirketin merkezinin bulunduğu ticaret mahkemesince şirketin feshine karar verilir. Mahkeme davanın açıldığı tarihte gerekli tedbirleri alır.
(2) Eksikliklerin giderilebilmesi, esas sözleşmeye veya kanuna aykırı hususların düzeltilebilmesi için mahkeme süre verebilir.
(3) Fesih davası, ikame edilmesini izleyen iki ay içinde sonuçlandırılır. Dava dilekçesine deliller ile gerekli bütün bilgiler eklenir. Yargılama aşamasında delil sunulamayacağı gibi bir davayı beklemesi ve bilgi getirtmesi de mahkemeden istenemez. Dava acele işlere ilişkin usule tâbîdir.
(4) Davanın şirketin tescil ve ilânından itibaren üç aylık hak düşürücü süre içinde açılması şarttır.
(5) Davanın açıldığı ve verilen mahkeme kararı, mahkemenin bildirimi üzerine, derhal ve resen ticaret siciline tescil ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilân olunur. Ayrıca, yönetim kurulu, tescil ve ilânı yapılan hususu, tatmin edici tiraja sahip gazetelerde ilân eder; web sitesine koyar.
XV - Şirketin tescili ve ilânı
MADDE 354. – (1) Şirket esas sözleşmesinin tamamı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının izniyle kurulacak olan anonim şirketlerde izin alınmasını, diğer şirketlerde 335 inci maddenin birinci fıkrası uyarınca şirketin kuruluşunu izleyen otuz gün içinde şirketin merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilân olunur. Tescil ve ilân olunan esas sözleşmeye, aşağıda sayılanlar dışında, 36 ncı maddenin birinci fıkrası hükmü uygulanmaz. Bu hususlar şunlardır:
a) Esas sözleşmenin tarihi.
b) Şirketin ticaret unvanı ve merkezi.
c) Şirketin, varsa süresi.
d) Şirketin sermayesi, ödeme suret ve şartları ve payların itibarî değeri, varsa imtiyazlar.
e) Pay senetlerinin türleri, hâmiline veya nama yazılı oldukları.
f) Şirketin ne suretle temsil olunacağı.
g) Yönetim kurulu üyeleriyle, şirketi temsile yetkili kimselerin ad ve soyadları, unvanları, yerleşme yerleri ve vatandaşlıkları.
h) Şirketin yapacağı ilânların şekli; esas sözleşmede buna ilişkin hüküm bulunduğu takdirde yönetim kurulu kararlarının paysahiplerine ne suretle bildirileceği.
(2) Şubeler; merkezin sicil kaydına gönderme yapılarak bulundukları yer ticaret siciline tescil olunurlar.
XVI - Tüzel kişiliğin kazanılması
MADDE 355. – (1) Şirket ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanır.
(2) Tescilden önce şirket adına işlem yapanlar ve taahhütlere girişenler, bu işlem ve taahütlerden kişisel olarak ve müteselsilen sorumludurlar. Ancak, işlem ve taahhütlerin, ileride kurulacak şirket adına yapıldığı açıkça bildirilmiş ve şirketin ticaret siciline tescilinden sonra üç aylık süre içinde bu taahhütler şirket tarafından kabul olunmuşsa, yalnız şirket sorumlu olur.
(3) Şirketçe kabul olunmadığı takdirde kuruluş giderleri kurucular tarafından karşılanır. Bunların paysahiplerine rücu hakları yoktur.
C) Kanuna karşı hile
MADDE 356. – (1) Şirketin tescilinden itibaren iki yıl içinde bir işletme veya aynîn, sermayenin onda birini aşan bir bedel karşılığında devralınmasına veya kiralanmasına ilişkin sözleşmeler, genel kurulca onanıp ticaret siciline tescil edilmedikçe geçerli olmaz. Bu sözleşmelerin onanmasından ve tescilinden önce, bunların ifası amacıyla yapılmış olan ödemeler dahil, her türlü tasarruf geçersizdir.
(2) Genel kurul kararını vermeden önce, yönetim kurulunun talebi üzerine mahkemece tayin edilecek bilirkişi, şirket tarafından devrolunacak ya da kiralanacak işletme ve ayînlara değer biçer. Rapor resmî nitelik taşır.
(3) Toplantı ve karar nisabına 421 inci maddenin dördüncü fıkrası uygulanır.
(4) Sözleşme genel kurulun onay kararıyla birlikte tescil ve ilân olunur.
(5) Şirketin işletme konusunu oluşturan veya cebri icra yoluyla iktisap edilen ayîn ve işletmeler hakkında bu madde hükmü uygulanmaz.
D) Temel ilkeler
I. Eşit işlem ilkesi
MADDE 357. – (1) Paysahipleri eşit şartlarda eşit işleme tâbi tutulur.
II. Paysahiplerinin şirkete borçlanma yasağı
MADDE 358.- (1) İştirak taahhüdünden doğan borç hariç, paysahipleri şirkete borçlanamaz; meğerki, borç şirketle, şirketin işletme konusu ve paysahibinin işletmesi gereği olarak yapılmış bulunan bir işlemden doğmuş olsun ve emsalleriyle aynı veya benzer şartlara tâbî tutulsun.
İKİNCİ BÖLÜM
Yönetim Kurulu
A) Genel olarak
I - Atama ve seçim
1. Üyelerin sayısı ve nitelikleri
MADDE 359.- (1) Anonim şirketin, esas sözleşmeyle atanmış veya genel kurul tarafından seçilmiş, bir veya daha fazla kişiden oluşan bir yönetim kurulu bulunur. Temsile yetkili en az bir üyenin yerleşme yerinin Türkiye’de bulunması ve Türk vatandaşı olması şarttır.
(2) Bir tüzel kişi yönetim kuruluna üye seçildiği takdirde, tüzel kişiyle birlikte, tüzel kişi adına, tüzel kişi tarafından belirlenen sadece bir gerçek kişi de tescil ve ilân olunur; ayrıca şirketin web sitesinde tescil ve ilân keyfiyeti yayımlanır. Tüzel kişi adına sadece bu tescil edilmiş kişi toplantılara katılıp oy kullanabilir.
(3) Yönetim kurulu üyelerinin ve tüzel kişi adına tescil edilecek gerçek kişinin tam ehliyetli olmaları şarttır. Yönetim kurulu üyelerinin en az yarısıyla tüzel kişi adına tescil ve ilân edilen kişilerin ve tek kişilik yönetim kurulunda üyenin yüksek öğrenim görmüş olmaları gereklidir.
(4) Üyeliği sona erdiren sebepler seçilmeye de engeldir.
2. Belirli pay gruplarına yönetim kurulunda temsil hakkı
MADDE 360.- (1) Esas sözleşmede öngörülmek şartı ile, belirli pay gruplarına ve azlığa yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınabilir. Bu amaçla, yönetim kurulu üyelerinin, belirli grup pay sahipleri ve azlık arasından seçileceği öngörülebileceği gibi, belirli pay gruplarına ve azlığa yönetim kuruluna aday önerme hakkı da tanınabilir. Haklı bir neden gösterilmedikçe, genel kurul tarafından, yönetim kurulu üyeliğine önerilen adayın veya hakkın tanındığı gruba ve azlığa dahil bir paysahibinin seçilmesi zorunludur. Bu şekilde tanınacak temsil edilme hakkı, halka açık anonim ortaklıklarda yönetim kurulu üye sayısının üçte ikisini aşamaz.
(2) Yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınan paylar imtiyazlı olarak nitelendirilmez.
3. Sigorta
MADDE 361.- (1) Yönetim kurulu üyelerinin, görevlerini yaparken kusurlarıyla şirkete verebilecekleri zarar, şirket sermayesinin yüzde yirmibeşini aşan bir bedelle sigorta ettirilmiş ve bu suretle şirket güvence altına alınmışsa, bu husus halka açık şirketlerde Sermaye Piyasası Kurulunun ve ayrıca pay senetleri borsada işlem görüyorsa borsanın bülteninde duyurulur ve kurumsal yönetim ilkelerine uygunluk değerlendirilmesinde dikkate alınır.
4. Görev Süresi
MADDE 362.- (1) Yönetim kurulu üyeleri en çok üç yıl süreyle görev yapmak üzere seçilir. Esas sözleşmede aksine hüküm yoksa, aynı kişinin yeniden seçimi caizdir.
(2) 334 üncü madde saklıdır.
II - Üyeliğin boşalması
MADDE 363. – (1) 334 üncü madde hükmü saklı kalmak üzere, herhangi bir sebeple bir üyelik boşalırsa, yönetim kurulu, kanunî şartları haiz birini, geçici olarak yönetim kurulu üyeliğine seçip ilk genel kurulun onayına sunar. Bu suretle seçilen üye, onaya sunulduğu genel kurul toplantısına kadar görev yapar ve onaylanması halinde selefinin süresini tamamlar.
(2) Yönetim kurulu üyelerinden birinin iflâsına karar verilir veya ehliyeti kısıtlanır ya da bir üye üyelik için gerekli kanunî şartları yahut esas sözleşmede öngörülen nitelikleri yitirirse, bu kişinin üyeliği, herhangi bir işleme gerek olmaksızın, kendiliğinden sona erer. İki yıldan fazla hapis cezasıyla veya sahtekârlık, güveni kötüye kullanma, hırsızlık, dolandırıcılık, nitelikli dolandırıcılık suçlarından mahkûmiyet halinde de hüküm aynıdır.
III – Görevden alma
MADDE 364. – (1) Yönetim kurulu üyeleri esas sözleşmeyle atanmış olsalar bile, gündemde ilgili bir hüküm bulunması halinde veya önemli sebeplerin varlığında gündemde madde bulunmasa bile her zaman genel kurul kararıyla görevden alınabilirler. Tüzel kişi, kendi adına tescil olunan kişiyi her zaman değiştirebilir.
(2) 334 üncü madde saklıdır.
(3) Görevden alınan üyenin tazminat hakkı saklıdır.
B) Yönetim ve temsil
I - Genel olarak
1. Esas
MADDE 365. – (1) Anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur. Kanunî istisnalar saklıdır.
2. Görev dağılımı
MADDE 366. – (1) Yönetim kurulu her yıl üyeleri arasından bir başkan ve bulunmadığı zamanlarda ona vekâlet etmek üzere en az bir başkan vekili seçer. Esas sözleşmede, başkanın ve başkan vekilinin veya bunlardan birinin, genel kurul tarafından seçilmesi öngörülebilir.
(2) Yönetim kurulu, işlerin gidişini izlemek, kendisine sunulacak konularda rapor hazırlamak veya kararlarını uygulatmak amacıyla yönetim kurulu üyelerinden ve/veya üye olmayan kişilerden komiteler ve komisyonlar kurabilir.
3. Yönetimin devri
MADDE 367. – (1) Esas sözleşme ile yönetim kurulu, bir teşkilât yönetmeliğine göre, yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya bir kaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü kişilere devre yetkili kılınabilir. Bu yönetmelik yönetimi düzenler; bunun için gerekli olan görev mevkilerini gösterir, görevleri tanımlar, özellikle kimin kime bağlı ve bilgi sunmakla yükümlü olduğunu belirler. Yönetim kurulu, talep üzerine, paysahiplerini ve korunmaya değer menfaatlerini ikna edici bir surette ortaya koyan alacaklıkları yönetim teşkilâtı hakkında yazılı olarak bilgilendirir.
(2) Yönetim, devredilmediği taktirde yönetim kurulunun tüm üyelerine aittir.
4. Ticarî mümessil ve vekiller
MADDE 368. – (1) Yönetim kurulu, ticarî mümessil ve ticarî vekiller atayabilir.
5. Özen ve bağlılık yükümlülüğü
MADDE 369. – (1) Yönetim kurulu üyeleri ve yönetimle görevli üçüncü kişiler, görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek yükümlülüğü altındadırlar.
(2) 203 ilâ 205 inci madde hükümleri saklıdır.
(3) Üyelerin ve yöneticilerin, görevlerini yerine getirirken bu madde anlamında özenle hareket ettikleri karinedir.
II. Temsil yetkisi
1. Genel olarak
MADDE 370. – (1) Esas sözleşmede aksi öngörülmemişse temsil yetkisi çift imza ile kullanılmak üzere yönetim kuruluna aittir.
(2) Yönetim kurulu temsil yetkisini bir veya daha fazla üyeye (murahhas) veya üçüncü kişilere (müdürler) devredebilir. Son durumda en az bir yönetim kurulu üyesinin temsil yetkisini haiz olması gerekir.
2. Kapsam ve sınırlar
MADDE 371. – (1) Temsile yetkili olanlar şirketin amacına ve işletme konusuna giren her tür işleri ve hukukî işlemleri, şirket adına yapabilir ve bunun için şirket unvanını kullanabilirler. Kanuna ve esas sözleşmeye aykırı işlemler dolayısıyla şirketin rücu hakkı saklıdır.
(2) Temsile yetkili olanların, üçüncü kişilerle, işletme konusu dışında yaptığı işlemler de şirketi bağlar; meğerki, üçüncü kişinin, işlemin işletme konusu dışında bulunduğunu bildiği veya halin icabından, bilebilecek durumda bulunduğu ispat edilsin. Şirket esas sözleşmesinin ilân edilmiş olması, bu hususun ispatı açısından, tek başına yeterli delil değildir.
(3) Temsil yetkisinin sınırlandırılması, iyi niyet sahibi üçüncü kişilere karşı hüküm ifade etmez; ancak temsil yetkisinin sadece merkezin veya bir şubenin işlerine özgülendiğine veya birlikte kullanılmasına dair tescil ve ilân edilen sınırlamalar geçerlidir.
(4) Temsile yetkili kişiler tarafından yapılan işlemin esas sözleşmeye veya genel kurul kararına aykırı olması, iyi niyet sahibi üçüncü kişilerin o işlemden dolayı şirkete başvurmalarına engel değildir.
(5) Temsile veya yönetime yetkili olanların, görevlerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden şirket sorumludur. Şirketin rücû hakkı saklıdır.
3. İmza şekli
MADDE 372. – (1) Şirket adına imza yetkisini haiz kişiler şirketin unvanı altında imza atarlar. 40 ıncı maddenin ikinci fıkrası hükmü saklıdır.
(2) Şirket tarafından düzenlenecek belgelerde şirketin merkezi, sicile kayıtlı olduğu yer ve sicil numarası gösterilir.
4. Tescil ve ilân
MADDE 373. – (1) Yönetim kurulu, temsile yetkili kişileri ve bunların temsil şekillerini gösterir kararının noterce onanmış suretini, tescil ve ilân edilmek üzere ticaret siciline tevdi eder.
(2) Temsil yetkisinin ticaret sicilinde tescilinden sonra, ilgili kişilerin seçimine veya atanmalarına ilişkin herhangi bir hukukî sakatlık, şirket tarafından üçüncü kişilere, ancak sakatlığın bunlar tarafından bilindiğinin ispat edilmesi şartıyla ileri sürülebilir.
III - Görevler ve yetkiler
1. Genel olarak
MADDE 374. – (1) Yönetim kurulu ve kendisine bırakılan alanda yönetim; kanun ve esas sözleşme uyarınca genel kurulun yetkisinde bırakılmış bulunanlar dışında, şirketin işletme konusunun gerçekleştirilmesi için gerekli olan her çeşit iş ve işlemler hakkında karar almaya yetkilidir.
2. Devredilemez görev ve yetkiler
MADDE 375. – (1) Yönetim kurulunun devredilemez ve vazgeçilemez görev ve yetkileri şunlardır:
a) Şirketin üst düzeyde yönetimi ve bunlarla ilgili talimatların verilmesi.
b) Örgüt şemasının belirlenmesi.
c) Muhasebenin, finans denetiminin ve şirketin yönetiminin gerektirdiği ölçüde finansal plânlamanın ilkelerinin belirlenmesi.
d) Müdürlerin ve aynı işleve sahip kişiler ile imza yetkisini haiz bulunanların tayinleri ve görevden alınmaları.
e) Yönetimle görevli kişilerin, özellikle kanunlara, esas sözleşmeye, iç yönetmeliklere ve yönetim kurulunun yazılı talimatlarına uygun hareket edip etmediklerinin üst gözetimi.
f) Karar, pay ve genel kurul tutanak defterlerinin tutulması, yıllık faaliyet raporunun ve kurumsal yönetim açıklamasının düzenlenmesi ve genel kurula sunulması, genel kurul toplantılarının hazırlanması ve genel kurul kararlarının yürütülmesi.
g) Borca batıklık durumunun varlığında mahkemeye bildirimde bulunulması.
3. Sermayenin kaybı, borca batık olma durumu
a) Çağrı ve bildirim yükümü
MADDE 376. – (1) Son yıllık bilânçodan, sermaye ile kanunî yedek akçeler toplamının yarısının zararlar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, yönetim kurulu, genel kurulu hemen toplantıya çağırır ve bu genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunar.
(2) Son yıllık bilânçoya göre, sermaye ile kanunî yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhal toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya tamamlamaya karar vermediği takdirde şirket infisah eder.
(3) Şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, yönetim kurulu, aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de olası satış fiyatları üzerinden bir ara bilânço çıkarttırıp denetçiye verir. Denetçi bu ara bilânçoyu en çok yedi iş günü içinde inceler ve değerlendirmeleri ile önerilerini bir rapor halinde yönetim kuruluna sunar. Önerilerin 378 inci maddede düzenlenen erken teşhis komitesinin önerilerini de dikkate alması şarttır. Rapordan, aktiflerin, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması halinde, yönetim kurulu, bu durumu şirket merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesine bildirir ve şirketin iflâsını ister; meğerki, iflâs kararının verilmesinden önce, şirketin açığını karşılayacak ve borca batık durumunu ortadan kaldıracak tutardaki şirket borçlarının alacaklıları, alacaklarının sırasını diğer tüm alacaklıların sırasından sonraki sıraya konulmasını yazılı olarak kabul etmiş olsun.
b) İflâsın ertelenmesi
MADDE 377. – (1) Yönetim kurulunun mahkemeye iflâs talebiyle birlikte bir iyileştirme projesi sunarak erteleme talep etmesi halinde iyileştirme projesi, denetçinin 376 ncı maddenin üçüncü fıkrasında öngörülen iyileştirme önerilerine yer veriyorsa, bunların gerçekleştirilebilmesi için gerekli olan, özsermaye dahil nesnel ve gerçek kaynakları gösteriyor, İcra ve İflâs Kanununun 179 uncu maddesinin birinci fıkrasındaki nitelikleri haiz bulunuyor ve önlemlerin uygulanması halinde şirketin durumunun düzeltilmesi mümkün görülüyorsa, mahkeme iflâsı her halükârda uzatmalar da dahil üç yılı geçmeyecek şekilde erteler. Mahkemeye iflâsın ertelenmesi talebinde bulunulması üzerine, envanter düzenlemesi veya yönetim kurulunun yerine geçmesi veya yönetim kurulunun kararlarını onaylaması için, görevlerini belirleyerek, derhal bir kayyım tayin eder ve ayrıca şirket mallarının tespiti ve korunması için gerekli diğer önlemleri alır ve kayyımun atanmasını, görevlerini ve mahkemece verilen temsil yetkisiyle bunların sınırlarını, tescil ve ilân ettirir. Kayyım her üç ayda bir şirketin iyileştirme projesine uygun olarak iyileşme gösterip göstermediğini mahkemeye rapor eder ve mahkeme bu rapor üzerine iyileştirmenin mümkün olmadığı kanaatine varırsa erteleme kararını kaldırır.
(2) Mahkeme iflâsın ertelenmesi talebini reddederse veya erteleme kararını kaldırırsa iflâsa karar verir.
(3) Alacaklının iflâsın ertelenmesini talep etmesi halinde de mahkeme denetçinin önerisini inceleyerek karar verir.
4. Tehlikelerin erken teşhisi
MADDE 378. – (1) Pay senetleri borsada işlem gören şirketlerde, yönetim kurulu, şirketlerin varlığını, gelişmesini ve devamını tehlikeye düşüren sebeplerin erken teşhisi ve bunun için gerekli önlem ve çarelerin uygulanması amacıyla, uzman bir komite kurmak, sistemi çalıştırmak ve geliştirmekle yükümlüdür. Diğer şirketlerde bu komite denetçinin gerekli görüp bunu yönetim kuruluna yazılı olarak bildirmesi halinde derhal kurulur ve ilk raporunu kurulmasını izleyen bir ayın sonunda verir.
(2) Komite yönetim kuruluna her iki ayda bir vereceği raporda durumu değerlendirir, varsa tehlikelere işaret eder, çareleri gösterir. Rapor denetçiye de yollanır.
5. Şirketin kendi paylarını iktisap veya rehin olarak kabul etmesi
a) Genel olarak
MADDE 379. – (1) Bir şirket kendi paylarını, esas veya çıkarılmış sermayesinin onda birini aşan veya bir işlem sonunda aşacak olan miktarda, ivazlı olarak iktisap ve rehin olarak kabul edemez. Bu hüküm, bir üçüncü kişinin kendi adına ancak şirket hesabına iktisap ya da rehin olarak kabul ettiği paylar için de geçerlidir.
(2) Payların yukarıdaki hükme göre iktisap edilebilmesi veya rehin olarak kabul olunabilmesi için, genel kurulun bu hususta yönetim kurulunu yetkilendirmiş olması gerekir. En çok onsekiz aylık bir süre için verilebilecek bu yetkinin, iktisap veya rehin olarak kabul edilecek payların toplam itibarî değerlerini ve iktisap edilecek paylara ödenebilecek bedelin alt ve üst sınırını göstermesi gerekir. Yönetim kurulunun, her izin talebinde, kanunî şartların gerçekleşmiş bulunduğunu belirtmesi şarttır.
(3) Yukarıdaki şartlara ek olarak, iktisap edilecek payların bedelleri düşüldükten sonra, kalan şirket net aktifinin, en az esas veya çıkarılmış sermaye ile, kanun ve esas sözleşme uyarınca dağıtılmasına izin verilmeyen yedek akçelerin toplamı kadar olmalıdır.
(4) Bu hükümler yukarıdaki hükümler uyarınca, sadece, bedellerinin tümü ödenmiş bulunan paylar iktisap edilebilir.
(5) Yukarıdaki bir ilâ dördüncü fıkralarda yer alan hükümler, ana şirketin paylarının yavru şirket tarafından iktisabı halinde de uygulanır. Pay senetleri borsada işlem gören şirketler hakkında, kamuyu aydınlatma ilkeleri ve fiyata dair kurallarla ilgili olarak Sermaye Piyasası Kurulu gerekli düzenlemeleri yapar.
b) Kanunu dolanma
MADDE 380. – (1) Paylarının iktisap edilmesi amacıyla, şirketin başka bir kişiyle yaptığı, konusu avans, ödünç veya güvence verilmesi olan hukukî işlemler bâtıldır. Bu hüküm, kredi ve finans kurumlarının devamlı uğraş konuları içine giren işlemlere ve şirketin veya onun bağlı şirketlerinin çalışanlarına, şirketin paylarını iktisap edebilmeleri amacıyla, avans, ödünç ve güvence verilmesine ilişkin hukukî işlemlere uygulanmaz. Ancak, bu istisnaî işlemler, şirketin, kanuna ve esas sözleşmesine göre ayırmak zorunda bulunduğu yedek akçeleri azaltıyor veya 519 uncu maddede düzenlenen yedek akçelerin harcanmasına ilişkin kuralları ihlâl ediyor ve şirketin 520 nci maddede öngörülen yedek akçeyi ayırmasına olanak bırakmıyorsa, geçersizdir.
(2) Bundan başka, şirket ile diğer bir kişi arasında yapılmış ve üçüncü kişiye şirketin paylarını, şirketin veya şirkete bağlı bir şirketin veya şirketin paylarının çoğunluğuna sahip olduğu şirketin hesabına iktisap etme hakkı tanıyan veya yükümlülüğü yükleyen bir hukukî işlem, şirket bu payları iktisap etseydi 379 uncu maddeye aykırı düşecek idiyse bâtıldır.
c) Yakın ve ciddi bir kaybın önlenmesi
MADDE 381. – (1) Bir şirket, yakın ve ciddi bir kayıptan kaçınmak için gerekli olduğu takdirde, kendi paylarını 379 uncu maddeye göre genel kurulun yetkilendirme kararı olmadan da iktisap edebilir.
(2) Payların bu suretle iktisabı halinde yönetim kurulu ilk genel kurula,
a) iktisabın sebep ve amacı,
b) iktisap edilen payların sayıları, nominal değerlerinin toplamı ve sermayenin ne kadarını temsil ettikleri ile
c) bedel ve ödeme şartları
hakkında yazılı bilgi verir.
d) İstisnalar
MADDE 382. – (1) Bir şirket kendi paylarını;
a) esas veya çıkarılmış sermayenin azaltılmasına ilişkin 473 ilâ 475 inci madde hükümlerinin uygulanması sebebiyle,
b) küllî halefiyet kuralı gereğince,
c) bir kanunî satın alma yükümü dolayısıyla,
d) bedellerinin tümü ödenmiş olmak şartıyla veya cebri icradan, bir şirket alacağının tahsili amacıyla ve
e) şirket iştigal konusu gereği,
379 uncu madde hükümleriyle bağlı olmaksızın iktisap edebilir.
e) İvazsız iktisap
MADDE 383. – (1) Bir şirket, bedellerinin tamamı ödenmiş olmak şartıyla, kendi paylarını ivazsız iktisap edebilir.
(2) Bu maddenin birinci fıkrası hükmü, yavru şirket, ana şirketin paylarını ivazsız iktisap ettiği takdirde de kıyas yoluyla uygulanır.
f) Elden çıkarma
MADDE 384. – (1) 382 nci maddenin (b) ilâ (e) bendlerine ve 383 üncü madde hükümlerine göre, iktisap edilen paylar, şirket için herhangi bir kayba yol açmadan devirleri mümkün olur olmaz ve her halde iktisaplarından itibaren üç yıl içinde elden çıkarırlar; meğerki, şirketin ve yavru şirketin sahip oldukları bu payların toplamı şirketin esas veya çıkarılmış sermayesinin yüzde onunu aşmasın.
g) Aykırı iktisap halinde elden çıkarma
MADDE 385. – (1) 379 ilâ 381 inci maddelere aykırı bir şekilde iktisap veya rehin olarak kabul edilen paylar, iktisapları veya rehin olarak kabulleri tarihinden itibaren en geç altı ay içinde elden çıkarılır; üzerlerindeki rehin kaldırılır.
h) Sermayenin azaltılması
MADDE 386. – (1) 384 ve 385 inci maddeler uyarınca elden çıkarılamayan paylar, sermayenin azaltılması yoluyla hemen itfa edilir.
ı) Saklı tutulan hükümler
MADDE 387. – (1) Diğer kanunlarda bulunan, şirketin kendi paylarını iktisap edebileceğine ilişkin hükümler saklıdır.
i) Kendi paylarını taahhüt yasağı
MADDE 388 – (1) Şirket kendi paylarını taahhüt edemez.
(2) Üçüncü kişinin veya bir yavru şirketin kendi adına fakat şirket hesabına pay taahhüdünde bulunması, şirketin kendi paylarını taahhüt etmesi sayılır.
(3) Bu maddenin birinci ve ikinci fıkralarına aykırı hareket halinde, söz konusu payları, kuruluşta kurucular, sermaye artırımlarında yönetim kurulu üyeleri taahhüt etmiş sayılır ve bunlar pay bedellerinden sorumlu olurlar. Kanuna aykırı taahhütte kusurları bulunmadığını ispat eden kurucular ve sermaye artırımlarında yönetim kurulu üyeleri sorumluluktan kurtulurlar.
(4) Birinci ve üçüncü fıkra hükümleri ana şirketin paylarını taahhüt eden yavru şirketlere kıyas yoluyla uygulanır. Söz konusu paylar yavru şirketin yönetim kurulu üyeleri tarafından taahhüt edilmiş kabul olunur. Üyeler pay bedellerinden sorumludur.
j) Haklar
MADDE 389. – (1) Şirketçe devralınan paylar genel kurulun toplantı nisabının hesaplanmasında dikkate alınmaz. Bedelsiz payların iktisap edilmesi hariç, şirketin devraldığı kendi payları, şirkete hiç bir paysahipliği hakkı vermez.
IV - Yönetim kurulu toplantıları
1. Kararlar
MADDE 390. – (1) Esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanır ve kararlarını toplantıda hazır bulunan üyelerin çoğunluğu ile alır.
(2) Yönetim kurulu üyeleri birbirlerini temsilen oy veremeyecekleri gibi, toplantılara vekil aracılığıyla da katılamazlar.
(3) Oylar eşit olduğu takdirde o konu gelecek toplantıya bırakılır. İkinci toplantıda da eşitlik olursa söz konusu öneri reddedilmiş sayılır.
(4) Üyelerden biri müzakere talebinde bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu kararları, içlerinden birinin belirli bir konuda yaptığı öneriye, üye tam sayısının en az çoğunluğunun yazılı onayı alınmak suretiyle de verilebilir. Onayların aynı kağıtta bulunması şart değildir.
(5) Kararların geçerliliği yazılıp imza edilmiş olmalarına bağlıdır.
2. Bâtıl kararlar
MADDE 391. – (1) Yönetim kurulunun kararının batıl olduğunun tespiti mahkemeden istenebilir. Özellikle;
a) eşit işlem ilkesine aykırı olan,
b) anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen,
c) paysahiplerinin özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlâl eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan veya güçleştiren,
d) diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin
kararlar bâtıldır.
3. Bilgi alma ve inceleme hakkı
MADDE 392. – (1) Her yönetim kurulu üyesi şirketin tüm iş ve işlemleri hakkında bilgi isteyebilir.
(2) Yönetim kurulu toplantılarında yönetim kurulunun bütün üyeleri gibi şirket yönetimiyle görevlendirilen kişiler ve komiteler de bilgi vermekle yükümlüdür.
(3) Her yönetim kurulu üyesi, yönetim kurulu toplantıları dışında, yönetim kurulu başkanının izniyle, şirket yönetimiyle görevlendirilen kişilerden, işlerin gidişi ve belirli münferit işler hakkında bilgi alabilir ve görevinin yerine getirilebilmesi için gerekliyse, yönetim kurulu başkanından, şirket defterlerinin ve dosyalarının incelemesine sunulmasını talep edebilir.
(4) Başkan bir üyenin bilgi alma, soru sorma ve inceleme talebini reddederse, bu hususta kararı yönetim kurulu verir.
(5) Yönetim kurulu üyesinin bu maddeden doğan hakları kısıtlanamaz, kaldırılamaz. Esas sözleşme ve yönetim kurulu, üyelerin bilgi alma ve inceleme haklarını genişletebilir.
(6) Her yönetim kurulu üyesi başkandan, yönetim kurulunu toplantıya çağırmasını yazılı olarak isteyebilir.
4. Müzakereye katılma yasağı
MADDE 393. – (1) Yönetim kurulu üyesi, kendisinin şirket dışı kişisel menfaatiyle veya alt ve üst soyundan birinin, eşinin ve üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan ve kayın hısımlarından birinin, kişisel ve şirket dışı menfaatiyle şirketin menfaatinin çatıştığı konulara ilişkin müzakerelere katılamaz. Bu yasak, yönetim kurulu üyesinin müzakereye katılmamasının dürüstlük kuralının gereği olan durumlarda da uygulanır. Tereddüt uyandıran hallerde, kararı yönetim kurulu verir. Bu oylamaya da ilgili üye katılamaz. Menfaat ihtilafı yönetim kurulu tarafından bilinmiyor olsa bile, ilgili üye yasağa uymak zorundadır.
(2) Bu hükümlere aykırı hareket eden yönetim kurulu üyesi ve menfaat çatışması nesnel olarak varken ve biliniyorken ilgili üyenin toplantıya katılmasına itiraz etmeyen üyeler ve sözkonusu üyenin toplantıya katılması yönünde karar alan yönetim kurulu üyeleri bu sebeple şirketin uğradığı zararı tazminle yükümlüdürler.
(3) Müzakereye, yasak nedeniyle katılmamanın sebebi ve ilgili işlemler karara yazılır.
V - Yönetim kurulu üyelerinin mâlî hakları
MADDE 394. – (1) Yönetim kurulu üyelerine, tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kazançtan pay ödenebilir.
VI - Şirkette işlem yapma, şirkete borçlanma yasağı
MADDE 395. – (1) Yönetim kurulu üyesi, genel kuruldan izin almadan şirketle kendisi veya başkası adına herhangi bir işlem yapamaz; aksi halde, şirket yapılan işlemin batıl olduğunu ileri sürebilir. Diğer taraf böyle bir iddiada bulunamaz.
(2) Yönetim kurulu üyesi, onun 393 üncü maddede sayılan yakınları, kendisinin ve söz konusu yakınlarının ortağı oldukları şahıs şirketleri ve en az yüzde yirmisine iştirak ettikleri sermaye şirketleri, şirkete nakden veya aynen borçlanamazlar. Bunlar için şirket kefalet, garanti ve güvence veremez, sorumluluk yüklenemez, borçlarını devralamaz. Aksi halde, şirkete borçlanılan tutar için şirket alacaklıları bu kişileri, şirketin yükümlendirildiği tutarda şirket borçları için doğrudan takip edebilirler.
VII - Rekabet Yasağı
MADDE 396. – (1) Yönetim kurulu üyelerinden biri, genel kurulun iznini almaksızın, şirketin işletme konusuna giren ticarî işlem türünden bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi, aynı tür ticarî işlemlerle meşgul bir şirkete sorumluluğu sınırlanmamış ortak sıfatıyla da giremez. Bu hükme aykırı harekette bulunan yönetim kurulu üyelerinden şirket tazminat istemekte veya tazminat yerine yapılan işlemi şirket adına yapılmış saymakta ve üçüncü kişiler hesabına yapılan sözleşmelerden doğan menfaatlerin şirkete aidiyetini talep etmekte serbesttir.
(2) Bu haklardan birinin tercihi birinci fıkra hükmüne aykırı harekette bulunan üyeden başka üyelere aittir.
(3) Bu haklar, sözkonusu ticarî işlemlerin yapıldığını veya yönetim kurulu üyesinin diğer bir şirkete girdiğini, diğer üyelerin öğrendikleri tarihten itibaren üç ay ve her halde vukularından itibaren bir yıl geçince zamanaşımına uğrarlar.
(4) Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarıyla ilgili hükümler saklıdır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Denetleme
A) Genel olarak
MADDE 397. – (1) Anonim şirketin ve şirketler topluluğunun finansal tabloları ile yıllık raporu denetçi tarafından denetlenir.
(2) Denetçinin denetiminden geçmemiş finansal tablolar ve yıllık rapor düzenlenmemiş hükmündedir.
(3) Şirketin ve topluluğun finansal tabloları ile yıllık faaliyet raporu, denetleme raporunun sunulmasından sonra değiştirilmişse ve değişiklik denetleme raporunu etkileyebilecek nitelikteyse, tablolar ile yıllık faaliyet raporu yeniden denetlenir. Yeniden denetleme ve sonucu raporda özel olarak açıklanır. Denetçinin onay yazısı, yeniden denetlemeyi de yansıtan uygun ekleri içerir.
B) Konu ve kapsam
MADDE 398. – (1) Şirketin veya topluluğun finansal tablolarının, konsolide tabloların ve yıllık raporlarının denetimi, envanterler de dahil olmak üzere, muhasebelerin denetimini kapsar. Şirketin ve topluluğun finansal tablolarının ve yıllık raporların denetimi, ayrıca Türkiye Muhasebe Standartları ile kanuna ve esas sözleşme hükümlerine uyulup uyulmadığının incelenmesini de içerir. Denetleme, denetçilik mesleğinin gerekleri ile meslek etiğine ve uluslararası standartlara uygun olarak ve özenle yapılır. Denetleme, şirketin veya topluluğun, durumunun dürüst resim ilkesine uygun olarak yansıtılıp yansıtılmadığını; yansıtılmamışsa bunun sebeplerini; bu birinci fıkranın ikinci cümlesi anlamında aykırılıkları ve yanlışları açıkça ortaya koyacak tarzda yapılır ve gerçeği dürüstçe belirtir.
(2) Denetim;
a) şirketin yıllık raporunun ve finansal tablolarının;
b) topluluğun yıllık raporunun, finansal tablolarının
denetçinin denetleme sırasında elde ettiği bilgilerle uyum içinde olup olmadığını ve
c) ayrıca şirketin yıllık raporunun şirketin; topluluğun yıllık raporunun topluluğun, genel durumu hakkında tatmin edici bir takdim niteliğini taşıyıp taşımadığını
belirtecek şekilde yapılır. Ayrıca yıllık rapor ile diğer raporlarda gelecekteki gelişime ilişkin risklerin gereği gibi ifade edilip edilmediği de açıklanır.
(3) Topluluğun finansal tablolarının denetiminden sorumlu olan denetçi, topluluğun konsolide tablolarına alınan şirketlerin finansal tablolarını, özellikle konsolidasyona tâbi uyarlamaları ve mahsupları, bu maddenin birinci fıkrası anlamında inceler; meğerki, konsolidasyona alınan şirket kanun gereği veya böyle bir gereklilik bulunmaksızın, bu kısım hükümlerine uygun olarak denetlenmiş olsun. Bu istisna, merkezi yurtdışında bulunan bir şirketin bu kanunun öngördüğü denetimle eşdeğer bir denetime tâbî tutulmuş olması halinde de geçerlidir.
(4) Denetçi, yönetim kurulunun, 378 inci madde uyarınca şirketi tehdit eden veya edebilecek nitelik taşıyan tehlikeleri zamanında teşhis eden, etkin bir sistem kurup kurmadığını, bu sistemi işletip işletmediğini ve kendisine sunulan sonuçları değerlendirip önlem alıp almadığını da denetler ve raporuna kaydeder.
C) Denetçi
I - Seçim, görevden alma ve sözleşmenin feshi
MADDE 399. – (1) Denetçi, şirket genel kurulunca; topluluk denetçisi, ana şirketin genel kurulunca seçilir. Denetçinin, her faaliyet yılı ve her halde görev ifa edeceği faaliyet yılı bitmeden seçilmesi şarttır. Seçimden sonra yönetim kurulu gecikmeksizin denetleme görevini denetçiye verdiğini Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilân eder; şirket de bunu web sitesinde yayımlar.
(2) Denetçiden denetleme görevi, sadece bu maddenin dördüncü fıkrasında öngörüldüğü şekilde ve başka bir denetçi atanmışsa geri alınabilir.
(3) Konsolidasyona dahil olan ana şirketin finansal tablolarını denetlemek için seçilen denetçi, başka bir denetçi seçilmediği takdirde, topluluk finansal tablolarının da denetçisi kabul edilir.
(4) Şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesi,
a) yönetim kurulunun,
b) sermayenin yüzde onunu, halka açık şirketlerde esas veya çıkarılmış sermayenin yüzde beşini oluşturan pay sahiplerinin,
talebi üzerine, ilgilileri ve seçilmiş denetçiyi dinleyerek, seçilmiş denetçinin kişiliğine ilişkin bir nedenin gerektirmesi, özellikle de onun taraflı davrandığı yönünde bir endişenin varlığı halinde, başka bir denetçi atayabilir.
(5) Görevden alma ve yeni denetçi atama davası, denetçinin seçiminin ilânından itibaren üç hafta içinde açılır. Azlığın bu davayı açabilmesi için, denetçinin seçimine karşıoy vermiş, karşıoyunu tutanağa geçirtmiş ve seçimin yapıldığı genel kurul toplantısı tarihinden itibaren geriye en az üç aydan beri şirketin paysahibi sıfatını taşıyor olması gerekir.
(6) Hesap yılının dördüncü ayına kadar denetçi seçilememişse, denetçi yönetim kurulunun, her yönetim kurulu üyesinin veya herhangi bir pay sahibinin talebi üzerine, dördüncü fıkrada gösterilen mahkemece atanır. Aynı hüküm seçilen denetçinin görevi red veya sözleşmeyi feshetmesi, görevlendirme kararının iptal olunması, hükümsüzlüğü veya kanunî sebepler dahil, denetçinin herhangi bir nedenle görevini ifa edememesi veya ifadan engellenmesi halinde de uygulanır. Mahkeme kararı kesindir.
(7) Denetçinin mahkeme tarafından atanması halinde, emsal dikkate alınarak, ücreti ve olası giderler için ön ödeme mahkemece belirlenir. Bunlara üç iş günü içinde itiraz edilebilir ve itiraz üç iş günü içinde kesin karara bağlanır.
(8) Denetçi, denetleme sözleşmesini sadece haklı bir sebebin varlığında ve görevden alınma davası açılması halinde feshedebilir. Taraflar arasındaki, onay yazısına ilişkin görüş ayrılıkları, onay yazısına ilişkin ihtirazi kayıt (sınırlama) veya kaçınma, haklı sebep sayılamaz. Denetçinin sözleşmeyi feshinin yazılı ve gerekçeli olması gerekir. Denetçi fesih tarihine kadar elde ettiği sonuçları genel kurula sunmakla yükümlü olup bu sonuçlar 402 nci maddeye uygun bir rapor halinde genel kurula verilir.
(9) Denetçi işbu maddenin yedinci fıkrasına göre fesih ihbarında bulunduğu takdirde, yönetim kurulu hemen, geçici bir denetçi seçer ve fesih ihbarını genel kurulun bilgisine, seçtiği denetçiyi de aynı kurulun onayına sunar.
II - Denetçi olabilecekler
MADDE 400. – (1) Denetçi ancak bir bağımsız denetleme kuruluşu olabilir. Küçük anonim şirketler, en az iki yeminli malî müşaviri veya serbest muhasebeci malî müşaviri denetçi olarak seçebilirler. Bağımsız denetleme kuruluşunun kuruluş ve çalışma esasları ve denetleme elemanlarının nitelikleri Bakanlar Kurulu kararıyla düzenlenir. Aşağıdaki hallerden birinin varlığında mâlî müşavir veya serbest muhasebeci malî müşavir, bağımsız dış denetleme kuruluşu, bunun paysahiplerinden biri ve yeminli mâlî müşavirin, serbest muhasebeci malî müşavirin, bağımsız denetleme kuruluşunun veya onun paysahibinin yanında çalışan veya burada sayılanların mesleği birlikte icra ettikleri kişi veya kişiler, ilgili şirkette denetçi olamaz. Şöyle ki, önceki cümlede sayılanlardan biri,
a) denetlenecek şirkette pay sahibiyse;
b) denetlenecek şirketin yöneticisi veya çalışanıysa veya denetçi olarak atanmasından önceki üç yıl içinde bu sıfatı taşımışsa;
c) denetlenecek şirketle bağlantısı bulunan bir tüzel kişinin veya bir şirketin veya bir ticarî işletmenin kanunî temsilcisi veya temsilcisi, yönetim kurulu üyesi ya da sahibiyse veya bunlarda yüzde yirmiden fazla paya sahipse;
d) denetlenecek şirketle bağlantı halinde bulunan veya böyle bir şirkette yüzde yirmiden fazla paya sahip olan bir işletmede çalışıyorsa veya denetçisi olacağı şirkette yüzde yirmiden fazla paya sahip bir gerçek kişinin yanında herhangi bir şekilde hizmet veriyorsa;
e) denetlenecek şirketin defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının düzenlenmesinde denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunmuşsa;
f) denetlenecek şirketin defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının çıkarılmasında denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunduğu için beşinci bende göre denetçi olamayacak gerçek veya tüzel kişinin veya onun ortaklarından birinin kanunî temsilcisi, temsilcisi, çalışanı, yönetim kurulu üyesi, ortağı, sahibi ya da gerçek kişi olarak bizzat kendisi ise;
g) birinci ilâ altıncı bendlerde yer alan şartları taşıdığı için denetçi olamayan bir denetçinin nezdinde çalışıyorsa,
h) son beş yıl içinde denetçiliğe ilişkin meslekî faaliyetinden kaynaklanan gelirinin tamamının yüzde otuzundan fazlasını denetlenecek şirkete veya ona yüzde yirmiden fazla pay ile iştirak etmiş bulunan şirketlere verilen denetleme ve danışmanlık faaliyetinden elde etmişse ve bunu cari yılda da elde etmesi bekleniyorsa,
denetçi olamaz; ancak Türkiye Serbest Muhasebeci Malî Müşavirler ve Yeminli Malî Müşavirler Odaları Birliği, katlanılması güç bir durum ortaya çıkacaksa (h) bendindeki yasağın kaldırılması için belli bir süreyle sınırlı olarak onay verebilir.
(2) Bir bağımsız denetleme kuruluşu, menkul kıymetleri borsada işlem gören bir şirket için on yıl içinde altı defa onay yazısı vermişse, o şirkete denetçi olamaz.
(3) Bu madde hükümleri, ilgili konuda uzmanlığı şart olan işlem denetçilerine de uygulanır. Kanunda veya esas sözleşmede aksi öngörülmemişse, işlem denetçisi genel kurul tarafından atanır ve görevden alınır.
D) İbraz yükümü ve bilgi alma hakkı
MADDE 401. – (1) Şirketin yönetim kurulu finansal tabloları ile yıllık raporunu düzenleyip, gecikmeksizin, denetçiye verir. Yönetim kurulu, şirketin defterlerinin, yazılarının, belgelerinin, varlıklarının, borçlarının, kasasının, kıymetli evrakının, envanterinin incelenerek denetlenebilmesi için denetçiye gerekli imkânları sağlar.
(2) Denetçi, yönetim kurulundan, kanuna uygun ve özenli bir denetim için gerekli olan bütün bilgileri vermesini ve dayanak oluşturabilecek belgeleri sunmasını talep eder. Yılsonu denetiminin hazırlıkları için gerektiği taktirde, denetçi birinci fıkranın ikinci ve bu fıkranın birinci cümlesinde öngörülen yetkileri finansal tablolarının çıkarılmasından önce de haizdir. Özenli bir denetim için gerekli olduğu taktirde denetçi bu fıkranın birinci ve ikinci cümlelerinde yer alan yetkileri yavru ve ana şirketler için de kullanabilir.
(3) Konsolide finansal tablolarını çıkarmakla yükümlü olan şirketin yönetim kurulu, konsolide finansal tabloları denetleyecek denetçiye; topluluğun finansal tablolarını, topluluk faaliyet raporunu, münferit finansal tablolarını, şirketlerin faaliyet raporlarını, bir denetim yapılmış ise ana şirketin ve yavru işletmelerin denetim raporlarını vermek zorundadır. Denetçi, birinci fıkranın birinci ve ikinci cümlelerinde öngörülen yetkileri ana ve yavru şirketler yönünden de kullanabilir.
E) Denetim raporu
MADDE 402. – (1) Denetçi, yapılan denetimin türü, kapsamı ve sonuçları hakkında, gereken açıklıkta, anlaşılır, basit bir dille yazılmış ve geçmiş iki yılla karşılaştırmaları da içeren bir rapor düzenler.
(2) Raporun özel bölümünde, öncelikle, yönetim kurulunun şirket veya topluluğun durumu hakkındaki irdelemeleri denetçi tarafından, kanaat bildirilerek, değerlendirilir. Denetçi, değerlendirme yaparken şirketin; denetliyorsa ana şirketin ve topluluğun finansal tabloları ile yıllık raporunu esas alır. Şirketin ve topluluğun varlığını sürdürebilmesinin şartları ile gelecekteki gelişmesi hakkında yönetim kurulunun yaptığı tahlilleri özellikle irdeler; meğerki, denetlenen belgeler, yıllık rapor ve topluluk yıllık raporu buna olanak tanımasın. Raporda ayrıca denetim sırasında:
a) yanlışların saptanıp saptanmadığı,
b) yasal kurallara aykırılıklar tespit edilip edilmediği
açıklanır ve ayrıca,
c) 1) denetlenen şirket veya topluluğun varlığını tehlikeye atan,
2) denetlenen şirket veya topluluğun gelişmesine ciddi engel teşkil eden,
3) yönetim kurulunun ve diğer yöneticilerin kanunun ve esas sözleşmeyi ağır surette ihlâl ettiğine ilişkin
olguların, belirlenip belirlenmediği açıklanır.
(3) Denetim raporunun esas bölümünde:
a) defter tutma düzeninin, denetlenen belgelerin, finansal tabloların, yıllık raporun, topluluk finansal tablolarının ve topluluk yıllık raporunun kanuna ve esas sözleşme hükümlerine uygun olup olmadığı,
b) yönetim kurulunun, talep edilen açıklamaları yapıp yapmadığı ve belgeleri ibraz edip etmediği
açıkça ifade edilir.
(4) Ayrıca, finansal tabloları ile bunların dayanağı olan defterlerin;
a) usulüne uygun tutulup tutulmadığı,
b) genel kabul gören muhasebe ilkeleri çerçevesinde, şirketin malvarlıksal, finansal ve kârlılık durumunun resmini gerçeğe uygun olarak ve dürüst bir şekilde yansıtıp yansıtmadığı
açıklanır.
(5) Şirketin malvarlıksal, finansal ve kârlılık durumunun resminin gerçeğe uygun bir şekilde yansıtılması hususunda esaslı bir katkı sağlayacaksa ve ekte yeterli açıklama yoksa, şirketin ve topluluğun finansal tablolarının kalemleri şemalandırmaya tabi tutularak, gerektiğince açıklanır.
(6) Denetim raporunun ayrı bir bölümünde, yapılan denetimin konusu, niteliği ve kapsamı belirtilir.
(7) Denetim çerçevesinde, 398 inci maddenin son fıkrası uyarınca bir değerlendirme yapılmışsa, bunun sonucu, denetim raporunun ayrı bir bölümünde gösterilir. Burada, şirketi tehdit eden riskleri önceden teşhis eden iç gözetim teşhis sisteminin geliştirilmesi için tedbir alınmasının gerekip gerekmediği, tehlike varsa, şirketin bir tedbir veya çare uygulayıp uygulamadığı hususu irdelenir.
(8) Denetçi, raporunu imzalar ve yönetim kuruluna sunar.
F) Onay yazısı
MADDE 403. – (1) Denetçi, denetimin sonucunu, şirketin veya topluluğun finansal tablolarına koyacağı bir onay yazısında özet şeklinde belirtir. Onay yazısı, denetimin konusu, türü ve kapsamı yanında denetçinin, denetimin sonucuna ilişkin değerlendirmesini de içerir. Denetçi, herhangi bir itiraz ileri sürmediği takdirde, onay yazısında, 398 inci madde uyarınca yapılan denetimde herhangi bir aykırılığın belirlenmediğini; şirketin veya topluluğun finansal tablolarının, denetçinin denetim sırasında oluşan bilgilerine ve genel kabul gören muhasebe ilkeleri, uyarınca yaptığı değerlendirmeye göre, doğru olduğunu ve ortaya konulan, şirketin malvarlıksal, finansal ve kârlılık durumuna ilişkin resminin gerçeğe uygun bulunduğunu ve gerçeği dürüst bir şekilde yansıttığını açıklar.
(2) Onay yazısında, denetimin sonucu, yönetim kurulunun sorumluluğunu gerektirecek bir durumun mevcut olup olmadığını ortaya koyacak, sorunlara işaret edecek ve herkes tarafından anlaşılabilecek tarzda belirtilir. Şirketin varlığını sürdürmesini tehlikeye düşüren riskler raporda ayrı olarak açıklanır.
(3) Onay yazısında ayrıca, denetçinin değerlendirmesine göre, şirketin veya topluluğun yıllık raporunun, şirketin veya topluluğun durumunu isabetli şekilde ortaya koyup koymadığı da açıklanır. Gelecekteki gelişmelerin birlikte getirebileceği rizikoların isabetli bir tarzda ifade edilip edilmediği hususunda ayrıntıya inilir.
(4) Denetçi, çekinceleri varsa, onay yazısını sınırlandırabilir veya kaçınma yazısı verebilir. Onay yazısı olarak ifade edilemeyecek bir notun, kaçınmada yer alması da mümkündür. Sınırlamanın ve kaçınmanın gerekçesi verilir. Sınırlamanın konusu, amacı ve kapsamı belirli ve açık olmalıdır. Denetçi, onay veya kaçınma yazısını yer ve tarih koyarak imzalar. Onay notundan, sınırlı onay notundan ve kaçınma yazısından hangisinin verildiğine denetleme raporunda işaret olunur.
G) Denetçilerin sır saklamadan doğan sorumluluğu
MADDE 404. – (1) Denetçi, işlem denetçileri ve özel denetçi, bunların yardımcıları ve bağımsız denetleme kuruluşunun denetime yardımcı olan temsilcileri, denetimi dürüst ve tarafsız bir şekilde yapmak ve sır saklamakla yükümlüdürler. Faaliyetleri sırasında öğrendikleri, denetleme ile ilgili olan iş ve işletme sırlarını izinsiz olarak kullanamazlar. Kasten veya ihmal ile yükümlerini ihlâl edenler şirkete ve zarar verdikleri takdirde bağlı şirketlere karşı sorumludurlar. Zarar veren kişi birden fazla ise sorumluluk müteselsildir.
(2) Birinci fıkrada öngörülen yükümün yerine getirilmesinde ihmali bulunan kişiler hakkında, verdikleri zarar sebebiyle, bir denetim için yüz bin Türk Lirasına, pay senetleri borsada işlem gören anonim şirketlerde ise üçyüz bin Türk Lirasına kadar tazminata hükmedilebilir. İhmalleriyle zarara sebebiyet veren kişilere ilişkin bu sınırlama denetime birden çok kişinin katılmış veya birden çok sorumluluk doğurucu eylemin gerçekleştirilmiş olması halinde uygulandığı gibi, katılanlardan bazılarının kasıtlı hareket etmiş olmaları durumunda da geçerlidir.
(3) Denetçinin bir bağımsız denetleme kuruluşu olması halinde sır saklama yükümü bu kurumun yönetim kurulunu ve üyelerini de kapsar.
(4) Bu hükümlerden doğan tazmin yükümü sözleşme ile ne kaldırılabilir ne de daraltılabilir.
(5) Denetçinin bu maddeden doğan sorumluluğuna ilişkin talepler rapor tarihinden başlayarak beş yılda zamanaşımına uğrar.
H) Şirket ile denetçi arasındaki görüş ayrılıkları
MADDE 405. – (1) Şirket ile denetçi arasında şirketin ve topluluğun yılsonu hesaplarına, finansal tablolarına ve faaliyet raporuna ilişkin, kanun, idarî düzenleme veya esas sözleşme hükümlerinin yorumu veya uygulanması konusunda doğan görüş ayrılıkları hakkında, yönetim kurulunun veya denetçinin talebi üzerine şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesi karar verir. İhtilaf acele işlere özgü usule göre karara bağlanır ve karar kesindir. Harca şirketin sermayesi esas olur.
(2) Dava giderlerinin borçlusu şirkettir.
I) Topluluk ilişkileri için özel denetçi denetimi
MADDE 406. – (1) a) Denetçi, şirketin hâkim şirketle veya topluluk şirketleriyle ilişkileriyle ilgili olarak sınırlı onay veya kaçınma yazısı yazmışsa veya
b) yönetim kurulu, şirketin topluluk tarafından, bazı belirli hukukî işlemler veya uygulanan önlemler dolayısıyla kayba uğratıldığını ve bunlar dolayısıyla denkleştirme yapılmadığını açıklamışsa;
herhangi bir paysahibinin talebi üzerine, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesi tarafından şirketin, hâkim şirketle veya hâkim şirkete bağlı şirketlerden biriyle olan ilişkisini incelemek üzere özel denetçi atanabilir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Genel Kurul
A) Genel olarak
MADDE 407. – (1) Paysahipleri şirket işlerine ilişkin haklarını genel kurulda kullanırlar. Kanunî istisnalar saklıdır.
(2) Murahhas üyelerle en az bir yönetim kurulu üyesinin genel kurul toplantısında hazır bulunmaları şarttır. Diğer yönetim kurulu üyeleri genel kurul toplantısına katılabilirler. Denetçi ve kendilerini ilgilendiren konularda işlem denetçileri genel kurulda hazır bulunurlar.
(3) Sanayi ve Ticaret Bakanlığının çıkaracağı tebliğde belirtilen şirketlerin genel kurullarında Sanayi ve Ticaret Bakanlığının temsilcisi bulunur. Diğer şirketlerde komiserlik görevini yerine getirecek olanlar ve bunların nitelikleri Adalet Bakanlığı ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığının birlikte çıkaracakları bir yönetmelikle belirlenir. Komiserlerin toplantıya katılma giderleri ve ücretleri ilgili şirket tarafından karşılanır. Şirket genel kurul toplantıları ile bu toplantıda bulunacak komiserlerin görev ve yetkileri ile ücret tarifeleri Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.
B) Yetkileri
MADDE 408. – (1) Genel kurul, kanunda ve esas sözleşmede açıkça öngörülmüş bulunan hallerde karar alır.
(2) Çeşitli hükümlerde öngörülmüş bulunan devredilemez yetkiler saklı kalmak üzere genel kurula ait aşağıdaki yetkiler devredilemez:
a) Esas sözleşmenin değiştirilmesi.
b) Yönetim kurulu üyelerinin seçimi, sürelerinin ve ücretlerinin belirlenmesi, ibraları hakkında karar verilmesi ve görevden alınmaları.
c) Kanunda öngörülen istisnalar dışında denetçinin ve işlem denetçilerinin seçimi ile görevden alınmaları.
d)Finansal tablolara, yıllık rapora, yıllık kâr üzerinde tasarrufa, kâr payları ile kazanç paylarının belirlenmesine, yedek akçenin sermayeye veya dağıtılacak kâra katılması dahil, kullanılmasına dair kararların alınması.
e) Kanunda öngörülen istisnalar dışında şirketin feshi.
C) Toplantılar
MADDE 409. – (1) Genel kurullar olağan ve olağanüstü toplanır. Olağan toplantı her faaliyet dönemi sonundan itibaren üç ay içinde yapılır. Bu toplantılarda organların seçimi, finansal tablolar, yıllık raporlar, kârın kullanım şekli, dağıtılacak kâr ve kazanç payının oranının belirlenmesi, yönetim kurulu üyelerinin ibraları ile faaliyet dönemini ilgilendiren ve gerekli görülen diğer konulara ilişkin müzakere yapılıp karar alınır.
(2) Gerektiği takdirde genel kurul olağanüstü toplantıya çağrılır.
(3) Aksine esas sözleşmede hüküm bulunmadığı takdirde genel kurul şirket merkezinin bulunduğu yerde toplanır.
D) Çağrı
I - Yetki
1. Yetkili ve görevli organlar
MADDE 410. – (1) Genel kurul, süresi dolmuş olsa bile, yönetim kurulu tarafından toplantıya çağrılabilir. Tasfiye memurları da, görevleri ile ilgili konular dolayısıyla, genel kurulu toplantıya çağırabilirler.
2. Azlık
a) Genel olarak
MADDE 411. – (1) Sermayenin en az onda birini, halka açık şirketlerde yirmide birini oluşturan paysahipleri, yönetim kurulundan yazılı olarak gerektirici sebepleri ve gündemi belirterek, genel kurulu toplantıya çağırmasını veya genel kurul zaten toplanacak ise karara bağlanmasını istedikleri konuları gündeme koymasını isteyebilirler. Esas sözleşmeyle, çağrı hakkı daha az sayıda paya sahip paysahiplerine tanınabilir.
(2) Gündeme madde konulması talebi, çağrı ilânının Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlanmasına ilişkin ilân ücretinin yatırılması tarihinden önce yönetim kuruluna ulaşmış olmalıdır.
(3) Çağrı ve gündeme madde konulması talebi noter aracılığıyla yapılır.
(4) Yönetim kurulu çağrıyı kabul ettiği takdirde, genel kurul en geç kırkbeş gün içinde yapılacak şekilde toplantıya çağrılır; aksi halde çağrı talep sahiplerince yapılır.
b) Mahkemenin izni
MADDE 412. – (1) Paysahiplerinin çağrı veya gündeme madde konulmasına ilişkin talepleri yönetim kurulu tarafından reddedildiği veya talebe yedi iş günü içinde olumlu cevap verilmediği takdirde, aynı paysahiplerinin başvurusu üzerine, genel kurulu şirket merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesi toplantıya çağırır. Zorunluluk olmadıkça mahkeme evrak üzerinde inceleme yaparak ve her halde bir ay içinde karar verir. Karar kesindir.
II - Gündem
MADDE 413. – (1) Gündem, genel kurulu toplantıya çağıran tarafından belirlenir.
(2) Gündemde bulunmayan konular genel kurulda müzakere edilemez ve karara bağlanamaz. Kanunî istisnalar saklıdır.
(3) Yönetim kurulu üyelerinin görevden alınmaları ve yenilerinin seçimi yılsonu finansal tablolarının müzakeresi maddesiyle bağlantılı sayılır.
III - Çağrının şekli
1. Genel olarak
MADDE 414. – (1) Genel kurul toplantıya, esas sözleşmede gösterilen şekilde, şirketin web sitesinde ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ilânla çağrılır. Bu çağrı, ilân ve toplantı günleri hariç olmak üzere, toplantı tarihinden en az iki hafta önce yapılır. Pay defterinde yazılı paysahipleriyle, önceden şirkete pay senedi veya paysahipliğini kanıtlayıcı belge tevdi ederek yerleşme yerlerini bildiren paysahiplerine, toplantı günü ile gündem ve ilânın çıktığı veya çıkacağı gazeteler, iadeli taahhütlü mektupla bildirilir.
(2) Sermaye Piyasası Kanununun 11 inci maddesinin altıncı fıkrası saklıdır.
2. Giriş kartı
MADDE 415. – (1) Hâmiline yazılı pay senedi zilyetleri toplantı gününden en az bir hafta önce şirkete başvurarak giriş kartı alır ve genel kurul toplantısına bu kartlarla katılırlar.
(2) Yönetim kurulu, esas sözleşmede öngörülmüş ve ilânda da belirtilmiş olması kaydıyla, nama yazılı pay senedi sahiplerinin genel kurula katılmalarını, bu maddenin birinci fıkrası uyarınca giriş kartı alınması şartına bağlayabilir.
3. Çağrısız genel kurul
MADDE 416. – (1) Bütün payların sahipleri veya temsilcileri, aralarından biri itirazda bulunmadığı takdirde, genel kurula katılmaya ve genel kurul toplantılarının yapılmasına ilişkin hükümler saklı kalmak şartıyla, çağrıya ilişkin merasime uyulmaksızın genel kurul olarak toplanabilir ve bu toplantı nisabı varolduğu sürece karar alabilirler.
(2) Çağrısız toplanan genel kurulda, gündeme oybirliği ile madde eklenebilir; aksine esas sözleşme hükmü geçersizdir.
E) Toplantının yapılması
I - Hazır bulunanlar listesi
MADDE 417. – (1) Yönetim kurulu, pay defteri kayıtlarına ve giriş kartı alanlara göre, genel kurul toplantısına katılabileceklerin listesini hazırlar. Yönetim kurulu başkanı tarafından imzalanacak liste, toplantıdan önce genel kurulun yapılacağı yerde bulundurulur. Listede paysahiplerinin ad ve soyadları, unvanları, yerleşim yerleri, pay veya pay senedi sayısı, imtiyazlı payların adedi ve sermaye miktarıyla toplantıya aslen veya temsil yoluyla katılacakların imza yerleri belirtilir.
(2) Yönetim kurulu bu listeyi hazırlarken, toplantıya katılmaya hakkı olanları tespit için gerekli incelemeleri yapar ve ilgililerden bilgi alır. Listede adı bulunmayan kişi toplantıya katılamaz. Katılanların imzaladıkları liste “hazır bulunanlar listesi” adını alır ve toplantı başkanı ve komiser tarafından imzalanır.
II - Toplantı ve karar nisabı
MADDE 418. – (1) Genel kurullar, bu kanunda veya esas sözleşmede aksine daha ağır nisap öngörülmüş bulunan haller hariç, sermayenin en az dörtte birini temsil eden paysahiplerinin veya temsilcilerinin varlığıyla toplanır. Bu nisabın toplantı süresince korunması şarttır. İlk toplantıda anılan nisaba ulaşılamadığı takdirde, ikinci toplantının yapılabilmesi için nisap aranmaz.
(2) Kararlar mevcut oyların çoğunluğu ile verilir.
III - Toplantı başkanlığı ve iç yönetmelik
MADDE 419. – (1) Esas sözleşmede aksine herhangi bir düzenleme yoksa, toplantıyı, genel kurul tarafından seçilen, paysahibi sıfatını taşıması şart olmayan bir başkan yönetir. Başkan tutanak yazmanı ile gerek görürse oy toplama memurunu belirleyerek başkanlığı oluşturur. Gereğinde başkan yardımcısı da seçilebilir.
(2) Anonim şirket yönetim kurulu genel kurulun çalışma esas ve usullerine ilişkin kuralları içeren ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından asgari unsurları belirlenecek olan bir iç yönetmelik hazırlar ve genel kurulun onayından sonra yürürlüğe koyar. Bu iç yönetmelik tescil ve ilân edilir.
IV - Toplantının ertelenmesi
MADDE 420. – (1) Finansal tablolarının müzakeresi ve buna bağlı konular, sermayenin onda birine, halka açık şirketlerde yirmide birine sahip paysahiplerinin talebi üzerine, genel kurulun bir karar almasına gerek olmaksızın, toplantı başkanının kararıyla bir ay sonraya bırakılır; keyfiyet 414 üncü maddenin birinci fıkrasında yazılı olduğu şekilde paysahiplerine ilânla bildirilir. İzleyen toplantı için genel kurul usulü dairesinde toplantıya çağırılır.
(2) Azlığın istemiyle bir defa ertelendikten sonra bilânço müzakerelerinin tekrar geri bırakılmasının talep olunabilmesi için, bilânçonun itiraza uğrayan ve tutanağa geçmiş bulunan noktaları hakkında, ilgililer tarafından, dürüst hesap verme ölçüsünün ilkeleri uyarınca cevap verilmemiş olması şarttır.
V - Esas sözleşme değişikliklerinde toplantı ve karar nisapları
MADDE 421 – (1) Kanunda ve esas sözleşmede aksine hüküm bulunmadığı takdirde esas sözleşmeyi değiştiren kararlar, genel kurulda mevcut olan oyların çoğunluğu ile alınır. Bu nisabı düşüren veya nisbî çoğunluğu öngören sözleşme hükümleri geçersizdir.
(2) Aşağıdaki esas sözleşme değişikliği kararları sermayenin tümünü oluşturan payların sahiplerinin oybirliğiyle alınır.
a) Bilânço zararlarının kapatılması için yüküm ve ikincil yüküm koyan kararlar.
b) Şirketin merkezinin yurtdışına taşınmasına ilişkin kararlar.
(3) Aşağıdaki esas sözleşme değişikliği kararları sermayenin en az yüzde yetmişbeşini oluşturan payların sahiplerinin olumlu oylarıyla alınır.
a) Şirketin işletme konusunun tamamen değiştirilmesi.
b) İmtiyazlı pay oluşturulması.
c) Nama yazılı payların devrinin sınırlandırılması.
(4) Aşağıdaki esas sözleşme değişikliği kararları sermayenin en az yüzde ellisini oluşturan payların sahiplerinin olumlu oylarıyla verilebilir.
a) Esas sözleşmenin her türlü değişikliğine ilişkin kararlar.
b) Nevi değiştirme, birleşme ve bölünmeye ilişkin kararlar
(5) Yukarıdaki fıkralarda öngörülen nisaplara ilk toplantıda ulaşılamadığı takdirde izleyen toplantılarda da aynı nisap aranır.
(6) Pay senetleri menkul kıymet borsalarında işlem gören şirketlerde, aşağıdaki konularda karar alınabilmesi için yapılacak genel kurul toplantılarında, esas sözleşmelerinde aksine hüküm yoksa 418 inci maddedeki toplantı nisabı uygulanır.
a) Sermayenin artırılması ve kayıtlı sermaye tavanının yükseltilmesine ilişkin esas sözleşme değişiklikleri.
b) Nevi değiştirme, birleşme ve bölünmeye ilişkin kararlar.
(7) İşletme konusunun tamamen değiştirilmesi veya imtiyazlı pay oluşturulmasına ilişkin genel kurul kararına olumsuz oy vermiş nama yazılı paysahipleri, bu kararın Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde yayınlanmasından itibaren altı ay boyunca payların devredilebilirliği hakkındaki kısıtlamalarla bağlı değildirler.
VI - Tutanak
MADDE 422. – (1) Tutanak, pay gruplarını, sayılarını, itibarî değerlerini, temsilcileri, genel kurulda alınan kararları, sorulan soruları, verilen cevapları içerir. Tutanak, toplantı başkanlığı ve komiserce imzalanır; aksi halde geçersizdir.
(2) Yönetim kurulu, tutanağın noterce onaylanmış bir suretini derhal ticaret sicili memurluğuna vermek ve bu tutanakta yer alan tescil ve ilâna tâbi hususları tescil ve ilân ettirmekle yükümlüdür.
VII - Kararların etkisi
MADDE 423. – (1) Genel kurul tarafından verilen kararlar toplantıda hazır bulunmayan veya olumsuz oy veren paysahipleri hakkında da geçerlidir.
VIII - İbra
MADDE 424. – (1) Bilânçonun onaylanmasına ilişkin genel kurul kararı, aksine açıklık bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve denetçilerin ibrası sonucunu doğurur. Bununla beraber, bilânçoda bazı hususlar hiç veya gereği gibi belirtilmemişse veya bilânço şirketin gerçek durumunun görülmesine engel olacak bazı hususları içeriyorsa ve bu hususta bilinçli hareket edilmişse onama ibra etkisini doğurmaz.
F) Paysahibinin kişisel hakları
I - Genel kurula katılma
1. İlke
MADDE 425 – (1) Paysahibi, paylarından doğan haklarını kullanmak için, genel kurula kendisi katılabileceği gibi, paysahibi olan veya olmayan bir kişiyi de temsilcisi olarak genel kurula yollayabilir. Temsilcinin paysahibi olmasını öngören esas sözleşme hükmü geçersizdir.
2. Şirkete karşı yetkili olma
MADDE 426. – (1) Senede bağlanmamış paylardan, nama yazılı pay senetlerinden ve ilmühaberlerden doğan paysahipliği hakları, pay defterinde kayıtlı bulunan paysahibi veya paysahibince yazılı olarak yetkilendirilmiş kişi tarafından kullanılır.
(2) Hâmiline yazılı pay senedinin zilyedi bulunduğunu ispat eden kimse şirkete karşı paysahipliğinden doğan hakları kullanmaya yetkilidir.
3. Paysahibinin temsili
a) Genel olarak
MADDE 427. – (1) Katılma haklarını temsilci olarak kullanan kişi, temsil edilenin talimatına uyar. Talimata aykırılık oyu geçersiz kılmaz. Temsil edilenin hakları saklıdır.
(2) Hâmiline yazılı pay senedini, rehin, hapis hakkı, saklama sözleşmesi veya kullanım ödüncü sözleşmesi sebebiyle elde bulunduran kimse, paysahipliği haklarını, ancak paysahibi tarafından özel bir yazılı belge ile yetkilendirilmişse kullanabilir.
b) Organın temsilcisi, bağımsız temsilci ve kurumsal temsilci
MADDE 428. – (1) Şirket, bir organının bir üyesini veya kendisine bağlı bulunan diğer herhangi bir kişiyi, genel kurulda oy kullanmaya yetkili temsilci olarak atamalarını paysahiplerine önermişse, aynı anda, kendisinden bağımsız bir kişiyi de aynı şekilde önermek zorundadır.
(2) Ayrıca, yönetim kurulu, genel kurul toplantısına çağrı ilânının Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayını tarihinden en az kırk gün önce, paysahiplerine hitaben, esas sözleşmede öngörüldüğü şekilde yapılacak bir ilânla, paysahiplerinin önerdikleri kurumsal temsilci diye adlandırılan diğer oy kullanma temsilcilerinin ve bu göreve bizzat talip olan kişilerin, en çok yedi gün içinde kendisine bildirilmesini ister ve bildirilen kişileri birinci fıkradaki kişilerle birlikte genel kurul toplantı çağrısında adres belirterek ilân eder. Aksi halde, kurumsal temsilci olarak vekalet istenemez veya vekâlet toplanamaz.
(3) Paysahibinin birinci ve ikinci fıkrada öngörülenler dışında yetkilendirdiği temsilci 429 ilâ 431 inci madde hükümlerine tabi değildir.
(4) Kurumsal temsilcilerin bildirgeleri paysahibinin talimatı yerine geçer.
c) Tevdi temsilcisi
MADDE 429. – (1) Tevdi temsilcisi olarak kendisine tevdi edilmiş bulunan pay senetlerinden doğan katılma haklarını kullanmak isteyen kimse, her genel kurul toplantısından önce, oy hakkını nasıl kullanacağına ilişkin talimat almak amacıyla tevdi edene başvurmak zorundadır.
(2) Zamanında istenmiş olup da, talimat alınamamışsa, tevdi olunan, oy hakkını, tevdi edenin genel talimatına göre kullanır; böyle bir talimatın yokluğu halinde oy, yönetim kurulunun yaptığı öneriler yönünde verilir.
(3) Bu madde anlamında tevdi olunanlar, bağlı oldukları kurallar ve temsil belgesinin içeriği Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.
d) Bildirge
MADDE 430. – (1) 428 inci maddenin birinci ve ikinci fıkrasında öngörülen temsilciler ile gereğinde tevdi temsilcileri temsil belgelerinin içeriğini ve oylarını hangi yönde kullanacaklarını, radyo, televizyon, gazete veya sirkülerlerle ve her halde Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yer alan ilânlarla yazılı olarak ve gerekçeleriyle açıklarlar.
e) Bildirim
MADDE 431. – (1) 428 inci maddenin birinci ve ikinci fıkrasında öngörülen temsilciler ile tevdi temsilcileri şirkete, kendileri tarafından temsil olunacak payların sayılarını, çeşitlerini, itibarî değerlerini ve gruplarını bildirirler. Aksi halde, o genel kurulda alınan kararlar, genel kurula yetkisiz katılmaya uygulanan hükümler çerçevesinde iptal edilebilir.
(2) Toplantı başkanı bu bildirimleri açıklar. Bir paysahibinin talebine rağmen toplantı başkanı açıklamayı yapmamışsa her paysahibi şirkete karşı açacağı dava ile genel kurul kararlarının iptalini talep edebilir.
4. Birden çok hak sahibi
MADDE 432. – (1) Bir pay, birden çok kişinin ortak mülkiyetindeyse, hak sahipleri paydan doğan haklarını ancak ortak bir temsilci aracılığıyla kullanabilirler.
(2) Bir payın üzerinde intifa hakkı bulunması halinde, aksi kararlaştırılmamışsa, oy hakkı, intifa hakkı sahibi tarafından kullanılır. Ancak, intifa hakkı sahibi, paysahibinin menfaatlerini hakkaniyete uygun bir şekilde göz önünde tutarak hareket etmemiş olmasından dolayı paysahibine karşı sorumludur.
II - Yetkisiz katılma
MADDE 433. – (1) Oy hakkının kullanılmasına ilişkin sınırlamaları dolanmak veya herhangi bir şekilde etkisiz bırakmak amacıyla, payların veya pay senetlerinin devri ya da pay senetlerinin başkasına verilmesi geçersizdir.
(2) Yetkisiz katılmalarla ilgili olarak her paysahibi, toplantı başkanlığına itirazda bulunabilir, itirazını ve yönetim kuruluna da itirazda bulunmuş olduğunu tutanağa geçirtebilir.
III - Oy hakkı
1. İlke
MADDE 434. – (1) Paysahipleri, oy haklarını genel kurulda, paylarının toplam itibarî değeriyle orantılı olarak kullanır. 1505 inci maddenin ikinci fıkrası saklıdır.
(2) Her paysahibi sadece bir paya sahip olsa dahi en az bir oy hakkını haizdir. Şu kadar ki, birden fazla paya sahip olanlara tanınacak oy sayısı esas sözleşmeyle sınırlandırılabilir.
(3) Şirketin finansal durumunun düzeltilmesi sırasında payların itibarî değerleri indirilmişse payların indiriminden önceki itibarî değeri üzerinden tanınan oy hakkı korunabilir.
(4) Sanayi ve Ticaret Bakanlığı halka açık olmayan anonim şirketlerde birikimli oyu bir tebliğle düzenleyebilir.
2. Oy hakkının doğumu
MADDE 435. – (1) Oy hakkı payın, kanunen veya esas sözleşmeyle belirlenmiş bulunan tutarının ödenmesiyle doğar.
3. Oydan yoksunluk
MADDE 436. – (1) Paysahibi kendisi, karı veya kocası, alt ve üstsoyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hâkimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki şahsî bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı merciindeki ya da hakemdeki davaya dair olan müzakerelerde oy kullanamaz.
(2) Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz.
IV - Bilgi alma ve inceleme hakkı
MADDE 437. – (1) Finansal tablolar, konsolide finansal tablolar, yıllık rapor, denetleme raporları ve yönetim kurulunun kâr dağıtım önerisi, genel kurulun toplantısından en az onbeş gün önce, şirketin merkez ve şubelerinde paysahiplerinin incelemesine hazır bulundurulur. Bunlardan finansal tablolar ve konsolide tablolar bir yıl süre ile merkezde ve şubelerde paysahiplerinin bilgi edinmelerine açık tutulur. Her paysahibi, gideri şirkete ait olmak üzere gelir tablosuyla bilânçonun bir suretini isteyebilir.
(2) Paysahibi genel kurulda, yönetim kurulundan, şirketin işleri; denetçilerden denetimin yapılma şekli ve sonuçları hakkında bilgi isteyebilir. Bilgi verme yükümü, 200 üncü madde çerçevesinde şirketin bağlı ortaklıklarını da kapsar. Verilecek bilgiler özenli, gerçeğe ve hesap verme ilkelerine uygun olmalıdır.
(3) Bilgi verilmesi, sadece şirket sırlarının açıklanacağı veya korunması gereken diğer şirket menfaatlerinin tehlikeye girebileceği gerekçesi ile reddedilebilir.
(4) Şirketin ticarî defterleriyle yazışmalarının, paysahibinin sorusunu ilgilendiren kısımlarının incelenebilmesi için, genel kurulun açık izni veya yönetim kurulunun bu hususta kararı gerekir.
(5) Bilgi alma veya inceleme talepleri cevapsız bırakılan, haksız olarak reddedilen, ertelenen ve bu fıkra anlamında da bilgi alamayan paysahibi, reddi izleyen on gün içinde mahkemeye başvurabilir. İhtilaf basit muhakeme usulüne göre incelenir. Mahkeme kararı bilginin genel kurul dışında verilmesi talimatını ve bunun şeklini de içerir. Mahkemenin kararı temyiz edilirse, acele işlere özgü usule tabi tutulur.
(6) Bilgi alma ve inceleme hakkı esas sözleşmeyle ve şirket organlarından birinin kararıyla kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz.
V - Özel denetim isteme hakkı
1. Genel kurulun kabulü
MADDE 438. – (1) Her paysahibi, paysahipliği haklarının kullanılabilmesi için gerekli olduğu takdirde ve bilgi alma veya inceleme hakkı daha önce kullanılmışsa, belirli olayların özel bir denetimle açıklığa kavuşturulmasını, gündemde yer almasa bile genel kuruldan isteyebilir.
(2) Genel kurul talebi onaylarsa, şirket veya her bir paysahibi otuz gün içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesinden bir özel denetçi atanmasını talep edebilir.
2. Genel kurulun reddi
MADDE 439. – (1) Genel kurulun özel denetim talebini reddetmesi halinde, sermayenin en az onda birini, halka açık anonim şirketlerde yirmide birini oluşturan paysahipleri veya paylarının itibarî değeri toplamı en az bir milyon Türk Lirası olan paysahipleri üç ay içinde mahkemeden özel denetçi atamasını isteyebilir.
(2) Dilekçe sahiplerinin, kurucuların veya organların, kanunu veya esas sözleşmeyi ihlâl ederek şirketi veya paysahiplerini zarara uğrattıklarını ikna edici bir şekilde ortaya koymaları halinde özel denetçi atanır.
3. Atama
MADDE 440. – (1) Mahkeme, şirketi ve talep sahiplerini dinledikten sonra kararını verir.
(2) Mahkeme talebi yerinde görürse, talep çerçevesinde inceleme konusunu belirleyerek bir veya birden fazla bağımsız uzmanı görevlendirir. Mahkemenin kararı kesindir.
4. Görev
MADDE 441. – (1) Özel denetim, amaca yararlı bir süre içinde ve şirket işleri gereksiz yere aksatılmaksızın yapılmalıdır.
(2) Yönetim Kurulu, şirketin defterlerinin, yazışmaları dahil yazılarının ve kasa, kıymetli evrak ve mallar başta olmak üzere, varlıklarının incelenmesine izin verir.
(3) Kurucular, organlar, vekiller, çalışanlar, kayyımlar ve tasfiye memurları önemli olgular konusunda özel denetçiye bilgi vermekle yükümlüdür. İhtilaf halinde kararı mahkeme verir.
(4) Özel denetçi, şirketin özel denetimin sonuçlarına ilişkin görüşünü alır.
(5) Özel denetçi sır saklamakla yükümlüdür.
5. Rapor
MADDE 442. – (1) Özel denetçi, incelemenin sonucu hakkında şirketin sırlarını da koruyarak mahkemeye ayrıntılı bir rapor verir.
