TRAFİK-İŞ KAZASI SAYILMAYAN OLAYLAR
EĞLENCE VE GEZME AMAÇLI YOLCULUK
Özel amaçlı eğlence ve seyahatler sonucu meydana gelen olaylar, iş kazası olarak değenlendirilemez.
Davacı, geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, isteğin kabulüne karar verilmiştir.
Dava konusu olayın gece saat:22.00 sıralarında cereyan ettiği, işyerinin Amasya’da bulunduğu, her ne kadar olayda işverence görevlendirilmeden sözedilmişse de, sigorta müfettişine verilen ifadelerde belirtildiği ve dosya içeriğinden anlaşıldığı üzere, davacının içerisinde bulunduğu ve mülkiyeti şirkete ait araçla işverenin oğlunun sevk ve idaresinde iken, kimi kişilerle birlikte tamamen eğlenmek ve gezmek amacıyla Çorum’a geldikleri, gece eğlence sonucu ve aşırı alkollü vaziyette bu keze Samsun istikametine doğru gidilirken, önde bulunan kamyona arkadan çarpmak suretiyle kaza yaptıkları anlaşılmıştır. Bu tür özel amaçlı eğlence ve seyahatler sonucu meydana gelen olayların iş kazası olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.
Mahkemenin, aksine inandırıcı ve yeterli kanıt gösterilmeden, üstelik hayatın olağan akışına ters biçimde olayı iş kazası olarak değerlendirmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
21.HD.29.04.2002, E.2002/2036 - K.2002/3525
ÖZEL OTOSU İLE İŞE GİDERKEN KAZA GEÇİREN SİGORTALI
İŞ KAZASI SAYILMAYACAĞI
Davacının kendi özel otosu ile işyerine gitmekte iken, başka bir araçla çarpışması suretiyle geçirdiği trafik kazası, 506 sayılı yasanın 11/A bendinde sayılan durumlardan hiçbirine girmediği için “iş kazası” sayılması mümkün değildir.
Davacı, geçirmiş olduğu kazanın iş kazası olduğunu tesbitiyle, ödenmeyen maaş ve hakedişlerinin olay tarihinden bu yana mevduata uygulanan en yüksek faiz ile birlikte ödenmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, zararlandırıcı sigorta olayının, iş kazası sayılması gerektiğinin tesbiti istemine ilişkindir. Bu yönü ile davanın yasal dayanağı belirgin olarak 506 sayılı yasanın 11/A maddesidir. Anılan maddeye göre, iş kazası;
a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla,
c) Sigortalının işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d) Sigortalıların işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında,
Sigortalıyı bedence veya ruhça arızaya uğratan olaylardır. Zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası sayılması için,
1) Sigorta olayına maruz kalan kişinin Sosyal Sigortalar Kanunun 2. maddesi anlamında sigortalı olması,
2) Sigorta olayının maddede sayılı ve sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi koşuldur. Başka bir anlatımla, sigorta olayının iş kazası sayılabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi zorunludur.
Somut olayda, davacının özel otosuyla işe gitmekte iken, başka bir araç ile çarpışmak suretiyle trafik kazasına maruz kaldığı anlaşılmaktadır. Ancak. Trafik kazası tesbit tutanağı, davacı ve tanık beyanları ile de, davacının kendi özel otosu ile işyerine gitmekte olduğu sabit iken, olayın; 506 sayılı yasanın 11/A bendinde sayılan durumlardan hiçbirine girmediği ve iş kazası sayılması mümkün olmadığı halde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
21.HD.28.06.2001, E.2001/4592 - K.2001/5149
İŞYERİNE GİDERKEN TRAFİK KAZASI GEÇİREN İŞÇİ
İşçinin, işyerine giderken bir aracın çarpması sonucunda yaralanması, olayla iş arasında uygun "neden-sonuç" bağı bulunmadığından iş kazası sayılamaz.
Davacı, yaralanması ile sonuçlanan kazanın işkazası olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Olayda, davacı sigortalı, gece vardiyasında çalışmak üzere işyerine gitmek amacıyla bindiği Belediye Otobüsünden durakta inip, yolun karşı tarafına geçmek isterken, başka bir aracın çarpmasıyla uğradığı trafik kazası sonucu yaralanmıştır. Davalı Kurum, bu yaralanma olayını iş kazası olarak kabul etmemiş, davacı ise, açtığı bu davayla trafik kazası sonucu meydana gelen bu yaralanma olayının işkazası olduğunun tesbitini istemiştir. Mahkemece de, istek doğrultusunda karar verilmiştir.