(2) Mahkeme, raporu şirkete tebliğ eder ve şirketin, raporun açıklanmasının şirket sırlarını veya şirketin korunmaya değer diğer menfaatlerini zarara uğratıp uğratmayacağına ve bu sebeple talep sahiplerine sunulmamasına ilişkin talebi hakkında karar verir.
(3) Mahkeme, şirket ve talep sahiplerine, ayıklanan rapor hakkında değerlendirmeleri beyan etmek ve ek soru sormak olanağını tanır.
6. İşleme konulma ve açıklama
MADDE 443. – (1) Yönetim kurulu, raporu ve buna ilişkin değerlendirmeleri, ilk genel kurula sunar.
(2) Her paysahibi, genel kurul toplantısını izleyen bir yıllık süre içinde şirketten raporun ve yönetim kurulunun görüşünün bir suretinin verilmesini isteyebilir.
7. Giderler
MADDE 444. – (1) Mahkeme, özel denetçi atanmasını kabul etmişse, şirketçe ödenmesi gereken avansı ve giderleri belirtir. Özel hal ve şartların haklı göstermesi halinde giderler kısmen veya tamamen talep sahiplerine yükletilebilir.
(2) Genel Kurul özel denetçinin atanmasına karar vermişse giderler şirkete ait olur.
G) Genel kurul kararlarının iptali
I - İptal sebepleri
MADDE 445 – (1) 446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kurallarına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, tarihlerinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemede iptal davası açabilirler.
II - İptal davası açabilecek kişiler
MADDE 446. – (1) a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten,
b) toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun veya olmasın; çağrının usulü dairesinde yapılmadığını; gündemin gereği gibi ilân edilmediğini; genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin toplantıya katıldığını ve bunun karara etkili olduğunu iddia eden,
c) yönetim kurulu ve
d) kararların yerine getirilmesi, yönetim kurulu üyelerinin kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa bunların her biri
iptal davası açabilir.
H) Butlan
MADDE 447. – (1) Genel kurulun, özellikle;
a) paysahibinin genel kurula katılma, asgarî oy, dava ve kanunen vazgeçilemez nitelikte haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran,
b) paysahibinin bilgi alma, inceleme ve denetim haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran ve
c) anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan
kararları bâtıldır.
I) Çeşitli hükümler
I - İlân ve güvence
MADDE 448. – (1) Yönetim kurulu iptal veya hükümsüzlük davasının açıldığını ve duruşma gününü usulen ilân eder.
(2) İptal davasında üç aylık hak düşüren sürenin sona ermesinden önce duruşmaya başlanamaz. Birden fazla iptal davası açıldığı takdirde davalar birleştirilerek görülür.
(3) Mahkeme, şirketin talebi üzerine muhtemel zararlarına karşı davacıların güvence göstermesine karar verebilir. Güvencenin nitelik ve miktarını mahkeme belirler.
II - Kararın yürütülmesinin geri bırakılması
MADDE 449. – (1) Genel kurul kararı aleyhine iptal veya hükümsüzlük davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir.
III - Kararın tesiri
MADDE 450. – (1) Kararın iptaline veya hükümsüzlüğüne dair ilâm, kat’ileştikten sonra bütün paysahipleri hakkında hüküm ifade eder. Yönetim kurulu bu ilamın bir suretini derhal ticaret siciline tescil ettirmeye mecburdur.
IV - Kötü niyetle iptal davası açanların sorumluluğu
MADDE 451. – (1) Genel kurulun kararı aleyhine kötü niyetle iptal ve hükümsüzlük davası açıldığı takdirde davacılar bu yüzden şirketin uğradığı zararlardan müteselsilen sorumludurlar.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Esas Sözleşmenin Değiştirilmesi
BİRİNCİ AYIRIM
Genel Olarak
A) İlke
MADDE 452. – (1) Genel kurul, aksine esas sözleşmede hüküm bulunmadığı takdirde, kanunda öngörülen şartlara uyarak, esas sözleşmenin bütün hükümlerini değiştirebilir; müktesep ve vazgeçilmez haklar saklıdır.
B) Usul
I - Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın izni ve genel kurul kararı
MADDE 453. – (1) Genel kurul, esas sözleşmenin değiştirilmesi için toplantıya çağırıldığı takdirde; 333 üncü madde uyarınca Sanayi ve Ticaret Bakanlığının izninin alınmasının gerekli olduğu şirketlerde izni alınmış, diğer şirketlerde yönetim kurulunca karara bağlanmış bulunan değişiklik taslağının, değiştirilecek mevcut hükümlerle birlikte 414 üncü maddenin birinci cümlesinde belirtildiği şekilde ilânı gerekir. Genel kurulun kararına 421 inci maddede öngörülen nisaplar uygulanır.
II - İmtiyazlı paysahipleri genel kurulu
MADDE 454. – (1) Genel kurulca esas sözleşmenin değiştirilmesine dair verilen karar, imtiyazlı paysahiplerinin haklarını ihlâl edecek nitelikte ise, bu karar adı geçen paysahiplerinin yapacakları özel bir toplantıda verecekleri diğer bir kararla onanmadıkça uygulanamaz.
(2) Yönetim kurulu en geç genel kurul kararının ilân edildiği tarihten itibaren bir ay içinde özel kurulu toplantıya çağırır. Aksi halde, her imtiyazlı paysahibi yönetim kurulunun çağrı süresinin son gününden başlamak üzere onbeş gün içinde bu kurulun toplantıya çağırılmasını yetkili mahkemeden talep edebilir.
(3) Özel kurul imtiyazlı payları temsil eden sermayenin yüzde altmışının çoğunluğuyla toplanır ve toplantıda temsil edilen payların çoğunluğuyla karar alır. İmtiyazlı paysahiplerinin haklarının ihlâl edildiği sonucuna varılırsa kararda gerekçe belirtilir.
(4) Genel kurulda, imtiyazlı payların sahip veya temsilcileri, esas sözleşmenin değiştirilmesine, bir önceki fıkrada öngörülen toplantı ve karar nisabına uygun olarak olumlu oy vermişlerse ayrıca özel toplantı yapılmaz.
(5) Çağrıya rağmen süresi içinde özel kurul toplanamazsa, genel kurul kararı onanmış sayılır.
(6) Özel kurul toplantısında komiser de hazır bulunur ve tutanağı imzalar.
(7) Yönetim kurulu, özel kurulun onamama kararı aleyhine, karar tarihinden itibaren bir ay içinde, genel kurul kararının sözkonusu paysahiplerinin haklarını ihlâl etmediği gerekçesi ile, bu kararın iptali ile genel kurul kararının tescili davasını, şirketin merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinde açabilir.
(8) İptal davası, genel kurul kararının onanmasına karşı oy kullananlara karşı yöneltilir.
III - Tescil
MADDE 455. – (1) Esas sözleşmenin değiştirilmesine ilişkin genel kurul kararı, yönetim kurulu tarafından, şirket merkezinin ve şubelerinin bulunduğu yerin ticaret siciline tescil edilir; ayrıca ilâna tabi hususlar ilân ettirilir. Değiştirme kararı üçüncü kişilere karşı tescilden önce hüküm ifade etmez.
İKİNCİ AYIRIM
Özel Değişiklikler
A) Sermayenin artırılması
I - Ortak hükümler
1. Genel olarak
MADDE 456. – (1) İç kaynaklardan yapılan artırım hariç, payların nakdî bedelleri tamamen ödenmediği sürece sermaye arttırılamaz. Nispeten ihmal edilebilir tutarların ifa edilmemiş olması sermaye artırımını engellemez.
(2) Artırıma, esas sermaye sisteminde 453 üncü maddeye göre genel kurul; kayıtlı sermaye sisteminde, 460 ıncı madde gereğince yönetim kurulu karar verir. Esas sözleşmenin ilgili hükümlerinin, gerekli olduğu hallerde izni alınmış bulunan değişik şekli genel kurulda değiştirilerek kabul edilmişse, bunun Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca onanması şarttır.
(3) Artırım karar tarihinden itibaren dört ay içinde tescil edilemediği takdirde, genel kurul veya yönetim kurulu kararı ve alınmışsa izin geçersiz hale gelir.
(4) 353 ve 354 üncü maddeler ile 355 inci maddenin birinci fıkrası tüm sermaye artırımı türlerine kıyas yoluyla uygulanır.
(5) Artırımın tesciline, aşağıdaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla, 455 inci madde uygulanır.
2. Yönetim kurulunun beyanı
MADDE 457. – (1) Yönetim kurulu tarafından sermaye artırımının türüne göre bir beyan imzalanır. Beyan; bilgiyi açık, eksiksiz, doğru ve dürüst bir şekilde verme ilkesine göre hazırlanır.
(2) Beyanda;
a) Nakdî sermaye konuluyorsa; artırılan kısmın tamamen taahhüt olunduğu, kanun veya esas sözleşme gereğince ödenmesi gerekli tutarın ödendiği; aynî sermaye konuluyor ve/veya bir ayîn devralınıyorsa bunlara verilecek karşılığın uygunluğu ve varlıkları halinde, 349 uncu maddede yer alan konular ile devralınan aynî sermaye ile ayîn türü, şartları, değerlendirmenin isabeti ve haklılığı; takası yapılıyorsa, borcun varlığı ve takas edilebilirliği; sermayeye dönüştürülen fonun veya yedek akçenin serbestçe tasarruf olunabilirliği; organ ve makam kararlarının alındığı; kanunî ve idarî gerekliliklerin yerine getirildiği; rüçhan hakları sınırlandırılmış veya kaldırılmışsa bunların sebepleri, miktar ve oranı; kullanılmayan rüçhan haklarının tahsisi hakkında, belgeli ve gerekçeli açıklamalar yer alır.
b) İç kaynaklardan sermaye artırımının nereden karşılandığı, bu kaynakların gerçekliği ve ortaklık malvarlığı içinde mevcudiyetleri hakkında garanti verilir.
c) Şartlı sermaye artırımının kanuna uygunluğu belirtilir.
d) Sermaye artırımını inceleyen denetçi ile hizmet arzedenlere ve diğer şahıslara ödenen ücretler, sağlanan menfaatler hakkında, emsalleriyle karşılaştırma yapılarak, bilgi verilir.
3. Denetleme raporu
MADDE 458. – (1) Yönetim kurulunca atanmış uzman bir işlem denetçisi tarafından verilen sermaye artırımı raporunda, artırım işlemlerine ve yönetim kurulu beyanına ilişkin inceleme ve denetlemelerin sonuçları açıkça gösterilir. Kanuna ve genel kabul gören muhasebe ilkelerine uygunluk veya aykırılık kanaati açıklanır. Raporun içeriğine 351 inci madde hükmü kıyas yoluyla uygulanır.
II - Sermaye taahhüdü yoluyla artırım
1. Esas sermaye sisteminde
MADDE 459. – (1) Artırılan sermayeyi temsil eden payların tamamı ya değişik esas sözleşmede veya iştirak taahhütnamelerinde taahhüt edilir.
(2) İştirak taahhüdü, yeni pay almaya ilişkin 461 inci madde çerçevesinde, kayıtsız şartsız ve yazılı olarak yapılır. İştirak taahhütnamesi, sözkonusu sermaye artırımı belirtilmek suretiyle; taahhüt edilen payların sayılarını, itibarî değerlerini, cinslerini, gruplarını, peşin ödenen tutarı, taahhütle bağlı olunulan süreyi ve varsa çıkarma primi ile taahhüt sahibinin imzasını içerir.
(3) Nakdî sermaye taahhüdüne 341 inci; aynî sermaye konulmasına 342 ve 343 üncü; bedellerin ödenmesine 344 ve 345 inci halka arz edilecek paylara 346 ncı; ihraç edilecek paylara 347 nci madde kıyas yoluyla uygulanır.
2. Kayıtlı sermaye sisteminde
MADDE 460. – (1) Halka açık olmayan bir anonim şirkette, ilk veya değiştirilmiş esas sözleşme ile, esas sözleşmede belirlenen kayıtlı sermaye tavanına kadar, sermayeyi artırma yetkisi, yönetim kuruluna tanıdığı takdirde, bu kurul, sermaye artırımını, bu kanundaki hükümlere göre ve esas sözleşmede öngörülen yetki sınırları içinde gerçekleştirebilir.
(2) Sermayenin artırılabilmesi için, yönetim kurulu, esas sözleşmenin sermayeye ilişkin hükümlerinin, 333 üncü madde uyarınca gerekli olması halinde Sanayi ve Ticaret Bakanlığından izni alınmış şekillerini, artırıma dair kararını, imtiyazlı paylara ve rüçhan hakkı sınırlamalarına ve prime ilişkin kayıtları ve bunun yürütülmesi hakkında belirlediği kuralları, esas sözleşmede öngörüldüğü şekilde ilân eder. Yönetim kurulu, bu kararında; artırılan sermayenin tutarını, çıkarılacak yeni payların itibarî değerlerini, sayılarını, cinslerini, primli ve imtiyazlı olup olmadıklarını, yeni pay alma hakkının sınırlandırılıp sınırlandırılmadığını, kullanılma şartları ile süresini belirtir ve bu hususlarla kamuyu aydınlatma ilkesi yönünden gerekli olan diğer konularda bilgi verir.
(3) Çıkarılacak yeni payların taahhüdü, ödenmesi gereken asgarî nakdî tutar, aynî sermaye konulması ve diğer konular hakkında 459 uncu madde hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.
(4) Yönetim kurulunun, imtiyazlı veya itibarî değerinin üzerinde pay çıkarabilmesi ve paysahiplerinin yeni pay alma haklarını sınırlandırabilmesi için esas sözleşmeyle yetkilendirilmiş olması şarttır.
(5) Yönetim kurulu kararları aleyhine, paysahipleri ve yönetim kurulu üyeleri, 445 inci maddede öngörülen sebeplerin varlığı halinde kararın ilân tarihinden itibaren bir ay içinde iptal davası açabilirler. Bu davaya 448 ilâ 451 inci madde hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.
(6) Sermaye artırımının yukarıdaki hükümlere uygun olarak gerçekleştirilmesinden sonra, çıkarılmış sermayeyi gösteren esas sözleşmenin sermaye maddesinin yeni şekli, yönetim kurulunca tescil ettirilir.
(7) Sermaye Piyasası Kanununun halka açık anonim şirketlere ilişkin hükümleri saklıdır.
3. Yeni pay alma (rüçhan) hakkı
MADDE 461. – (1) Her paysahibi, yeni çıkarılan payları, şirket sermayesindeki paylarının sermayeye oranına göre, alma hakkını haizdir.
(2) Genel kurulun sermaye artırımına ilişkin kararı ile, paysahibinin rüçhan hakkı, ancak haklı sebeplerin varlığında ve esas sermayenin yüzde altmışının olumlu oylarıyla sınırlandırılabilir ve kaldırılabilir. Özellikle, işletmelerin, işletme kısımlarının, iştiraklerin devralınması ve işçilerin şirkete katılmaları haklı sebep kabul olunur. Rüçhan hakkının sınırlandırılması ve kaldırılması ile, hiç kimse haklı görülmeyecek şekilde, yararlandırılamaz veya kayba uğratılamaz. Nisaba ilişkin şart dışında bu hüküm kayıtlı sermaye sisteminde yönetim kurulu kararına da uygulanır.
(3) Yönetim kurulu yeni pay alma hakkının kullanılabilmesi için bu konuda yapacağı ilânlarda en az onbeş gün süre verir.
(4) Rüçhan hakkı devredilebilir.
(5) Şirket, rüçhan hakkı tanıdığı paysahiplerinin, bu haklarını kullanmalarını, nama yazılı payların devredilmelerinin esas sözleşmeyle sınırlandırılmış olduğunu ileri sürerek engelleyemez.
III – İç kaynaklardan sermaye artırımı
MADDE 462. – (1) Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla ayrılmış ve belirli bir amaca tahsis edilmemiş yedek akçeler ile kanunî yedek akçelerin serbestçe kullanılabilen kısımları ve mevzuatın bilânçoya konulmasına ve sermayeye eklenmesine izin verdiği fonlar sermayeye eklenerek sermaye bu suretle iç kaynaklardan artırılabilir.
(2) Sermayenin artırılan kısmını iç kaynaklardan karşılayan tutarın şirket bünyesinde gerçekten varolduğu, onanmış yıllık bilânço ve sermaye artırımı denetçisi tarafından doğrulanmış, açık ve yazılı bir beyanla kanıtlanır. Bilânço tarihinin üzerinden altı aydan fazla zaman geçmiş olduğu takdirde yeni bir bilânço çıkarılması ve bunun sermaye artırımı denetçisi tarafından onaylanmış olması şarttır.
(3) Bilânçoda sermayeye eklenmesine mevzuatın izin verdiği fonların bulunması halinde, bu fonlar sermayeye dönüştürülmeden sermaye taahhüdü yoluyla sermaye artırılamaz. Hem mezkûr fonların sermayeye dönüştürülmesi hem de aynı zamanda, aynı oranda sermaye taahhüdü yoluyla sermayenin artırılması caizdir. Artırım genel kurul veya yönetim kurulu kararının ve esas sözleşmenin ilgili maddelerinin değişik şeklinin tescili ile kesinleşir. Tescil ile o anda mevcut paysahipleri mevcut paylarının sermayeye oranına göre bedelsiz payları kendiliğinden iktisap ederler. Bedelsiz paylar üzerindeki hak kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz; bu haktan vazgeçilemez.
IV - Şarta bağlı sermaye artırımı
1. İlke
MADDE 463. – (1) Genel kurul, esas sözleşmede, yeni çıkarılan tahviller veya benzeri borçlanma araçları nedeniyle, şirketten veya topluluk şirketlerinden alacaklı olanlara veya çalışanlara, değiştirme veya alım haklarını kullanmak yoluyla yeni payları edinmek hakkı sağlamak suretiyle, sermayenin şarta bağlı artırılmasına karar verebilir.
(2) Sermaye, değiştirme veya alım hakkı kullanıldığı ve sermaye borcu takas veya ödeme yoluyla yerine getirildiği anda ve ölçüde kendiliğinden artar.
2. Sınırlar
MADDE 464. – (1) Şartlı olarak artırılan sermayenin toplam itibarî değeri sermayenin yarısını aşamaz.
(2) Yapılan ödeme, en az, nominal değere eşit olmalıdır.
3. Esas sözleşme dayanağı
MADDE 465 – (1) Esas sözleşme;
a) şarta bağlı sermaye artırımının itibarî değerini;
b) payların sayılarını, itibarî değerlerini, türlerini;
c) değiştirme veya alım hakkından yararlanabilecek grupları;
d) mevcut paysahiplerinin rüçhan haklarının kaldırılmış bulunduğunu ve bunun miktarını;
e) belli pay gruplarına tanınacak imtiyazları;
f) yeni nama yazılı payların devrine ilişkin sınırlamaları
içerir.
(2) Tahviller ve benzeri borçlanma araçlarına bağlı değiştirme ve alım hakları içeren tahviller veya benzeri borçlar, öncelikle paysahiplerine önerilmiyorsa, esas sözleşme ayrıca;
a) değiştirme veya alım haklarının kullanılma şartlarını ve
b) ihraç bedelinin hesaplanmasına ilişkin esasları
da açıklar.
(3) Şarta bağlı sermaye artırımına ilişkin esas sözleşme hükmünün tescilinden önce tanınmış bulunan değiştirme ve alım hakları bâtıldır.
4. Paysahiplerinin korunması
MADDE 466. – (1) Şarta bağlı sermaye artırımında, tahvillere ve benzeri borçlara bağlı olarak değiştirme ve alım hakları içeren senetler ihraç edildiği takdirde, bunlar önce, mevcut payları oranında, paysahiplerine önerilir.
(2) Bu önerilme hakkı, haklı sebeplerin varlığında kaldırılabilir veya sınırlandırılabilir.
(3) Şarta bağlı sermaye artırımı için gerekli olan rüçhan ve önerilme haklarının kaldırılması veya sınırlandırılmasından dolayı, hiç kimse haklı görülmeyecek bir şekilde yararlandırılamaz veya kayba uğratılamaz.
5. Değiştirme veya alım hakkını haiz bulunan kişilerin korunması
MADDE 467. – (1) Kendilerine nama yazılı payları iktisap etme hakkı tanınmış bulunan değiştirme veya alım hakkını haiz alacaklılar veya çalışanlar, bu tür payların devirlerinin sınırlandırılmış olduğu gerekçesiyle, söz konusu hakları kullanmaktan engellenemezler; meğerki, bu husus, esas sözleşmede ve izahnamede saklı tutulmuş olsun.
(2) Değiştirme veya alım hakları, sermaye artırımı yapılması, yeni değiştirme veya alım hakları tanınması veya başka bir yolla kayba uğratılamaz; meğerki, değiştirme fiyatı indirilmiş veya hak sahiplerine uygun bir denkleştirme sağlanmış ya da aynı şekilde, paysahiplerinin hakları da kayba uğratılmış olsun.
6. Sermaye artırımının gerçekleştirilmesi.
a) Hakların kullanılması; sermaye taahhüdü
MADDE 468. – (1) Değiştirme ve alım hakları, esas sözleşmenin şarta bağlı sermaye artırımına ilişkin hükmüne gönderme yapan ve yazılı bir beyan ile kullanılır; mevzuat, ihraç izahnamesinin yayınlanmasını gerekli gördüğü takdirde, buna da göndermede bulunulur.
(2) Taahhüdün ifası, para yatırılması veya takas yoluyla, mevduat kabulüne yetkili bir banka aracılığıyla gerçekleştirilir.
(3) Paysahipliği hakları sermaye taahhüdünün ifası ile doğar.
b) Uygunluğun doğrulanması
MADDE 469. – (1) Hesap döneminin kapanmasından sonra veya yönetim kurulunun talebi üzerine daha önce, bir işlem denetçisi yeni payların ihracının kanuna, esas sözleşmeye ve gereğinde ihraç izahnamesine uygun olup olmadığını inceler.
(2) Uygunluk halinde denetçi bunu yazılı olarak doğrular.
c) Esas sözleşmenin uygun duruma getirilmesi
MADDE 470. – (1) Denetçinin yazılı doğrulamasını aldıktan sonra, yönetim kurulu, sermaye artırımı beyannamesinde; yeni çıkarılan payların sayısını, itibarî değerini, türlerini, belirli gruplara tanınan imtiyazları veya hesap döneminin sonundaki veya denetleme tarihindeki sermayenin durumunu belirler. Yönetim kurulu esas sözleşmeyi mevcut duruma uyarlar.
(2) Yönetim kurulu beyannamede, denetleme doğrulamasının kanunda öngörülen bilgileri içerdiğini tespit eder.
d) Ticaret siciline tescil
MADDE 471. – (1) Yönetim kurulu hesap döneminin kapanmasından itibaren en geç üç ay içinde, esas sözleşme değişikliğini ticaret siciline tescil ettirir; sermaye artırımına ilişkin yönetim kurulu beyannamesini ile denetleme doğrulamasını sicile tevdi olunur.
7. Esas sözleşmeden çıkarma
MADDE 472. – (1) Değiştirme ve alım hakları sona erip bu husus işlem denetçisi tarafından bir raporla doğrulanınca, yönetim kurulu, şarta bağlı sermaye artırımına ilişkin hükmü esas sözleşmeden çıkarır. Yönetim kurulu beyannamede, denetçinin raporunu gerekli kayıtları içerdiğini tespit eder. Hüküm sicilde de terkin edilir.
B) Esas sermayenin azaltılması
I - Karar
MADDE 473. – (1) Bir anonim şirket sermayesini azaltarak, azaltılan kısmın yerine geçmek üzere bedelleri tamamen ödenecek yeni paylar çıkarmıyorsa, genel kurul, esas sözleşmenin gerektiği şekilde değiştirilmesini karara bağlar.
(2) İşlem denetçisinin raporuyla, sermayenin azaltılmasına rağmen şirket alacaklılarının haklarını tamamen karşılayacak miktarda aktifin varlığı belirlenmiş olmadıkça sermayenin azaltılmasına karar verilmez.
(3) Genel kurulun kararına 421 inci maddenin dördüncü fıkrasının birinci bendi uygulanır. Kararda işlem denetçisi raporunun sonucu açıklanarak sermayenin azaltılmasının ne tarzda yapılacağı gösterilir.
(4) Esas sermayenin azaltılması sebebiyle kayıtlara göre doğacak defter kazancı sadece itfalarda kullanılabilir.
(5) Sermaye hiç bir suretle 332 nci madde ile belirlenen asgarî tutardan aşağı indirilemez.
II - Alacaklılara çağrı
MADDE 474. – (1) Genel kurul esas sermayenin azaltılmasına karar verdiği takdirde, yönetim kurulu, bu kararı şirketin web sitesine koyduktan başka, 37 nci maddede anılan gazetede ve aynı zamanda esas sözleşmede öngörüldüğü şekilde üç defa ilân eder. ilânda alacaklılara Türkiye Ticaret Sicili Gazetesindeki üçüncü ilândan itibaren iki ay içinde, alacaklarını beyan ederek bunların ödenmesini veya güvence altına alınmasını isteyebileceklerini bildirir. Şirketçe bilinen alacaklılara ayrıca çağrı mektupları gönderilir.
(2) Sermaye, zararlar sonucunda bilânçoda oluşan bir açığı kapatmak amacıyla ve bu açıklar oranında azaltılacak olursa, yönetim kurulunca alacaklıları davetten ve bunların haklarının ödenmesinden veya temininden vazgeçilebilir.
III - Kararların yerine getirilmesi
MADDE 475. – (1) Sermaye, ancak alacaklılara verilen sürenin sona ermesinden ve beyan edilen alacakların ödenmesinden veya güvence altına alınmasından sonra fiilen azaltılabilir.
(2) Azaltma kararının uygulanabilmesi için, pay senetleri miktarının, değiştirme veya damgalama yoluyla ya da diğer bir şekilde azaltılmasının gerekli olduğu hallerde ve bu husus için yapılan ihtara rağmen geri verilmeyen pay senetleri şirketçe iptal edilebilir. Tebliğde şirkete geri verilmeyen senetlerin iptal edilecekleri yazılır.
(3) Paysahiplerinin, değiştirilmek üzere şirkete geri verdikleri pay senetlerinin miktarı, karar gereğince değiştirmeye yetmezse, bu senetler iptal olunarak bunların karşılığında verilmesi gereken yeni senetler satılıp paylarına düşen miktar şirkette saklanır.
(4) Yukarıdaki fıkralarla, 473 üncü ve 474 üncü maddelerde yazılı şartlara uyulmuş olduğunu gösteren belgeler ibraz edilmedikçe esas sermayenin azaltılmasına dair karar ve sermayenin gerçekten azaltılmış olması olgusu ticaret siciline kayıt olunamaz.
ALTINCI BÖLÜM
Pay ve Sermaye Koyma Borcu
BİRİNCİ AYIRIM
Pay
A) Genel Hükümler
I - Asgarî İtibari Değer
MADDE 476. – (1) Payların itibarî değeri en az bir kuruştur. Bu değer ancak birer kuruş olarak yükseltilebilir. Bu fıkrada belirtilen itibarî değer Bakanlar Kurulunca yüz katına kadar artırılabilir.
(2) Yukarıdaki fıkra hükmüne aykırı olarak çıkarılan paylar geçersizdir; ancak ödemeden doğan haklar saklıdır. Bunları ihraç edenler zarar verdikleri kişilere karşı müteselsilen sorumludur. Zamanaşımı hakkında 560 ıncı madde uygulanır.
(3) Zora giren şirketin finansal durumunun iyileştirilmesi amacıyla payın itibarî değeri bir kuruştan fazla olduğu takdirde bir yeni kuruşa kadar indirilebilir.
II - Payların bölünememesi
MADDE 477. – (1) Pay şirkete karşı bölünemez. Bir payın birden fazla sahibi bulunduğu takdirde, bunlar şirkete karşı haklarını ancak ortak bir temsilci aracılığıyla kullanabilirler. Böyle bir temsilci atamadıkları takdirde, şirketçe söz konusu payın maliklerinden birine yapılacak tebligat tümü hakkında geçerli olur.
(2) Genel kurul, sermaye tutarı aynı kalmak şartıyla, esas sözleşmeyi değiştirmek suretiyle, payları, asgarî itibarî değer hükmüne uyarak itibarî değerleri daha küçük olan paylara bölmek veya payları itibarî değerleri daha yüksek olan paylar halinde birleştirmek yetkisini haizdir. Şu kadar ki, payların birleştirilebilmesi için her paysahibinin bu işleme onay vermesi gerekir. 476 ncı madde hükmü saklıdır.
B) İmtiyazlı Paylar
I - Tanım
MADDE 478. – (1) İlk esas sözleşme ile veya esas sözleşme değiştirilerek bazı paylara imtiyaz tanınabilir.
(2) İmtiyaz; kâr payı, tasfiye payı, rüçhan ve oy hakkı gibi haklarda paya tanınan üstün bir hak veya kanunda öngörülmemiş yeni bir paysahipliği hakkıdır.
(3) 360 ıncı madde hükmü saklıdır.
II - Oyda İmtiyazlı Paylar
MADDE 479. – (1) Oyda imtiyaz, eşit itibarî değerdeki paylara farklı sayıda oy hakkı verilerek tanınabilir.
(2) Bir paya en çok onbeş oy hakkı tanınabilir. Bu sınırlama, kurumsallaşmanın gerektirdiği veya haklı bir sebebin ispatlandığı durumlarda uygulanmaz. Bu iki halde, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesinin, kurumsallaşma projesini veya haklı sebebi inceleyip, bunlara bağlı olarak, sınırlamadan istisna edilme kararını vermesi gerekir. Projede yapılacak her değişiklik mahkeme kararına bağlıdır. Kurumsallaşmanın gerçekleşmeyeceğinin anlaşıldığı veya haklı sebebin ortadan kalktığı hallerde istisna etme kararı mahkeme tarafından geri alınabilir.
(3) Oyda imtiyaz aşağıdaki kararlarda kullanılamaz:
a) Esas sözleşme değişikliği.
b) İşlem denetçilerinin seçimi.
c) İbra ve sorumluluk davası açılması.
İKİNCİ AYIRIM
Pay Bedelini İfa Borcu ve İfa Etmemenin Sonuçları
A) İlke
MADDE 480. – (1) Kanunda öngörülen istisnalar dışında, esas sözleşmeyle paysahibine, pay bedelini veya payın itibarî değerini aşan primi ifa dışında borç yükletilemez.
(2) Kayıtlı sermaye sistemini kabul eden anonim şirketlerde esas sözleşme ile yönetim kuruluna primli pay çıkarma yetkisi tanınabilir.
(3) Paysahipleri sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemezler; tasfiye payına ilişkin hakları saklıdır.
(4) Payların devirlerinin şirketin onayına bağlı olduğu hallerde, esas sözleşme pay sahiplerine sermaye taahhüdünden doğan borçtan başka, belli zamanlarda tekrarlanan ve konusu para olmayan edimleri yerine getirmek borcu da yüklenebilir. Bu ikincil yükümlerin nitelik ve kapsamları pay senetlerinin veya ilmühaberlerin arkasına yazılabilir. İkincil yükümler hakkında esas sözleşmede, sözleşme cezası da öngörülebilir.
B) Ödemeye çağrı
MADDE 481. – (1) Payların bedelleri ve varsa prim, yönetim kurulu tarafından, esas sözleşmede başkaca hüküm bulunmadığı takdirde, paysahiplerinden ilân yoluyla istenir. İlânda talep edilen sermaye borcunun oranı veya tutarı ile ödeme tarihi ve ödemenin nereye yapılacağı açıkça belirtilir.
(2) İkincil yükümler hakkında, esas sözleşmede, sözleşme cezası da öngörülebilir.
C) Temerrüt
I - Sonuçları
MADDE 482. – (1) Sermaye koyma borcunu süresi içinde yerine getirmeyen paysahibi, ihtara gerek olmaksızın, temerrüt faizi ödemekle yükümlüdür.
(2) Ayrıca, yönetim kurulu, mütemerrit paysahibini, iştirak taahhüdünden ve yaptığı kısmî ödemelerden doğan haklarından yoksun bırakmaya ve payı satıp yerine başkasını almaya ve kendisine verilmiş pay senedi varsa, bunları iptal etmeye yetkilidir. İptal edilen pay senetleri ele geçirilemiyorsa iptal kararı 37 nci maddede yazılı gazetede ve ayrıca esas sözleşmenin öngördüğü şekilde ilân olunur.
(3) Esas sözleşmeyle, paysahipleri, temerrüt hâlinde, sözleşme cezası ödemekle zorunlu tutulabilirler.
(4) Şirketin tazminat hakları saklıdır.
II - Iskat usulü
MADDE 483. – (1) 482 nci maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarının uygulanabilmesi için; yönetim kurulu tarafından, mütemerrit paysahibine, 37 nci maddede yazılı gazetede ve esas sözleşmenin öngördüğü şekilde ilân suretiyle, temerrüt edilen tutarı bir ay zarfında ödemesi, aksi halde, haklarından yoksun bırakılacağı ve sözleşme cezasının tahsil edileceği hususunun ihtar edilmesi şarttır.
(2) Nama yazılı pay senetlerinin sahiplerine bu davet ve ihtar, ilân yerine, iadeli taahhütlü mektupla yapılır. Bir aylık süre mektubun alındığı tarihten başlar.
(3) Mütemerrit paysahibi, yeni paysahibinin ödemelerinden açık kalan tutar için şirkete karşı sorumludur.
(4) 501 inci madde hükmü saklıdır.
YEDİNCİ BÖLÜM
Menkul Kıymetler
BİRİNCİ AYIRIM
Pay Senetleri
A) Ortak hükümler
I - Türler
1. Şartlar
MADDE 484. – (1) Pay senetleri, hâmiline veya nama yazılı olur.
(2) Bedelleri tamamen ödenmemiş olan paylar için hâmiline yazılı pay senetleri çıkarılamaz. Bu hükme aykırı olarak çıkarılanlar geçersizdir. İyiniyet sahiplerinin tazminat hakları saklıdır.
2. Değiştirme
MADDE 485. – (1) Esas sözleşmede aksine hüküm bulunmadıkça, payların türleri değiştirilebilir. Bu esas sözleşmenin değiştirilmesi suretiyle yapılır. Dönüştürmenin kanunen öngörüldüğü hallerde yönetim kurulu gerekli kararı alarak derhal uygular ve bunun esas sözleşmeye yansıtılması girişimini hemen başlatır.
(2) Nama yazılı pay senetlerinin hâmiline yazılı pay senetlerine çevrilebilmesi için payların bedellerinin tamamen ödenmiş olması şarttır.
II – Pay senedi bastırılması
MADDE 486. – (1) Şirketin ve sermaye artırımının tescilinden önce çıkarılan paylar geçersizdir; ancak, iştirak taahhüdünden doğan yükümler varlıklarını sürdürür.
(2) Yönetim kurulu, kuruluşun veya sermaye artırımının tescili ve hâmiline olanlarda pay bedelinin tamamının ödenmesi tarihinden itibaren üç ay içinde pay senetlerini bastırıp paysahiplerine dağıtır. Yönetim kurulunun hâmiline yazılı pay senetlerini bastırmaya ilişkin kararı tescil ve ilân edilir. Pay senedi bastırılıncaya kadar ilmühaber çıkarılabilir. İlmühaberlere kıyas yoluyla nama yazılı pay senetlerine ilişkin hükümler uygulanır.
(3) Azlık talep ederse nama yazılı pay senedi bastırılıp tüm nama yazılı pay senedi sahiplerine dağıtılır.
(4) Tescilden önce pay senedi çıkaran kimse, bundan doğan zararlardan sorumludur.
III - Senetlerin şekli
MADDE 487. – (1) Pay senetlerinin; şirketin unvanını, sermaye tutarını, kuruluşun ve çıkarılan pay senedinin hangi sermaye tutarını (ihracı) kapsadığı ile bunun tescili tarihini, senedin türünü ve itibarî değerini, kaç payı içerdiğini belirtmesi ve şirket adına imza etmeye yetkili olanlardan en az ikisi tarafından imza edilmiş olması şarttır. Kapalı şirketlerde baskı şeklinde imzanın delikli olması gerekir.
(2) Nama yazılı pay senetlerinin ayrıca; sahiplerinin ad ve soyadını veya ticaret unvanını, ikametgâhını, pay senedi bedelinin ödenmiş olan miktarını da açıklaması gerekir. Bu senetler şirketin pay defterine kaydolunur.
IV - Yıpranmış senetler
MADDE 488. – (1) Bir pay senedi veya ilmühaber, tedavülü mümkün olmayacak derecede yıpranmış veya bozulmuşsa ya da içeriği veya ayırt edici özellik ve nitelikleri tereddüde yer bırakmayacak tarzda anlaşılamıyorsa, sahibi, giderlerini peşin ödemek şartıyla, şirketten yeni bir senet veya ilmühaber istemek hakkını haizdir.
B) Hâmiline yazılı pay senetleri
MADDE 489. – (1) Hâmiline yazılı pay senetlerinin devri, şirket ve üçüncü kişiler hakkında, ancak zilyetliğin geçirilmesiyle hüküm ifade eder.
C) Nama yazılı pay senetlerinde ilke
MADDE 490. – (1) Kanunda veya esas sözleşmede aksi öngörülmedikçe, nama yazılı pay senetleri, herhangi bir sınırlandırmaya bağlı olmaksızın devredilebilirler.
(2) Hukukî işlemle devir, ciro edilmiş nama yazılı pay senedinin zilyetliğinin devralana geçirilmesiyle yapılabilir.
D) Devrin sınırlandırılması
I - Kanunî sınırlama
MADDE 491. – (1) Bedeli tamamen ödenmemiş nama yazılı paylar, ancak şirketin onayı ile devrolunabilir; meğerki, devir, miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebri icra yoluyla gerçekleşsin.
(2) Şirket, sadece, devralanın ödeme yeterliliği şüpheli ise ve şirketçe talep edilen güvence verilmemişse onay vermeyi reddedebilir.
II - Esas sözleşmeyle sınırlama
1. İlkeler
MADDE 492. – (1) Esas sözleşme, nama yazılı payların ancak şirketin onayıyla devredilebileceğini öngörebilir.
(2) Bu sınırlama intifa hakkı kurulurken de geçerlidir.
(3) Şirket tasfiyeye girmişse devredilebilirliğe ilişkin sınırlamalar düşer.
2. Borsaya kote edilmemiş nama yazılı pay senetleri
a) Red şartları
MADDE 493. – (1) Şirket, esas sözleşmede öngörülmüş önemli bir sebebi ileri sürerek veya devredene, pay senetlerini, başvurma anındaki gerçek değeri ile, kendi veya diğer paysahipleri ya da üçüncü kişiler hesabına almayı önererek, onay talebini reddedebilir.
(2) Paysahipleri çevresinin bileşimine ilişkin hükümler şirketin konusu veya işletmenin iktisadî bağımsızlığı bakımından reddi haklı gösteriyorsa önemli sebep oluşturur.
(3) Bundan başka, devralan, pay senetlerini kendi adına ve hesabına aldığını açıkça beyan etmezse şirket, devri pay defterine kaydı reddedebilir.
(4) Pay senetleri, miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebri icra gereği iktisap edilmişlerse, şirket onay vermeyi, ancak alıcıya pay senetlerini gerçek değeri ile devralmayı önerdiği takdirde reddedebilir.
(5) Devralan, pay senetlerinin gerçek değerinin belirlenmesini, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeden talep edebilir. Değerleme giderlerini şirket karşılar.
(6) Devralan, gerçek değeri öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde reddetmezse, şirketin devralma önerisini kabul etmiş sayılır.
(7) Esas sözleşme devredilebilirlik şartlarını ağırlaştıramaz.
b) Hükümleri
MADDE 494 – (1) Devir için gerekli olan onay verilmediği sürece, pay senetlerinin mülkiyeti ve pay senetlerine bağlı tüm haklar devredende kalır.
(2) Miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebri icra gereği iktisap edilmeleri halinde, pay senetlerinin mülkiyeti ve malvarlığına ilişkin hakları, derhal; katılım hakları ise, ancak şirketin onayı ile birlikte devralana geçer.
(3) Şirket, onaylamaya ilişkin talebi, aldığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde reddetmemişse veya ret haksızsa, onay verilmiş sayılır.
3. Borsaya kote edilmiş nama yazılı paylar
a) Red sebepleri
MADDE 495 – (1) Şirket, borsada kote edilmiş nama yazılı payları iktisap eden bir kimseyi, paysahibi olarak tanımayı, ancak esas sözleşme nama yazılı paylar ile ilgili olarak iktisap edeni paysahibi olarak tanıyacağı yüzdesel bir sınır öngörmüş ve bu sınır aşılmışsa reddedebilir.
(2) Ayrıca talep etmesine rağmen devralan, payları kendi ad ve hesabına aldığını açıkça beyan etmezse, şirket, payların pay defterine kaydını reddedebilir.
(3) Borsaya kote nama yazılı payların, miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebri icra dolayısiyle iktisap edilmeleri hallerinde, devralanın paysahibi sıfatı reddedilemez.
b) Bildirme yükümü
MADDE 496 – (1) Borsaya kote edilmiş nama yazılı pay senetlerinin borsada satılmaları halinde, Merkezî Kayıt Kuruluşu, Sermaye Piyasası Kurulunun yapacağı düzenlemeye uygun olarak devredenin kimliğini ve satılan pay senetlerinin sayısını şirkete bildirir.
c) Hakların geçişi
MADDE 497. – (1) Borsaya kote nama yazılı paylar borsada iktisap edildikleri takdirde, haklar devir ile birlikte devralana geçer. Borsaya kote nama yazılı payların, borsa dışında iktisap edilmeleri halinde, haklar, paysahipliği sıfatının tanınması için devralanın şirkete başvuruda bulunmasıyla devralana geçer.
(2) Devralan, şirket tarafından tanınıncaya kadar paylardan doğan oy hakkını ve oy hakkına bağlı diğer hakları kullanamaz. Tüm diğer paysahipliği haklarının, özellikle rüçhan hakkının kullanılmasında, iktisap eden herhangi bir sınırlamaya tabi değildir.
(3) Şirket tarafından henüz tanınmamış bulunan devralanlar, hakların geçmesinden sonra, oy hakkından yoksun paysahibi olarak pay defterine yazılır. Söz konusu paylar genel kurulda temsil edilemez.
(4) Red hukuka aykırı ise şirket, mahkeme kararının kesinleşme tarihinden itibaren oy hakkını ve buna bağlı hakları tanır. Şirket, kendisine herhangi bir kusurun yükletilemeyeceğini ispat edemediği takdirde şirket, devralanın red nedeniyle uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür.
d) Red süresi
MADDE 498. – (1) Şirket, devralanın, paysahibi olarak tanınması talebini aldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde reddetmezse, devralanı paysahibi olarak tanınmış sayılır.
III - Pay defteri
1. Kayıt
MADDE 499. – (1) Şirket, senede bağlanmamış pay ve nama yazılı pay senedi sahipleriyle, intifa hakkı sahiplerini; ad, soyad, unvan ve adresleriyle, pay defterine kaydeder.
(2) Pay senedinin usulüne uygun olarak devredildiği veya üzerinde intifa hakkı kurulduğu isbat edilmediği sürece, devralan ve intifa hakkı sahibi pay defterine yazılamaz.
(3) Şirket, kaydın yapıldığını pay senedine işaret eder.
(4) Şirketle ilişkilerde, sadece pay defterinde kayıtlı bulunan kimse paysahibi ve intifa hakkı sahibi olarak kabul edilir.
2. Kaydın silinmesi
MADDE 500. – (1) Şirket, iktisap edenin yanlış beyanı sonucu pay defterine yapılan kaydı, ilgilileri dinleyerek silebilir. Söz konusu kişilere derhal, silinmeye ilişkin yazılı bilgi verilir.
3. Bedellerinin tamamı ödenmemiş nama yazılı pay senetleri
MADDE 501. – (1) Bedeli tamamen ödenmemiş bulunan nama yazılı bir pay senedini iktisap eden kimse, pay defterine kaydedilmekle şirkete karşı geri kalan bedeli ödemekle yükümlü olur.
(2) Şirketin kurulması veya esas sermayenin artırılması esnasında iştirak taahhüdünde bulunan kimse pay senedini başkasına devrettiği takdirde bedelin henüz ödenmemiş olan kısmı kendisinden istenemez; meğerki, şirketin kuruluşu veya esas sermayenin arttırılması tarihinden itibaren iki yıl içinde şirket iflâs etmiş ve pay senedini iktisap eden kimse paydan doğan haklardan yoksun bırakılmış olsun.
(3) Pay senedini devreden kimse ikinci fıkra hükmüne tâbi değilse, iktisap edenin pay defterine kaydedilmesiyle borçlarından kurtulmuş olur.
İKİNCİ AYIRIM
İntifa Senetleri
A) Çıkarılması
MADDE 502. – (1) Genel kurul, esas sözleşme uyarınca veya esas sözleşmeyi değiştirerek, bedeli itfa olunan payların sahipleri, alacaklılar veya bunlara benzer bir sebeple şirketle ilgili olanlar lehine intifa senetleri çıkarılmasına karar verebilir. Bu senetlere 348 inci madde uygulanır.
(2) Kurucular için çıkarılanlar da dahil olmak üzere, intifa senetleri emre ve hâmiline olabilir.
B) Hükümleri
MADDE 503. – (1) İntifa senedi sahiplerine paysahipliği hakları verilemez; ancak, bu kişilere, safi kâra veya tasfiye paylarına esas olan tutara katılma ya da yeni çıkarılacak payları alma hakları tanınabilir.
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
Borçlanma Senetleriyle Alma ve Değiştirme Hakkını İçeren Menkul Kıymetler
A) Genel kurul kararıyla
MADDE 504. – (1) Menkul kıymet niteliği taşıyan, her çeşidi ile tahviller, finansman bonoları, varlığa dayalı senetler, iskonto esası üzerine düzenlenen de dahil diğer borçlanma senetleri ile alma ve değiştirme hakkını haiz menkul kıymetler ancak genel kurul kararı ile çıkarılabilir. Genel kurul bu kararı, 421 inci maddenin dördüncü fıkrası hükmüne göre verir. Esas sözleşme farklı bir nisap öngörebilir. Genel kurul kararının çıkarılacak menkul kıymete ilişkin, gerekli bütün hüküm ve şartları içermesi gerekir. Genel kurul kararını yönetim kurulu yerine getirir. Bu hükme tâbi menkul kıymetler hâmiline veya emre yazılı ve itibarî değerli olabilir. İtibari değer genel kurul ve yetkilendirilmiş olması halinde yönetim kurulunca belirlenir. Borçlanma senetlerinin bedellerinin nakit olması ve teslimi anında tamamen ödenmesi şarttır.
B) Yönetim kurulu kararıyla
MADDE 505. – (1) Aksi kanunda öngörülmemişse, genel kurul herhangi bir menkul kıymetin çıkarılması ve hükümleriyle şartlarını saptama ve bununla ilgili işlem denetçisi seçimi yetkisini, en çok 15 ay için yönetim kuruluna bırakabilir. 421 inci maddenin dördüncü fıkrası hükmü yetkilendirme kararına da uygulanır.
C) Sınır
MADDE 506. – (1) Yukarıdaki hükümlere tâbi borçlanma senetlerinin tutarı sermaye ile bilânçoda yer alan yedek akçelerin toplam tutarını aşamaz; varlığı halinde, kanunî yeniden değerleme fonu da toplama katılır. Kanundaki istisnalar saklıdır.
(2) Sermaye Piyasası Kanunu ile ilgili mevzuat hükümleri saklıdır.
SEKİZİNCİ BÖLÜM
Kâr, Kazanç ve Tasfiye Payı
A) Kâr ve tasfiye payı hakkı
I - Genel olarak
MADDE 507. – (1) Her paysahibi kanun ve esas sözleşme hükümlerine göre paysahiplerine dağıtılmaya tahsis olunan bilânço kârına, payı oranında katılma hakkını haizdir. Şirketin sona ermesi halinde her paysahibi, esas sözleşmede söz konusu şirketin mal varlığının kullanılması hakkında başka bir hüküm bulunmadığı takdirde, tasfiye sonucuna payı oranında katılma hakkını haizdir.
(2) Esas sözleşmede payların bazı türlerine tanınan imtiyaz haklarıyla özel menfaatler saklıdır.
II - Hesap tarzı
MADDE 508. – (1) Esas sözleşmede aksine bir hüküm yoksa, kâr ve tasfiye payı paysahibinin sermaye payı için şirkete yaptığı ödemelerle orantılı olarak hesap edilir.
(2) Yıllık kâr yıllık bilânçoya göre belirlenir.
B) Kâr payı, hazırlık devresi faizi ve kazanç payı
I – Kâr payı
MADDE 509. – (1) Sermaye için faiz ödenemez.
(2) Kâr payı ancak sâfi kârdan ve serbest yedek akçelerden dağıtılabilir.
(3) Kâr payı avansı Sermaye Piyasası Kanununa tâbi olmayan şirketlerde Sanayi ve Ticaret Bakanlığının bir tebliği ile düzenlenebilir.
II - Hazırlık dönemi faizi
MADDE 510. - (1) İşletmenin tam bir şekilde faaliyete başlamasına kadar geçecek hazırlık dönemi için paysahiplerine, tesisat hesabına geçirilmek üzere belirli bir faiz ödenmesi esas sözleşmede öngörülebilir. Esas sözleşme bu dönemle sınırlı olmak üzere faiz ödemelerinin en geç ne zamana kadar süreceğini saptar.
(2) İşletme yeni paylar çıkarılarak genişletilecek olursa sermayenin arttırılmasına dair olan kararda yeni paysahiplerine, tesisat hesabına geçirilmek üzere belirli bir süreyle en geç yeni tesisatın işletmeye başlandığı güne kadar faiz ödenmesi kabul olunabilir.
III - Kazanç payları
MADDE 511. – (1) Yönetim kurulu üyelerine kazanç payları, sadece sâfi kârdan ve ancak kanunî yedek akçe için belirli ayrım yapıldıktan ve paysahiplerine ödenmiş sermayenin yüzde beşi oranında veya esas sözleşmede öngörülen daha yüksek oranda temettü dağıtıldıktan sonra verileblir.
C) Geri alma hakkı
I - Kötü niyet halinde
MADDE 512. – (1) Haksız yere ve kötü niyetle kâr payı veya hazırlık dönemi faizi alan pay sahipleri, bunları geri vermekle yükümlüdür. Yönetim kurulu üyelerinin kazanç payları hakkında da aynı hüküm uygulanır.
(2) Geri alma hakkı, paranın alındığı tarihten itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
II - Şirketin iflâsı halinde
MADDE 513. – (1) Şirketin iflâsı halinde yönetim kurulu üyeleri şirket alacaklılarına karşı, iflâsın açılmasından önceki son üç yıl içinde kazanç payı veya başka bir ad altında hizmetlerine karşılık olarak aldıkları ve fakat uygun ücreti aşan ve bilânço uygun bir ücret miktarına göre tedbirli bir tarzda düzenlenmiş olduğu takdirde, ödenmemeleri gereken paraları geri vermekle yükümlüdürler.
(2) Sebepsiz zenginleşmeye ilişkin hükümler gereğince istirdadı mümkün olmayan paraların geri verilmesi yükümü yoktur.
(3) Mahkeme, halin bütün icaplarını göz önünde bulundurarak takdir hakkını kullanır.
DOKUZUNCU BÖLÜM
Şirketin Finansal Tabloları, Yedek Akçeler
A) Anonim şirketlerin finansal tabloları ve yıllık faaliyet raporu
I - Hazırlama yükümü
MADDE 514. – (1) Yönetim kurulu, geçmiş hesap dönemine ait Türkiye Muhasebe Standartlarında öngörülmüş finansal tablolarını, eklerini ve yıllık faaliyet raporunu, bilânço gününü izleyen hesap döneminin ilk üç ayı içinde hazırlar ve genel kurula sunar.
II - Uygulanacak muhasebe standartları
MADDE 515. – (1) Anonim şirketlerin finansal tabloları, Türkiye Muhasebe Standartlarına göre şirketin malvarlığını, borç ve yükümlülüklerini, öz kaynaklarını ve faaliyet sonuçlarını tam, anlaşılabilir, karşılaştırılabilir, ihtiyaçlara ve işletmenin niteliğine uygun tarzda; şeffaf ve güvenilir olarak; gerçeği dürüst, aynen ve aslına sadık surette yansıtacak şekilde (dürüst resim ilkesi) çıkarılır.
III - Yıllık faaliyet raporu
MADDE 516. – (1) Faaliyet raporu, en azından şirketin işlerinin akışı ile her yönü ile durumunu, gerçeğe uygun, doğru, eksiksiz, dolambaçsız ve dürüst bir şekilde yansıtır. Ayrıca raporda, gelecekteki gelişmelerin getirebileceği risklere de açıkça işaret olunur.
B) Şirketler topluluğunun finansal tabloları ve faaliyet raporu
I - Uygulanacak standartlar
MADDE 517. – (1) Konsolide finansal tabloları hazırlamakla yükümlü işletmeler ile, konsolidasyon kapsamına giren işletmelerin belirlenmesinde ve ilgili diğer konularda Türkiye Muhasebe Standartları geçerlidir.
(2) Konsolide finansal tabloları 515 inci maddede öngörülen esas ve ilkelere göre çıkarılır.
II - Faaliyet raporu
MADDE 518. – (1) Topluluk faaliyet raporunda, en azından 516 ncı maddeye uygun olarak topluluğun malvarlıksal, finansal ve kârlılık durumu ile yıllık faaliyet ve sonuçları hakkında gerçeği dürüst olarak yansıtacak bir biçimde gelecekteki gelişmenin riskleri de gösterip değerlendirilerek topluluğun resmi verilir.
(2) Topluluğun faaliyet raporu ayrıca aşağıdaki hususları da içermelidir:
a) Faaliyet yılının sona ermesinden sonra toplulukta meydana gelen ve özel önem arzeden olaylar.
b) Topluluğun göstereceği olası gelişmeler.
c) Topluluğun araştırma ve geliştirme faaliyeti.
d) Yönetim kurulu üyeleri ile üst düzey yöneticiler söz konusu malî menfaatler, yardımlar, sigortalar, olanaklar başta olmak üzere kâr payları.
C) Yedek akçeler
I - Kanunî yedek akçe
1. Genel kanunî yedek akçe
MADDE 519. – (1) Yıllık kârın yüzde beşi, ödenmiş sermayenin yüzde yirmisine ulaşıncaya kadar genel kanunî yedek akçeye ayrılır.
(2) Kanunî sınırına ulaşıldıktan sonra da;
a) payların çıkarılmasında, giderler indirildikten sonra, itibarî değeri aşan tutarların (ihraç primlerinin), itfa ve yardımlar için kullanılmayan kısmı;
b) ıskata konu olup iptal edilen pay senetlerinin bedellerine mahsuben yapılan ödemelerin, bunların yerine çıkarılan senetlerin ihraç giderlerinin düşülmesinden sonra kalan kısmı;
c) paysahiplerine yüzde beş kâr oranında temettü ödenmesinden sonra, kârdan pay alacak kişilere dağıtılacak tutarın yüzde onu;
genel kanunî yedek akçeye ayrılır.
(3) Genel kanunî yedek akçe sermayenin veya çıkarılmış sermayenin yarısını aşmadığı takdirde, sadece zararların kapatılmasına veya işlerin iyi gitmediği zamanlarda işletmeyi devam ettirmeye ya da işsizliğin önüne geçmeye ve sonuçlarını hafifletmeye elverişli önlemler alınması için kullanılabilir.
(4) İkinci fıkranın (c) bendi ve üçüncü fıkra hükümleri, başlıca gayesi, başka işletmelere iştirakten ibaret olan holding şirketler hakkında uygulanmaz.
(5) Özel kanunlara tâbi olan anonim şirketlerin yedek akçelerine ilişkin hükümleri saklıdır.
2. Şirketin iktisap ettiği kendi pay senetleri için ayrılan yedek akçe ve yeniden değerleme fonları
MADDE 520. – (1) Şirket, iktisap ettiği kendi payları için iktisap değerlerini karşılayan tutarda yedek akçe ayırır. Bu yedek akçeler, anılan paylar devredildikleri veya yok edildikleri takdirde iktisap değerlerini karşılayan tutarda çözülebilirler.
(2) Yeniden değerleme için pasife konulmuş fonlar, sermayeye dönüştürüldükleri ve yeniden değerlendirilen aktifler amorti edildikleri veya devredildikleri takdirde çözülebilirler.
II - İsteğe bağlı yedek akçe
1. Genel olarak
MADDE 521. – (1) Yedek akçeye yıllık kârın yirmide birinden fazla bir tutarın ayrılacağı ve yedek akçenin ödenmiş sermayenin beşte birini aşabileceği hakkında esas sözleşmeye hüküm konabilir. Esas sözleşme ile başkaca akçe ayrılması öngörülebilir ve bunların özgülenme ile sarf edilme yol ve şartları belirlenebilir.
2. Çalışanlar ve işçiler lehine yardım akçesi
MADDE 522. – (1) Esas sözleşmede şirketin yöneticileri, çalışanları ve işçileri için yardım kuruluşları kurulması veya bunların sürdürülebilmesi ya da bu amacı taşıyan kamu tüzel kişilerine verilmek üzere yedek akçe ayrılabilir.
(2) Yardım amacına özgülenen yedek akçeler veya diğer mallar şirketten ayrılarak bir vakıf veya kooperatif kurulur. Vakıf senedinde vakıf malvarlığının şirkete karşı bir alacaktan ibaret olacağı da öngörülebilir.
(3) Şirketin özgülendiğinden başka yöneticilerden, çalışanlardan ve işçilerden aidat alınmışsa, iş ilişkisinin sonunda, vakıf senedine göre yapılan tahsisden yararlanamadıkları takdirde müstahdem ve işçilere hiç değilse ödedikleri tutarlar ödeme tarihinden itibaren kanunî faiziyle birlikte geri verilir.
III - Kâr payı ile yedek akçeler arasında ilgi
MADDE 523. – (1) Kanunî ve esas sözleşmede öngörülen isteğe bağlı yedek akçeler ayrılmadıkça paysahiplerine dağıtılacak kâr payı belirlenemez.
(2) Genel kurul,
a) aktiflerin yeniden tedariki için gerekliyse,
b) bütün paysahiplerinin menfaatleri dikkate alındığında, şirketin sürekli gelişimi ve olabildiğince istikrarlı kâr payı dağıtımı yönünden haklı görülüyorsa,
Kanunda ve esas sözleşmede öngörülenlerden başka yedek akçe de ayrılmasına karar verebilir.
(3) Esas sözleşmede hüküm bulunmasa bile, genel kurul, şirketin işçileri için yardım sandıkları ve sair yardım teşkilatı kurulması veya bunların sürdürülebilmesi amacıyla veya diğer yardım amaçlarına hizmet etmek üzere, bilânço karından yedek akçe ayırabilir.
D) Çeşitli hükümler
I - İlan
MADDE 524. – (1) Anonim şirketin ve topluluğun finansal tablolarını düzenlemekle yükümlü ana şirketin yönetim kurulu, finansal tablolarını, yıllık raporları, kâr dağıtımına ilişkin genel kurul kararını, bilânço gününden itibaren altı ay içinde, onay notu, sınırlı onay notu veya kaçınma notu ve genel kurulun buna ilişkin kararıyla birlikte Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ve şirket merkezinin bulunduğu yerde yayınlanan, yeterli tiraja sahip bir gazetede ilân ettirir. Finansal tablolarının Sanayi ve Ticaret Bakanlığına verilmesine ilişkin hükümler saklıdır.
II - Yabancı şirketlerin Türkiye şubeleri
MADDE 525.- (1) Merkezleri Türkiye dışında bulunan şirketlerin Türkiye şubelerinin müdürleri, şubeye özgü finansal tablolarının ayrıntılı şekliyle, şubesi oldukları şirketin ve varsa bu şirketin dahil bulunduğu topluluğun, yılsonu tablolarının özetlerini, ve yıllık raporlarını merkezin tâbi olduğu hukuka göre gerekli olan onamalardan itibaren altı ay içinde 524 üncü madde hükmü uyarınca Türkiye’de yayınlar.
III - Özet finansal tabloları
MADDE 526. – (1) Küçük ölçekteki şirketler ile merkezleri Türkiye dışında bulunan şirketlerin Türkiye şubelerinin yayınlayacakları özet finansal tablolarının içerikleri Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu tarafından belirlenir.
IV - Sır saklama yükümü
MADDE 527. – (1) 404 üncü madde hükmü saklı kalmak üzere, görevi dolayısıyla incelemesine sunulan defter ve belgeleri inceleyenlerin, elde ettikleri veya verilen bilgilerden öğrendikleri iş ve işletme sırlarını açıklamaları yasaktır.
E) Özel hükümler
MADDE 528. – (1) Bankaların, diğer kredi kurumlarının, finansal kiralama, faktöring, fortfaiting gibi finansal şirketlerin, sigorta ve reasürans şirketlerini, Sermaye Piyasası Kanununa tabi tüm kurumların ile kooperatiflerin yıl sonu tablolarına ve konsolide finansal tablolara ilişkin özel hükümleri saklıdır. Ancak özel kanunlarda ve Türkiye Muhasebe Standartları Kurulunca onaylı düzenlemelerde öngörülmeyen hususlarda bu kanun hükümleri ile bu kanunda öngörülmüş Türkiye Muhasebe Standartları uygulanır.
ONUNCU BÖLÜM
Sona Erme ve Tasfiye
A) Sona erme
I - Sona erme sebepleri
1. Genel olarak
MADDE 529. – (1) Anonim şirket,
a) sürenin sona ermesine rağmen işlere fiilen devam etmek suretiyle belirsiz süreli hale gelmemişse, esas sözleşmede öngörülen sürenin sona ermesiyle;
b) işletme konusunun gerçekleşmesiyle veya gerçekleşmesinin imkânsız hale gelmesiyle;
c) esas sözleşmede öngörülmüş herhangi bir sona erme sebebinin gerçekleşmesiyle;
d) 421 inci maddenin dördüncü fıkrasına uygun olarak alınan genel kurul kararıyla;
e) iflâsına karar verilmesiyle;
f) kanunlarda öngörülen diğer hallerde
sona erer.
2. Özel haller
a) Organların eksikliği
MADDE 530. – (1) Şirketin kanunen gerekli olan organlarından herhangi biri uzun süreden beri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, paysahipleri, şirket alacaklıları veya Sanayi ve Ticaret Bakanlığının talebi üzerine, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesi, şirkete durumunu kanuna uygun hale getirmesi için uygun bir süre belirler. Durum süresinde düzeltilmezse, yönetim kurulunu da dinleyerek, mahkeme şirketin feshine karar verebilir.
(2) Dava açıldığında mahkeme, taraflardan birinin talebi üzerine gerekli önlemleri alabilir.
b) Haklı sebeplerle fesih
MADDE 531. - (1) Haklı sebeplerin varlığında, esas sermayenin en az onda birini temsil eden paysahipleri, mahkemeden şirketin feshine karar verilmesini talep edebilirler. Mahkeme fesih yerine, davacı paysahiplerine paylarının gerçek değerinin ödenmesine ve bunların şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.
II - Hükümleri
1. Tescil ve ilân
MADDE 532. - (1) Sona erme, iflâstan ve mahkeme kararından başka bir sebepten ileri gelmişse, yönetim kurulunca ticaret siciline tescil ve ilân ettirilir.
2. Sonuçlar
MADDE 533. - (1) Sona eren şirket tasfiye haline girer; Kanundaki istisnalar saklıdır.
(2) Tasfiye halindeki şirket, paysahipleriyle olan ilişkileri de dâhil, tasfiye sonuna kadar tüzel kişiliğini korur ve ticaret unvanını “tasfiye halinde” ibaresi eklenmiş olarak kullanır. Bu halde organlarının yetkileri tasfiye amacıyla sınırlıdır.
III - İflâs halinde tasfiye
MADDE 534. - (1) İflâs halinde tasfiye, iflâs idaresi tarafından İcra ve İflâs Kanunu hükümlerine göre yapılır. Şirket organları temsil yetkilerini, ancak şirketin iflâs idaresi tarafından temsil edilmediği hususlar için korurlar.
IV - Şirket organlarının durumu
MADDE 535. - (1) Şirket tasfiye haline girince, organların görev ve yetkileri, tasfiyenin yapılabilmesi için zorunlu olan, ancak nitelikleri gereği tasfiye memurlarınca yapılamayan işlemlere özgülenir.
(2) Tasfiye işlerinin gereklerinden olan hususlar hakkında karar vermek üzere genel kurul tasfiye memurları tarafından toplantıya çağrılır.
B) Tasfiye
I - Tasfiye memurları
1. Atama
MADDE 536. - (1) Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla ayrıca tasfiye memuru atanmadığı takdirde, tasfiye, yönetim kurulu tarafından yapılır. Tasfiye memurları paysahiplerinden veya üçüncü kişilerden olabilir. Tasfiye ile görevlendirilenler esas sözleşmede veya atama kararında aksi öngörülmemişse mutad ücrete hak kazanırlar.
(2) Yönetim kurulu, tasfiye memurlarını ticaret siciline tescil ve ilân ettirir. Tasfiye işlerinin yönetim kurulunca yapılması halinde de bu hüküm uygulanır.
(3) Şirketin feshine mahkemenin karar verdiği hallerde tasfiye memuru mahkemece atanır.
(4) Tasfiye memurlarından en az birinin Türk vatandaşı olması, yerleşim yerinin Türkiye’de bulunması ve şirketi temsil yetkisini haiz olması şarttır.
2. Görevden alma
MADDE 537. - (1) Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla atanmış tasfiye memurları ve bu görevi yerine getiren yönetim kurulu üyeleri genel kurul tarafından her zaman görevden alınabilir ve yerlerine yenileri atanabilir.
(2) Paysahiplerinden birinin talebiyle ve haklı sebeplerin varlığı halinde mahkeme de, tasfiyeye memur kişileri görevden alabilir ve yerlerine yenilerini atayabilir. Bu yolla atanan tasfiye memurları mahkeme kararına dayanılarak tescil ve ilân olunurlar.
(3) Şirketi temsile yetkili tasfiye memurlarından hiçbiri Türk vatandaşı değilse ve hiç birinin Türkiye’de yerleşim yeri bulunmuyorsa, mahkeme paysahiplerinden veya alacaklılardan birinin veya Sanayi ve Ticaret Bakanlığının talebiyle, sözkonusu şarta uygun birini tasfiye memuru olarak atar.
3. Aktifleri satma yetkisi
MADDE 538. - (1) Genel kurul aksini kararlaştırmamışsa, tasfiye memurları şirketin aktiflerini pazarlık yoluyla da satabilirler.
(2) Aktiflerin toptan satılabilmesi için genel kurulun kararı gereklidir. Bu karar hakkında 421 inci maddenin dördüncü fıkrası uygulanır.
4. Yetkilerin sınırlandırılması ve genişletilmesi
MADDE 539. – (1) Tasfiye memurlarına Kanunla tanınmış yetkiler devredilemez; ancak, belirli uygulama işlemlerinin yapılabilmesi için tasfiye memurlarından biri diğerine veya üçüncü bir kişiye temsil yetkisi verebilir.
(2) Tasfiye memurlarının üçüncü kişilerle tasfiye gayesi dışında yaptığı işlemler şirketi bağlar; meğerki, üçüncü kişinin işlemin tasfiye gayesinin dışında olduğunu bildiği veya halin gereğinden bilmemesinin mümkün olamayacağı ispat edilsin. Tasfiyenin sadece tescil ve ilân edilmesi, bu hususun ispatı için yeterli delil değildir.
(3) Tasfiye memurları birden fazla ise, aksi genel kurul kararında veya esas sözleşmede öngörülmemişse, şirketin bağlanabilmesi için imzaya yetkili iki tasfiye memurunun şirket unvanı altında imza atması gereklidir. Tasfiye halindeki şirketi tasfiye ile ilgili konularda mahkemelerde ve dış ilişkide tasfiye memurları temsil eder.
(4) Tasfiye memurunun görevini yerine getirdiği sırada işlediği haksız fiilden şirket de sorumludur.
II - Tasfiye işleri
1. İlk envanter ve bilânço
MADDE 540. - (1) Tasfiye memurları görevlerine başlar başlamaz, şirketin tasfiyenin başlangıcındaki durumunu incelerler; gerekirse şirket mallarına değer biçmek için uzmanlara başvurarak, şirketin malvarlıksal ve finansal durumunu gösteren bir envanter ile bilânço düzenler ve genel kurulun onayına sunarlar.
(2) Envanter ve bilânçonun onaylanmasından sonra, tasfiye memurları şirketin envanterde yazılı bütün malları ile belgelerine ve defterlerine el koyarlar.
2. Alacaklıların çağrılması ve korunması
MADDE 541. - (1) Alacaklı oldukları şirket defterlerinden veya diğer belgelerden anlaşılan ve yerleşim yerleri bilinen kişiler taahhütlü mektupla, diğer alacaklılar Türk Ticaret Sicili Gazetesinde ve şirketin web sitesinde ve aynı zamanda esas sözleşmede öngörülen şekilde, birer hafta arayla üç defa ilân suretiyle şirketin sona ermiş bulunduğu konusunda bilgilendirilirler ve alacaklarını tasfiye memurlarına bildirmeye çağrılırlar.
(2) Alacaklı oldukları bilinenler, bildirimde bulunmazlarsa alacaklarının tutarı notere depo edilir.
(3) Şirketin henüz muaccel olmayan veya ihtilâflı bulunan borçlarını karşılayacak para notere depo edilir; meğerki, bu gibi borçlar yeterli güvence ile karşılanmış veya şirket mevcudunun paysahipleri arasında paylaşımı bu borçların ödenmesi şartına bağlanmış olsun.
(4) Yukarıdaki fıkralarda yazılı hükümlere aykırı hareket eden tasfiye memurları haksız olarak ödedikleri paralardan dolayı 553 üncü madde uyarınca sorumludur.
3. Diğer tasfiye işleri
MADDE 542. - (1) Tasfiye memurları:
a) Şirketin süregelen işlemlerini tamamlamak, gereğinde pay bedellerinin henüz ödenmemiş olan kısımlarını tahsil etmek, aktifleri paraya çevirmek ve şirket borçlarının ilk tasfiye bilânçosundan ve alacaklılara yapılan çağrı sonucunda anlaşılan duruma göre şirket varlığından fazla olmadığı belirlenmişse, bu borçları ödemekle yükümlüdürler.
b) Tasfiyenin gerektirmediği yeni bir işlem yapamazlar.
c) Şirket borçları şirket varlığından fazla olduğu takdirde durumu derhal mahkemeye bildirirler; mahkeme iflâsın açılmasına karar verir.
d) Tasfiyenin uzun sürmesi halinde her yıl sonu için finansal tabloları ve tasfiye sonunda da kesin bir bilânço düzenleyerek genel kurula sunarlar.
e) Şirketin bütün mal ve haklarının korunması için düzenli ve görevinin bilincinde bir yönetici gibi gereken önlemleri alır ve tasfiyeyi mümkün olan en kısa sürede bitirirler.
f) Tasfiye işlemlerinin düzenli yürütülmesi ve güvenliği için gereken defterleri tutarlar.
g) Tasfiye sırasında elde edilen paralardan şirketin süregelen harcamaları için gerekli olan para dışında kalan paraları, bir bankaya şirket adına yatırırlar.
h) Vadesi gelmemiş borçları, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca kısa vadeli kredilere uyguladığı oran üzerinden iskonto ederek derhal öderler. Alacaklılar bu ödeme tarzını kabul etmek zorundadır.
i) Paysahiplerine tasfiye işlerinin durumu hakkında bilgi ve istedikleri takdirde bu konuda imzalı belge verirler.
4. Tasfiye sonucu dağıtma
MADDE 543. - (1) Tasfiye halinde bulunan şirketin borçları ödendikten ve pay bedelleri geri verildikten sonra kalan varlığı, esas sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa paysahipleri arasında, ödedikleri sermayeler ve imtiyaz hakları oranında dağıtılır. Tasfiye payında imtiyazın varlığı halinde esas sözleşmedeki düzenleme uygulanır.
(2) Alacaklılara üçüncü kez yapılan çağrı tarihinden itibaren bir yıl geçmedikçe kalan varlık dağıtılamaz. Şu kadar ki; hal ve duruma göre alacaklılar için bir tehlike mevcut olmadığı takdirde mahkeme bir yıl geçmeden dahi dağıtmaya izin verebilir.
(3) Esas sözleşme ve genel kurul kararında aksine hüküm bulunmadıkça dağıtma para olarak yapılır.
5. Defterlerin saklanması
MADDE 544. - (1) Tasfiyenin sonunda defterler ve tasfiyeye ilişkin olanlar da dahil belgeler 82 nci madde uyarınca saklanır.
III - Şirket unvanının sicilden silinmesi
MADDE 545. - (1) Tasfiyenin sona ermesi üzerine şirkete ait ticaret unvanının sicilden silinmesi tasfiye memurları tarafından sicil müdürlüğünden istenir. Talep üzerine silinme tescil ve ilân edilir.
IV - Uygulanacak diğer hükümler
MADDE 546. - (1) Paysahipleri ile tasfiye memuru veya memurları arasındaki ihtilafların çözümü basit muhakeme usulüne tâbidir. Mahkeme tasfiyeye memur kişiler ile ilgili paysahiplerini dinleyerek kararını otuz gün içinde verir.
(2) Tasfiye memurlarının sorumluluğu hakkında 553 üncü madde hükmü uygulanır.
(3) Tasfiyeye ilişkin genel kurul kararları 418 madde uyarınca alınır.
C) Ek tasfiye
MADDE 547. - (1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, paysahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini talep edebilirler.
(2) Mahkeme talebin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin yeniden tesciline karar verir; ek tasfiye işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni kişi ya da kişileri tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilân ettirir.
D) Tasfiyeden dönülmesi
MADDE 548. - (1) Şirket sürenin dolmasıyla veya genel kurul kararıyla sona ermiş ise, paysahipleri arasında şirket malvarlığının dağıtımına başlanılmış olmadıkça, genel kurul şirketin devam etmesini kararlaştırabilir. Devam kararının en az sermayenin yüzde altmışının oyu ile alınması gerekir. Esas sözleşme ile bu nisap ağırlaştırılabilir ve başkaca tedbirler öngörülebilir.
(2) Şirket, iflâsın açılmasıyla sona ermiş olmasına rağmen iflâs kaldırılmışsa veya iflâs, konkordatonun uygulanmasıyla sona ermişse şirket devam eder.
(3) Tasfiye memuru iflâsın kaldırıldığına ilişkin kararı ticaret siciline tescil ettirir. Tescil talebine, pay bedellerinin ve tasfiye paylarının paysahipleri arasında dağıtılmasına başlanmadığının belgesi de eklenir.
ONBİRİNCİ BÖLÜM
Sorumluluk
A) Sorumluluk halleri
I - Belgelerin doğru olmaması
MADDE 549. - (1) Şirketin kuruluşu, sermaye artırımı, azaltılması veya menkul kıymet ihracıyla ilgili belgelerin ve taahhütlerin, kanuna aykırı, doğru olmayan, gerçeği dürüst bir biçimde yansıtmayan veya gizlenen beyanlar içermesinden doğan zararlardan, bunları düzenleyenler ve kusurlarının varlığı halinde buna katılanlar, sorumludurlar.
II - Sermaye hakkında yanlış beyanlar ve ödeme yetersizliğinin bilinmesi
MADDE 550. - (1) Sermaye tamamiyle taahhüt olunmamış veya karşılığı kanun veya esas sözleşme hükümleri gereğince ödenmemişken, taahhüd edilmiş veya ödenmiş gibi gösterenler ile kusurlu olmaları şartıyla, şirket yetkilileri, bu payları üstlenirler ve karşılıklarını, varsa zararı faiziyle birlikte, ödemeden müteselsilen sorumlu olurlar.
(2) Sermaye taahhüdünde bulunanların ödeme yeterliliğinin bulunmadığını bilen ve buna muvafakat edenler, sözkonusu borcun ödenmemesinden doğan zarardan sorumludurlar.
III - Değer biçilmesinde yolsuzluk
MADDE 551. - (1) Aynî sermayeye veya devralınacak işletme ve ayînlara değer biçilmesinde, emsaline nazaran yüksek fiyat takdir ederek, işletme ve aynîn niteliğini veya durumunu farklı göstererek veya başka bir şekilde yolsuzluk yapanlar bundan doğan zarardan sorumludur.
IV - Halktan para toplamak
MADDE 552. - (1) Bir anonim şirket kurmak veya sermayeyi artırmak amacı veya vaadiyle halktan para toplanabilmesi için Sermaye Piyasası Kurulundan önceden izin alınır. Aksi halde, Sermaye Piyasası Kurulu para toplanması girişiminin ve başlanmışsa para toplanmasının tedbiren durdurulmasını, toplanan paraların koruma altına alınmasını, gerekli diğer önlemlerin uygulanmasını, gereğinde kayyûm atanmasını Ankara Ticaret Mahkemesinden isteyebilir. Sermaye Piyasası Kurulunun talebi için güvence talep edilmez. Bu hükme aykırı olarak para toplayanlar ve eylemden haberli olan kurumlar ile ilgili şirketin yönetim kurulu üyeleri, toplanan para tutarınca müteselsilen sorumludurlar. Alınan tedbir veya hacizden itibaren altı ay içinde aynı mahkemede dava açılır.
(2) İznin varlığı halinde, toplanan tutarlar, izin tarihinden itibaren altı ay içinde öngörülen amaca kullanılmadığı veya ciddi bir şekilde kullanılmaya başlanılmadığı takdirde birinci fıkra hükmü uygulanır. Mahkeme süreyi uzatabilir.
V - Kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının sorumluluğu
MADDE 553. - (1) Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlerini, kusurlarıyla ihlâl ettikleri takdirde, hem şirkete hem paysahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı, verdikleri zarardan sorumludurlar.
(2) Kanundan veya esas sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak başkasına devreden organlar veya kişiler, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen gösterdiklerini ispat ettikleri takdirde, bu kişilerin eylem ve kararlarından sorumlu olmaz.
(3) Hiç kimse kontrolü dışında kalan kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle, gözetim ve özen yükümü dolayısıyla sorumlu tutulamaz.
VI - Yılsonu hesap denetçilerinin ve işlem denetçilerinin sorumluluğu
MADDE 554. - (1) Şirketin ve şirketler topluluğunun yılsonu ve konsolide finansal tablolarını, raporlarını, hesaplarını; ve kuruluşunu, sermaye artırımını, azaltılmasını, birleşmeyi, bölünmeyi, nev’i değiştirmeyi, menkul kıymet ihracını veya herhangi bir diğer şirket işlem ve kararını denetleyenler ve özel denetçiler; kanunî görevlerininin yerine getirilmesinde kusurlu hareket ettikleri takdirde, hem şirkete hem de paysahipleri ile şirket alacaklılarına karşı, verdikleri zarar dolayısıyla sorumludur. Kusuru iddia eden ispatlar.
B) Şirketin zararı
I - Genel olarak
MADDE 555. - (1) Şirketin uğradığı zararın tazminini şirket ve her bir paysahibi isteyebilir. Paysahipleri tazminatın şirkete ödenmesini talep edebilirler.
(2) Paysahibinin açtığı davayı hukukî ve maddî sebepler haklı gösterdiği takdirde, mahkeme dava giderleriyle avukatlık ücretini, bunun davalıya yükletilemediği hallerde, davacı paysahibiyle şirket arasında hakkaniyete göre paylaştırır.
II - İflâs halinde
MADDE 556. - (1) Zarara uğrayan şirketin iflâsı halinde, tazminatın şirkete ödenmesini talep hakkını şirket alacaklıları da haiz olur. Ancak, paysahiplerinin ve şirket alacaklılarının talepleri önce iflâs idaresince ileri sürülür.
(2) İflâs idaresi birinci fıkrada öngörülen davayı açmadığı takdirde her paysahibi veya şirket alacaklısı mezkûr davayı ikame edebilir. Elde edilen hasıla, İcra ve İflâs Kanunu hükümlerine göre, önce dava açan alacaklıların alacaklarının ödenmesine tahsis olunur; bakiye, sermaye payları oranında davacı paysahiplerine ödenir; artan iflâs masasına verilir.
(3) Şirketin taleplerinin devrine ilişkin İcra İflâs Kanununun 245 inci maddesi hükmü saklıdır.
III - Teselsül ve rücu
MADDE 557. - (1) Birden çok kişinin aynı zararı tazminle yükümlü olmaları halinde bunlardan her biri, kusuruna ve durumun gereklerine göre, zarar şahsen kendisine isnat edilebildiği ölçüde, bu zarardan diğerleriyle birlikte müteselsilen sorumlu olur.
(2) Davacı birden çok sorumlu kişiyi zararın tamamı için birlikte dava edebilir ve yargıcın aynı davada her bir davalının tazminat borcunu belirlemesini isteyebilir.
(3) Birden çok sorumlu arasındaki rücû, durumun bütün gerekleri dikkate alınarak yargıç tarafından belirlenir.
IV. İbra
1. İbranın etkisi
MADDE 558. - (1) İbra kararı genel kurul kararıyla kaldırılamaz. 445 inci madde saklıdır.
(2) Şirket genel kurulunun, sorumluluktan ibraya ilişkin kararı, ibranın kapsadığı açıklanan maddî olaylara ilişkin olarak, şirketin, ibraya olumlu oy veren ve ibra kararını bilerek payı iktisap etmiş olan paysahiplerinin dava hakkını kaldırır. Diğer paysahiplerinin dava hakları ibra tarihinden itibaren altı ay geçmesiyle düşer.
2. Kuruluş ve sermaye artırımında ibra
MADDE 559. - (1) Kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin denetçilerin, şirketin kuruluşundan ve sermaye artırımından doğan sorumlulukları, şirketin tescili tarihinden itibaren dört yıl geçmedikçe sulh ve ibra suretiyle kaldırılamaz. Bu sürenin geçmesinden sonra da sulh ve ibra ancak genel kurulun onayıyla geçerlilik kazanır. Bununla beraber, esas sermayenin onda birini, halka açık şirketlerde beşte birini temsil eden paysahipleri sulh ve ibranın onanmasına karşı iseler, sulh ve ibra genel kurulca onaylanmaz.
V - Zamanaşımı
MADDE 560. - (1) Sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her halde zararı doğuran fiilin vukuu gününden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, bu fiil cezayı gerektirip Türk Ceza Kanununa göre daha uzun dava zamanaşımına tâbi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır.
VI - Yetkili mahkeme
MADDE 561. - (1) Sorumlular aleyhinde şirketin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde dava açılabilir.
ONİKİNCİ BÖLÜM
Cezaî Hükümler
A) Suçlar ve cezalar
MADDE 562. - (1) Bu Kanunun;
a) 1) 64 üncü maddenin birinci fıkrasındaki defter tutma yükümünü yerine getirmeyenler,
2) 64 üncü maddenin ikinci fıkrası uyarınca belgelerin kopyasını sağlamayanlar,
3) 64 üncü maddenin üçüncü fıkrası uyarınca gerekli onayları yaptırmayanlar,
4) 65 inci maddesine uygun olarak defterlerini tutmayanlar,
5) 66 ncı maddesine aykırı hileli envanter çıkaranlar,
6) 86 ncı maddesine göre belgeleri ibraz etmeyenler
ikiyüz güne kadar adlî para cezasıyla;
b) 88 inci maddeye aykırı hareket edenler yüz günden üçyüz güne kadar adlî para cezasıyla,
c) 199 uncu maddenin birinci fıkrasına aykırı hareket edenler bir yıla kadar hapis ve üçyüz güne kadar adlî para cezasıyla,
d) 1) 349 uncu maddeye aykırı beyanda bulunan kurucular,
2) 351 inci maddeye aykırı rapor veren kurum denetçisi,
3) 358 inci maddeye aykırı olarak şirkete borçlananlar,
4) 395 inci maddelere aykırı olarak şirkete borçlananlar,
üçyüz günden beşyüz güne kadar adlî para cezasıyla,
e) 369 uncu maddeye aykırı bir şekilde şirketin gizli bilgilerini rakibe veya bundan yararlanabilecek kişilere verenler bir yıla kadar hapis veya üçyüz güne kadar adlî para cezasıyla,
f) 404 üncü maddeyi ihlâl eden denetçiler üçyüz günden beşyüz güne kadar adlî para cezasıyla; çıkar sağlamışlarsa üç aydan sekiz aya kadar hapis cezasıyla,
g) 524 üncü maddedeki ilânı yaptırmayanlar ikiyüz günden az olmamak üzere adlî para cezasıyla,
h) 527 nci maddedeki sır saklama yükümünü ihlâl edenler bir yıla kadar hapis veya üçyüz güne kadar adlî para cezasıyla,
ı) 549 uncu maddeye aykırı hareket edenler, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla,
i) 550 nci maddeye aykırı hareket edenler üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla,
j) 551 inci maddeye aykırı hareket edenler üç aydan iki yıla kadar hapis cezasıyla,
k) 552 nci maddeye aykırı hareket edenler bir aydan altı aya kadar hapis cezasıyla,
l) 1502 nci maddede öngörülen Web sitesini bu Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay içinde oluşturmayan veya Web sitesi mevcut ise aynı süre içinde gerekli tahsisi yapmayan anonim şirket yönetim kurulu üyeleri, limited şirket müdürleri ve sermayesi paylara bölünmüş anonim şirkette komandite ortaklar altı aya kadar hapis ve yüz günden üçyüz güne kadar adlî para cezasıyla ve aynı madde uyarınca Web sitesine konulması gereken içeriği usulüne uygun bir şekilde koymayan bu bentte sayılan failler üç aya kadar hapis ve yüz güne kadar adlî para cezasıyla
cezalandırılırlar.
B) Soruşturma ve kovuşturma usulü
MADDE 563.- (1) 562 nci maddede belirlenen suçlar re’sen takip olunur.
BEŞİNCİ KISIM
Sermayesi Paylara Bölünmüş Komandit Şirket
A) Tanımı
MADDE 564. - (1) Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket, sermayesi paylara bölünen ve ortaklarından bir veya birkaçı şirket alacaklılarına karşı bir kollektif şirket, diğerleri bir anonim şirket ortağı gibi sorumlu olan şirkettir. Sermaye, paylara bölünmeksizin sadece birden çok komanditerin katılma oranlarını göstermek amacıyla kısımlara ayrılmış bulunuyorsa adi komandit şirket hükümleri uygulanır.
B) Tatbik olunacak hükümler
MADDE 565. - (1) Komanditelerin birbirleriyle, komanditerlerle, tümü ve üçüncü kişilerle hukukî ilişkileri; özellikle şirketin yönetimine ve temsiline ilişkin görev ve yetkileri, şirketten ayrılmaları, komandit şirketlerdeki hükümlere tabidir.
(2) Birinci fıkrada gösterilen hususların dışında, aksine hüküm olmadıkça anonim şirket hükümleri uygulanır.
C) Kuruluş
I - Esas sözleşme
1. Şekil
MADDE 566. - (1) Esas sözleşme yazılı şekilde düzenlenir ve kurucularla komandite ortakların tümü tarafından imza olunur; imzaların noterce onaylanması gerekir.
(2) İzin alınmasına ilişkin, 333 üncü madde uygulanmaz.
2. İçeriği
MADDE 567. - (1) Esas sözleşme, ikinci fıkrasının (f) bendi hariç olmak üzere 339 uncu maddede yer alan tüm kayıtları içerir.
II - Kurucular
MADDE 568. - (1) Esas sözleşmenin düzenlenmesine katılanlarla şirkete paradan başka sermaye koyanların tümü kurucu sayılır.
(2) Kurucular beş kişiden az olamaz. Kuruculardan hiç olmazsa birinin komandite olması şarttır. Kurucu sıfatını haiz olan komanditerlerin sahip oldukları payların her birinin tutarının esas sözleşmeye yazılması gerekir.
III - Uygulanacak hükümler
MADDE 569. - (1) Kuruluşa anonim şirketlerin kuruluşuna ilişkin hükümler uygulanır.
D) Yönetim
I - Uygulanacak hükümler
MADDE 570. - (1) Anonim şirketlerin yönetim kurulunun görevleriyle sorumluluklarına ilişkin hükümleri, komandite ortaklar hakkında da geçerlidir.
II - Görevden alınma
MADDE 571. - (1) Şirketi yönetmek ve temsil etmekle görevli olan komandite ortaklar, kollektif şirketin yönetimine ve temsiline görevli ortaklar için kanunda belirlenen hallerde ve öngörülen şartlar uyarınca görevden alınabilirler. Görevden alma kararının tescili ile, görevden alınan ortağın şirketin bu tarihten sonra doğacak borçlarından dolayı kişisel sorumlulukları sona erer.
III - Rekabet yasağı
MADDE 572. - (1) Komandite ortak diğer komanditelerin ve genel kurulun izni olmaksızın şirketin konusu olan ticaret türüne ilişkin bir iş yapamayacağı gibi bu tür ticaretle meşgul bir şirkete sorumluluğu sınırlandırılmamış ortak sıfatıyla da katılamaz.
(2) Bu madde hükmüne aykırı haraket eden komandite ortak hakkında kollektif şirkete ilişkin hükümler uygulanır.
ALTINCI KISIM
Limited Şirket
BİRİNCİ BÖLÜM
Tanım ve Kuruluş
A) Tanım
MADDE 573. - (1) Limited şirket, gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan, sermayesi belirli ve esas sermaye paylarından oluşan şirkettir.
(2) Ortaklar, şirket borçlarından sorumlu olmayıp, sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemek ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlüdürler.
(3) Limited şirket, kanunen yasak olmayan her türlü iktisadî amaç ve konu için kurulabilir.
B) Ortakların sayısı
MADDE 574. - (1) Ortakların sayısı elliyi aşamaz.
(2) Ortak sayısı bire inerse, bu durum yedi gün içinde tescil ve ilân ettirilir; aksi halde doğacak zararlardan müdürler sorumludur.
C) Şirket sözleşmesi
I - Şekil
MADDE 575. - (1) Şirket sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması ve kurucuların imzalarının noterce onanması şarttır.
II - İçerik
1. Zorunlu kayıtlar
MADDE 576. - (1) Şirket sözleşmesinde aşağıdaki kayıtların açıkça yer alması gereklidir:
a) Şirketin ticaret unvanı ve merkezinin bulunduğu yer.
b) Esaslı noktaları belirtilmiş ve tanımlanmış bir şekilde, şirketin işletme konusu.
c) Esas sermayenin itibarî tutarı, esas sermaye paylarının sayısı, itibarî değerleri, varsa imtiyazlar, payların grupları.
d) Müdürlerin adları, vatandaşlıkları.
e) Şirket tarafından yapılacak ilânların şekli.
2. Şirket sözleşmesinde öngörülmeleri şartıyla bağlayıcı olan hükümler
MADDE 577. - (1) Aşağıdaki kayıtlar, şirket sözleşmesinde öngörüldükleri takdirde bağlayıcı hükümlerdir:
a) Esas sermaye paylarının devrinin sınırlandırılmasına ilişkin kanunî hükümlerden ayrılan düzenlemeler.
b) Ortaklara veya şirkete, esas sermaye payları ile ilgili olarak önerilme, önalım ve alım hakları tanınması.
c) Ek ödeme yükümlülüklerinin öngörülmesi, bunların şekli ve kapsamı.
d) Yan edim yükümlülüklerinin öngörülmesi, bunların şekli ve kapsamı.
e) Belirli veya belirlenebilir ortaklara veto hakkı veya bir genel kurul kararının oylanması sonucunda oyların eşit çıkması halinde bazı ortaklara üstün oy hakkı tanıyan hükümler.
f) Kanunda ya da şirket sözleşmesindeki yükümlülüklerin hiç ya da zamanında yerine getirilmemeleri haline ilişkin sözleşme cezası hükümleri.
g) Rekabet yasağında kanunî düzenlemeden ayrılan hükümler.
h) Genel kurulun toplantıya çağrılmasına ilişkin özel hak tanıyan hükümler.
ı) Genel kurulda karar almaya, oy hakkına ve oy hakkının hesaplanmasına ilişkin kanunî düzenlemeden ayrılan hükümler.
i) Şirket yönetiminin üçüncü bir kişiye bırakılmasına ilişkin yetki hükümleri.
j) Bilânço kârının kullanılması hakkında kanundan ayrılan hükümler.
k) Çıkma hakkının tanınması ile bunun kullanılmasının şartları, bu hallerde ödenecek olan ayrılma akçesinin türü ve tutarı.
l) Ortağın şirketten çıkarılması hakkında özel sebepler.
m) Kanunda belirtilenler dışında öngörülen sona erme sebepleri.
3. Aynî sermaye, aynî devralmalar ve özel menfaatler
MADDE 578.- (1) Aynî sermaye, ayînların veya işletmelerin devralınması ve özel menfaatler hakkında anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır.
4. Emredici hükümler
MADDE 579.- (1) Şirket sözleşmesi, bu Kanunun limited şirketlere ilişkin hükümlerinden ancak, kanunda buna açıkça cevaz verilmişse sapabilir. Diğer kanunların öngörülmesine izin verdiği tamamlayıcı nitelikteki şirket sözleşmesi hükümleri, o kanuna özgülenmiş olarak hüküm doğururlar. Bunlar dışında, bu Kanun ile diğer bir kanundaki düzenleme çelişirse, bu Kanun hükümleri üstün tutulur.
D) Sermaye
I - Asgarî tutar
MADDE 580.- (1) Limited şirketin esas sermayesi en az ellibin Türk Lirasıdır.
(2) Bu maddede yazılı tutar, Bakanlar Kurulunca on katına kadar artırılabilir.
II - Aynî sermaye
MADDE 581.- (1) Üzerlerinde sınırlı aynî bir hak, haciz veya tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal ortamlar ve adlar da dahil, malvarlığı unsurları aynî sermaye olarak konulabilir. Hizmet edimleri, kişisel emek, ticarî itibar ve vadesi gelmemiş alacaklar sermaye olamaz.
(2) 127 nci madde saklıdır.
III - Mal bedelleri ve kurucu menfaatleri
MADDE 582. - (1) Şirketin kurulması için kurucular tarafından şirket hesabına alınan malların bedelleri ile şirketin kurulmasında hizmeti geçenlere tanınan menfaatler şirket sözleşmesine yazılır.
(2) 128 inci madde saklıdır.
E) Esas sermaye payları
MADDE 583.- (1) Şirket sözleşmesinde esas sermaye paylarının itibarî değerleri en az yirmibeş Türk Lirası olarak öngörülebilir. Şirketin durumunun iyileştirilmesi amacıyla bu asgarî değerin altına inilebilir.
(2) Esas sermaye paylarının itibarî değerleri farklı olabilir. Ancak, esas sermaye paylarının yirmibeş Türk Lirası veya bunun katları olması şarttır. Bir esas sermaye payının vereceği oyun, 618 inci madde uyarınca itibarî değere göre hesaplanması, esas sermaye payının bölünmesi değildir. Her oyu temsil eden esas sermaye payı birimi, o esas sermaye payının ayrılmaz parçasıdır.
(3) Bir ortak birden fazla esas sermaye payına sahip olabilir.
(4) Esas sermaye payları sadece itibarî değer ve bu değeri aşan bir bedelle çıkarılabilir.
(5) Bedel, her bir esas sermaye payı için şirket sözleşmesinde öngörüldüğü şekilde, nakit veya ayîn olarak ya da takas yoluyla yahut sermaye artırımında olduğu gibi, serbestçe kullanılabilecek öz sermayenin esas sermayeye dönüştürülmesi suretiyle ödenir.
F) İntifa senetleri
MADDE 584.- (1) Şirket sözleşmesinde intifa senetlerinin çıkarılması öngörülebilir; bu konuda anonim şirketlere ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır.
G) Kuruluş
I - Kurulma anı
MADDE 585.- (1) Şirket, kanuna uygun olarak düzenlenen şirket sözleşmesinde, kurucuların limited şirket kurma iradelerini açıklayıp, sermayenin tamamını şartsız taahhüt etmeleri, nakit kısmı hemen ve tamamen ödemeleriyle kurulur. 588 inci maddenin birinci fıkrası saklıdır.
II - Tescil
1. Talep
MADDE 586.- (1) Şirket sözleşmesinin 575 inci maddesine uygun olarak düzenlenmesinden sonra, tescil için, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret siciline başvurulur.
(2) Başvuru müdürlerin tümü tarafından imzalanır. Başvuruya aşağıdaki belgeler eklenir:
a) Şirket sözleşmesinin onanmış bir örneği.
b) Ekleri ile birlikte 349 uncu maddesine göre düzenlenmiş kurucular beyanı ve 361 inci maddesi uyarınca hazırlanmış kuruluş denetçisi raporu. Kuruluş denetçisi bir bağımsız denetleme kuruluşu olabilir. Küçük limited şirketler denetçi olarak bir yeminli malî müşavir veya serbest muhasebeci malî müşavir seçebilir.
c) Şirketi temsile yetkili diğer kişilerin ve denetçinin seçimini gösterir belge. Bu belgede sözkonusu kişilerin yerleşim yerlerinin veya merkezlerinin gösterilmesi gerekir.
(3) Bu amaçla verilecek dilekçede şu kayıtlar yer alır:
a) Bütün ortakların adları, yerleşim yerleri, vatandaşlıkları.
b) Her ortağın üstlendiği esas sermaye payı ve ödediği toplam tutar.
c) İster ortak, ister üçüncü şahıs olsun, müdürlerin adları.
d) Şirketin ne suretle temsil edileceği.
2. Tescil ve ilân
MADDE 587.- (1) Şirket sözleşmesinin tamamı, kurucuların imzalarının noterce onanmasını izleyen otuz gün içinde, şirketin merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilân olunur. Tescil ve ilân olunan şirket sözleşmesine, aşağıda sayılanlar dışında, 36 ncı maddenin birinci fıkrası hükmü uygulanmaz.
a) Şirket sözleşmesinin tarihi.
b) Şirketin ticaret unvanı ve merkezi.
c) İşletmenin esas noktaları belirtilmiş ve tanımlanmış şekilde konusu, şirket sözleşmesinde bu konuda bir hüküm mevcut ise, şirketin süresi.
d) Esas sermayenin itibarî tutarı.
e) Her ortağın adı, yerleşim yeri, tüzel kişilerin unvanı ve merkezleri, her bir ortağın esas sermaye payları.
f) Aynî sermayenin konusu ve onun için verilecek esas sermaye payları, ayîn devralma halinde bu sözleşmenin konusu, sözleşmenin karşı tarafı, şirketin karşı edimi, özel menfaatlerin içerik ve değeri.
g) Öngörülmüş ise, intifa senetlerinin sayısı ve bunlara sağlanan hakların içeriği.
h) Müdürlerin ve şirketi temsile yetkili diğer kişilerin adları ve yerleşim yerleri.
ı) Temsil yetkisinin kullanılma şekli.
i) Bağımsız denetçinin yerleşim yeri, merkezi, varsa ticaret siciline tescil edilmiş şubesi, denetçinin malî müşavir olması halinde adı, yerleşim yeri, meslek odası numarası.
j) Şirket sözleşmesinde öngörülmüş bulunan imtiyaz, ek yükümlülük veya yan edim yükümlülükleri, esas sermaye payları ile ilgili önerilme, önalım ve alım hakları.
k) Şirket tarafından yapılacak olan ilânların şekli, türü ve şirket sözleşmesinde bu konuda bir hüküm bulunduğu takdirde, müdürlerin ortaklara ne şekilde bildirimde bulunacakları.
III - Tüzel kişilik
MADDE 588.- (1) Şirket, ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanır.
(2) Şirketçe kabul olunmadığı takdirde, kuruluş giderleri kurucular tarafından karşılanır. Bunların pay sahiplerine rücû hakları yoktur.
(3) Tescilden önce şirket adına işlem yapanlar, bu işlemler dolayısıyla şahsen ve müteselsilen sorumlu olurlar.
(4) Bu gibi taahhütlerin, ileride kurulacak şirket adına yapıldıklarının açıkça bildirilmesi ve şirketin ticaret siciline tescilini izleyen üç aylık süre içinde şirket tarafından kabul edilmeleri kaydıyla, bunlardan yalnız şirket sorumlu olur.
İKİNCİ BÖLÜM
Şirket Sözleşmesinin Değiştirilmesi
A) Genel olarak
MADDE 589. - (1) Aksi şirket sözleşmesinde öngörülmediği takdirde, şirket sözleşmesi, esas sermayenin üçte ikisini temsil eden ortakların kararıyla değiştirilebilir.
(2) Şirket sözleşmesinde yapılan her değişiklik tescil ve ilân edilir.
B) Özel değişiklikler
I - Esas sermayenin artırılması
1. İlke
MADDE 590. - (1) Şirketin kuruluşu hakkındaki hükümlere ve özellikle sermayenin ayîn olarak konması ve bir işletme ile ayînların devralınmasına dair kurallara uymak şartıyla esas sermaye artırılabilir.
2. Rüçhan hakkı
MADDE 591. - (1) Şirket sözleşmesinde veya artırma kararında aksi öngörülmemişse, her ortak, esas sermaye payı oranında, esas sermayenin artırılmasına katılmak hakkını haizdir.
(2) Genel kurulun sermaye artırımına ilişkin kararıyla, ortakların yeni payları almaya ilişkin rüçhan hakkı, ancak, haklı sebeplerin varlığında ve esas sermayenin yüzde altmışını temsil eden ortakların olumlu oylarıyla sınırlandırılabilir veya kaldırılabilir. Özellikle, işletmelerin, işletme kısımlarının, iştiraklerin devralınmaları ve işçilerin şirkete katılmaları haklı sebep olarak kabul edilebilir. Rüçhan hakkının sınırlandırılması veya kaldırılması suretiyle hiç kimse haklı görülemeyecek şekilde yararlandırılamaz veya kayba uğratılamaz.
(3) Rüçhan hakkının kullanılabilmesi için en az onbeş gün süre verilir.
II - Esas sermayenin azaltılması
MADDE 592. - (1) Anonim şirketlerin esas sermayenin azaltılmasına ilişkin hükümleri limited şirketlere kıyas yoluyla uygulanır. Esas sermaye zarar bilânçosunun iyileştirilmesi amacıyla, ancak, şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme yükümlerinin tamamen ödenmesi halinde azaltılabilir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Ortakların Hak ve Borçları
A) Esas sermaye payları
I - Genel olarak
MADDE 593. - (1) Bir esas sermaye payının şirketçe iktisabına ilişkin 612 nci maddenin ikinci fıkrasında öngörülen haller dışında, esas sermaye payı, ortaklar arasındakiler de dahil, ancak aşağıdaki hükümler uyarınca devredilebilir ve miras yoluyla geçer.
(2) Esas sermaye payına ilişkin senetler ya ispat aracı veya nama yazılı olarak düzenlenir. Ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerinin, ağırlaştırılmış veya bütün ortakları kapsayacak biçimde düzenlenmiş rekabet yasağının ve şirket sözleşmesinde öngörülmüş önerilme, önalım ve alım haklarının, bu senetlerde açıkça belirtilmesi gereklidir.
II - Pay defteri
MADDE 594. - (1) Şirket, esas sermaye paylarını içeren bir pay defteri tutar. Ortakların, adları, adresleri, her ortağın sahip olduğu esas sermaye payının sayısı, itibarî değeri, grubu ve esas sermaye payları üzerindeki intifa ve rehin hakları, sahiplerinin adları ve adresleri bu deftere yazılır.
(2) Ortaklar pay defterini inceleyebilir.
III - Esas sermaye payının geçişi halleri
1. Devir
MADDE 595. - (1) Esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemler yazılı şekilde yapılır ve imzalar noterce onanır. Ayrıca, devir sözleşmesinde ek ödeme ve yan edim yükümlülükleri, rekabet yasağının ağırlaştırılmış veya tüm ortakları kapsayacak biçimde genişletilmiş olduğu, önerilme, önalım ve alım hakları ile cezaya ilişkin şartlar da belirtilir.
(2) Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, devir için, ortaklar genel kurulunun onayı şarttır. Devir bu onayla geçerli olur.
(3) Şirket sözleşmesinde başka türlü düzenlenmemişse, ortaklar genel kurulu sebep göstermeksizin onayı reddedebilir.
(4) Şirket sözleşmesiyle devir yasaklanabilir.
(5) Şirket sözleşmesi devri yasaklamış veya genel kurul onay vermeyi reddetmişse, ortağın haklı sebeple çıkma hakkı saklı kalır.
(6) Şirket sözleşmesinde ek ödeme veya yan edim yükümlülükleri öngörüldüğü takdirde, devralanın ödeme gücü şüpheli görüldüğü için ondan talep edilen güvence verilmemişse, genel kurul şirket sözleşmesinde hüküm bulunmasa bile, onayı reddedebilir.
(7) Başvurudan itibaren üç ay içinde genel kurul reddetmediği takdirde onayı vermiş sayılır.
2. Miras, eşler arasındaki mal rejimi ve icra
MADDE 596. – (1) Esas sermaye paylarının, miras, eşler arasındaki mal rejimine ilişkin hükümler veya icra yoluyla geçmesi halinde, tüm haklar ve borçlar, genel kurulun onayına gerek olmaksızın, esas sermaye payını iktisap eden kişiye geçer.
(2) Şirket, iktisabın öğrenilmesinden itibaren üç ay içinde esas sermaye payının geçtiği kişiyi onaylamayı reddedebilir. Bunun için, şirketin, payları kendisi veya ortağı hesabına ya da kendisi tarafından gösterilen üçüncü bir kişinin hesabına, gerçek değeri üzerinden devralmayı, payın geçtiği kişiye önermesi şarttır.
(3) Red kararı, devrin gerçekleştiği günden itibaren geçerli olmak üzere geriye etkilidir. Red, bu konudaki kararın verilmesine kadar geçen süre içinde alınan genel kurul kararlarının geçerliliğini etkilemez.
3. Gerçek değerin belirlenmesi
MADDE 597. – (1) Kanunda veya şirket sözleşmesinde gerçek değerin öngörüldüğü hallerde, taraflar anlaşamamışlarsa bu değer, bir tarafın talebi üzerine, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemece belirlenir.
(2) Mahkeme, yargılama ve değer belirleme giderlerini kendi takdirine göre paylaştırır. Mahkemenin kararı kesindir.
4. Tescil
MADDE 598. - (1) Esas sermaye paylarının geçişlerinin tescil edilmesi için, şirket müdürleri tarafından ticaret siciline başvurulur.
(2) Başvurunun otuz gün içinde yapılmaması halinde, ayrılan ortak adının bu paylarla ilgili olarak silinmesi için ticaret siciline başvurabilir. Bunun üzerine sicil müdürü, şirkete, iktisap edenin adının bildirilmesi için süre verir.
(3) Sicil kaydına güvenen iyi niyetli kişinin güveni korunur.
IV - Birden fazla ortağa ait esas sermaye payı, bu pay üzerinde çeşitli haklar
1. Paylı mülkiyet
MADDE 599. - (1) Bir esas sermaye payı birden fazla ortağa ait olduğu takdirde, paydaşlar şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerinden dolayı şirkete karşı müteselsilen sorumludurlar.
(2) Paydaşlar, esas sermaye payından doğan haklarını, sadece atayacakları ortak bir temsilci aracılığı ile kullanabilirler.
2. İntifa ve rehin hakkı
MADDE 600. - (1) Bir esas sermaye payı üzerinde intifa hakkı kurulmasına, esas sermaye payının geçişine ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Şirket sözleşmesiyle, esas sermaye payı üzerinde rehin hakkı kurulması genel kurulun onayına bağlanabilir. Bu halde geçişe ilişkin hükümler uygulanır. Genel kurul sadece haklı sebeplerin varlığında onay vermekten kaçınabilir.
(3) Bir esas sermaye payı üzerinde intifa hakkı bulunması halinde, pay intifa hakkı sahibi tarafından temsil edilir; bu durumda intifa hakkını haiz kişi, esas sermaye payı sahibinin menfaatlerini, hakkaniyete uygun bir şekilde gözetmezse tazminat ile yükümlü olur.
B) Esas sermaye paylarının ifası
MADDE 601. - (1) Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmediği takdirde, esas sermaye paylarının bedelleri ortaklar tarafından itibarî değerleriyle ödenir. Aynî sermayeye ilişkin hükümler saklıdır.
(2) Esas sermayenin azaltılması hali hariç olmak üzere, ortaklara esas sermaye payı bedelleri iade edilemeyeceği gibi, ortaklar bu borçtan ibra da olunamazlar.
C) Şirketin sorumluluğu
MADDE 602. – (1) Şirket, borçlarından dolayı sadece malvarlığı ile sorumludur.
D) Ek ödeme ve yan edim yükümlülükleri
I - Ek ödeme yükümlülüğü
1. Kural
MADDE 603. - (1) Şirket sözleşmesiyle ortaklar, pay bedelleri dışında ek ödeme ile yükümlü tutulabilirler. Bu yükümlülüğün yerine getirilmesi ortaklardan ancak;
a) şirket esas sermayesi ile kanunî yedek akçeler toplamının şirketin zararını karşılayamaması;
b) şirketin bu ek araçlar olmaksızın işlerine gereği gibi devamının mümkün olmaması,
c) şirket sözleşmesinde tanımlanan ve öz sermaye ihtiyacı doğuran diğer bir halin gerçekleşmiş bulunması,
hallerinde istenebilir.
(2) İflasın açılması ile ek ödeme yükümlülüğü muaccel olur.
(3) Şirket sözleşmesinde ek ödeme yükümlülüğünün, sadece esas sermaye payına ilişkin belirli bir tutardan ibaret olması öngörülebilir. Bu tutar esas sermaye payının itibarî değerinin iki katını aşamaz.
(4) Her ortak, sadece kendi esas sermaye payına düşen ek ödemeyi yerine getirmekle yükümlüdür.
(5) Ek ödemeler. şartlar gerçekleşmişse, müdürler tarafından talep edilir.
(6) Ek ödeme yükümlülüğünün azaltılması veya kaldırılması ancak esas sermaye ve kanunî yedek akçeler toplamının zararları tamamen karşılaması halinde mümkündür. Ek ödeme yükümlülüğünün azaltılmasına veya kaldırılmasına esas sermayenin azaltılması hakkındaki hükümler kıyas yoluyla uygulanır.
2. Yükümlülüğün sürmesi
MADDE 604. - (1) Bir ortağın şirketten ayrılmasının ticaret siciline tescilinden itibaren iki yıl içinde şirket iflâs ettiği takdirde, ek ödeme yükümlülüğü ortağın şirketten ayrılmasından sonra da devam eder.
(2) Ek ödeme yükümlülüğü, halef tarafından yerine getirilmemişse, gerçekleştiği zaman ileri sürülebileceği ölçüde devam eder.
3. Geri ödeme
MADDE 605. - (1) Yerine getirilen ek ödeme yükümün kısmen veya tamamen geri verilebilmesi için, ek ödemeye ilişkin tutarın, serbestçe kullanılabilecek yedek akçeler ile fonlardan karşılanabilir olması ve bu durumun işlem denetçisi tarafından doğrulanmış bulunması şarttır.
II - Yan edim yükümlülüğü
MADDE 606. - (1) Şirket sözleşmesiyle, işletme konusunun gerçekleşmesine hizmet edebilecek yan edim yükümlülükleri öngörülebilir.
(2) Bir esas sermaye payına bağlı yan edim yükümlülüklerinin konusu ile kapsamı ve şartlara göre önemli diğer noktalar şirket sözleşmesinde belirtilir. Ayrıntıyı gerektiren konular genel kurul düzenlemesine bırakılabilir.
(3) Şirket sözleşmesinde öngörülmüş uygun bir karşılığı bulunmayan ve öz sermaye gereksinimini karşılamaya hizmet eden nakdî ve aynî edim yükümlülüğü, ek ödeme hakkındaki hükümlere tâbîdir.
III - Sonradan oluşturma
MADDE 607 - (1) Şirket sözleşmesini değiştirip, ek ya da yan edim yükümlülükleri oluşturan veya mevcut yükümlülükleri artıran genel kurul kararları, ancak ilgili tüm ortakların onayıyla alınabilir.
E) Kâr payı ve ilgili diğer hükümler
I - Temettü ve yedek akçeler
MADDE 608. - (1) Kâr payı, sadece bilânço kârından ve bunun için ayrılmış yedek akçelerden dağıtılabilir. Kâr payı dağıtımına ancak, kanun ve şirket sözleşmesi uyarınca ayrılması gereken kanunî yedek akçelerle, şirket sözleşmesinde öngörülmüş yedek akçeler ayrıldığı takdirde karar verilebilir.
(2) Şirket sözleşmesi ile aksi öngörülmedikçe, kâr payı, esas sermaye paylarının itibarî değerlerine oranla hesaplanır, ayrıca yapılan ek ödemelerin tutarı da, kâr payının hesaplanmasında itibarî değere eklenir.
(3) Şirket genel kurulu, kanun ya da şirket sözleşmesinde öngörülmeyen veya öngörüleni aşan tutarlarda yedek akçelerin ayrılmalarına sadece belirtilmişse;
a) zararların karşılanması için gerekliyse ve
b) işletmenin gelişimi için yatırım yapılması gereği ciddi bir şekilde ortaya konulmuşsa ve bütün ortakların menfaati böyle bir yedek akçe ayrılmasını haklı gösteriyorsa
karar verebilir.
II - Faiz yasağı ve hazırlık dönemi faizi
MADDE 609. - (1) Esas sermaye ve ek ödemeler için faiz ödenemez. Anonim şirketlere ilişkin hükümlere uygun olarak hazırlık dönemi faizi ödenmesi şirket sözleşmesiyle öngörülebilir. Bu halde anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır.
III - Finansal tabloları ve yedek akçeler
MADDE 610. - (1) Anonim şirketlere ilişkin 514 üncü madde ve bu maddeyi izleyen ilgili maddeler, limited şirketler hakkında da uygulanır.
IV - Haksız alınan kâr paylarının geri verilmesi
MADDE 611. - (1) Haksız yere kâr almış olan ortak veya müdür bunu geri vermekle yükümlüdür.
(2) İyiniyetli oldukları takdirde ortak veya müdürün geri verme borcu, şirket alacaklılarının haklarını ödemek için gerekli olan tutarı aşamaz.
(3) Geri alma hakkı, paranın alındığı tarihten itibaren beş yıl, iyi niyetin varlığında iki yıl sonra zamanaşımına uğrar.
F) Şirketin kendi esas sermaye paylarını iktisabı
MADDE 612. - (1) Şirket kendi esas sermaye paylarını, sadece, bunlar için serbestçe kullanabileceği gerekli tutarda öz sermayeye sahipse ve bu payların itibarî değerlerinin toplamı esas sermayenin yüzde onunu aşmıyorsa iktisap edebilir.
(2) Devre ilişkin bir sınırlama ile bağlantılı olarak, şirket sözleşmesinde öngörülen veya mahkeme tarafından izin verilen bir çıkma ya da çıkarma dolayısıyla, esas sermaye paylarının iktisabı halinde, üst sınır yüzde yirmi olarak uygulanır. Şirket esas sermayesinin yüzde onunu aşan bir tutarda iktisap edilen esas sermaye payları iki yıl içinde elden çıkarılır veya sermaye azaltılması yoluyla itfa edilir.
(3) Şirket kendi esas sermaye payları için ödediği tutarı yedek akçe olarak ayırır.
(4) Şirketin iktisap ettiği kendi esas sermaye paylarından kaynaklanan oy hakları ile buna bağlı diğer haklar donar.
(5) Şirketin, iktisap ettiği kendi esas sermaye paylarına ek veya yan ödeme yükümlülükleri bağlı ise, bu yükümlülükler, sözkonusu paylar şirketin elinde bulunduğu sürece donar.
(6) Şirketin kendi paylarını edinmesine ilişkin sınırlama ile ilgili hükümler, şirket paylarının, şirketin çoğunluğuna sahip bulunduğu yavru şirketlerce iktisabı halinde de uygulanır.
G) Bağlılık yükümü ve rekabet yasağı
MADDE 613. - (1) Ortaklar, şirket sırlarını korumakla yükümlüdür. Bu yükümlülük şirket sözleşmesi veya genel kurul kararıyla kaldırılamaz.
(2) Ortaklar, şirketin çıkarlarını zedeleyebilecek davranışlarda bulunamazlar. Özellikle, kendilerine özel bir menfaat sağlayan ve şirketin amacına zarar veren işlemler yapamazlar. Şirket sözleşmesinde, ortakların, rekabet oluşturan davranışlardan kaçınmak zorunda oldukları öngörülebilir.
(3) Müdürler için rekabet yasağı öngören özel hükümler saklıdır.
(4) Geri kalan ortakların tümü yazılı olarak onay verdikleri takdirde, ortaklar, bağlılık yükümüne veya rekabet yasağına aykırı düşen faaliyetlerde bulunabilirler. Esas sözleşme bunun yerine ortaklar genel kurulunun onayını öngörebilir.
H) Bilgi alma ve inceleme hakkı
MADDE 614. - (1) Her ortak, müdürlerden, şirketin bütün işleri hakkında bilgi vermelerini talep edebilir.
(2) Ortağın, elde ettiği bilgileri şirketin zararına olacak şekilde, şirketin amacına aykırı biçimde kullanması tehlikesi varsa, müdürler, bilgi alınmasını ve incelemeyi, gerekli ölçüde engelleyebilir; bu konuda ortağın başvurusu üzerine genel kurul karar verir.
(3) Genel kurul, bilgi alınmasını ve incelemeyi haksız yere engellerse, ortağın talebi üzerine mahkeme bu hususta karar verir. Mahkeme kararı kesindir.
I) Ortaklar tarafından verilen özsermayenin yerini tutan ödünçler
MADDE 615. - (1) Ortaklar veya onlara yakın kişiler tarafından şirkete verilen ve öz sermayenin yerini tutan nitelikteki ödünçler, sözleşme veya beyanlar dolayısıyla en sonda yer alanlar da dahil olmak üzere diğer tüm alacaklardan sonra gelir.
(2) Aşağıda sayılan ödünçler, özsermayenin yerini tutar niteliktedir:
a) Esas sermayenin ve kanunî yedek akçelerin, aktifler tarafından artık karşılanamadığı (borca batık bilânço durumu) bir anda verilen ödünçler.
b) Ortaklar veya onlara yakın kişiler tarafından, şirketin finansal durumu itibarıyla özsermaye koymalarının uygun olduğu bir anda, bunun yerine verilen ödünçler.
(3) İflasın açılmasından önceki bir yıl içinde, öz sermayenin yerini tutar nitelikteki ödünçlerin iadesi amacıyla yapılan ödemeler, alıcısı tarafından geri verilir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Şirketin Teşkilatı
A) Ortaklar genel kurulu
I - Yetkiler
MADDE 616. - (1) Aşağıda sayılanlar, ortaklar genel kurulunun devredilemez yetkileridir:
a) Şirket sözleşmesinin değiştirilmesi.
b) Müdürlerin atanmaları ve görevden alınmaları.
c) Topluluk denetçisi ile işlem denetçileri de dahil olmak üzere, denetçilerin atanmaları ve görevden alınmaları.
d) Yıllık rapor ile topluluk yıl sonu finansal tablolarının onaylanması.
e) Finansal tablolarının onaylanması ve bilânço kârı hakkında karar verilmesi, özellikle kazanç paylarının belirlenmesi.
f) Müdürlerin ücretlerinin belirlenmesi ve ibraları.
g) Esas sermaye paylarının devirlerinin onaylanması ve ortağın tanınması.
h) Bir ortağın şirketten çıkarılması için mahkemeden talepte bulunulması.
ı) Müdürün, şirketin kendi paylarını iktisabı konusunda yetkilendirilmesi veya böyle bir iktisabın onaylanması.
i) Tasfiyeli ve tasfiyesiz şirketin feshi.
j) Ortaklar genel kurulunun kanun veya şirket sözleşmesi ile yetkilendirildiği ya da müdürlerin genel kurula sunduğu konularda karar verilmesi.
(2) Aşağıda sayılanlar, şirket sözleşmesinde öngörüldükleri takdirde genel kurulun devredilemez yetkileridir:
a) Şirket sözleşmesi uyarınca genel kurulun onayının arandığı haller ile müdürlerin faaliyetlerinin onaylanması.
b) Önerilme, önalım ve alım haklarının kullanılması hakkında karar verilmesi.
c) Esas sermaye payları üzerinde rehin hakkı kurulmasına ilişkin onayın verilmesi.
d) Yan edim yükümlülükleri hakkında iç yönetmelik çıkarılması.
e) Şirket sözleşmesinin ortakların onayını aramaması halinde, müdürlerin ve ortakların şirkete karşı bağlılık yükümü veya rekabet yasağı ile bağdaşmayan faaliyetlerde bulunabilmelerinin onayı için gereken iznin verilmesi.
f) Bir ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebeplerden dolayı şirketten çıkarılması.
(3) Şirket sözleşmesi ile müdürler yetkili kılınmadıkları takdirde, ticarî mümessiller ve vekiller genel kurul tarafından atanır.
II - Genel kurulun toplanması
1. Çağrı
MADDE 617. - (1) Genel kurul müdürler tarafından toplantıya çağrılır. Olağan genel kurul toplantısı her yıl hesap döneminin sona ermesinden itibaren üç ay içinde yapılır. Şirket sözleşmesi uyarınca ve gerektikçe genel kurul olağanüstü toplantıya çağrılır.
(2) Genel kurul, toplantı gününden en az onbeş gün önce toplantıya çağrılır. Şirket sözleşmesi bu süreyi uzatabilir veya on güne kadar kısaltabilir.
(3) Toplantıya çağrı, azlığın çağrı ve öneri hakkı, gündem, öneriler, çağrısız genel kurul, hazırlık önlemleri ve tutanak, ortakların temsili ve yetkisiz katılma konularında anonim şirketlere ilişkin hükümler, komisere ilişkin olanlar hariç, kıyas yoluyla uygulanır.
(4) Herhangi bir ortak sözlü görüşme talep etmediği sürece, kararlar teklif edilen hususa yazılı oy verme yoluyla da alınabilir.
2. Oy hakkı ve hesaplanması
MADDE 618. - (1) Ortakların oy hakkı esas sermaye paylarının itibarî değerine göre hesaplanır. Şirket sözleşmesinde daha yüksek bir tutar öngörülmemişse her yirmibeş Türk Lirası bir oy hakkı verir. Ancak şirket sözleşmesi ile birden fazla paya sahip ortakların oy hakları sınırlandırılabilir . Ortak en az bir oy hakkını haizdir.
(2) Şirket sözleşmesi, oy hakkını, itibarî değerden bağımsız olarak her esas sermaye payına bir oy hakkı düşecek şekilde de belirleyebilir. Bu halde en küçük itibarî değere sahip bulunan esas sermaye payının verdiği oy sayısı, diğer esas sermaye paylarının itibarî değerlerinin onda birinden aşağı olamaz.
(3) Oy hakkının esas sermaye paylarının sayısına göre belirlenmesi kuralı aşağıdaki hallerde uygulanmaz:
a) Denetçilerin seçimi.
b) Şirket yönetimi ya da onun bazı bölümlerinin denetimi için denetçi seçimi.
c) Sorumluluk davası açılması hakkında karar verilmesi.
3. Oy hakkından yoksunluk
MADDE 619. - (1) Herhangi bir şekilde şirket yönetimine katılmış bulunanlar, müdürlerin ibra edilmesine ilişkin kararlarda oy kullanamazlar.
(2) Şirketin kendi pay senedini iktisabına ilişkin kararlarda, payını devreden ortak oy kullanamaz.
(3) Ortağın bağlılık yükümüne veya rekabet yasağına aykırı faaliyetlerde bulunmasını onaylayan kararlarda ilgili ortak oy kullanamaz.
III - Karar alma
1. Olağan karar alma
MADDE 620. - (1) Kanun veya şirket sözleşmesinde aksi öngörülmediği takdirde, seçim kararları dahil, genel kurul kararları, toplantıda temsil edilen oyların salt çoğunluğu ile alınır.
2. Önemli kararlar
MADDE 621. - (1) Aşağıdaki genel kurul kararları, temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması halinde alınır:
a) Şirket konusunun değiştirilmesi.
b) Oyda imtiyazlı esas sermaye paylarının öngörülmesi.
c) Esas sermaye paylarının devrinin zorlaştırılması, yasaklanması ya da kolaylaştırılması.
d) Sermayenin artırılması.
e) Rüçhan hakkının sınırlandırılması ya da kaldırılması.
f) Şirket merkezinin değiştirilmesi.
g) Müdürlerin ve ortakların, bağlılık yükümüne veya rekabet yasağına aykırı faaliyette bulunmalarına onay verilmesi.
h) Bir ortağın haklı sebepler dolayısıyla çıkarılması için mahkemeye başvurulması ve bir ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebepten çıkarılması.
ı) Şirketin feshi.
(2) Belirli konulardaki kararların alınabilmesi için, kanunda öngörülüp daha ağır çoğunluk arayan hükümler, şirket sözleşmesine ancak aynı çoğunluk ile konulabilir.
IV- Genel kurul kararlarının hükümsüzlüğü ve iptali
MADDE 622. - (1) Genel kurul kararlarının hükümsüzlüğü ve iptaline, anonim şirketlere ilişkin hükümler, kıyas yoluyla uygulanır.
B) Yönetim ve temsil
I - Müdürler
1. Genel olarak
MADDE 623. - (1) Şirketin yönetimi ve temsili şirket sözleşmesi ile düzenlenir. Şirket sözleşmesi ile yönetim ve temsil, müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortağa veya tüm ortaklara ya da üçüncü kişilere verilebilir. En azından bir ortağın, şirketi yönetim ve temsil yetkisinin bulunması gerekir.
(2) Şirketin müdürlerinden biri bir tüzel kişi olduğu takdirde, bu kişi temsilci olarak bir gerçek kişiyi belirler.
(3) Müdürler, kanunla veya şirket sözleşmesi ile genel kurula bırakılmayan yönetime ilişkin tüm konularda yetkilidirler.
2. Müdürlerin birden fazla olmaları
MADDE 624. - (1) Şirketin birden fazla müdürünün bulunması halinde, bunlardan biri, şirketin ortağı olup olmadıklarına bakılmaksızın, genel kurul tarafından başkan olarak atanır.
(2) Başkan olan müdür veya tek müdürün bulunması halinde bu kişi, genel kurulun toplantıya çağrılması ve genel kurul toplantılarının yürütülmesi konularında olduğu gibi, genel kurul başka yönde bir karar almadığı ya da şirket sözleşmesiyle farklı bir düzenleme öngörülmediği takdirde, tüm açıklamaları ve ilânları yapmaya da yetkilidir.
(3) Birden fazla müdürün varlığı halinde, bunlar çoğunlukla karar alırlar. Eşitlik halinde başkanın oyu üstün oy sayılır. Şirket sözleşmesi, müdürlerin karar almaları hakkında değişik bir düzenleme öngörebilir.
II - Yetkiler
1. Devredilemez ve vazgeçilemez görevler
MADDE 625. - (1) Müdürler, kanun ve şirket sözleşmesinin genel kurula vermediği bütün konularda yetkilidir. Müdürler, aşağıdaki görevleri devredemez ve bunlardan vazgeçemezler:
a) Şirketin üst düzeyde yönetimi ve yöneltimi; gerekli talimatların verilmesi.
b) Kanun ve şirket sözleşmesi çerçevesinde şirket örgütünün belirlenmesi.
c) Şirketin yönetimi için gerekli olduğu takdirde, muhasebenin, finansal denetimin ve finansal plânlamanın oluşturulması.
d) Şirket yönetiminin bazı bölümleri kendilerine devredilmiş bulunan kişilerin, kanunlara, şirket sözleşmesine, iç tüzüklere ve talimatlara uygun hareket edip etmediklerinin gözetimi;
e) Küçük limited şirketler hariç, risklerin erken teşhisi komitesinin kurulması.
f) Şirket finansal tablolarının, yıllık faaliyet raporunun ve gerekli olduğu takdirde topluluk finansal tablolarının düzenlenmesi.
g) Genel kurul toplantısının hazırlanması ve genel kurul kararlarının yürütülmesi.
h) Şirketin borca batık olması halinde durumun mahkemeye bildirilmesi.
(2) Şirket sözleşmesinde, müdürlerin;
a) belirli kararları ve
b) münferit sorunları
genel kurulun onayına sunmaları öngörülebilir. Genel kurulun onayı müdürlerin sorumluluğunu sınırlandırmaz.
2. Özen ve bağlılık yükümü, rekabet yasağı
MADDE 626. - (1) Müdürler ve yönetimle görevli üçüncü kişiler, görevlerini tüm özeni göstererek yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini, dürüstlük kuralları çerçevesinde, gözetmekle yükümlüdürler. 202 ilâ 205 inci madde hükümleri saklıdır.
(2) Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemiş veya diğer tüm ortaklar yazılı olarak izin vermemişse, müdürler şirketle rekabet oluşturan bir faaliyette bulunamazlar. Ortaklık sözleşmesi bunun yerine ortaklar genel kurulunun onayını öngörebilir.
(3) Müdürler de, ortaklar için öngörülmüş bulunan bağlılık borcuna tâbidir.
3. Eşit işlem
MADDE 627. - (1) Müdürler ortaklara eşit şartlar altında eşit işlem yaparlar.
III - Müdürlerin yerleşim yeri
MADDE 628. - (1) Şirket müdürlerinden en az birinin yerleşim yerinin Türkiye'de bulunması ve şirketi tek başına temsile yetkili olması gerekir.
(2) Bu hükme aykırılık belirlendiğinde, ticaret sicili müdürü durumun kanuna uygun hale getirilmesi için şirkete uygun bir süre verir. Bu süre içinde gereken yapılmadığı takdirde, ticaret sicili müdürü şirketin feshini mahkemeden ister.
IV - Temsil yetkisinin kapsamı, sınırlandırılması
MADDE 629. - (1) Müdürlerin temsil yetkilerinin kapsamına, yetkinin sınırlandırılmasına, imza şekli ile tescil ve ilâna anonim şirket hükümleri kıyas yolu ile uygulanır.
(2) Tek ortak ile onun tarafından temsil edilen şirket arasında yapılan sözleşmelerin yazılı olması şarttır. Bu zorunluluk, piyasanın şartlarına göre günlük ve sıradan işlemlere ilişkin sözleşmelere uygulanmaz.
V - Görevden alma, yönetim ve temsil yetkisinin geri alınması ve sınırlandırılması
MADDE 630. - (1) Genel kurul, müdürü ve müdürleri görevden alabilir; yönetim hakkını ve temsil yetkisini sınırlayabilir.
(2) Her ortak, haklı sebeplerin varlığında mahkemeden, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını talep edebilir.
(3) Yöneticinin, yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlâl etmesi veya iyi şirket yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur.
(4) Görevden alınan yöneticinin tazminat hakları saklıdır.
VI - Ticarî mümessiller ve ticarî vekiller
MADDE 631. - (1) Ticarî mümessiller ve ticarî vekiller, şirket sözleşmesinde başka şekilde düzenlenmediği takdirde, ancak genel kurul kararı ile atanabilirler; yetkileri genel kurul tarafından sınırlandırılabilir.
(2) Müdür veya müdürlerin çoğunluğu, 623 üncü maddenin kapsamına girmeyen ticarî mümessili veya ticarî vekili her zaman görevden uzaklaştırabilir. Bu kişi genel kurul kararı ile atanmışsa, gecikmeksizin genel kurul toplantıya çağrılır.
VII - Haksız fiil sorumluluğu
MADDE 632. - (1) Şirketin yönetimi ve temsili ile yetkilendirilen kişinin, şirkete ilişkin faaliyeti sırasında işlediği haksız fiilden şirket sorumludur.
C) Sermaye kaybı ve borca batıklık
I - İhbar yükümlülüğü
MADDE 633. - (1) Esas sermayenin kaybı ya da borca batık olma hallerinde anonim şirketlere ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır. Ek ödeme yükümlülüğü hakkındaki hükümler saklıdır.
II - İflâsın bildirilmesi veya ertelenmesi
MADDE 634. – (1) İflâsın bildirilmesi ve ertelenmesine anonim şirket hükümleri uygulanır.
D) Denetçi
MADDE 635. - (1) Limited şirketin denetimine anonim şirketin denetimi hakkındaki hükümler uygulanır.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Sona Erme ve Ayrılma
A) Sona erme sebepleri ve sona ermenin sonuçları
MADDE 636. - (1) Limited şirket aşağıdaki hallerde sona erer:
a) Şirket sözleşmesinde öngörülen sebeplerden birinin gerçekleşmesiyle.
b) Genel kurul kararı ile.
c) İflâsın açılması ile.
d) Kanunda öngörülen diğer hallerde.
(2) Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin talebi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesi, şirketin durumunu kanuna uygun hale getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, müdürleri dinleyerek, şirketin feshine karar verebilir.
(3) Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini talep edebilir. Mahkeme, talep yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.
(4) Haklı sebeplerle fesih hakkı, şirket sözleşmesiyle sadece esas sermayenin en az onda birine sahip ortaklara tanınabilir.
(5) Dava açıldığında mahkeme taraflardan birinin talebi üzerine gerekli önlemleri alabilir.
(6) İnfisahın sonuçlarına anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır.
B) Tescil ve ilân
MADDE 637. - (1) Sona erme, iflâstan ve mahkeme kararından başka bir sebepten ileri gelmişse müdür, birden fazla müdürün bulunması halinde en az iki müdür bunu ticaret siciline tescil ve ilân ettirir.
C) Çıkma ve çıkarılma
I - Genel olarak
MADDE 638. - (1) Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir.
(2) Her ortak, haklı sebeplerle şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme talep üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun güvence altına alınması amacıyla, diğer önlemlere karar verebilir.
II - Çıkmaya katılma
MADDE 639. - (1) Ortaklardan biri şirket sözleşmesindeki hükme dayanarak çıkma talep ettiği veya haklı sebeplerden dolayı çıkma davası açtığı takdirde, müdürler gecikmeksizin diğer ortakları bundan haberdar ederler.
(2) Diğer ortaklardan her biri, haberin kendisine ulaştığı tarihten itibaren bir ay içinde;
a) şirket sözleşmesinde öngörülen haklı sebep kendisi yönünden de geçerliyse, kendisinin de çıkmaya katılacağını müdürlere bildirmek,
b) açacağı bir dava ile haklı sebepler dolayısıyla çıkma davasına katılmak,
hakkına sahiptir.
(3) Çıkan tüm ortaklar, esas sermaye payları ile orantılı olarak, eşit işleme tâbi tutulurlar.
(4) Şirket sözleşmesindeki hüküm sebebiyle veya haklı bir sebebin varlığı dolayısıyla bir ortağın şirketten çıkarılması halinde bu hüküm uygulanmaz.
III - Çıkarma
MADDE 640. - (1) Şirket sözleşmesinde, bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılabileceği sebepler öngörülebilir.
(2) Çıkarma kararına karşı ortak kararın noter aracılığıyla kendisine bildirilmesinden itibaren üç ay içinde iptal davası açabilir.
(3) Ortağın şirketin talebi üzerine, mahkeme kararı ile, haklı bir sebebe dayanarak şirketten çıkarılması saklıdır.
IV - Ayrılma akçesi
1. Talep ve tutar
MADDE 641. - (1) Ortak şirketten ayrıldığı takdirde, esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini talep hakkını haizdir.
(2) Şirket sözleşmesinde öngörülen ayrılma hakkı dolayısıyla, şirket sözleşmeleri ayrılma akçesini farklı bir şekilde düzenleyebilirler.
2. Ödeme
MADDE 642. - (1) Ayrılma akçesi;
a) şirket kullanılabilir bir öz sermaye üzerinde tasarruf ediyorsa,
b) ayrılan kişinin esas sermaye payları devredilebiliyorsa,
c) esas sermaye, ilgili hükümlere göre azaltılmışsa,
ayrılma ile muaccel olur.
(2) İşlem denetçisi kullanılabilir öz sermaye tutarını belirler. Bu tutar ayrılma akçesinin ödenmesine yetmiyorsa, işlem denetçisi esas sermayeden ne tutarda indirim yapılması gerektiğini de belirtir.
(3) Ayrılan ortağın ayrılma akçesinin ödenmeyen kısmı, şirkete karşı, bütün alacaklılardan sonra gelen faizsiz bir alacak oluşturur. Bu husus yıllık raporda kullanılabilir öz sermaye tutarının tespiti ile muaccel hale gelir.
D) Tasfiye
MADDE 643. - (1) Tasfiye usulü ile tasfiyede şirket organlarının yetkileri hakkında anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır.
E) Uygulanacak hükümler
MADDE 644. - (1) Kurucuların şirketin yönetimi, denetimi, işlemlerin denetimi ve tasfiyesi ile görevli kişilerin sorumluluğu hakkında ilgili anonim şirket hükümleri uygulanır. Ayrıca, şirketin kuruluşunda kanuna aykırı hareket edilerek ortakların, alacaklıların ve kamunun menfaatlerinin ihlâli veya tehlikeye düşürülmesi halinde, şirketin feshi ile yönetim kurulu kararlarının butlanı hakkında, anonim şirketlerin genel kurul kararlarının butlanına dair hükümleri geçerli olur.
ÜÇÜNCÜ KİTAP
Kıymetli Evrak
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
A) Kıymetli evrakın tanımı
MADDE 645. - (1) Kıymetli evrak öyle senetlerdir ki, bunların içerdikleri hak senetten ayrı olarak ileri sürülemediği gibi başkalarına da devredilemez.
B) Senetten doğan borç
MADDE 646. - (1) Kıymetli evrakın borçlusu, ancak senedin teslimi karşılığında ödeme ile yükümlüdür.
(2) Hile veya ağır kusuru bulunmadıkça borçlu, vade geldiğinde, senedin niteliğine göre alacaklı olduğu anlaşılan kişiye ödemede bulunmakla borcundan kurtulur.
C) Kıymetli evrakın devri
I - Genel şekil
MADDE 647. - (1) Mülkiyet veya sınırlı bir aynî hak kurulması amacıyla kıymetli evrakın devri için herhalde senet üzerindeki zilyetliğin devri şarttır.
(2) Bundan başka emre yazılı senetlerde ciroya, nama yazılı senetlerde yazılı bir devir beyanına da gerek vardır. Bu beyan kıymetli evrakın veya ayrı bir kâğıdın üzerine yazılabilir.
(3) Kanun veya sözleşme ile başka kişilerin, bu arada, özellikle borçlunun da devre katılmaları zorunluluğu öngörülebilir.
II - Ciro
1. Şekil
MADDE 648. - (1) Bütün hallerde ciro, poliçenin cirosuna ilişkin hükümler uyarınca yapılır.
(2) Devir için ciro ve senedin zilyetliğinin geçirilmesi yeterlidir.
2. Hüküm
MADDE 649. - (1) Devredilebilen bütün kıymetli evrakın, senedin içeriğinden veya niteliğinden aksi anlaşılmadıkça, ciro ve teslimi ile cirantanın hakları ciro edilene geçer.
D) Tahvil
MADDE 650. - (1) Nama veya emre yazılı senet, ancak kendisine hak verdiği ve borç yüklediği tüm kişilerin onayıyla hâmile yazılı senet haline getirilebilir. Bu onayın bizzat senet üzerine yazılması gerekir.
(2) Hâmile yazılı senetlerin nama veya emre yazılı senet haline getirilmesi hususunda da aynı kural geçerlidir. Bu son halde hak veya borç sahibi kişilerden birinin onayı bulunmazsa bu değişiklik, ancak değişikliği yapan alacaklı ile onun haklarına doğrudan doğruya halef olan kişi arasında hüküm ifade eder.
E) İptal kararı
I - Şartları
MADDE 651.- (1) Kıymetli evrak zayi olduğu takdirde mahkeme tarafından iptaline karar verilebilir.
(2) Kıymetli evrakın zayi olduğu veya ziyaın meydana çıktığı zamanda senet üzerinde hak sahibi olan kişi, senedin iptaline karar verilmesini isteyebilir.
II - Hükümleri
MADDE 652.- (1) İptal kararı üzerine hak sahibi hakkını senetsiz olarak da ileri sürebilir veya yeni bir senet düzenlenmesini talep edebilir.
(2) Bunun dışında iptal usulü ve hükümleri hakkında, kıymetli evrakın çeşitli türlerine ilişkin özel hükümler uygulanır.
F) Özel hükümler
MADDE 653.- (1) Çeşitli kıymetli evraka ilişkin özel hükümler saklıdır.
İKİNCİ KISIM
Nama Yazılı Senetler
A) Tanımı
MADDE 654.- (1) Belli bir kişinin adına yazılı olup da onun emrine kaydını içermeyen ve kanunen de emre yazılı senetlerden sayılmayan kıymetli evrak nama yazılı senet sayılır.
B) Alacaklının hakkını nasıl ispat edeceği
I - Kural olarak
MADDE 655.- (1) Borçlu, ancak senedin hâmili bulunan ve senette adı yazılı olan veya onun hukukî halefi olduğunu ispat eden kişilere ödemeye zorunludur.
(2) Bu husus ispat edilmediği halde ödemede bulunan borçlu senedin gerçek sahibi olduğunu ispat eden bir üçüncü kişiye karşı borcundan kurtulmuş olmaz.
II - Eksik nama yazılı senetler
MADDE 656.- (1) Nama yazılı senet içinde, senet bedelini her hâmiline ödemek hakkını saklı tutmuş olan borçlu, alacaklı sıfatının ispat edilmesini aramamış olsa da, hâmile iyi niyetle yapacağı ödeme sonucunda borcundan kurtulmuş olur. Şu kadar ki, hâmile ödemede bulunmakla yükümlü değildir. 785 inci maddenin ikinci fıkrası hükmü saklıdır.
C) İptal kararı
MADDE 657.- (1) Aksine özel hükümler bulunmadıkça nama yazılı senetler, hâmile yazılı senetlere ilişkin hükümlere göre iptal olunur.
(2) Borçlu, senette ilânların sayısını azaltmak veya mehilleri kısaltmak suretiyle iptal için daha basit bir usul öngörebileceği gibi, alacaklı kendisine senedin iptal ve borcun ödendiğini gösteren, resmen düzenlenmiş veya usulen onaylanmış bir belge verdiği takdirde, senet ibraz edilmeksizin ve iptaline karar verilmeksizin de geçerli olmak üzere ödemek hakkını da saklı tutabilir.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Hâmile Yazılı Senetler
A) Tanımı
MADDE 658.- (1) Senedin metninden veya şeklinden, hâmili kim ise o kişinin hak sahibi sayılacağı anlaşılan her kıymetli evrak, hâmile (hâmiline) yazılı senet sayılır.
(2) Mahkeme kararıyla ödemeden menedilen borçlunun ödemesi geçerli olmaz.
B) Borçlunun defileri
I - Genel olarak
MADDE 659.- (1) Borçlu hâmile yazılı bir senetten doğan alacağa karşı, ancak senedin geçersizliğine ilişkin veya senedin metninden anlaşılan defilerle, alacaklı her kim ise ona karşı kişisel olarak haiz bulunduğu defileri ileri sürebilir.
(2) Borçlu ile önceki hâmillerden biri arasında doğrudan doğruya varolan ilişkilere dayanan defilerin ileri sürülmesi, ancak senedi iktisap ederken hâmilin bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması halinde geçerlidir.
(3) Senedin, borçlunun iradesine rağmen dolaşıma çıkarıldığı yolunda bir defi ileri sürülemez.
II - Hâmile yazılı faiz kuponları
MADDE 660.- (1) Borçlu hâmile yazılı faiz kuponlarından doğan alacağa karşı ana paranın itfa edildiği definde bulunamaz.
(2) Ana paranın ödenmesi halinde, borçlu, ilerde muaccel olup da asıl senetle birlikte kendisine teslim edilmeyen faiz kuponlarının tutarını, bu kuponlar hakkında geçerli olan zamanaşımı süresi geçinceye kadar alıkoymak hakkını haizdir; meğerki, teslim edilmeyen kuponların iptaline karar verilmiş veya tutarı karşılığında güvence gösterilmiş olsun.
C) İptal kararı
I - Genel olarak
1. Yetki
MADDE 661.- (1) Pay senetleri, tahviller, intifa senetleri (münferit kuponlar hariç olmak üzere), kupon belgeleri, esas kupon belgelerinin yenilenmesine yarayan kuponlar (talonlar) gibi hâmile yazılı senetlerin iptaline hak sahibinin talebi üzerine mahkemece karar verilir.
(2) Yetkili mahkeme, borçlunun yerleşim yeri mahkemesi veya pay senetleri hakkında anonim şirket merkezinin bulunduğu yerin mahkemesidir.
(3) Dilekçe sahibinin senedin zilyedi bulunduğu ve onu zayi ettiği yolundaki iddialarının mahkemece inandırıcı bulunması gerekir.
(4) Bir senet kupon tablosu veya talon içeriyorsa ve hamil yalnız kupon tablosunu veya talonunu yitirmişse, talebin haklı olduğunun isbatı için senedin esas bölümünün ibrazı yeterlidir.
2. Ödeme yasağı
MADDE 662.- (1) Dilekçe sahibinin talebi üzerine mahkeme senedin borçlusunu; aksine hareket ettiği takdirde iki defa ödemek zorunda kalacağını ihtar ederek bedelini ödemekten meneder.
(2) Bir kupon belgesinin iptaline karar vermek gerektiği takdirde vadeleri dava sırasında dolan münferit kuponlar hakkında faiz kuponlarının iptaline ilişkin hükümler uygulanır.
3. İlân ile çağrı, başvuru süresi
MADDE 663.- (1) Mahkeme, dilekçe sahibinin, senedin zilyedi bulunmuş ve onu zâyi etmiş olduğuna dair yaptığı açıklamanın doğruluğunu inandırıcı görürse, belli olmayan hâmili ilân yoluyla senedi belirli bir süre içinde ibraz etmeye çağırır ve aksi takdirde senedin iptaline karar verileceğini ihtar eder. Sürenin en az altı ay olarak belirlenmesi gerekir; bu süre ilk ilân gününden itibaren işlemeye başlar.
4. İlân şekli
MADDE 664.- (1) Senedi ibraz hususundaki ilânın 35 inci maddede yazılı gazetede üç defa yapılması gerekir.
(2) Mahkeme gerek gördüğü takdirde ayrıca uygun göreceği diğer şekillerde de ilânlar yapılmasına karar verebilir.
5. Hükümleri
a) Senedin ibrazı halinde
MADDE 665.- (1) İptali istenen senet ibraz edilirse, mahkeme, dilekçe sahibine senedin geri verilmesi davası açması için bir süre belirler.
(2) Dilekçe sahibi bu süre içinde dava açmazsa, mahkeme, senedi geri verir ve ödeme yasağını kaldırır.
b) Senedin ibraz edilmemesi halinde
MADDE 666.- (1) Senet belirlenen süre içinde ibraz edilmezse, mahkeme, senedin iptaline karar verir veya gerekli görürse başka önlemler de alabilir.
(2) Hâmile yazılı bir senedin iptali hakkındaki karar, derhal 35 inci maddede yazılı gazete ile ve mahkeme gerek görürse başka araçlarla da ilân edilir.
(3) İptal kararı üzerine dilekçe sahibi, gideri kendisine ait olmak üzere yeni bir senet düzenlenmesini veya muaccel borcun ifasını istemek hakkını haizdir.
II - Kuponlarda usül
MADDE 667.- (1) Münferit kuponların zıyaı halinde hak sahibinin talebi üzerine, mahkeme, bedelin vâdesinde ve eğer vâde zaten dolmuşsa derhal mahkemeye yatırılmasına karar verir.
(2) Üç yıl geçtikten sonra hiçbir hak sahibi başvurmaz ve vâdenin dolmasından itibaren üç yıl geçmiş olursa, mahkeme karariyle bedel dilekçe sahibine verilir.
III - Banknotlarda ve buna benzer kağıtlarda usûl
MADDE 668.- (1) Banknot ve büyük miktarda çıkarılıp görüldüğünde ödenmesi gereken ve para yerine ödeme aracı olarak kullanılan ve belirli bedelleri yazılı olan diğer hâmile yazılı senetlerin iptaline karar verilemez.
(2) Devlet tarafından çıkarılmış olan tahvillere ilişkin özel hükümler saklıdır.
D) İpotekli borç senedi ve irat senedi
MADDE 669.- (1) Hâmile yazılı olan ipotekli borç senediyle irat senedine ilişkin özel hükümler saklıdır.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Kambiyo Senetleri
Borçlanma ehliyeti
MADDE 670.- (1) Sözleşme ile borçlanmaya ehil olan kişi; poliçe, çek ve bono ile borçlanmaya da ehildir.
BİRİNCİ BÖLÜM
Poliçe
BİRİNCİ AYIRIM
Poliçenin Düzenlenmesi ve Şekli
A) Şekil
I - Unsurları
1. Genel olarak
MADDE 671. - (1) Poliçe;
a) senet metninde "poliçe" kelimesini ve eğer senet Türkçe’den başka bir dille yazılmışsa, o dilde poliçe karşılığı olarak kullanılan kelimeyi,
b) belirli bir bedelin ödenmesi hususunda kayıtsız ve şartsız havaleyi,
c) ödeyecek olan kişinin (muhatabın) ad ve soyadını,
d) vadeyi,
e) ödeme yerini,
f) kime veya kimin emrine ödenecek ise onun ad ve soyadını,
g) düzenlenme tarihini, yerini ve
h) düzenleyenin imzasını
içerir.
2. Unsurların bulunmaması
MADDE 672. - (1) 671 inci maddede yazılı unsurlardan birini içermeyen senet aşağıdaki fıkralarda yazılı haller dışında poliçe sayılmaz.
(2). Vadesi gösterilmeyen poliçenin görüldüğünde ödenmesi şart edilmiş sayılır.
(3) Ayrıca belirtilmiş olmadıkça muhatabın soyadı yanında gösterilen yer, ödeme yeri ve aynı zamanda da muhatabın yerleşim yeri sayılır.
(4) Düzenlenme yeri gösterilmeyen poliçe, düzenleyenin soyadı yanında gösterilen yerde düzenlenmiş sayılır.
II - Münferit unsurlar
1. Düzenleyenin aynı zamanda muhatap veya emrine ödenecek kişi olması
MADDE 673. - (1) Poliçe bizzat düzenleyenin emrine yazılı olabileceği gibi, bizzat düzenleyen üzerine veya bir üçüncü kişi hesabına da düzenlenebilir.
2. Adresli ve yerleşim yerli poliçe
MADDE 674. - (1) Poliçe, bir üçüncü kişinin nezdinde, muhatabın yerleşim yerinde veya başka bir yerde ödenmek üzere düzenlenebilir.
3. Faiz şartı
MADDE 675. - (1) Görüldüğünde veya görüldüğünden belirli bir süre sonra ödenmesi şart kılınan bir poliçeye düzenleyen tarafından faiz şartı konulabilir. Diğer poliçelerde böyle bir faiz şartı yazılmamış sayılır.
(2) Faiz oranının poliçede gösterilmesi gerekir; gösterilmemiş ise, faiz şartı yazılmamış sayılır.
(3) Başka bir gün belirtilmemişse, faiz, poliçenin düzenlenme gününden itibaren işler.
4. Poliçe bedelinin çeşitli şekillerde gösterilmesi
MADDE 676. - (1) Poliçe bedeli hem yazı hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulunursa, yazı ile gösterilen bedel üstün tutulur.
(2) Poliçe bedeli yalnız yazı ile veya yalnız rakamla birden çok gösterilmiş olup da bedeller arasında fark bulunursa, en az olan bedel geçerli sayılır.
B) İmza edenlerin sorumluluğu
I - Geçerli olmayan imzaların bulunması
MADDE 677. - (1) Bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez.
II - Yetkisiz imza
MADDE 678. - (1) Temsile yetkili olmadığı halde bir kişinin temsilcisi sıfatiyle bir poliçeye imzasını koyan kişi, o poliçeden dolayı bizzat sorumludur; bu poliçeyi ödediği takdirde, temsil olunduğu kabul edilen kişinin sahip bulunabileceği hakları haiz olur. Yetkisini aşan temsilci için de hüküm böyledir.
III - Düzenleyenin sorumluluğu
MADDE 679. - (1) Düzenleyen, poliçenin kabul edilmemesinden ve ödenmemesinden sorumludur. Düzenleyen, kabul edilmeme halinde sorumlu olmayacağını şart edebilirse de, ödenmemeden sorumlu olmayacağına ilişkin kayıtlar yazılmamış sayılır.
IV - Açık poliçe
MADDE 680. - (1) Dolaşıma çıkarılırken tamamen doldurulmamış bulunan bir poliçe, aradaki anlaşmalara aykırı bir şekilde doldurulursa, bu anlaşmalara uyulmadığı iddiası, hâmile karşı ileri sürülemez; meğerki, hâmil poliçeyi kötü niyetle iktisap etmiş veya iktisap sırasında kendisine ağır bir kusur isnadı mümkün bulunmuş olsun.
İKİNCİ AYIRIM
Ciro
A) Poliçenin devredilmesi
MADDE 681. - (1) Her poliçe açıkça emre yazılı olmasa da, ciro ve zilyetliğin geçirilmesi yoluyla devredilebilir.
(2) Düzenleyen poliçeye, “emre yazılı değildir” kelimelerini veya aynı anlamı ifade eden bir kaydı koymuşsa, poliçe ancak alacağın temliki yoluyla devrolunabilir ve bu devir alacağın temlikinin hukukî sonuçlarını doğurur.
(3) Ciro, poliçeyi kabul etmiş olsun veya olmasın muhataba, düzenleyene veya poliçeyle borç altına girmiş olanlardan herhangi birine yapılabilir. Bu kimseler poliçeyi yeniden ciro edebilirler.
B) Ciro
I - Kayıtsız, şartsız olması
MADDE 682. - (1) Cironun kayıtsız ve şartsız olması gerekir. Cironun bağlı tutulduğu her şart yazılmamış sayılır.
(2) Kısmî ciro bâtıldır.
(3) Hâmiline ciro beyaz ciro hükmündedir.
II - Cironun şekli
MADDE 683. - (1) Cironun poliçe veya poliçeye bağlı olan ve "alonj" denilen bir kağıt üzerine yazılması ve ciranta tarafından imzalanması gerekir.
(2) Lehine ciro yapılan kişinin ciroda gösterilmesine gerek olmadığı gibi, ciro, cirantanın sadece imzasından ibaret olabilir. Bu şekildeki cirolara "beyaz ciro" denilir. Bunun geçerli olması için cironun poliçenin arkasına veya alonj üzerine yazılması gerekir.
III - Cironun hükümleri
1. Devir işlevi
MADDE 684. - (1) Ciro ve zilyetliğin geçirilmesi ile poliçeden doğan bütün haklar devrolunur.
(2) Ciro beyaz ciro ise hâmil;
a) ciroyu kendi adına veya diğer bir kişi adına doldurabilir;
b) poliçeyi yeniden beyaz olarak veya diğer belirli bir kişiye tekrar ciro edebilir;
c) beyaz ciroyu doldurmaksızın ve poliçeyi tekrar ciro etmeksizin poliçeyi başka bir kişiye verebilir.
2. Güvence işlevi
MADDE 685. - (1) Aksi şart edilmedikçe, ciranta poliçenin kabul edilmemesinden ve ödenmemesinden sorumludur.
(2) Ciranta, poliçenin tekrar ciro edilmesini yasak edebilir; bu halde, senet sonradan kendilerine ciro edilmiş olan kişilere karşı sorumlu olmaz.
3. Hâmilin hak sahipliği
MADDE 686. - (1) Bir poliçeyi elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa da kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde, yetkili hâmil sayılır. Çizilmiş cirolar bu hususta yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse son ciroyu imzalayan kişi, poliçeyi beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır.
(2) Poliçe herhangi bir suretle hâmilin elinden çıkmış bulunursa, yukarıdaki fıkrada yazılı hükümlere göre hakkı anlaşılan yeni hâmil, ancak poliçeyi kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisabında ağır bir kusur bulunduğu takdirde o poliçeyi geri vermekle yükümlüdür.
IV - Defiler
MADDE 687. - (1) Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hâmillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya varolan ilişkilere dayanan defileri başvuran hâmile karşı ileri süremez; meğerki, hâmil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.
(2) Alacağın temliki yoluyla yapılan devirlere ilişkin hükümler saklıdır.
V - Cironun çeşitleri
1. Tahsil için ciro
MADDE 688. - (1) Ciro, "bedeli tahsil içindir", "bedeli kabzetmek içindir", "vekâleten" ibaresini veya sadece vekil etmeyi ifade eden diğer herhangi bir kaydı içerirse, hâmil, poliçeden doğan bütün hakları kullanabilir; fakat o poliçeyi ancak tahsil cirosu ile tekrar ciro edebilir.
(2) Poliçeden sorumlu olanlar, bu halde, ancak cirantaya karşı ileri sürebilecekleri defileri hâmile karşı dermeyan edebilirler.
(3) Tahsil cirosunun içerdiği yetki, bu yetkiyi verenin ölümü ile sona ermeyeceği gibi, onun medenî hakları kullanma ehliyetini kaybetmesiyle de ortadan kalkmaz.
2. Rehin cirosu
MADDE 689. - (1) Ciro, "bedeli güvencedir", "bedeli rehindir" ibaresini veya rehnetmeyi belirten diğer herhangi bir kaydı içerirse, hâmil, poliçeden doğan bütün hakları kullanabilir; fakat kendisi tarafından yapılan bir ciro ancak tahsil cirosu hükmündedir.
(2) Poliçeden sorumlu olanlar, kendileriyle ciranta arasında doğrudan doğruya varolan ilişkilere dayanan defileri hâmile karşı ileri süremezler; meğerki, hâmil poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.
3. Vadeden sonraki ciro
MADDE 690. - (1) Vadenin geçmesinden sonra yapılan ciro, vadeden önce yapılan bir cironun hükümlerini doğurur; şu kadar ki; ödenmeme protestosundan veya bu protestonun düzenlenmesi için öngörülmüş sürenin geçmesinden sonra yapılan ciro, sadece alelade temlikin hükümlerini meydana getirir.
(2) Aksi sabit oluncaya kadar tarihsiz bir ciro protestonun düzenlenmesi için öngörülen sürenin geçmesinden önce yapılmış sayılır.
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
Kabul ve Aval
A) Kabule arz
I - Kural
MADDE 691. - (1) Poliçe vadeye kadar hâmil veya poliçeyi elinde tutan herkes tarafından muhatabın yerleşim yerinde onun kabulüne arzolunabilir.
II - Kabule arz şartı ve yasağı
MADDE 692. - (1) Düzenleyen, bir süre belirleyerek veya belirlemeden poliçenin kabule arzedilmesini şart koşabilir.
(2) Düzenleyen, üçüncü bir kişinin yerleşim yerinde veya muhatabın yerleşim yerinden başka bir yerde ya da görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi gereken poliçeler hariç olmak üzere, poliçenin kabule arzını menettiğini poliçeye yazabilir.
(3) Düzenleyen, poliçenin belirli bir tarihten önce kabule arzedilmemesini de şart koşabilir.
(4) Düzenleyen, poliçenin kabule arzını menetmiş olmadıkça, bir süre koyarak veya koymayarak, her ciranta poliçenin kabule arzını şart koşabilir.
III - Görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi gereken poliçelerde
MADDE 693. - (1) Görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi şart kılınan poliçelerin, düzenlenme gününden itibaren bir yıl içinde kabule arzedilmesi gerekir.
(2) Düzenleyen bu süreyi kısaltabileceği gibi, daha uzun bir süre de şart koşabilir.
(3) Cirantalar kabule arz sürelerini kısaltabilirler.
IV - Bir daha kabule arz
MADDE 694. - (1) Muhatap, poliçenin, kendisine arz edildiği günü izleyen günde bir daha ibrazını isteyebilir. İlgililer, bu talebin yerine getirilmediğini, ancak bu talep protestoya yazılmışsa ileri sürebilirler.
(2) Hâmil, kabule arz edilen poliçeyi muhatabın elinde bırakmakla yükümlü değildir.
B) Kabul
I - Şekli
1. Genel olarak
MADDE 695. - (1) Kabul beyanı poliçe üzerine yazılır ve "kabul edilmiştir" veya buna eş anlamlı başka bir ibare ile ifade ve muhatap tarafından imza edilir. Muhatabın, poliçenin ön yüzüne yalnız imzasını koyması kabul hükmündedir.
(2) Poliçenin, görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi şart edilmiş olduğu veya özel bir şart uyarınca belirli bir süre içinde kabule arzedilmesi gerektiği takdirde, hâmil ibraz günü tarihinin atılmasını istemedikçe, kabul hangi gün gerçekleşmişse poliçeye o günün tarihi atılır. Tarih atılmamış olduğu takdirde hâmil cirantalarla düzenleyene karşı başvurma haklarını koruyabilmek için bu eksikliği vaktinde düzenlenecek bir protesto ile tespit ettirmek zorundadır.
2. Kabulün sınırlandırılması
MADDE 696. - (1) Kabul, kayıtsız, şartsız olmalıdır; fakat muhatap kabulü poliçe bedelinin bir kısmı ile sınırlayabilir.
(2) Kabul şerhi, bundan başka noktalarda poliçe içeriğinden farklı olursa, poliçe kabul edilmemiş sayılır. Bununla beraber kabulü yapan, kabulündeki şartlar çerçevesinde sorumludur.
3. Adresli ve yerleşim yerli poliçe
MADDE 697. - (1) Düzenleyen, poliçede, ödemenin nezdinde yapılacağı bir üçüncü kişiyi göstermeksizin, muhatabın yerleşim yerinden başka bir yeri ödeme yeri olarak beyan etmişse, muhatap kabul şerhinde bir üçüncü kişiyi gösterebilir. Aksi takdirde, muhatap, ödeme yerinde poliçeyi bizzat ödemeyi taahhüt etmiş sayılır.
(2) Poliçenin bizzat muhatabın nezdinde ödenmesi şart kılınmışsa, muhatap, kabul şerhinde ödemenin yapılacağı yer olmak üzere, ödeme yerinde bulunan bir adresi gösterebilir.
II - Hükümleri
1. Genel olarak
MADDE 698. - (1) Muhatap, poliçeyi kabul etmekle bedelini vadede ödemeyi taahhüt etmiş olur.
(2) Ödememe halinde hâmil, düzenleyen dahi olsa, poliçeden dolayı 725 ve 726 ncı maddeler gereğince istenebilecek her şeyi kabul edenden doğrudan doğruya talep hakkını haizdir.