Davada uyuşmazlık konusunun, bu şekildeki trafik kazası sonucu meydana gelen yaralanma olayının işkazası sayılıp sayılamayacağı noktasında toplandığı açıktır. Böyle olunca da, bir sigorta olayında işkazasından sözedilebilmesi için, o olayın, davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 11/A maddesinde öngörülen beş sebepten birisine girmesi zorunludur. Olayda ise, açıklandığı üzere, sigortalının yaralanmasıyla sonuçlanan sözkonusu trafik kazasının, yukarıda sözü edilen maddede işkazası olarak sayılan hal ve durumlardan hiçbirisine girmediği ve giderek, olayla iş arasında "uygun neden-sonuç" bağının bulunmadığı da tartışmasızdır.
Bu durumda, sözü edilen trafik kazası sonucu meydana gelen yaralanma olayının işkazası sayılmasına olanak bulunmamaktadır.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular gözönünde bulundurularak davanın reddine karar verilmek gerekirken, yazılı düşüncelerle kabulü yolunda hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
10.HD.26.09.1989, E.1989/4351 - K.1989/6491
TRAFİK-İŞ KAZASI NEDEN-SONUÇ BAĞI
İş kazası sonucunda yaralanıp, hastanede tedavi gördükten sonra memleketine giderken trafik kazası geçirerek ölen işçinin, geçirdiği iş kazası ile ölümle sonuçlanan trafik kazası arasında uygun neden-sonuç (nedensellik) bağı bulunmadığından, taşıt kazası ile meydana gelen ölüm olayının iş kazası sayılmasına yasal olanak yoktur.
Davacı, muris Salih'in işkazası neticesi öldüğünün ve ölüm aylı¬ğı bağlanması gerektiğinin tesbitiyle Kurum muarazasının men'ine ka¬rar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hâ¬kimi tarafından düzenlenen raporla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
Olayda, davacıların miras bırakanı sigortalı Salih, davalılardan iş¬veren yapı kooperatifine ait işyerinde çalışmakta iken, geçirdiği bir iş kazası sonucu yaralanması üzerine, sevkedildiği Erzurum Sosyal Si¬gortalar Hastanesi'ne yatırılarak tedavi altına alınmıştır. Tedavisi biti¬minde de, taburcu edilerek memleketi olan Artvin'e dönerken, Erzurum yakınlarında geçirdiği bir trafik kazası sonucu vefat etmiştir. Diğer da¬valı Kurum, ölüm olayını işkazası olarak kabul etmemiş, davacılar ise açtıkları bu davayla trafik kazası sonucunda meydana gelen ölüm ola¬yının işkazası okluğunun tesbitini istemişlerdir. Mahkemece, istek doğ¬rultusunda karar verilmiştir.
Davada uyuşmazlık konusunun, şu şekilde ki trafik kazası sonu¬cu meydana gelen ölüm olayının iş kazası sayılıp sayılamayacağı nok¬tasında toplandığı açıktır. Böyle olunca da, bir sigorta olayında işkazasından söz edilebilmesi için, o olayın, davanın yasal dayanağını oluş¬turan 506 savılı Sosyal Sigortalar Kanununun 11. maddesinde öngö¬rülen beş sebepten birisine girmesi zorunludur. Olayda ise, açıklandığı üzere sigortalının ölümüyle sonuçlanan söz konusu trafik kazasının, yukarıda sözü edilen maddede iş kazası olarak sayılan hal ve durum¬lardan hiç birisine girmediği, giderek sigortalının yaralanması ile so-nuçlanan ilk iş kazasıyla ölüm olayı arasında illiyet bağının, sigortalının yaptığı işle bir ilgisi bulunmayan trafik kazası olayıyla kesilmiş olduğu ve olayda iş arasında "uygun neden-sonuç" bağının bulunmadığı da tartışmasızdır. Bu durumda, sözü edilen trafik kazası sonucu meyda¬na gelen ölüm olayının iş kazası sayılmasına olanak bulunmamaktadır.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular gözönünde bu¬lundurularak davanın reddine karar verilmek gerekirken, yazılı düşün¬celerle kabulü yolunda hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
10.HD.25.05.1989, E.1989/3064 – K.1989/4630