2. Kabul şerhinin çizilmesi
MADDE 699. - (1) Muhatap poliçe üzerindeki kabul şerhini poliçeyi geri vermeden önce çizmiş olursa kabulden kaçınmış sayılır. Kabul şerhinin, poliçenin geri verilmesinden önce çizilmiş olduğu, aksi sabit oluncaya kadar, karinedir.
(2) Bununla beraber, muhatap hâmile veya poliçede imzası bulunan bir kişiye poliçeyi kabul ettiğini yazı ile bildirmişse, bunlara karşı kabul beyanı çerçevesinde sorumlu olur.
C) Aval
I - Aval verenler
MADDE 700. - (1) Poliçede bedelin ödenmesi, aval suretiyle tamamen veya kısmen güvence altına alınabilir.
(2) Bu güvence, üçüncü bir kişi veya zaten poliçede imzası bulunan bir kişi tarafından da verilebilir.
II - Şekil
MADDE 701. - (1) Aval şerhi, poliçe veya alonj üzerine yazılır.
(2) Aval "aval içindir" ibaresi ile veya bununla eş anlamlı diğer herhangi bir ibare ile ifade ve avali veren kişi tarafından imza edilir.
(3) Muhatap veya düzenleyenin imzaları hariç olmak üzere poliçenin yüzüne konan her imza, aval şerhi sayılır.
(4) Aval şerhinde kimin için verildiği belirtilmemişse, aval, düzenleyici için verilmiş sayılır.
III - Hükümler
MADDE 702. - (1) Aval veren kişi, kimin için taahhüt altına girmişse aynen onun gibi sorumlu olur.
(2) Aval veren kişinin güvence altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir.
(3) Aval veren kişi, poliçe bedelini ödediği takdirde, poliçeden dolayı lehine taahhüt altına girmiş olduğu kişiye ve ona karşı poliçe gereğince sorumlu olan kişilere karşı poliçeden doğan hakları edinir.
DÖRDÜNCÜ AYIRIM
Ödeme
A) Vade
I - Vadenin belirlenmesi
1. Genel olarak
MADDE 703. - (1) Bir poliçe;
a) görüldüğünde;
b) görüldükten belirli bir süre sonra;
c) düzenleme gününden belirli bir süre sonra;
d) belirli bir günde
ödenmek üzere düzenlenebilir.
(2) Vadesi başka şekilde yazılan veya birbirini takip eden çeşitli vadeleri gösteren poliçeler batıldır.
2. Görüldüğünde ödenecek poliçe
MADDE 704. - (1) Görüldüğünde ödenmek üzere düzenlenen poliçe ibrazında ödenir. Böyle bir poliçenin düzenlenme gününden itibaren bir yıl içinde ödenmesi için ibrazı gerekir. Düzenleyen bu süreyi kısaltabileceği gibi, daha uzun bir süre de belirleyebilir. İbraz süreleri cirantalar tarafından kısaltılabilir.
(2) Düzenleyen, görüldüğünde ödenecek bir poliçenin belirli bir günden önce ödenmek üzere ibraz edilmeyeceği hakkında şart koyabilir. Bu takdirde ibraz süresi o tarihten başlar.
3. Görüldükten belirli bir süre sonra ödenecek poliçe
MADDE 705. - (1) Görüldükten belirli bir süre sonra ödenecek bir poliçenin vadesi, kabul şerhinde yazılı tarihe veya protesto tarihine göre saptanır.
(2) Kabul şerhinde tarih gösterilmemiş ve protesto da çekilmemiş olursa poliçe, kabul eden hakkında, kabule ibraz için öngörülmüş bulunan sürenin son günü kabul edilmiş sayılır.
II - Sürelerin hesabı
1. Genel olarak
MADDE 706. - (1) Düzenlenme gününden veya görüldükten bir veya birkaç ay sonra ödenmek üzere düzenlenen bir poliçenin vadesi, ödemenin yapılması gereken ayın o günün karşılığı olan gününde gelmiş olur. Karşılığı olan gün bulunmadığı takdirde vade o ayın son günü gelmiş olur.
(2) Bir poliçe, düzenlenme gününden veya görüldükten bir buçuk ay veya bir kaç ay veya yarım ay sonra ödenmek üzere düzenlendiği takdirde, ilk önce tam aylar hesap edilir.
(3) Vade olarak bir ayın başı, ortası veya sonu gösterilmişse, bunlardan ayın birinci, onbeşinci ve sonuncu günleri anlaşılır.
(4) "Sekiz gün" veya "onbeş gün" tabirlerinden bir veya iki hafta değil, gerçek olarak sekiz veya on beş günlük bir süre anlaşılır.
(5) "Yarım ay" tabiri on beş günlük bir süreyi ifade eder.
2. Takvimlerin çatışması
MADDE 707.- (1) Belirli bir günde ödenecek bir poliçenin düzenlenme yeri ile ödeme yeri arasında takvim farkı bulunduğu takdirde, vade, ödeme yerinin takvimine göre belirlenmiş sayılır.
(2) Takvimleri farklı olan iki yer arasında çekilen bir poliçe, düzenleme gününden belirli bir süre sonra ödenmek üzere düzenlendiği takdirde, düzenlenme günü ödeme yerindeki takvimdeki karşılayan güne dönüştürülmek suretiyle vâde hesap edilir.
(3) Poliçelerin ibraz sürelerinin hesabında da önceki fıkra hükümleri uygulanır.
(4) Poliçedeki bir kayıttan veya poliçenin diğer içeriğinden, amacın başka olduğu anlaşılırsa, bu madde hükümleri uygulanmaz.
B) Ödeme
I - İbraz
MADDE 708.- (1) Belirli bir günde veya düzenlenme gününden, ya da görüldükten belirli bir süre sonra ödenecek bir poliçenin hâmili, poliçeyi ödeme gününde veya onu izleyen iki iş günü içinde ödenmek üzere ibraz etmelidir.
(2) Poliçenin bir takas odasına ibrazı, ödeme için ibraz yerine geçer.
II - Makbuz istemek hakkı
MADDE 709.- (1) Muhatap poliçeyi öderken hâmil tarafından bir ibra şerhi yazılarak poliçenin kendisine verilmesini isteyebilir.
(2) Hâmil kısmî ödemeyi reddedemez.
(3) Kısmî ödeme halinde muhatap bu ödemenin poliçe üzerine yazılmasını ve kendisine bir makbuz verilmesini isteyebilir.
III - Vadeden önce ve vadesinde ödeme
MADDE 710.- (1) Poliçenin hâmili, vadeden önce ödemeyi kabule yükümlü değildir.
(2) Vadeden önce ödeyen muhatap, bundan doğacak tehlike kendisine ait olmak üzere hareket etmiş olur.
(3) Hile veya ağır bir kusuru bulunmadıkça poliçeyi vadesinde ödeyen kişi borcundan kurtulur. Ödeyen kişi, cirolar arasında düzenli bir teselsülün bulunup bulunmadığını incelemekle yükümlü ise de, cirantaların imzalarının geçerliliğini araştırmak zorunda değildir.
IV - Yabancı ülke parası ile ödeme
MADDE 711.- (1) Poliçenin, ödeme yerinde rayici olmayan bir para ile ödeneceği şart koşulduğu takdirde, bedeli, vade günündeki değerine göre o ülke parasıyla ödenebilir. Borçlu, ödemede geciktiği takdirde, hâmil poliçe bedelinin dilerse vade günündeki, dilerse ödeme günündeki kura göre ülke parasına dönüştürülerek ödenmesini isteyebilir.
(2) Kanunî rayici olmayan paranın değeri, ödeme yerindeki ticarî teamüllere göre saptanır. Bununla beraber, düzenleyen ödenecek paranın poliçede yazılı belirli bir rayice göre hesap edilmesini şart edebilir.
(3) Düzenleyen, ödemenin belirli bir para ile yapılması gereğini şart koşmuş ise (aynen ödeme şartı) ilk iki fıkranın hükümleri uygulanmaz.
(4) Poliçe bedeli, düzenlenme ve ödeme yeri olan ülkelerde aynı adı taşıyan, fakat değerleri birbirinden farklı olan para ile gösterildiği takdirde ödeme yerindeki para kastedilmiş sayılır.
V - Tevdi
MADDE 712.- (1) Bir poliçe 708 inci maddede öngörülen süre içinde ödeme için ibraz edilmediği takdirde borçlu, gider ve risk hâmile ait olmak üzere poliçenin bedelini notere tevdi edebilir.
BEŞİNCİ AYIRIM
Kabul Etmeme ve Ödememe Hallerinde Başvurma Hakları
A) Başvurma hakkı
I - Genel olarak
MADDE 713.- (1) Hâmil, vadede poliçe ödenmemişse, cirantalara, düzenleyene ve poliçe dolayısıyla taahhüt altına girmiş olan diğer kişilere karşı başvurabilir.
(2) Hâmil;
a) kabulden tamamen veya kısmen kaçınılmış;
b) poliçeyi kabul etmiş olsun olmasın, muhatap iflâs etmiş veya bir ilâmla kanıtlanmamış olsa dahi, sadece ödemelerini tatil etmiş veya aleyhindeki herhangi bir icra takibi semeresiz kalmış veya
c) kabul için arz edilmesi menedilen bir poliçenin düzenleyeni iflâs etmiş;
olursa vadenin gelmesinden önce de aynı başvurma hakkını haizdir.
II - Protesto
1. Süreler ve şartları
MADDE 714.- (1) Kabul etmemenin veya ödememenin, kabul etmeme veya ödememe protestosu denilen resmî bir belge ile belirlenmesi zorunludur.
(2) Kabul etmeme protestosunun, kabule arz için belirli olan süre içinde çekilmesi gerekir. Şayet 694 üncü maddenin birinci fıkrasında gösterilen halde poliçenin ilk arzı vâdenin son gününde olmuşsa, protesto o günün ertesi günü de çekilebilir.
(3) Belirli bir günde veya düzenlenme gününden ya da görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi şartını içeren bir poliçeden dolayı çekilecek ödememe protestosunun, ödeme gününü izleyen iki iş günü içinde çekilmesi zorunludur. Görüldüğünde ödenmesi şart olan bir poliçeden dolayı çekilecek ödememe protestosu yukarıdaki fıkrada kabul etmeme protestosu için gösterilen süreler içinde çekilir.
(4) Kabul etmeme protestosu çekilmiş olması halinde ödeme için poliçeyi ibraz etmeye gerek olmadığı gibi, ödememe protestosu çekmeye de ihtiyaç yoktur.
(5) Poliçeyi kabul etmiş olsun olmasın, muhatap ödemelerini tatil etmiş veya aleyhindeki herhangi bir icra takibi semeresiz kalmış ise, hâmil başvurma haklarını ancak poliçenin ödenmesi için muhataba ibrazından ve protestonun çekilmesinden sonra kullanabilir.
(6) Poliçeyi kabul etmiş olsun olmasın, muhatap veya kabul için arz edilmesi menedilen bir poliçenin düzenleyeni iflâs etmişse iflâs ilâmının ibrazı, başvurma hakkının kullanılması için yeterlidir.
2. Şekli
a) Noterlikçe düzenlenmesi
MADDE 715.- (1) Protestonun aşağıdaki maddede bildirilen şekil ve surette noterlikçe düzenlenmesi gerekir.
b) İçindekiler
MADDE 716 – (1) Protesto;
a) protestoyu çeken ve kendisine protesto çekilen kişilerin ad ve soyadlarını veya ticaret unvanlarını;
b) kendisine protesto çekilen kişinin, poliçeden doğan taahhüdünü yerine getirmeye davet edildiği halde, taahhüdünü yerine getirmemiş, kendisi bulunamamış veya ticaret yerinin ya da konutunun belirlenememiş olduğuna ilişkin bir şerhi;
c) sözü geçen davetin yapıldığı veya davet teşebbüsünün sonuçsuz kaldığı yer ve güne ait bir şerhi ve
d) protestoyu düzenleyen noterin imzasını
içerir.
(2) Kısmî ödeme, protestoda belirtilir.
(3) Kabul için kendisine bir poliçe ibraz edilmiş olan muhatap, poliçenin ertesi günü tekrar ibrazını istemiş ise bu durum da protestoya yazılır.
c) Protesto belgesi
MADDE 717.- (1) Protesto ayrı bir belge halinde düzenlenerek poliçeye bağlanır.
(2) Protesto, aynı poliçenin çeşitli nüshaları veya poliçenin aslı ile bir sureti ibraz edilerek düzenlenmiş ise protestoyu bu nüshalardan birine veya asıl senede bağlamak yeterlidir.
(3) Diğer nüshalara veya surete, protestonun kalan nüshalarından birine veya poliçenin aslına bağlanmış bulunduğu kaydolunur.
d) Kısmî kabul halinde
MADDE 718.- (1) Kabul, poliçedeki bedelin bir kısmına özgülenmiş bulunup da, bu yüzden protesto düzenlenirse poliçenin bir sureti çıkarılarak protesto bu suret üzerine yazılır.
e) Birden fazla kişiye karşı düzenlenen protesto
MADDE 719.- (1) Poliçeye ilişkin bir edimin birden fazla yükümlü tarafından ifasının istenmesi zorunlu ise, tek protesto belgesi düzenlenir.
3. Saklama yükümü
MADDE 720.- (1) Protestoyu düzenleyen noter poliçenin bir suretini protesto belgesi ile birlikte saklamakla yükümlüdür.
4. Sakat protesto
MADDE 721.- (1) Noter tarafından imza edilen protesto kanuna uygun olarak düzenlenmediği veya içindeki kayıtlar yanlış olduğu takdirde de geçerlidir.
(2) Noter hakkındaki disipline ilişkin hükümler saklıdır.
5. Protesto düzenlenmesi gerekmeyen haller
MADDE 722.- (1) Düzenleyen, ciranta veya aval veren kişi, senet üzerine "gidersiz", "protestosuz" kayıtlarını ya da bunlara eş anlamlı diğer herhangi bir ibareyi yazıp imzalayarak, hâmili başvurma hakkını kullanmak için kabul etmeme veya ödememe protestosu düzenleme yükümünden kurtarabilir.
(2) Bu kayıt hâmili, poliçeyi, süresinde ibraz etmek ve gereken ihbarları yapmak yükümlülüklerinden kurtarmaz. Sürelere uyulmadığını ispat yükümlülüğü , bunu hâmile karşı ileri süren kişiye düşer.
(3) Bu kayıt poliçeyi düzenleyen tarafından yazılmış ise, poliçeden dolayı borç altına girmiş olanların hepsine karşı geçerli olur; bir ciranta veya aval veren kişi tarafından yazıldığı takdirde hükmü yalnız ona özgülenmiş kalır. Düzenleyen tarafından yazılan kayda rağmen hâmil yine protesto çekerse giderler kendisine ait olur.
(4) Kayıt bir ciranta veya aval veren kişi tarafından konduğu takdirde bu kayda rağmen çekilmiş olan bir protestonun gerektirdiği giderleri, poliçeden dolayı borç altına girenlerin hepsi tazminle yükümlüdürler.
III - İhbarlar
MADDE 723.- (1) Hâmil, protesto gününü veya poliçede "gidersiz” kaydı mevcut ise, ibraz gününü izleyen dört iş günü içinde, kabul etmeme veya ödememe hallerini, kendi cirantasına ve düzenleyene ihbar etmek zorundadır.
(2) Her ciranta aldığı ihbarı, bunları aldığı günü izleyen iki iş günü içinde önceki ihbarları yapan kişilerin adı, soyadı ve adreslerini de göstermek suretiyle, kendi cirantasına bildirir. Düzenleyene varıncaya kadar bu sıra dahilinde böyle hareket edilir. Süreler önceki ihbarın alındığı tarihten itibaren işlemeye başlar.
(3) Poliçede imzası bulunan bir kişiye yukarıdaki fıkra gereğince ihbarda bulunulduğu takdirde, kendisine aval veren kişiye de aynı süre içinde bu ihbarın yapılması gerekir.
(4) Bir ciranta adresini hiç yazmamış veya okunması mümkün olmayacak surette yazmış ise, ihbarın ondan önceki cirantaya tebliği yeterlidir.
(5) İhbarı yapacak olan kişi bunu noter aracılığıyla veya sadece poliçenin iadesi yoluyla yapabilir.
(6) İhbarı yapmakla yükümlü olan kişi bunu belirli süre içinde yaptığını isbat etmek zorundadır.
(7) Yukarıda gösterilen süre içinde ihbarname göndermeyen kişi başvurma hakkını kaybetmezse de ihmalinden doğan zarar ve ziyandan sorumlu olur. Ancak bu zarar ve ziyan miktarı poliçe bedelini aşamaz.
IV - Teselsül
MADDE 724.- (1) Bir poliçeyi, düzenleyen, kabul, ciro eden veya o poliçeye aval veren kişiler hâmile karşı, müteselsil borçlu sıfatıyla sorumludurlar.
(2) Hâmil, bunların borçlanmadaki sıraları ile bağlı olmaksızın her birine veya bunlardan bazılarına veya hepsine birden başvurabilir.
(3) Poliçeden dolayı borç altına girmiş olup da poliçeyi ödemiş bulunan herkes aynı hakkı kullanabilir.
(4) Hâmil borçlulardan yalnız birine başvurmakla, diğer borçlularla ilk önce başvurduğu borçludan sonra gelenlere karşı haklarını kaybetmez.
V - Başvurma hakkının kapsamı
1. Hâmilin hakkı
MADDE 725.- (1) Hâmil başvurma yoluyla;
a) poliçenin kabul edilmemiş veya ödenmemiş olan bedelini ve şart kılınmışsa işlemiş faizi;
b) vadenin gelmesinden itibaren işleyecek faizi;
c) protestonun ve hâmil tarafından tebliğ olunan ihbarların giderleriyle diğer giderleri ve
d) poliçe bedelinin binde üçünü aşmamak üzere komisyon ücretini;
isteyebilir.
(2) Başvurma hakkı vadenin gelmesinden önce kullanılırsa, poliçe bedelinden bir iskonto yapılır. Bu iskonto başvurma tarihinde hâmilin yerleşim yerinde geçerli olan resmî iskonto oranına göre hesap edilir.
2. Ödeyen kişinin hakkı
MADDE 726.- (1) Poliçe bedelini ödemiş olan kişi kendisinden önce gelen borçlulardan;
a) ödemiş olduğu tutarın tamamını;
b) ödeme tarihinden itibaren bu tutarın faizini;
c) yaptığı giderleri ve
d) poliçe bedelinin binde ikisini aşmamak üzere komisyon ücretini;
isteyebilir.
VI - Makbuz
1. Genel olarak
MADDE 727.- (1) Kendisine başvurulan veya başvurulması mümkün olan borçlu, başvurma konusu olan bedeli ödeyince, poliçe ve protesto belgesinin ayrıca doldurulacak bir makbuz ile birlikte kendisine verilmesini istemek hakkını haizdir.
(2) Poliçeyi ödemiş olan her ciranta, kendi cirosunu ve kendisinden sonra gelen borçluların cirolarını çizebilir.
2. Kısmî kabul halinde
MADDE 728.- (1) Poliçenin kısmen kabulünden sonra başvurma hakkının kullanılması halinde, poliçe bedelinin kabul edilmeyen kısmını ödeyen kişi, ödemenin poliçe üzerine yazılmasını ve kendisine bu hususta bir makbuz verilmesini isteyebilir. Bundan başka, onun sonradan diğerlerine karşı başvurma haklarını kullanabilmesi için, hâmil ona poliçenin ve protestonun onaylı birer suretini vermeye zorunludur.
VII - Retret
MADDE 729.- (1) Başvurma hakkı olan herkes, poliçede aksine şart bulunmadıkça, kendisinden önce gelen borçlulardan biri üzerine çekeceği ve bu kişinin yerleşim yerinde, görüldüğü anda ödenmesi şart olan ve "retret" denilen yeni bir poliçe aracılığıyla başvuruda bulunabilir.
(2) Retret, 725 ve 726 ncı maddelerde gösterilen paralardan başka komisyon ücretini içerir.
(3) Retret hâmil tarafından düzenlenirse, poliçe bedeli poliçenin ödeneceği yerden, önceki borçlunun yerleşim yeri olan yer üzerine çekilen ve görüldüğünde ödenmesi şart olan bir poliçenin cari fiyatına göre belirlenir. Retret bir ciranta tarafından düzenlenirse, poliçe bedeli, retreti düzenleyen kişinin yerleşim yerinden önceki borçlunun yerleşim yeri olan yer üzerine çekilen ve görüldüğünde ödenmesi şart bulunan bir poliçenin cari fiyatına göre saptanır.
VIII - Müracaat hakkının düşmesi
1. Genel olarak
MADDE 730.- (1) Hâmil;
a) görüldüğünde veya görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi şart olan poliçeyi ibraz;
b) kabul etmeme veya ödememe protestosunu düzenleme;
c) "gidersiz iade olunacaktır" kaydının bulunması halinde, poliçeyi ödeme amacıyla ibraz
için belirli süreleri geçirirse, kabul eden kişi hariç olmak üzere, cirantalara, düzenleyene ve diğer borçlulara karşı haiz olduğu hakları kaybeder.
(2) Hâmil, kabul amacıyla ibraz edilmesi için düzenleyenin verdiği süreye uymazsa, kabul etmeme ve ödememe sebebiyle başvuru haklarını kaybeder; meğerki, düzenleyicinin yalnız kabule ait sorumluluğu ayrık tutmak istediği kayıttan anlaşılsın.
(3) Ciroda ibraz için bir süre şart kılınmışsa ancak ciranta bu süreyi ileri sürebilir.
2. Mücbir sebepler
MADDE 731.- (1) Kanunen belirli olan süreler içinde poliçenin ibrazı veya protesto düzenlenmesi bir devletin mevzuatı veya herhangi bir mücbir sebep gibi aşılması imkânsız bir engel nedeniyle gerçekleştirilememişse, bu işlemler için belirli olan süreler uzatılır.
(2) Hâmil, mücbir sebepleri gecikmesizin kendinden önce gelen kişiye ihbar etmekle ve bu ihbarı, altına tarih, yer ve imzasını da koyarak poliçeye veya alonja kaydetmekle yükümlüdür. Bunun dışında 723 üncü madde hükümleri uygulanır.
(3) Mücbir sebeplerin ortadan kalkmasından sonra hâmilin, poliçeyi gecikmesizin kabul veya ödeme amacıyla ibraz ve gereğinde protesto çekmesi şarttır.
(4) Mücbir sebepler vâdenin gelmesinden itibaren otuz günden çok sürerse, poliçenin ibrazına ve protesto çekmeye gerek olmaksızın başvurma hakkı kullanılabilir.
(5) Görüldüğünde veya görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi şart olan poliçeler hakkında otuz günlük süre, hâmilin kendi cirantasına mücbir sebebi ihbar ettiği tarihten itibaren işler. Bu ihbar, ibraz süresinin bitmesinden önce de yapılabilir. Görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi şart olan poliçelerde otuz günlük süre, poliçede belirtilen süre kadar uzar.
(6) Hâmilin veya poliçeyi ibraza veya protesto çekmeye memur ettiği kişinin yalnız kendilerine ait olaylar mücbir sebeplerden sayılmaz.
B) Sebepsiz zenginleşme
MADDE 732.- (1) Zamanaşımı sebebiyle veya poliçeden doğan hakların korunması için gerekli olan işlemlerin yapılmasının ihmal edilmiş olması dolayısıyla, düzenleyenin veya kabul edenin poliçeden doğan yükümlülükleri düşmüş bile olsa, bunlar poliçenin hamiline karşı onun zararına zenginleşmiş olabilecekleri kadar borçlu kalırlar.
(2) Sebepsiz zenginleşmeden doğan talep, muhataba, yerleşim yerli bir poliçeyi ödeyecek olan kimseye ve düzenleyen poliçeyi başka bir kişi veya ticarî işletme hesabına çekmiş olduğu takdirde o kişiye veya ticarî işletmeye karşı da ileri sürülebilir.
(3) Poliçeden doğan borcu düşmüş olan cirantaya karşı böyle bir talep ileri sürülemez.
(4) Zamanaşımı süresi, zenginleşmenin oluştuğu tarihten itibaren bir yıldır; ispat yükü, sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene aittir.
C) Poliçe karşılığının devri
MADDE 733.- (1) Düzenleyen hakkında iflâsın açılmasıyla beraber, poliçe karşılığının veya düzenleyenin muhatap hesabına alacak olarak geçirdiği diğer paraların geri verilmesi hususunda düzenleyenin muhataba karşı poliçe ilişkisinden başka bir hukukî ilişkiden kaynaklanan talep hakkı poliçe hâmiline geçmiş olur.
(2) Düzenleyen, karşılık ilişkisinden dolayı haiz olduğu haklarını devrettiğini poliçede beyan ettiği takdirde sözü geçen haklar, poliçe hâmili kim ise ona ait olur.
(3) Muhatap, iflâsın açıldığı ilân veya kendisine devir durumu ihbar edildikten sonra yalnız poliçenin iadesi karşılığında usulü dairesinde hakkını ispat eden hâmile karşı ödemede bulunabilir.
D) Araya girme
I - Genel hükümler
MADDE 734.– (1) Düzenleyen ve cirantalardan veya aval verenlerden her biri, poliçeyi gereğinde kabul edecek veya ödeyecek olan bir kişiyi gösterebilir.
(2) Poliçe, aşağıda yazılı şartlar altında, poliçe dolayısıyla kendisine başvurulması mümkün olan herhangi bir borçlu için araya giren bir kişi tarafından kabul edilebilir veya ödenebilir.
(3) Muhatap da dâhil her üçüncü kişi veya poliçeyi kabul eden kişi hariç olmak üzere, poliçeden dolayı zaten borçlu olan herkes araya girerek poliçeyi kabul edebilir veya bedelini ödeyebilir.
(4) Araya girmek suretiyle kabul veya ödemede bulunan kişi, lehine araya girdiği borçluya durumu iki iş günü içinde bildirmek zorundadır. Bu süreye uymazsa ihbarda bulunmamış olmasından doğan zarardan, poliçe bedelini aşmamak üzere sorumlu olur.
II - Araya girme suretiyle kabul
1. Şartlar, hâmilin durumu
MADDE 735.- (1) Vâdenin gelmesinden önce, hâmilin başvurma hakkını kullanabileceği bütün hallerde poliçe araya girilerek kabul edilebilir; meğerki, kabul için ibraz edilmesi menedilen bir poliçe söz konusu olsun.
(2) Poliçeyi gereğinde ödeme yerinde kabul edecek veya ödeyecek olan bir kişi poliçede gösterilmiş olduğu takdirde, hâmil, o kişiye poliçeyi ibraz etmiş ve araya girme suretiyle kabul etmeme halinde kabul etmemeyi bir protesto ile tespit ettirmiş olmadıkça, o kişiyi göstermiş olan kişiye ve o kişiden sonra gelen borçlulara karşı vâdenin gelmesinden önce başvurma hakkını kullanamaz.
(3) Diğer araya girme hallerinde hâmil, araya girme suretiyle kabulü reddedebilir; şu kadar ki, buna izin verirse, araya girme suretiyle kimin lehine kabulde bulunmuşsa ona ve bir de ondan sonra gelen borçlulara karşı vâdenin gelmesinden önce başvurma haklarını kullanamaz.
2. Şekil
MADDE 736.- (1) Araya girerek kabul hususu; poliçe üzerine yazılır ve araya giren tarafından imza edilir. Kabul beyanında kimin lehine araya girildiği gösterilir; gösterilmemiş ise, düzenleyen lehine kabul edilmiş sayılır.
3. Araya girerek kabul edenin sorumluluğu
MADDE 737.- (1) Araya girerek kabul eden kişi, hâmile ve kimin lehine araya girmişse, ondan sonra gelen borçlulara karşı tıpkı lehine araya girilen kişi gibi sorumlu olur.
(2) Araya girerek kabule rağmen, lehine kabul gerçekleşen kişi ile ondan önce gelen borçlular 725 inci maddede gösterilen tutarı ödemek şartıyla hâmilden poliçenin ve varsa protesto belgesinin ve bir makbuzun verilmesini isteyebilir.
III - Araya girerek ödeme
1. Şartları
MADDE 738.- (1) Hâmilin vâdenin gelmesinde veya vâdenin gelmesinden önce başvurma haklarını kullanabileceği bütün hallerde araya girerek suretiyle ödeme yapılabilir.
(2) Araya girerek ödeme, lehine ödenecek kişinin ödemeye zorunlu olduğu tutarın tamamını kapsar.
(3) Bu ödemenin en geç, ödememe protestosunun çekilmesi için belirli olan son günün ertesi günü yapılması gerekir.
2. Hâmilin ibraz yükümlülüğü
MADDE 739.- (1) Poliçe, yerleşim yerleri ödeme yerinde bulunan kişiler tarafından araya girerek kabul edilmiş veya yerleşim yerleri ödeme yerinde bulunan kişiler gereğinde ödemede bulunmak üzere gösterilmişlerse, hâmil en geç, ödememe protestosunun çekilmesi için belirli olan sürenin bittiği günün ertesi günü, poliçeyi bütün bu kişilere ibraz etmeye ve gereğinde araya girerek ödemeden kaçınılması halinde protesto çekmeye zorunludur.
(2) Protesto, süresinde çekilmemişse, gereğinde ödeyecek kişiyi göstermiş olan veya araya girerek lehine poliçe kabul edilmiş bulunan kişi ile onlardan sonra gelen borçlular sorumluluktan kurtulurlar.
3. Reddin neticesi
MADDE 740.- (1) Araya girilerek kendisine yapılan ödemeyi reddeden hâmil, ödeme halinde borçtan kurtulacak kişilere karşı başvurma haklarını kaybeder.
4. Makbuz
MADDE 741.- (1) Araya girilerek poliçe ödendiğinde, ödeme kimin için yapılmış ise, o kişi gösterilmek suretiyle poliçe üzerine makbuz niteliğinde bir kayıt yazılır. Kimin için ödendiği gösterilmediği takdirde ödeme, düzenleyen için yapılmış sayılır.
(2) Poliçenin ve varsa protestonun, araya girerek ödemede bulunan kişiye verilmesi gereklidir.
5. Hakların devri, araya girenlerin birden fazla olması hali
MADDE 742.- (1) Araya girerek ödemede bulunan kişi, lehine ödemede bulunduğu kişiye ve poliçeden dolayı ona borçlu olan kişilere karşı poliçeden doğan hakları iktisap eder. Şu kadar ki, poliçeyi yeniden ciro edemez.
(2) Lehine ödemede bulunulan kişiden sonra gelen borçlular borçtan kurtulurlar.
(3) Araya girerek ödemede bulunmak hususunda çeşitli teklifler yapılmışsa bu tekliflerden hangisi borçlulardan en çoğunu borçtan kurtaracaksa o tercih olunur. Ortada daha iyi bir teklif bulunduğunu bildiği halde araya girerek ödemede bulunan kişi, en iyi teklif tercih edilmiş olsaydı, kimler borçtan kurtulacak idiyseler onlara karşı başvurma hakkını kaybeder.
ALTINCI AYIRIM
Poliçe Nüshaları ve Poliçe Suretleri
I - Poliçe nüshaları
1. İsteme hakkı
MADDE 743.- (1) Poliçe birbirinin aynı olmak üzere birden fazla nüsha olarak düzenlenebilir.
(2) Bu nüshalara teselsül eden sıra numaraları konulur. Numaralar metne yazılır. Aksi takdirde nüshaların her biri ayrı bir poliçe kabul edilir.
(3) Tek nüsha olarak düzenlendiği kaydını içermeyen bir poliçenin hâmili, giderleri kendisine ait olmak üzere birden fazla nüsha verilmesini isteyebilir. Bu amaçla hâmil kendi cirantasına başvurduğu takdirde, hâmilin cirantası ve daha önceki cirantalar sıra ile birbirlerine ve ilk ciranta da düzenleyene başvurmaya zorunludurlar. Bundan başka cirantaların, yeni nüshalar üzerine kendi cirolarını yeniden yazmaları gereklidir.
2. Nüshalar arasındaki ilişki
MADDE 744.- (1) Poliçe nüshalarından biri üzerine yapılacak ödemenin diğer nüshaları hükümsüz kılacağı kaydını taşımasa bile, nüshalardan biri üzerine yapılan ödeme bütün nüshalardan doğan hakları düşürür. Şu kadar ki, kabul kaydını içerip de kendisine geri verilmemiş olan her nüshadan dolayı muhatabın sorumluluğu devam eder.
(2) Birden fazla nüshayı farklı kişilere veren ciranta ile ondan sonra gelen borçlular, kendi imzalarını içerip de geri verilmemiş olan bütün nüshalardan dolayı sorumludurlar.
3. Kabul şerhi
MADDE 745.- (1) Nüshalardan birini kabul için gönderen kişi, bu nüshayı elinde tutan kişinin adını diğer nüshalar üzerine yazmaya mecburdur. Kabul için gönderilen nüshayı elinde tutan kişi; bunu, diğer nüshanın yetkili hâmiline teslim etmekle yükümlüdür.
(2) Teslimden kaçınırsa hâmil başvurma hakkını, ancak;
a) kabul için gönderilen nüshanın, talep etmesine rağmen kendisine teslim olunmadığı;
b) diğer nüsha üzerine de kabul veya ödemenin elde edilemediği
bir protesto ile tespit ettirilmiş olduğu takdirde kullanabilir.
II - Suretler
1. Şekil ve hükümleri
MADDE 746.- (1) Her poliçe hâmilinin, poliçe suretlerini çıkarmaya hakkı vardır.
(2) Suretin, cirolar ve poliçede bulunan diğer bütün kayıtlarla birlikte senedin aslını aynen içermesi ve nerede son bulduğunu göstermesi şarttır.
(3) Suret, aslı gibi ve aynı hükümler doğurmak üzere ciro edilebilir ve aval taahhüdüne konu olabilir.
2. Senet aslının teslimi
MADDE 747.- (1) Suretin, senet aslının kimin elinde bulunduğunu göstermesi gerekir. Aslı elinde tutan kişi, bunu, suretin yetkili hâmiline teslim ile yükümlüdür.
(2) Teslimden kaçınılması halinde hâmil; ancak talebine rağmen senet aslının kendisine teslim edilmediğini bir protesto ile tespit ettirdiği takdirde, suretin cirantalarına ve suret üzerine aval veren kişilere karşı başvurma haklarını kullanabilir.
(3) Senedin aslı, suretin düzenlenmesinden önce en son olarak aslına yazılmış olan cirodan sonra "buradan itibaren ancak suret üzerine yazılacak cirolar geçerlidir" kaydını veya buna benzer bir kaydı içerirse, bundan sonra senedin aslına yazılacak cirolar geçersizdir.
YEDİNCİ AYIRIM
Çeşitli Hükümler
A) Senet metnindeki değişiklikler
MADDE 748.- (1) Bir poliçe metni değiştirildiği takdirde, değiştirmeden sonra poliçe üzerine imza koymuş olan kişiler, değişmiş metne ve ondan önce imzasını koyanlar ise eski metne göre sorumlu olurlar.
B) Zamanaşımı
I - Süreler
MADDE 749.- (1) Poliçeyi kabul edene karşı ileri sürülecek poliçeden doğan talepler vâdenin geldiği tarihten itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
(2) Hâmilin, cirantalar ile düzenleyene karşı ileri süreceği talepler süresinde çekilen protesto tarihinden veya senette "gidersiz iade olunacaktır" kaydı varsa vâdenin dolduğu tarihten itibaren bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
(3) Bir cirantanın başka cirantalarla düzenleyen aleyhine ileri süreceği talepler, cirantanın poliçeyi ödediği veya poliçenin dava yolu ile kendisine karşı ileri sürüldüğü tarihten itibaren altı ay geçmekle zamanaşımına uğrar.
II - Kesilme
1. Sebepleri
MADDE 750.- (1) Zamanaşımı; dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflâs masasına bildirilmesiyle kesilir.
2. Hükümleri
MADDE 751.- (1) Zamanaşımını kesen işlem, kimin hakkında meydana gelmişse ancak ona karşı hüküm ifade eder.
(2) Zamanaşımı kesilince, süresi aynı olan yeni bir zamanaşımı işlemeye başlar.
C) Süreler
1. Tatil günleri
MADDE 752.- (1) Vâdesi pazara veya diğer bir resmî tatil gününe rastlayan poliçenin ödenmesi, ancak tatili izleyen ilk iş günü istenebilir. Poliçeye ilişkin diğer bütün işlemler, özellikle kabul için ibraz ve protesto işlemleri de tatilde yapılmayıp ancak bir iş gününde yapılabilir.
(2) Bu işlemlerden birinin, son günü pazara veya diğer resmî tatil gününe rastlayan bir süre içinde yapılması gerektiği takdirde, bu süre onu izleyen ilk iş gününe kadar uzar. Aradaki tatil günleri süre hesabına dâhildir.
2. Sürenin hesaplanması
MADDE 753.- (1) Kanunun bu kısmında veya poliçede gösterilen süreler hesap edilirken bunların başladığı gün sayılmaz.
3. Atıfet süreleri
MADDE 754.- (1) Poliçelerde kanunî veya yargısal atıfet süreleri geçerli değildir.
D) Poliçeye ilişkin işlemlerin yapılacağı yer
MADDE 755.- (1) Poliçeyi kabul veya ödeme için ibraz etmek, protesto çekmek, poliçenin bir nüshasının verilmesini istemek gibi belirli bir kişi nezdinde yapılacak olan bütün işlemlerin, bu kişinin ticaret yerinde ve böyle bir yeri yoksa konutunda yapılması gereklidir.
(2) Ticaret yeri veya konutun bulunduğu yer dikkatle araştırılır.
(3) Şu kadar ki; kolluktan veya yerel posta yönetiminden edinilen bilgilerden bir sonuç çıkmadığı takdirde başka araştırmalar yapmaya gerek yoktur.
E) İmzalar
MADDE 756.- (1) Poliçe üzerindeki beyanların el yazısı ile imza edilmesi gerekir.
(2) El ile atılan imza yerine, mekanik herhangi bir araç veya el ile yapılan veya onaylanmış bir işaret veya kamusal belgeleme kullanılamaz.
(3) Körlerin el yazısı ile imzalarının yöntemine göre onaylanmaları gerekir.
F) İptal
I - Önleyici önlemler
MADDE 757.- (1) İradesi dışında poliçe elinden çıkan kişi, ödeme yerindeki mahkemeden, muhatabın poliçeyi ödemekten menedilmesini isteyebilir.
(2) Mahkeme, ödemeyi meneden kararda muhataba, vâdenin gelmesi üzerine poliçe bedelini tevdi etmeye izin verir ve tevdi yerini gösterir.
II - Poliçeyi eline geçiren kişinin bilinmesi
MADDE 758.- (1) Poliçeyi eline geçiren kişi bilindiği takdirde, mahkeme, dilekçe sahibine geri alma davası açması için uygun bir süre verir.
(2) Dilekçe sahibi, verilen süre içinde davayı, açmazsa, mahkeme, muhatap hakkındaki ödeme yasağını kaldırır.
III - Poliçeyi eline geçirenin bilinmemesi
1. Dilekçe sahibinin yükümlülükleri
MADDE 759.- (1) Poliçeyi eline geçiren kişi bilinmiyorsa, poliçenin iptaline karar verilmesi istenebilir.
(2) İptal talebinde bulunan kişi, poliçe elinde iken ziyaa uğradığını inandırıcı bir şekilde gösteren delilleri mahkemeye sağlamak ve senedin bir suretini ibraz etmek veya senedin esas içeriği hakkında bilgi vermekle yükümlüdür.
2. İhtar
a) İçeriği
MADDE 760.- (1) Mahkeme, dilekçe sahibinin, poliçe elinde iken ziyaa uğradığına dair verdiği açıklamaların doğruluğunu inandırıcı bulursa, verilecek ilânla, poliçeyi eline geçireni, poliçeyi belirli bir süre içinde getirmeye davet ve aksi takdirde poliçenin iptaline karar vereceğini ihtar eder.
b) Süreler
MADDE 761.- (1) Poliçeyi getirme süresi en az üç ay ve en çok bir yıldır.
(2) Vâdesi gelmiş poliçelerde zamanaşımı, üç ayın geçmesinden önce gerçekleşirse, mahkeme üç aylık süre ile bağlı değildir.
(3) Süre, vâdesi gelen poliçeler hakkında birinci ilân gününden, vâdesi gelmeyen poliçeler hakkında vâdenin gelmesinden itibaren işler.
c) İlân
MADDE 762.- (1) Poliçenin getirilmesine ilişkin ilân, 35 inci maddede yazılı gazete ile üç defa yapılır.
(2) Özellik gösteren olaylarda, mahkeme, uygun göreceği daha başka ilân önlemlerine de başvurabilir.
IV - Geri alma davası
MADDE 763.- (1) Elden çıkan poliçe mahkemeye sunulursa, mahkeme, geri alma davası açması için dilekçe sahibine uygun bir süre verir. Dilekçe sahibi bu süre içinde dava açmazsa, mahkeme, poliçeyi, sunmuş olana geri verir. Muhatap hakkındaki ödeme yasağını kaldırır.
V - İptal kararı
MADDE 764.- (1) Elden çıkan poliçe verilen süre içinde sunulmazsa mahkeme, onun iptaline karar verir.
(2) Poliçenin iptaline karar verilmiş olmasına rağmen, dilekçe sahibi kabul edene karşı poliçeden doğan talep hakkını ileri sürebilir.
VI - Güvence
MADDE 765.- (1) Mahkeme, iptale karar vermeden önce, kabul edene, poliçe bedelini tevdi etme ve yeterli güvence karşılığında bunu ödeme yükümünü getirebilir.
(2) Güvence, poliçeyi iyi niyetle iktisap eden kişinin uğrayabileceği zarara bir karşılık oluşturur. Senet iptal edildiği veya senetten doğan haklar diğer bir sebeple ortadan kalktığı takdirde, güvence geri alınır.
SEKİZİNCİ AYIRIM
Kanunlar İhtilafı
I - Ehliyet
MADDE 766.- (1) Bir kişinin poliçe ile borçlanması için gereken ehliyet tâbi bulunduğu devletin hukukuna göre belirlenir. Bu hukuk diğer bir ülkenin hukukuna göndermede bulunuyorsa, o hukuk uygulanır.
(2) Birinci fıkrada öngörülen hukuk gereğince ehliyeti haiz olmayan kişi, hukuku bakımından kendisini ehil sayan bir ülkede imza koymuşsa, orada olduğu gibi geçerli şekilde borçlanır.
II - Şekil ve süreler
1. Genel olarak
MADDE 767.- (1) Poliçe ile yapılan borçlanmaların şekli, bu borçlanmaların imzalandığı ülkenin hukukuna tâbidir.
(2) Bir poliçeye ilişkin borçlanma, yapıldığı ülkenin hukuku uyarınca şekil bakımından geçerli olmamakla beraber, aynı poliçeye ilişkin sonraki bir borçlanmanın yapıldığı ülke hukukunca geçerli bulunursa, ilk borçlanmanın şekil bakımından geçerli olmayışı, sonraki borçlanmanın geçerliliğini etkilemez.
(3) Bir Türkün, yabancı ülkede poliçeyle borçlanması, Türk hukukunun gösterdiği şekle uygun bulunduğu takdirde, Türkiye'de başka bir Türke karşı geçerlidir.
2. Hakların kullanılması ve korunmasına ilişkin işlemler
MADDE 768.- (1) Protestonun şekli ve protesto çekilmesi için belirli olan süreler ile poliçeden doğan hakların kullanılması veya korunması için gerekli diğer işlemlerin şekli, protestonun çekilmesi veya işlemin yapılması gereken ülkenin hukukuna göre belirlenir.
3. Başvurma hakkı
MADDE 769.- (1) Başvurma haklarının kullanılması için uyulması gereken süreler, bütün poliçe borçluları hakkında poliçenin düzenlendiği yerde geçerli olan hukuka göre belirlenir.
III - Borçlanmaların hükümleri
1. Genel olarak
MADDE 770.- (1) Bir poliçeyi kabul eden kişinin borçlanmalarından doğan sonuçlar, ödeme yerindeki hukuka göre belirlenir.
(2) Senetteki diğer borçluların borçlanmalarından doğan sonuçlar, bu borçlanmalar hangi ülkede imza edilmiş ise o ülke hukukuna tâbi olur.
2. Kısmî kabul ve ödeme
MADDE 771.- (1) Kabulün, poliçedeki bedelin bir kısmına özgülenip özgülenmeyeceği ve hâmilin kısmî ödemeyi kabule zorunlu bulunup bulunmadığı, ödeme yerindeki hukuka tâbidir.
3. Ödeme
MADDE 772 – (1) Vâde geldiğinde ödeme, özellikle vadenin geldiği günün ve ödeme tarihinin hesaplanması, bedeli yabancı bir ülke parasıyla gösterilmiş poliçelerin ödenmesi, poliçe hangi ülkede ödenmek gerekiyorsa o ülkedeki hukuka göre belirlenir.
4. Sebepsiz zenginleşmeden doğan haklar
MADDE 773.- (1) Muhatap, yerleşim yerli poliçeyi ödeyecek olan üçüncü kişi ve düzenleyenin, poliçeyi hesabına çektiği kişi veya ticarî işletme aleyhine sebepsiz zenginleşmeden doğan talepler, bu kişilerin yerleşim yerlerinin bulunduğu ülkenin hukukuna göre belirlenir.
5. Karşılığın hâmile geçmesi
MADDE 774.- (1) Bir poliçe hâmilinin, senedin çekilmesine sebep olan alacağı iktisap edip etmeyeceğini; senedin düzenlendiği yerdeki hukuk belirler.
6. İptal kararı
MADDE 775.- (1) Bir poliçenin kaybolması veya çalınması halinde alınacak tedbirleri, ödeme yerindeki hukuku belirler.
İKİNCİ BÖLÜM
Bono veya Emre Yazılı Senet
A) Unsurlar
MADDE 776.- (1) Bono veya emre yazılı senet;
a) senet metninde (bono) veya (emre yazılı senet) kelimesini ve senet Türkçe'den başka bir dille yazılmışsa, o dilde bono karşılığı olarak kullanılan kelimeyi;
b) kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadini;
c) vâdeyi;
d) ödeme yerini;
e) kime ve kimin emrine ödenecek ise onun adını;
f) senedin düzenlendiği gün ve yeri;
g) senedi düzenleyenin imzasını;
içerir.
B) Unsurların bulunmaması
MADDE 777.- (1) Aşağıdaki fıkralarda yazılı haller saklı kalmak üzere, 776 ncı maddede gösterilen unsurlardan birini içermeyen bir senet bono sayılmaz.
(2) Vâdesi gösterilmemiş olan bono, görüldüğünde ödenmesi şart olan bir bono sayılır.
(3) Açıklık bulunmadığı takdirde senedin düzenlendiği yer, ödeme yeri ve aynı zamanda düzenleyenin yerleşim yeri sayılır.
(4) Düzenlendiği yer gösterilmeyen bir bono, düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılır.
C) Uygulanacak hükümler
MADDE 778.- (1) Bononun niteliğine aykırı düşmedikçe, poliçelerin cirosuna ilişkin 681 ilâ 690, vâdeye dair 703 ilâ 707, ödeme hakkındaki 708 ilâ 712, ödememe halinde başvurma haklarına dair 713 ilâ 727 ve 729 ilâ 732, araya girme suretiyle ödemeye ilişkin 734, 738 ilâ 742, suretler hakkındaki 746 ve 747, değiştirmeye dair 748, zamanaşımına dair 749 ilâ 751, iptale dair 757 ilâ 765, tatil günleri, sürelerin hesabı, atıfet sürelerine ilişkin yasak, poliçeye dair işlemlerin yapılması gereken yer ve imza hakkındaki 752 ilâ 756 ve kanunlar ihtilâfına dair 766 ilâ 775 inci maddeler hükümleri bonolar hakkında da caridir.
(2) Ayrıca üçüncü bir kişinin yerleşim yerinden veya muhatabın yerleşim yerinden başka bir yerde ödenmesi şart olan poliçeye ilişkin 674 ve 697, faiz şartına dair 675, ödenecek bedele dair çeşitli beyanlar hakkındaki 676, geçerli olmayan imzanın sonuçlarına ilişkin 677, yetkisiz veya yetkiyi aşan kimsenin imzasına ilişkin 678 ve 679 ile açık poliçeye dair 680 inci madde hükümleri de bonolara uygulanır.
(3) Avale ilişkin 700 ilâ 703 ncü maddeler de bonolar hakkında uygulanır.
(4) 701 inci maddenin son fıkrasında öngörülen halde aval, avalin kimin hesabına verildiğini göstermezse, bonoyu düzenleyen kimse hesabına verilmiş sayılır.
D) Düzenleyenin sorumluluğu
MADDE 779.- (1) Bir bonoyu düzenleyen kişi; tıpkı bir poliçeyi kabul eden gibi sorumludur.
(2) Görüldüğünden belirli bir süre sonra ödenmesi şart olan bonoların düzenleyene 693 üncü maddede yazılı süreler içinde ibraz olunması gerekir.
(3) Düzenleyen, bononun kendisine ibraz edildiğini bono üzerine ibraz gününü işaret etmek ve imzasını koymak suretiyle doğrular. Süre, ibraz kaydı tarihinden itibaren işlemeğe başlar. Düzenleyen; bononun kendisine ibraz edildiğini, gününü işaret etmek suretiyle doğrulamaktan kaçınırsa, bu durum bir protesto ile belirlenir. Bu takdirde süre protesto gününden itibaren işlemeye başlar.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Çek
BİRİNCİ AYIRIM
Çeklerin Düzenlenmesi ve Şekli
A) Şekli
I - Unsurlar
MADDE 780.- (1) Çek;
a) senet metninde "çek" kelimesini ve eğer senet Türkçe’den başka bir dille yazılmış ise o dilde "çek" karşılığı olarak kullanılan kelimeyi;
b) kayıtsız ve şartsız belirli bir bedelin ödenmesi için havaleyi;
c) ödeyecek kişinin, "muhatabın" ticaret unvanını;
d) ödeme yerini;
e) düzenlenme gününü ve yerini;
f) çeki çeken kişinin (düzenleyenin) imzasını;
içerir.
II - Unsurların bulunmaması
MADDE 781.- (1) 780 inci maddede gösterilen unsurlardan birini içermeyen bir senet, aşağıdaki fıkralarda yazılı haller dışında çek sayılmaz.
(2) Çekte açıklık yoksa, muhatabın unvanı yanında gösterilen yer, ödeme yeri sayılır. Muhatabın unvanı yanında birden fazla yer gösterildiği takdirde, çek, ilk gösterilen yerde ödenir. Böyle bir açıklık ve başka bir kayıt da yoksa, çek muhatabın merkezinin bulunduğu yerde ödenir.
(3) Düzenlenme yeri gösterilmemiş olan çek, düzenleyenin adı yanında yazılı olan yerde çekilmiş sayılır.
B) Münferit unsurlar
I - Muhatap
1. Muhatap olma ehliyeti
MADDE 782.- (1) Türkiye'de ödenecek çeklerde muhatap, ancak bir banka olabilir.
(2) Diğer bir kişi üzerine çekilen çek; yalnız havale hükmündedir.
(3) Havale sayılan bir çek hakkında Damga Vergisi Kanununu hükümleri saklıdır.
2. Karşılık
MADDE 783.- (1) Bir çekin çekilmesi için, muhatabın elinde düzenleyenin emrine tahsis edilmiş bir karşılık bulunması ve düzenleyenin bu karşılık üzerinde çek çekmek suretiyle tasarruf hakkını haiz olacağına dair muhatapla düzenleyen arasında açık veya örtülü bir anlaşma bulunması şarttır. Şu kadar ki; bu hükümlere uyulmaması halinde senedin çek olarak geçerliliği etkilenmez.
(2) Düzenleyen; muhatap nezdinde çekin ancak bir kısım karşılığını hazır bulundurduğu takdirde, muhatap, bu tutarı ödemekle yükümlüdür.
(3) Gösterilen paraya karşılık muhatap nezdinde karşılığı bulunmadan bir çek çeken kişi; çekin karşılıksız kalan bedelinin yüzde beşini ödemekle yükümlü olduktan başka hâmilin bu yüzden uğradığı zararı da tazmin eder.
II - Kabul yasağı
MADDE 784.- (1) Çek hakkında kabul işlemi yapılamaz. Çek üzerine yazılmış bir kabul kaydı, yazılmamış sayılır.
III - Kimin lehine çekilebileceği
MADDE 785.- (1) Çek;
a) "emre yazılı" kaydıyla veya bu kayıt olmadan belirli bir kişiye;
b) "emre yazılı değildir" kaydıyla veya buna benzer bir kayıtla belirli bir kişiye;
c) veya hâmile;
ödenmek üzere çekilebilir.
(2) Belirli bir kişi lehine "veya hâmiline" kelimesinin veya buna benzer diğer bir ibarenin eklenmesiyle çekilen çek, hâmiline yazılı bir çek sayılır.
(3) Kimin lehine çekildiği gösterilmemiş olan bir çek, hâmile yazılı çek hükmündedir.
IV - Faiz şartı
MADDE 786.- (1) Çekte öngörülen herhangi bir faiz şartı, yazılmamış sayılır.
V - Adresli ve yerleşme yerli çek
MADDE 787.- (1) Çek, muhatabın yerleşim yerinde veya başka bir yerde üçüncü bir kişi nezdinde ödenmek üzere çekilebilir. Ancak, bu üçüncü kişinin bir banka olması şarttır.
İKİNCİ AYIRIM
Devir
A) Devredilebilirlik
MADDE 788.- (1) Açıkça "emre yazılı" kaydıyla veya bu kayıt olmadan belirli bir kişi lehine ödenmesi şart kılınan bir çek, ciro ve teslim yoluyla devredilebilir.
(2) "Emre yazılı değildir" kaydıyla veya buna benzer bir kayıtla belirli bir kişi lehine ödenmesi şart kılınan bir çek, ancak alacağın temliki yoluyla devredilebilir ve bu devir, alacağın temlikinin hukukî sonuçlarını doğurur.
(3) Ciro, düzenleyen veya çekten dolayı borçlu olanlardan herhangi biri lehine de yapılabilir. Bu kişiler çeki yeniden ciro edebilirler.
B) Ciro
I - Genel olarak
MADDE 789.- (1) Cironun kayıtsız ve şartsız olması gereklidir. Ciro, şartlara tâbi tutulmuşsa bunlar yazılmamış sayılır.
(2) Kısmî ciro ve muhatabın cirosu batıldır.
(3) Hâmiline yazılı ciro beyaz ciro hükmündedir.
(4) Muhatap lehindeki ciro yalnız makbuz hükmündedir; meğerki, muhatabın birden fazla şubesi olup da, ciro, çekin üzerine çekildiği şubeden başka bir şube üzerine yazılmış bulunsun.
II - Hak sahipliğini ispat görevi
MADDE 790.- (1) Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hâmil sayılır. Çizilmiş cirolar yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse, bu son ciroyu imzalayan kişi çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır.
III - Hâmiline yazılı çek üzerine yapılan ciro
MADDE 791.- (1) Hâmiline yazılı bir çek üzerine yapılan ciro, cirantayı, başvurma hakkına dair hükümler gereğince sorumlu kılarsa da, senedin niteliğini değiştirerek onu emre yazılı bir çek haline getirmez.
C) Elden çıkan çek
MADDE 792.- (1) Çek, herhangi bir suretle hâmilin elinden çıkmış bulunursa, ister hâmile yazılı bir çek sözkonusu olsun, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek sözkonusu olup da hâmil hakkını 790 ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hâmil ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.
D) Protestodan ve vadeden sonraki ciro
MADDE 793.- (1) Protestonun düzenlenmesinden veya aynı nitelikte bir belirlemeden veya ibraz süresinin geçmesinden sonra yapılan ciro, ancak alacağın temlikinin sonuçlarını doğurur.
(2) Tarihsiz bir cironun, protesto veya aynı nitelikte bir belirlemeden veya ibraz süresinin geçmesinden önce yapıldığı, aksi sabit oluncaya kadar, karinedir.
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
Ödeme ve Ödememe
A) Ödeme
I - Aval
MADDE 794.- (1) Çekte yazılı bedelin ödenmesi, kısmen veya tamamen aval ile güvence altına alınabilir.
(2) Bu güvence, muhatap hariç olmak üzere üçüncü bir kişi veya çek üzerinde esasen imzası bulunan bir kişi tarafından da verilebilir.
II - Vade
MADDE 795.- (1) Çek, görüldüğünde ödenir. Buna aykırı herhangi bir kayıt yazılmamış hükmündedir.
(2) Düzenlenme günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan bir çek, ibraz günü ödenir.
III - Ödeme için ibraz
1. Genel olarak
MADDE 796.- (1) Bir çek, düzenlendiği yerde ödenecekse on gün; düzenlendiği yerden başka bir yerde ödenecekse bir ay içinde muhataba ibraz edilmelidir.
(2) Ödeneceği ülkeden başka bir ülkede düzenlenen çek, düzenlenme yeri ile ödeme yeri aynı kıtada ise bir ay ve ayrı kıtalarda ise üç ay içinde muhataba ibraz edilmelidir.
(3) Bu bakımdan, bir Avrupa ülkesinde çekilip de Akdeniz'de sahili bulunan bir ülkede ödenecek olan ve buna karşılık Akdeniz'de sahili olan bir ülkede çekilip bir Avrupa ülkesinde ödenmesi gereken çekler aynı kıtada çekilmiş ve ödenmesi şart kılınmış sayılır.
(4) Yukarıda yazılı süreler, çekte düzenlenme günü olarak gösterilen tarihten itibaren işler.
2. Takvim farklılığı
MADDE 797.- (1) Çek, takvimleri farklı olan iki yer arasında çekildiği takdirde; düzenlenme günü, ödeme yerindeki takvimin onu karşılayan gününe çevrilir.
3. Takas odası
MADDE 798.- (1) Çekin bir takas odasına ibrazı, ödeme için ibraz yerine geçer.
IV - Çekten cayma
1. Genel olarak
MADDE 799.- (1) Çekten cayma, ancak ibraz süresi geçtikten sonra hüküm ifade eder.
(2) Çekten cayılmamışsa, muhatap, ibraz süresinin geçmesinden sonra da çeki ödeyebilir.
(3) Düzenleyen çekin kendisinin veya üçüncü bir kişinin elinden iradesi dışında çıkmış olduğu iddiasında ise muhatabın çeki ödemesini önleyebilir.
2. Özel haller
MADDE 800.- (1) Çekin dolaşıma çıkarılmasından sonra, düzenleyenin ölümü veya medenî haklarını kullanma ehliyetini kaybetmesi ya da iflâsı çekin geçerliliğini etkilemez.
V - Ciroların incelenmesi
MADDE 801.- (1) Cirosu kabil bir çeki ödeyen muhatap, ciroların arasında düzenli bir teselsülün var olup olmadığını incelemekle yükümlü ise de, cirantaların imzalarının geçerliliğini incelemek zorunda değildir.
VI - Yabancı ülke parasıyla ödenecek çek
MADDE 802.- (1) Çekin ödeme yerinde rayici olmayan bir para ile ödenmesi şart koşulmuş ise, bedeli, çekin ibraz günündeki değerine göre o ülke parası ile ödenebilir. İbraz edilmesine rağmen ödenmediği takdirde, hâmil, çek bedelinin dilerse ibraz, dilerse ödeme günlerindeki rayiç değerine göre ülke parasıyla ödenmesini isteyebilir.
(2) Yabancı ülke parasının değeri, ödeme yerindeki ticarî teamüllere göre belirlenir. Bununla beraber düzenleyen, ödenecek tutarın çekte yazılı belirli bir kura göre hesap olunmasını şart koşabilir.
(3) Düzenleyen, ödemenin belirli bir para ile yapılması gereğini şart koşmuş ise (aynen ödeme şartı) ilk iki fıkra hükümleri uygulanmaz.
(4) Çek bedeli; düzenlenme ve ödeme ülkelerinde aynı adı taşıyan ve fakat değerleri birbirinden farklı olan para ile gösterildiği takdirde, ödeme yerindeki para kastedilmiş sayılır.
VII - Çizgili çek
1. Şekil ve şartları
MADDE 803.- (1) Bir çekin düzenleyeni veya hâmili, onu 804 üncü maddede gösterilen sonuçları doğurmak üzere çizebilir.
(2) Çekin çizilmesi, çekin iç yüzüne birbirine paralel iki çizgi çekilerek yapılır. Çek, genel veya özel olarak çizilebilir.
(3) İki çizgi arasına hiçbir ibare konmamış veya "banka" kelimesi veya buna benzer bir ibare konmuş ise çek, genel olarak çizilmiş demektir.
(4) İki çizgi arasına belirli bir bankanın adı yazılmış ise, çek özel olarak çizilmiş demektir.
(5) Genel çizgi, özel çizgiye dönüştürülebilir; özel çizgi genel çizgiye dönüştürülemez.
(6) Çizgilerin veya zikredilen banka unvanının silinmesi hükümsüz sayılır.
2. Hükümleri
MADDE 804.- (1) Genel olarak çizilen bir çek, muhatap tarafından ancak bir bankaya veya muhatabın bir müşterisine ödenebilir.
(2) Özel olarak çizilen bir çek, muhatap tarafından ancak unvanı gösterilen bankaya veya bu banka muhatap ise onun müşterisine ödenebilir. Şu kadar ki, unvanı gösterilen banka, bedelin tahsili işini diğer bir bankaya bırakabilir.
(3) Bir banka, çizgili çeki, ancak müşterilerinden veya diğer bir bankadan iktisap edebilir. Aynı şekilde onu, sözü geçen kişilerden başkaları hesabına tahsil edemez.
(4) Çek, birden fazla özel olarak çizilmiş ise, muhatabın bu çeki ödeyebilmesi için çekin ikiden fazla çizilmemiş olması ve çizgilerden birinin, çekin bir takas odası tarafından tahsil edilebilmesi amacı ile yapılmış olması şarttır.
(5) Yukarıdaki hükümlere aykırı hareket eden muhatap veya banka, çek bedelini aşmamak üzere, oluşan zarardan sorumludur.
VIII - Hesaba geçirilmek üzere çekilen çek
1. Genel olarak
MADDE 805 - (1) Bir çekin düzenleyeni veya hâmili çekin ön yüzüne eğik olarak "hesaba geçirilecektir" kaydını veya buna benzer bir ibareyi yazarak çekin nakden ödenmesini önleyebilir. Bu takdirde çek; muhatap tarafından ancak hesaba alacak kaydı, takas, hesap nakli suretiyle kayden ödenebilir. Bu kayıtlar ödeme yerine geçer.
(2) "hesaba geçirilecektir" kaydının çizilmesi geçersizdir.
(3) Bu madde hükümlerine aykırı hareket eden muhatap, çekin bedelini aşmamak üzere oluşan zarardan sorumludur.
2. Hâmilin hakları
a) İflâs halinde
MADDE 806.- (1) Hesaba geçirilmek üzere çekilen bir çekin hâmili, muhatap iflâs veya ödemelerini tatil etmiş veya aleyhine yapılan herhangi bir icra takibi semeresiz kalmışsa, çek bedelinin nakden ödenmesini muhataptan isteyebileceği gibi, ödememe halinde başvurma hakkını da kullanabilir.
b) Hesaba geçirilmeme halinde
MADDE 807.- (1) Hesaba geçirilmek üzere çekilen bir çekin hâmili; muhatabın, çek bedelini kayıtsız ve şartsız bir alacak olarak hesaba geçirmekten kaçındığını veya ödeme yerindeki takas odasının, bu çekin, hâmilin borçlarına mahsup edilmek kabiliyetini haiz olmadığını beyan etmiş bulunduğunu ispat ederse, başvurma haklarını kullanabilir.
B) Ödememe
I - Hâmilin başvurma hakları
MADDE 808.- (1) Zamanında ibraz edilmiş olan çekin ödenmemiş olduğu ve ödememe hali;
a) resmî bir belge ile (protesto),
b) muhatap tarafından, ibraz günü de gösterilmek suretiyle, çekin üzerine yazılmış olan tarihli bir beyanla,
c) bir takas odasının, çek zamanında teslim edildiği halde ödenmediğini tespit eden tarihli bir beyanı ile,
sabit bulunduğu takdirde hâmil; cirantalar, düzenleyen ve diğer çek borçlularına karşı başvurma haklarını kullanabilir.
II - Protesto
MADDE 809.- (1) Protesto veya buna denk olan belirleme, ibraz süresinin geçmesinden önce yapılmalıdır.
(2) İbraz, sürenin son gününde yapılırsa, protesto veya buna denk belirleme, izleyen iş gününde de yapılabilir.
III - Başvurma hakkının kapsamı
MADDE 810.- (1) Hâmil, başvurma yolu ile;
a) çekin ödenmemiş olan bedelini,
b) ibraz gününden itibaren bu tutarın faizini,
c) protestonun veya buna denk olan belirlemenin ve gönderilen ihbarnamelerin giderleri ile diğer giderleri ve
d) çek bedelinin binde üçünü aşmamak üzere komisyon ücretini,
isteyebilir.
IV - Mücbir sebepler
MADDE 811.- (1) Kanunen belirli olan süreler içinde çekin ibrazı veya protesto edilmesi veya buna denk bir belirlemenin yapılması, bir devletin mevzuatı veya herhangi bir mücbir sebep gibi aşılması olanaksız bir engel yüzünden mümkün olmamışsa, bu işlemler için belirli olan süreler uzar.
(2) Hâmil, mücbir sebepleri gecikmesizin kendi cirantasına ihbar etmeğe ve bu ihbarı çeke veya alonja kaydedip, bunun altına, yerini ve tarihini yazarak imzalamakla yükümlüdür. 723 üncü madde hükümleri burada da uygulanır.
(3) Mücbir sebeplerin ortadan kalkmasından sonra, hâmil çeki gecikmesizin ödeme amacıyla ibraz ve gereğinde protesto veya buna eşdeğerde bir belirlemeyi yaptırmağa yükümlüdür.
(4) Mücbir sebepler, hâmilin ibraz süresinin bitiminden önce olmak şartıyla, mücbir sebebi kendinden önce gelen borçluya ihbar ettiği günden itibaren on beş günden fazla devam ederse, çekin ibrazına ve protesto çekilmesine veya buna eşdeğerde bir belirlemeye gerek kalmaksızın başvurma hakkını kullanabilir.
(5) Hâmilin veya çeki ibraza veya protesto çekmeğe veya buna eşdeğerde bir belirleme yaptırmaya görevlendirdiği kişinin, sadece kendi kişiliklerine ilişkin olaylar mücbir sebeplerden sayılmaz.
DÖRDÜNCÜ AYIRIM
Çeşitli Hükümler
A) Sahte veya tahrif edilmiş çek
MADDE 812.- (1) Sahte veya tahrif edilmiş bir çeki ödemiş olmasından doğan zarar muhataba ait olur; meğerki, senette düzenleyen olarak gösterilen kişiye, kendisine verilen çek defterini iyi saklamamış olması gibi bir kusurun yüklenmesi mümkün olsun.
B) Çekin birden fazla nüsha olarak düzenlenmesi
MADDE 813.- (1) Hâmile yazılı çekler hariç olmak üzere; bir ülkede düzenlenip de diğer bir ülkede veya aynı ülkenin denizaşırı bir kısmında ödenmesi şart olan ve aksine, bir ülkenin denizaşırı bir kısmında düzenlenip o ülkede ödenmesi şart olan veya aynı bir ülkenin denizaşırı olan aynı kısmında veya çeşitli kısımlarında çekilip ödenmesi şart olan her çek, birbirinin aynı olarak çeşitli nüshalar halinde düzenlenebilir. Bu nüshalar senet metninde teselsül eden sıra numaraları ile gösterilir. Aksi takdirde her nüsha ayrı bir çek sayılır.
C) Zamanaşımı
MADDE 814.- (1) Hâmilin, cirantalarla düzenleyene ve diğer çek borçlularına karşı haiz olduğu başvurma hakları, ibraz süresinin bitiminden itibaren altı ay geçmekle zamanaşımına uğrar.
(2) Çek borçlularından birinin diğerine karşı haiz olduğu başvurma hakları, bu çek borçlusunun çeki ödediği veya çekin dava yolu ile kendisine karşı ileri sürüldüğü tarihten itibaren altı ay geçmekle zamanaşımına uğrar.
D) "Banka"nın tarifi
MADDE 815- (1) Bu Bölümde geçen "banka" teriminden amaç, Bankalar Kanununun hükümlerine tâbi olan kuruluşlardır. Şu kadar ki; ödeme yeri Türkiye dışında olan çekler hakkında "banka" teriminden hangi kuruluşların anlaşılacağı ödeme yeri hukukuna göre belirlenir.
E) Süreler
I - Tatil günleri
MADDE 816.- (1) Bir çekin ibrazı ve protestosu tatil günleri değil, ancak bir iş gününde yapılabilir.
(2) Çeke ilişkin işlemler ve özellikle ibraz ve protesto veya buna eşdeğer belirleme işlemlerinin yapılması için kanunla belirli sürenin son günü, pazara veya diğer bir tatil gününe rastladığı takdirde, bu süre onu izleyen ilk iş gününü kapsayacak kadar uzar. Aradaki tatil günleri süre hesabına dâhildir.
II - Sürelerin hesabı
MADDE 817.- (1) Kanunun bu kısmında gösterilen süreler hesap edilirken bunların başladığı gün sayılmaz.
F) Uygulanacak hükümler
MADDE 818.- (1) Poliçeye ait aşağıdaki hükümler çek hakkında da uygulanır;
a) düzenleyenin bizzat kendi emrine, kendi üzerine ve üçüncü kişi hesabına çektiği poliçeler hakkındaki 673 üncü madde,
b) poliçede gösterilen bedeller arasındaki farklara ilişkin 676 ncı madde,
c) borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasına, yetkisiz imzaya, düzenleyenin sorumluluğuna ve açık poliçeye ait 677 ilâ 680 inci maddeler,
d) ciro hakkındaki 683 ilâ 685 inci maddeler,
e) poliçeye ait defiler hakkındaki 687 nci madde,
f) vekâleten yapılan cirodan doğan haklara dair 688 inci madde,
g) avalin şekil ve hükümlerine dair 701 ve 702 inci maddeler,
h) bir makbuz istemek hakkına ve kısmen ödemeye dair 709 uncu madde,
ı) protestoya ait 715 ilâ 717 inci ve 719 ilâ 721 inci maddeler,
i) "protestosuz" kaydına dair 722 nci madde,
j) ihbar hakkındaki 723 üncü madde,
k) poliçe borçlularının müteselsil sorumluluğuna dair 724 üncü madde,
l) poliçenin ödenmesi halinde başvurma hakkına ve poliçenin, protestonun ve makbuzun kendisine verilmesini istemek hakkına dair 726 ve 727 inci maddeler,
m) sebepsiz iktisaptan doğan haklara dair 732 nci madde,
n) poliçe karşılığının devrine dair 733 üncü madde,
o) poliçe nüshaları arasındaki ilişkiye ait 744 üncü madde,
ö) değişiklikler hakkındaki 748 inci madde,
p) zamanaşımının kesilmesine dair 750 ve 751 inci maddeler,
r) atıfet sürelerinin kabul olunamayacağına, poliçeye ilişkin işlemlerin yapılması gereken yer ile el yazısı ile imzaya dair 754 ilâ 756 ncı maddeler,
s) iptal hakkındaki 757 ilâ 763 üncü maddelerle 764 üncü maddenin birinci fıkrası,
ş) ehliyete, poliçe ve bonolara ilişkin hakların korunması ile başvurma hakkının kullanılması için gerekli işlemlere ilişkin kanun ihtilâflarına dair 766, 768 ve 769 uncu maddeler,
(2) 722 nci maddenin birinci ve üçüncü fıkralarıyla, 723 üncü maddenin birinci fıkrası ve 727 nci madde hükümlerinin çeklere uygulanmasında, protesto yerine 808 inci maddenin ikinci ve üçüncü fıkraları gereğince belirleme yapılması da geçerlidir.
BEŞİNCİ AYIRIM
Kanunlar İhtilafı
A) Muhatap olma ehliyeti
MADDE 819.- (1) Bir çekin kimin üzerine çekilebileceğini, çekin ödeneceği ülkenin hukuku belirler. Bu hukuka göre çek, muhatabın kişiliği bakımından geçersiz sayılıyorsa, hukuklarının böyle bir nedenden dolayı geçersizliği öngörmediği ülkelerde, çek üzerine atılan imzalardan doğan borçlanmalar geçerlidir.
B) Şekil ve süreler
MADDE 820.- (1) Çeke ait borçlanmaların şekli, bu borçlanmaların imza edilmiş olduğu ülkenin hukukuna göre belirlenir. Bununla beraber, ödeme yeri hukukunun öngördüğü şekle uyulması yeterlidir.
(2) 767 nci maddenin ikinci ve üçüncü fıkraları da uygulanır.
C) Borçlanmaların hükümleri
I - Düzenlenme yeri kanunu
MADDE 821.- (1) Çekten doğan borçlanmaların sonuçları, bu borçlanmaların yapıldığı ülke hukukuna göre belirlenir.
II - Ödeme yeri hukuku
MADDE 822.-(1) Aşağıda yazılı hususlar çekin ödeneceği ülke kanununa göre belirlenir;
a) çekin mutlaka görüldüğünde mi ödenmesi gerektiği yoksa, görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi şartıyla da çekilip çekilemeyeceği ve gerçek düzenlenme gününden sonraki bir günün çeke yazılmasının ne gibi sonuçlar doğuracağı,
b) ibraz süresi,
c) çekin; kabul, teyit, tasdik veya vize edilip edilmeyeceği ve bu kayıtların ne gibi sonuçlar doğuracağı,
d) hâmilin kısmen ödemeyi isteyebilip isteyemeyeceği ve böyle bir ödemeyi kabule zorunlu olup olmadığı,
e) çekin çizilip çizilemeyeceği veya “hesaba geçirilecektir” kaydını veya buna eşit bir ibareyi içerip içermeyeceği ve bu çizginin veya bu kaydın veya ona eşit olan ibarenin ne gibi sonuçlar doğuracağı,
f) çekin karşılığı üzerinde hâmilin özel hakları bulunup bulunmadığı ve bu hakların niteliğinin ne olduğu,
g) düzenleyenin çekten cayabilip cayamayacağı veya çekin ödenmesine itiraz edebilip edemeyeceği,
h) çekin kaybedilmesi veya çalınması halinde alınacak tedbirler,
i) cirantalara, düzenleyene ve diğer çek borçlularına karşı başvurma haklarının korunması için bir protesto veya buna eşdeğer bir belirleme yapmanın gerekli olup olmadığı.
III - Yerleşim yeri hukuku
MADDE 823.- (1) Muhatap ve yerleşim yerli çeki ödeyecek olan üçüncü kişi aleyhine sebepsiz zenginleşmeden doğan talepler, bu kişilerin yerleşim yerlerinin bulunduğu ülkenin hukukuna göre belirlenir.
BEŞİNCİ KISIM
Kambiyo Senetlerine Benzeyen Senetler ve
Diğer Emre Yazılı Senetler
A) Emre yazılı senet
I - Tanımı
MADDE 824.- (1) Emre yazılı olan veya kanunen böyle sayılan kıymetli evrak, emre yazılı senetlerdendir.
II - Borçlunun defileri
MADDE 825.- (1) Borçlu, emre yazılı bir senetten doğan alacağa karşı ancak, senedin geçersizliğine ilişkin veya senet metninden anlaşılan defilerle alacaklı kim ise ona karşı, kişisel olarak haiz bulunduğu defileri ileri sürebilir.
(2) Borçlu ile önceki hâmillerden biri veya senedi düzenleyen kişi arasında doğrudan doğruya varolan ilişkilere dayanan defilerin ileri sürülmesi, ancak senedi iktisap ederken hâmilin bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması halinde caizdir.
B) Kambiyo senetlerine benzeyen senetler
I - Emre yazılı havaleler
1. Genel olarak
MADDE 826.- (1) Senet metninde poliçe olarak gösterilmemekle beraber, açıkça emre yazılı olarak düzenlenen ve diğer hususlarda da poliçede aranılan unsurları içeren havaleler, poliçe hükmündedir.
2. Kabul zorunluluğunun bulunmaması
MADDE 827.- (1) Emre yazılı havale kabul için ibraz edilemez.
(2) Buna rağmen ibraz edilir ve kabulden de kaçınılırsa hâmilin bu sebepten dolayı başvurma hakkı yoktur.
3. Kabulün hükümleri
MADDE 828.- (1) Emre yazılı bir havalenin, havale olunan tarafından isteğe bağlı olarak kabulü, poliçenin kabulü hükmündedir. Bununla beraber, hâmil, havale olunan kişi iflâs veya ödemelerini tatil etmiş veya aleyhine yapılan takip semeresiz kalmışsa, vâdenin gelmesinden önce başvurma hakkını kullanamaz.
(2) Bunun gibi, havale edenin iflâsı halinde vâdenin gelmesinden önce hâmil başvurma hakkını kullanamaz.
4. İcrada uygulanmayacak hükümler
MADDE 829.- (1) İcra ve İflâs Kanununun, çekler, poliçeler ve emre yazılı senetlerin takibine ilişkin hükümleri emre yazılı havaleye uygulanamaz.
II - Emre yazılı ödeme vaatleri
MADDE 830.- (1) Senet metninde bono olarak gösterilmemekle beraber, açıkça emre yazılı olarak düzenlenmiş olan ve bonoda aranılan diğer unsurları da içeren ödeme vaatleri, bono hükmündedir. Şu kadar ki, emre yazılı olarak düzenlenmiş olan ödeme vaatleri hakkında, araya girerek ödemeye ilişkin hükümler uygulanmaz.
(2) İcra ve İflâs Kanununun, çekler, poliçeler ve emre yazılı senetlerin takibine ilişkin hükümleri, emre yazılı olarak düzenlenmiş bulunan ödeme vaatlerine uygulanmaz.
C) Cirosu kabil olan diğer senetler
MADDE 831.- (1) İmza edenin, yer, zaman ve miktar bakımlarından belirli nakdî ödemelerde bulunmak ve belirli miktarda misli şeyler teslim etmek borçlanmasını içeren senetler, açıkça emre yazılı oldukları takdirde ciro ile devredilebilirler.
(2) Bu senetler ve makbuz senetleri, varant ve konişmento gibi cirosu kabil olan senetler hakkında, cironun şekli, hâmilin hak sahipliği ve senedi elinde bulunduranın onu geri vermekle yükümlü olması hususlarında, poliçelere ilişkin hükümler geçerlidir. İptal konusunda, varant ve makbuz senedi dışındaki emre yazılı senetlere poliçelere ilişkin hükümler uygulanır.
(3) Kambiyo senetlerindeki başvurmaya ilişkin hükümler kanunda açık hüküm olmadıkça, birinci fıkrada yazılı senetler hakkında uygulanmaz.
ALTINCI KISIM
Makbuz Senedi ve Varant
A) Umumî mağazalar
I - Genel olarak
MADDE 832.- (1) Makbuz senedi ve varant (rehin senedi) verme karşılığında serbest veya gümrüklenmemiş mal ve hububatı saklama sözleşmesi uyarınca kabul etmek ve tevdi edenlere de bu senetlerle tevdi olunan mal ve hububatı satabilmek veya rehin edebilmek olanağı vermek amacıyla kurulan mağazalara "umumî mağaza" denir. Umumî mağazalar işlemleri bu kısım hükümlerine tabidir.
(2) Umumî mağazalar Sanayi ve Ticaret Bakanlığının izniyle kurulur. İzin almadan umumî mağaza açarak makbuz senedi veya varant düzenleyenler, üç aydan altı aya kadar hapis ve doksan günden az olmamak üzere adlî para cezasıyla cezalandırılır.
(3) Umumî mağazaların kuruluş usul ve esasları, bunlara kabul edilecek mal ve hububat cinsleri ve umumî mağazaların henüz gümrüklenmemiş olan malları kabul etmeye yetkili sayılmaları için gereken şartlar ve gümrük denetimi özel kanununda düzenlenir.
II - İstisnalar
MADDE 833.- (1) 832 nci maddede yazılı senetleri vermeksizin, yalnız mal ve hububatı saklama sözleşmesiyle kabul etmek üzere açılan diğer kurumlar ve yerler hakkında umumî mağazalara ait hükümler geçerli olmaz. Bu hususta Borçlar Kanununun saklama sözleşmesi hakkındaki hükümleri uygulanır.
(2) Tevdi edilmiş şeyler karşılığında verilen, ancak kanunun aradığı şekil şartlarına uymayan senetlerle, bu şekil şartlarına uygun olup da izin almamış olan kurumlar tarafından verilen senetler, kıymetli evrak olmayıp teslim alma makbuzları veya ispat belgeleri hükmündedir.
B) Makbuz senedi ve varant
I - Şekil
1. Makbuz senedi
MADDE 834.- (1) Umumi mağazalara tevdi edilen mal ve hububat karşılığında verilen makbuz senedinin aşağıda yazılı kayıtları içermesi gereklidir;
a) tevdi edenin adı, mesleği, yerleşim yeri,
b) tevdinin yapıldığı umumî mağazanın ticaret unvanı ile merkezi,
c) tevdi olunan malların cins ve miktarı ile nitelik ve değerinin bilinmesi için açıklanması gereken hususlar,
d) tevdi olunan malların tâbi olması gereken, resim, harç ve vergilerin ödenip ödenmediği ve sigorta edilip edilmediği,
e) ödenmiş veya ödenecek ücretler; giderler,
f) senedin kimin adına veya emrine düzenleneceğini gösteren bir ibare ve
g) umumî mağaza sahibinin imzası.
2. Varant
MADDE 835.- (1) Varantın da 834 üncü maddede yazılı kayıtları aynen içermesi ve makbuz senedine bağlı olması gerekir.
3. Defter
MADDE 836.- (1) Makbuz senedi ve varanttan oluşan belgenin dip koçanlı bir defterden koparılmış olması ve defterin umumÎ mağazaya ait belgeler arasında saklanması gereklidir.
4. Kısmî senet
MADDE 837.- (1) Makbuz senedi ve varantın hâmili, giderleri kendisine ait olmak üzere önceden tevdi olunan malların kısımlara ayrılmasını ve her kısım için ayrı ayrı senet verilmesini isteyebilir. Bu takdirde eski senet geri verilir ve iptal olunur.
II - Ciro
1. Genel olarak
MADDE 838.- (1) Makbuz senediyle varant emre yazılı olmasa bile ayrı ayrı veya birlikte teslim ve ciro yoluyla devredilebilir. Ciro yapıldığı günün tarihini de taşır.
(2) Varant ile makbuz senedi birlikte beyaz ciro ile de ciro edilebilir. Bu türlü ciro, her iki senet teslim edildiği takdirde, cirantanın haklarını hâmile devreder.
2. Hükümleri
MADDE 839.- (1) Senedin teslimi şartıyla, ciro aşağıda yazılı hükümleri doğurur:
a) Makbuz senedi ve varantın birlikte cirosu, tevdi olunan malların mülkiyetini devreder.
b) Yalnız varantın cirosu, varantın devredildiği kişiye, tevdi olunan mallar üzerinden rehin hakkı sağlar.
c) Yalnız makbuz senedinin cirosu, varant hâmilinin hakkı saklı kalmak şartıyla, tevdi olunan malların mülkiyetini devreder.
3. Varantın cirosu
MADDE 840.- (1) Varantın ilk cirosu, hangi borcun güvence altına alınması için yapılmışsa onu, faiz oranını ve vâdeyi içerir.
(2) Varantın cirosunda yazılı kayıtlar aynen makbuz senedinin üzerine de yazılarak, varantın ciro edildiği kişi tarafından imza edilir.
C) Mallar üzerinde tasarruflar
I – Yapılamayacak işlemler
MADDE 841.- (1) Varant ile makbuz senedinin ziyaından, mirastan veya iflâstan kaynaklanan uyuşmazlıklar hâriç olmak üzere, umumî mağazalara tevdi olunan şeyler üzerinde haciz, el koyma veya rehin yapılamaz.
II - Malın geri alınması
1. Genel olarak
MADDE 842.- (1) Varanttan ayrılmış bir makbuz senedinin hâmili, varant ile güvence altına alınmış olan borcun ana parası ile vâde gününe kadar olan faizlerini umumî mağazaya yatırarak, vâde gününden önce de malları çekebilir.
(2) Yatırılan para varantın geri verilmesi karşılığında hâmiline ödenir.
2. Kısmen geri alma
MADDE 843.- (1) Varanttan ayrılmış makbuz senedinin hâmili, umumî mağazaya tevdi olunan misli eşyadan bir kısmını çekmek istediği takdirde mağazanın sorumluluğu altında, hem çekeceği kısım ve hem de varant ile güvence altına alınmış borç ile orantılı bir miktar parayı umumî mağazaya yatırmak zorundadır.
III - Sattırma hakkı
1. Şartlar
MADDE 844.- (1) Vâde gününde alacağı ödenmemiş varant hâmili, poliçe hâmili gibi, protesto çektikten on gün sonra rehin hükümlerine göre tevdi edilen malları sattırabilir.
(2) 841 inci maddede yazılı haller satışa engel değildir.
2. Satış bedeli
MADDE 845.- (1) Gümrük resmi ve diğer resim, harç ve vergilerle tevdi olunan mallar için umumî mağaza tarafından yapılan giderler ve mağazanın ücreti satış bedelinden, öncelikle ödenir.
(2) Birinci fıkrada yazılı paralar ve güvence altına alınan borç ödendikten sonra geri kalan, makbuz senedi hâmiline ödenmek üzere mağaza sahibine verilir.
3. Başvurma hakkı
MADDE 846.- (1) Bir varant hâmilinin, sadece, sattırdığı tevdi olunan malların alacağına yetmemesi halinde, borçlunun veya cirantaların mallarına başvurma hakkı vardır.
(2) Protesto çekmemiş veya kanunî süresi içinde tevdi olunan malları sattırmaya teşebbüs etmemiş olan varant hâmili, cirantalarına karşı bütün haklarını kaybederse de borçluya karşı başvurma hakkı geçerliliğini sürdürür.
4. Sigorta
MADDE 847.- (1) Afet hallerinde varantın hâmili, sigorta bedelinden alacağını tahsil eder.
D) Zamanaşımı
MADDE 848.- (1) Makbuz senedi ve varanttan doğan talep hakları, poliçeler hakkındaki zamanaşımı sürelerine tâbidir. Cirantalara karşı başvurma için zamanaşımının başlangıcı, eşyanın satış günüdür.
E) Senetlerin ziyaı
MADDE 849.- (1) Makbuz senedi veya varantı kaybeden hâmil, bu senetlere malik olduğunu ispat etmek ve güvence vermek suretiyle, mağazanın bulunduğu yerdeki mahkemeden alacağı izin üzerine, durumun kararda gösterilen o yer gazetelerinde ilânından ve itiraz için verilecek sürenin geçmesinden sonra ikinci bir nüsha alabilir. Kaybolan varantın süresi geçmişse, hâmilin talebi üzerine mahkeme aynı şekilde borcun ödenmesine izin verebilir. İzin, mağazaya ve varanta ilişkin ise, hem mağazaya hem de ilk borçluya tebliğ olunur. Alacaklının, mağazanın bulunduğu yerde bir de yerleşim yeri göstermesi gerekir. Mağaza sahibi ve borçlu izin kararına itiraz edebilirler. İtiraz üzerine mahkeme derhal hükmünü verir. Hüküm alacaklı lehine ise, icranın geri bırakılmasına karar verilemez. Ancak, ilgililerin talebi üzerine, tetkik mercii hüküm kesinleyinceye kadar tevdi olunan eşyanın satışından elde edilecek paranın icra veznesinde saklanmasına karar verebilir.
DÖRDÜNCÜ KİTAP
Taşıma İşleri
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
A) Taşıyıcı
MADDE 850. – (1) Taşıyıcı, taşıma sözleşmesiyle eşya ve yolcu taşıma işlerini üstlenen kişidir.
(2) Taşıyıcı, taşıma sözleşmesiyle eşyayı varma yerine taşımayı ve orada gönderilene teslim etmeyi veya yolcuyu varma yerine ulaştırmayı; buna karşılık, eşya taşımada gönderen ve yolcu taşımada yolcu, taşıyıcıya taşıma ücretini ödemeyi borçlanır.
(3) Taşıma işleri ticarî işletme faaliyetidir.
B) Hükümlerin uygulama alanı
MADDE 851. – (1) Eşya ve yolcu taşımayı arızî olarak üstlenen kişi hakkında da bu kitap hükümleri, uygun düştükleri ölçüde, uygulanır.
C) Saklı tutulan hükümler
I- Kural
MADDE 852. – (1) Denizde ve havada taşıma ile posta idaresine ilişkin özel hükümler saklıdır.
II- Özel hükümlerin sorumluluğu etkilememesi
MADDE 853. – (1) Taşıyıcı ve taşıma işleri yüklenicisi, taşıma işini, 852 nci maddede öngörülen özel hükümlere tâbi olan bir kuruluşa gördürdükleri takdirde de, Kanunun kendilerine yüklediği sorumluluğun hafifletilmesini veya kaldırılmasını isteyemezler; değişik tür araçlar ile taşıma hakkındaki dördüncü kısım hükümleri saklıdır.
D) Sorumluluğun kaldırılmasına veya hafifletilmesine ait hükümlerin geçersizliği
MADDE 854. – (1) Kanunun, taşıyıcıya, taşıma işleri yüklenicisine ve faaliyetleri Devletin iznine bağlı taşıma işletmelerine yüklediği sorumlulukların önceden hafifletilmesi veya kaldırılması sonucunu doğuran tüm sözleşme hükümleri geçersizdir. Bu hükümlerin işletme tüzüklerine, genel işlem şartlarına, biletlere, tarifelere veya benzer diğer belgelere konulmuş olması halinde de hüküm aynıdır.
E) Zamanaşımı
MADDE 855. – (1) Bu kitap hükümlerine tâbi taşımadan doğan tüm talep hakları bir yılda zamanaşımına uğrar.
(2) Bu süre, eşya taşımasında eşyanın gönderilene teslimi, yolcu taşımasında yolcunun varma yerine ulaşma tarihinden başlar. Eşya tamamen zayi olmuş veya yolcu ulaşamamış ise zamanaşımı süresi, eşyanın teslimi ve yolcunun ulaşması gerekli olan tarihten itibaren işlemeye başlar.
(3) Rücu haklarına ilişkin zamanaşımı ise; rücu alacaklısının rücu borçlusuna zararı ve rücu borçlusunu öğrendiği tarihten itibaren üç ay içerisinde zarar hakkında ihbarda bulunmuş olması şartıyla, rücu alacaklısına karşı mahkeme kararının kesinleştiği tarihten, kesinleşmiş mahkeme kararı bulunmayan hallerde rücu alacaklısının borcu ifa ettiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
(4) Gönderen veya gönderilen, taşıyıcıya karşı olan haklarını, bir yıl içinde telgraf, taahhütlü mektup veya noter aracılığıyla istemiş olmaları şartıyla, defi olarak her zaman ileri sürebilirler.
(5) Taşıyıcının kastı veya pervasızca bir davranışı ve muhtemelen böyle bir zarar meydana geleceği bilinciyle işlenmiş bir fiilînden veya ihmalinden dolayı;
a) eşya ziyaa veya hasara uğramış veyahut geç teslim edilmişse,
b) yolcu bir kaza neticesinde ölmüş veya cismanî zarara uğramışsa,
c) yolcu geç ulaşmışsa
taşıyıcının sorumluluğu üç yıllık zamanaşımı süresine tâbidir.
(6) 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunundaki zamanaşımı hükümleri saklıdır.
İKİNCİ KISIM
Eşya Taşıma
A) Taşıma sözleşmesinin uygulanması
I - Taşıma senedi
MADDE 856. – (1) Taşıma senedi taraflardan birinin talebi üzerine düzenlenir. Senet üç özgün nüsha halinde hazırlanır ve gönderen tarafından imzalanır. Gönderen, taşıyıcının da taşıma senedini imzalamasını talep edebilir. El yazısı ile imzalanmış taşıma senetlerinin suretlerindeki imza, damga veya mühür şeklinde ya da basılı olabilir. Bir nüsha gönderene aittir, diğeri eşyaya eşlik eder, üçüncüsü taşıyıcıda kalır.
(2) Taşıma senedi düzenlenmemiş olsa bile, tarafların karşılıklı ve birbirine uygun iradeleri ile taşıma sözleşmesi kurulur. Eşyanın taşıyıcıya teslimi, taşıma sözleşmesinin varlığına karinedir.
II - Taşıma senedinin içeriği
MADDE 857. – (1) Taşıma senedi aşağıdaki kayıtları içerir:
a) Düzenleme yeri ve tarihi;
b) Gönderenin adı, soyadı veya ticaret unvanı ve adresi;
c) Taşıyıcının adı, soyadı veya ticaret unvanı ve adresi;
d) Eşyanın teslim alınacağı yer ve gün ile teslim edileceği yer;
e) Gönderilenin adı, soyadı veya ticaret unvanı ile adresi;
f) Gerektiğinde ihbar adresi;
g) Eşyanın cinsinin mutad işareti ile ambalajının türü ve tehlikeli mallarda bunlara ilişkin mevzuatta öngörülen, diğer durumlarda ise genellikle tanınan işaretleri;
h)Taşınacak paketlerin sayısı, işaretleri ve numaraları;
i) Eşyanın gayri safi ağırlığı veya başka şekilde beyan edilen miktarı;
j) Taşımanın yapılacağı süre;
k) Kararlaştırılan taşıma ücreti ve teslime kadar ortaya çıkacak giderler ile taşıma ücretinin gönderenden başka biri tarafından ödenecek olması halinde buna ilişkin kayıt;
l) Teslimde ödemeli taşımalarda teslimde ödeme kaydı ve ödenecek tutar;
m) Eşyanın gümrük ve diğer resmî işlemlerine ilişkin talimatlar;
n) Taşımanın üstü açık ya da örtülmemiş bir araçta veya güvertede yapılabileceğine ilişkin anlaşmayı.
(2) Taşıma senedine tarafların uygun gördüğü diğer kayıtlar da konulabilir.
III - Taşıma senedinin ispat gücü
MADDE 858. – (1) İki tarafça imzalanan taşıma senedi, taşıma sözleşmesinin yapıldığına, içeriğine ve eşyanın taşıyıcı tarafından teslim alındığına kanıt oluşturur.
(2) İki tarafça imzalanan taşıma senedi, eşyanın ve ambalajının, eşyanın taşıyıcı tarafından teslim alındığı sırada, dış görünüş bakımından iyi durumda bulunduğuna ve taşınan paketlerin sayısının, işaretlerinin ve numaralarının taşıma senedinde yer alan kayıtlara uygun olduğuna karinedir; meğerki, taşıyıcı taşıma senedine haklı bir sebeple çekince koymuş olsun. Çekince, taşıyıcının kayıtların doğruluğunu denetleyecek uygun araçlara sahip olmadığı sebebine de dayandırılabilir.
(3) Eşyanın brüt ağırlığı veya başka şekilde beyan edilen miktarı veya taşınacak paketlerin içeriği taşıyıcı tarafından denetlenmiş ve denetlemenin sonucu, her iki tarafça imzalanan taşıma senedine yazılmışsa, bu yazı, ağırlığın, miktarın ve içeriğin, taşıma senedinde yer alan kayıtlara uygun olduğuna karinedir.
(4) Taşıyıcı, gönderen talep ederse ve uygun araçları elinde bulundurduğu takdirde eşyanın ağırlığını, miktarını veya içeriğini denetlemekle yükümlüdür. Bu halde taşıyıcı denetleme ile ilgili giderleri isteme hakkına sahiptir.
IV - Yük senedi (ilmühaber)
MADDE 859. – (1) Taşıma senedi düzenlenmemişse, gönderenin talebiyle taşıyıcı, eşya ve taşıma hakkında yeterli bilgileri içeren bir yük senedi imzalayıp vermek zorundadır.
V - Refakat belgeleri
MADDE 860. – (1) Gönderen, eşyanın tesliminden önce, resmî, özellikle gümrük işlemleri için gerekli bulunan bilgileri vermek ve belgeleri taşıyıcının tasarrufuna bırakmak zorundadır.
(2) Taşıyıcı, kendisine verilen belgelerin ziyaından veya hasarından yahut yanlış kullanılmasından doğan zararlardan sorumludur; meğerki ziya, hasar veya yanlış kullanma taşıyıcının kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği durumlardan kaynaklanmış olsun. Ancak taşıyıcının sorumluluğu, eşyanın ziyaı halinde ödenecek miktarla sınırlıdır.
VI - Tehlikeli eşya
MADDE 861. – (1) Tehlikeli eşya taşınacaksa gönderen, taşıyıcıya açık ve anlaşılabilir içerikte ve yazılı şekilde tehlikenin türü ve gerekiyorsa alınması gereken önlemler konusunda zamanında bildirimde bulunmakla yükümlüdür.
(2) Taşıyıcı, eşyayı teslim alırken tehlikenin türünü bilmiyorsa veya kendisine herhangi bir bildirimde bulunulmamışsa, gönderene karşı herhangi bir tazmin yükümlülüğü doğmaksızın, tehlikeli malın boşaltılmasını, depolanmasını, geri taşınmasını veya gerektiğinde imhasını ve zararsız hale getirilmesini ve bu önlemler sebebiyle gerekli giderlerin karşılanmasını gönderenden talep edebilir.
VII - Ambalaj ve işaret
MADDE 862. – (1) Eşyanın niteliği, kararlaştırılan taşıma dikkate alındığında ambalaj yapılmasını gerektiriyorsa, gönderen, eşyayı ziya ve hasardan koruyacak ve taşıyıcıya zarar vermeyecek şekilde ambalajlamak zorundadır. Gönderen ayrıca, eşyanın sözleşme hükümlerine uygun şekilde işleme tâbi tutulabilmesi için işaretlenmesi gerekiyorsa, bu işaretleri de koymakla yükümlüdür.
VIII - Yükleme ve boşaltma
MADDE 863. – (1) Sözleşmeden ve durumun gereğinden veya ticarî teamülden aksi anlaşılmadıkça, gönderen, eşyayı taşıma güvenliğine uygun biçimde araca koyarak, istifleyerek, bağlayarak ve sabitleyerek yüklemek, aynı biçimde boşaltmak zorundadır. Taşıyıcı, yüklemenin işletme güvenliğine uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür.
(2) Aksi kararlaştırılmadıkça, yükleme ve boşaltma ile ilgili olarak durumun gereklerine göre belirlenecek makûl bir süre için ayrıca bir ücret istenemez.
(3) Taşıyıcı, sözleşme hükümlerine dayanarak veya kendi risk alanından kaynaklanmayan nedenlerle makûl yükleme ve boşaltma süresinden daha fazla beklerse uygun bir ücrete (bekleme ücreti) hak kazanır.
IX - Gönderenin özel durumlarda kusursuz sorumluluğu
MADDE 864. – (1) Gönderen, kusuru olmasa da;
a) yetersiz ambalajlamadan ve işaretlemeden;
b) taşıma senedine yazılan bilgilerdeki gerçeğe aykırılıklar ile yanlışlık ve eksikliklerden;
c) tehlikeli malın bu niteliği hakkında bildirimde bulunmamaktan;
d) 860 ıncı maddenin birinci fıkrasında belirtilen belge ve bilgilerdeki eksikliklerden, gerçeğe aykırılıklardan ve belge ve bilgilerin yokluğundan;
kaynaklanan, taşıyıcının zararları ile giderlerini tazminle yükümlüdür.
(2) Ancak gönderenin bu durumlarda sorumlu olduğu tazminat miktarı gönderinin brüt ağırlığının her kilosu için 8,33 Özel Çekme Hakkı tutarı ile sınırlıdır. Bu halde de 882 nci maddenin dördüncü fıkrası ve 885 ilâ 887 nci maddeler hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.
(3) Zararın veya giderlerin doğmasında taşıyıcının davranışlarının da etkisi olmuşsa, tazmin yükümlülüğü ile ödenecek tazminatın kapsamının tayininde, bu davranışların ne ölçüde etken olduğu dikkate alınır.
(4) Gönderen tüketici ise, taşıyıcıya karşı ancak kusuru halinde birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre zarar ve giderleri tazminle yükümlüdür.
(5) Tüketici, sözleşmeyi ticarî veya serbest meslekî faaliyeti ile ilgili olmayan bir amaçla akdetmiş bir gerçek kişidir.
X - Gönderen tarafından fesih
MADDE 865. – (1) Gönderen taşıma sözleşmesini her zaman feshedebilir.
(2) Gönderen sözleşmeyi feshederse, taşıyıcı;
a) kararlaştırılan taşıma ücreti ile bekleme ücretinden ve tazmini gereken giderlerden, sözleşmenin feshi sonucunda tasarruf ettiği giderlerin veya başka bir şekilde elde ettiği veya kötü niyetli olarak elde etmeyi ihmal ettiği menfaatlerin indirilmesiyle kalan tutarı, veya
b) kararlaştırılan taşıma ücretinin üçte birini
talep edebilir. Fesih taşıyıcının riziko alanına giren sebeplerden kaynaklanıyorsa bu fıkranın (b) bendi uyarınca talepte bulunulamayacağı gibi, sözleşmenin ifasında gönderenin menfaati bulunmayan hallerde taşıyıcının bu fıkranın (a) bendinden doğan talep hakkı da ortadan kalkar.
(3) Eşya fesihten önce yüklenmişse, taşıyıcı, giderleri gönderene ait olmak üzere 869 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci ilâ dördüncü cümlelerine uygun tedbirleri alabilir. Taşıyıcı eşyanın boşaltılmasına, işletmesi için sakıncalı olmadığı ve diğer gönderilerin gönderenlerinin veya alıcılarının bundan zarar görmediği takdirde izin verebilir. Fesih, taşıyıcının riziko alanına giren bir sebepten kaynaklanıyorsa taşıyıcı, birinci ve ikinci cümlelerden farklı olarak, yüklenmiş bulunan eşyayı giderleri kendisine ait olmak üzere hemen boşaltmak zorundadır.
XI - Kısmî taşımayı talep hakkı
MADDE 866. – (1) Taşıyıcı, taşınması kararlaştırılan eşyanın tamamı yüklenmiş olmasa bile, gönderenin talebi üzerine yola çıkmak zorundadır. Bu durumda taşıyıcı,
a) sözleşmede kararlaştırılmış olan taşıma ücretinin tamamını,
b) doğmuş bekleme ücretini,
c) eksik yükleme sebebiyle yapmak zorunda kaldığı giderleri ve uğradığı zararı,
d) alacakları, eksik yükleme sebebiyle kısmen veya tamamen güvencesiz kalmışsa, kendisine ek güvence gösterilmesini
talep edebilir. Şu kadar ki, kısmen yüklenmeyen eşyanın yerine başka bir sözleşme uyarınca eşya taşınmışsa, bu eşya için alınacak taşıma ücreti, (a) bendine göre talep edilecek ücrete mahsup edilir.
(2) Eksik yükleme, taşıyıcının riziko alanına giren sebeplerden kaynaklanıyorsa, taşıyıcı birinci fıkrada belirtilen talep haklarına fiilen taşınan yük oranında sahiptir.
XII - Yükleme süresine uyulmaması halinde taşıyıcının hakları
MADDE 867. – (1) Gönderen, eşyayı süresi içinde yüklemezse veya yükleme yükümlülüğü bulunmayan hallerde eşyayı hazır bulundurmazsa, taşıyıcı, makul bir süre tayin ederek eşyanın yüklenmesini veya hazır bulundurulmasını ihtar eder.
(2) Birinci fıkra hükmüne göre verilen süre içinde eşya yüklenmez veya hazır bulundurulmazsa, taşıyıcı sözleşmeyi feshedebilir ve 865 inci maddenin ikinci fıkrasına göre haklarını kullanabilir.
(3) Birinci fıkra hükmüne göre verilen süre içinde, kararlaştırılan yükleme kısmen gerçekleştirilmişse veya eşya kısmen hazır bulundurulmuşsa, taşıyıcı eksik yüklenen eşya ile yola çıkıp, 866 ncı maddenin birinci fıkrasının (a) ilâ (d) bentlerine göre talep haklarını kullanabilir.
(4) Yükleme süresine uyulmaması taşıyıcının riziko alanına giren bir sebepten kaynaklanıyorsa, taşıyıcının talep hakkı yoktur.
XIII - Emir, talimat ve tasarruflar
MADDE 868. – (1) Gönderen taşıyıcıya, taşımanın yapılmasına ilişkin emir ve talimât verebileceği gibi taşımanın durdurulması, eşyanın geri getirilmesi, başka bir varma veya teslim yerine götürülmesi yahut başka bir gönderilene teslim edilmesi biçiminde tasarruflarda bulunabilir. Taşıyıcı böyle emir, talimat ve tasarrufları; kendi işletmesi için sakıncalıysa veya diğer gönderenlerin ve alıcıların gönderileri için bir zarar tehdidini beraberinde getiriyorsa, yerine getirmekle yükümlü değildir. Taşıyıcı, gönderenden emir, talimat ve tasarrufların yerine getirilmesinden doğan giderleri ve uygun bir ücreti de isteyebilir. Taşıyıcı emir, talimat ve tasarrufların icrasına başlanmasını bir avansın ödenmesi şartına tâbi kılabilir.
(2) Eşyanın teslim yerine ulaşması ile gönderenin emir, talimat ve tasarruf hakkı son bulur. Bu andan itibaren belirtilen yetki ve haklar gönderilene ait olur. Yukarıdaki fıkranın iki ilâ dördüncü cümle hükümleri burada da geçerlidir.
(3) Gönderilen, tasarruf hakkını kullanarak eşyanın bir üçüncü kişiye teslimini istemişse, bu kişi başka bir gönderilen belirleyemez.
(4) Taşıma senedi düzenlenmiş ve her iki tarafça imzalanmışsa, gönderen, taşıma senedinde öngörülmüş olması şartıyla, ancak kendisine ait olan nüshayı ibraz ederek tasarruf hakkını kullanabilir.
(5) Taşıyıcı, kendisine verilen emir, talimat ve tasarrufları yerine getiremeyecekse, bunu derhal bildirmekle yükümlüdür.
(6) Tasarruf hakkının kullanılması, taşıma senedinin ibrazı şartına bağlı kılınmış ve taşıyıcı herhangi bir talimatı, taşıma senedi ibraz edilmeden yerine getirmiş ise, bundan doğacak zararlar nedeniyle hak sahiplerine karşı sorumludur. Taşıyıcının sorumluğunu sınırlayan hükümler geçersizdir.
XIV - Taşıma ve teslim engelleri
MADDE 869. – (1) Eşyanın teslim edilmesi gereken yere ulaşmasından önce taşımanın sözleşmeye uygun olarak yapılamayacağı anlaşılırsa veya eşyanın teslim yerinde teslim engelleri çıkarsa, taşıyıcı 868 inci madde uyarınca tasarruf hakkına sahip olan kişiden talimat almak zorundadır. Tasarruf hakkını gönderilen haizse ve bulunamıyor veya eşyayı teslim almaktan kaçınıyorsa, tasarruf hakkı birinci cümle uyarınca gönderen tarafından kullanılır. Tasarruf hakkının kullanılması taşıma senedinin ibrazına bağlı tutulmuş olsa bile bu halde taşıma senedinin ibrazı gerekli değildir. Taşıyıcı kendisine talimat verilen hallerde, teslim engelinin onun riziko alanına giren bir nedenden kaynaklanmamış olması şartıyla 868 inci maddenin birinci fıkrasının üçüncü ve dördüncü cümlesinde öngörülen talep haklarını ileri sürebilir.
(2) Gönderilenin, 868 inci madde uyarınca sahip olduğu tasarruf yetkisine dayanarak malın üçüncü bir kişiye teslim edilmesi talimatını vermesinden sonra, taşıma veya teslim engeli ortaya çıkarsa, birinci fıkranın uygulanmasında, gönderilen gönderenin, üçüncü kişi de gönderilenin yerini alır.
(3) Taşıyıcı, 868 inci maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesine göre, uyması gereken talimatları uygun bir süre içinde alamazsa, tasarruf hakkı sahibinin menfaatine en iyi görünen tedbirleri almakla yükümlüdür. Taşıyıcı, eşyayı boşaltıp saklayabilir; 868 inci maddenin birinci fıkrası ilâ dördüncü fıkrası hükümlerine göre tasarruf hakkına sahip kişinin hesabına saklanması için tevdi edebilir veya geri taşıyabilir. Taşıyıcı eşyayı üçüncü bir kişiye tevdi ederse, sadece bu kişinin seçiminde göstermesi gereken özenden sorumludur. Bozulabilecek bir mal söz konusu ise, malın durumu böyle bir tedbiri haklı kılıyorsa veya aksi takdirde oluşacak giderler malın değerine göre makul bir oranda değilse, taşıyıcı, Borçlar Kanununun 92 nci madde hükmüne uygun olarak malı sattırabilir. Taşıyıcı, değerlendirilmesi mümkün olmayan eşyayı imha edebilir. Eşyanın boşaltılmasından sonra taşıma sona ermiş sayılır.
(4) Taşıyıcının üçüncü fıkraya göre alınan tedbirler sebebiyle gerekli giderlerin tazminini ve uygun bir ücreti talep etme hakkı vardır, meğerki, engel kendi riziko alanına giren bir nedenden kaynaklanmış olsun.
XV – Taşıma ücretinin hesaplanması ve ödenmesi
MADDE 870. – (1) Taşıma ücreti, eşyanın tesliminde ödenir. Taşıyıcı, taşıma ücretinden başka, eşya için yapılan ve durum ile şartlara göre gerekli giderleri de isteme hakkına sahiptir.
(2) Bir taşıma veya teslim engelinden dolayı, taşıma, süresinden önce sona erdirilirse, taşıyıcı, taşımanın tamamlanan kısmıyla orantılı olarak taşıma ücretine hak kazanır. Engel, taşıyıcının riziko alanına giren bir sebepten kaynaklanıyorsa, taşıyıcı, ancak taşımanın tamamlanan kısmının gönderenin menfaatine olduğu ölçüde talepte bulunabilir.
(3) Taşımanın başlamasından sonra ve teslim yerine ulaşılmasından önce bir gecikme meydana gelirse ve bu gecikme gönderenin riziko alanına giren bir nedenden kaynaklanırsa, taşıyıcı, taşıma ücretinin yanında uygun bir bedel talep edebilir.
(4) Taşıma ücreti eşyanın sayısı, ağırlığı veya başka ölçüde gösterilen miktarına göre kararlaştırılmışsa, taşıma ücretinin hesaplanmasında bu konuda taşıma senedi veya yük senedindeki kayıtların doğru olduğu varsayılır. Bu varsayım kayıtların doğruluğunu denetleme konusunda uygun araçların hazır bulunmadığına ilişkin çekince konulmuş olması halinde de geçerlidir.
XVI - Gönderilenin hakları ve ödeme borcu
MADDE 871. – (1) Eşyanın teslim yerine varmasından sonra gönderilen, taşıyıcıdan, taşıma sözleşmesinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmesi karşılığında eşyanın kendisine teslimini talep edebilir. Eşya zayi olmuş veya hasara uğramış yahut geç teslim edilmişse, gönderilen kendi adına, gönderenin taşıma sözleşmesinden doğan talep haklarını taşıyıcıya karşı ileri sürebilir; gönderen, bu hakların ileri sürülmesinde yetkili kalmaya devam eder. Gönderilenin veya gönderenin kendilerinin veya başkasının menfaatine hareket etmeleri farklılık yaratmaz.
(2) Birinci fıkranın birinci cümlesine göre talep hakkını ileri süren gönderilen taşıma ücretini, taşıma ücretinin bir bölümü ödenmiş ise kalan bölümünü taşıma senedinde gösterilen tutarla sınırlı olmak şartıyla ödemekle yükümlüdür. Taşıma senedi düzenlenmemiş veya gönderilene ibraz edilmemişse yahut taşıma senedinden, ödenmesi gereken tutar anlaşılamıyorsa, gönderilen, makûl olması şartıyla, gönderen ile taşıyıcı arasında kararlaştırılan taşıma ücretini ödemek zorundadır.
(3) Birinci fıkranın birinci cümlesine göre talep hakkını ileri süren gönderilen, boşaltma yerindeki bekleme ücretini ve ayrıca, eşyanın teslimi sırasında kendisine bildirilmiş olmak şartıyla, yükleme yerindeki bekleme ücretiyle 870 inci maddenin üçüncü fıkrasına göre ödenmesi gereken bedeli öder.
(4) Gönderenin, sözleşmeye göre ödenmesi gereken bedeller için sorumluluğu devam eder.
XVII - Ödemeli teslim
MADDE 872. – (1) Eşyanın gönderilene teslimi, kararlaştırılan bir bedelin ödenmesi şartına bağlanabilir. Bu halde ödeme nakden veya nakde eşdeğer bir ödeme aracı ile yapılmalıdır.
(2) Tahsil sonucu elde edilen bedel, taşıyıcının alacaklıları bakımından gönderene geçmiş sayılır.
(3) Eşya, bedeli tahsil edilmeden gönderilene teslim edilirse, taşıyıcı, bundan doğan zarardan, kusuru bulunmasa bile, gönderene karşı eşyanın tesliminde ödenmesi gereken tutarla sınırlı olarak sorumludur.
XVIII - Taşıma süresi
MADDE 873. – (1) Taşıyıcı eşyayı, kararlaştırılan sürede, bir süre kararlaştırılmamışsa şartlar dikkate alındığında özenli bir taşıyıcıya tanınabilecek makûl bir süre içinde teslim etmekle yükümlüdür.
XIX - Ziya karinesi
MADDE 874. – (1) Eşya, taşıma süresini izleyen yirmi gün içinde teslim edilmezse, hak sahibi ona zayi olmuş gözüyle bakabilir. Sınır ötesi taşımalarda bu süre otuz gündür.
(2) Hak sahibi, eşyanın ziyaı dolayısıyla tazminat alırsa, bunun tahsili sırasında, eşyanın tekrar bulunması halinde kendisinin derhal haberdar edilmesini isteyebilir.
(3) Hak sahibi, eşyanın bulunduğu haberini aldıktan itibaren otuz gün içinde, gerektiğinde giderler indirilmek suretiyle, tazminatı geri ödeyerek eşyanın kendisine teslimini talep edebilir. Taşıma ücretini ödeme yükümlülüğü ile tazminat hakkı saklıdır.
(4) Eşya, tazminatın ödenmesinden sonra bulunmuşsa, hak sahibi bundan haberdar edilmesini istemediği veya bulunma haberinden sonra eşyanın teslimine ilişkin talep hakkını ileri sürmediği durumlarda, taşıyıcı eşya üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabilir.
B) Taşıyıcının sorumluluğu
I - Ziya veya hasar ile gecikmeden doğan zarardan sorumluluk
MADDE 875. – (1) Taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde eşyanın ziyaı veya hasarı yahut teslimindeki gecikmeden doğan zarardan sorumludur.
(2) Zararın oluşmasına, gönderenin veya gönderilenin bir davranışı veya eşyanın özel bir ayıbı da sebep olmuşsa, tazminat borcunun doğmasında ve kapsamının belirlenmesinde bu olguların ne ölçüde etkili olduğu dikkate alınır.
(3) Gecikme halinde herhangi bir zarar oluşmasa dahi, taşıma ücreti gecikme süresi ile orantılı olarak indirilir; meğerki taşıyıcı kusursuzluğunu kanıtlamış olsun.
II - Sorumluluktan kurtulma
1. Genel olarak
a) Taşıyıcının özeni
MADDE 876. – (1) Ziya, hasar ve gecikme, taşıyıcının azami özeni göstermesine rağmen kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği hallerden ileri gelmişse, taşıyıcı sorumluluktan kurtulur.
b) Araç arızası ve kiralayanın kusuru
MADDE 877. – (1) Taşıyıcı, taşıma aracındaki arızaya veya taşıtı kiraladığı kişinin yahut onun temsilcilerinin veyahut çalışanlarının kusuruna dayanarak sorumluluktan kurtulamaz.
2. Özel haller
MADDE 878. – (1) Ziya veya hasar yahut teslimdeki gecikme aşağıdaki hallerden birine bağlanabiliyorsa taşıyıcı sorumluluktan kurtulur:
a) Sözleşme veya teamüle uygun olarak üstü açık bir aracın kullanılmış olması yahut güverteye yükleme;
b) Gönderen tarafından yapılan yetersiz ambalajlama;
c) Eşyanın gönderen veya gönderilen tarafından işleme tâbi tutulması, yüklenmesi veya boşaltılması;
d) Eşyanın; özellikle kırılma, paslanma, bozulma, kuruma, sızma, olağan fire yoluyla kolayca zarar görmesine yol açan doğal niteliği;
e) Taşınacak paketlerin gönderen tarafından yetersiz etiketlenmesi;
f) Canlı hayvan taşıması;
g) Gümrük Kanunu ile diğer kanun ve düzenlemelerde yer alan hükümlerin taşıyıcının sorumluluktan kurtulmasını haklı gösterdiği hâller.
(2) Herhangi bir zararın hâl ve şartlara göre yukarıda öngörülen bir sebebe bağlanmasının olası bulunduğu durumlarda, o zararın bu sebepten ileri geldiği varsayılır. Birinci fıkranın (a) bendinde öngörülen olağanüstü ziya veya hasar halinde bu karine geçerli olmaz.
(3) Ziya, hasar veya gecikme, gönderenin eşyanın taşınmasına ilişkin özel talimatlarına taşıyıcının uymamasından ileri gelmişse, taşıyıcı birinci fıkranın (a) bendine dayanarak sorumluluktan kurtulamaz.
(4) Taşıyıcı sözleşme uyarınca eşyayı sıcağa, soğuğa, ısı değişikliklerine, neme, sarsıntılara ya da benzer etkilere karşı özel olarak koruma yükümlülüğü altında ise, birinci fıkranın (d) bendine ancak, hal ve şartlara göre, özellikle de gerekli donanımın seçimi, bakımı ve kullanımına ilişkin kendisine düşen tüm önlemleri almış ve özel talimatlara uygun davranmış bulunması halinde dayanabilir.
(5) Taşıyıcı birinci fıkranın (f) bendine ancak, hal ve şartlara göre kendisine düşen tüm önlemleri almış ve özel talimatlara uygun davranmış bulunması halinde dayanabilir.
III - Yardımcıların kusuru
MADDE 879. – (1) Taşıyıcı;
a) kendi adamlarının,
b) taşımanın yerine getirilmesi için yararlandığı kişilerin,
görevlerini yerine getirmeleri sırasındaki fiil ve ihmallerinden, kendi fiil ve ihmali gibi sorumludur.
IV - Tazminatta esas alınacak değer
MADDE 880. – (1) Taşıyıcı, eşyanın tamamen veya kısmen ziyaından dolayı tazminat ödemekle sorumlu tutulduğunda, bu tazminat eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki değerine göre hesaplanır.
(2) Eşyanın hasara uğraması halinde, onun taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki hasarsız değeri ile hasarlı değeri arasındaki fark tazmin edilir. Zararı azaltmak ve gidermek için yapılacak harcamaların birinci cümleye göre saptanacak değer farkını karşıladığı karine olarak kabul edilir.
(3) Eşyanın değeri piyasa fiyatına göre, aksi takdirde aynı cins ve nitelikteki malların cari değerine göre tayin edilir. Eşya, taşımak üzere teslimden hemen önce satılmışsa, satıcının faturasında taşıma giderleri mahsup edilerek gösterilen satış bedelinin piyasa fiyatı olduğu varsayılır.
V- Zarar tespit giderleri
MADDE 881. – (1) Taşıyıcı, eşyanın zıya veya hasarı halinde, 880 inci madde uyarınca ödenmesi gereken tazminattan başka, zararın tespiti için zorunlu olan giderleri de tazminle yükümlüdür.
VI - Sorumluluk sınırları
MADDE 882. – (1) Gönderinin tamamının zıyaı veya hasarı halinde 880 inci ve 881 inci maddeler uyarınca ödenecek tazminat, gönderinin gayri safi ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 özel çekme hakkına tekabül eden tutar ile sınırlıdır.
(2) Gönderinin münferit parçalarının zıyaı veya hasarı halinde taşıyıcının sorumluluğu,
a) gönderinin tamamı değerini yitirmişse tamamının,
b) gönderinin bir kısmı değerini yitirmişse, değerini yitiren kısmın,
gayri safi ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 özel çekme hakkına tekabül eden tutar ile sınırlıdır.
(3) Taşıyıcının, taşıma süresinin aşılmasından doğan sorumluluğu, taşıma ücretinin üç katı ile sınırlıdır.
(4) Özel çekme hakkı, eşyanın taşıma amacıyla taşıyıcıya teslim edildiği tarihteki veya taraflarca kararlaştırılan diğer bir tarihteki, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca belirlenen değerine göre Türk Lirasına çevrilir.
VII - Diğer giderlerin tazmini
MADDE 883. – (1) Taşıyıcı, ziya veya hasardan sorumlu olduğu hallerde, 880 ilâ 882 nci maddelere göre ödenmesi gereken tazminatı ödedikten başka, taşıma ücretini iade eder ve taşıma ile ilgili vergileri, resimleri ve taşıma işi nedeniyle doğan diğer giderleri de karşılar. Ancak, hasar halinde, birinci cümle uyarınca yapılacak ödemeler 880 inci maddenin ikinci fıkrasına göre saptanacak bedel ile orantılı olarak belirlenir. Başkaca zararlar karşılanmaz.
VIII - Sair zararlarda sorumluluğun en yüksek tutarı
MADDE 884. – (1) Taşıyıcı, taşıma işinin yapılmasına ilişkin olarak sözleşmeden doğan bir yükümlülüğün ihlâli nedeniyle meydana gelen ve eşyanın ziya veya hasarından veya taşıma süresinin aşılmasından kaynaklanmayan, eşya veya kişi zararları dışında kalan zararlardan tam ziya halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının üç katı ile sınırlı olmak üzere sorumludur.
IX - Sözleşme dışı talepler
MADDE 885. – (1) Bu kısımda öngörülen sorumluluktan kurtuluş hâlleri ve sınırlamaları, gönderen veya gönderilenin, ziya veya hasar yahut gecikme nedeniyle taşıyıcıya yöneltebileceği, sözleşme dışı talepleri hakkında da geçerlidir.
(2) Taşıyıcı, eşyanın ziya veya hasarından dolayı üçüncü kişilerin sözleşme dışı taleplerine karşı sorumluluktan kurtuluş hâlleri ve sınırlamalarına dayanabilir. Ancak bunlar,
a) üçüncü kişi taşımaya onay vermemişse ve taşıyıcı gönderenin eşyayı gönderme konusunda yetkili olmadığını biliyorsa veya bilmesi gerekiyorsa, veya
b) eşya, taşıma için teslim alınmadan önce, üçüncü kişinin veya ondan zilyetliği elde etmiş olan kişinin rızası olmaksızın elinden çıkmışsa,
ileri sürülemez.
X – Sorumluluğu sınırlama hakkının kaybı
MADDE 886. – (1) Zarara, böyle bir zarara sebep olmak kastı ile veya pervasızca bir davranışla ve muhtemelen böyle bir zarar meydana geleceği bilinci ile işlenmiş bir fiilînin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879 uncu maddede belirtilen kişiler bu kısımda öngörülen kurtuluş hallerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz.
XI - Yardımcı kişilerin sorumluluğu
MADDE 887. – (1) Eşyanın ziya veya hasarı yahut geç teslimi sebebiyle, taşıyıcının yardımcılarından birine karşı, sözleşme dışı sorumluluktan doğan talepler ileri sürülmüşse, o kişi de bu kısımda öngörülen kurtuluş hallerine ve sorumluluk sınırlamalarına dayanabilir. Zarara, böyle bir zarara sebep olmak kastı veya pervasızca bir davranışla ve muhtemelen böyle bir zarar meydana geleceği bilinciyle işlenmiş bir fiil veya ihmal ile sebebiyet verilmişse birinci cümle hükmü uygulanmaz.
XII - Fiilî taşıyıcı
MADDE 888. – (1) Taşıma, kısmen veya tamamen üçüncü bir kişi (fiilî taşıyıcı) tarafından yerine getirilirse, bu kişi eşyanın ziyaı veya hasarı yahut gecikmesi nedeniyle kendisi tarafından yapılan taşıma sırasında ortaya çıkan zarardan asıl taşıyıcı gibi sorumludur. Asıl taşıyıcının gönderen veya gönderilen ile sorumluluğun genişletilmesine ilişkin yaptığı anlaşmalar, fiilî taşıyıcıya karşı, bunları yazılı olarak kabul etmesi şartıyla geçerlidir.
(2) Fiilî taşıyıcı, taşıma sözleşmesinden doğan asıl taşıyıcıya ait bütün defileri ileri sürebilir.
(3) Asıl taşıyıcı ve fiilî taşıyıcı müteselsilen sorumludurlar.
(4) Fiilî taşıyıcının yardımcılarına müracaat edilirse 887 nci madde uygulanır.
(5) Fiilî taşıyıcı taşıma senedinde veya diğer bir belgede kendisine teslim olunan eşyanın ne halde bulunduğunu tespit ettirebilir; bu hükme uyulmadığı takdirde 858 inci maddenin ikinci fıkrası hükümleri uygulanır.
XIII - İhbar
MADDE 889. – (1) Eşyanın ziyaı veya hasara uğramış olduğu açıkça görülüyorsa, gönderen veya gönderilen en geç teslim anına kadar ziya veya hasarı ihbar etmezlerse, eşyanın sözleşmeye uygun durumda teslim edildiği varsayılır. İhbarda zararın yeterince açık biçimde nitelendirilmesi gerekir.
(2) Birinci fıkradaki karine, ziya veya hasarın açıkça görünmemesi ve teslimden sonra yedi gün içinde ihbar edilmemesi halinde de geçerlidir.
(3) Gönderilen, taşıyıcıya, teslim süresinin aşıldığını teslimden itibaren yirmi bir gün içinde ihbar etmezse, gecikmeden dolayı sahip olduğu hakları sona erer.
(4) Teslimden sonra yapılan ihbarın yazılı olması gerekir; ihbar, telekomünikasyon araçları yardımıyla da yapılabilir. İhbar edenin kim olduğu herhangi bir şekilde anlaşılıyorsa, imzaya gerek yoktur. Sürenin korunması için ihbarın zamanında gönderilmiş olması yeterlidir.
(5) Ziya, hasar veya gecikme teslim sırasında ihbar edilirse, bu ihbarın yukarıdaki hükümlere uygun olarak eşyayı teslim edene yapılması yeterlidir.
XIV - Yetkili mahkeme
MADDE 890. – (1) Birinci ve ikinci kısım hükümlerine tâbi taşımadan doğan hukukî uyuşmazlıklarda, malın teslim alındığı veya teslim için öngörülen yer mahkemesi de yetkilidir.
(2) Fiilî taşıyıcıya karşı açılacak dava, asıl taşıyıcının yerleşim yeri mahkemesinde, asıl taşıyıcıya karşı açılacak dava fiilî taşıyıcının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir.
XV - Hapis hakkı
MADDE 891. – (1) Taşıyıcı, taşıma sözleşmesinden doğan bütün alacakları için Türk Medenî Kanununun 950 ilâ 953 üncü maddeleri uyarınca eşya üzerinde hapis hakkını haizdir. Hapis hakkı, refakat belgelerini de kapsar.
(2) Taşıyıcının, eşyayı zilyetliğinde bulundurduğu veya eşya üzerinde konişmento ve taşıma senedi aracılığı ile tasarruf hakkına sahip olduğu sürece hapis hakkı mevcuttur.
(3) Rehnin paraya çevrilmesine yönelik ihbarın gönderilene yapılması gerekir. Şayet gönderilen bulunamıyorsa veya malı teslim almayı reddediyorsa, ihbar gönderene karşı yapılır.
XVI - Birden çok taşıyıcı
MADDE 892. – (1) Eşyanın birden çok taşıyıcı tarafından taşınması halinde, eşyanın tesliminde; son taşıyıcı önceki taşıyıcıların alacaklarını tahsil etmek zorunda ise, önceki taşıyıcıların sahip oldukları hakları, özellikle hapis hakkını kullanır. Son taşıyıcı hapis hakkına sahip olduğu sürece, önceki taşıyıcıların hapis hakkı varlığını sürdürür.
(2) Önceki taşıyıcının alacağı, sonraki taşıyıcı tarafından ifa edilirse, öncekinin alacak ve hapis hakkı sonrakine geçer.
(3) Birinci ve ikinci fıkra hükümleri taşımaya katılan taşıma işleri yüklenicisinin alacakları ve hakları için de uygulanır.
XVII - Birden çok hapis hakkının sırası
MADDE 893. – (1) Aynı eşya üzerinde eşyanın taşınması ile bağlantılı birden çok hapis hakkı varsa, bunlardan eşyanın taşınması ile doğrudan doğruya bağlantılı olan hapis hakları diğerlerinden önce gelir. Sonuncular bakımından ise, sonradan doğmuş olanlar öncekilerden önce gelir.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Taşınma Eşyası Taşıması
A) Uygulanacak hükümler
MADDE 894. – (1) Bir evden, bürodan veya benzeri bir yerden alınıp benzeri bir yere taşınan eşya “taşınma eşyası”dır. Taşınacak eşya taşınma eşyası ise, taşıma sözleşmesine; bu kısımda öngörülen hükümlerde veya uygulanması gerekli uluslararası sözleşmelerde aksine hüküm olmadıkça bu kitabın birinci ve ikinci kısım hükümleri uygulanır.
B) Taşıyıcının borçları
MADDE 895. – (1) Taşıyıcının borçları, mobilyaların sökülmesi ve kurulması ile taşınma eşyasının yüklenip boşaltılmasını da kapar.
(2) Gönderen 864 üncü maddenin beşinci fıkrasında tanımlanan tüketici ise, taşınma eşyasının ambalajlanması ve işaretlenmesi gibi taşıma ile ilgili diğer işlerin yerine getirilmesi de taşıyıcının yükümlülüklerindendir.
C) Taşıma senedi; tehlikeli mal; refakat belgeleri; ihbar ve bilgi verme yükümlülükleri
MADDE 896. – (1) Gönderen, 856 ilâ 857 nci maddelerden farklı olarak, taşıma senedi düzenlemekle yükümlü değildir.
(2) Taşınma eşyası tehlikeli eşyadan sayılıyor ve gönderen de tüketici ise, 861 inci maddeden farklı olarak, taşıyıcı sadece eşyadan kaynaklanacak tehlike hakkında genel olarak bilgilendirilmelidir. Bilgilendirme şekle bağlı değildir. Taşıyıcı, göndereni birinci cümledeki yükümlülüğü hakkında uyarır.
(3) Gönderen tüketici ise, taşıyıcı göndereni uyulması gerekli gümrük ve diğer yönetime ilişkin hükümler hakkında bilgilendirir. Ancak, taşıyıcı gönderen tarafından tasarrufa sunulan bilgi ve belgelerin doğru ve eksiksiz olduğunu denetlemekle yükümlü değildir.
D) Gönderenin özel hallerde sorumluluğu
MADDE 897. – (1) Gönderen, 864 üncü maddenin ikinci fıkrasından farklı olarak, taşıyıcıya karşı, zarar sebebiyle taşıma sözleşmesinin ifası için gerekli olan yükleme hacminin metreküpü başına sadece iki bin Türk Lirasına kadar bir tutarda tazminle yükümlüdür.
E) Sorumluluktan kurtulma sebepleri
MADDE 898. – (1) Ziya veya hasar aşağıdaki sebeplerden birinden kaynaklanıyorsa, 878 inci maddeden farklı olarak, taşıyıcı;
a) değerli maden, mücevher, kıymetli taş, posta pulu, madenî para, kıymetli evrak veya belgeleri taşıyorsa;
b) gönderen tarafından yapılan paketleme veya etiketleme yetersizse;
c) eşya gönderen tarafından işleme tâbi tutulmuş, yüklenmiş veya boşaltılmışsa;
d) taşıyıcının kendisi tarafından ambalajlanmamış olan eşya taşınmışsa;
e) taşıyıcının, göndereni olası hasar tehlikesine karşı önceden uyarmış olmasına rağmen, gönderenin ısrarı sebebiyle, büyüklüğü ve ağırlığı itibarıyla yükleme ve boşaltma yerindeki şartlara uygun olmayan eşya yüklenmiş veya boşaltılmışsa;
f) canlı hayvan veya bitki taşınmışsa;
g) eşya doğal veya ayıplı yapısı itibarıyla, özellikle kırılma, işlev bozukluğu, paslanma, bozulma veya sızma yoluyla kolaylıkla zarar görebilecek nitelikteyse
sorumluluktan kurtulur.
(2) Oluşan zararın, duruma ve şartlara göre yukarıda belirtilen tehlikelerden kaynaklanmış olabileceği hallerde, zararın bu tehlikeden doğmuş olduğu varsayılır.
(3) Taşıyıcı, birinci fıkra hükmüne, ancak duruma ve şartlara göre üzerine düşen tüm önlemleri almış ve talimatlara uymuşsa dayanabilir.
F) Sorumluluk sınırı
MADDE 899. – (1) 882 nci maddenin birinci ve ikinci fıkralarından farklı olarak, taşıyıcının ziya veya hasar sebebiyle sorumluluğu, taşıma sözleşmesinin ifası için gerekli olan yükleme hacminin metreküpü başına iki bin Türk Lirası ile sınırlıdır.
G) İhbar
MADDE 900. – (1) Eşyanın zıyaından veya hasara uğramasından doğan talep hakları, 889 uncu maddenin birinci ve ikinci fıkralarından farklı olarak,
a) Eşyanın ziyaı veya hasara uğramış olduğu açıkça görülüyorsa, en geç teslimi takip eden üç iş günü içinde veya
b) ziya veya hasarın açıkça görünmemesi halinde en geç teslimi takip eden ondört gün içinde,
taşıyıcıya ihbar edilmemişse sona erer.
H) Sorumluluğu sınırlama hakkının kaybı
MADDE 901. – (1) Gönderen tüketici ise, taşıyıcı veya 879 uncu maddede anılan kişilerden biri;
a) taşıyıcının, göndereni sözleşme yapılırken sorumluluk hükümleri hakkında bilgilendirmemiş ve sorumluluğun genişletilmesi yönünde bir anlaşma yapılması veya eşyanın sigorta ettirilmesi olanaklarına işaret etmemiş olması halinde, 898 ilâ 899 uncu madde hükümleriyle bu kitabın ikinci kısmında öngörülen sorumluluktan kurtulma hallerine ve sorumluluk sınırlamalarına dayanamaz;
b) taşıyıcı, gönderileni en geç malın teslimi sırasında zarar ihbarının şekli ve süresi ile bu ihbarının yapılmaması halinde ortaya çıkacak hukukî sonuçlar hakkında bilgilendirmemiş ise, 900 üncü madde hükmüne dayanamaz.
(2) Bilgilendirmenin yazılı, kolayca okunabilir ve anlaşılabilir biçimde yapılması gerekir.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Değişik Tür Araçlar ile Taşıma
A) Sözleşme
MADDE 902. – (1) Eşyanın taşınması bütünlük arzeden bir taşıma sözleşmesine dayanarak değişik tür taşıma araçlarıyla yerine getiriliyor olup da, taraflar, her bir taşıma kısmı için ayrı bir taşıma sözleşmesi yapmış olsalardı, bu sözleşmelerden en az ikisi değişik hükümlere tâbi bulunacak olsaydı, aşağıdaki özel hükümler veya uygulanması gerekli uluslararası sözleşmelerde aksi öngörülmediği takdirde sözleşmeye bu kitabın birinci ve ikinci kısım hükümleri uygulanır. Bu hüküm, taşımanın bir kısmının denizde yürütülmesi halinde de geçerlidir.
B) Bilinen zarar yeri
MADDE 903. – (1) Ziyaa, hasara veya teslimdeki gecikmeye yol açan olayın, taşımanın hangi kısmında meydana geldiği belli ise, taşıyıcının sorumluluğu bu kitabın birinci ve ikinci kısım hükümlerinin yerine, taşımanın bu kısmı için ayrı bir taşıma sözleşmesi yapılmış olsaydı, o sözleşmenin tâbi olacağı hükümlere göre belirlenir. Ziyaa, hasara veya teslimdeki gecikmeye yol açan olayın taşımanın hangi kısmında meydana geldiğine ilişkin ispat yükü, bunu iddia eden tarafa aittir.
C) İhbar ve zamanaşımı
MADDE 904. – (1) Zararın ihbarına ilişkin olarak zarar yerinin bilinip bilinmemesi veya sonradan belli olmasına bakılmaksızın, 889 uncu madde uygulanır. Taşımanın son kısmı için ayrı bir taşıma sözleşmesi yapılmış olsaydı, o sözleşmeye uygulanacak hükümlere uygun bir ihbarda bulunulması halinde de, zararın ihbarı için öngörülmüş olan şekil ve süreye uyulduğu kabul edilir.
(2) Ziyaa, hasara veya teslimdeki gecikmeye dayanan talebin zamanaşımının başlangıcı için teslim tarihinin esas alınacağı hallerde, bu tarih gönderilene teslim tarihidir. Talep hakkı, zarar yerinin belli olması hâlinde dahi en erken 855 inci madde uyarınca zamanaşımına uğrar.
D) Taşınma eşyasının taşıması
MADDE 905. – (1) Değişik tür araçlarla taşıma sözleşmesinin konusunu taşınma eşyası oluşturuyorsa, sözleşme, bu kitabın üçüncü kısım hükümlerine tâbi olur. 903 üncü madde hükmü, ancak zararın meydana geldiği taşıma kısmı hakkında Türkiye Cumhuriyeti için bağlayıcı uluslararası sözleşmelerden birisi geçerliyse uygulanır.
BEŞİNCİ KISIM
Yolcu Taşıma
A) Kurallara uyma zorunluluğu
MADDE 906. – (1) Yolcu, taşıyıcı tarafından iç hizmetleri düzenlemek için konulmuş kurallara uymak zorundadır.
B) Seferin yapılamaması
MADDE 907. – (1) Sefer, taşıma sözleşmesinin kurulmasından sonra ve hareketten önce ortaya çıkan bir sebep dolayısıyla yapılmamışsa, aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Ölüm, hastalık veya bunun gibi bir mücbir sebep dolayısıyla sefer yapılamamışsa, sözleşme, taraflardan herhangi birine tazmin yükümü doğurmaksızın kendiliğinden geçersiz olur.
b) Taşıma araçlarıyla ilgili olan ve taşıyıcı için kusur oluşturmayan veya iki tarafın da kusurundan ve yolculuğa engel oluşturan veya yolculuğu tehlikeli kılan bir sebep dolayısıyla sefer yapılmamışsa, sözleşme, taraflardan herhangi birine tazmin yükümü doğurmaksızın kendiliğinden geçersiz olur.
c) Taşıyıcının fiili veya ihmali sebebiyle sefer yapılmamışsa, yolcu tazminat isteyebilir.
d) Sefer herhangi bir sebeple yapılmamış ve yolcu da o sefer için, saatinde gerekli yerde bulunamamışsa, takip eden seferlerden birinde, aynı düzeydeki bir araç ve aynı düzeydeki bir yerde seyahat etme hakkını haizdir; meğerki, bu talebin yerine getirilmesi taşıyıcı yönünden imkânsız olsun veya büyük bir malî yük oluştursun. Yolcuya sefer öneremeyen taşıyıcı bilet ücretinin üç misli tutarında tazminat öder. Seferin yapılamamasında taşıyıcının kusuru bulunmayan hallerde, yolcu aynı şartlarla kendisine önerilen seferi, haklı bir sebep olmaksızın reddederse taşıma ücretini öder.
e) Yukarıda (a), (b) ve (c) bentlerinde anılan hallerde taşıyıcı, peşin almış olduğu taşıma ücretini geri verir.
C) Seferin gecikmesi
I - Hareketin gecikmesi
MADDE 908. – (1) Hareket geciktiği takdirde, yolcu sözleşmeden cayıp ödediği ücreti ve varsa zararını isteyebilir. Gecikmeye rağmen yolculuğu yapmışsa, sadece gecikmeden doğan zararının tazminini isteyebilir. Cayma şekle bağlı olmayıp hareket yerinden ayrılma, cayma kabul edilir. Sözleşmeden cayılsın veya cayılmasın, gecikme nedeniyle herhangi bir zarar ispat edilemese bile mahkemece bilet parasının üç misli tazminata hükmolunur.
II - Sefer esnasında gecikme
1. Yol değiştirme sebebiyle gecikme
MADDE 909. – (1) Taşıyıcı, sefer esnasında, tarifesinde bulunmayan bir yerde durur veya sebepsiz yere olağan yoldan başka bir yol izler veya diğer bir suretle ve kendi fiili sebebiyle gidilmesi amaçlanan yere geç ulaşırsa, yolcu, sözleşmeden cayıp tazminat isteyebilir.
(2) Taşıyıcı, yolcu dışında yük de taşıyorsa, yükün boşaltılması için gerekli olan süre için sefere ara verebilir.
(3) Bu madde hükümleri sözleşmede aksine hüküm yoksa uygulanır.
2. Zorunlu sebeplerin varlığı
MADDE 910. – (1) Sefer, Hükümet emrinden veya idarî bir tasarruftan; taşımanın yapıldığı aracın tamirinin zorunlu olmasından veya ansızın çıkıp yolculuğa devamı tehlikeli kılan bir sebepten gecikmişse, iki taraf arasında özel bir anlaşma olmadığı takdirde, aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Yolcu, engelin kalkmasını veya tamiratın sonunu beklemek istemezse, taşıma ücretini, gidilen mesafe ile orantılı olarak ödeyerek sözleşmeden cayabilir.
b) Yolcu, taşıma aracının hareketini beklerse, sadece kararlaştırılmış ücreti öder. Taşıma ücretine yemek dahilse durma süresince yemek giderini yolcu çeker.
D) Seferin duraklaması
MADDE 911. – (1) Sefer, taşıma sözleşmesinin kurulmasından ve hareketten sonra duraklarsa, sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde aşağıdaki hükümler tatbik olunur:
a) Yolcu kendi arzusu ile yol üzerinde bulunan bir yerde yolculuktan vazgeçerse ücretin tamamını öder.
b) Taşıyıcı sefere devamdan vazgeçer veya taşıyıcının kusuru sebebiyle yolcu yol üzerinde bulunan bir yerde inmek zorunda kalırsa taşıma ücretini ödemez; ödenmişse tamamını geri alır. Tazminat hakkı saklıdır.
c) Sefer, yolcunun kendisini veya taşıma aracını ilgilendiren ve taşıyıcı için kusur oluşturmayan bir sebepten duraklarsa, ücret, gidilen mesafe ile orantılı olarak ödenir. Bu halde taraflardan hiçbiri diğerine tazminat ödemez.
E) Bagaj
I - Taşıyıcının sorumluluğu
MADDE 912. – (1) Yolcu, bagajı ve kişisel eşyası için, aksine sözleşme yoksa ayrı ücret ödemez. Taşıyıcı, yolcu eşyasının ziyaından veya hasara uğramasından 875 ilâ 886 ncı madde hükümleri uyarınca sorumludur.
(2) Yolcunun yanında bulundurduğu eşyadan taşıyıcı sorumludur.
II- Taşıyıcının hapis hakkı
MADDE 913. – (1) Taşıyıcı, seyahat ücretinin güvencesi olarak, Türk Medenî Kanununun 950 ilâ 953 üncü maddeleri uyarınca bagaj üzerinde hapis hakkına sahiptir.
F) Taşıyıcının sorumluluğu
MADDE 914. – (1) Taşıyıcı, yolcuları gidecekleri yere rahat ve sağlıklı olarak ulaştırmakla, özellikle hava, ses ve yer kirliliği başta olmak üzere gerekli tüm önlemleri almakla ve yönetmelikte öngörülen kurallara uymakla yükümlüdür.
(2) Yolcuların kazaya uğramaları halinde, bundan doğacak zararı taşıyıcı tazmin eder. Yolcunun kaza sonucunda ölmesi halinde, onun yardımından yoksun kalan kimseler de uğradıkları zarara karşılık taşıyıcıdan tazminat isteyebilirler. Şu kadar ki; taşıyıcı, kazanın kendisine veya yardımcılarına yükletilmesi mümkün olan bir kusurdan doğmadığını ispat ettiği takdirde bu iki haldeki tazminattan kurtulur.
(3) Taşıyıcı, bilette belirtilen yerin başka bir kişiye verilmesi, bilette gösterilen araç yerine onunla aynı düzeyde olmayan başka bir aracın sefere konulması, aracın belli saatten önce hareketi nedeniyle yolcunun yetişememesi, taşıma aracında halin gerekli kıldığı ilk sıhhi yardım malzeme ve ilaçlarının bulundurulmaması veya bunlardan derhal yararlanma imkânının sağlanmamış olması sebebiyle de ikinci fıkra hükmünce sorumludur; herhangi bir zarar ispat edilmese bile taşıyıcı bilet parasının üç mislini tazminat olarak ödemekle yükümlüdür.
(4) Üçüncü fıkrada gösterilen hareketleri yapan araç şoförleri, araçları emri altında bulunduran kişiler ile araçları taşıma işinde kullananlar, şikâyet üzerine elli günden az olmamak üzere adlî para cezasıyla cezalandırılırlar.
G) Yolcunun ölümü
MADDE 915. – (1) Yolcu, yolculuk esnasında ölürse, taşıyıcı, mirasçıların çıkarlarını korumak için yolcuya ait bagaj ile eşyayı ilgililerine teslim edinceye kadar bunların iyi halde korunmaları için gerekli önlemleri alır.
(2) Ölünün yakınlarından biri orada mevcut ise, bu işlemleri denetlemek amacıyla müdahale ve taşıyıcıdan, adı geçen eşyanın kendi elinde bulunduğuna ilişkin bir yazılı beyan talep edebilir.
H) Yönetmelik
MADDE 916. – (1) Yolcu taşıması Ulaştırma Bakanlığınca bir yönetmelikle düzenlenir. Yönetmelikte araç ile sürücüyü ilgilendirenler de dahil olmak üzere her konuda yolculuğun güvenliğini ses, yer ve çevre temizliğini ve diğer gerekli hususları sağlayıcı önlemler belirtilir. Yönetmelikte bagaj tesellüm belgesinin içeriği ve özellikle bagajın ağırlığı ile içeriğine ilişkin kayıtlar gösterilir. Yönetmelikte bagaj ağırlığının sınırlayıcı ve sorumluluğu bu Kanundaki hükümler dışında sınırlayıcı düzenlemelere cevaz veren hükümler bulunamaz.
(2) Taşıyıcının bagajdan doğan sorumluluğu iç taşımalarda beş yüz Türk Lirası, dış taşımalarda bin Türk Lirası ile sınırlı olmak üzere Ticaret Bakanlığınca tespit edilir.
ALTINCI KISIM
Taşıma İşleri Yüklenicisi
A) Taşıma yükleniciliği sözleşmesi
MADDE 917. – (1) Taşıma yükleniciliği sözleşmesi uyarınca yüklenici eşya taşıtmayı üstlenir. Gönderen, kararlaştırılan ücreti ödeme borcu altına girer.
(2) Taşıma işleri yükleniciliği bir ticarî işletme faaliyetidir.
(3) Bu kısımdaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla yüklenicilik sözleşmesi ve eşyanın taşınmasına ait konularda taşıma sözleşmesine ilişkin hükümler taşıma işleri yükleniciliğine de uygulanır.
B) Hükümleri
I - Eşyanın taşıtılması
MADDE 918. – (1) Eşyanın taşıtılması borcu, taşıma işinin örgütlenmesini ve özellikle,
a) taşıma araçlarını ve taşıma yolunu belirlemek,
b) taşıma işini fiilen gerçekleştirecek taşıyıcıyı ve taşıyıcıları seçmek, eşyanın taşıtılması için gereken taşıma, ardiye ve taşıma işleri yükleniciliği sözleşmelerini yapmak,
c) taşıyıcıya ve taşıyıcılara gerekli bilgi ve talimatları vermek,
d) gönderenin tazminat haklarını güvence altına almak,
yükümlülüklerini kapsar.
(2) Yüklenicinin yükümlülüklerine ayrıca, taşımaya ilişkin olarak kararlaştırılmış olan, eşyanın sigortalanması, ambalajlanması, işaretlenmesi ve gümrüklenmesi gibi başkaca edimlerin yerine getirilmesi de girer. Aksi kararlaştırılmadıkça yüklenici sadece bu edimlerin yerine getirilmesi için gereken sözleşmeleri yapmakla yükümlüdür.
(3) Taşıma işleri yüklenicisi gerekli sözleşmeleri kendi adına veya böyle bir yetki almış olması şartıyla, gönderen adına yapar.
(4) Taşıma işleri yüklenicisi edimlerini yerine getirirken gönderenin menfaatlerini gözetmekle ve onun talimatlarına uymakla yükümlüdür.
II - Bildirme yükümlülüğü
MADDE 919. – (1) Gönderen, gerektiğinde eşyayı ambalajlamak ve işaretlemekle ve gerekli belgeleri sağlamakla, ayrıca taşıma işleri yüklenicisinin edimlerini yerine getirebilmesi için gerekli olan bilgileri vermekle yükümlüdür. Yük tehlikeli bir eşya ise, gönderen taşıma işleri yüklenicisine tehlikenin niteliğini ve alınması gereken önlemleri yazılı olarak ve zamanında bildirmekle yükümlüdür.
(2) Gönderen, kendisine herhangi bir kusur yüklenmese bile taşıma işleri yüklenicisinin,
a) eşyanın yetersiz ambalajlanma ve işaretlenmesinden,
b) yükün tehlikesi hakkında yeterli bilgi verilmemesinden veya
c) eşya ile ilgili resmî işlemler için gerekli olan belgelerin ve bilgilerin eksikliği, yokluğu ya da gerçeğe aykırılığından
kaynaklanan giderlerini ve zararını karşılamakla yükümlüdür. 864 üncü maddenin ikinci ilâ beşinci fıkraları burada da uygulanır.
III - Ücretin muacceliyeti
MADDE 920. – (1) Eşyanın, taşıyıcıya veya taşıyana teslimi üzerine, yüklenicinin ücreti ödenir.
IV - Kesin ücret
MADDE 921. – (1) Ücret olarak taşıma giderlerini de içeren kesin bir bedel kararlaştırılmışsa, taşıma işleri yüklenicisi taşımaya ilişkin olarak taşıyıcının veya taşıyanın hak ve yükümlülüklerine sahip olur. Bu durumda yüklenici, giderlerin ödenmesini, ancak bunun olağan olduğu hallerde isteyebilir.
V - Gönderenin alacakları
MADDE 922. – (1) Gönderen, yüklenicinin kendi adına ve onun hesabına yaptığı sözleşmelerden doğan alacaklarını ancak bu alacaklar yüklenici tarafından kendisine temlik edildikten sonra ileri sürebilir. Bu tür alacaklar ile bu alacakların yerine getirilmesi bağlamında elde edilen edimler yüklenicinin alacaklılarıyla olan ilişkisinde gönderene geçmiş sayılır.
VI - Hapis hakkı
MADDE 923. – (1) Yüklenici, taşıma işleri yükleniciliği sözleşmesinden doğan bütün alacakları için Türk Medenî Kanununun 950 ilâ 953 üncü maddeleri uyarınca eşya üzerinde hapis hakkına sahiptir. Bu konuda ayrıca 891 inci maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesi ile üçüncü fıkra hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.
VII – Sonraki yüklenici
MADDE 924. – (1) Taşımaya, taşıyıcıdan başka bir taşıma işleri yüklenicisi de katılıyorsa ve eşyayı bu yüklenici teslim edecekse, yüklenici hakkında taşıma sözleşmesine ilişkin 892 nci madde hükmü kıyas yoluyla uygulanır.
VIII - Halefiyet
MADDE 925. – (1) Eğer önceki taşıyıcı veya taşıma işleri yüklenicisinin alacakları, sonraki taşıma işleri yüklenicisi tarafından ödenirse, önceki yüklenici veya taşıyıcının talep ve hapis hakları sonraki taşıma işleri yüklenicisine geçer.
IX - Yüklenicinin taşıma işini üzerine alması
MADDE 926. – (1) Taşıma işleri yüklenicisi, eşyanın taşınmasını bizzat üstlenebilir. Bu hakkını kullanırsa, taşımadan doğan haklar ve yükümlülükler bakımından taşıyıcı veya taşıyan sayılır. Bu durumda, kendi faaliyeti için talep edeceği ücretin yanısıra mutad taşıma ücretini de talep edebilir.
X - Toplama yük
MADDE 927. – (1) Taşıma işleri yüklenicisi kendi hesabına yapılmış bir taşıma sözleşmesine dayanarak, eşyayı başka bir gönderenin eşyasıyla birlikte taşıtma hakkına sahiptir.
(2) Yüklenici bu hakkını kullanırsa, toplama yükün taşınması konusunda taşıyıcının veya taşıyanın hak ve yükümlülüklerine sahip olur.
C) Sorumluluk
I - Yüklenicinin sorumluluğu
MADDE 928. – (1) Taşıma işleri yüklenicisi, zilyetliğinde bulunan eşyanın ziyaı ve hasarından sorumludur. 876 ilâ 878 inci, 880 ve 881 inci, 882 nci maddenin birinci, ikinci ve dördüncü fıkraları, 883 üncü, 885 ilâ 887 nci maddeleri hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.
(2) Taşıma işleri yüklenicisi, zilyetliğinde bulunan malın ziyaından veya hasarından kaynaklanmayan bir zarardan sadece 918 inci madde uyarınca kendisine düşen bir yükümlülüğü ihlal etmesi halinde sorumludur. Tedbirli bir tacirin göstereceği özene rağmen zarar önlenemeyecek ise yüklenici sorumluluktan kurtulur.
(3) Zararın oluşmasına, gönderenin bir davranışı veya eşyanın özel bir ayıbı da sebep olmuşsa, tazminat borcunun doğmasında ve kapsamının belirlenmesinde bu olguların ne ölçüde etkili olduğu dikkate alınır.
II - Yardımcıların kusuru
MADDE 929. – (1) Taşıma işleri yüklenicisi;
a) kendi adamlarının,
b) taşımanın yerine getirilmesi için yararlandığı kişilerin,
görevlerini yerine getirmeleri sırasındaki fiil ve ihmallerinden, kendi fiil ve ihmali gibi sorumludur.
D) Zamanaşımı
MADDE 930. – (1) Bu bölümde yer alan hükümlerden doğan talepler ve haklar bir yılda zamanaşımına uğrar.
(2) Zamanaşımının başlangıcı, zamanaşımına uğramış bir talep veya hakkın defi olarak ileri sürülebilmesi ve zararın taşıma işleri yüklenicisinin kastından veya pervasızca bir davranışı ve muhtemelen böyle bir zarar meydana geleceği bilinciyle işlenmiş bir fiilînden veya ihmalinden doğması hallerinde 855 inci madde hükümleri uygulanır.
BEŞİNCİ KİTAP
Deniz Ticareti
BİRİNCİ KISIM
Gemi
BİRİNCİ BÖLÜM
Genel Hükümler
A) Tanımlar
I- Gemi, ticaret gemisi
MADDE 931 – (1) Tahsis edildiği gaye, suda hareket etmesini gerektiren, yüzme kabiliyetini haiz pek de küçük olmayan her araç, kendiliğinden hareket etmesi imkânı bulunmasa dahi, bu Kanun manasında “gemi” sayılır.
(2) Suda iktisadî menfaat sağlamak maksadına tahsis edilen veya fiilen böyle bir maksat için kullanılan her gemi, kimin tarafından ve kimin nâmı ve hesabına kullanılırsa kullanılsın “ticaret gemisi” sayılır.
II- Denize, yola ve yüke elverişli gemi
MADDE 932 – (1) Gövde, genel donatım, makine, kazan gibi esas kısımları bakımından yapacağı yolculuğun cereyan ettiği sudan (tamamıyla anormal tehlikeler hariç) ileri gelen tehlikelere karşı koyabilecek bir gemi “denize elverişli” sayılır.
(2) Denize elverişli olan gemi, teşkilâtı, yükleme durumu, yakıtı, kumanyası, gemi adamlarının yeterliği ve sayısı bakımından yapacağı yolculuğun (tamamıyla anormal tehlikeler hariç) tehlikelerine karşı koyabilmek için gerekli vasıflara sahip bulunduğu takdirde “yola elverişli” sayılır.
(3) Soğutma tesisatı da dahil olmak üzere eşyayı taşımada kullanılan kısımları eşyanın kabulüne, taşınmasına ve muhafazasına elverişli olan bir gemi “yüke elverişli” sayılır.
(4) Denizde can ve mal koruma ile ilgili hükümler saklıdır.
III- Tamir kabul etmez gemi, tamire değmez gemi
MADDE 933 – (1) Denize elverişsiz hale gelmiş olan bir gemi bu Kanunun uygulanması bakımından:
a) tamiri hiç veya bulunduğu yerde mümkün değilse ve tamir edilebileceği bir limana götürülemezse, “tamir kabul etmez gemi”;
b) tamir giderleri geminin, eski ve yeni farkı gözetilmeksizin, önceki değerinin dörtte üçünü aşacaksa, “tamire değmez gemi”;
sayılır.
(2) Önceki değer, denize elverişsizlik bir yolculuk sırasında meydana gelmişse, geminin yolculuğa çıkarken sahip olduğu değerden; diğer hallerde ise, gemi denize elverişsiz hale gelmeden önce sahip olduğu veya gereği gibi donatılmış olması halinde sahip olacağı değerden ibarettir.
IV- Gemi adamları
MADDE 934 – (1) “Gemi adamları”; kaptan, gemi zâbitleri, tayfalar ve gemide istihdam edilen diğer kişilerdir.
V- Avrupa limanları
MADDE 935 – (1) Bu Kanunun, Avrupa limanları ile Avrupa dışı limanları ayrı tutan hükümlerinin uygulanmasında bütün Akdeniz ve Karadeniz limanları Avrupa limanlarından sayılır.
(2) Süveyş kanalının tamamı, Süveyş’e kadar Akdeniz’den sayılır.
B) Hükümlerin uygulama alanı
MADDE 936 – (1) Aksini öngören kanun hükümleri saklı kalmak üzere bu Kanunun Deniz Ticaretine dair hükümleri ticaret gemileri hakkında uygulanır.
(2) Ancak bu Kitabın;
a) gemi, kaptan ve gemi alacaklıları hakkındaki kısımları, çatma ve kurtarma hakkındaki bölümleri ile donatanın, gemi adamlarının kusurundan doğan sorumluluğuna ilişkin 1062 nci maddesi, yatlar, denizci yetiştirme gemileri gibi münhasıran gezinti, spor, eğitim, öğretim ve bilim gayelerine tahsis edilmiş gemilere,
b) çatma ve kurtarma hakkındaki bölümleri ile donatanın, gemi adamlarının kusurundan doğan sorumluluğuna ilişkin 1062 nci maddesi, münhasıran bir kamu hizmetine tahsis edilen devlet gemileriyle donanmaya bağlı harp gemilerine ve yardımcı gemilere,
c) bayrak şahadetnamesi ile ilgili 944 üncü maddenin ikinci fıkrası ile 945, 947, 948 ve 949 uncu maddeleri, sicille ilgili 955, 956, 973 ve 991 inci maddeleri, kanuni ipotekle ilgili 1013 üncü maddesi ve yapı halinde bulunan gemiler üzerindeki haklarla ilgili 1054 ilâ 1058 inci maddeleri yabancı bir devlet veya onun tebaası namına Türkiye’de inşa olunan gemilere dahi, mahiyetleri ve özellikleri ile uzlaştığı ölçüde,
uygulanır.
C) Gemilere uygulanacak taşınmazlarla ilgili hükümler
MADDE 937 – (1) Türk Medenî Kanununun 429 uncu maddesinin birinci fıkrasının ikinci bendi ile 444 üncü, 523 üncü ve 635 inci maddelerinin uygulanmasında, yapı halinde veya tamamlanmış olan bütün gemiler “taşınmaz” sayılır.
(2) “Tapu sicili” tabiri içine “gemi sicilleri” dahil olduğu gibi, Borçlar Kanununun 499 uncu maddesinin ikinci fıkrasındaki “gayrimenkul rehni” tâbirine de “gemi ipoteği” kavramı girer.
İKİNCİ BÖLÜM
Geminin Hüviyeti
A) Geminin adı
I- Seçme serbestisi
MADDE 938 – (1) Geminin ilk Türk maliki, gemiye dilediği adı vermekte serbesttir. Şu kadar ki; seçilen ad iltibasa mahal bırakmayacak surette başka gemilerin adlarından farklı olmalıdır.
(2) Gemi tasdiknamesi verilmiş olan bir geminin adı Denizcilik Müsteşarlığı’nın izniyle değiştirilebilir.
II- Gövde üzerine yazılma mecburiyeti
MADDE 939 – (1) Sicile kayıtlı bir geminin bordasının her iki tarafına adı, kıçına da adı ile bağlama limanı; silinmez, bozulmaz ve çok okunaklı harflerle yazılır.
B) Geminin bayrağı
I- Türk Bayrağını çekme hakkı ve yükümlülüğü
MADDE 940 – (1) Her Türk gemisi Türk Bayrağı çeker.
(2) Yalnız Türk vatandaşlarının malı olan gemi Türk gemisidir.
(3) Birlikte mülkiyet esaslarına göre birden fazla kişilere ait olan gemiler, payların çokluğunun Türk tabiiyetinde olan kişilere ait olması şartıyla Türk gemisi sayılırlar.
(4) Türk Kanunları uyarınca kurulup da;
a) tüzel kişiliğe sahip olan teşekkül, müessese, dernek ve vakıfların malı olan gemiler yönetim organını teşkil eden kişilerin çoğunluğu Türk vatandaşı olmak;
b) Türk ticaret şirketlerinin malı olan gemiler, şirketi yönetmeye yetkili ortakların çokluğu Türk vatandaşı olmak ve şirket sözleşmesine göre oy çoğunluğu Türk ortaklarda bulunmak, anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde ayrıca payların çoğunluğunun nama yazılı ve bir yabancıya devri şirket yönetim kurulunun iznine bağlı bulunmak;
şartıyla Türk gemisi sayılırlar.
(5) Türk ticaret siciline tescil edilen donatma iştiraklerinin malı olan gemiler, paylarının yarısından fazlası Türk tabiiyetinde bulunan kişilere ait ve iştiraki yönetmeye yetkili paydaş donatanların çokluğu Türk tabiiyetinde olmak kaydıyla Türk gemisi sayılırlar.
II- İstisnaları
MADDE 941 – (1) Bir Türk gemisi, kendilerine ait olduğu takdirde Türk Bayrağı çekme hakkını kaybedeceği kişilere en az bir yıl süreyle kendi namına işletilmek üzere bırakılmış olursa malikin talebi üzerine Denizcilik Müsteşarlığı bırakma süresince geminin yabancı bayrak çekmesine o memleket kanunları müsait olmak kaydıyla izin verebilir. Bu izin bitmedikçe veya kanuni sebeplerle geri alınmadıkça gemi Türk Bayrağı çekemez.
(2) Türk gemisi olmayan bir gemi ona Türk Bayrağı çekebilecek kişilere en az bir yıl süreyle kendi namlarına işletilmek üzere bırakılmış olursa, malikin rızası alınmış olmak, Türk mevzuatının kaptan ve gemi zâbitleri hakkındaki hükümlerine riayet olunmak ve yabancı kanunda da bunu engelleyen bir hüküm bulunmamak şartıyla Denizcilik Müsteşarlığı geminin Türk Bayrağı çekmesine izin verebilir. Şu kadar ki; izin alan kişi, her iki yılda bir izin için gerekli şartların varlığını sürdürdüğünü ispatlamakla yükümlüdür.
(3) Bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen gemiler, Denizcilik Müsteşarlığı’nca tutulacak özel bir sicile kaydolunur.
III- Türk Bayrağı çekme hakkının kaybı
MADDE 942 – (1) 940 ıncı madde ile 941 inci maddenin ikinci fıkrasında yazılı şartlardan birinin ortadan kalkmasıyla gemi Türk Bayrağı çekme hakkını kaybeder. Bu durum gecikmeksizin Denizcilik Müsteşarlığı’na bildirilir. Müsteşarlık en çok altı ay için daha geminin Türk Bayrağı çekmesine müsaade edebilir.
IV- Hakkın ispatı
1. Gemi tasdiknamesi
MADDE 943 – (1) Geminin Türk Bayrağı’nı çekme hakkı, gemi tasdiknamesi ile ispat olunur.
(2) Gemi tasdiknamesi alınmadıkça, Türk Bayrağı’nı çekme hakkı kullanılamaz.
(3) Gemi tasdiknamesi veya bunun Sicil Müdürlüğünce tasdik edilmiş bir özeti yahut bayrak şahadetnamesi yolculuk sırasında devamlı olarak gemide bulundurulur.
2. Bayrak şahadetnamesi
MADDE 944 – (1) Türkiye dışında bulunan bir gemi Türk Bayrağı’nı çekme hakkını elde ederse, geminin bulunduğu yerdeki Türk Konsolosu tarafından Türk Bayrağı’nı çekme hakkına dair verilecek “bayrak şahadetnamesi” gemi tasdiknamesi yerine geçer. Bayrak şahadetnamesi, düzenlendiği günden itibaren ancak bir yıl için geçerlidir; yolculuk, mücbir sebep yüzünden uzadığı takdirde süre de uzar.
(2) Türkiye’de inşa edilmiş olup da 940 ıncı madde gereğince Türk Bayrağı’nı çekme hakkına sahip bulunmayan gemilere Denizcilik Müsteşarlığı’nca teslim edilecekleri yere kadar geçerli olmak üzere bir bayrak şahadetnamesi verilebilir.
(3) 941 inci maddenin ikinci fıkrası ile 942 nci maddede yazılı hallerde bayrak şahadetnamesi izin süresi için geçerli olmak üzere Denizcilik Müsteşarlığı’nca düzenlenir.
3. Muafiyet
MADDE 945 – (1) On sekiz gros tonilatodan küçük gemilerle 936 ncı maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde yazılı gemiler gemi tasdiknamesine ve bayrak şahadetnamesine ihtiyaç olmaksızın Türk Bayrağı çekebilirler.
C) Geminin bağlama limanı
MADDE 946 – (1) Bir geminin bağlama limanı o gemiye ait seferlerin yönetildiği yerdir.
D) Ceza hükümleri
I- Suç teşkil eden fiiller
1. Kanuna aykırı şekilde bayrak çekme
MADDE 947 – (1) Türk Bayrağı çekme hakkı olmamasına rağmen Türk Bayrağı çeken veya Türk Bayrağı çekmesi gerekirken başka bir devletin bayrağını çeken geminin kaptanı ile bu fiilleri engellemeyen donatanı, altı aya kadar hapis cezası veya ikiyüz günden aşağı olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.
2. Tasdikname veya şahadetname almadan ve gemide bulundurmadan bayrak çekme
MADDE 948 – (1) 945 inci maddede yazılı gemiler hariç, gemi tasdiknamesini veya onun tasdikli suretini yahut bayrak şahadetnamesini almaksızın Türk Bayrağı çeken geminin kaptanı, dört aya kadar hapis cezası veya ikiyüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
(2) Gemi tasdiknamesi veya onun tasdikli sureti veya bayrak şahadetnamesini gemide bulundurmayan kaptan iki aya kadar hapis cezası veya yüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
3. Harp gemileri ile istihkâmlar önünde ve limanda bayrak çekmemek
MADDE 949 – (1) Harp gemileri ile sahil istihkâmları önünde ve Türk limanlarına girerken veya çıkarken ticaret gemisine bayrak çekmeyen kaptan iki aya kadar hapis cezası veya yüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
4. Geminin adının ve bağlama limanının yazılmaması
MADDE 950 – (1) Sicile kayıtlı bir geminin bordasının iki yanına adının, kıçına da adı ile bağlama limanının usûlüne uygun olarak yazılması yükümlülüğüne uymayan kaptan iki aya kadar hapis cezası veya yüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
II- Müşterek hükümler
1. Kusur
MADDE 951 – (1) Kasıt veya ihmali sabit olmayan kişilere yukarıdaki maddeler gereğince ceza verilemez.
2. Suçun işlendiği yer ve failinin tabiiyeti
MADDE 952 – (1) 947 ve 948 inci maddelerindeki fiiller yabancı bir ülkede veya açık denizde bir Türk veya yabancı tarafından işlenmiş olsa bile cezalandırılır.
E) Tüzük
MADDE 953 – (1) Gemi tasdiknamesiyle bayrak şahadetnamesinin nasıl düzenleneceği, geminin adının gemi üzerine nasıl yazılacağı ve bu bölüm hükümlerinin uygulama şekli bir tüzük ile belirlenir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Gemi Sicili
A) Genel hükümler
I- Sicil memurlukları ve bölgeleri
MADDE 954 – (1) Türk gemileri için Hükümetin uygun göreceği yerlerde gemi sicili tutulur.
(2) Gemi sicilleri, liman başkanlığı nezdinde çalışan sicil memurları tarafından, o yerde görevli Ticaret Mahkemesinin, bulunmadığı takdirde ticaret davalarına bakmakla görevli Asliye Hukuk Mahkemesinin gözetimi altında tutulur. Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok mahkeme varsa, gemi sicilinin tutulmasını gözetecek mahkemeyi Adalet Bakanlığı’nın önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu belirler.
(3) Türk Medenî Kanununun 1007 nci maddesi gemi sicilleri hakkında da geçerlidir.
II- Yetkili sicil memurluğu
MADDE 955 – (1) Gemi, bağlama limanının tâbi olduğu sicil memurluğunca tescil olunur.
(2) Bir geminin seferleri yabancı bir limandan veya bir kara şehrinden yahut bizzat gemiden yönetildiği takdirde malik gemisini dilediği yer siciline tescil ettirebilir.
(3) Malikin Türkiye dâhilinde yerleşim yeri veya ticarî işletmesi yoksa, bu kanunda yazılı hakları kullanmak ve görevleri yerine getirmek üzere sicil memurluğunca o bölgede oturan bir temsilci göstermesi gereklidir.
III- Tescili caiz gemiler
MADDE 956 – (1) Gemi siciline, 940 ıncı madde gereğince Türk Bayrağı’nı çekme hakkına sahip ticaret gemileri ile 936 ncı maddenin ikinci fıkrasının (a) ve (c) bentlerinde yazılı gemiler kaydolunur.
IV- Tescili mecburi gemiler
MADDE 957 – (1) On sekiz gros tonilâtoda ve daha büyük her ticaret gemisinin maliki, tescil talebinde bulunmaya mecburdur.
V- Tescili caiz olmayan gemiler
MADDE 958 – (1) Türk gemisi olmayan gemilerle yabancı bir gemi siciline kayıtlı bulunan Türk gemileri, donanmaya bağlı harp gemileri ile yardımcı gemiler ve devlet, vilayet, belediye ve benzeri kamu tüzel kişilerine ait münhasıran bir kamu hizmetinin görülmesine tahsis edilmiş olan gemiler Türk gemi siciline tescil olunamaz.
B) Geminin tescili
I- Talep
1. Şekli
MADDE 959 – (1) Gemi, ancak malikin veya maliklerinden birinin talebi üzerine gemi siciline tescil olunur.
(2) Talep dilekçeyle yapılır.
2. İçeriği
MADDE 960 – (1) Tescil talebiyle birlikte aşağıdaki hususlar bildirilir:
a) geminin adı,
b) türü ve imalinde kullanılmış olan esas malzeme,
c) bağlama limanı,
d) inşa olunduğu yer ve kızaktan indiği yıl (tespit edilmeleri son derece müşkül olmamak şartıyla),
e) resmî ölçme sonuçları ve makine takati,
f) geminin maliki:
1) gerçek kişi ise: Ad ve soyadı, TC kimlik numarası, varsa ticaret unvanı ve kayıtlı bulunduğu ticaret sicili müdürlüğü ile sicil numarası,
2) ticaret şirketi ise: Şirketin türü, ticaret unvanı ve tescil olunduğu ticaret sicili müdürlüğü ile sicil numarası,
3) diğer tüzel kişilerden ise: Adı ve merkezi,
4) donatma iştiraki ise: tacir sıfatına sahip olduğu takdirde ticaret unvanı ile paydaş donatanların ad ve soyadları, varsa TC kimlik numarası ile gemi paylarının miktarı ve varsa gemi müdürünün ad ve soyadı ve TC kimlik numarası,
g) iktisap sebebi,
h) Türk Bayrağını çekme hakkına esas teşkil eden sebepler,
i) 955 inci maddenin üçüncü fıkrasında yazılı halde temsilcinin adı, soyadı, TC kimlik numarası ve adresi.
3. Belgeler
a) Genel olarak
MADDE 961 – (1) 960 ıncı maddenin (c), (d), (f) ve (g) bentlerinde yazılı hususlarla makine takatine ait beyanların doğruluğunun kuvvetle muhtemel olduğunun anlaşılması, bayrak çekme hakkının dayandığı olgularla ölçme sonuçlarının gerekli belgelerle tevsiki zorunludur.
(2) Gemi yurt içinde henüz resmen ölçülmemiş ise, mesaha şahadetnamesi yerine geçmek üzere Türkiye dışında yapılmış ölçmeye dair belgenin veya tasdikli başka bir belgenin ibrazı yeterlidir.
(3) Gemi tamamen veya kısmen yurt içinde inşa edilmişse, yapı halindeki gemilere mahsus sicilde kayıtlı bulunup bulunmadığına dair inşaat yeri sicil memurluğundan alınacak bir belgenin tevdi edilmesi zorunludur.
b) Yabancı sicile kayıtlı gemiler için
MADDE 962 – (1) Daha önce yabancı bir gemi siciline kayıtlı bulunan bir Türk gemisinin, Türk gemi siciline kaydolabilmesi için artık yabancı gemi siciline kayıtlı olmadığını kuvvetle muhtemel gösteren belgelerin sicil memurluğuna ibrazı gerekir.
(2) Tescili mecburi olan bir gemi, yabancı bir gemi siciline kayıtlı ise malikinin bu kaydı terkin ettirmesi ve durumu belgelendirmesi gerekir; imkânsızlık halinde bundan vazgeçilebilir.
II- Tescil
1. Tescil edilecek hususlar
MADDE 963 – (1) Bir geminin kaydında 960 ıncı maddenin (a) ilâ (g) ve (i) bentlerinde yazılı hususlarla ölçmeyi tevsik eden belgenin niteliği, geminin kaydolunduğu gün ve sicil numarası sicile geçirilir. Geminin malik veya maliklerinin tâbiiyeti, geminin bir ticaret şirketine, diğer bir tüzel kişiye veya donatma iştirakine ait olması halinde, Türk gemisi sayılabilmesi için gerekli nitelikleri taşıdığı hususu ayrıca sicile kaydedilir. Kayıt yetkili sicil memuru tarafından imzalanır.
(2) Gemi henüz tescil edilmeden önce herhangi bir kişi kendisinin malik olduğunu ileri sürerek tescil talebinde bulunan kişinin mülkiyetine itiraz ederse, gemi tescil edilmekle beraber itiraz eden lehine sicile şerh verilir.
(3) Gemi, yapı halindeki gemilere mahsus sicile tescil edilmişse, o sicile kayıtlı bulunan gemi ipotekleri, sahip oldukları dereceler saklı kalmak şartıyla, gemi siciline re’sen nakledilir. Geminin tescil olunduğu, yapı halindeki gemilere mahsus sicili tutan memura bildirilir.
2. Değişiklikler
MADDE 964 – (1) Gemi siciline tescil edilen hususlarda vukua gelecek değişikliklerin sicile geçirilmek üzere bir dilekçe ile sicil memurluğuna bildirilmesi gerekir.
(2) 941 inci maddenin birinci fıkrası gereğince Türk Bayrağı yerine diğer bir bayrak taşımasına izin verilmiş olan geminin ne süreyle Türk Bayrağı çekemeyeceği sicil memurluğuna bildirilir ve keyfiyet tescil olunur. İzin biter veya geri alınırsa bu dahi tescil olunur.
(3) Gemi kurtarılamayacak şekilde batar veya tamir kabul etmez bir hale gelir yahut Türk Bayrağını çekme hakkını kaybederse, bu hususların da gecikmeksizin sicil memurluğuna bildirilmesi gerekir.
(4) Yukarıdaki fıkralara göre yapılması gereken talepleri gemi maliki ve donatma iştirakinde gemi müdürü dahi yapmaya mecburdur. Talepte bulunması gerekenler birden fazla ise bunlardan birinin talebi yeterlidir. Malik birden ziyade kişi tarafından temsil edilen bir tüzel kişiyse aynı esas caridir.
(5) Değişikliğin tesciline 960 ıncı, 961 inci ve 963 üncü maddeler nitelikleriyle uzlaştığı oranda uygulanır.
C) Terkin
I- Talep üzerine
MADDE 965 – (1) Gemi, kurtarılamayacak şekilde batar veya tamir kabul etmez hale gelir yahut Türk Bayrağını çekme hakkını kaybederse, talep üzerine sicilden kaydı terkin olunur. Tescili ihtiyarî olan gemilerin kaydı malik veya maliklerinin talebi üzerine terkin olunur.
(2) Geminin tamir kabul etmez hale gelmesi sebebiyle kaydının terkini talep olundukta sicil memuru müseccel gemi ipoteği alacaklılarını gerektiğinde 966 ncı maddede yazılı usule göre yapılacak ilân ile durumdan haberdar ederek belirleyeceği uygun bir süre içerisinde itirazlarını bildirmeye çağırır. Süresi içerisinde bildirilen itirazların yerinde görülmediğine dair mahkemece verilen kararın kesinleşmesi üzerine geminin kaydı terkin olunur.
(3) Gemi Türk Bayrağını çekme hakkını kaybederse, kaydı ancak ipotek alacaklılarının ve gemi sicilindeki kayıt ve belgelere göre ipotek üzerinde hak sahibi olan üçüncü kişilerin rızaları ile terkin olunabilir. Kaydın terkini talebi ile birlikte rıza belgelenmemişse, geminin Türk Bayrağını çekme hakkını kaybettiği gecikmeksizin gemi siciline kaydolunur. Bu kayıt, gemi üzerinde tescil edilmiş gemi ipotekleri bulunmadıkça, geminin kaydının terkini hükmündedir. Şu kadar ki geminin cebri icra yoluyla 940 ıncı maddede yazılı niteliklere sahip olmayan bir kişiye satılması halinde 1366 ncı maddenin ikinci fıkrası, cebri icra yurtdışında vuku bulmuş ise 1328 inci maddenin üçüncü fıkrası hükmü saklıdır.
(4) Tescili ihtiyari olan gemilere ait kayıtların sadece maliklerinin talepleri üzerine terkin edilebilmesi için ipotekli alacaklıların ve gemi sicilinin içeriğine göre ipotek üzerinde hak sahibi olan üçüncü kişilerin buna rıza göstermeleri şarttır.
II- Re’sen
1. Genel şartları
MADDE 966 – (1) Esaslı şartlarından birinin mevcut olmaması sebebiyle tescili caiz olmayan bir gemi tescil edilmiş olur veya 964 üncü maddenin üçüncü fıkrasında yazılı hallerden birinin ortaya çıktığı sicil memurluğuna bildirilmezse, 33 üncü madde hükmü uygulanır. Şu kadar ki; durumun sicile kayıtlı diğer hak sahiplerine de bildirilmesi gereklidir. Malik ve diğer hak sahiplerinin kimler olduğu yahut yerleşim yerleri belli değilse, terkine davet ve belirlenen süre Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ve uygun görülen diğer bir gazetede ilân edilir ve ilân belgesi sicil memurluğu ve mahkeme divanhanesine asılır.
(2) Geminin kaydı ancak kaçınma ve itiraz sebeplerinin süresi içinde bildirilmemesi veya bunların mahkemece yerinde görülmediğine dair verilen kararın kesinleşmesi halinde terkin olunabilir. Bir ipotekli alacaklı, gemi ipoteğinin halâ mevcut olduğunu ileri sürerek Türk Bayrağını çekme hakkını kaybetmiş olan bir geminin terkinine itiraz ederse, kayıt terkin edilmeyip sadece geminin Türk Bayrağını çekme hakkını kaybettiği tescil olunur.
2. Özel haller
MADDE 967 – (1) Tescil edilmiş bir gemi hakkında yirmi yıldan beri hiçbir kayıt işlemi yapılmamış ve Denizcilik Müsteşarlığı’ndan alınan bilgiye göre de geminin artık mevcut olmadığına veya denizcilikte kullanılamayacak hale geldiğine kanaat getirilmiş olursa, gemi üzerinde ipotek veya intifa hakkı tescil edilmiş bulunmadığı takdirde, sicil memurunun önerisi üzerine mahkeme 966 ncı maddede yazılı merasime hacet kalmaksızın gemi kaydının terkin edilmesine re’sen karar verir.
D) Gemi tasdiknamesi
I- İçeriği
MADDE 968 – (1) Sicil memurluğu, geminin sicile kaydolunduğuna ilişkin bir gemi tasdiknamesi düzenler. Tasdiknameye, sicil kayıtları aynen ve tam olarak geçirilir.
(2) Gemi tasdiknamesinde ayrıca geminin tescili için aranan belgelerin ibraz edildiği ve onun Türk Bayrağını çekme hakkına sahip olduğu da gösterilir.
(3) Gemi malikine talebi üzerine gemi tasdiknamesinin tasdikli bir özeti verilir. Bu özete yalnız 960 ıncı maddenin (a) ilâ (e) bentlerinde yazılı hususlarla geminin Türk Bayrağını çekme hakkına sahip olduğu yazılır.
II- Yeniden düzenlenmesi
MADDE 969 – (1) Yeni bir gemi tasdiknamesinin verilebilmesi için eskisinin ibrazı veya ziyaa uğradığının inandırıcı bir şekilde ortaya konması şarttır. Gemi tasdiknamesinin tasdikli özeti hakkında dahi aynı hüküm geçerlidir.
(2) Geminin yabancı memlekette bulunması halinde sicil memurluğu yeni tasdiknameyi, eskisinin iadesi karşılığında kaptana verilmek üzere mahallî Türk makamlarına gönderir.
III- Değişiklikler
MADDE 970 – (1) Gemi siciline geçirilen her kayıt gecikmeksizin gemi tasdiknamesine de yazılır. Bir gemi payının takyidine ilişkin kayıtlar hakkında bu hüküm uygulanmaz.
IV- İbraz mecburiyeti
MADDE 971 – (1) Gemi siciline tescil olunan hususlarda vukua gelecek değişikliklerle gemi mülkiyetinin intikali veya bir gemi payının iktisabı halinde değişikliği talep etmekle yükümlü olanlar gemi tasdiknamesini ve varsa tasdikli özetini sicil memuruna ibraza mecburdurlar. Gemi bağlama limanında veya sicil memurluğunun bulunduğu limanda olduğu sürede kaptan da talepte bulunmakla yükümlüdür.
(2) 965 inci maddenin birinci ve üçüncü fıkralarında yazılı hallerde gemi tasdiknamesi ve varsa özeti geri alınarak iptal olunur.
E) Sicil işlemlerini yaptırmaya davet
MADDE 972 – (1) Bir hususun gemi siciline kaydını, kaydın değiştirilmesini veya terkinini talep yahut bu işlemlerin yapılabilmesi için gerekli belgeleri ibraz etmekle yükümlü olan kişiler, bu işlemleri gerektiren hususları öğrendikten sonra onbeş gün içinde yükümlülüklerini yerine getirmedikleri takdirde haklarında 33 üncü madde hükmü uygulanır.
(2) Re’sen terkine ilişkin 966 ncı madde hükmü saklıdır.
F) Hükümleri
I- Sicilin aleniyeti
MADDE 973 – (1) Gemi sicili alenîdir. Herkes sicil kayıtlarını inceleyebilir ve giderleri ödemek şartıyla tasdikli veya tasdiksiz örneklerini alabilir.
(2) Haklı bir menfaatinin olduğunu inandırıcı bir şekilde ortaya koyan bir kişi, sicil dosyalarını, bir kaydın tamamlanabilmesi için gemi sicilinde kendilerine atıf yapılan belgeleri ve henüz sonuçlanmamış tescil taleplerini de incelemeye ve onların örneklerini almaya yetkilidir.
II- Sicil karineleri
MADDE 974 – (1) Gemi sicilinde malik olarak kayıtlı bulunan kişi, geminin maliki sayılır.
(2) Gemi sicilinde lehine bir gemi ipoteği veya ipotek üzerinde bir hak yahut bir intifa hakkı tescil edilmiş olan kişi o hakkın sahibi sayılır.
(3) Tescil olunmuş bir hak terkin olunursa o hakkın artık mevcut olmadığı kabul edilir.
(4) Türk Medenî Kanununun 992 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü saklıdır.
III- Sicilin gerçek hukukî duruma uygun hale getirilmesi
MADDE 975 – (1) Gemi sicilinin içeriği; mülkiyet, gemi ipoteği, ipotek üzerindeki bir hak, intifa hakkı yahut 983 üncü maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yazılı neviden bir tasarruf sınırlaması bakımından gerçek hukukî duruma uymadığı takdirde, hakkı tescil edilmemiş veya yanlış tescil edilmiş yahut mevcut olmayan bir hakkın veya sınırlamanın tescili sonucunda hakkı zarara uğramış bulunan kişi, değişiklik sonucunda hakkı zarara uğrayacak olan kişiden kaydın değiştirilmesine razı olmasını isteyebilir.
(2) Gemi sicili, ancak birinci fıkra gereğince yükümlü olan kişinin hakkı tescil edildikten sonra değiştirilebilecekse, bu kişi, talep üzerine hakkını tescil ettirmeye mecburdur.
(3) Yukarıdaki fıkralarda yazılı bulunan değişikliği isteme hakları zamanaşımına tâbi değildir.
IV- İtirazlar
MADDE 976 – (1) 975 inci maddede yazılı hallerde gemi siciline, sicil kaydının doğru olmadığı hakkında bir itiraz tescil olunabilir.
(2) İtiraz, bir ihtiyatî tedbir kararına yahut sicildeki kaydın değiştirilmesi sonucunda hakkı zarar görecek olan kişinin rızasına dayalı olarak sicile geçirilir. İhtiyatî tedbir kararının verilmesinde hakkın tehlikede olduğunun inandırıcı şekilde ortaya konması şartı aranmaz.
V- Şerhler
1. Verilebilecekleri haller
MADDE 977 – (1) Bir gemi veya gemi ipoteği üzerinde bir hakkın kurulmasını veya kaldırılmasını yahut böyle bir hakkın içeriği veya derecesinin değiştirilmesini isteyebilmek hakkını temin için gemi siciline şerh verilebilir. Müstakbel veya şarta bağlı bir talep hakkının temini için de gemi siciline şerh verilmesi mümkündür.
(2) Şerhten sonra gemi veya ipotek üzerinde yapılacak tasarruflar, şerh ile güvence altına alınan hakkı zarara uğrattığı ölçüde geçerli değildir. Tasarrufun cebrî icra veya ihtiyatî haciz yoluyla yahut iflâs idaresi tarafından yapılması hallerinde de hüküm böyledir.
(3) Şerh ile temin edilen hakkın derecesini belirlemede şerh tarihi esas tutulur.
(4) Hak, şerh verilmek suretiyle temin edildiği ölçüde yükümlünün mirasçısı, sorumluluğunun sınırlı olduğunu ileri süremez.
2. Verilmesi
MADDE 978 – (1) Şerh, bir ihtiyatî tedbir kararına yahut şerh sonucunda gemisi veya hakkı sınırlanan kişinin rızasına dayalı olarak verilir. İhtiyatî tedbir kararının verilmesinde hakkın tehlikede olduğunun inandırıcı şekilde ortaya konması şartı aranmaz.
3. Bahşettiği hak
MADDE 979 – (1) Mülkiyetin, gemi ipoteğinin veya ipotek üzerindeki hakkın yahut bir intifa hakkının iktisabı, lehine şerh verilen kişiye karşı hükümsüz olduğu takdirde, şerh sahibi, şerh ile temin olunan talep hakkının gerçekleşmesi için gerekli olan tescil veya terkine rıza göstermesini iktisap edenden isteyebilir.
(2) Talep hakkının bir devir yasağıyla temin edilmiş olması halinde hüküm aynıdır.
4. Hükümden düşmesi
MADDE 980 – (1) Sicile şerh verilmek suretiyle talep hakkı temin edilmiş olan alacaklı belli olmaz ve bir gemi ipoteği alacaklısının hakkının iptali için 1052 nci maddede belirtilen şartlar mevcut olursa, alacaklı, ilân yoluyla davet olunarak hakkının iptaline karar verilebilir. İptale karar verilmekle şerh de hükümden düşer.
5. Terkini
MADDE 981 – (1) Şerh sonucunda gemisi veya hakkı sınırlandırılan kişi, şerh ile temin olunan talep hakkının ileri sürülmesini daimi olarak imkânsız kılan bir def’e sahip bulunduğu takdirde alacaklıdan şerhin terkinini isteyebilir.
VI- İtiraz veya şerhin kalkması
MADDE 982 – (1) İtiraz veya şerh bir ihtiyatî tedbir kararına dayalı olarak tescil edilmişse, tedbirin kalkması veya düşmesiyle itiraz veya şerh de kalkar.
VII- Sicile güven ilkesi
MADDE 983 – (1) Hukukî bir işlem ile bir geminin mülkiyetini, intifa hakkını, gemi ipoteğini veya ipotek üzerindeki bir hakkı iktisap eden kişi lehine gemi sicilinin içeriği, bu haklarla ilgili olduğu ölçüde doğru sayılır; meğerki, iktisap eden kişi kaydın doğru olmadığını bilmiş veya bilmesi gerekmiş olsun. Hak sahibinin kayıtlı bir hak üzerindeki tasarruf yetkisi belli bir kişi lehine sınırlanmış ise, bu sınırlama iktisap eden hakkında ancak gemi sicilinde yazılı olması veya onun sicil kaydının doğru olmadığını bilmesi veya bilmesinin gerekmesi şartıyla hüküm ifade eder.
(2) Hakkın iktisabı için tescil şart olan hallerde kaydın doğru olmadığının bilinmesi bakımından tescili talep tarihi asıldır.
(3) Gemi sicilinde lehine bir hak tescil edilmiş olan bir kişiye bu hakkı sebebiyle bir edada bulunulması veya bu kişinin üçüncü bir kişi ile sicile kayıtlı bir hak üzerinde birinci fıkrada yazılı olanlar dışında bir tasarruf işleminde bulunması hallerinde de yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır.
G) Zamanaşımı
MADDE 984 – (1) Tescil edilmiş aynî haklardan doğan talep hakları, tescil devam ettiği sürece zamanaşımına tâbi değildir. Belli zamanda ifası gerekip de birikmiş olan edalarla tazminat ödenmesine ilişkin talep hakları bunun istisnasını teşkil eder.
(2) Sicile kayıtlı bir itiraza konu teşkil eden haklar da, sicile kayıtlı haklar hükmündedir.
(3) Gemi ipoteğinin tescili, alacak hakkında zamanaşımının işlemesine mâni olur.
H) Kayıt giderleri
MADDE 985 – (1) Aksi kararlaştırılmadıkça gemi veya gemi payı üzerindeki mülkiyetin nakline veya diğer bir aynî hakkın kurulmasına veya devrine ilişkin kayıt giderleri, bunun için gerekli senet ve belge giderleri de dahil olmak üzere, hakkı iktisap edene aittir.
(2) Kendisi ile yükümlü arasındaki hukukî ilişkiden aksi anlaşılmadıkça bir kaydın değiştirilmesi talebinde bulunan kişi, değişiklik ile bunun için gerekli beyanların giderlerine katlanır.
İ) Yapı halindeki gemilere mahsus sicil
I- Genel olarak
MADDE 986 – (1) Yapı halindeki bir gemi, ancak yapı üzerinde bir gemi ipoteğinin kurulması veya yapının ihtiyatî veya icrai haczi söz konusu olduğu takdirde yapı halindeki gemilere mahsus sicile kaydolunur.
(2) Yapı, inşaat yerinin tâbi olduğu sicil memurluğunca tescil olunur. Yapı, bu sicil memurunun dairesi dışındaki diğer bir yere götürülse dahi, aynı sicil müdürlüğü yetkili kalır. Şu kadar ki; bu memurluk tarafından yeni inşaat yerindeki sicil memurluğuna yapının kaydedilmiş olduğu bildirilir.
II- Yapının tescili
1. Tescil talebi
a) Şekli
MADDE 987 – (1) Yapı, malikinin veya kanunî ipotek hakkını tescil ettirmek isteyen tersane sahibinin dilekçesi üzerine yapı halindeki gemilere mahsus sicile kaydolunur.
(2) İhtiyatî veya icrai haciz kararı almış olan alacaklı dahi icra müdürünün tezkeresi üzerine yapının sicile kaydını isteyebilir.
b) İçeriği
MADDE 988 – (1) Tescil talebiyle birlikte aşağıdaki hususlar bildirilir:
a) yapı halinde bulunan geminin nevi ile adı veya numarası yahut ayırdedilebilmesine yarayan herhangi bir işareti;
b) inşaat yeri ve geminin inşa olunduğu tersane;
c) maliki.
(2) 1054 üncü maddenin ikinci fıkrasında yapı üzerinde gemi ipoteği kurulması için gerekli görülen şartların mevcut olduğu, yetkili gemi ölçme makamının vereceği bir belge ile ispat olunur.
2. Tescil
a) Tescil edilecek hususlar
MADDE 989 – (1) Bir yapının kaydında 988 inci maddenin birinci fıkrasında yazılı hususlarla ikinci fıkrasında yazılı belgenin niteliği ve yapının kaydolunduğu gün sicile geçirilir. Kayıt yetkili memur tarafından imzalanır.
b) Değişiklikler
MADDE 990 – (1) Yapının maliki veya geminin inşa olunduğu tersanenin sahibi tescil olunan hususlarda meydana gelen değişiklikleri ve geminin inşaının tamamlandığını tescil edilmek üzere bir kayıt dilekçesi ile gecikmeksizin sicil müdürlüğüne bildirmeye mecburdurlar. Talepte bulunması gerekenler birden fazla ise, bunlardan birinin talebi yeterlidir. Malik birden ziyade kişi tarafından temsil edilen bir tüzel kişilikse aynı esas caridir. Sicile bildirilen hususların belgelendirilmesi gerekir. 972 nci madde hükmü burada da uygulanır.
(2) Geminin inşaının tamamlandığı bildirildikten veya 961 inci maddenin üçüncü fıkrasında yazılı belge verildikten sonra artık yapı halindeki gemilere mahsus sicile bir gemi ipoteği tescil olunamaz.
c) Hükümleri
MADDE 991 – (1) Yapı halindeki gemilere mahsus sicil hakkında 954 üncü ve 973 üncü maddeler hükümleri uygulanır. Şu kadar ki, sicilin sahifelerinin ve sicil kayıtlarının dayanaklarını incelemek ve örneklerini almak isteyen kişinin ilgisini ispat etmesi gerekir.
(2) Yapı halinde gemilere mahsus sicilde lehine bir ipotek hakkı tescil edilmiş olan kişi yapı ipoteği alacaklısı sayılır. Sicilden terkin olunan bir yapı ipoteğinin ise mevcut olmadığı kabul edilir.
(3) 977 nci ve 983 ilâ 985 inci maddeler hükümleri yapı halindeki gemilere mahsus sicile de uygulanır.
d) Terkin
MADDE 992 – (1) Yapının sicildeki kaydı:
a) tersane sahibi tarafından, geminin yabancı memlekete teslim edildiğinin bildirilmesi;
b) yapının maliki ile geminin inşa olunduğu tersane sahibinin, kaydın terkinini talep etmeleri;
c) yapının harap olması;
hallerinde terkin olunur.
(2) Yapı üzerinde bir ipotek bulunduğu takdirde, birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerinde yazılı hallerde ipotekli alacaklının ve sicile kayıtlı bulunan diğer hak sahiplerinin terkine rızaları da gereklidir.
(3) Yapının tamamlanarak yabancı memlekete teslim edildiğinin veya harap olduğunun süresi içerisinde bildirilmemesi halinde 966 ncı maddedeki usûl dairesinde yapının kaydı re’sen terkin olunur.
J) Sicil memurunun kararlarına itiraz
MADDE 993 – (1) Sicil memurunun kararlarına, 34 üncü madde hükümleri dairesinde itiraz olunabilir.
K) Tüzük
MADDE 994 – (1) Gemi sicilinin kuruluşu ve nasıl tutulacağı, müdür ve memurlarının sahip olmaları gereken nitelikleri, hukukî ilişkilerin nasıl belgelenecekleri ve tescil olunacakları, kayıtların düzeltilmesi, değiştirilmesi ve terkini hakkında tamamlayıcı hükümler tüzük ile tespit olunur.
L) Türk uluslararası gemi sicili
MADDE 995 – (1) “Türk uluslararası gemi sicili” ile ilgili hükümler saklıdır.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Mülkiyet ve Diğer Aynî Haklar
BİRİNCİ AYIRIM
Uygulanacak Hükümler
A) Sicile kayıtlı gemilere
MADDE 996 – (1) Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu bölüm hükümleri yalnız Türk gemi siciline kayıtlı bulunan gemiler hakkında uygulanır.
B) Sicile kayıtlı olmayan gemilere
MADDE 997 – (1) Türk gemi siciline kayıtlı bulunmayan Türk gemileri üzerindeki mülkiyet ve sınırlı aynî haklara, Türk Medenî Kanununun taşınırlara ilişkin hükümleri uygulanır.
(2) Gemi veya payının temliki halinde taraflardan her biri, giderleri çekmek şartiyle, kendisine temlike dair resmî veya imzası noterce tasdikli bir senet verilmesini isteyebilir.
İKİNCİ AYIRIM
Mülkiyet
A) İktisabı
I- Aslen iktisabı
1. Sahiplenme
MADDE 998 – (1) Sahipsiz bir gemiyi sahiplenme hakkı münhasıran devletindir. Sahipsiz gemi, sicil kayıtlarından malikinin kim olduğu anlaşılamayan veya usulü dairesinde mülkiyeti terk edilmiş olan gemidir.
(2) Devlet kendisini gemi siciline malik olarak tescil ettirmek suretiyle gemi üzerindeki mülkiyeti iktisap eder.
2. Olağan zamanaşımı
MADDE 999 – (1) Sicile kayıtlı bir geminin maliki olmadığı halde gemi siciline malik olarak tescil edilmiş bulunan bir kişi, tescilin beş yıl devam etmesi ve bu süre zarfında gemiyi davasız ve aralıksız olarak asli zilyet sıfatıyla elinde bulundurması şartıyla geminin mülkiyetini iktisap eder. Bu süre, malik olmayan kişinin tescil edildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Sürenin hesabı, kesilmesi ve durması, Borçlar Kanununun alacak zamanaşımı hakkındaki hükümlerine tabidir. Gemi siciline kaydın doğru olmadığı yolunda bir itirazın tescil edilmesi halinde itiraz kayıtlı olduğu sürece zamanaşımı işlemez.
(2) Zamanaşımı için öngörülen şartların gerçekleşmesiyle sicilde geminin maliki olarak gözüken kişi onun mülkiyetini iktisap eder.
3. Olağanüstü zamanaşımı
MADDE 1000 – (1) Sicile kaydı gerekirken kaydedilmemiş olan bir gemiyi on yıl süreyle davasız ve aralıksız olarak asli zilyet sıfatıyla elinde bulunduran bir kişi, geminin sicile kendi malı olarak tescilini isteyebilir.
(2) Sicil kayıtlarından malikinin kim olduğu anlaşılmayan veya on yıl önce ölmüş veya gaipliğine karar verilmiş bir kişi adına kayıtlı bulunan bir gemiyi birinci fıkrada yazılı şartlarla elinde bulunduran kişi dahi o geminin maliki olarak tescil edilmesini talep edebilir. Zilyetlik süresinin hesabı, kesilmesi ve durması Borçlar Kanununun alacak zamanaşımı hakkındaki hükümlerine tabidir.
(3) Tescil ancak mahkeme kararıyla olur. Tescil davası geminin kayıtlı olduğu veya kaydedilmesi gereken sicil memurluğuna karşı açılır. Mahkeme en fazla üç aylık bir süre belirleyerek ilgilileri itirazlarını bildirmeye ilân yoluyla davet eder. İtiraz edilmez veya itiraz reddolunursa tescile karar verilir.
(4) Tescile karar verilmeden önce üçüncü bir şahıs malik sıfatıyla tescil edilir veya üçüncü şahsın mülkiyeti dolayısiyle gemi sicilinin doğru olmadığı yolunda bir itiraz şerhi verilmiş olursa, tescil kararı üçüncü şahıs hakkında hüküm ifade etmez.
(5) Mahkemece verilen tescil kararına dayanarak kendisini sicile kaydettirdiği anda asli zilyet geminin mülkiyetini iktisap eder.
II- Devren iktisabı
1. Devrin şekli
MADDE 1001 – (1) Gemi siciline kayıtlı olan bir geminin temliki için malik ile iktisap edenin mülkiyetin iktisap edene intikali hususunda anlaşmaları ve geminin zilyetliğinin nakli şarttır.
(2) Mülkiyetin intikaline ilişkin anlaşmanın yazılı şekilde yapılması ve imzaların noterce tasdikli olması gerekir. Bu anlaşma gemi sicil memuru huzurunda da yapılabilir.
2. Devrin kapsamı
MADDE 1002 – (1) Taraflarca aksi kararlaştırılmış olmadıkça, iktisap eden, geminin mülkiyeti ile birlikte, iktisap anında mevcut ve temlik edene ait olan eklentinin mülkiyetini de iktisap eder.
(2) Temlik sonucunda, temlik edene ait olmayan veya üçüncü şahıslara ait haklarla sınırlandırılmış bulunan eklenti de iktisap edenin zilyetliğine geçerse, Türk Medenî Kanununun 763, 988, 989 ve 991 inci maddeleri uygulanır. İktisap edenin hüsnüniyeti hususunda zilyetliği elde ettiği an esas alınır.
(3) Gemi yolculukta bulunduğu sırada temlik edilirse, temlik edenle iktisap eden arasındaki ilişkilerde bu yolculuğun kâr ve zararı aksine anlaşma olmadıkça iktisap edene aittir.
B) Ziyaı
I- Geminin ziyaı
MADDE 1003 – (1) Sicile kayıtlı bir geminin kurtarılamayacak şekilde batması veya istifade edilebilecek enkaz bırakmaksızın harap olması yada infilâk etmesi, tahrip edilmiş olması gibi sebeplerden zayi olmasıyla gemi üzerindeki mülkiyet hakkı sona erer. Şu kadar ki, malikin, enkazın kaldırılmasına, çevrenin korunmasına ve benzer hususlara ilişkin yükümlülük ve borçları devam eder.
II- Terk
MADDE 1004 – (1) Sicile kayıtlı bir geminin maliki, gemi üzerindeki mülkiyet hakkından feragat ettiğini sicil memurluğuna bildirmek ve bunu gemi siciline tescil ettirmek suretiyle geminin mülkiyetini terk edebilir.
III- Zamanaşımı
MADDE 1005 – (1) Gemiyi elinde bulunduran asli zilyet lehine olağan zamanaşımı şartlarının gerçekleşmesi ile önceki malikin mülkiyet hakkı sona erer.
(2) Olağanüstü zamanaşımında gemiyi asli zilyet sıfatıyla elinde bulunduranın 1000 inci maddenin üçüncü fıkrasına göre açtığı tescil davası sonucunda tescile karar verilmesiyle önceki malikin mülkiyet hakkı sona erer.
C) Sicile kayıtlı gemi payı ve iştirak payı üzerinde mülkiyet
I- İktisabı
1. Aslen
MADDE 1006 – (1) Sicile kayıtlı gemi payı veya iştirak payı üzerindeki mülkiyetin aslen iktisabı, sicile kayıtlı gemiler hakkındaki hükümlere tâbidir.
2. Devren
a) Temlik yoluyla
MADDE 1007 – (1) Sicile kayıtlı gemi payının mülkiyeti malik ile iktisap edenin bu hususta anlaşmaları ile intikal eder. Anlaşmanın yazılı şekilde yapılması ve imzaların noterce onanması şarttır.
(2) Donatma iştirakinde paydaş donatanların her biri, iştirak payını dilediği anda ötekilerin rızası olmaksızın tamamen veya kısmen başkasına temlik edebilir. Sicile kayıtlı gemi üzerindeki iştirak payının temliki, gemi payının temliki ve sicile tescili ile olur.
(3) Gemi payı veya iştirak payının temliki sonucunda gemi, Türk Bayrağı çekme hakkını kaybedecekse, temlik yalnız bütün paydaşların veya paydaş donatanların rızasıyla hüküm ifade eder.
(4) Gemi payı, gemi yolculukta bulunduğu sırada temlik edilirse devrin kapsamı 1002 nci maddenin son fıkrasına göre belirlenir.
b) İştirak payının bırakılması yoluyla
MADDE 1008 – (1) Donatma iştirakinde yeni bir yolculuğa veya bir yolculuk sonunda gemiyi tamir etmeye yahut donatma iştirakinin sorumlu olduğu bir gemi alacağının ödenmesine karar verilirse, karara iştirak etmeyen paydaş donatanlardan her biri, herhangi bir karşılık istemeksizin iştirak payını bırakmak suretiyle kararı yerine getirmek için gereken ödemelerde bulunmaktan kurtulabilir.
(2) Bu hakkını kullanmak isteyen paydaş donatan; kararın verildiği tarihten, eğer karar verilirken kendisi veya temsilcisi hazır bulunmadı ise, kararın bildirilmesinden itibaren üç gün içinde noter aracılığıyla paydaş donatanlara veya gemi müdürüne ihbarda bulunmaya mecburdur.
(3) Bırakılan iştirak payı üzerindeki mülkiyet hakkı, ikinci fıkra uyarınca yapılacak bir bırakma beyanı ile iştirak payları ölçüsünde öteki paydaş donatanlara intikal eder.
II- Ziyaı
MADDE 1009 – (1) Sicile kayıtlı gemi payı ile iştirak payı üzerindeki mülkiyetin ziyaı, sicile kayıtlı gemiler hakkındaki mülkiyetin ziyaı hükümlerine tâbidir.
(2) İştirak payının bir önceki madde uyarınca bırakılması halinde, usulüne uygun olarak yapılan bırakma beyanının gönderildiği anda paydaş donatanın iştirak payı üzerindeki mülkiyet hakkı sona erer.
D) Yapı halinde bulunan gemiler ve yapı payları üzerindeki mülkiyet
I- Yapı halindeki gemilere mahsus sicile kaydolunmayan yapılar ve yapı payları
MADDE 1010 – (1) Yapı halindeki gemilere mahsus sicile kayıtlı olmayan yapılar ve yapı payları üzerindeki mülkiyetin iktisabı ve ziyaı, sicile kayıtlı olmayan gemiler ve gemi payları üzerindeki mülkiyetin iktisabı ve ziyaı ile ilgili hükümlere tâbidir.
II- Yapı halindeki gemilere mahsus sicile kaydolunan yapılar ve yapı payları
MADDE 1011 – (1) Yapı halindeki gemilere mahsus sicile kayıtlı yapılar ve yapı payları üzerindeki mülkiyetin iktisabı ve ziyaı, sicile kayıtlı gemilerle gemi payları üzerindeki mülkiyetin iktisap ve ziyaına ilişkin hükümlere tâbidir.
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
Gemi Rehni
A) Sicile kayıtlı olmayan gemiler üzerindeki iştirak payının rehni
MADDE 1012 – (1) Sicile kayıtlı olmayan bir geminin donatma iştiraki tarafından işletilmesi halinde paydaş donatanlardan her birinin iştirak payının rehni, Türk Medenî Kanununun alacaklar ve diğer haklar üzerindeki rehne dair hükümlerine tâbidir.
B) Sicile kayıtlı olan gemilerin rehni
I- Tersane sahibinin ipotek hakkı
MADDE 1013 – (1) Tersane sahibi, geminin inşa ve tamirinden doğan alacakları için, o yapı veya gemi üzerinde bir ipoteğin tescilini talep hakkına sahiptir. Bu haktan önceden feragat geçerli değildir.
(2) Bu ipoteğin kurulması hakkında Türk Medenî Kanununun 895 ilâ 897 nci maddeleri uygulanır.
(3) Gemi ipoteğinin kurulmasına yönelik talep hakkını güvence altına almak için gemi veya yapı siciline şerh verilmesi caizdir. Geminin inşaı veya tamiri henüz tamamlanmamışsa, bedelin tamamlanan işi karşılayan bir kısmı ve bedele dahil olmayan giderler için bir güvence ipoteğinin kurulması talep olunabilir.
II- Gemi ipoteği
1. Niteliği
MADDE 1014 – (1) Bir alacağı güvence altına almak için gemi üzerinde ipotek kurulabilir. Gemi ipoteği alacaklıya, alacağını geminin bedelinden alma yetkisini verir. Sicile kayıtlı gemilerin sözleşmeye dayalı rehni sadece gemi ipoteği yolu ile sağlanır. İleride doğabilecek yahut şarta veya kıymetli evraka bağlı bir alacak için dahi ipotek kurulabilir.
(2) Alacaklıların gemi ipoteğinden doğan hakkı, münhasıran alacağa göre belirlenir.
(3) Bir geminin payı ancak gemiye paylı mülkiyet esaslarına göre malik olan paydaşlardan birinin payından ibaret olmak şartıyla gemi ipoteği ile sınırlandırılabilir.
(4) Bir geminin bütün payları bir tek malikin elinde bulundukça münferit pay üzerinde gemi ipoteği kurulamaz.
2. Kurulması
MADDE 1015 – (1) Gemi ipoteğinin kurulması için geminin maliki ile alacaklının gemi üzerinde ipotek kurulması hususunda anlaşmaları ve ipoteğin gemi siciline tescil edilmesi şarttır.
(2) İpoteğin kurulmasına ait anlaşmaların yazılı şekilde yapılması ve imzalarının noterce onanması gerekir. Bu anlaşma gemi sicil memuru huzurunda da yapılabilir. Bu şekillerden birine uygun yapılmadıkça ipoteğin kurulmasına dair anlaşma geçerli olmaz.
(3) Tescilden önce anlaşma Kanunun öngördüğü şekilde yapılmış veya malik tarafından Gemi Sicili Nizamnamesi uyarınca alacaklıya kayda razı olduğu bildirilmiş yahut sicil memurluğu kayıt dilekçesi verilmiş olduğu takdirde, ilgililer tescilden kaçınamazlar.
(4) Bundan sonra malikin tasarruf ehliyetinin sınırlanması, sicile bildirilen kayda rızasını veya kayıt talebini geçersiz hale getirmez.
(5) Yabancı bir ülkede iktisap edilip, henüz Türk Gemi Sicili ve Türk Uluslararası Gemi Siciline tescil edilmemiş olan gemilerde bayrak şahadetnamesine şerh tescil hükmündedir. Geminin tescilinde bu gibi ipotekler re’sen sicile geçirilir.
(6) Hâmiline yazılı bir tahvile bağlı alacağı güvence altına almak amacıyla gemi ipoteği kurulması için malikin sicil memurluğuna beyanda bulunması ve sicile tescil yeterlidir.
3. Sicile geçirilecek hususlar
MADDE 1016 – (1) Gemi ipoteğinin tescilinde alacaklının adı ve soyadı veya unvanı ile alacağın Türk parası ile miktarı, konusu para olmayan alacaklarda bunun Türk parası karşılığı, alacak faizli ise faiz oranı, diğer ikincil edimler kabul edilmişse bunların dahi alacağın miktarının belirlendiği para cinsinden tutarı ve ipoteğin derecesi sicile kaydolunur; her derecenin temin ettiği miktar, rehin konusu alacağın tespit edildiği para cinsi üzerinden gösterilir. Hakkın ve alacağın içeriğinin belirlenmesine yardım eden diğer hususlarda tescil talepnamesine yollamada bulunulabilir.
(2) Türk parasıyla ödenecek borçlarda ipotekli geminin karşılayacağı alacak ve ikincil borçların miktarı, altın veya yabancı para ölçüsü ile tâyin olunabilir.
(3) Alacağın miktarı belirli değil veya değişken ise, gerçek miktarı zamanında tespit olunmak üzere, ipoteğin temin edeceği alacak miktarının azami sınırı belirlenerek gemi siciline tescil edilir; alacak faizli ise, faizleri de âzami sınıra dahil sayılır.
(4) Yabancı para üzerine gemi ipoteği kurulabilir. Bu takdirde yabancı para veya Türk parası karşılıklarının hesabında hesap günündeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının döviz alış kuru esas alınır. Rehin haklarının hangi yabancı para üzerinden kurulabileceği Hazine Müsteşarlığınca belirlenir. Aynı derecede birden fazla para türü kullanılarak gemi ipoteği kurulamaz.
(5) Yabancı para üzerinden kurulan rehne ait derecenin boşalması halinde, yerine, tescil edileceği tarihteki karşılığı Türk parası veya yabancı para üzerinden rehin kurulabilir. Türk parası ile kurulmuş bir rehne ait derecenin boşalması halinde ise, yerine tescil edileceği tarihteki karşılığı yabancı para üzerinden rehin kurulabilir.
(6) Tahvile bağlı bir alacağı güvence altına almak için gemi ipoteği kurulacak olması halinde, tahvil sayısı, her tahvilin bedeli ve ayırt edici işaretleri gösterilmek suretiyle tüm alacağın miktarı ile ipotek ödüncün tamamı için kurulacaksa, alacaklı yerine, borçlu ile alacaklıların hepsini birden temsil edecek bir mümessil; ihracı üstlenen bir işletme için kurulacaksa gemi ipoteği üzerinde tahvil sahipleri lehine bir rehin hakkı da tescil olunur.
(7) Bir poliçeden veya hâmiline yazılı bir senetten yahut ciro yolu ile devri kabil diğer bir senetten doğan alacakları güvence altına almak maksadıyla gemi ipoteğinin kurulmasında, alacağı sonradan iktisap edenlerin leh ve aleyhine gemi ipoteği üzerinde belirli tasarruflarda bulunmak ve ipoteğin paraya çevrilmesi için yapılacak takibatta alacaklıyı temsil etmek üzere belirlenebilecek temsilcinin de sicile kaydı gerekir. Bu temsilcinin yetkileri hususunda tescil talepnamesine atıfta bulunulabilir.
4. İpoteğin derecesi
MADDE 1017 – (1) Gemi üzerindeki ipoteklerin dereceleri, Türk Medenî Kanununun taşınmaz rehni hakkındaki hükümlerine göre belirlenir.
5. İpoteğin temin ettiği alacak
a) Genel olarak
MADDE 1018 – (1) İpotekli geminin karşılayacağı alacaklar hakkında Türk Medenî Kanunun 875 inci maddesinin birinci fıkrasıyla 876 ncı maddesi hükmü geçerlidir.
(2) Temerrüt şartları yalnız gemi malikine karşı mevcut olduğu takdirde dahi, ipotek temerrüt faizlerini karşılar.
b) Faizler
MADDE 1019 – (1) Alacak faizsiz veya faiz miktarı o tarihte geçerli asgarî kanunî faiz oranını düzenleyen hükümde belirlenen miktardan aşağı ise, ipotek dereceleri eşit olan veya sonradan gelen hak sahiplerinin rızasına gerek olmaksızın bu kanunî faizi de kapsayacak şekilde genişletilebilir.
(2) Faizin ödeme zamanında ve yerinde yapılacak değişiklikler için bu hak sahiplerinin rızasına gerek yoktur.
6. İpoteğin kapsamı
a) Gemi, gemi payı, bütünleyici parça, eklenti, gemi yerine geçen satış veya istimval bedeli ve tazminat talepleri
MADDE 1020 – (1) İpoteğin kapsamı hakkında Türk Medenî Kanununun 862 ve 863 üncü maddeleri uygulanır.
(2) Eklentiler normal bir işletmenin icabatından olarak bu durumdan çıkarılır veya alacaklı lehine el konmazdan önce temlik edilerek gemiden uzaklaştırılır ise, ipotek artık bunları kapsamaz.
(3) Bütünleyici parçalar, gemiden geçici bir amaç için olmamak şartıyla ayrılıp uzaklaştırılırlarsa ipotek bunları kapsamaz; meğerki uzaklaştırılmadan önce alacaklı lehine gemiye elkonulmuş olsun.
(4) İstimval edilen geminin bedeli ve gemi malikinin geminin ziyaı veya hasarından dolayı üçüncü şahıslara karşı sahip olduğu tazminat talepleri ipoteğin kapsamına dahildir.
b) Birlikte gemi ipoteğinde birden çok gemi veya gemi payı
MADDE 1021 – (1) Bir alacak için birden çok gemi veya gemi payı ipotek edilmiş olursa, bunlardan her biri borcun tamamından sorumludur.
(2) Alacaklı, her gemi veya pay ancak belirli bir kısımdan sorumlu olmak üzere alacağını gemi veya paylar arasında paylaştırabilir. Paylaştırma, sicil memurluğuna yapılacak beyan ve tescil ile olur. Birlikte ipotek üzerinde hak sahibi kişiler varsa onların da rızası gereklidir.
c) Sigorta tazminatı
aa) Kural
MADDE 1022 – (1) Gemi ipoteğinin kapsamına giren hususlar üzerinde malikin menfaatinin, malik veya onun hesabına bir başkası tarafından sigorta ettirilmiş olması halinde, ipotek, sigorta tazminatını da kapsar.
(2) İpotek, sigorta primlerinin yahut sigorta sözleşmesi gereğince sigortacıya yapılması gereken başka ödemelerin ifası için alacaklı tarafından sarf edilen paralarla bunların faizlerini de güvence altına alır.
(3) Aşağıdaki hükümler saklı kalmak üzere, Türk Medenî Kanununun rehnedilen alacak ve diğer haklara ait hükümleri burada da uygulanır; sigortacı gemi siciline kayıtlı ipoteği bilmediğini ileri süremez. Bununla beraber sigortacı veya sigorta ettiren kişi, zararın meydana geldiğini alacaklıya ihbar etmiş olur ve ihbardan itibaren iki haftalık bir süre geçmiş bulunursa, sigortacı tazminatı sigortalıya ödemekle alacaklıya karşı da sorumluluktan kurtulur. İhbar son derece müşkül ise, bundan kaçınılabilir. Bu takdirde süre, tazminatın muaccel olduğu tarihten itibaren işlemeye başlar. Süre bitinceye kadar alacaklı sigortacıya karşı tediyeye itiraz edebilir.
bb) Sigortacının yapacağı ödemeler
MADDE 1023 – (1) Sigortacı, geminin önceki haline iadesi veya gemi alacaklılarına verilmesi maksadıyla malike tazminat bedeline mahsuben tediyede bulunmuş ve bu maksatlara erişilmesi güvence altına alınmış ise, ödeme, ipotekli alacaklıya karşı da geçerlidir.
(2) Gemi önceki haline iade edildiği veya eklenti olan yeni parçalar yerlerine konulduğu takdirde, sigortacının ipotek alacaklılarına karşı olan sorumluluğu sona erer. Malikin bir gemi alacaklısı hakkına esas teşkil eden borçlarının ödenmesi halinde, sigortacının malike yapacağı ödeme, ancak gemi alacaklısı hakkının güvencesini teşkil eden unsurların rizikonun gerçekleşmesini takiben arz etmekte oldukları değer oranında sigortacıyı ipotekli alacaklıya karşı sorumluluktan kurtarır.
cc) Gemi ipoteğinin sigortacıya bildirilmesi
aaa) İhbar yükümü
MADDE 1024 – (1) İpotekli alacaklı ipoteği sigortacıya bildirmişse, sigorta priminin zamanında ödenmemesi ve bu yüzden sigorta ettirene bir ödeme süresi belirlenmesi halinde, sigortacının bunu gecikmeksizin alacaklıya ihbar etmesi gereklidir. Sigorta priminin ödenmemesi yüzünden sürenin sonunda sigorta sözleşmesinin feshedilmesi halinde de, aynı hüküm geçerlidir.
(2) Sigorta sözleşmesinin feshi ihbar, cayma veya diğer herhangi bir sebeble süresinden önce sona ermesi halinde, sigortacının ipotekli alacaklıya sigorta sözleşmesinin sona erdiğini veya henüz sona ermemişse, sona ereceği tarihi bildirmesi gerekir. İpotekli alacaklı hakkında sigorta sözleşmesinin süresinden önce sona ermesini gerektiren sebepler, ancak bu ihbardan veya ipotekli alacaklının onları herhangi bir şekilde öğrendiği tarihten itibaren iki hafta geçmekle hüküm ifade eder.
(3) Sigorta sözleşmesinin sigorta priminin süresinde ödenmemesi yüzünden feshedilmesi yahut sigortacının iflâsı üzerine son bulması halinde bu hüküm uygulanmaz.
(4) Sigortacı, sigorta ettiren ile, sigorta bedelini azaltan veya sigortacının sorumlu olduğu tehlikenin kapsamını daraltan bir anlaşma yaptığı takdirde, ikinci fıkranın birinci cümlesi hükmü kıyas yoluyla uygulanır.
(5) Sigorta sözleşmesi, sigorta ettirenin aşkın veya çifte sigorta sayesinde malvarlığında haksız olarak bir fazlalık elde etmek kasdıyla kurulmuş olması yüzünden geçersiz olursa, sigortacı gemi ipoteğini bildirmiş olan ipotekli alacaklıya karşı geçersizlik iddiasında bulunamaz. Bununla beraber sigortacının ipotekli alacaklıya geçersizliği bildirilmesinden yahut alacaklının bunu herhangi bir şekilde öğrenmesinden itibaren iki hafta geçmekle sigorta ilişkisi ipotekli alacaklıya karşı da sona ermiş olur.
bbb) Birden çok sigortacının mevcut olması halinde
MADDE 1025 – (1) Gemi birden çok sigortacı nezdinde müştereken sigorta edilmiş olursa, 1024 üncü madde gereğince ipoteğin malik tarafından alacaklıya jeran olarak gösterilmiş olan sigortacıya bildirilmesi yeterlidir. Jeran sigortacı, keyfiyeti diğer sigortacılara bildirmekle yükümlüdür.
ccc) İpotekli alacaklının yerleşim yerini değiştirmesi
MADDE 1026 – (1) İpotekli alacaklı, yerleşim yerini değiştirip de bunu sigortacıya bildirmezse, 1024 üncü madde uyarınca ona yapılacak ihbarların sigortacı tarafından bilinen son adresine gönderilmesi yeterlidir. İhbar, ipotekli alacaklının yerleşim yerini değiştirmemiş olması halinde düzenli hizmet veren bir iletişim aracıyla yapılmış olsa idi, hangi tarihte onun eline geçecek idiyse, o tarihten itibaren hüküm ifade eder.
dd) Sigortacının borcundan kurtulması
MADDE 1027 – (1) Sigortacı, sigorta ettirennin veya sigortalının fiili yüzünden, tazminat ödeme borcundan kurtulsa bile, ipotekli alacaklıya karşı olan borcu bakidir. Sigortacının rizikonun gerçekleşmesinden sonra sözleşmeden cayması halinde dahi aynı hüküm geçerlidir.
(2) Sigortacı:
a) sigorta primi zamanında ödenmediği,
b) gemi, denize ve yola elverişsiz bir halde yola çıktığı,
c) gemi bildirilen veya mutad olan rotadan ayrıldığı,
için borcundan kurtulursa, birinci fıkranın birinci cümlesi uygulanmaz.
ee) İpoteğin ödeyen sigortacıya intikali
MADDE 1028 – (1) Sigortacı 1024 üncü maddenin iki ilâ beşinci fıkraları ile 1027 nci madde gereğince ipotekli alacaklıya ödemede bulunduğu ölçüde gemi ipoteği kendisine intikal eder. Şu kadar ki, intikal alacaklının veya sigortacının kendilerine karşı ödeme vecibesi devam eden aynı derecedeki veya daha sonra gelen ipotekli alacaklıların zararına olarak ileri sürülemez.
ff) Sigortacının prim ve ödemeleri kabul etmek mecburiyeti
MADDE 1029 – (1) Sigortacı, muaccel olan sigorta primlerini ve sigorta sözleşmesi gereğince ona yapılması gereken diğer ödemeleri kanunen reddedebileceği hallerde bile, bunları sigortalıdan ve ipotekli alacaklıdan kabul etmeğe mecburdur.
7. İpoteğin hükümleri
a) Alacağın muaccel olmasından önce
aa) İpotekli alacaklının hakları: İpoteğin sağladığı güvencenin azalmasına karşı tedbir alınmasını talep hakkı
aaa) Gemi maliki aleyhine
MADDE 1030 – (1) Gemi veya tesisatının kötüleşmesi neticesi olarak ipoteğin sağladığı güvence tehlikeye düşerse, alacaklı, tehlikeyi bertaraf etmek üzere malike uygun bir süre verebilir. Bu süre içinde tehlike bertaraf edilmezse, alacaklı derhal ipoteği paraya çevirtmek hakkını elde eder. Alacak faizsiz olup henüz muacceliyet kazanmamışsa, tahsil ve muacceliyet tarihleri arasındaki zamana ait kanuni faiz indirilir.
(2) Malikin gemiyi işletme tarzı neticesi olarak ipoteğin sağladığı güvenceyi tehlikeye düşürecek surette gemi veya tesisatının kötüleşmesinden veya ipotekli alacaklının haklarının başkaca tehlikeye girmesinden endişe olunur yahut üçüncü kişiler tarafından yapılacak bu gibi müdahale ve tahribata karşı malik gerekli tedbirleri almazsa, alacaklının talebi üzerine mahkeme;
a) 1331 inci madde uyarınca geminin ihtiyaten haczine;
b) Gerekli görürse geminin kaptandan başka bir yeddiemine tevdiine ve
c) Malikin ihtiyatî haczin uygulanmasından başlayarak otuz günlük bir süre içerisinde gerekli tedbirleri almasına
karar verir. Bu sürenin sonunda tedbirlerin henüz alınmadığı veya alınan tedbirlerin yetersiz kaldığı anlaşılırsa mahkeme, alacaklının derhal ipoteği paraya çevirebilmesine karar verir.
(3) İpoteğin kapsamına giren eklentinin kötüleşmesi veya normal bir işletmenin icaplarına aykırı olarak gemiden uzaklaştırılması hali de geminin kötüleşmesi hükmündedir.
bbb) Üçüncü kişiler aleyhine
MADDE 1031 – (1) Üçüncü kişinin fiili sebebiyle geminin, ipoteğin sağladığı güvenceyi tehlikeye düşürecek derecede kötüleşmesinden endişe olunursa, alacaklı, üçüncü kişi aleyhine ancak bu fiilin önlenmesi davasını açabilir.
bb) Malikin hakları
aaa) Defide bulunma hakkı
MADDE 1032 – (1) İpotekli geminin maliki, borçlunun alacaklıya karşı sahip olduğu defileri ipotekli alacaklıya karşı ileri sürebileceği gibi, borçlu borcuna esas olan hukukî işlemi feshedebildiği sürece alacaklının hakkını gemiden alabilmesine de engel olabilir. Keza, borçlu, borcunu alacaklıdan olan muaccel bir alacağı ile takas etmek imkânına sahip oldukça, gemi maliki ipotekli alacaklının hakkını gemiden almasına mani olabilir. Borçlunun ölmesi halinde malik, mirasçıların borçtan ancak sınırlı bir şekilde sorumlu olduklarını ileri süremez.
(2) Malik aynı zamanda borçlu değilse, borçlunun bir defiden feragat etmesi ile o defiyi ileri sürme hakkını kaybetmiş olmaz.
bbb) Alacağın muacceliyeti için ihbarda bulunma hakkı
MADDE 1033 – (1) Alacağın muacceliyet kazanması ihbara bağlı ise, ihbar ancak alacaklı tarafından malike yahut malik tarafından alacaklıya yapılması halinde gemi ipoteği hakkında hüküm ifade eder.
(2) Gemi sicilinde malik olarak kayıtlı bulunan kişi, alacaklı bakımından malik sayılır.
ccc) Malike temsilci atanması
MADDE 1034 – (1) Malik, alacaklıya ülke içinde ne bir yerleşim yeri ne de bir temsilci göstermiş ise, geminin tescil edilmiş olduğu sicilin bulunduğu yer mahkemesi alacaklının talebi üzerine, kendisine ihbarda bulunabileceği bir temsilci atar. Malikin yerleşim yerinin bilinmemesi veya alacaklının kendi kusuru olmaksızın malikin kim olduğunu bilmemesi halinde de aynı hüküm uygulanır.
b) Alacağın muaccel olmasından sonra
aa) Gemi malikinin borcu ödeme hakkı
MADDE 1035 – (1) Alacak, malike karşı muacceliyet kazanır yahut borçlu borcunu ödemek hakkına sahip olursa, malik borcu ödeyebilir.
(2) Malik parayı tevdi veya takas etmek suretiyle de alacaklının hakkını yerine getirebilir.
bb) Alacağın malike intikali
MADDE 1036 – (1) Malik aynı zamanda borçlu değilse, alacaklının hakkını yerine getirdiği ölçüde alacak kendisine intikal eder. İntikal alacaklının zararına olarak ileri sürülemez.
(2) Borçlunun malik ile olan hukukî ilişkilerinden doğan itiraz hakları saklıdır.
(3) Alacak için birlikte gemi ipoteği mevcutsa, 1046 ncı madde hükmü uygulanır.
cc) Gemi malikinin belgelerin verilmesini talep hakkı
MADDE 1037 – (1) Alacaklının hakkının yerine getirilmesi karşılığında malik, gemi sicilinin değiştirilmesi veya gemi ipoteğinin terkini için gerekli belgelerin kendisine verilmesini isteyebilir.
8. Gemi ipoteğinin devri ve değiştirilmesi
a) İpoteğin devri
aa) Genel olarak
MADDE 1038 – (1) İpotekle güvence altına alınmış olan alacağın temliki ile gemi ipoteği de yeni alacaklıya intikal eder.
(2) Alacak ipotekten ve ipotek de alacaktan ayrı olarak devredilemez.
(3) Alacağın temliki için eski ve yeni alacaklının bu hususta yazılı şekilde anlaşmaları ve temlikin gemi siciline tescili şarttır.
(4) Üst sınır ipoteğinde alacak, alacağın temliki hakkındaki genel hükümlere göre de devredilebilir. Bu takdirde gemi ipoteği alacak ile birlikte intikal etmez.
(5) Emre veya hâmile yazılı bir senede bağlanmış alacaklar, gemi ipoteği ile temin edilmişse, alacağın temliki bu alacakların bağlı oldukları senetlerin devri hakkındaki hükümlere tâbidir. Bu takdirde, gemi ipoteği de alacak ile birlikte intikal eder.
(6) İpotek ile güvence altına alınmış bir borcu ödemesi sebebiyle malike veya onun hukukî seleflerine rücu hakkına sahip olduğu oranda gemi ipoteği, gemi maliki olmayan borçluya intikal eder.
bb) İtiraz ve defiler
MADDE 1039 – (1) Malikin, eski alacaklı ile arasında mevcut hukukî ilişkiye dayanarak gemi ipoteğine karşı ileri sürebileceği bir itiraz veya defi, yeni alacaklıya karşı da ileri sürülebilir. Gemi siciline güvenle ilgili 983 üncü maddenin birinci ve ikinci fıkrası, 975 ve 976 ncı maddelerle 985 nci maddenin son fıkrası hükümleri, bu defi ve itiraz hakkında da geçerlidir.
(2) Alacak, malikin devri öğrendiği üç aylık takvim döneminden yahut bunu izleyen üç aylık takvim döneminden daha geç bir tarihte muaccel olmayan faiz veya diğer ikincil edimlere ilişkin ise, alacaklı, birinci fıkrada yazılı defilere karşı sicile güven prensibinin sağladığı himayeden yararlanamaz. Üç aylık devreler, takvim yılının başından itibaren hesap olunur.
cc) Devri genel hükümlere tâbi alacaklar
MADDE 1040 – (1) Birikmiş faizlere veya diğer ikincil edimlere yahut ihbar ve takip giderlerine veya 1022 nci maddenin ikinci fıkrasında yazılı hususlara ilişkin alacakların devri ve malik ile yeni alacaklı arasındaki hukukî ilişki, alacağın devri hakkındaki genel hükümlere tâbidir.
(2) Yukarıda yazılı alacaklar hakkında gemi siciline güvenle ilgili 983 üncü maddenin birinci ve ikinci fıkraları uygulanmaz.
b) İpoteğin değiştirilmesi
aa) İpoteğin içeriğinin değiştirilmesi
MADDE 1041 – (1) Gemi ipoteğinin içeriğinin değiştirilmesi için malik ile alacaklı arasında bu hususta imzaları noterce onaylı bir anlaşma yapılması ve değişikliğin gemi siciline tescili gereklidir. Tescil hakkında 1016 ncı maddenin birinci fıkrası hükmü uygulanır.
(2) Gemi ipoteği üçüncü bir kişinin hakkı ile sınırlandırılmış bulunuyorsa, değişikliğe o kişinin de rızası gerekir. Rıza, sicil müdürlüğüne veya değişikliğin lehine verileceği kişiye karşı beyan edilmelidir. Rızadan rücu caiz değildir.
bb) İpoteğin derecesinin değiştirilmesi
MADDE 1042 – (1) Tescil edilmiş bir gemi ipoteğinin derecesinin yeni bir gemi ipoteği kurulurken bu ipotek lehine değiştirilebilmesi için, gemi maliki ile derecesi değiştirilen müseccel gemi ipoteği alacaklısının imzaları noterden onaylı bir sözleşme yapmaları veya gemi sicili müdürü huzurunda anlaşmaları ve bu durumun gemi siciline tescili gereklidir.
(2) Mevcut gemi ipoteklerinin derecelerinin sonradan değiştirilebilmesi için, derecesi ilerleyen ipotek hakkı sahibi ile derecesi düşen ipotek hakkı sahibinin imzaları noterce onaylı bir sözleşme yapmaları ya da gemi sicili müdürü huzurunda anlaşmaları, malikin buna razı olması ve durumun gemi siciline tescili şarttır. Değişme sonucunda derecesi düşen ipotek üzerinde hak sahibi kişiler varsa bunların da razı olmaları gerekir.
(3) İpotekli alacağın taksimi halinde, kısmî ipoteklerin kendi aralarındaki derecelerini değiştirmek için malikin rızası aranmaz.
(4) Derece değişikliği, dereceleri değiştirilen ipotekler arasında bulunan ipoteklere zarar vermez.
cc) İpotekli alacağın yerine başka bir alacağın ikame olunması
MADDE 1043 – (1) İpotekle güvence altına alınmış alacak yerine başkası ikame olunabilir. Bunun için alacaklı ile malikin imzaları noterce onaylı bir sözleşme yapmaları veya gemi sicili müdürü huzurunda anlaşmaları ve durumun gemi siciline tescili şarttır. İpotek üzerinde hak sahibi üçüncü kişiler varsa, onların da rızası gerekir. 1016 ncı madde burada da uygulanır.
(2) Yeni alacağın sahibi, eski ipotekli alacaklı değilse yukarıdaki fıkrada yazılı anlaşmaya onun da iştiraki gerekir.
9. Gemi ipoteğinin sona ermesi
a) Sebepleri
aa) Alacakla birlikte ipoteğin de düşmesi sonucunu doğuran sebepler
aaa) Alacağın düşmesi
MADDE 1044 – (1) Alacağın sona ermesi ile ipotek de düşer. Kanundaki istisnalar saklıdır.
(2) Alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı kişide birleşmesi, alacağın ödenmesi hükmündedir.
(3) Gemi maliki olmayan borçlu alacağın bir kısmını öderse, gemi ipoteğinin alacaklı üzerinde kalan kısmı borçluya geçenden sıra itibariyle önce gelir.
(4) Gemi maliki olmayan borçlu ödeme sonucunda ipoteği iktisap eder veya aynı sebebten dolayı gemi sicilinin düzeltilmesinde menfaati bulunursa, alacaklıdan sicilin düzeltilmesi için gerekli belgeleri kendisine vermesini isteyebilir.
(5) Malik, bir başkasına karşı, alacağın düşmesi halinde gemi ipoteğini de terkin ettirmeyi üstlenirse, terkini istemek hakkının güvence altına alınabilmesi için gemi siciline şerh verilebilir.
bbb) Alacaklı ve malik sıfatlarının birleşmesi
MADDE 1045 – (1) Gemi ipoteği ile mülkiyetin aynı kişide birleşmesi ile ipotek düşer.
(2) Borçlu gemi malikinden başka bir kişi olduğu veya alacak üzerinde bir rehin veya intifa hakkı mevcut bulunduğu takdirde, ipotek devam eder. Şu kadar ki gemi maliki alacaklı sıfatı ile geminin paraya çevrilmesini isteyemez ve faiz alacakları için gemi güvence teşkil etmez.
ccc) Birlikte gemi ipoteğinde malikin alacaklıya ödemede bulunması
MADDE 1046 – (1) Alacaklıya ödemede bulunan gemi maliki diğer ipotekli gemilerden birinin malikine veya onun hukukî seleflerine rücu hakkına sahip bulunduğu oranda, o malikin gemisi üzerindeki ipotek hakkını kazanır. 1045 inci maddenin ikinci fıkrası gereğince devam eden ipotekle işbu ipotek birlikte ipotek teşkil eder.
(2) Kısmen ödeme halinde alacaklı üzerinde kalan ipotek yukarıdaki fıkra ile 1045 inci maddenin ikinci fıkrası gereğince malike intikal eden ipoteklerden sıra itibariyle önce gelir.
(3) Alacağın malike devri veya alacaklı ve borçlu sıfatlarının malikin şahsında birleşmesi, alacağın malik tarafından ödenmesi hükmündedir.
(4) Alacaklının hakkını cebri icra yoluyla ipotekli gemilerden birinden alması halinde birinci fıkranın birinci cümlesi hükmü uygulanır.
ddd) Birlikte gemi ipoteğinde ipoteğin borçluya intikali
MADDE 1047 – (1) Birlikte gemi ipoteğinde borçlu 1045 inci maddenin üçüncü fıkrasında yazılı halde ipotekli gemilerden yalnız birinin malikine veya onun hukukî seleflerine rücu hakkına sahip olursa, ancak bu gemiler üzerindeki ipotek kendisine intikal eder; diğer gemiler üzerindekiler düşer.
eee) Alacaklının gemi malikine karşı sahip olduğu talep hakkının zamanaşımına uğraması
MADDE 1048 – (1) Gemi sicilinden haksız yere terkin edilmiş olan akdi ipoteklerle tescil edilmemiş bulunan kanuni ipotekler, alacaklının gemi malikine karşı sahip olduğu talep hakkının zamanaşımına uğraması ile düşer.
bb) Sadece ipoteğin düşmesi sonucunu doğuran sebepler
aaa) Tarafların anlaşması
MADDE 1049 – (1) İpotekli alacaklı ile gemi malikinin, ipoteğin kaldırılması hususunda 1015 inci maddesinin ikinci fıkrasında öngörüldüğü şekilde anlaşmaları ve ipotek kaydının gemi sicilinden terkini ile ipotek sona erer. Şu kadar ki, ipotek üzerinde hak sahibi kişiler varsa onların da rızası şarttır.
bbb) Alacaklının feragati
MADDE 1050 – (1) İpotek, alacaklının ondan feragati ve bunun üzerine sicilden ipotek kaydının terkini ile düşer. Şu kadar ki, ipotek üzerinde hak sahibi kişiler varsa onların da rızası şarttır.
(2) Malik, ipoteğin ileri sürülmesini daimî olarak imkânsız kılan bir defe sahip bulunduğu takdirde, alacaklıdan ipotekten feragat etmesini isteyebilir.
(3) Feragat beyanı imzası noterce onaylı bir senetle veya sicil müdürlüğü huzurunda olur.
(4) Alacaklı ipotekten vazgeçmek veya diğer bir ipoteğe rüçhan hakkı tanımak suretiyle borçluyu ipotekten hakkını almak imkânından mahrum bıraktığı oranda borçlu borcundan kurtulur.
ccc) İpoteğin süresinin dolması
MADDE 1051 – (1) Belli bir süre için kurulan ipotek, bu sürenin dolması ile düşer.
cc) Mahkemece ipoteğin düşmesine karar verilmesi
aaa) Alacaklının belli olmaması halinde
MADDE 1052 – (1) Alacaklının kim olduğu bilinmiyorsa, gemi siciline ipotekle ilgili olmak üzere yapılan son kayıttan itibaren on yıl geçtiği ve alacaklının hakkı bu süre içinde malik tarafından Borçlar Kanununun 133 üncü maddesi gereğince zamanaşımını kesecek tarzda tanınmış olmadığı takdirde, alacaklı ilân yoluyla davet olunarak ipoteğin düşmesine karar verilebilir. Vadeli alacaklarda bu süre, vadenin dolmasından önce işlemeye başlamaz.
(2) Düşme kararının verilmesiyle ipotek sona erer.
bbb) Paranın tevdii halinde
MADDE 1053 – (1) Malik, alacaklının alacağını ödeme veya feshi ihbar etme hakkına sahip olur ve alacak tutarını, geri almak hakkından feragat etmek suretiyle, alacaklı namına tevdi ederse, belli olmayan alacaklı ilân yoluyla davet olunarak ipoteğin düşmesine karar verilebilir. Faizler ancak miktarı sicile geçirilmiş ise, tevdi olunur; düşme kararının verilmesinden önceki üç yıla ait faizler tevdi edilmez.
(2) Alacaklı, Borçlar Kanununun tevdi ile ilgili hükümlerine göre daha önce hakkını almış sayılmadıkça düşme kararının verilmesi ile borç ödenmiş sayılır.
(3) Alacaklı daha önce tevdi yerine başvurmadığı takdirde, tevdi edilen meblağ üzerindeki hakkı düşme kararının verilmesinden itibaren on yıl geçmekle sona erer. Bu halde tevdi eden kişi, tevdi sırasında geri almak hakkından feragat etmiş olsa bile, tevdi ettiği meblağı geri alabilir.
III- Yapı halindeki gemiler üzerinde ipotek
1. Konusu
MADDE 1054 – (1) Yapı halindeki gemiler üzerinde de ipotek kurulabilir.
(2) Omurgası vaz olunarak kızaktan indirilinceye kadar görünebilecek bir yerine ad ve numara konmak suretiyle yapının açık ve daimi bir şekilde ayırt edilmesi mümkün kılındığı andan itibaren yapı halindeki gemi üzerinde ipotek kurulması mümkündür.
(3) Onsekiz gros tonilatodan ufak yapılar üzerinde ipotek kurulamaz.
2. Kurulması
MADDE 1055 – (1) Yapı halindeki gemi üzerinde ipotek yapı maliki ile alacaklının yapı üzerinde ipotek kurulması hususunda anlaşmaları ve ipoteğin yapı halindeki gemilere mahsus sicile tescili ile kurulur. İpoteğin kurulmasına ilişkin anlaşmanın yazılı şekilde yapılması ve imzalarının noterce onaylanması şarttır. Bu anlaşma gemi sicil müdürü huzurunda da yapılabilir.
3. Kapsamı
MADDE 1056 – (1) Yapı halindeki gemi, inşaatın her aşamasında ipoteğin kapsamındadır. Yapı halindeki gemiler üzerindeki ipotek, 1020 nci maddede yazılı şeylerle yapı malikinin mülkiyetine girmemiş olan kısımlar dışında tersanede bulunup inşaatta kullanılacak olan ve bunun için işaretlenmiş bulunan kısımları da kapsar.
(2) Yapı halindeki gemiler üzerindeki ipotek, sigorta tazminatını ancak ipoteğin kapsamına giren hususlar üzerindeki malikin menfaatinin malik veya onun hesabına bir başkası tarafından ayrıca sigorta ettirilmiş olması halinde kapsar.
4. Derecesi
MADDE 1057 – (1) Yapı üzerinde kurulan gemi ipoteği, inşaatı tamamlandıktan sonra eski derecesiyle gemi üzerinde kalır.
5. Uygulanacak hükümler
MADDE 1058 – (1) Yapı halindeki gemiler üzerindeki ipotekle ilgili özel hükümler saklı kalmak üzere, 1014 ilâ 1053 üncü maddeler hükümleri bu nevi ipoteklere de uygulanır.
DÖRDÜNCÜ AYIRIM
İntifa Hakkı
A) Kurulması
MADDE 1059 – (1) Müseccel gemiler üzerinde intifa hakkı kurulabilir.
(2) İntifa hakkı, aksi kararlaştırılmadıkça sahibine üzerinde kurulduğu gemiden tam yararlanma yetkisini sağlar.
(3) Akdi intifa hakkının kurulması hususunda 1015 inci madde hükmü uygulanır.
B) Uygulanacak hükümler
MADDE 1060 – (1) Müseccel gemi üzerindeki intifa hakkı Türk Medenî Kanununun taşınmazlar üzerindeki intifa hakkı hükümlerine tâbidir.
(2) İntifa hakkı ile gemi ipotekleri arasındaki ilişkiler Türk Medenî Kanununun 869 uncu maddesi hükmüne tâbidir. Aynı tarihle kaydedilmiş bulunan haklar aynı derecededir. Gemi ipoteğinin derecelerinin değiştirilmesi ve ipoteğin malike karşı alacaklıya bahşettiği hakların zamanaşımına uğraması ile ilgili hükümler burada da uygulanır.
İKİNCİ KISIM
Donatan ve Donatma İştiraki
A) Donatan
I- Tarifi
MADDE 1061 – (1) Donatan, gemisini menfaat sağlamak maksadıyla suda kullanan gemi malikine denir.
(2) Kendisinin olmayan bir gemiyi menfaat sağlamak maksadıyla suda kendi adına bizzat veya kaptan marifetiyle kullanan kişi, üçüncü kişilerle olan ilişkilerinde donatan sayılır. Malik, geminin işletilmesinden dolayı gemi alacaklısı sıfatıyla bir talepte bulunan kişiyi, bu işletilme malike karşı haksız ve alacaklı da kötü niyet sahibi olmadıkça, hakkını istemekten menedemez.
II- Gemi adamlarının kusurlarından doğan sorumluluğu
MADDE 1062 – (1) Donatan, gemi adamları ile mecburi müşavir ve ihtiyari kılavuzun görevlerini yerine getirirken işledikleri kusur neticesinde üçüncü kişilere verdiği zararlardan sorumludur. Ancak donatan, yükle ilgili kişilere karşı, taşıyanın gemi adamlarının kusurundan doğan sorumluluğuna ilişkin hükümlere göre sorumlu olur.
(2) Donatanın, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin taraf olduğu sorumluluğun sınırlandırılmasına ilişkin milletlerarası sözleşmelerden doğan sorumluluğunu sınırlandırma hakkı saklıdır.
III- Yetkili mahkeme
MADDE 1063 – (1) Donatan aleyhine, bu sıfatı dolayısıyla, herhangi bir alacaktan dolayı geminin bağlama limanı mahkemesinde dava açılabilir.
B) Donatma iştiraki
I- Tarifi
MADDE 1064 – (1) Birden ziyade kişinin paydaş mülkiyet şeklinde malik oldukları bir gemiyi, menfaat sağlamak maksadıyla aralarında yapmış oldukları sözleşme gereğince, hepsi nam ve hesabına suda kullanmaları halinde donatma iştiraki mevcuttur.
(2) Tek başına bir geminin maliki veya işletme hakkına sahip olan ticaret şirketleri yahut diğer tüzel kişiler hakkında donatma iştirakine ilişkin hükümler uygulanmaz.
II- İştirakin tescili
MADDE 1065 – (1) Donatma iştirakının kurulmasını takip eden 15 gün içerisinde iştirakın ticaret ve gemi sicillerine tescili gerekir.
(2) Ticaret ve gemi sicillerine,
a) paydaş donatanların adları; yerleşim yerleri ve uyrukları,
b) iştirakın ünvanı ve merkezi,
c) iştirakın konusu,
d) her paydaş donatanın gemi payının miktarı ve
e) iştirakı temsile yetkili kişilerin ad ve soyadları ile bunların yalnız başına mı yoksa birlikte mi imza atmaya yetkili oldukları
kaydedilir.
III- Paydaş donatanlar arasındaki ilişkiler
MADDE 1066 – (1) Paydaş donatanlar arasındaki hukukî ilişkiler ile donatma iştirakinin temsili, aralarındaki sözleşme hükümlerine tâbidir. Sözleşmede hüküm bulunmayan hallerde, aşağıdaki maddeler uygulanır.
IV- İştirakın idaresi ve temsili
1. Kararlar
MADDE 1067 – (1) İştirakın işleri paydaş donatanların oy çokluğu ile verecekleri kararlara göre yürütülür. Her paydaş donatanın sahip olduğu oy hakkı, onun gemideki payı veya paylarının miktarına göre belirlenir. Karar lehinde oy verenlerin bütün payların, yarısında fazlasına sahip olmaları halinde oy çokluğu gerçekleşmiş sayılır.
(2) Donatma iştirakı sözleşmesinin değiştirilmesine ilişkin veya bu sözleşmeye aykırı yahut iştirakın amacına yabancı kararlar oybirliği ile alınır.
2. Gemi müdürü
a) Atanması ve azli
MADDE 1068 – (1) Donatma iştirakinin işlerinin görülmesi için oy çokluğu ile bir gemi müdürü atanabilir. Paydaş donatanlardan olmayan bir gemi müdürünün atanması için oy birliği şarttır.
(2) Gemi müdürü, sözleşmeden doğan tazminat talep etme hakkı saklı kalmak üzere her zaman oy çokluğuyla azledilebilir.
(3) Gemi müdürünün atanması ve azli ticaret ve gemi sicillerine tescil olunur.
b) Yönetim yetkisi
MADDE 1069 – (1) Gemi müdürünün yönetme yetkisi 1070 inci madde hükmüne tâbidir. Ancak, olağanüstü tamirler yahut kaptanın atanması ve azli için önceden donatma iştirakinin kararının alınması gerekir.
(2) Gemi müdürü, iştirak tarafından yetkilerinin kapsamına getirilen sınırlamalara uymakla yükümlüdür. Bunun dışında alınan kararlara göre hareket etmek ve bu kararları icra etmek zorundadır.
c) Temsil yetkisi
aa) Kapsamı
MADDE 1070 – (1) Gemi müdürü bu sıfatla iştirakın mutad işlerinin gerektirdiği bütün işlemleri ve hukukî tasarrufları üçüncü kişilerle yapmaya ve bu işler dolayısıyla ödenen paraları tahsile yetkilidir. Gemi müdürünün temsil yetkisine, özellikle geminin donatılmasına ve bakımına ilişkin işlem ve tasarruflar ile navlun sözleşmelerinin yapılması ve geminin, navlunun, donatma giderlerinin ve müşterek avaryadan doğan alacakların sigorta ettirilmesi dahildir.
(2) Gemi müdürü, kaptanı tayin ve azletmeye yetkilidir. Kaptan, sadece gemi müdürünün emir ve talimatlarına uymakla yükümlü olup; paydaş donatanlardan herhangi birinin vereceği talimata uymaya mecbur değildir.
(3) Gemi müdürü bu madde uyarınca yapmaya yetkili olduğu işlerden doğan uyuşmazlıklar dolayısıyla açılan davalarda ve girişilen takiplerde iştiraki temsile de yetkilidir.
(4) Gemi müdürü, kendisine ayrıca özel bir yetki verilmedikçe, iştirak veya paydaş donatanlardan biri veya birkaçı namına kambiyo taahhüdünde bulunamayacağı veya ödünç para alamayacağı gibi gemi veya gemi payları üzerinde bunları satmak veya rehnetmek suretiyle tasarrufta da bulunamaz.
bb) Hükümleri
MADDE 1071 – (1) Gemi müdürünün bu sıfatla kanunî yetkileri çerçevesinde yaptığı hukukî işlemlerden doğan bütün hak ve borçlar iştirake aittir.
cc) Sınırlandırılması
MADDE 1072 – (1) Gemi müdürünün kanunî temsil yetkisinin sınırlandırılması, donatma iştiraki tarafından ancak işlemin yapıldığı anda bunu bilen üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir.
d) Yükümlülükleri
aa) Özen yükümlülüğü
MADDE 1073 – (1) Gemi müdürü, donatma iştirakinin işlerini yaparken tedbirli bir donatanın özenini göstermek zorundadır.
bb) Defter tutma ve belgeleri saklama yükümlülüğü
MADDE 1074 – (1) Gemi müdürü, iştirak işlerine ilişkin ayrı bir defter tutmaya ve iştirak işleri dolayısıyla aldığı belgeleri ve verdiği belgelerin suretlerini düzenli bir şekilde saklamak zorundadır.
cc) Bilgi ve hesap verme yükümlülüğü
MADDE 1075 – (1) Gemi müdürü, paydaş donatanlardan her birine talebi üzerine donatma iştirakine ait işler hakkında bilgi vermeye ve iştirake ait bütün defter ile belgeleri göstermek zorundadır.
(2) Donatma iştirakinde gemi müdürünün hesap vermesine her zaman karar verilebilir. Gemi müdürünün verdiği hesabın çoğunluk tarafından onaylanması ve gördüğü işlerin uygun bulunması, muhalif kalanların itiraz haklarını düşürmez.
V- Kazanca ve zarara katılma
MADDE 1076 – (1) İştirakın kazancı ve zararı, paydaş donatanlara gemideki paylarına göre dağıtılır.
(2) Kazanç ve zarar hesabı ile kazancın dağıtılması, takvim yılı sonunda yapılır.
VI- Giderlere katılma
MADDE 1077 – (1) Paydaş donatanlardan her biri iştirakın giderlerine, özellikle geminin donatılması ve tamiri giderlerine, gemideki payları oranında katılmak zorundadır.
(2) Paydaş donatanlardan biri kendisine düşen gider payını ödemez ve bu para diğer paydaş donatanlar tarafından onun hesabına avans olarak verilirse, borçlu ortağın temerrüt faizi ödeme yükümlülüğü, avansların verildiği tarihten itibaren başlar. Avansın ödenmesinin, borçlu paydaşa ait gemi payı veya payları üzerinde, avans veren paydaş donatanlar bakımından doğurduğu sigortalanalabilir menfaatin sigorta ettirilmesi halinde, sigorta giderleri de borçlu paydaş donatana ait olur.
VII- Paydaş donatanların şahsında vaki değişiklik
MADDE 1078 – (1) Paydaş donatanlardan birinin şahsında vaki olacak bir değişiklik, donatma iştirakinin devamına engel olmaz.
(2) Paydaş donatanlardan hiç biri iştirakten çıkarılamaz.
VIII- Paydaş donatan olan kaptan
MADDE 1079 – (1) Kaptan paydaş donatanlardan biri ise, işine rızası olmaksızın son verildiğinde, paydaş donatanlarla yaptığı sözleşme gereğince iştirakte donatan sıfatıyla sahip olduğu payın, diğer donatanlar tarafından, bilirkişilerce takdir edilecek değerinin ödenmesi suretiyle satın alınmasını isteyebilir. Kaptan, haklı bir sebep olmaksızın talebini ileri sürmekte gecikirse, hakkı düşer.
IX- Paydaş donatanların sorumluluğu
1. İştirakın borçlarından dolayı üçüncü kişilere karşı sorumluluğu
MADDE 1080 – (1) Deniz alacaklarından sorumluluğun sınırlandırılmasıyla ilgili hükümler saklı kalmak üzere paydaş donatanlar iştirakin borçlarından dolayı üçüncü kişilere karşı şahsen ve fakat iştirak hisseleri oranında sorumludurlar.
2. İştirak payının temlik edilmiş olması halinde
MADDE 1081 – (1) İştirak payını temlik eden paydaş donatan, iktisap edenle birlikte temliki diğer donatanlara veya gemi müdürüne bildirmedikçe, onlarla olan ilişkilerinde paydaş donatan sayılır ve bu ihbardan önce doğan bütün borçlardan dolayı onlara karşı paydaş donatan sıfatıyla sorumlu olmakta devam eder. İştirak payını iktisap eden kişi dahi, iktisap anından itibaren diğer paydaş donatanlarla olan ilişkilerinde paydaş donatan sıfatı ile sorumlu olur.
(2) Donatma iştiraki sözleşmesi hükümleri ile iştirak tarafından verilen kararlar ve girişilmiş işler temlik edeni ne ölçüde bağlıyorsa, iktisap edeni de o ölçüde bağlar. İktisap edenin tekeffül bakımından temlik edene karşı sahip olduğu haklar saklı kalmak şartıyla diğer paydaş donatanlar, temlik edenin paydaş donatan sıfatıyla temlik ettiği payına ilişkin olmak üzere ona düşen borçları, iktisap edene karşı da takas edebilirler.
(3) Birinci ve ikinci fıkra hükümleri, bir iştirak payının cebrî icra yolu ile iktisabı halinde de uygulanır.
X- Sona ermesi
1. Sona erme sebepleri
a) Fesih kararı
MADDE 1082 – (1) Donatma iştiraki, çoğunluk kararı ile fesih olunabilir. Geminin temliki hakkındaki karar da, iştirakın feshi kararı hükmündedir.
b) Çıkmak isteyen ortağın fesih talebi
MADDE 1083 – (1) Paydaş donatanlardan her biri, haklı bir sebebe dayanarak iştirakten çıkmasına izin verilmesini isteyebilir. İştirakten çıkmasına izin verilmeyen paydaş donatan, haklı sebeplere dayanarak mahkemeden iştirakın feshini talep edebilir.
(2) Objektif iyi niyet kurallarına göre paydaş donatanın iştirakte kalmasını ondan beklenilemeyecek derecede zorlaştıran olaylar haklı sebep sayılır. Sadece çıkmak isteyen paydaş donatanın şahsını ilgilendiren ve diğer paydaş donatanlardan hiç biri için akde muhalefet teşkil etmeyen olaylar, haklı sebep olarak kabul edilemez.
(3) Mahkeme haklı sebebi sabit görürse, davacının iştirak payına bilirkişilerce biçilecek olan değerin diğer paydaş donatanlar tarafından ödenip devralınması için onlara uygun bir mehil verir. Her paydaş donatanın, davacı paydaş donatanın payını, kendi payı oranında devralmak hakkı vardır. Mahkemece verilen mehil içinde davacı paydaş donatanın payı devralınmadığı takdirde, mahkeme iştirakın feshine karar verir.
(4) Bu madde hükümlerinin paydaş donatanlar aleyhine değiştirilmesi sonucunu doğuran sözleşme şartları geçersizdir.
c) İştirakın iflâsı
MADDE 1084 – (1) Donatma iştiraki hakkında iflâsın açılmasıyla da iştirak sona erer.
2. Sona ermeyi gerektirmeyen haller
MADDE 1085 – (1) Paydaş donatanlardan birinin ölümü veya iflâsı, donatma iştirakinin sona ermesine sebep olmaz.
XI- Tasfiye
MADDE 1086 – (1) Donatma iştirakinin feshi yahut geminin temliki kararlaştırılmışsa, gemi açık arttırmayla satılır ve iştirak tasfiye olunur. Geminin tamir kabul etmez veya tamire değmez bir halde bulunduğu mahkeme kararıyla tespit olunmadıkça, satış, ancak gemi bağlama limanında veya bir Türk limanında bulunup da yerine getirmekle yükümlü olduğu bir navlun sözleşmesiyle henüz bağlı bulunmadığı bir sırada yapılabilir. Satış şekli ve şartları paydaş donatanların hepsinin muvafakatiyle verecekleri bir kararla değiştirilebilir.
(2) Satış şekli ve şartları veya tasfiye memurunun tayini hususunda paydaş donatanların uzlaşamamaları veya feshe mahkemece karar verilmiş olması halinde, mahkeme gemiyi satmak ve iştiraki tasfiye etmek üzere bir tasfiye memuru tayin eder. Bu memurun hakları, görevleri ve sorumluluğu hakkında kollektif şirket tasfiye memurları hakkındaki hükümler kıyas yoluyla uygulanır.
XII- Yetkili mahkeme
MADDE 1087 – (1) Paydaş donatanlar aleyhine bu sıfatları dolayısıyla diğer paydaş donatanlar veya üçüncü kişiler tarafından herhangi bir alacaktan dolayı geminin bağlama limanı mahkemesinde dava açılabilir.
(2) Davanın paydaş donatanlardan biri veya birkaçı aleyhine dava açılmış olması halinde de aynı hüküm uygulanır.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Kaptan
A) Özen yükümlülüğü
MADDE 1088 – (1) Kaptan, bütün işlerinde, özellikle ifası kendisine düşen sözleşmelerin yerine getirilmesinde tedbirli bir kaptan gibi hareket etmek zorundadır.
B) Sorumluluğu
MADDE 1089 – (1) Kaptan, kusuruyla yol açtığı zararlardan, özellikle bu kısım ile diğer kısımlarda belirtilen görevlerini yapmamasından doğacak zararlardan dolayı, yolcular da dahil gemi ve eşyayla ilgili herkese karşı sorumludur.
(2) Donatanın emrine uyması kaptanı sorumluluktan kurtarmaz.
(3) Durumu bilerek kaptana emir vermiş olan donatan da sorumludur.
(4) Kaptanın, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin taraf olduğu sorumluluğun sınırlandırılmasına ilişkin milletlerarası sözleşmelerden doğan sorumluluğunu sınırlandırma hakkı saklıdır.
C) Görevleri
I- Geminin elverişliliği ile ilgili olarak
1. Geminin denize ve yola elverişli olup olmadığına dikkat etme
MADDE 1090 – (1) Kaptan; yola çıkmadan önce geminin denize ve yola elverişli olmasına ve gemiye, gemi adamlarına ve yüke ait belgelerin gemide bulunmasına dikkat etmek zorundadır.
2. Geminin yüklemeye ve boşaltmaya elverişli olup olmadığına dikkat etme
MADDE 1091 – (1) Kaptan; yükleme ve boşaltma aletlerinin kullanılma amaçlarına uygun durumda olmasına ve istifin, özel istifçiler tarafından yapılsa bile, denizcilikte geçerli olan kurallara uygun bir şekilde gerçekleştirilmesine dikkat etmek zorundadır.
(2) Kaptan; denizcilikte geçerli olan kurallar uyarınca, geminin aşırı derecede yüklenmemesine; gerekli safranın gemide bulunmasına ve geminin ambarlarının taşınacak olan eşyayı kabule ve korumaya elverişli tertibat ile de donatılmış olmasına dikkat etmek zorundadır.
II- Yabancı mevzuata uyma
MADDE 1092 – (1) Kaptan; yabancı bir ülkede bulunduğu sırada o ülke devletinin mevzuatına, özellikle emniyet, vergi ve gümrük kurallarına uymamasından doğan zararları tazmin ile yükümlüdür.
(2) Kaptan, gemisine harp kaçağı niteliğine sahip olduğunu bildiği veya bilmesi gereken eşyayı yüklemesi yüzünden ortaya çıkan zararı da tazmin ile yükümlüdür.
III- Yola çıkma
MADDE 1093 – (1) Kaptan, gemi kalkmaya hazır olunca, elverişli ilk fırsatta yola çıkmak zorundadır.
(2) Kaptan, hastalık veya diğer bir sebepten dolayı gemiyi yönetemeyecek durumda olsa bile, geminin kalkmasını veya yolculuğun devamını, uygun görülemeyecek bir şekilde geciktiremez. Böyle bir durumda kaptan, halin icabına göre donatandan talimat alması mümkünse, vakit geçirmeden ona engelleri bildirip talimat gelinceye kadar gereken tedbirleri almak; aksi takdirde yerine başka bir kişiyi kaptan olarak bırakmak zorundadır. Kaptan, seçiminde kusurlu olmadıkça, kendisine vekâlet eden kaptanın fiillerinden dolayı sorumlu tutulamaz.
IV- Gemide hazır bulunma
MADDE 1094 – (1) Yükleme başladıktan boşaltma bitinceye kadar zorunlu bir sebep olmadıkça kaptan, ikinci kaptanla birlikte aynı zamanda gemiden ayrılamaz. Kaptan ayrılmak zorunda kalırsa, ayrılmadan önce zabitler veya tayfalar arasından uygun birisini yerine vekil bırakmakla yükümlüdür.
(2) Bu hüküm, geminin güvenli olmayan bir limanda veya demirleme yerinde bulunduğu zamanda, yükleme başlamadan önce ve boşaltma bittikten sonra dahi uygulanır.
(3) Kaptan, yakın bir tehlikenin varolması halinde veya gemi denizde bulunduğu sırada, gemiden ayrılmasını haklı gösteren bir zorunluluk olmadıkça, gemide kalmakla yükümlüdür.
V- Kaptanın gemi zabitlerine danışması
MADDE 1095 – (1) Kaptan, bir tehlikenin varlığı halinde, gemi zabitlerine danışmaya gerek görse bile, onların verdikleri kararla bağlı olmayıp alacağı önlemlerden daima bizzat sorumlu olur.
VI- Gemi jurnali
1. Tutma yükümlülüğü
MADDE 1096 – (1) Her gemide gemi jurnali denilen bir defter tutulur. Bu deftere her yolculukta eşya veya safranın yüklenmeye başlanması anından itibaren geçecek belli başlı olaylar yazılır.
(2) Gemi jurnali, kaptanın gözetimi altında ikinci kaptan tarafından ve onun mazareti halinde bizzat kaptan veya kaptanın gözetimi altında olmak şartıyla ehil bir gemi adamı tarafından tutulur.
(3) Bir liman içinde yolculuk yapan küçük gemilerde jurnal tutmak yükümlülüğü yoktur.
2. İçeriği
MADDE 1097 – (1) Gemi jurnaline engel olmadıkça aşağıdaki hususlar günü gününe yazılır:
a) Meteorolojik veriler, özellikle hava ve rüzgâr durumu,
b) Geminin takip ettiği rota ve aştığı mesafeler,
c) Geminin bulunduğu enlem ve boylam dairesi,
d) Sintinelerdeki su yüksekliği,
e) İskandil edilen su derinliği,
f) Kılavuz alınması ve kılavuzun gemiye girdiği ve ayrıldığı saatler,
g) Gemi adamları arasındaki değişiklikler,
h) Gemi veya eşyanın uğradığı bütün kazalar ve bunların ayrıntılı açıklaması,
i) Gemide işlenen suçlar ve Nüfus Sicili Kanunu hükümleri saklı kalmak üzere gemideki doğum ve ölüm olayları.
(2) Gemi jurnali kaptan ve ikinci kaptan tarafından imzalanır.
VII- Deniz raporu
1. Düzenlenmesini talebe yetkili olanlar
MADDE 1098 – (1) Kaptan, yolculuk sırasında gemiyi veya taşınan eşyayı ilgilendiren veya başkaca bir maddî zarar doğurması mümkün olan bir kaza meydana geldiğinde, gemi zayi olsa bile, bir deniz raporu düzenlenmesini talebe yetkili ve kendisinden istendiği takdirde buna zorunludur. Deniz raporunun tanzimini donatan veya ilgisi olduğunu ispat eden herkes talep edebilir. Deniz raporunun, vakit kaybetmeksizin aşağıda belirtilen yerlerde düzenlenmesi talep olunabilir:
a) varma limanında ve eğer varma limanı birden çok ise kazadan sonra varılan ilk limanda,
b) gemi tamir edildiği veya eşya boşaltıldığı takdirde barınma limanında,
c) yolculuk geminin batması yüzünden veya diğer bir sebepten varma limanına ulaşmadan biter ise, kaptanın veya ona vekalet eden kişinin uğradığı ilk elverişli yerde.
(2) Kaptan, ölür veya deniz raporu düzenlettiremeyecek bir halde bulunursa, gemide kaptandan sonra, en yüksek rütbeli zabit tespit yaptırmak zorundadır.
(3) Denizde Can ve Mal Koruma Hakkındaki Kanun hükümleri saklıdır.
(4) Deniz raporu, Türkiye Cumhuriyeti sınırları dahilinde mahkemelerce, diğer yerlerde ise Türk konsolosluklarınca düzenlenir.
2. Tespit edilecek konular
MADDE 1099 – (1) Yolculuğun önemli olayları, özellikle kazalar ve zararın önüne geçilmesi veya azaltılması için alınan tedbirler tam ve açık olarak mahkemece veya konsoloslukça tespit edilir.
3. Usul
MADDE 1100 – (1) Tespit için kaptan, bütün gemi adamlarının ad ve soyadlarını gösteren bir cetvel, gemi jurnali ve olayla ilgili mevcut diğer belgelerle birlikte 1098 inci maddede belirtilen mahkemeye veya konsolosluğa başvurur.
(2) Müracaat üzerine mahkeme veya konsolosluk, tespit için mümkün olduğu kadar yakın bir gün belirler ve bunu uygun olan bir şekilde ilân eder. Ancak, gecikmesinde sakınca görülen hallerde ilândan vazgeçilebilir.
(3) Gemi veya yükle ilgili olanlarla kaza ile ilgili diğer kişiler, mahkemede veya konsoloslukta bizzat bulunabilecekleri gibi, bir vekil de bulundurabilirler.
(4) Kaptan, gemi jurnaline dayalı olarak gerekli açıklamalarda bulunur. Gemi jurnali, mahkemeye veya konsolosluğa getirilemiyorsa veya tutulması zorunlu değilse, bu hallerin sebebleri bildirilmelidir.
(5) Hâkim veya konsolos, gerek gördüğünde gemi adamlarından mahkemeye gelmemiş olanları dinleyebileceği gibi, olayların yeterince anlaşılması için kaptan ve diğer gemi adamlarına istediğini de sorabilir.
(6) Kaptan, diğer gemi adamları ve olayla ilgisi bulunanlara doğru söylemeleri gerektiği ihtar olunur.
4. Tutanağın aslının saklanması
MADDE 1101 – (1) Tutanağın aslı mahkemece veya konsoloslukça saklanır. İlgililerden isteyenlere onanmış örnekleri verilir.
VIII- Donatanın menfaatlerini koruma
MADDE 1102 – (1) Kaptan, gemi zayi olsa bile, gerektiği sürece donatanın menfaatlerini korumakla yükümlüdür.
D) Kanundan doğan temsil yetkisi
I- Donatanın temsilcisi sıfatıyla
1. Kapsamı
a) Gemi bağlama limanında bulunduğu sırada
MADDE 1103 – (1) Gemi henüz bağlama limanında bulunduğu sırada kaptanın yapmış olduğu hukukî işlemler, donatanı bağlamaz; meğerki, kaptan kendisine ayrıca verilmiş özel bir yetkiye dayanarak hareket etmiş veya borç diğer özel bir sebepten doğmuş olsun.
(2) Kaptan bağlama limanında dahi gemi adamı tutmaya yetkilidir.
b) Gemi bağlama limanı dışında bulunduğu sırada
MADDE 1104 – (1) Gemi bağlama limanı dışında bulunduğu sırada kaptan bu sıfatla geminin donatılmasına, yakıt ve kumanyasına, gemi adamlarına, geminin denize, yola ve yüke elverişli bir halde tutulmasına ve genel olarak yolculuğun güvenli bir şekilde sürdürülmesine ilişkin her türlü işlem ve tasarrufları üçüncü kişilerle donatan adına yapmaya yetkilidir.
(2) Taşıma sözleşmeleri yapmak ve görevlerine giren hususlarda dava açmak da kaptanın yetkisi dahilindedir.
c) Kredi işlemleri
MADDE 1105 – (1) Kaptan, ancak gemiyi korumak veya yolculuğu yapmak için zaruret bulunması halinde ve bu ihtiyaçların karşılanabilmesi için gerekli olan miktarda ödünç para veya veresiye mal almaya ve benzeri kredi işlemlerini yapmaya yetkilidir.
(2) Birinci fıkrada kaptanın yapmaya yetkili olduğu belirtilen işlemlerin geçerliği, onun seçtiği işlemin amaca uygun veya bu işlemle temin edilen para veya diğer şeylerin fiilen geminin korunması veya yolculuk yapmak için kullanılmış olup olmamasına bağlı değildir. Üçüncü kişi, kaptanın yetkisiz olduğunu veya temin edilen krediyi başka bir amaçla kullanma niyetinin bulunduğunu biliyorsa yahut bunları bilmemesi ağır bir ihmal teşkil ediyorsa, kaptanın yaptığı işlem donatanı bağlamaz.
(3) Kaptanın kambiyo taahhütlerinden dolayı donatanın şahsen sorumlu tutulması, ona donatan tarafından açık bir temsil yetkisi verilmiş olmasına bağlıdır.
2. Temsil yetkisinin sınırlandırılması
MADDE 1106 – (1) Kaptanın kanundan doğan temsil yetkisini sınırlandırmış olan donatan, bu sınırlandırmalara kaptanın uymadığını, sadece bunları bilen kişilere karşı ileri sürebilir.
3. Fesihten sonra kaptanın yetkilerinin kaldırılması
MADDE 1107 – (1) Kaptanla yaptığı sözleşmenin feshini ihbar eden donatan, onun feshi ihbar müddeti içerisinde, yetkilerini kullanmasını yasaklayabilir.
4. Kaptanın vekâletsiz iş görmesi
MADDE 1108 – (1) Vekâleti olmadan donatan hesabına kendi parasından avans veren veya kendi adına borçlanan kaptan, donatandan olan tazminat alacağı bakımından üçüncü kişilerden farklı bir hakka sahip değildir.
5. Donatanın kaptanın yaptığı işlemlerden doğan sorumluluğu
MADDE 1109 – (1) Donatan, kaptanın onun adına hareket ettiğini bildirerek veya bildirmeyerek, gemiyi sevk ve idare eden kişi sıfatıyla kanuni yetkileri dahilinde yaptığı hukukî işlemlerden dolayı üçüncü kişilere karşı hak iktisap eder ve borç altına girer.
(2) Kaptan, ifasını ayrıca tekeffül etmedikçe veya kanunî yetkilerini aşmadıkça, yapmış olduğu işlemlerden dolayı şahsen borç altına girmez. Kaptanın 1088 ilâ 1089 uncu maddelerden kaynaklanan sorumluluğu saklıdır.
6. Kaptanın donatana karşı hak ve yükümlülükleri
MADDE 1110 – (1) Donatan tarafından sınırlandırılmış olmadıkça, kaptan ile donatan arasındaki ilişkilerde de kaptanın yetkilerinin kapsamı, 1103 ilâ 1105 inci maddelerde yer alan hükümlere tabidir.
(2) Kaptan; donatana geminin durumu, yolculuk esnasında meydana gelen olaylar, yaptığı sözleşmeler ve açılan davalar hakkında düzenli olarak şekilde bilgi vermekle yükümlü olduğu gibi, şartlar elverdikçe bütün önemli işlerde, özellikle 1105 inci maddede yazılı hallerde, yolculuğun değiştirilmesi veya kesilmesi gerektiğinde ve olağanüstü tamirler ile alımlarda ondan talimat istemek zorundadır.
(3) Kaptan, elinde donatana ait yeterli miktarda para bulunsa bile, olağanüstü tamirleri ve alımları, ancak zaruret halinde yapabilir.
(4) Kaptan, donatana geminin bağlama limanına dönüşünde ve onun her isteyişinde hesap vermeye mecburdur.
(5) Kaptan, taşıtandan, yükletenden veya gönderilenden mükâfat yahut tazminat gibi her ne isim altında olursa olsun navlundan başka aldığı bütün paraları da, donatanın hesabına kaydetmek zorundadır.
II- Kendi hesabına gemiye eşya yükleme yasağı
MADDE 1111 – (1) Kaptan, donatanın muvafakati olmaksızın kendi hesabına gemiye eşya yükleyemez. Bu yasağa uymadığı takdirde, kaptan bu gibi yolculuklarda benzer eşya için, yükleme yerinde ve zamanında talep olunabilecek en yüksek navlunu donatana ödemeye mecburdur. Donatanın kaptanın ödediği navlunun karşılamadığı zararı için tazminat isteme hakkı saklıdır.
III- Yükle ilgili olanların menfaatlerini koruma yükümlülüğü
1. Genel olarak
MADDE 1112 – (1) Kaptan, yolculuk esnasında yükle ilgili olanların menfaati icabı eşyanın en iyi şekilde korunması için mümkün olan özeni sarf etmekle yükümlüdür.
(2) Kaptan, bir zararın önüne geçilmesi veya azaltılması için özel tedbirlerin alınması gerektiğinde, yükle ilgililerin menfaatlerini göz önünde bulundurmaya ve eğer mümkünse talimatlarını almaya ve halin icabına göre bu talimatları yerine getirmeye mecburdur. Talimat alınması mümkün olmadığı takdirde, kaptan kendi takdirine göre hareket eder; ancak yükle ilgili olanları gecikmeksizin bu gibi hallerden ve alınan tedbirlerden haberdar etmek için üzerine düşeni yapar.
(3) Kaptan, bu gibi hallerde eşyayı tamamen veya kısmen boşaltmaya ve eşyanın bozulması yüzünden veya diğer sebeplerden ileri gelebilecek büyük bir zararın başka surette önüne geçilemeyeceği anlaşılıyorsa, eşyayı satmaya; korunması yahut daha ileri götürülmesi için gereken parayı temin için rehnetmeye yetkilidir
(4) Kaptan, yükle ilgili olanların zamanında bizzat yapabilecek durumda olmamaları kaydıyla, eşyanın ziyaından ve hasara uğramasından doğan talep haklarını, mahkemelerde veya mahkeme dışında kendi adına kullanmaya yetkilidir.
2. Rotadan sapma
MADDE 1113 – (1) Yolculuğun izlenen rota üzerinde devamını umulmayan bir hal engellerse, kaptan durumun gereklerine ve imkân dahilinde uygulamaya mecbur olduğu talimata göre yolculuğa başka bir rota üzerinde devam edebileceği gibi kısa veya uzun bir müddet için ara verebilir veya kalkma limanına geri dönebilir.
(2) Taşıma sözleşmesinin sona ermesi halinde kaptan, 1211 inci madde hükümlerine göre hareket eder.
3. Eşya üzerinde tasarruf yetkisi
a) Genel olarak
MADDE 1114 – (1) 1112 nci maddede yazılı haller dışında kaptan ancak yolculuğun devamı için zaruret bulunduğu takdirde, eşya üzerinde onu satmak, rehnetmek veya kullanmak suretiyle tasarrufta bulunabilir.
b) Müşterek avarya halinde
MADDE 1115 – (1) Kaptan, para ihtiyacı müşterek avaryadan kaynaklanmış olup da bunu karşılamak için değişik tedbirlerden birine başvurabilecek durumda bulunuyor ise, bunlardan ilgililere en az zarar verecek olanını seçmek zorundadır.
c) Diğer hallerde
MADDE 1116 – (1) Müşterek avarya hali bulunmadığı takdirde, kaptan, sadece para ihtiyacının başka suretle giderilmesi mümkün değilse veya diğer tedbirlerin alınması donatan bakımından katlanılamayacak bir zararın doğmasına sebebiyet verecekse eşyayı satabilir, rehnedebilir veya diğer bir surette eşya üzerinde tasarrufta bulunabilir.
d) Kaptanın işlemlerinin donatanı bağlaması
MADDE 1117 – (1) Kaptan eşya üzerinde 1116 ncı maddede yazılı olduğu şekilde tasarruf ettiği takdirde, donatan, bundan zarar gören yükle ilgili kişilerin uğradıkları zararı tazmin ile yükümlüdür.
(2) Donatanın ödeyeceği tazminat hakkında 1186 ncı madde hükmü uygulanır. Eşyanın satışı sonucunda elde edilen safi satış bedeli 1186 ncı maddede yazılı değeri geçerse, onun yerine safi satış bedeli kaim olur.
4. Dış ilişkide işlemlerin geçerliği
MADDE 1118 – (1) Kaptanın, 1112 inci, 1114 üncü, 1115 inci ve 1117 nci maddelere göre yaptığı hukukî işlemlerin geçerli olup olmadığı, 1105 inci maddenin ikinci fıkrasına göre tayin olunur.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Deniz Ticareti Sözleşmeleri
BİRİNCİ BÖLÜM
Gemi Kira Sözleşmeleri
A) Tarifi ve nevileri
MADDE 1119 – (1) Gemi kira sözleşmesi öyle bir sözleşmedir ki, bununla kiralayan, geminin kullanılmasını bir bedel karşılığında kiracıya bırakmayı üstlenir.
(2) Kiralayanın, gemi ile birlikte gemi adamlarını da kiracının emrine vermeyi üstlenmesi, sözleşmenin niteliğini değiştirmez.
B) Gemi kira senedi
MADDE 1120 – (1) Gemi kira sözleşmesinin taraflarından her biri, giderini vermek şartıyla, sözleşme şartlarını içeren bir gemi kira senedi (gemi kira çarter-partisi) düzenlenmesini ve verilmesini isteyebilir.
C) Sicile şerh
MADDE 1121 – (1) Sözleşmede aksi kararlaştırılmadıkça, taraflar, gemi kira sözleşmelerinin Türk gemi siciline veya 941 inci maddenin ikinci fıkrası gereğince Denizcilik Müsteşarlığı tarafından tutulan özel sicile şerhini talep edebilirler.
(2) Bu şerh, sonraki maliklere, kiracının gemi kira sözleşmesindeki şartlar dairesinde, gemiyi kullanmasına müsaade etmek mecburiyetini yükler.
D) Hüküm ve sonuçları
I- Geminin kullanılmasından doğan talepler
MADDE 1122 – (1) Kiracı, üçüncü kişilerin geminin kullanılmasından dolayı kiralayana karşı yönelteceği tüm talepleri karşılama borcu altına girer.
II- Geminin teslimi
MADDE 1123 – (1) Kiralayan, kiralanan gemiyi kararlaştırılan tarihte ve yerde denize elverişli ve sözleşme ile güdülen amaca uygun bir şekilde kullanmağa hazır olarak kiracıya teslim etmekle yükümlüdür.
III- Giderler
MADDE 1124 – (1) Geminin ayıplarından doğan tamirler ile bu yüzden değiştirilen parçaların giderleri kiralayana aittir.
(2) Geminin ayıbından dolayı yirmidört saatten fazla bir süre hareketsiz kalması halinde, aşan süre için kira bedeli ödenmez, ödenmiş ise iade olunur.
(3) Geminin bakımı ve birinci fıkra kapsamına dahil olmayan tamirleri ile kullanılmasından doğan giderler, kiracıya aittir.
IV- Gemiyi kullanma hakkı
MADDE 1125 – (1) Kiracı, gemiyi sözleşme ile güdülen maksada uygun olarak sözleşme hükümleri çerçevesinde dilediği gibi kullanabilir.
(2) Kiracı, kiralayanın geminin donanımı için sözleşme şartları dairesinde gemide bıraktığı her nevi tüketim maddesini, sözleşmenin bitiminde aynı nicelik ve nitelikte teslim etmek şartıyla kullanma hakkına sahiptir.
V- Sigorta
MADDE 1126 – (1) Kiracı, geminin iadesine kadar doğacak denizcilik ve sorumluluk rizikolarına karşı sigorta yaptırmak ve sigorta sözleşmesinin yapıldığını kiralayana önceden bildirmekle yükümlüdür. Sigorta sözleşmesinde ve poliçesinde, kiralayanın ismen bildirilmesi ve sigortanın “kimin olacaksa onun hesabına” yaptırılması zorunludur.
VI- Gemi adamlarının istihdamı
MADDE 1127 – (1) Gemi adamlarının istihdamından doğan bütün borç ve yükümlülükler kiracıya aittir. Geminin gemi adamlarıyla birlikte kiracının emrine verildiği kira sözleşmelerinde, gemi adamlarının istihdamından doğan bütün borç ve yükümlülüklerden kiralayan, kiracı ile birlikte ve müteselsilen sorumlu olur.
VII- Geminin iadesi
MADDE 1128 – (1) Kiracı, sözleşme bitiminde gemiyi, teslim aldığı haliyle iade eder. Kiracı, gemide ve tesisatında, normal bir kullanım tarzı sonucu meydana gelen eksiklik, değişiklik veya aşınmadan sorumlu değildir.
VIII- Geminin iadesinde gecikme
MADDE 1129 – (1) Sözleşmenin bitiminde gemiyi iadede geciktiği takdirde kiracı, geciktiği zaman dilimi için, kira sözleşmesinin bittiği tarihte ödemesi gereken kira bedelinin iki katını ödemekle yükümlüdür, meğerki, bu yüzden daha yüksek bir zararın meydana geldiği ispat edilmiş olsun. Tazminat miktarına esas tutulacak gecikme süresi, onbeş günden az olamaz.
E) Yollama
MADDE 1130 – (1) Bu bölümde hüküm bulunmayan hallerde Borçlar Kanununun adi kira sözleşmeleri hakkındaki hükümleri nitelikleri elverdiği ölçüde uygulanır.
İKİNCİ BÖLÜM
Zaman Çarteri Sözleşmesi
A) Tarifi
MADDE 1131 – (1) Zaman çarteri sözleşmesi öyle bir sözleşmedir ki, bununla tahsis eden, bir ücret karşılığında donatılmış bir geminin belli bir süre için ticari yönetimini tahsis olunana (çarterere) bırakmayı üstlenir.
(2) Geminin teknik yönetimini elinde bulunduran tahsis eden, geminin zilyedi sayılır.
B) Zaman çarter partisi
MADDE 1132 – (1) Zaman çarter sözleşmesi yapıldığında taraflardan her biri, giderini vererek, sözleşme şartlarını içeren bir zaman çarter partisi düzenlenmesini ve verilmesini isteyebilir.
C) Tarafların hakları ve borçları
I- Tahsis edenin borçları
MADDE 1133 – (1) Tahsis eden, tahsis olunana belli bir süre için, donatılmış olarak tahsis ettiği geminin teknik yönetimini üstlenir. Bu maksatla, tahsis eden, tayin edilen gemiyi,
a) kararlaştırılan tarihte ve yerde hazır bulundurmak,
b) denize, yola elverişli ve sözleşmede öngörülen tahsis gayesine uygun bir halde bulundurmak
ile yükümlüdür.
II- Geminin ticarî yönetimi
MADDE 1134 – (1) Geminin, ticarî yönetimi tahsis olunana aittir.
(2) Kaptan, tahsis olunanın geminin ticarî yönetimine ilişkin olarak zaman çarteri sözleşmesi hükümleri çerçevesinde kendisine verdiği bütün talimatlara uymakla zorunludur.
III- Giderler
MADDE 1135 – (1) Geminin ticarî işletilmesinden doğan, özellikle makinelerinin düzenli bir şekilde işlemesini sağlayacak nitelik ve miktarda yakıtın temini için gerekli giderler gibi, tüm giderlere tahsis olunan katlanır.
IV- Ücret ödeme borcu
MADDE 1136 – (1) Tahsis ücreti, geminin ticari yönetiminin, sözleşme şartları çerçevesinde fiilen tahsis olunana bırakıldığı günden başlamak üzere aylık olarak ve peşinen ödenir.
(2) Geminin yirmidört saatten fazla bir süre için teknik yönetimindeki bir aksaklık veya eksiklikten dolayı ticarî yönetiminin mümkün olmaması halinde, bu süre için ücret ödenmez.
V- Tahsis olunanın sorumluluğu
MADDE 1137 – (1) Tahsis olunan, geminin ticarî yönetimi dolayısıyla tahsis edenin maruz kaldığı zararlardan sorumludur.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Navlun (Denizde Eşya Taşıma) Sözleşmesi
BİRİNCİ AYIRIM
Genel Hükümler
A) Sözleşmenin türleri
MADDE 1138 – (1) Navlun sözleşmesiyle taşıyan, navlun karşılığında:
a) geminin tamamını veya bir kısmını ya da belli bir yerini taşıtana tahsis ederek denizde eşya taşımayı üstlenir (“yolculuk çarteri sözleşmesi”); veya
b) ayırdedilmiş eşyayı (parça eşya) denizde taşımayı üstlenir (“kırkambar sözleşmesi”).
(2) Bu bölümdeki hükümler posta idaresinin denizde eşya taşımalarına uygulanmaz.
B) Yolculuk çarter partisi
MADDE 1139 – (1) Yolculuk çarteri sözleşmesi yapıldığında taraflardan her biri, giderini vererek, sözleşme şartlarını içeren bir yolculuk çarter partisi düzenlenmesini ve verilmesini isteyebilir.
C) Kamaralar
MADDE 1140 – (1) Geminin tamamı taşıtana tahsis edildiğinde kamaralar hariç tutulmuş sayılır; bununla beraber taşıtanın izni olmaksızın kamaralara eşya yükletilemez.
D) Taşıyanın; gemiyi denize, yola ve yüke elverişli bulundurma yükümlülüğü
MADDE 1141 – (1) Her türlü navlun sözleşmesinde taşıyan, geminin denize, yola ve yüke elverişli bir halde bulunmasını sağlamakla yükümlüdür.
(2) Taşıyan, yükle ilgili olanlara karşı geminin denize, yola veya yüke elverişli olmamasından doğan zararlardan sorumludur; meğerki, tedbirli bir taşıyanın sarf etmekle yükümlü olduğu dikkat ve özen gösterilmekle beraber eksikliği yolculuğun başlangıcına kadar keşfe imkân bulunmamış olsun.
İKİNCİ AYIRIM
Yükleme ve Boşaltma
A) Yükleme
I- Demirleme yeri
MADDE 1142 – (1) Kaptan, eşyayı almak için gemiyi sözleşmede belirlenen yere demirler.
(2) Sözleşmede yalnızca geminin yükleme yapacağı liman veya bölge belirlenmişse, gemi, bu liman veya bölge için tahsis edilmiş bekleme alanında yükleme yerinin tayin edilmesini bekler.
II- Yükleme giderleri
MADDE 1143 – (1) Sözleşme, yükleme limanı düzenlemeleri ve bunlar yoksa yerel teamüller ile aksi tayin edilmiş olmadıkça, eşyanın gemiye kadar taşıma gideri taşıtana, yükleme gideri ise taşıyana aittir.
III- Yüklenecek eşya
1. Kararlaştırılandan başka eşya
MADDE 1144 – (1) Kararlaştırılan eşya yerine aynı varma limanı için taşıtan tarafından gemiye başka eşya yükletilmek istenilirse taşıyan, bu yüzden durumu güçleşmedikçe bunu kabul ile yükümlüdür. Sözleşmede eşya ferden belirlenmiş ise bu hüküm uygulanmaz.
2. Doğru bildirimde bulunma yükümlülüğü
a) Eşya hakkında
MADDE 1145 – (1) Taşıtan ile yükleten, eşya hakkında taşıyana tam ve doğru beyanda bulunmakla yükümlüdürler. Bunlardan her biri, beyanlarının doğru olmamasından doğan zarardan taşıyana karşı sorumludur; bu yüzden zarar gören diğer kişilere karşı ise ancak kusurları varsa sorumlu olurlar.
(2) Taşıyanın navlun sözleşmesi gereğince taşıtan ve yükleten dışındaki kişilere karşı olan yükümlülükleri ve sorumluluğu saklıdır.
b) Caiz olmayan eşya ve yükleme hakkında
MADDE 1146 – (1) Taşıtan ve yükleten, harp kaçağı veya ihracı, ithali veya transit olarak geçirilmesi menedilmiş olan eşyayı yükler yahut yükleme sırasında kanun hükümlerine, özellikle zabıta, vergi ve gümrük kanunlarına aykırı hareket ederlerse, taşıyana karşı sorumludur; bu yüzden zarar gören diğer şahıslara karşı ise ancak kusurları varsa sorumlu olurlar.
(2) Kaptanın rızasıyla hareket etmiş olmaları, taşıtan ve yükleteni diğer şahıslara karşı sorumluluktan kurtarmaz. Bunlar eşyanın müsadere edilmiş olduğunu ileri sürerek navlunu ödemekten kaçınamazlar.
(3) Eşya, gemiyi veya içindeki diğer eşyayı tehlikeye sokarsa, kaptan, bunu karaya çıkarmaya veya zaruret hallerinde denize atmaya yetkilidir.
c) Gizlice yüklenen eşya hakkında
MADDE 1147 – (1) Kaptanın bilgisi olmaksızın gizlice gemiye eşya yükleyen kişi de 1145 inci maddeye göre bu yüzden doğacak zararı tazmin etmekle yükümlüdür. Kaptan bu gibi eşyayı tekrar karaya çıkarmaya ve gemiyi veya diğer eşyayı tehlikeye düşürürse gerektiğinde denize atmaya yetkilidir. Kaptan eşyayı gemide tutarsa, yükleme yerinde ve yükleme sırasında bu gibi yolculuk ve eşya için alınan en yüksek navlunun ödenmesi gerekir.
d) Tehlikeli eşya hakkında
MADDE 1148 – (1) Denizde Can ve Mal Koruma Hakkındaki Kanunda yazılı olan tehlikeli eşya kaptanın bunlardan veya bunların tehlikeli cins veya niteliklerinden bilgisi olmaksızın gemiye getirilirse, taşıtan veya yükleten, kendilerine bir kusur isnat edilmese dahi, 1145 inci maddeye göre sorumludur. Bu halde kaptan eşyayı her zaman ve herhangi bir yerde gemiden çıkarmaya, imha etmeye veya başka suretle zararsız hale getirmeye yetkilidir.
(2) Kaptan eşyanın tehlikeli cins veya niteliğini bildiği halde, yüklemeye rıza göstermiş olursa, eşya gemiyi veya diğer eşyayı tehlikeye soktuğu halde aynı şekilde hareket etmeye yetkilidir. Bu halde de taşıyan veya kaptan, zararı tazmin etmekle yükümlü değildirler. Müşterek avarya halinde zararın paylaşılmasına ilişkin hükümler saklıdır.
3. Bilgi
MADDE 1149 – (1) Taşıyanın veya acentasının bilgisi 1146 ilâ 1148 inci maddelerdeki hallerde kaptanın bilgisi hükmündedir.
IV- Başka gemiye yükleme ve aktarma
MADDE 1150 – (1) Taşıyan, taşıtanın iznini almadan eşyayı başka gemiye yükleyemez, yüklerse bundan doğacak zarardan sorumlu olur; meğerki, eşyanın kararlaştırılan gemiye yükletilmiş olması halinde dahi zararın meydana gelmesi kesin ve zarar dahi taşıtana ait olsun.
(2) Tehlike halinde ve yolculuk başladıktan sonra yapılacak aktarmalar hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.
V- Güverteye konacak eşya
MADDE 1151 – (1) Taşıyan, eşyayı güvertede taşıyamaz ve küpeşteye asamaz.
(2) Taşıyan eşyayı ancak yükleten ile arasındaki anlaşmaya veya ticarî teamüle uygunsa ya da mevzuat gereği zorunluysa güvertede taşıyabilir.
(3) Taşıyan eşyanın güvertede taşınması veya taşınabileceği hususunda yükleten ile anlaştığı takdirde denizde taşıma senedine bu yolda yazılı bir kaydı düşmesi gerekir. Böyle bir kaydın düşülmemesi halinde, güvertede taşıma hususunda bir anlaşmanın varlığını ispat yükü taşıyana aittir; şu kadar ki, taşıyan, denizde taşıma senedini iyi niyetle iktisap eden gönderilen dahil üçüncü kişilere karşı böyle bir anlaşmayı ileri sürmek hakkına sahip değildir.
(4) Eşya bu maddenin birinci fıkrasına aykırı olarak güvertede taşınmış olur yahut taşıyan maddenin ikinci fıkrası uyarınca güvertede taşıma hakkındaki anlaşmaya dayanmaktan memnu bulunursa, taşıyan, bizatihi güvertede taşımadan ileri gelen ziya, hasar veya geç teslimden 1178 ve 1179 uncu maddelere göre sorumlu olur. Taşıyanın sorumluluğun sınırları hakkında, yerine göre, 1186 ncı veya 1187 nci maddeler uygulanır.
(5) Eşyanın ambarda taşınması hakkındaki açık anlaşmaya aykırı olarak güvertede taşınması, taşıyanın 1187 nci madde anlamında bir fiil veya ihmali sayılır.
VI- Süreler
1. Hazırlık ihbarı
MADDE 1152 – (1) Yüklemenin belli bir günde başlayacağı kararlaştırılmış değilse, taşıyan veya yetkili bir temsilcisi, aşağıdaki hükümlere uygun olarak taşıtana bir hazırlık ihbarında bulunur.
(2) Hazırlık ihbarı, gemi, 1142 nci maddede öngörülen demirleme yerine varınca yapılır.
(3) 1142 nci maddenin ikinci fıkrasında yazılı hallerde, hazırlık ihbarında bulunulması üzerine gemiye yükleme yeri gösterilmez veya suyun derinliği, geminin selâmeti, yerel düzenlemeler veya tesisler, verilen talimata göre hareket etmeye engel olursa, gemi, bekleme alanında kalır. Bu hükmün uygulanmasında, liman idaresinin talimatı, taşıtanın talimatı hükmündedir.
(4) Yolculuk çarteri sözleşmesine veya taşıtanın sonradan verdiği geçerli bir talimata göre, taşıtandan başka bir kişiye ihbarda bulunulması gerekiyorsa, ihbar bu kişiye yapılır. İhbarın muhatabı bulunamazsa veya muhatap ihbarı almaktan kaçınırsa, bu durum derhal taşıtana bildirilir. Bu takdirde, hazırlık ihbarı, ihbar teşebbüsünde bulunulduğu tarihte yapılmış sayılır.
(5) Hazırlık ihbarının geçerliği, herhangi bir şekle bağlı değildir. Hazırlık ihbarının hüküm doğurması için, muhatabına ulaşması zorunludur.
2. Yükleme süresi
MADDE 1153 – (1) Hazırlık ihbarının muhatabına ulaşmasını takip eden ilk takvim günü ve eğer yüklemeye fiilen başlanmışsa, o andan itibaren yükleme süresi işlemeye başlar. Sürenin işlemeye başladığı anda, yüklemeye fiilen başlanılamaması hallerinde de 1156 inci madde uygulanır.
(2) Yükleme süresi sözleşme ile belirlenmemişse, yüklemenin yirmidört saatlik kesintisiz çalışma ile yapılması halinde ihtiyaç duyulacak süre, yükleme süresi olarak kabul edilir. Bu süre hesaplanırken, yüklemenin yapılacağı liman, taşımayı yapan gemi, yükleme tesis ve araçları ve yükün niteliği ile birlikte yükleme limanı düzenlemeleri ve yerel teamül gözönünde bulundurulur.
(3) Aksi kararlaştırılmış olmadıkça, yükleme süresi için ayrıca bir ücret istenemez.
3. Sürastarya süresi
MADDE 1154 – (1) Sözleşmede kararlaştırılmışsa taşıyan, eşyanın yükletilmesi için yükleme süresinden fazla beklemek zorundadır. Fazladan beklenilen bu süreye “sürastarya süresi” denir.
(2) Sözleşmede sürastaryadan veya sadece sürastarya parasından sözedilmiş olup da, sürastarya süresi tayin edilmemişse, bu süre on gündür.
(3) Sürastarya süresi, yükleme süresi bitince, herhangi bir ihbara gerek kalmaksızın başlar.
4. Sürastarya parası
MADDE 1155 – (1) Sürastarya süresi için taşıyana “sürastarya parası” ödenir.
(2) Sürastarya parasının miktarı, sözleşme ile tayin olunmuşsa, taşıyan, sözleşmede tespit edilen miktarı aşan bir talepte bulunamaz.
(3) Sözleşmede miktarı tayin edilmemişse, sürastarya parası olarak yükleme süresini aşan bekleme nedeniyle taşıyanın yapmak zorunda kaldığı giderler ve yararlı giderler talep edilebilir.
(4) Yükleme limanında doğan sürastarya parasının borçlusu, taşıtan olup, sürastarya parası ödenmeden veya yeterli güvence verilmeden, taşıyan gemiyi yola çıkarmak zorunda değildir.
(5) Yükleme limanında doğan sürastarya parası, sürastarya süresinin hesabında esas alınan zaman biriminin sonunda muaccel olur. Kullanılmayan zaman birimi için sürastarya parası istenemez.
(6) Navluna ilişkin hükümler, yükleme limanında doğan sürastarya parasına kıyas yoluyla dahi uygulanamaz.
5. Yükleme ve sürastarya sürelerinin hesabı
MADDE 1156 – (1) Yükleme ve sürastarya süreleri takvime göre aralıksız hesaplanır.
(2) Taşıtanın faaliyet sahasında gerçekleşen tesadüfi sebepler dolayısıyla eşyanın gemiye teslimi mümkün olmayan günler dahi yükleme ve sürastarya sürelerinin hesabında nazara alınır.
(3) Taşıyanın faaliyet sahasında gerçekleşen tesadüfi sebepler dolayısıyla eşyanın gemiye alınması mümkün olmayan günler ise bu sürelerin hesabında nazara alınmaz; sürastarya müddeti içinde olsa bile bu günler için sürastarya parası istenemez.
(4) Fırtına, buz istilâsı veya seferberlik gibi her iki tarafın faaliyet sahasını ilgilendiren tesadüfi sebepler dolayısıyla eşyanın gemiye teslim edilmesi ve alınması mümkün olmayan günler yükleme veya sürastarya sürelerine eklenir; şu kadar ki, yükleme süresi içinde olsa bile taşıtan bu günler için taşıyana sürastarya parası ödemekle yükümlüdür.
(5) Üçüncü ve dördüncü fıkralarda yazılı hallerde, yüklemeye fiilen devam edildiği anda, süreler durduğu yerden işlemeye başlar.
6. Hızlandırma primi
MADDE 1157 – (1) Yüklemenin, sözleşmede kararlaştırılan yükleme süresinden önce bitirilmesi halinde, taşıyanın, kullanılmayan süre için taşıtana bir para ödemesini öngören anlaşmalar geçerlidir. Bu paraya ilişkin sürenin hesaplanmasında, yükleme süresinin hesabına ilişkin kurallar uygulanır.
(2) Yapılan anlaşma, navlunun tespit ve tayinine ilişkin olarak yükleme veya boşaltma limanında geçerli olan idari, mali veya cezai hükümleri dolanmak amacına yönelikse, birinci fıkra uygulanmaz.
VII- Yolculuk başlamadan önce sözleşmenin feshi
MADDE 1158 – (1) Taşıtan, yolculuk çarteri sözleşmesini, gemi o sözleşme uyarınca yüklemesini tamamlayıp yolculuğa çıkıncaya kadar feshedebilir.
(2) Fesih tazminatı olarak, taşıyan sözleşmenin feshedilmesinden dolayı yoksun kaldığı kazanç ve o zamana kadar doğmuş olan alacaklarını talep edebilir. Tereddüt halinde, kararlaştırılan toplam navlunun yüzde onu, yoksun kalınan kazanç sayılır. Feshedilen sözleşmenin ifası için gereken süre içinde, taşıyanın, yeni navlun sözleşmeleri akdetmek suretiyle elde ettiği kazanç, tazminat tutarından indirilir.
(3) Fesih hakkının, gemiye eşya alındıktan sonra kullanılması halinde, taşıyan, eşyanın boşaltılması için gereken süreyi beklemek zorundadır. Bu süre, yükleme veya sürastarya süresinden sayılmaz. Taşıtan, eşyanın gemiden çıkarılması nedeniyle taşıyanın yapmak zorunda kaldığı bütün giderleri ve uğradığı zararı tazmin etmek zorundadır.
(4) Sözleşme uyarınca birden fazla yolculuk yapılacaksa, fesih hakkı, henüz başlamış olmayan yolculuklardan her biri için ayrı ayrı veya hepsi için birlikte kullanılabilir.
VIII- Yüklemenin hiç veya süresinde yapılmaması
1. Yüklemenin hiç yapılmaması
MADDE 1159 – (1) Yükleme süresinin sonunda 1152 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca gemi bekleme sahasında beklemekte bulunuyorsa veya yükleme başlamış değilse, taşıyan, 1158 inci maddede öngörülen hakları kullanmak üzere taşıtana faks mesajı, elektronik mektup veya benzeri teknik araçlarla da mümkün olmak üzere yazılı ihtarda bulunabilir. Sürastarya süresi kararlaştırılmamışsa yükleme süresinin sonu itibariyle yolculuk çarteri sözleşmesi feshedilmiş sayılır ve taşıyan, 1158 inci maddedeki haklarını kullanabilir. Sürastarya süresinin kararlaştırılmış olması halinde bu ihbar üzerine taşıtan, derhal taşıyana sürastarya süresinin sonuna kadar beklemesine dair açık bir talimat vermezse, yükleme süresinin dolmasıyla yolculuk çarteri sözleşmesi feshedilmiş sayılır ve taşıyan, 1158 inci maddeden doğan hakları kullanabilir. Sürastarya süresinin sonunda hiç yükleme yapılmamışsa, yükleme süresinin sonuna kadar ihtarda bulunmamış olan taşıyan, bir ihtar yaparak 1158 inci maddeden doğan hakları kullanabilir.
2. Eksik yükleme
MADDE 1160 – (1) Yükleme süresi ve kararlaştırılmış ise, sürastarya süresi bittikten sonra, taşıyan, yüklemenin tamamlanması için daha fazla beklemeye mecbur değildir. Taşıyan, taşıtanın talimatına istinaden yükleme ve varsa sürastarya süresinden sonra beklemeye devam ederse, bu süre için yaptığı giderlerle bu yüzden maruz kaldığı zarara karşılık tazminat talep edeblir.
(2) Yükleme süresi ve kararlaştırılmış ise sürastarya süresi bittikten sonra, taşıyan, taşınması kararlaştırılan olan eşyanın tamamı yüklenmiş olmasa bile, taşıtanın talebi üzerine yola çıkmak zorundadır. Bu durumda taşıyan,
a) sözleşmede kararlaştırılmış olan navlunun tamamını,
b) doğmuş sürastarya ücretini,
c) eksik yükleme sebebiyle yapmak zorunda kaldığı giderleri ve uğradığı zararı,
d) alacakları, eksik yükleme sebebiyle kısmen veya tamamen güvencesiz kalmışsa, kendisine ek güvence gösterilmesini,
talep edebilir. Şu kadar ki, kısmen yüklenmeyen eşyanın yerine başka bir sözleşme uyarınca eşya taşınmışsa, bu eşya için alınacak navlun, (a) bendine göre talep edilecek navluna mahsup edilir.
(3) Yükleme süresinin ve kararlaştırılmış ise sürastarya süresinin sonunda, kararlaştırılan eşyanın tamamı yüklenmemiş ve önceki iki fıkraya göre talimat da verilmemiş ise, taşıyan, mehil tayini suretiyle taşıtana ihtarda bulunup; ya sözleşmeyi feshedilmiş sayarak 1158 inci maddeden doğan haklarını ya da yola çıkılmasına dair talimat verildiğini kabul ederek ikinci fıkradan doğan haklarını kullanabilir.
IX- Birden çok yükleten veya taşıtanın bulunması
1. Birden çok yükleten
MADDE 1161 – (1) Yolculuk çarteri sözleşmesine veya taşıtanın sonradan verdiği geçerli bir talimata göre eşya, aynı limanda birden çok kişiden teslim alınacaksa, hazırlık ihbarının taşıtana yapılması gereklidir. 1152 ilâ 1160 ıncı madde hükümleri, birden çok yükleten bulunması dikkate alınmaksızın uygulanır. Yükletenler, herbir eşya için, geminin yükleme yerinin değiştirilmesini talep edebilir; şu kadar ki yer değiştirmenin, manevrası da dahil olmak üzere bütün giderleri taşıtana aittir ve yükleme ile sürastarya süreleri yer değiştirme manevrası sırasında işlemeye devam eder.
2. Birden çok taşıtan
MADDE 1162 – (1) Geminin belli kısımları veya yerleri için birden çok taşıtan ile bağımsız yolculuk çarteri sözleşmeleri yapılmışsa, 1152 ilâ 1157 nci maddeler hükümleri her sözleşme için ayrı uygulanır; şu kadar ki, 1158 inci maddelerde yazılı hallerin gerçekleşmesinde, gemiye alınmış olan eşyanın boşaltılması, yolculuğun gecikmesine veya aktarmaya sebep olabilecek ise, diğer bütün taşıtanların onayı alınmış olmadıkça taşıtan, eşyanın boşaltılmasını isteyemez.
X- Kırkambar sözleşmesi
1. Yükleme ânı
MADDE 1163 – (1) Kırkambar sözleşmesinde taşıtan, taşıyanın veya yetkili temsilcisinin daveti üzerine, gecikmeden eşyayı yüklemeye mecburdur.
(2) Taşıtan gecikirse taşıyan, eşyanın teslimini beklemekle yükümlü değildir. Yolculuk, eşya teslim alınmadan başlamış olsa bile, taşıtan tam navlunu ödemekle yükümlüdür; şu kadar ki, taşıyanın teslim edilmiş olmayan eşya yerine yüklediği eşyanın navlunu, tam navlundan indirilir.
(3) Taşıyanın, geciken taşıtandan navlun isteyebilmesi için bunu yola çıkmadan önce taşıtana faks mesajı, elektronik mektup veya benzeri teknik araçlarla da mümkün olmak üzere yazılı şekilde bildirmesi gerekir; aksi halde talep hakkını kaybeder.
2. Taşıtanın sözleşmeyi feshetmesi
MADDE 1164 – (1) Yüklemeden sonra taşıtan, tam navlunu ve 1201 inci madde uyarınca temin edilmiş diğer alacakları ödeyerek veya 1202 nci madde uyarınca güvence vererek sözleşmeyi feshedebilir; şu kadar ki, gemiye alınmış olan eşyanın boşaltılması, yolculuğun gecikmesine veya aktarmaya sebep olabilecek ise, diğer bütün taşıtanların onayını almış olmadıkça taşıtan, eşyanın boşaltılmasını isteyemez. Taşıyan eşyanın gemiden çıkarılması için yolculuğu değiştirmeye veya bir limana uğramaya mecbur değildir.
XI- Belgeleri verme yükümlülüğü
MADDE 1165 – (1) Her türlü navlun sözleşmesinde taşıtan ve yükleten, eşyanın teslim alınacağı süre içinde o eşyanın taşınması için gerekli belgeleri taşıyana vermeye mecburdur.
(2) Bu belgelerdeki bütün yolsuzluklardan ve özellikle bunların gerçeğe uymayan beyanları içermelerinden ileri gelen zararlardan taşıtan ve yükleten taşıyana ve yükle ilgili diğer kişilere karşı 1145 inci madde gereğince sorumludur.
B) Boşaltma
I- Demirleme yeri
MADDE 1166 – (1) Kaptan, eşyayı boşaltmak için gemiyi sözleşmede belirlenen yere demirler.
(2) Sözleşmede yalnızca, geminin boşaltma yapacağı liman veya bölge belirlenmişse, gemi, bu liman veya bölge için tahsis edilmiş bekleme alanında boşaltma yerinin tayin edilmesini bekler.
II- Boşaltma giderleri
MADDE 1167 – (1) Sözleşme, boşaltma limanı düzenlemeleri ve bunlar yoksa yerel teamüller ile aksi tayin edilmiş olmadıkça, eşyanın gemiden çıkartılması gideri taşıyana, geri kalan boşaltma giderleri ise, gönderilene aittir.
III- Süreler
1. Hazırlık ihbarı
MADDE 1168 – (1) Boşaltmanın belli bir günde başlayacağı kararlaştırılmış değilse, taşıyan veya yetkili bir temsilcisi, aşağıdaki hükümlere uygun olarak gönderilene bir hazırlık ihbarında bulunur.
(2) Hazırlık ihbarı, gemi, 1166 ncı maddede öngörülen demirleme yerine varınca yapılır.
(3) 1166 ncı maddenin ikinci fıkrasında yazılı hallerde, hazırlık ihbarında bulunulması üzerine gemiye boşaltma yeri gösterilmez veya suyun derinliği, geminin selâmeti, yerel düzenlemeler veya tesisler, verilen talimata göre hareket etmeye engel olursa, gemi, bekleme alanında kalır. Bu hükmün uygulanmasında, liman idaresinin talimatı, gönderilenin talimatı hükmündedir.
(4) Yolculuk çarteri sözleşmesine, konişmentoya veya taşıtanın sonradan verdiği geçerli bir talimata göre, ihbarın, gönderilenden başka bir kişiye ihbarda bulunması gerekiyorsa, ihbar bu kişiye yapılır. İhbarın muhatabı bulunamazsa veya ihbarı almaktan kaçınırsa, bu durum derhal taşıtana bildirilir. Bu takdirde hazırlık ihbarı, ihbar teşebbüsünde bulunulduğu tarihte yapılmış sayılır.
(5) Hazırlık ihbarının geçerliği herhangi bir şekle bağlı değildir. Hazırlık ihbarının hüküm doğurması için, muhatabına ulaşması zorunludur.
2. Boşaltma süresi
MADDE 1169 – (1) Hazırlık ihbarının muhatabına ulaşmasını takip eden ilk takvim günü ve eğer boşaltmaya fiilen başlanmış ise, o andan itibaren boşaltma süresi işlemeye başlar. Sürenin işlemeye başladığı anda, boşaltmaya fiilen başlanılamaması hallerinde de, 1172 nci madde uygulanır.
(2) Boşaltma süresi sözleşme ile belirlenmemişse, boşaltmanın yirmidört saatlik kesintisiz çalışma ile yapılması halinde ihtiyaç duyulacak süre, boşaltma süresi olarak kabul edilir. Bu süre hesaplanırken, boşaltmanın yapılacağı liman, taşımayı yapan gemi, boşaltma tesis ve araçları ve eşyanın niteliği ile birlikte boşaltma limanı düzenlemeleri ve yerel teamül gözönünde bulundurulur.
(3) Aksi kararlaştırılmış olmadıkça, boşaltma süresi için ayrıca bir ücret istenemez.
3. Sürastarya süresi
MADDE 1170 – (1) Sözleşmede kararlaştırılmışsa taşıyan, boşaltma süresinden fazla beklemek zorundadır. Fazladan beklenilen bu süreye “sürastarya süresi” denir.
(2) Sözleşmede sürastaryadan veya sadece sürastarya parasından sözedilmiş olup da sürastarya süresi tayin edilmemişse, bu süre on gündür.
(3) Sürastarya süresi, boşaltma süresi bitince herhangi bir ihbara gerek kalmaksızın işlemeye başlar.
4. Sürastarya parası
MADDE 1171 – (1) Sürastarya süresi için taşıyana “sürastarya parası” ödenir.
(2) Sürastarya parasının miktarı, sözleşme ile tayin olunmuşsa taşıyan, sözleşmede tespit edilen miktarı aşan bir talepte bulunamaz.
(3) Sözleşmede miktarı tayin edilmemişse, sürastarya parası olarak, boşaltma süresini aşan bekleme nedeniyle taşıyanın yapmak zorunda kaldığı giderler ve yararlı giderler talep edilebilir.
(4) Boşaltma limanında doğan sürastarya parasının borçlusu taşıtandır.
(5) Boşaltma limanında doğan sürastarya parası, sürastarya süresinin hesabında esas alınan birimin sonunda muaccel olur.
(6) Navluna ilişkin hükümler, boşaltma limanında doğan sürastarya parasına kıyas yoluyla dahi uygulanamaz.
5. Boşaltma ve sürastarya sürelerinin hesabı
MADDE 1172 – (1) Boşaltma ve sürastarya süreleri takvime göre aralıksız hesaplanır.
(2) Gönderilenin faaliyet sahasında gerçekleşen tesadüfi sebepler dolayısıyla eşyanın gemiden karaya çıkarılması mümkün olmayan günler dahi boşaltma ve sürastarya sürelerinin hesabında nazara alınır.
(3) Taşıyanın faaliyet sahasında gerçekleşen tesadüfi sebepler dolayısıyla eşyanın gemiden çıkarılması mümkün olmayan günler ise, bu sürenin hesabında nazara alınmaz; sürastarya süresi içinde olsa bile bu günler için sürastarya parası istenemez.
(4) Fırtına, buz istilâsı veya seferberlik gibi, her iki tarafın faaliyet sahasını ilgilendiren tesadüfi sebepler dolayısıyla eşyanın gemiden çıkarılması ve karaya götürülmesi mümkün olmayan günler bekleme süresine eklenir. Şu kadar ki; boşaltma süresi içinde olsa bile gönderilen bu günler için taşıyana sürastarya parası ödemekle yükümlüdür.
(5) Üçüncü ve dördüncü fıkralarda yazılı hallerde, boşaltmaya fiilen devam edildiği anda, süreler durduğu yerden işlemeye başlar.
6. Hızlandırma primi
MADDE 1173 – (1) Boşaltmanın, sözleşmede kararlaştırılan boşaltma süresinden önce bitirilmesi halinde, taşıyanın, kullanılmayan süre için taşıtana bir para ödemesini öngören anlaşmalar geçerlidir. Bu paraya ilişkin sürenin hesaplanmasında, boşaltma süresinin hesabına ilişkin kurallar uygulanır.
(2) Yapılan anlaşma, navlunun tespit ve tayinine ilişkin olarak yükleme veya boşaltma limanında geçerli olan idari, mali veya cezai hükümleri dolanmak amacına yönelikse, birinci fıkra uygulanmaz.
IV- Boşaltmanın hiç veya süresinde yapılmaması
MADDE 1174 – (1) Gönderilen, eşyayı almaya hazır olduğunu bildirip de boşaltma süresini ve kararlaştırılmış ise sürastarya süresi içinde eşyanın tamamını teslim almamışsa, taşıyan, gönderilene haber verdikten sonra, Borçlar Kanununun 91 ilâ 93 üncü maddelerinde öngörülen hakları kullanabilir.
(2) Gönderilen, eşyayı teslim almaktan kaçınır yahut 1168 inci maddede yazılı ihbar üzerine eşyayı teslim almaya hazır olup olmadığını bildirmez veyahut da bulunamazsa taşıyan, birinci fıkrada gösterilen tarzda hareket etmek ve aynı zamanda durumu taşıtana ihbar etmek zorundadır.
(3) Önceki fıkralarda düzenlenen hallerde gönderilenin gecikmesi veya tevdi işlemi yüzünden boşaltma süresi geçmiş ise, taşıyan, sürastarya parası istiyebilir. Sürastarya süresi dolduktan sonraki gecikmeler nedeniyle taşıyan, uğradığı bütün zararın tazminini talep edebilir.
V- Kısmi çarter sözleşmelerinde
MADDE 1175 – (1) Geminin belli kısımları veya yerleri için birden çok taşıtan ile bağımsız yolculuk çarteri sözleşmeleri yapılmışsa, 1168 ilâ 1174 üncü maddeler her sözleşme için ayrı ayrı uygulanır.
VI- Kırkambar sözleşmesi
1. Boşaltma işleri
MADDE 1176 – (1) Kırkambar sözleşmesinde gönderilen, taşıyanın veya yetkili bir temsilcisinin ihbarı üzerine gecikmeden eşyayı teslim almakla yükümlüdür. Gönderilen tanınmıyorsa ihbar, yerel âdet üzere ilân yoluyla yapılır.
(2) 1174 üncü madde hükmü kırkambar sözleşmelerine de uygulanır. Bu maddeye göre taşıtana yapılması icabeden ihbar yerel adet üzere ilân suretiyle olur.
2. Taşıtanın üçüncü şahıslarla yaptığı kırkambar sözleşmeleri
MADDE 1177 – (1) Geminin tamamı veya bir kısmı yahut belli bir yeri taşıtana tahsis edilmiş olup da taşıtan üçüncü şahıslarla kırkambar sözleşmeleri yapmış bulunursa, yolculuk çarteri sözleşmesini yapmış olan taşıyanın hak ve yükümlülükleri 1168 ilâ 1174 üncü maddeler hükümlerine tâbi olmakta devam eder.
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
Taşıyanın Sorumluluğu ve Hakları
A) Taşıyanın sorumluluğu
I- Genel olarak
MADDE 1178 – (1) Taşıyan, navlun sözleşmesinin ifasında, özellikle eşyanın yükletilmesi, istifi, elden geçirilmesi, taşınması, korunması, gözetimi ve boşaltılmasında tedbirli bir taşıyandan beklenen dikkat ve özeni göstermekle yükümlüdür.
(2) Taşıyan, eşyanın ziyaı veya hasarından yahut geç tesliminden doğan zararlardan, ziya, hasar veya gecikmenin, eşyanın taşıyanın hâkimiyetinde bulunduğu sırada vuku bulmuş olması şartıyla sorumludur.
(3) Eşya, yükleten veya onun adına veya hesabına hareket eden bir kişiden, ya da yükleme limanında uygulanan kanun ve düzenlemeler uyarınca eşyanın taşınmak üzere kendilerine teslimi zorunlu makamlardan veya üçüncü kişilerden taşıyanca teslim alındığı andan, onun tarafından gönderilene teslim edildiği âna; gönderilenin tesellümünden kaçındığı hallerde sözleşme veya kanun hükümlerine ya da boşaltma limanında uygulanan ticarî teamüle uygun olarak gönderilenin emrine âmâde kılındığı ana veya boşaltma limanında geçerli kanun ve düzenlemeler uyarınca kendilerine teslimi zorunlu makamlara veya üçüncü kişilere teslim edildiği âna kadar, taşıyanın hâkimiyetinde sayılır.
(4) Eşya, navlun sözleşmesinde belirlenen boşaltma limanında açıkça kararlaştırılmış olan süre veya böyle bir anlaşma yoksa, olayın özelliklerine göre tedbirli bir taşıyandan eşyanın tesliminin makul olarak istenebileceği süre içinde teslim edilmediği takdirde teslimde gecikme vardır.
(5) Eşyanın zayi olmasına dayanarak tazminat talebinde bulunabilecek kişi, bu maddenin dördüncü fıkrası uyarınca teslim süresinin dolmasından itibaren aralıksız 60 gün zarfında teslim olunmayan eşyayı zayi olmuş sayabilir.
II- Sorumluluktan kurtulma halleri
1. Taşıyana isnad edilemeyecek sebep
MADDE 1179 – (1) Taşıyanın veya adamlarının kasdından veya ihmalinden doğmayan sebeplerden ileri gelen zarardan veya gecikmeden, taşıyan ve gemi sorumlu değildir. Taşıyanın veya adamlarının kasdının veya ihmalinin bu zarara veya gecikmeye sebebiyet vermediğini isbat yükü, bunu ileri süren kişiye aittir.
(2) “Taşıyanın adamları” deyimi, taşımada kullanılan geminin adamlarını, taşıyanın taşıma işletmesinde istihdam ettiği veya kendisini temsile yetkili kıldığı kişileri ve taşıma işletmesinde istihdam edilmese dahi navlun sözleşmesinin ifasında kullandığı diğer kişileri kapsar. Fiili taşıyana ilişkin hükümler saklıdır.
2. Teknik kusur ve yangın
MADDE 1180 – (1) Zarar, geminin sevkine veya başkaca teknik yönetimine ait bir hareketin veya yangının sonucu olduğu takdirde, taşıyan yalnız kendi kusurundan sorumludur. Daha ziyade yükün menfaati gereği olarak alınan tedbirler, geminin teknik yönetimine dâhil sayılmaz.
(2) Tereddüt halinde zararın, teknik yönetimin sonucu olmadığı kabul edilir.
3. Denizde kurtarma
MADDE 1181 – (1) Taşıyan, müşterek avarya hali hariç, denizde can ve eşya kurtarmadan veya kurtarma teşebbüsünden ileri gelen zararlardan sorumlu değildir. Teşebbüs, sadece eşya kurtarmaya yönelikse, aynı zamanda makul bir hareket tarzı teşkil etmesi gerekir.
III- Taşıyanın kusursuzluk ve uygun illiyet bağı karinelerinden yararlandığı haller
MADDE 1182 – (1) Zararın aşağıdaki sebeblerden ileri gelmesi halinde taşıyan ve adamları, kusursuz sayılır:
a) denizin veya geminin işletilmesine elverişli diğer suların tehlike ve kazalarından;
b) harp hâdiseleri, karışıklık ve ayaklanmalar, kamu düşmanlarının hareketleri, yetkili makamlarının emirleri veya karantina sınırlamalarından;
c) mahkemelerin el koyma kararlarından;
d) grev, lokavt veya diğer çalışma engellerinden;
e) yükleten, taşıtan ve eşyanın maliki ile bunların temsilcilerinin ve adamlarının fiil veya ihmallerinden;
f) hacim veya tartı itibariyle kendiliğinden eksilmeden veya eşyanın gizli ayıpları yahut eşyanın kendisine has tabii cins ve mahiyetinden;
g) ambalajın yetersizliğinden;
h) işaretlerin yetersizliğinden.
(2) Yukarıdaki sebeplerin ortaya çıkmasına taşıyanın sorumlu olduğu bir hadisenin yol açtığı ispatlanırsa, taşıyan sorumluluktan kurtulamaz.
(3) Zararın halin icaplarına göre birinci fıkrada yazılı sebeplerin birinden ileri gelmesi mümkün ise, zararın bu sebebten ortaya çıktığı farz olunur; şu kadar ki aksi ispatlanabilir.
IV- Sebeplerin birleşmesi
MADDE 1183 – (1) Taşıyanın veya adamlarının kusurunun diğer bir sebeble birlikte ziya, hasar veya teslimdeki gecikmeye yol açması halinde, taşıyan, ziya, hasar veya teslimdeki gecikmenin sadece belirtilen kusura atfedilebilen kısmı kadarından sorumludur; şu kadar ki, böyle bir kısmi sorumluluk için ziya, hasar veya teslimdeki gecikmenin söz konusu kusura atfedilemeyecek kısmının taşıyanca ispatı gerekir.
V- Muayene ve ihbar
1. Muayene
MADDE 1184 – (1) Gönderilen eşyayı teslim almadan, taşıyan, kaptan veya gönderilen, eşyanın hal ve vaziyetini, ölçü, sayı veya tartısını tespit ettirmek maksadıyla onları mahkemeye veya yetkili diğer makamlara yahut bu husus için resmen tâyin olunmuş eksperlere muayene ettirebilir. Mümkün oldukça diğer taraf da muayenede hazır bulundurulur.
(2) Muayene giderleri, müracaatta bulunana aittir. Muayene için gönderilen müracaatta bulunup da, sonuçta taşıyanın tazminat vermesi gereken bir ziya veya hasar tespit olunursa muayene giderleri taşıyana ait olur.
2. İhbar
MADDE 1185 – (1) Ziya veya hasarın en geç eşyanın gönderilene teslimi sırasında taşıyana yazılı olarak bildirilmesi şarttır. Ziya veya hasar haricen belli değilse, ihbarnamenin eşyanın gönderilene teslimi tarihinden itibaren aralıksız olarak hesaplanacak üç gün içinde gönderilmesi yeterlidir. İhbarnamede ziya veya hasarın neden ibaret olduğunun genel olarak belirtilmesi yeterlidir.
(2) Eşyanın muayenesi tarafların iştirakiyle mahkeme veya yetkili makam yahut bu husus için resmen tâyin edilmiş eksperler tarafından yapılmışsa ihbara gerek yoktur.
(3) Gerçek veya muhtemel bir ziya veya hasarın söz konusu olması halinde taşıyan ve gönderilen eşyanın muayenesi ve koli adedinin belirlenmesi için birbirlerine makul her türlü kolaylığı göstermekle yükümlüdürler.
(4) Eşyanın ziya veya hasarı ne ihbar edilmiş, ne de tespit ettirilmiş olursa, taşıyanın eşyayı denizde taşıma senedinde yazılı olduğu gibi teslim ettiği ve eşyada bir ziya veya hasarın meydana geldiği sabit olursa, bu zararın taşıyanın sorumlu olmadığı bir sebepten ileri geldiği kabul olunur. Şu kadar ki, bu karinelerin aksi ispat olunabilir.
(5) Eşyanın teslimindeki gecikmenin, gönderilen tarafından, onun kendisine teslimi tarihinden itibaren aralıksız olarak hesaplanacak altmış gün içinde taşıyana yazılı olarak ihbar edilmesi şarttır. Süresinde ihbar edilmeyen gecikme zararları için tazminat ödenmez.
(6) Eşya bir fiili taşıyan tarafından teslim edilmişse, bu madde uyarınca kendisine yapılan her ihbar taşıyana yapılmış gibi ve taşıyana yapılan her ihbar da fiili taşıyana yapılmış gibi hüküm ifade eder. Kaptan ve sorumlu gemi zâbiti dahil olmak üzere taşıyan veya fiili taşıyan nam ve hesabına hareket eden bir kişiye yapılan ihbar, taşıyana veya fiili taşıyana yapılmış sayılır.
VI- Sorumluluğu sınırlandırma hakkı
1. Sorumluluk sınırları
MADDE 1186 – (1) Eşyanın uğradığı veya eşyaya ilişkin her türlü ziya veya hasar nedeniyle taşıyan, her halde, hangi sınır daha yüksek ise o sınırın uygulanması kaydıyla, koli veya ünite başına 666,67 Özel Çekme Hakkına veya ziyaa ya da hasara uğrayan eşyanın gayri safî ağırlığının her bir kilogramı için 2 Özel Çekme Hakkına tekabül eden tutarı aşan zarar için sorumlu olmaz; meğerki eşyanın cinsi ve değeri, yüklemeden önce yükleten tarafından bildirilmiş ve denizde taşıma senedine yazılmış olsun. Özel Çekme Hakkı, fiili ödeme günündeki veya taraflarca kararlaştırılan diğer bir tarihteki, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasınca belirlenen değerine göre Türk Lirasına çevrilir.
(2) Taşıyanın ödemesi gereken tazminatın toplamı, eşyanın navlun sözleşmesine uygun olarak gemiden boşaltıldığı veya boşaltılması gereken yerdeki ve tarihteki değerine göre hesaplanır. Eşyanın değeri, borsa fiyatına veya böyle bir fiyat yoksa, cari piyasa fiyatına veya her ikisinin de yokluğu halinde aynı nitelikte ve kalitede eşyanın mutad değerine göre belirlenir.
(3) Eşya topluca bir konteyner, palet veya benzeri bir taşıma gerecine konmuş ise, denizde taşıma senedine söz konusu taşıma gerecinin içeriği olarak yazılmış her koli veya ünite, ayrı bir koli veya ünite sayılır. Aksi halde, böyle bir taşıma gereci, tek bir koli veya ünite sayılır. Bizzat taşıma gereci ziyaa veya hasara uğrarsa, taşıyana ait veya onun tarafından sağlanmış olmadıkça, taşıma gereci ayrı bir koli sayılır.
(4) Yükletenin birinci fıkra uyarınca yaptığı bildirim denizde taşıma senedine yazılmışsa, bu kayıtlar karine teşkil eder, ama taşıyan bakımından bağlayıcı değildir; 1239 uncu maddenin üçüncü fıkrası, bu kayıtlar hakkında uygulanmaz.
(5) Yükleten eşyanın cinsini veya değerini kasden gerçeğe aykırı bildirmişse, taşıyan, her halde, eşyanın uğradığı veya eşyaya ilişkin ziya veya hasar nedeniyle sorumlu olmaz.
(6) Taşıyanın, taşıma süresinin aşılmasından doğan sorumluluğu, navlunun iki buçuk katı ile sınırlıdır; şu kadar ki bu tutar, navlun sözleşmesine göre ödenecek toplam navlun miktarından fazla olamaz.
(7) Taşıyanın, bu maddenin birinci ve altıncı fıkralarının birlikte uygulanması halinde toplam sorumluluğu, eşyanın tam ziyaından sorumluluğu halinde birinci fıkra gereğince tazminle yükümlü olacağı tutarı geçemez.
(8) Taraflar, birinci ve altıncı fıkralarda öngörülen sınırlardan daha yüksek meblağlar kararlaştırabilirler, şu kadar ki, birinci fıkra bakımından tarafların kararlaştırdığı sınır, o fıkrada öngörülen sınırlardan hangisi yüksek ise, o sınırdan daha düşük olamaz.
2. Sorumluluğu sınırlandırma hakkının kaybı
MADDE 1187 – (1) Zarara veya teslimdeki gecikmeye, böyle bir zarara veya gecikmeye sebep olmak kasdı ile veya pervasızca bir davranışla ve muhtemelen böyle bir zarar veya gecikmenin meydana geleceği bilinci ile işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyan, 1186 ncı maddede öngörülen sorumluluk sınırlarından yararlanamaz.
(2) Zarara veya teslimdeki gecikmeye, böyle bir zarara veya gecikmeye sebep olmak kasdı ile veya pervasızca bir davranışla ve muhtemelen böyle bir zarar veya gecikmenin meydana geleceği bilinci ile işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyanın adamları da, 1190 ıncı maddenin ikinci fıkrası hükmüne dayanarak 1186 ncı maddede öngörülen sorumluluk sınırlarından yararlanamazlar.
VII- Tazminat talebi için süre
1. Hak düşürücü süre
MADDE 1188 – (1) Eşyanın ziyaı veya hasarı ile geç tesliminden dolayı taşıyana karşı her türlü tazminat talebi hakkı, bir yıl içinde yargı yoluna başvurulmadığı takdirde düşer.
(2) Bu süre taşıyanın eşyayı veya bir kısmını teslim ettiği veya eşya hiç teslim edilmemişse, onun teslim edilmesi gereken tarihten itibaren işlemeye başlar.
(3) Sorumlu tutulan şahsın rücu davası, birinci fıkrada öngörülen hak düşürücü sürenin sona ermesinden sonra dahi açılabilir; şu kadar ki, rücu davası açma hakkı, bu hakka sahip olan kişinin talep olunan tazminat bedelini ödediği veya aleyhine açılan tazminat davasında dava dilekçesini tebellüğ ettiği tarihten itibaren doksan gün içinde kullanılmadıkça düşer.
(4) Bu süre, tarafların dava sebebinin doğmasından sonra yapacakları bir anlaşma ile uzatılabilir.
2. Hak düşürücü süre itirazından yararlanma hakkının kaybı
MADDE 1189 – (1) Tazminat talebinin muhatabı, dava açma süresini kaçırması kasdıyla zarar göreni oyalarsa, hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu itirazından yararlanamaz.
(2) Bu takdirde, dava açma süresi, zarar görenin, bu durumu öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
VIII- Akdî olmayan taleplere uygulama
MADDE 1190 – (1) Taşıyanın sorumluluktan kurtulması sonucunu doğuran hallerle sorumluluk sınırlarına ilişkin hükümler, navlun sözleşmesine konu olan eşyanın ziya, hasar veya geç teslimi yüzünden taşıyan aleyhine sözleşmeye, haksız fiile veya diğer bir sebebe dayanılarak açılacak bütün davalarda uygulanır.
(2) Böyle bir dava taşıyanın adamlarından biri aleyhine açılırsa görevi veya yetkisi sınırları dahilinde hareket ettiğini ispat etmek kaydıyla, o da, taşıyan için geçerli olan sorumluluktan muafiyet halleri ile sorumluluk sınırlarından yararlanabilir.
(3) Taşıyan ile onun adamlarından istenebilecek olan tazminat miktarlarının toplamı, 1187 nci madde hükmü saklı kalmak kaydıyla, 1186 ncı maddede öngörülen sorumluluk sınırını aşamaz.
IX- Fiili taşıyanın sorumluluğu
1. Genel olarak
MADDE 1191 – (1) Taşımanın gerçekleştirilmesi, kısmen veya tamamen bir fiili taşıyana bırakıldığı takdirde, navlun sözleşmesine göre böyle bir bırakma hakkına sahip olup olmadığı dikkate alınmaksızın, taşıyan taşımanın tamamından sorumlu kalmaya devam eder. Taşıyan, fiili taşıyanın ve onun taşıma borcunun ifasında kullandığı ve görevi ve yetkisi sınırı dahilinde hareket eden adamlarının fiil ve ihmallerinden de bu Kanun hükümlerine göre sorumludur.
(2) Bu Kanunun taşıyanın sorumluluğuna dair olan bütün hükümleri, fiili taşıyanın bizzat gerçekleştirdiği taşımadan sorumluluğu hakkında da geçerlidir. Fiili taşıyanın adamlarının aleyhine dava açılması halinde 1187 nci maddenin ikinci fıkrası ile 1190 ıncı maddenin ikinci ve üçüncü fıkraları uygulanır.
(3) Taşıyanın kanunen kendisine yüklenmeyen bir borç veya yükümlülüğü üstlenmesi veya tanınan bir haktan feragat etmesi sonucunu doğuran özel anlaşmalar, açık ve yazılı muvafakati olmadıkça, fiili taşıyan hakkında hüküm ifade etmez; şu kadar ki, bu hususta yapılmış olan özel bir anlaşma fiili taşıyanın muvafakati olmasa da taşıyanı bağlamaya devam eder.
(4) Taşıyan ve fiili taşıyan aynı zarardan sorumlu oldukları takdirde ve ölçüde sorumlulukları müteselsildir.
(5) Taşıyan, fiili taşıyan ve bunların adamları tarafından ödenecek tazminatın toplamı, bu Kanunda öngörülen sorumluluk sınırlarını aşamaz.
(6) Bu madde hükümleri taşıyan ile fiili taşıyan arasındaki rücu ilişkisini etkilemez.
2. Sorumsuzluk kaydı
MADDE 1192 – (1) 1191 inci maddenin birinci fıkrası hükmüne halel gelmemek kaydıyla, bir navlun sözleşmesinde, sözleşmenin konusunu teşkil eden bir taşımanın belirli bir kısmının taşıyandan başka bir kişi tarafından gerçekleştirileceğinin öngörülmüş olması halinde, sözleşmeye, taşımanın ilgili bölümünde taşınan eşya fiili taşıyanın hâkimiyetinde iken vuku bulacak ziya, hasar veya teslimdeki gecikmeden taşıyanın sorumlu olmayacağına dair kayıt konabilir; şu kadar ki, sorumluluğu sınırlayan veya ortadan kaldıran bu tür anlaşmalar, yetkili Türk mahkemesinde fiili taşıyan aleyhine dava açılamadığı hallerde geçersizdir. Ziyaın, hasarın ve teslimdeki gecikmenin eşya fiili taşıyanın hâkimiyetinde iken vuku bulduğunu ispat yükü, taşıyana aittir.
(2) Sorumluluğu sınırlayan veya ortadan kaldıran bir kaydın geçerliği, fiili taşıyanın ismi, unvanı ve işyeri adresinin navlun sözleşmesinden anlaşılmasına bağlıdır. Eğer navlun sözleşmesinin akdi sırasında taşımayı gerçekleştirecek fiili taşıyan belirlenmiş değilse, taşıyan, belirlendiği anda ve en geç eşyanın fiili taşıyana teslimini müteakip derhal gönderilene fiili taşıyanın ismini, unvanını ve işyeri adresini bildirir. Bu bildirim yapılmadığı takdirde, taşıyanın sorumluluğu devam eder.
(3) Fiilî taşıyan, eşyanın hâkimi olduğu sırada ortaya çıkan ziyadan, hasardan veya teslimdeki gecikmeden 1191 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca sorumludur.
B) Taşıyanın hakları
I- Navlun ödenmesini talep hakkı
1. Miktarı
a) Ölçü, tartı veya sayı üzerine
MADDE 1193 – (1) Navlun, eşyanın ölçüsü, tartısı veya sayısı üzerine şart edilmiş ise, tereddüt halinde, navlun miktarı gönderilene teslim edilen eşyanın ölçü, tartı veya sayısına göre belirlenir.
b) Zaman üzerine
MADDE 1194 – (1) Zaman üzerine kararlaştırılmış olan navlun, yüklemenin belli bir günde başlayacağı kararlaştırılmışsa o günden, değilse 1152 nci madde uyarınca hazırlık ihbarında bulunulduğu günü takibeden günden itibaren işlemeye başlar. Safra ile yolculukta ise, yolculuğa hazır olunduğunun haber verildiği günü takibeden günden ve bu haber yolculuğun başlamasından bir gün öncesine kadar verilmemişse, geminin yola çıktığı günden itibaren işlemeye başlar.
(2) Sürastarya öngörülmüşse, sürastarya süresince zaman üzerine kararlaştırılmış navlun işlemez.
(3) Zaman üzerine kararlaştırılmış navlun, boşaltmanın tamamlandığı günden sonra işlemez.
(4) Taşıyanın kusuru olmaksızın yolculuk gecikir veya kesilirse zaman üzerine kararlaştırılmış navlun 1221 inci maddenin birinci fıkrası ve 1222 nci maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere araya giren günler için dahi ödenir.
c) Kararlaştırılmamışsa
MADDE 1195 – (1) Taşınmak üzere teslim alınan eşya için navlun miktarı kararlaştırılmamışsa, yükleme zamanı ve yerinde mûtad olan navlun ödenir.
(2) Taşınmak üzere teslim alınan eşya kararlaştırılmış olandan fazla ise, fazlası için dahi sözleşmede belirlenen orana göre navlun ödenir.
d) Navlun dışında kalan prim ve giderler
MADDE 1196 – (1) Taşıyan, navlun dışında, kapo, prim, bahşiş ve benzeri bir ad altında başkaca hiçbir talepte bulunamaz.
(2) Aksine sözleşme yoksa, gemiciliğin olağan ve olağanüstü giderleri, özellikle kılavuz, liman, fener, romörkaj, karantina, buz kırdırma ve bunlara benzer hizmetlere ilişkin resim ve ücretler, bu giderleri doğuran tedbirleri almakla navlun sözleşmesi hükümlerine göre yükümlü olmasa bile, yalnız taşıyana düşer.
(3) Müşterek avarya halleriyle eşyanın korunması, emniyet altına alınması ve kurtarılması için yapılan giderler hakkında ikinci fıkra hükmü uygulanmaz.
2. Muacceliyeti
MADDE 1197 – (1) Navlun eşyanın teslimi karşılığında ve her halde boşaltma süresinin sonunda muaccel olur.
3. Eşyanın navlun yerine bırakılması
MADDE 1198 – (1) Taşıyan, bozulmuş veya hasarlanmış olsun olmasın eşyayı navlun yerine kabul etmek zorunda tutulamaz.
4. Ziyaa uğrayan eşya
MADDE 1199 – (1) Boşaltma süresinin sonuna kadar bir kaza neticesinde ziyaa uğrayan eşya için navlun ödenmez ve peşin ödenmiş ise geri alınır. Navlun götürü kararlaştırılmış ise eşyanın bir kısmının ziyaı, navlunun o oranda indirilmesini talebe hak verir.
(2) Tabiatı itibariyle özellikle içinden bozulma, kendiliğinden eksilme ve olağan akma ve sızma yüzünden ziyaa uğrayan eşya ile yolda ölen hayvanlar için, teslim edilmiş olup olmadıklarına bakılmaksızın navlun ödenir.
(3) Müşterek avarya dolayısıyla feda edilmiş olan eşyaya isabet eden navlun için ödenecek garame payları hakkında müşterek avarya hükümleri uygulanır.
5. Borçlusu
MADDE 1200 – (1) Navlunun borçlusu taşıtandır.
II- Hapis hakkı
1. Genel olarak
MADDE 1201 – (1) Taşıyan, navlun sözleşmesinden doğan bütün alacakları için Türk Medenî Kanununun 950 ilâ 953 üncü maddeleri uyarınca hapis hakkına sahiptir.
(2) Hapis hakkı, münhasıran, üzerinde hapis hakkı kullanılan eşyanın taşındığı yolculuktan doğan alacakları temin eder.
(3) Hapis hakkı ancak, alacağı temin edecek miktarda eşya üzerinde kullanılabilir. Şu kadar ki, müşterek avarya ve kurtarma alacakları için taşıyan, eşyanın tümü üzerinde hapis hakkı kullanabilir.
2. Tevdi ve güvence
MADDE 1202 – (1) Taşıyanın alacakları hakkında uyuşmazlık çıkarsa, çekişmeli tutar, mahkemece belirlenecek yere yatırılır yatırılmaz, taşıyan eşyayı teslim etmek zorundadır.
(2) Taşıyan, eşyanın tesliminden sonra yeterli güvence göstererek yatırılmış olan tutarı çekebilir.
III- Üçüncü kişi gönderilenin durumu
1. Ödeme yükümlülüğünün doğması
MADDE 1203 – (1) Eşya taşıtandan başka bir kişiye teslim edilecekse, bu kişi, navlun sözleşmesi veya konişmento yahut diğer denizde taşıma senedi uyarınca eşyanın teslimini talep ettiğinde, bu talebin dayandığı sözleşmenin veya konişmentonun yahut diğer denizde taşıma senedinin hükümlerine göre ödemeye yetkili kılındığı bütün alacakları ödemekle, kendi hesabına Gümrük Resmi ödenmiş ve başka giderler yapılmış ise bunları da vermekle ve üstüne düşen diğer bütün borçları yerine getirmekle yükümlü olur.
2. Gönderilene karşı hapis hakkının kullanılması
MADDE 1204 – (1) Gönderilen, eşyanın teslimini talep ettiği ândan itibaren, sadece 1203 üncü maddede öngörülen alacaklar için hapis hakkının kullanılmasına katlanmak zorundadır; diğer alacaklar bakımından hapis hakkı kullanılamaz.
(2) Bu takdirde, 1376 ilâ 1378 inci maddelere göre yürütülecek takiplerde, borçluya yapılması gereken ihbar ve tebliğler gönderilene yapılır. Gönderilen bulunmaz veya eşyayı teslim almaktan kaçınırsa, ihbar ve tebliğlerin taşıtana yapılması gerekir.
(3) Eşya tek bir navlun sözleşmesine istinaden taşınmış olup da birden çok konişmentoya veya diğer denizde taşıma senedine istinaden muhtelif gönderilenlere teslim edilecekse, hapis hakkı, her konişmentoya veya diğer denizde taşıma senedine isabet eden alacaklar için ayrı ayrı kullanılır.
3. Rücu hakkı
a) Eşyanın teslimi halinde
MADDE 1205 – (1) Eşyayı gönderilene teslim etmiş olan taşıyan, 1203 üncü maddeye göre gönderilenden talep edilebilecek olan alacakların ödenmesini taşıtandan isteyemez. Ancak taşıtanın, taşıyanın zararına olarak sebepsiz zenginleştiği oranda, taşıyanın taşıtana rücuu caizdir.
b) Hapis hakkının paraya çevrilmesi halinde
MADDE 1206 – (1) Taşıyan eşyayı teslim etmeyip de hapsettiği eşyanın paraya çevrilmesini istemiş ve fakat satış sonucunda alacağını tamamen elde edememişse, kendisiyle taşıtan arasında yapılan navlun sözleşmesinden doğan alacaklarını elde edemediği oranda taşıtandan talep edebilir.
c) Gönderilenin eşyayı teslim almaması halinde
MADDE 1207 – (1) Gönderilen, eşyanın teslimini talep hakkını kullanmazsa, taşıtan, navlun sözleşmesi gereğince navlunu ve diğer alacakları taşıyana ödemekle yükümlüdür.
(2) Eşyanın taşıtan tarafından teslim alınmasında boşaltmayla ilgili hükümler, gönderilen yerine taşıtan geçmek suretiyle uygulanır.
DÖRDÜNCÜ AYIRIM
Taşıtanın ve Yükletenin Sorumluluğu
MADDE 1208 – (1) Taşıtan ve yükleten, taşıyan veya fiili taşıyanın geminin ziyaı veya hasarı dolayısıyla veya diğer bir sebeple maruz kaldıkları zarardan sorumlu değildir; meğerki, zarar yükletenin veya taşıtanın yahut onların adamlarının kusurundan kaynaklanmış olsun. Yükletenin veya taşıtanın adamlarının sorumluluğu için de, onların kusurlarının mevcudiyeti şartı aranır.
BEŞİNCİ AYIRIM
Yolculuğun Başlamasına veya Devamına Engel Olan Sebebler
Yüzünden Sözleşmenin Sona Ermesi
A) Hükümden düşmesi
I- Geminin zayi olması sebebiyle
1. Yolculuk başlamadan önce
MADDE 1209 – (1) Gemi, yolculuk başlamadan önce umulmayan bir hal yüzünden zayi olduğu takdirde, iki taraftan biri ötekine tazminat vermekle yükümlü olmaksızın navlun sözleşmesi hükümden düşer. Bu halde sadece geminin zayi olduğu ana kadar doğmuş bulunan borçların ifası gerekir.
2. Yolculuk başladıktan sonra
a) Mesafe navlunu
MADDE 1210 – (1) Gemi yolculuk başladıktan sonra umulmayan bir hal yüzünden zayi olduğu takdirde; taşıyana o ana kadar doğmuş bulunan alacakları dışında, zayi olan gemiden kurtarılan ve emniyet altına alınan eşya başka bir limana getirilmiş olsa bile mesafe navlunu da ödenmesi gerekir.
(2) Mesafe navlunu kurtarılan eşyanın miktarına, yolculuğun geminin zayi olduğu ana kadar kat'edilen mesafesine, giderlerine, süresine, katlanılan rizikolarına ve zorluk derecesine göre hakkaniyete uygun bir şekilde hesap edilir.
(3) Mesafe navlunu, kurtarılan eşyanın emniyet altına alındığı yer ve tarihteki değerini aşamaz.
b) Kaptanın görevleri
MADDE 1211 – (1) Navlun sözleşmesinin geminin umulmayan bir hal yüzünden ziyaı sebebiyle hükümden düşmesi, kaptanın yükle ilgili olanların gıyabında 1112 nci madde gereğince, onların menfaatini korumak hususunda sahip olduğu görevlerini ortadan kaldırmaz. Kaptan, acil hallerde önceden danışmasına dahi gerek olmaksızın, halin icabına göre eşyayı ilgililerin hesabına başka bir gemi ile varma limanına taşıtmaya veya eşyanın emin bir yerde depo edilmesini veya uygun fiyatla satılmasını temin etmeye mecburdur. Kaptan, bu görevlerinin ifası ve eşyanın bakımı için gereken giderleri karşılamak üzere eşyayı rehnetmeye veya bir kısmını satmaya da yetkilidir.
(2) Kaptan, taşıyanın mesafe navlunu ile geminin zayi olduğu ana kadar doğmuş bulunan alacakları ve eşyayı takyit eden müşterek avarya garame payları ile kurtarma alacakları ödenmedikçe veya bunlar karşılığında kâfi güvence gösterilmedikçe, eşyayı elden çıkarmaya veya taşıtmak üzere başka bir gemiye teslime mecbur değildir.
(3) Kaptanın birinci fıkra hükmüne göre kendisine düşen görevleri yapmamasından doğacak zararlardan, donatan dışında taşıyan da sorumludur.
3. İkame kayıtları
Madde 1212 – (1) Taşıyan, eşyayı, sözleşmede ismen kararlaştırılmış olan dışında başka bir gemiye yüklemeye veya aktarmaya yetkili ise, bu geminin ziyaı halinde taşımayı diğer uygun bir gemi ile yapabilir veya tamamlatabilir. Taşıyan, seçimini gecikmeksizin taşıtana bildirmekle yükümlüdür.
4. Geminin denize elverişsiz hale gelmesi
MADDE 1213 – (1) Denize elverişsiz hale gelmiş gemi mahkemenin tesbit kararıyla zayi olmuş sayılır.
II- Eşyanın zayi olması sebebiyle
1. Yolculuk başlamadan önce
a) Eşya sözleşmede ferden belirlenmişse
MADDE 1214 – (1) Sözleşmede ferden belirlenen eşyanın tamamının umulmayan bir hal yüzünden zayi olması halinde, taraflar arasındaki sözleşme iki taraftan biri ötekine tazminat vermekle yükümlü olmaksızın hükümden düşer.Ancak o ana kadar doğmuş alacakların ifası gerekir.
(2) Eşyanın bir kısmının zayi olması halinde ise, taşıtan kararlaştırılan navlunun yarısını ödeyerek sözleşmeyi feshetmeye veya taşıyanın durumunu güçleştirmemek şartıyla başka eşya yüklemeye yetkilidir. Taşıtan bu seçimlik haklarını, gemi limandan ayrılana kadar kullanmadığı takdirde, tam navlunu ödemeye mecburdur.
(3) Zayi olanlar yerine başka eşyayı yüklemeyi tercih eden taşıtan; bu yüklemeyi giderlerine da katlanarak mümkün olan en kısa zamanda bitirmeye ve sebep olduğu zararları tazmine mecburdur.
b) Eşya sözleşmede nev’i veya cinsi ile belirlenmişse
MADDE 1215 – (1) Sözleşmede ferden belirlenmemiş bulunan eşyanın yüklenmek üzere tesliminden önce tamamı zayi olsa bile, taraflar arasındaki sözleşme sona ermez.
(2) Taşıtanın, 1144 üncü madde gereğince sahip olduğu, kararlaştırılandan başka bir eşya yükleme hakkı saklıdır.
(3) Sözleşmede sadece nev'i ve cinsi ile gösterilmiş bulunan eşyanın yüklenmek üzere teslimi, onu ferdi ile belirlenmiş hale getirir.
(4) Navlun sözleşmesinde nev’i ve cinsi ile gösterilmiş bulunan eşya henüz bekleme müddeti dolmadan gemiye yüklendikten veya gemiye yüklenmek üzere yükleme yerinde kaptan tarafından teslim alındıktan sonra tamamen zayi olursa, taşıtan zayi olanlar yerine başka eşya teslimine hazır olduğunu gecikmeksizin bildirdiği ve yine aynı müddet içerisinde bu eşyanın teslimine başladığı takdirde, sözleşme hükümden düşmez. Taşıtan, bu eşyanın yüklenmesini en kısa zamanda bitirmek dışında bu yüklemenin fazla giderlerini üzerine almaya ve bu yükleme yüzünden bekleme müddeti uzarsa taşıyanın bu yüzden uğradığı zararını tazmine mecburdur.
2. Yolculuk başladıktan sonra
a) Eşyanın tamamının zayi olması
MADDE 1216 – (1) Yolculuk başladıktan sonra taşınan eşyanın umulmayan bir hal yüzünden tamamının zayi olması ile iki taraftan biri diğerine tazminat vermeye mecbur olmaksızın, navlun sözleşmesi hükümden düşer. Taşıyana sadece, sözleşmenin sona erdiği ana kadar doğmuş bulunan diğer alacakları ödenir. 1199 uncu maddenin ikinci ve üçüncü fıkraları saklıdır.
b) Eşyanın bir kısmının zayi olması
MADDE 1217 – (1) Yolculuk başladıktan sonra eşyanın umulmayan bir hal yüzünden bir kısmının zayi olması, taraflar arasındaki sözleşmeyi hükümden düşürmez. Eşyanın, zayi olan kısmı hiç taşınmamış veya yolculuk devam ederken gemiden uzaklaştırılmış olsa bile, taşıyana tam navlun ödenir; şu kadar ki, 1199 uncu maddenin ikinci ve üçüncü fıkrası hükümleri saklıdır.
B) Feshi
I- Taraflara fesih yetkisi bahşeden hâl: Bir kamu tasarrufu yüzünden sözleşmenin ifasının engellenmiş olması
MADDE 1218 – (1) Gemiye ambargo veya devlet hizmeti için el konulması, varma yeri memleketi ile ticaretin yasaklanması, yükleme veya varma limanlarının abluka altına alınması, sözleşme gereğince taşınacak olan eşyanın tamamının yükleme limanından ihracının veya varma limanına ithalinin yahut transit geçişinin yasaklanması gibi bir kamu tasarrufu yüzünden sözleşmenin ifasının engellenmiş olması her iki tarafa herhangi bir tazminat vermekle yükümlü olmaksızın sözleşmeyi feshedebilme yetkisi bahşeder.
(2) Henüz yolculuk başlamamışsa, fesih yetkisinin kullanılabilmesi için sözleşmenin ifasını engelleyen durumun mevcut ihtimallere göre kısa zamanda ortadan kalkmayacağının anlaşılmış olması gerekir. Buna karşılık, yolculuk başladıktan sonra sözleşmenin ifası engellenmişse, fesih yetkisinin kullanılabilmesi için bir ay boyunca engelin kalkmasının beklenmesi icap eder. Bu müddetler, kaptan engeli bir limanda bulunduğu sırada öğrenirse, engeli haber aldığı günden; aksi takdirde engelin kendisine bildirildiği günden sonra gemi ile bir limana ulaştığı günden itibaren hesap olunur.
(3) Taraflar, kısmî yolculuk çarteri sözleşmeleri ile kırkambar sözleşmelerinde belli bir süre beklemeye mecbur olmaksızın fesih yetkisini kullanabilirler.
(4) Savaş çıktığı için geminin veya navlun sözleşmesi gereğince gemi ile taşınacak eşyanın tamamı yahut her ikisinin artık serbest sayılmaması ve zabt veya müsaderesi tehlikesi mevcutsa, taraflar belli bir süre beklemeye mecbur olmaksızın fesih yetkisini kullanabilirler.
(5) Taşıtanın, engelin yolculuk başlamadan önce ortaya çıktığı hallerde, serbest sayılmayan eşya yerine 1144 üncü madde gereğince sahip olduğu kararlaştırılandan başka eşya yükleme hakkı saklıdır.
II- Tarafların fesih yetkisine sahip olmadığı haller
1. Eşyanın sadece bir kısmına ilişkin engeller
MADDE 1219 – (1) Eşyanın sadece bir kısmına ilişkin engeller, taraflara fesih yetkisi vermez. Taşıtan, savaş, ihracat veya ithalat yasağı gibi sebeplerle eşyanın artık serbest sayılmayan kısmını herhalde gemiden alıp uzaklaştırmaya mecburdur. Ancak, taşıtan henüz yolculuk başlamamışsa, taşıyanın durumunu ağırlaştırmamak şartıyla gemiye bunlar yerine başka eşya yükleyebilir veya kararlaştırılan navlunun yarısını ödeyerek sözleşmeyi feshedebilir. Eşyanın, sözleşmenin ifasını engelleyen kısmı hiç taşınmamış veya yolculuk devam ederken gemiden uzaklaştırılmış olsa bile, taşıyana tam navlun ödenir.
(2) Kısmi yolculuk çarteri sözleşmeleri ile kırkambar sözleşmelerinde fesih yetkisi yoktur.
2. Kaptanın haklı bir sebeple rotadan sapması
MADDE 1220 – (1) Kaptanın denizde can ve eşya kurtarmak veya diğer bir haklı sebeple rotadan sapmış olması, tarafların hak ve yükümlülüklerini etkilemez ve taşıyan bu yüzden doğacak zararlardan sorumlu olmaz.
(2) Türk Medenî Kanununun 2 nci maddesi hükmü saklıdır.
3. Geminin yolculuk sırasında tamirinin gerekmesi
MADDE 1221 – (1) Geminin yolculuk sırasında tamiri gerekirse, navlunun tamamı ile taşıyanın o ana kadar doğmuş bulunan diğer bütün alacaklarının ödenmesi veya temin edilmesi şartıyla eşya gemiden alınabileceği gibi; tamirin bitmesi de beklenebilir. Navlunun zaman üzerine kararlaştırıldığı hallerde, tamirin devam ettiği müddet hesaba katılmaz.
(2) 1222 nci maddenin birinci fıkrasının ilk cümlesi hükmü saklıdır.
(3) Kısmi yolculuk çarteri sözleşmeleri ile kırkambar sözleşmelerinde eşya tamir sırasında boşaltılmış olduğu takdirde, taşıtan tam navlunu ve diğer alacakları ödemek şartıyla eşyayı geri alabilir.
III- Diğer sebeblerin etkisi
MADDE 1222 – (1) Yolculuğun, bu Kanunda öngörülenler dışında bir tabiî olay veya umulmayan diğer bir hal yüzünden başlamadan veya başladıktan sonra gecikmesi, tarafların hak ve yükümlülüklerini değiştirmez; meğerki, bu gecikme yüzünden sözleşmenin belli gayesi kaybolmuş olsun. Bununla beraber, umulmayan halden kaynaklanan ve mevcut şartlara göre uzunca bir zaman süreceği anlaşılan gecikmelerde, taşıtan gemiye yüklenmiş olan eşyayı rizikosu ve gideri kendisine ait olmak ve zamanında tekrar yüklemek şartıyla kâfi ve münasip bir güvence göstererek boşaltmaya yetkilidir. Taşıtan, yüklemenin yeniden yapılmaması halinde navlunun tamamını ödemek ve boşaltmanın sebep olduğu zararları tazmin etmek zorundadır.
(2) Gecikmenin bir kamu tasarrufundan kaynaklandığı hallerde, zaman üzerine kararlaştırılan navlun işlemez.
(3) Kısmi yolculuk çarteri sözleşmeleri ile kırkambar sözleşmelerinde taşıtan muvakkaten boşaltmak hakkını ancak diğer taşıtanlar muvafakat ettikleri takdirde kullanabilir.
IV- Eşya üzerinde tasarruf yetkisi olan kişinin fesih yetkisi
MADDE 1223 – (1) Taşıtanın eşya üzerinde tasarruf yetkisine sahip olmadığı hallerde, ona ait fesih yetkisi eşya üzerinde tasarruf yetkisi olan kişi tarafından kullanılır.
V- Fesih yetkisinin kullanılması
1. Feshin ihbarı
Madde 1224 – (1) Feshi ihbar, faks mesajı, elektronik mektup veya benzeri teknik araçlarla da mümkün olmak üzere yazılı olarak yapılır.
2. Hüküm ve sonuçları
a) Sözleşme yolculuk başlamadan önce feshedilmişse
MADDE 1225 – (1) Navlun sözleşmesi yolculuk başlamadan önce bu ayırımda öngörülen sebeblerle feshedilirse, taraflar birbirine tazminat ödemekle yükümlü olmayıp sadece o ana kadar doğmuş bulunan borçlarını ifa etmek zorundadır.
b) Sözleşme yolculuk başladıktan sonra feshedilmişse
MADDE 1226 – (1) Navlun sözleşmesi yolculuk başladıktan sonra bu ayırımda öngörülen sebeblerle feshedilirse, taşıyana o ana kadar doğmuş bulunan alacakları dışında fesih yetkisi kullanılana kadar yapılan yolculuk için, eşya yükleme limanına geri getirilmiş olsa bile 1210 uncu maddenin ikinci fıkrası uyarınca hesap edilecek mesafe navlunu da ödenir.
(2) Taraflar arasında aksi kararlaştırılmadıkça, eşya fesih yetkisinin kullanıldığı sırada geminin bulunduğu veya en yakın olduğu limanda boşaltılır. Kısmi yolculuk çarteri sözleşmeleri ile kırkambar sözleşmelerinde boşaltma, yolculuğun gecikmesine veya aktarmaya sebebiyet verecekse, navlun sözleşmesinin feshi üzerine taşıtan, diğer taşıtanların muvafakati olmadıkça, eşyanın varma limanından evvel boşaltılmasını isteyemez; şu kadar ki, taşıtan, boşaltmadan doğan giderlerle zararı tazmin etmekle yükümlüdür.
(3) Sözleşmenin yolculuk başladıktan sonra feshi halinde de, kaptanın görevleri ve yetkileri hakkındaki 1211 inci madde hükmü uygulanır.
C) Birden çok yolculuğun özellikleri
MADDE 1227 – (1) Geminin birden çok yolculuk için tutulduğu hallerde, 1209 ilâ 1226 ncı madde hükümleri ancak sözleşmenin niteliği ve içeriği cevaz veriyorsa uygulanır.
(2) Sözleşmeye göre yükleme limanına yolculuk yapmak zorunda olan gemi yükleme limanına varmışsa, bu yolculuk için taşıyana ayrıca 1210 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre hesap olunacak mesafe tazminatı ödenir.
ALTINCI AYIRIM
Denizde Taşıma Senetleri
A) Konişmento
I- Tarifi, türleri ve düzenlenmesi
MADDE 1228 – (1) Konişmento, bir taşıma sözleşmesinin yapıldığını ispatlayan, eşyanın taşıyan, tarafından teslim alındığını veya gemiye yüklendiğini gösteren öyle bir senettir ki, taşıyan eşyayı, ancak bu senedin ibrazı karşılığında teslimle yükümlüdür.
(2) Yükletenin izniyle, taşınmak üzere teslim alınan fakat henüz gemiye yükletilmemiş olan eşya için “tesellüm konişmentosu” düzenlenebilir. Eşya gemiye alınır alınmaz taşıyan, onun teslim alındığı sırada verilmiş olan geçici makbuz veya tesellüm konişmentosunun iadesi karşılığında yükletenin istediği kadar nüshada “yükleme konişmentosu” düzenlemekle yükümlüdür. Tesellüm konişmentosuna eşyanın ne zaman ve hangi gemiye yüklenmiş olduğuna dair şerh verildiği takdirde bu konişmento “yükleme konişmentosu” hükmündedir. Konişmento, kaptan tarafından veya taşıyanın yahut kaptanın bu hususta yetkilendirdiği bir temsilcisi tarafından taşıyan nam ve hesabına düzenlenebilir.
(3) Konişmento, nama, emre ve hâmile yazılı olarak düzenlenebilir. Aksi kararlaştırılmadıkça yükletenin talebi üzerine konişmento gönderilenin emrine veya sadece emre olarak düzenlenir. Bu son halde “emre” yükletenin emrine demektir. Konişmento gönderilen sıfatıyla taşıyanın veya kaptanın namına da yazılı olabilir.
(4) Konişmentonun bütün nüshaları aynı metni içermeli ve her birinde kaç nüsha halinde düzenlendiği gösterilmelidir.
(5) Yükleten, talep üzerine, konişmentonun kendisi tarafından imzalanmış olan bir kopyasını taşıyana vermeye mecburdur.
(6) Konişmento yazılı şekilde düzenlenir; imza el yazısı, faksimile baskı, zımba veya ıstampa, sembol şeklinde, mekanik veya elektronik herhangi bir vasıta ile atılabilir. Düzenlendikleri ülke kanunlarının cevaz verdiği ölçüde, konişmentoda yer alacak kayıtlar, el yazısı ile, telgraf, teleks, faks veya elektronik diğer araçlarla gönderilebilir veya elektronik ortamda saklanabilir.
II - İçeriği
MADDE 1229 – (1) Konişmento, diğerleri meyanında aşağıdaki kayıtları içerir:
a) Yükletenin beyanına uygun olarak gemiye yüklenen veya yüklenmek üzere teslim alınan eşyanın genel olarak cinsini, tanınması için zaruri olan işaretlerini, gerektiğinde tehlikeli eşya niteliğinde olup olmadığı hakkında açık bir bilgiyi, koli veya parça adedi ile ağırlığını veya başka suretle ifade edilen miktarını;
b) Eşyanın haricen belli olan hal ve durumunu;
c) Taşıyanın ad ve soyadını veya ticaret unvanını ve işletme merkezini;
d) Kaptanın adı ve soyadını;
e) Geminin adını ve tabiiyetini;
f) Yükletenin adı ve soyadını veya ticaret unvanını;
g) Yükleten tarafından bildirilmişse, gönderilenin adı ve soyadını veya ticaret unvanını;
h) Navlun sözleşmesine göre yükleme limanını ve taşıyanın eşyayı yükleme limanında teslim aldığı tarihi;
i) Navlun sözleşmesine göre boşaltma limanını veya buna dair talimat alınacak yeri;
j) Konişmentonun düzenlendiği yer ve tarihi;
k) Taşıyan veya onu temsilen hareket eden kişinin imzasını;
l) Navlunun gönderilen tarafından ödeneceğine dair kayıtları, ödenecekse bunun miktarını;
m) Navlun sözleşmesinde açıkça kararlaştırılmışsa, eşyanın boşaltma limanında teslim olunacağı tarih ve süreyi;
n) Sorumluluk sınırlarını genişleten her şartı.
(2) Bu maddede sayılan unsurlardan bir veya bir kaçının konişmentoda bulunmaması senedin hukuken konişmento sayılmasını engellemez; yeter ki senet 1228 inci maddenin birinci fıkrasında yazılı unsurları taşımakta olsun.
III- Hükümleri
1. Kıymetli evrak olma niteliği
a) Eşyanın yetkili konişmento hâmiline teslimi
aa) Genel olarak
MADDE 1230 – (1) Konişmentonun meşru hâmili, eşyayı teslim almaya yetkilidir.
(2) Konişmento birden çok nüsha olarak düzenlenmişse, eşya, tek nüshanın meşru hâmiline teslim edilir.
bb) Birden çok konişmento hâmilinin başvurusu
MADDE 1231 – (1) Konişmentonun birden çok meşru hâmili aynı zamanda başvurursa kaptan, hepsinin talebini reddederek eşyayı umumi ambara veya başka emin bir yere tevdi etmeye ve bu şekilde hareket etmesinin sebeplerini de göstererek bunu anılan konişmento hâmillerine bildirmeye mecburdur.
(2) Kaptan hareket tarzına ve sebeplerine dair resmî bir senet düzenletmeye yetkilidir; bu yüzden çıkan giderler hakkında 1201 inci madde uygulanır.
cc) Yükletenin talimatı
MADDE 1232 – (1) Emre yazılı bir konişmento düzenlenmişse kaptan, yükletenin eşyanın iadesi veya teslimi hususundaki talimatını an¬cak kendisine konişmentonun bütün nüshaları geri verildiği tak¬dirde yerine getirir.
(2) Gemi varma limanına ulaşmadan, bir konişmento hâmili eşyanın teslimini talep ederse, aynı hüküm uygulanır.
(3) Kaptan bu hükümlere aykırı hareket ederse, taşıyan koniş¬men¬tonun meşru hâmiline karşı sorumlu kalmakta devam eder.
(4) Konişmento emre yazılı değilse, yükleten ve konişmentoda adı yazılı gönderilen muvafakat ettikleri takdirde, konişmentonun hiçbir nüshası ibraz edilmese dahi, eşya iade veya teslim olunur. Şu kadar ki; konişmentonun bütün nüshaları geri verilmiş değilse, taşıyan bu yüzden doğabilecek zararlar için önce güvence gösteril¬mesini isteyebilir.
dd) Navlun sözleşmesinin umulmayan hal yüzünden hü¬kümden düşmesi
MADDE 1233 – (1) Navlun sözleşmesinin, geminin varma limanına ulaşmasından önce umulmayan bir hal yüzünden 1209 ilâ 1227 nci maddeler gereğince kendiliğinden veya feshedilmesi sonucunda hüküm¬den düşmesi halinde de 1232 nci madde hükmü uygulanır.
b) Konişmentonun eşyayı temsili
aa) Genel olarak
MADDE 1234 – (1) Eşya, kaptan veya taşıyanın diğer bir temsilcisi tarafından taşınmak üzere teslim alınınca konişmentonun, konişmento gereğince eşyayı teslim almaya yetkili olan kişiye teslimi, 1235 inci madde hükümleri saklı kalmak şartıyla, Türk Medenî Kanununun 957 nci ve 980 inci maddelerinde yazılı hukukî sonuçları doğurur.
bb) Birden çok konişmento hâmili
MADDE 1235 – (1) Emre yazılı bir konişmento birden fazla nüsha halinde düzenlenmişse nüshalardan birinin hâmili, konişmentonun teslimine 1234 üncü madde gereğince bağlanan sonuçları, kendisi henüz teslim talebinde bulunmadan önce bir diğer nüshaya dayanarak 1230 uncu madde uyarınca kaptandan eşyayı teslim almış olan kişi aleyhine ileri süremez.
(2) Kaptan eşyayı henüz teslim etmeden birden çok konişmento hâmili ona başvurup ellerinde bulundurdukları konişmento nüshalarına dayanarak eşya üzerinde birbirine zıt haklar iddia ederlerse, konişmentonun birden çok nüshalarını çeşitli kişilere devretmiş olan ortak ciranta tarafından eşyayı teslim almaya yetkili kılacak şekilde ilk önce ciro ve teslim edilmiş olan nüshanın hâmili diğerlerine tercih olunur. Ciro edilip de başka bir yere gönderilen konişmento nüshası hakkında gönderme tarihi konişmento hâmiline teslim tarihi hükmündedir.
cc) Konişmentonun iadesi karşılığında eşyanın teslimi
MADDE 1236 – (1) Eşya, ancak konişmento nüshasının eşyanın teslim alındığına dair şerh verilerek iadesi karşılığında teslim edilir.
2. İspat fonksiyonu
a) Hukuki ilişkiyi ispat
MADDE 1237 – (1) Taşıyan ile konişmento hâmili arasındaki hukukî ilişkilerde konişmento esas alınır.
(2) Taşıyan ile taşıtan arasındaki hukukî ilişkiler navlun sözleşmesinin hükümlerine bağlı kalır.
(3) Konişmentoda, yolculuk çarteri sözleşmesine atıf bulunursa, konişmento devredilirken çarter partinin bir suretinin de yeni hâmile ibraz edilmesi gerekir. Bu takdirde çarter partide yer alan hükümler, nitelikleri elverdiği ölçüde konişmento hâmiline karşı da ileri sürülebilir.
b) Taşıyanı ispat
MADDE 1238 – (1) Konişmentoyu taşıyan sıfatıyla imzalayan veya konişmento kendi nam ve hesabına imzalanan kişi taşıyan sayılır.
(2) Konişmentoda taşıyanın adı ve soyadı veya ticaret unvanı ile ticaret merkezinin gösterilmemiş olduğu veya açıkça anlaşılmadığı hallerde, donatan taşıyan sayılır; meğerki, konişmento hâmilinin açık talebi üzerine donatan taşıyanın adı ve soyadını veya ticaret unvanını ve ticaret merkezini bildirerek bunu belgelendirmiş olsun.
(3) Kaptan veya taşıyanın diğer bir temsilcisi tarafından düzenlenen konişmentoda, taşıyanın adı ve soyadı, ticaret unvanı ile ticaret merkezinin gösterilmemiş olduğu veya açıkça anlaşılmadığı hallerde, temsilci dahi ikinci fıkra uyarınca sorumlu tutulan donatan ile birlikte taşıyan sayılır; meğerki, konişmento hâmilinin açık talebi üzerine temsilci taşıyanın adı ve soyadını, veya ticaret unvanını ve ticaret merkezini bildirerek bunu belgelendirmiş olsun.
(4) Taşıyanın adı ve soyadı, ticaret unvanı veya ticaret merkezinin yanlış veya geç bildirilmiş olması halinde, taşıyan, donatan veya taşıyanın temsilcisi, yanlış veya geç bildirimden doğacak zararlardan müteselsilen sorumludurlar; bu takdirde 1188 inci maddede öngörülen hak düşürücü süre taşıyanın doğru adı ve soyadı, ticaret unvanı ile ticaret merkezi bildirilene kadar taşıyana yöneltilecek talepler hakkında işlemeye başlamaz.
c) Eşyanın genel olarak cinsi, işaretleri, koli veya parça adedi, ağırlık ve miktarını ispat
MADDE 1239 – (1) Konişmento eşyanın genel olarak cinsi, işaretleri, koli veya parça adedi, ağırlık veya miktarı hakkında beyanları içerip de taşıyan, bu beyanların fiilen teslim alınan veya, yükleme konişmentosu düzenlenmiş olması halinde, fiilen yüklenen eşyayı doğru ve tam olarak göstermediğini biliyor veya gösterdiğinden haklı sebeblerle şüphe ediyorsa yahut bu beyanları kontrol etmek için yeterli imkâna sahip değilse, konişmentoya bu beyanların gerçeğe uymadığını, şüphesini haklı gösteren sebepleri veya yeterli kontrol imkânının bulunmadığını açıklayan bir çekince koymak zorundadır.
(2) Taşıyan eşyanın haricen belli olan halini konişmentoda beyan etmeği ihmal ederse, konişmentoda eşyanın haricen iyi halde olduğuna dair beyanda bulunulmuş farz olunur.
(3) Bu maddenin birinci fıkrasına dayanarak konişmentoya hakkında çekince konulan beyanlar saklı kalmak üzere, konişmento, taşıyanın eşyayı konişmentoda beyan edildiği gibi teslim aldığına veya, yükleme konişmentosu düzenlenmiş olduğu takdirde, yüklediğine, karine teşkil eder. Şu kadar ki, bu karinenin aksi konişmentoyu ondaki eşya tarifine güvenerek iyi niyetle devralan (gönderilen de dahil) üçüncü kişiye karşı ispatlanamaz; 1186 ncı maddenin dördüncü fıkrası saklıdır.
d) Navlunu ispat
MADDE 1240 – (1) 1229 uncu maddenin birinci fıkrasının (l) bendi uyarınca navlunun gönderilen tarafından ödeneceğine yahut yükleme limanında gerçekleşip gönderilen tarafından ödenecek olan sürastarya parasına ilişkin bir kaydı içermeyen konişmento, gönderilenin navlun veya sürastarya parası ödemekle yükümlü olmadığına karine teşkil eder; şu kadar ki bu karinenin aksi, konişmentoyu, navlun hakkında böyle bir açıklamayı içermediğine güvenerek iyi niyetle devralan (gönderilen de dahil) üçüncü kişiye karşı ispatlanamaz.
(2) Navlun, eşyanın miktarına (ölçü, adet ve ağırlığına) göre kararlaştırılmış ve miktar da konişmentoda gösterilmiş olursa, konişmentoda aksine bir şart olmadıkça, navlun buna göre belirlenir. 1239 uncu maddenin birinci fıkrası uyarınca yazılan şerh konişmentoda aksine bir şart sayılmaz.
(3) Navlun için taşıma sözleşmesine yollama yapılırsa, bu yollamanın kapsamına boşaltma süresi, sürastarya süresi ve sürastarya parası hakkındaki hükümler girmez.
e) Yükleten tarafından verilen garantiler
MADDE 1241 – (1) Konişmentoya konulan eşya ile ilgili kayıtlar hakkında 1145 inci madde uygulanır.
(2) Taşıyan veya onun bir temsilcisi tarafından konişmentonun, yükletenin konişmentoya konulmak üzere bildirdiği kayıtlara veya eşyanın haricen belli olan hal ve mahiyetine ilişkin bir çekince eklenmeksizin düzenlenmesi yüzünden taşıyanın uğrayacağı zararı yükletenin tazmin edeceğine dair her taahhüt veya anlaşma, konişmentoyu iyi niyetle iktisap eden (gönderilen dahil) bütün üçüncü kişilere karşı hükümsüzdür.
(3) Böyle bir taahhüt veya anlaşma, taraflar arasında geçerlidir, meğerki taşıyan veya onun bir temsilcisi, ikinci fıkrada belirtilen çekinceyi koymayarak, eşyanın konişmentodaki tanımına güvenerek hareket eden (gönderilen dahil) üçüncü kişileri aldatma amacı gütsün. Son halde, konişmentoya konulmayan çekince, yükleten tarafından konişmentoya yazılmak üzere bildirilen kayıtlara ilişkinse, taşıyan, 1145 inci madde uyarınca yükletenden tazminat talep edemez.
(4) Üçüncü fıkrada belirtilen aldatma kastının varlığı halinde taşıyan, konişmentodaki kayıtlara güvenerek hareket eden (gönderilen dahil) üçüncü kişilere karşı, 1186 ncı maddede öngörülen sorumluluk sınırlarından yararlanmaksızın sorumludur.
B) Diğer denizde taşıma senetleri
MADDE 1242 – (1) Taşıyanın taşınacak eşyayı teslim aldığını göstermek üzere düzenlediği konişmentodan başka her nevi senet, taşıma sözleşmesinin yapılmış ve eşyanın senette yazılı olduğu gibi taşıyan tarafından teslim alınmış olduğuna karine teşkil eder; şu kadar ki bu karinenin aksi ispatlanabilir.
YEDİNCİ AYIRIM
Emredici Hükümler
A) Genel olarak
MADDE 1243 – (1) Bir navlun sözleşmesinde veya konişmentoda yahut diğer bir denizde taşıma senedinde yer alıp da,
a) taşıyanın borç ve sorumluluklarına ilişkin 1141 inci, 1150 ve 1151 inci, 1178 ilâ 1192 nci maddeler,
b) taşıtan ve yükletenin borç ve sorumluluklarına ilişkin 1145 ilâ 1149 uncu, 1165 inci ve 1208 inci maddeler,
c) denizde taşıma senetlerine ilişkin 1228 ilâ 1242 nci maddeler
hükümlerinden kaynaklanan borç ve sorumluluklarını doğrudan veya dolaylı olarak önceden kaldıran veya daraltan bütün kayıt ve şartlar geçersizdir.
(2) Sigortadan doğan hak ve alacakların taşıyana devredilmesi veya taşıyana buna benzer menfaatler sağlanması ve kanunlarla düzenlenmiş bulunan ispat yükünün taşıyan lehine tersine çevrilmesi sonucunu doğuran bütün kayıt ve şartlar birinci fıkra hükümlerine tâbidir.
(3) Sorumluluğu kaldıran veya daraltan kayıt ve şartların geçersizliği, navlun sözleşmesinin veya konişmentonun yahut diğer bir denizde taşıma senedinin geri kalan hükümlerinin geçersizliği sonucunu doğurmaz.
(4) Taşıyanın borçlarını ve sorumluluğunu genişleten veya ağırlaştıran kayıt ve şartlar ise geçerlidir.
B) İstisnalar
MADDE 1244 – (1) Aşağıda yazılı hallerde 1243 üncü maddenin birinci fıkrası uygulanmaz:
a) navlun sözleşmenin canlı hayvanlara veya 1151 inci maddenin üçüncü fıkrasının birinci cümlesi uyarınca denizde taşıma senedinde güvertede taşınacağı yazılı olup da fiilen böyle taşınan eşyaya taallûk etmesi;
b) mutad ticari taşıma işlerinden olmamakla beraber ticaretin olağan akışı içersinde yapılan eşya taşımasına ilişkin olup da, eşyanın özel vasıfları veya nitelikleri yahut taşımanın özel şartlarının haklı gösterdiği anlaşmalar (yalnız taşıma senedinin bu anlaşmaları ve “emre değildir” kaydını içermesi şarttır);
c) taşıyana, eşyanın yüklenmesinden önce ve boşaltılmasından sonra düşen yükümlülükler.
(2) 1243 üncü madde, konişmentoya, müşterek avaryaya ilişkin kayıtların konulmasına engel değildir.
(3) Sorumluluğu önceden kaldıran veya daraltan kayıt ve şartlar hakkında Borçlar Kanununun emredici hükümleri saklıdır.
C) Yolculuk çarteri sözleşmesi
MADDE 1245 – (1) Yolculuk çarteri sözleşmelerine 1243 üncü madde hükmü uygulanmaz. Şu kadar ki, böyle bir sözleşmeye dayalı olarak konişmento düzenlenirse, taşıtan sıfatına sahip olmayan konişmento hâmili ile taşıyan arasındaki ilişkide 1243 üncü madde hükmü uygulanır.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Zamanaşımı
MADDE 1246 – (1) 1188 inci madde hükmü saklı kalmak kaydıyla, gemi kira sözleşmeleri ile zaman çarteri sözleşmeleri ve navlun sözleşmelerinden veya konişmentodan yahut onun düzenlenmesinden doğan bütün alacaklar bir yılda zamanaşımına uğrar.
(2) Bu süre, alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlar.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Deniz Yoluyla Yolcu Taşıma Sözleşmesi
A) Tanımı
Madde 1247 – (1) Deniz yoluyla yolcu taşıma sözleşmesi, yolcunun veya yolcu ve bagajının deniz yolu ile taşınması için taşıyan tarafından veya onun hesabına akdedilen sözleşmeyi ifade eder.
(2) Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri tarafından yapılan ticari yolcu taşıma sözleşmeleri dahi bu bölüm hükümlerine tâbidir.
(3) Hava yastıklı araçlar ile yapılan yolcu taşıması bu bölüm hükümlerine tâbi değildir.
B) Taşıyan ve fiili taşıyan
MADDE 1248 – (1) Taşıyan, taşıma ister bizzat onun tarafından; isterse bir başkası (fiilî taşıyan) tarafından gerçekleştirilmiş olsun, taşıma sözleşmesini akdeden veya taşıma sözleşmesi hesabına akdedilen kişiyi ifade eder.
(2) Fiilî taşıyan, taşıyandan farklı bir kişi olup, bir geminin maliki, kiracısı veya işleteni olarak taşımanın tamamını veya bir kısmını fiilen gerçekleştiren kişidir.
C) Yolcu
MADDE 1249 – (1) Deniz yoluyla yolcu taşıma sözleşmesine dayanarak veya bu bölüm hükümlerine tâbi olmayan bir navlun sözleşmesinin konusu olan araca veya canlı hayvanları gözetmek üzere taşıyanın muvafakatı ile gemide taşınan kişiler yolcu sayılır.
(2) Sözleşmede, yolcunun adı yazılı olursa yolcu, taşınma hakkını bir başkasına devredemez.
D) Bagaj
MADDE 1250 – (1) Canlı hayvanlar ve bir navlun sözleşmesine dayanılarak taşınan eşya ve araçlar dışında, taşıyan tarafından, deniz yoluyla yolcu taşıma sözleşmesi gereğince taşınan eşya ve araçlar, bagaja dahil sayılır.
(2) Yolcunun kamarası içinde veya başka bir surette kendi zilyetliğinde, hâkimiyetinde yahut gözetiminde bulundurduğu eşya, onun kabin bagajıdır. 1258 inci ve 1263 üncü maddelerin uygulaması hariç olmak üzere, yolcunun aracında bulundurduğu bagajı da kabin bagajı sayılır.
(3) Aksi kararlaştırılmış olmadıkça, deniz yoluyla yolcu taşıma sözleşmesi gereğince yolcunun gemiye getirdiği bagaj için taşıma ücretinden başka bir ücret istenemez.
E) Yolcunun yükümlülükleri
I- Kaptanın talimatına uyma
MADDE 1251 – (1) Yolcu, kaptanın gemide düzenin sağlanmasına yönelik bütün talimatına uymaya zorunludur.
II- Bagaj hakkında doğru bilgi verme yükümlülüğü
MADDE 1252 – (1) Yolcu, bagaj olarak gemiye getirdiği eşyanın cins ve niteliği ile arz ettiği tehlikeler hakkında doğru beyanda bulunmaya mecburdur. Yolcu beyanlarının doğru olmamasından doğan zarardan taşıyana karşı sorumludur; bu yüzden zarar gören diğer kişilere karşı ise bagajın tehlikeli olması veya gemiye gizlice getirilmesi halleri müstesna, kusuru varsa sorumlu olur.
(2) Kaptan kendisine eksik veya yanlış bilgi verilerek veya gizlice gemiye getirilen eşyayı her zaman ve herhangi bir yerde gemiden çıkarmaya ve gerektiğinde denize atmaya dahi yetkilidir.
(3) Kaptan, bagaj olarak gizlice gemiye getirilen eşyayı gemide alıkoyacak olursa, yolcu bunlar için hareket limanında ve hareket zamanında bu gibi yolculuk ve eşya için alınan en yüksek ücreti ödemekle yükümlüdür.
(4) Taşıyanın veya bu tür beyanları kabule yetkili diğer bir temsilcisinin bilgisi, kaptanın bilgisi hükmündedir.
III- Gemiye vaktinde gelmek
MADDE 1253 – (1) Yolcu, yolculuk başlamadan önce hareket limanında veya yolculuk devam ederken ara limanlarda gemiye vaktinde gelmeye mecburdur. Aksi takdirde, yolcu, kaptan kendisini beklemeden yolculuğa başlamış veya devam etmiş olsa bile, taşıma ücretinin tamamını ödemekle yükümlüdür.
F) Taşıyanın hapis hakkı
MADDE 1254 – (1) Taşıyan, deniz yoluyla yolcu taşıma sözleşmesinden doğan bütün alacakları için, Türk Medenî Kanununun 950 ilâ 953 üncü maddeleri uyarınca yolcuya ait bagaj üzerinde hapis hakkına sahiptir.
G) Ölen yolcunun bagajı
MADDE 1255 – (1) Yolcu, yolculuk sırasında ölürse, 915 inci madde hükmü uygulanır.
H) Yolcunun uğradığı zararlardan sorumluluk
I- Taşıyanın sorumluluğu
MADDE 1256 – (1) Taşıyan, yolcunun gemi kazası yüzünden ölmesi veya yaralanmasından doğan zarardan sorumludur. Taşıyanın sorumluluğu, zarar gören yolcu başına her bir gemi kazası için 250.000,- Özel Çekme Hakkı ile sınırlıdır. Şu kadar ki, kazanın savaş, tedhiş, iç savaş, isyan veya istisnaî, kaçınılmaz ve engellenmesi mümkün olmayan nitelikteki bir tabiat olayından veya tamamiyle bir üçüncü kişinin onu meydana getirmek kasdıyla gerçekleştirdiği bir fiil veya ihmalinden kaynaklandığını ispatlayan taşıyan sorumluluktan kurtulur. Taşıyan kusurlu ise, yolcunun yukarıdaki miktarı aşan zararından da sorumlu olur; kusurlu olmadığını ispat yükü taşıyana aittir.
(2) Taşıyan, yolcunun gemi kazasından kaynaklanmayan ölüm ve yaralanmasının sebep olduğu zarardan, bu zarara yolaçan kazanın meydana gelmesinde kusuru varsa sorumlu olur. Kusuru ispat yükü davacıya aittir.
(3) Kabin bagajının ziya veya hasara uğramasına sebep olan kazanın gerçekleşmesinde kusuru bulunan taşıyan, bu yüzden uğranılan zarardan sorumlu olur. Gemi kazasının sebep olduğu zararlar bakımından, taşıyanın kusurunun bulunduğu varsayılır; bu karinenin aksi ispat edilebilir.
(4) Taşıyan, kabin bagajı dışındaki bagajın ziya veya hasara uğramasından doğan zarardan sorumlu olur, meğerki, zararın meydana gelmesine sebep olan kazanın gerçekleşmesinde kusurunun bulunmadığını ispat etmiş olsun.
(5) Bu maddenin uygulanmasında:
a) “Gemi kazası”, geminin enkaz haline gelmesini, alabora olmasını veya karaya oturmasını, çatmayı, gemideki infilâkı veya yangını yahut arızayı ifade eder;
b) “Taşıyanın kusuru”, taşıyanın adamlarının görevlerini ifa ettikleri sırada işledikleri kusuru da kapsar;
c) “Gemideki arıza”; yolcuların gemiyi terkinde, tahliyesinde, gemiye binmeleri ve inmelerinde; geminin yürütülmesinde, dümen tutulmasında, güvenli seyrüseferinde, yanaşmasında, demirlemesinde, rıhtıma ve demirleme yerine varmasında veya buradan ayrılmasında; gemiye su yürümesi halinde zararın kontrolünde; can kurtarma araçlarının suya indirilmesinde, kullanılan gemi kısımlarının veya teçhizatının hiç veya gereği gibi çalışmaması yahut denizde emniyet kurallarına uygun olmaması anlamına gelir;
d) “Zarar”, cezalandırıcı veya caydırıcı nitelikteki tazminatı kapsamaz.
(6) Bu kısmın uygulanmasında, “bagajın ziyaı veya hasarı”, gemide taşınmış veya taşınmış olması gereken bagajın, iş hukuku ihtilâflarından kaynaklanan gecikmeler hariç, geminin varışından itibaren makûl bir süre içinde yolcuya iade edilmemesinden doğan malvarlığı zararını da içerir.
(7) Taşıyanın bu maddeye göre sorumluluğu, sadece taşıma sırasında meydana gelen kazaların sebep olduğu zararlara ilişkindir. Zararı doğuran kazanın taşıma sırasında meydana geldiğini ve zararın kapsamını ispat yükü, davacıya aittir.
(8) Bu bölüm hükümleri, taşıyanın üçüncü kişilere karşı sahip olduğu rücu hakkı ile müterafık kusur defini ileri sürme ve sorumluluğun sınırlandırılması haklarına halel vermez.
(9) Bir taraf hakkında kusur karinelerinin mevcut olması veya ispat yükünün ona ait olması, bu tarafın lehine olan delillerin alınmasını engellemez.
(10) Bu maddede öngörülen sorumlulukların üst sınırları hakkında 1262 nci ve 1263 üncü maddeler hükümleri saklıdır.
II- Fiilî taşıyanın sorumluluğu
MADDE 1257 – (1) Taşımanın tamamının veya bir kısmının icrası, bir fiilî taşıyana bırakılmış olsa bile, taşıyan taşımanın tamamından bu bölüm hükümlerine göre sorumlu kalmakta devam eder. Fiilî taşıyan da, taşımanın kendisi tarafından icra olunan bölümü için, bu bölüm hükümlerine göre sorumludur.
(2) Taşıyan, taşımanın fiilî taşıyan tarafından icra edildiği hallerde, fiilî taşıyanın kusurundan ve onun adamlarının görevlerini ifa ettikleri sırada işledikleri kusurdan sorumludur.
(3) Taşıyanın, kanunen kendisine isnat edilmeyen bir borç veya yükümlülüğü üstlenmesi veya ona tanınan bir haktan feragat etmesi sonucunu doğuran özel anlaşmalar, açık ve yazılı bir kabulü olmadıkça, fiilî taşıyan hakkında hüküm ifade etmez.
(4) Taşıyanın ile fiilî taşıyanın sorumlulukları, birlikte sorumlu oldukları takdirde ve ölçüde müteselsildir.
(5) Bu madde hükümleri, taşıyan ile fiilî taşıyan arasındaki rücu ilişkisini etkilemez.
III- Taşıma süresi
MADDE 1258 – (1) Bu bölüm hükümlerinin uygulanmasında taşıma süresi:
a) yolcu ve kabin bagajı bakımından, yolcunun bir yolcu salonunda, rıhtımda veya iskelede yahut diğer herhangi bir liman tesisinde bulunduğu süre hariç, yolcunun veya kabin bagajının gemide bulunduğu veya gemiye alındığı veya gemiden çıkartıldığı süreyi yada ücretinin taşıma ücretine dahil olması yada kullanılan aracın taşıyan tarafından yolcunun emrine tahsis edilmiş bulunması şartıyla, bunların karadan gemiye veya gemiden karaya götürülmeleri amacıyla su üzerinde yapılan ek taşıma süresini;
b) kabin bagajı bakımından, bagajın taşıyana veya adamlarına teslim edilmiş olup da bunlar tarafından yolcuya henüz iade edilmemiş olması şartıyla yolcunun bir yolcu salonunda, rıhtımda veya iskelede yahut diğer herhangi bir liman tesisinde bulunduğu süreyi;
c) diğer bagaj bakımından, taşıyan veya adamları tarafından kıyıda veya gemide teslim alındıkları ândan yolcuya teslim edildikleri âna kadar geçen süreyi,
kapsar.
IV- Zorunlu sigorta
MADDE 1259 – (1) Onikiden fazla yolcu taşımak için ruhsat almış bir gemi ile yolcu taşındığı takdirde, taşımanın tamamını veya bir kısmını üstlenen veya gerçekleştiren bütün taşıyanlar, yolcuların ölümü veya yaralanmasından doğabilecek sorumluluklarına karşı sigorta yaptırmakla yükümlüdürler. Zorunlu sigorta bedelinin tavanı her kaza için kişi başına 250.000 Özel Çekme Hakkından az olamaz.
(2) Yukarıdaki şartları yerine getirmeyen geminin yola çıkmasına izin verilmez.
V- Değerli eşya
MADDE 1260 – (1) Taşıyan, yolcuya ait para, kıymetli evrak, altın, gümüş, mücevher, sanat eserleri, süs eşyası ve diğer kıymetli eşyanın ziyaından veya hasarından sorumlu değildir; meğerki, bu tür eşya taşıyana emanet edilmiş olsun. Son halde taşıyan, 1264 üncü maddenin birinci fıkrası uyarınca daha yüksek bir sorumluluk sınırı kararlaştırılmamışsa, 1263 üncü maddenin üçüncü fıkrasında öngörülen sınırlar içerisinde sorumlu olur.
VI- Müterafık kusur
MADDE 1261 – (1) Taşıyan, ölümüne veya yaralanmasına yahut bagajının zayi olmasına veya hasara uğramasına yolcunun kastının veya ihmalinin sebebiyet verdiğini veya katkıda bulunduğunu ispat ederse, mahkeme, taşıyanın kısmen veya tamamen sorumlu olmadığına karar verebilir.
VII- Cismanî zarardan doğan sorumluluğun sınırı
MADDE 1262 – (1) Yolcunun ölümü veya yaralanmasından dolayı taşıyanın 1256 ncı madde gereğince sorumluluğu, hiçbir halde, her kaza (olay) için yolcu başına 400.000 Özel Çekme Hakkını geçemez; 1256 ncı maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesi hükmü saklıdır. Tazminat, irat şeklinde tayin edilirse, ödenecek tazminatın anapara değerinin toplamı bu miktarı aşamaz.
VIII- Bagaj ve araçların ziyaı veya hasarından doğan sorumluluğun sınırı
MADDE 1263 – (1) Kabin bagajının uğradığı ziya veya hasardan dolayı taşıyanın sorumluluğu, hiçbir halde, her taşıma için yolcu başına 2.250 Özel Çekme Hakkını geçemez.
(2) Araçlar ve içlerinde veya üzerlerinde taşınan her çeşit bagajın uğradığı ziya ve hasardan dolayı taşıyanın sorumluluğu, hiçbir halde, her taşıma için araç başına 12.700 Özel Çekme Hakkını geçemez.
(3) Birinci ve ikinci fıkralarında tasrih olunanlar dışındaki bagajın ziyaı veya hasarından dolayı taşıyanın sorumluluğu, hiçbir halde, her taşıma için yolcu başına 3.375 Özel Çekme Hakkını geçemez.
(4) Taşıyan ve yolcu, taşıyanın sorumluluğuna, zararın tamamından indirilmek üzere aracın uğrayacağı ziya veya hasar için 330 Özel Çekme Hakkı, diğer bagajın uğrayacağı ziya veya hasar için de yolcu başına 149 Özel Çekme Hakkını aşmayacak bir muafiyetin uygulanması hususunda anlaşabilirler.
IX- Sorumluk sınırlarına ilişkin müşterek hükümler
MADDE 1264 – (1) Taşıyan ve yolcu, 1262 nci ve 1263 üncü maddelerde öngörülenden daha yüksek sorumluluk sınırlarını aralarında açıkça ve yazılı olarak kararlaştırabilirler.
(2) 1262 nci ve 1263 üncü maddelerdeki sorumluluk sınırlarına, faiz alacakları ve yargılama giderleri dahil değildir.
X- Taşıyanın adamlarının savunmaları ve sorumluluk sınırları
MADDE 1265 – (1) Taşıyanın veya fiilî taşıyanın adamları aleyhine bu bölümde düzenlenen zararlar dolayısıyla dava açılmışsa, bu kişiler, zararın görevlerini ifa ettikleri sırada meydana gelmiş olduğunu ispatlamak şartıyla, taşıyana ve fiilî taşıyana bu bölümde tanınan savunma olanaklarından ve sorumluluk sınırlarından yararlanabilirler.
XI- Taleplerin birleşmesi
MADDE 1266 – (1) 1262 nci ve 1263 üncü maddelerde öngörülen sorumluluk sınırları, yolcunun ölümü veya yaralanmasından yahut bagajının ziyaı veya hasarından kaynaklanan bütün tazminat taleplerinin toplamına uygulanır.
(2) Bir fiilî taşıyan tarafından gerçekleştirilen taşımada, taşıyandan ve fiilî taşıyandan ve bunların görevleri dahilinde hareket eden adamlarından tahsil edilecek tazminatların toplamı, bu bölüm hükümlerine göre taşıyanın veya fiili taşıyanın mahkûm edilebileceği en yüksek meblağı aşamaz; şu kadar ki, bu kişilerden hiçbiri kendisine uygulanacak sorumluluk sınırını aşan bir meblağdan sorumlu tutulamaz.
(3) Taşıyanın veya fiilî taşıyanın adamlarının, 1265 nci maddeye göre 1262 nci ve 1263 üncü maddelerde öngörülen sorumluluk sınırlarından yararlandıkları bütün hallerde, taşıyandan ve yerine göre fiilî taşıyandan ve bunların adamlarından tahsil edilecek tazminatların toplamı, bu sınırları aşamaz.
XII - Sorumluluğu sınırlandırma hakkının kaybı
MADDE 1267 – (1) Zarara, böyle bir zarara sebep olmak kasdı ile veya pervasızca bir davranışla ve muhtemelen böyle bir zarar meydana geleceği bilinci ile işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyan, 1262 nci ve 1263 üncü maddelerle 1264 üncü maddenin birinci fıkrasında öngörülen sorumluluk sınırlarından yararlanamaz.
(2) Zarara, böyle bir zarara sebep olmak kasdı ile veya pervasızca bir davranışla ve muhtemelen böyle bir zarar meydana geleceği bilinci ile işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyanın veya fiili taşıyanın adamları, birinci fıkrada belirtilen sorumluluk sınırlarından yararlanamaz.
XIII- Taleplerin dayanağı
MADDE 1268 – (1) Yolcunun ölümü veya yaralanmasından yahut bagajının ziyaı veya hasarından dolayı taşıyana veya fiili taşıyana karşı, yalnızca bu bölüm hükümlerine dayalı olarak tazminat davası açılabilir.
XIV- Bagajın ziyaı veya hasara uğradığının ihbarı
MADDE 1269 – (1) Yolcu, bagajın ziyaı veya hasarını:
a) haricen belli ise, kabin bagajının indirilmesinden önce veya indirilirken, diğer bagajın tesliminden önce veya teslimi sırasında;
b) haricen belli değilse, bagajın indirilmesinden veya tesliminden ya da teslim edilmesi gereken tarihten itibaren onbeş gün içinde,
taşıyana veya temsilcisine yazılı olarak bildirir.
(2) Yolcu bu bildirimi yapmamışsa, aksi ispat edilene kadar, bagajı iyi halde aldığı kabul edilir.
(3) Bagajın durumu, teslimi sırasında bir müşterek muayene veya tespit işlemine konu olmuşsa, yazılı bildirime gerek yoktur.
XV- Zamanaşımı
MADDE 1270 – (1) Yolcunun ölümü veya yaralanması yahut bagajının ziyaa veya hasara uğramasından doğan zararın tazmini talepleri, iki yılda zamanaşımına uğrar.
(2) Zamanaşımı süresi:
a) yolcunun yaralanması halinde, gemiden indiği tarihten;
b) yolcunun taşıma sırasında ölmesi halinde, gemiden inmesi gereken tarihten; taşıma sırasında vukubulan bir yaralanmanın sonucunda gemiden indikten sonra ölmesi halinde, gemiden iniş tarihinden itibaren üç yılı geçmemek kaydıyla ölüm tarihinden;
c) bagajın ziyaı veya hasarı halinde, hangisi daha sonra vukubulmuş ise, yolcunun gemiden indiği veya inmesi gereken tarihten,
itibaren işlemeye başlar.
(3) Zamanaşımının durması ve kesilmesi genel hükümlere tâbidir. Ancak, hiçbir halde:
a) hangisi daha sonra vukubulmuş ise, yolcunun gemiden indiği veya inmesi gereken tarihten itibaren beş yıl, veya
b) davacı daha önce, kazanın sebep olduğu yaralanmayı veya ziyaı yahut hasarı öğrenmiş veya makul olarak öğrenmiş olması gerekiyorsa, bu tarihten itibaren üç yıl,
geçtikten sonra bu bölüm hükümlerine istinaden dava açılamaz.
(4) Yukarıdaki fıkralara göre belirlenecek zamanaşımı süresi, tazminat talebi doğduktan sonra, taşıyanın yazılı beyanı veya tarafların yazılı anlaşmasıyla uzatılabilir.
(5) Yolcu taşıma sözleşmesinden doğan diğer bütün alacaklar, muaccel oldukları tarihten itibaren iki yılda zamanaşımına uğrar.
XVI- Emredici hükümler
MADDE 1271 – (1) Yolcunun ölümü veya yaralanması sonucunu doğuran olaydan veya bagajın ziyaa veya hasara uğramasından önce akdedilmiş olan sözleşmelerde yeralan, bu bölüm hükümlerine göre sorumlu herhangi bir kişinin sorumluluğunu kaldıran veya 1263 üncü maddenin dördüncü fıkrası hükmü saklı kalmak kaydıyla bu bölümde tespit edilen sorumluluk sınırlarını indiren veya taşıyana veya fiili taşıyana düşen ispat yükünün yerini değiştiren her şart hükümsüzdür. Şartın hükümsüzlüğü, taşıma sözleşmesinin geçersizliği sonucunu doğurmaz.
(2) Tazminat talebi doğmadan önce yapılan yetki ve tahkim sözleşmeleri geçerli değildir.
BEŞİNCİ KISIM
Deniz Kazaları
BIRINCI BÖLÜM
Müşterek Avarya
A) Genel Hükümler
I- Tanım
MADDE 1272 – (1) Müşterek bir deniz sergüzeştine atılmış olan gemiyi, yükü, diğer eşyayı ve navlunu birlikte tehdit eden bir tehlikeden onları korumak amacıyla ve makul bir hareket tarzı teşkil edecek şekilde, bile bile olağanüstü bir fedakarlık yapılması veya olağanüstü bir gidere katlanılması halinde “müşterek avarya hareketi” mevcut sayılır ve bu hareketin doğrudan doğruya sonucu olan zarar ve giderler müşterek avarya olarak kabul edilir.
(2) Müşterek avaryadan sayılacak bir giderin yapılmaması için göze alınan her fazla gider de, başka ilgililer bu fazla giderlerden faydalansalar bile, önlenmiş olan giderin tutarına kadar, müşterek avarya paylaşmasına (garamesine) kabul olunur.
(3) Müşterek avarya garamesine giren zarar ve giderler gemi, yük, navlun ve diğer eşya arasında aşağıdaki hükümlere göre paylaşılır.
II- Uygulanacak kurallar
MADDE 1273 – (1) Taraflar başka bir husus kararlaştırmamış olduğu takdirde, müşterek avarya paylaştırması, Milletlerarası Denizcilik Komitesi (Comité Maritime International) tarafından hazırlanarak aşağıdaki hükümlere göre Türkçe’ye çevrilip yayınlanmış olan en son tarihli York-Anvers Kurallarına tâbidir.
(2) York-Anvers Kuralları’nın çevirisi, Sigortacılık Genel Müdürlüğü ile Denizcilik Müsteşarlığı tarafından kurulacak bir İhtisas Komitesince hazırlanır ve orjinal metin ile birlikte Resmî Gazetede yayınlanarak ilân edilir. Milletlerarası Denizcilik Komitesince, York-Anvers Kurallarında yapılacak değişiklikler dahi aynı yöntemle Türkçe’ye çevrilip ilgili Müsteşarlıklarca re’sen veya gerçek ve tüzel kişilerin başvurusu üzerine yayınlanır.
B) Borçlular ve güvence
I- Garame paylarının borçluları
MADDE 1274 – (1) Müşterek avarya garame paylarının şahsi borçluları, garameye girecek olan geminin müşterek avarya hare